Catalog

SAYFA CUMHURİYET 25 EYLÜL 2005 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER "Sana dün bir tepeâen baktım aziz istanbul..." dıyebaşlarbırşıınneYahya Kemal... Bendege- çen gün, caddeleıinden, sokaklanndan, alanla- rından baktım Istanbul'a... Akşamüstüydü. Köp- rij, Tünel, Istiklal Caddesi, Taksirn. Birkaç avare- lik saatı... Zaman zaman gefşkiycr böyle boşluk- ıar! Hep doluyuz bır sürü ışle.Tjğraşla, ınsanla, so- runla... Gazetedekı odamda, evdekı odamda "ya/n/z" kalmakolanaksız. Başkalanndan değıl ya- kınmam! Kendımden, kendımdeki bu "/nsan. so- rvn" birikiminden... Notlar, mektuplar, telefonlar. Neler neler yansıtılmıyor ki! Yazmamız içın, du- yurmamız ıçın... Bir şeyterin, bırtakım kötü şey- lenn düzeimesı içın... Mektuplar, yazılan, gaze- telen, krtaplan, kendi içımı, çevremdekı ınsanla- nn yüzlerinı, iç ve dış evrenlerini okumaya, anla- maya çalışmak! Yazmak da bir ışe yaramıyor. Belki yanyor, ama uzun sürede!. "Insanlar anlaşıldı, cıhanın da sım yok." Yah- ya Kemal'den dızeler gelıyor akl ıma Yürürken bel- leğın yüzeyıne çıkıyor şiirier. Çalkantıh bır deniz- de bata çıka gıdiyoruz. Insanlar anlaşıldı. Insan- lar anlaşılmış! Hangısı, hangıler?Bakıyorum Ha- şet Krtabevı'nın vıtrinleri önünde. Içenjeyım. Ner- deyse bıryaşam geçirdım bu krtaphkta. Dergıler, krtaplar aldım; alamadığıma batcım, almış kadar oldum? Bırtakım cıddı ınsanlar krtaplar alır hep! Fransızca dergılenn, gazetelerinyapraklannı ka- nştınr. Şimdi şu ınsanlar anlaşıld mr? Yüz lıra, ıkı yüz lıra venp Fransızca bır kitap alan beyaz saç- lı adam? Şu yaşlı kadın? Kım aniadı onlan? Kım EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Kalabalıktaki Yalnızlık (Bir Öykücük) gerek gördü anlamaya? Sankı kendileri anladılar mı kendılennı? Bır anlığına, "6er? neyim, kımım, amacım ne, özlemım ne?" dıye düşundüler mı? Yürüyorum kalabalığın içınde... Bır eskı öy- kümde "kalabalıktan biri" olduğumu yazmıştım. Bana öyle gelmışti kı bu kaiabalık hep aynı şeyi düşünür, özler. Bir an içın belıren, yitıp giden bir duygu... Ama Erol Gûney, "Yaprak" dergısınde hemen eteştırmişti; kalabalığın tçırtde bıreylenn 'ay- nı şeyı" düşündüğünü yazmanın diktatöriere ver- gı bıreğılım olduğunu, birsanatçının bundan ka- çınmasmı hatıriatmıştı. O bır anlık duygu, bir an- lık sezı gelıp gıder zaman zaman! Kalabalık ıçın- de kışi kendinı yıtınr. Kişılığıni, benliğını, ayncalı- ğını... Kalabalığın ınsanı olur ne kadar ben ayrı- yım, ben başkayım, ben onlar gıbi değılım dese de! Kalabalık çeker sürükler sızı, ıçıne, ortasına. altına alıp ezerek, posanızı çıkararak... Sen iste- mesen de "kalabalıktan bıri" olduğunu benımse- tır kafana vura vura... Sınemalar karşılıklı dızilı... Eskı tutkum kalma- dı. Bir, bır daha sinemaya gınp