23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ShYFA CUMHURİYET 11 EYLUL2005PAZAR HABERLER Sevgili, Eylülün ilk hafta sonunu Ça- nkkale, Assos, Kadırga'da ge- ^rrjm, dostlarta biriikte. 3 Eylül günü sıvil toplum örgüt- -fernin düzenlediği, Çanakkale &kak Şenlikleri'nin üçüncüsüne dat Idım. Odağını güzel Halk Eahçesi'nin oluşturduğu şenlikte, çerçekten kent halkı ile bütünleşme sağıanmıştı. Akşamüstü, aynı mekânda yapılan, sngın katılımcı kadrolu, dınleyıcılerın sonuna kadar ilgıyle izlediği söyleşinın ana teması "komşuluk, dayanışma ve tanş"X\. Yazılanndan da Troya konusuna bü- \ük önem verdiğini bildiğim dostum Naluk Şahin. yakınlarda yitırdığımız Hanfred Osman Korfmann'ı da an- nayı unutmadığı (zaten Çanakkale'de Korfmann'ı anmayan yok kO konuşma- snda Troya müzesi projesınden heye- canla söz etti, bunun bıze kazandıra- caklarını anlattı ve gündeme "Banş Kenti Çanakkale" konusu geldı. Çanakkale otuz yüzyıldan fazla bır süre, büyük, unutulmaz savaşlara sah- ne olmuş bır kent. Her yıl Çanakkale Savaşı, dünyanın en uzak bölgelerın- den gelen ınsanlann katılımıyla anılıyor. Tarihin en eskı çağlanndan beri sa- vaşlanyla anılan bır yenn bır banş kentı olarak tanınıp banş merkezi haline ge- tirilmesı ılk bakışta bıraz garip görünü- yor, ama pek de öyle değıl. • • • Çanakkale'de her şey ilginç. Çok değerli bır profesor-yazar dostum, her yıl dedelerinin Çanakkale'ye ayak ba- sışlarının yıldönümünde ülkemıze ge- len Avustralyalılar, Yenı Zelandalılar, Anzaklarla ilgili olarak son derece ıl- DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Banş Kenti Çanakkale ginç, ironık bır saptamada bulunarak şu soruyu sormuştu geçenlerde: - Acaba bız her yıl Vıyana kuşatma- sının yıldönümünde oraya gıtsek, Avusturyalılar ıle Avrupalılar neler hıs- seder, ne düşünürler? Çok güldüm. Ama sonra düşündüm. 0 ınsanlar oraya, bır ıstila gırışiminı kutlamak ıçın değil, savaş sırasında atalannda gelışen bilınçlenme sürecıni anmak ıçın gelıyorlardı. Evet, dünyanın en uzak ucundan buraya gelen askerlenn büyük bır kıs- mı, başlangıçta kendisinı Ingilız olarak görüyordu. Ama çatışmalar sırasında, öyle olmadığını yaşayarak gördüler ve birden anladüar ki bu kendı savaşları degildi. Belkı de bır savaşın ıçınde bu denlı toplu bıçımde ilk defa böyle bir bılınç edinılmekteydı. Insanlar, kan döktükleri, can verdık- leri, acı çektıklen, acı çektırdıkleri sa- vaşlann. aslında hıç de kendı davalan olmadığını anladıklan an banşın döne- mi başlar. 1915 yılında insanlık tanhınde, Ça- nakkale'de pariayan yıldızı herkes fark ettıği zaman banşın güneşı de doğa- caktır. Bu nedenle, bir banş kenti olarak Çanakkale, yeryüzünün en ısabetlı ye- rıdır. • • • Troya'ya gelınce: Hem Manfred Os- man Korfmann'ın, hem dostum Haluk Şahın'ın temennılerıne içtenlıkle katılıyorum. Haluk Şa- hın'ın ortaya attığı "Troyalılar bızden mıydı" sorusunun yanı- tının ıse tanhın derınlıklennden çok bugün Anadolu'da yaşa- yan ınsanlann derınlıklerınde yattığına ınanıyorum. Anafartalar Kahramanı Mustafa Ke- mal, Izmir'ın kurtarılışının ardından "Şimdi Troya'nın ıntikamı alındı" der- ken bu sorunun da yanıtını vermıştır. Zaten o yüzdendır kı eskıden okul- larda, yalnızca bır dinın, bır hanedanın tarihı okutulurken Mustafa Kemal çağ- daş bır görüşle, butün bu toprakların zengınlığının ve tarıhının okutulmasını ıstemiştir. "Bu toprakların bırikimınin, tarihınin zenginliğının ne kadan btzım öz malı- mızdır" sorusunun yanıtı bızım kendi- mızı nasıl tanımladığımızda yatıyor. Eğer bız kendımızı, bu topraklarda Orta Asya'dan yola çıkanlar, Anado- lu'ya gelmeden önce ve de sonra bu- rada olan, dını, dılı, etnık kökenı ne olursa olsun bütün ınsanlann mırasçısı olarak görüyorsak -kı son yapılan bi- lımsel araştırmalar da bunu doğrulu- yor- bu mirasın tumü bızımdır ve Tro- yalılar da bızden, bız de onlardanızdır. Ve daha ne kadar çok Ekrem Akur- gal'lar, Sabahattin Eyüboğlu'lar. Az- ra Ertıat'lar. Melih Cevdet'ler, Kenan Erim'ler çıkarabılırsek, o kadar daha çok bızım olacaktır bu mıras. Manfred Osman Korfmann'ı da bu bilinci bıze bır kez daha antmsatan bır kışı olarak saygıyla anıyoruz. 