çıkmak, kalaba- lıkta yalnızhğımı duymak, fılm ınsanlanyla bir da- ha yaşamı paylaşmak... Yapay buluyorum şımdi fılm dünyasını, gerçekdışı, uydurma, yalan... In- sanlar geçıyor, bıyıklı gençler. Kötü kötü bakan... Her an savaşa hazır. Nedense hepsı birbınne benziyor. Boylan uzun ya da kısa, gozlennin ren- gı değışık olsa da... Kafalannın ıçinde gezen bu- nalımlareş. benzer... Krtaplar dızilı Taksim'e, ko- ca koca sergıler. Hepsı sloganlar bağırryor, slo- ganlar dağıtıyor. Ne kadar az gerçek küitür, ger- çek yazın yapıtlan! Kasetlerde de hep bırbirinin benzerı türküler. Devnmcı türküleıi "Aldırma gö- nül aldırma." Sabahattin Ali'nın aklına mı gelir- di şımnın "marş" halıne geleceği! Bırürküntü geldı bırden... "Beyazrfta vuruşmuş- lar" dedi ardımdan bırı. Yannkı gazetelerde oku- ruz! Her sabah olduğu gıbi! Oku oku budur so- nu! Yaz yaz budur sonu! Uğraşıldı, dıdinildi, nice kan, ter, gözyaşı doküldü, toplumu bır kurtuluşa çıkaımak ıçın, bır gerçek bılinçlendınme için... So- nuç: Kara bır çıkmaz! Şımdılik! Yann? Orası da karanlık! Herkes kendı yalnızlığında... Herkes ken- dı yapayalnız devnmcılığınde, savaşımcılığında! Bin parça, on bın parça! Ben, "Yalnızlıkbanaya- sak" demıştım. Buny özleyerek, düşleyerek... Bır- den ozan dostum Özdemir Asafı buldum kar- şımda. Yenı kıtabmı sordum. "Yalnızlık Paylaşıl- maz" dedi. Sonra beni karanlık içındeki yalnızlı- ğımda bırakarak kendı yalnızlığına gıtti. "Karşı Kıyılar" adlı kıtaptan (1979) DilKirlenmesi... Saitn CANATAN Işletme Ekonomisti Dıl, ses bayrağım... Yetmedi mi sustuğun Artık albayraklarla Söz, büyümeli... (EH. Dağlarca) Uluslan ulus yapan, toprakve dıl birliği gibi öğe- lerin başında "dü" gelir. Dilini kaybeden ve dilın- de yozlaşma, kirlenme olan uluslar, ulus olma özelliklenni uzun süreçte tehlikeye sokarlar. Çün- kü dil, bir anlamda kaynaşma aracıdır, anlaşama- yan, aynı dili konuşamayan toplumlar nasıl daya- nışnıa ve kaynaşma sağlayabilir, ulus olabilirler?.. Ülkemizde, üzücüdür la son yıllarda aşın bir ya- bancı beğenisi, egemen dış sermaye güçleri ve bunun işbırlikçileri tarafmdan körüklenmekte, "tüketim toplumu" olmaya doğru yönlendınlmek- tedir. Oysa yanlış ve aşın beslenmeden dolayı bu- gün Amerikan halkuıın yüzde 60'ı, obezıte soru- nu yaşamaktadır... • Arkası 8. Sayfada EFE'Yİ, GÜZEL RAKININ TADINI UNUTMUŞTUK DİYE ÇIKARDIK. BİR YIL GİBİ KISA BİR SÜREDE MİLYONLARCA RAKISEVER EFEYE GEÇTİ. BU ARADA BAKTIK Kİ BÜTÜN RAKILAR EFEYE BENZEMEYE BAŞLADI. HEPSİNİN TADI BİRAZ DAHA YUMUŞADI, İÇİMLERİ EFE GİBİ OLDU. BU SEFERBOGAZ YAKAN RAKIYI SEVENLER ARADIKLARI GİBİ RAKI BULAMAZ OLDULAR. BİZ DE GÜZEL RAKININ BİRAZ DAHA SERTİNİ YAPTIK. ÇİLİNGİR. KEŞKE EFE KALITESINDE SERT RAKı OLSAYDı DIYENLERIÇIN. TADıNı SERTYAPMıŞKEN BARI FÎYATıNı YUMUŞAK TUTALıM. 21,5 YTL YAPALıM DEDIK RAKıN1ZıN TADı SERT. SOFRANıZıN TADı YERINDE OLSUN. SAĞLIĞINIZA... ; iCiMi SERT FıYATI MAKUL21,5 YTL KALİTESİ EFE KAUTESiSERT RAKINIS «U KADAR GUZELİSI 1ÇMEMIŞTIK DEMEYİNİZ ÖLÇUSUNU KAÇIRMAY1NIZ T I C A I E T A . • w w w . t ıl ı n g ı r rolc ı c o m CIUNGIR PENCERE Pazarola!.. Ermeni soykınmı savı üzerine üniversitede ya- pılacak bir toplanttyı mahkeme kararıyla yasak- lamak gibi olağanüstü bir buluş kimin aklına ge- lebilirdi?.. Ünlü özdeyişimiz nasıldı: "Akıl.. akıl.. Gel başparmağıma takıl!.." 1915'te Ermeni soykınmı yapıldığını ileri süren ne kadar Türk düşmanı varsa, şimdi göbek atı- yor... Onların ekmeğine yağ sürüldü... Çok bilinen fıkradır, ama, bır kez daha anım- samakta yarar var. Bir Avrupa gezisinde Keçe- cizade Fuat Paşa'ya sormuşlar: - Dünyanın en güçlü devleti hangisidir?.. - Osmanlı Devleti.. Bu yanıt karşısında herkes şaşırmış: - Neden?.. - Çünkü sız dışardan, biz içerden uğraşıyo- ruz, ama, birtüriüyıkamıyoruz... Fuat Paşa'nın öteki dünyada kulakları çınla- sınL Çünkü Osmanlı Devleti yıkıldı.. Sıra Türkiye Cumhuriyeti'nde.. Onlar dışardan çabalıyoriar.. Biz içerden.. Ha gayret!.. • Batı'da Ermeni soykırımı savı üzerine çeşıtle- melerin bıni bir para!.. Avrupa parlamentoları bu konu üzerine karar üstüne karar çıkanyorlar... Tarihmiş, bilimmış, gerçekmiş, yalanmış faslı çoktan aşılmış... Iş sıyasetin göbeğine oturmuş... Batı'daki zenginlik coğrafyasına yayılmış Er- meni dıasporasının tuzu kuru. Olan Anadolu ve Kafkasya Ermenilerine ola- cak!.. Yoksullar birbirine daha çok düşmanlaşacak. • YaTürkler?.. Tam 90 (yazıyla doksan) yıl önce yaşanmış bir tarihsel arbede yüzünden neredeyse Türkler de birbirlerine girecekler... Entel kesıminde hemen Ermeni soykınmı sa- vını benimseyen bir lobi kuruldu... Sorosçu'larla bıriıkte gelişen bu lobi Kürtçü- ler'le de al takke ver külah, Rumlar'la sıcak.. ve ne rastlantı ki eski solcu, vaktiyle hızlı sosyalist, Sovyetçi, Marksist, Leninisttayfası... • Pazar günü eksik kalmasın, bir Bektaşi fıkra- sıyla bitirelim bu yazıyı.. Bilındiği gibı Bektaşi namaz kılmaz; ama, bir akşam vakti sofrada yenmiş, içilmiş, sonra, yat- sıda Bektaşi de içkili kafayla namaza durmuş... Çevreden demişler ki: ^ : Baba, maşailah sen bu işi çokjyibiliyorsun... i * - Ohooo... diye yanrtlamış, bu abdestsiz na- maz; bir de abdestlisini görseniz pamnağınız ağzınızda kalır... Türkiye'de abdestsiz namaz kılmak usul oldu.. Sonu hayırdır!.. . . UMAY YAYINLARI ndan '.. Yeni Kitap BÜYÜKORTADOOU PROJESİ BÛYOK ORTADOĞU PROÎESI rM-\VV.\VlNL\RI' 1S.8ASU •liVSU ll.MSM * I.BASM MAYYAVlMARl "'i.V> vjyınl.lr w \v».uııuyyj» ınhn.com Bütfm Kitapçılarda SATILIK Cumhuryiet çalışanından satılık 2004 model Skoda Octavia Ecegance Tel: 0212 512 05 05-485-486