3 Eylül günü "Banş Kentı Çanakka- /e"de bunları düşünüp dıle getırdım Sevgili. Bursa'da temel atma törenlerine katılan Erdoğan'a bir kişi yumurta fırlattı Yine yumurta atolarLE\r ENTGEıNCELLİ BURSA - Bursa'da adının Hasan Tahsin oldugunu söy- leyenbırkışı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yumurta fırlattı. Son dönemde artan olaylarla ügilı olarak da med- yaya çağnda bulunan Erdo- ğan, "Tetevizyonlarda dakî- kalarca yayımlanan bu göriin- tüler, Türîdye'yi yanhş yansı- üyor. Türkiye sanki bir terör ülkesiymiş gibi algılanıyor" dedı BaşbakanErdoğan, Uludağ Cmversıtesrnın (UÜ) Görûk- le Kampusu'nda yaptınlan Uludağ Teknolojı Geliştırme Merkezı'nin (UTGM) yöne- tım bınasının açılışı ve bağlı tesıslerın temel atma törenı- ne katıldı Buradakı törenin ardından Erdoğan, Orhanelı Temel Kavşağı temel atmatö- renine geçtı. Burada gerçek adı Hasan Kanar olmasına karşın adının Hasan Tahsin olduğunu söyleyen 55-60 yaş- lanndakı bır kışı Erdoğan'a yumurta fırlattı Yumurta fır- Erdoğan Bursa'da yapnğı konuşmada, terörûn tüm insanbğın sorunu olduğunu söykdi. (AA) latılışını ılk gören Emine Er- doğan'ın uyansıyla koruma- lar Başbakan'ın etrafinda et- ten duvar örerlerken yumur- ta Erdoğan'ın onüne düştü. Bursa Emnıyet Müdürü Hü- seyin Çapkın'ın da protokol tribünûnden kalkarak müda- hale ettıği olayın ardından ey- lemcı gözaltına alındı Törende yaklaşık 1500 kı- şrye seslenen Erdoğan'a ka- labalıktan biri, "Çiftçine ola- cak" dıye sordu Bunun üze- nne "Banabazenböylelaf aü- yoriar.Bensözümüsakmmam. Bakçiftçikardeşim" dıye sö- ze başlayan Erdoğan, "Her zamançiftçisininyanuıdaolan bir iktidar var. Geçmişle mu- kayesesini yapuT dedi. Terörün tüm insanlığın so- runu olduğunu ıfade eden Er- doğan, medyaya çagnda bu- lunarak, "Televizyonlardada- kikalarca yayımlanan görün- tûler, TürVdye'yi yanhş yansı- üyor. Türkiye sanki bir terör ülkesiymiş gibi algüanıyor" diye konuştu. Başbakan Erdoğan, temeli Atatürktarafindan atılan Me- rinos'un çok yakında Bursa Büyükşehir Beledıyesi tarafin- dan park haline geünlecegi- ni söyledı. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'nı izlemek ve dinlemek için tek kart! 2005/06 Konser Programı Ekim 19 Ekim 2005 Çarşamba 20:00 Kaoıkoy Halk Eğıtm Merkezı 20 Ekim 2005 Perşembe 20:00 Lütli Ktdar Konser Salonu Ocak 18 Ocak 2006 Çarşamba 20:00 Kadıkoy Halk Eğıtınn Merkezı 19 Ocak 2006 Perşembe 20:00 Lütfi Krdar Konser Salonu Şef : Gürer Aykal Solıst : Fazıl Say (piyano) P. I. Çaykovski: Setrfont No. 4Fa Minör op. 36 L Bemsteın : Senfoni No 2 The Age ofAruoety Şef : Rengim Gökmen Solıst : Steven Isseriis (viyolonsel) G Verdi : Sıalya'öa Akşam Dualan Uverturu J Haydn : Viyolonsel Konçertosu Do Mapr P I. Çaykovski . Fiokoko Çeş/öeme/en M. Ravel : Daphnıs ve CNoe Kasım 30 Kaam 2005 Çarşamba 20:00 Kadıköy Halk Eğıtım Merkezı 01 Aralık 2005 Perşembe 20:00 Lutf Kıraar Konser Salonu Şubat 15 Şubat 2006 Çarşamba 20:00 Kadıköy Halk Egitım Merkezı 16 Şubat 2006 Perşembe 20:00 Lutfi Kırdar Konser Salonu Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası İstanbul'un iki yakasında... Şe/Gufcr A\feal vonetımınck Borusan îstanbul Filarmoni Orkestrası ve dUnyaca unlü solıstkrden, Lûtfi KırdarKonser Salonu ve Kadıköy Halk Eğitin» Merkeri'nde seton boyu eşsıt konserler.. Ehm 2005'te sezon açılv, or< Borusan îstanbul Filarmoni Orkestrası'mn 2005-2006 sezonu konserîen ıçın Âbonman Kartı, 5 Eylül'den ınbaren 6zel ıru&rimlerle satışa sunuluyor. Sezon boyunca, kuyruklarda behlemeden, "hlet bulurum bulamam" endışesı yaşamadan, kenck özel koltuğunuzda sen/onife tadına vann. Şef : Gürer Aykal Solist : Olga Borodina (mezzo-soprano) G. F Handel • Su mvzığı Surt No 7 Fa Ma/ör A Ponchıellı La Gıoconda, voce d/ donna C. Saınt-Saens Samson and Delrfah, pnntemps quı commence R Wagner Tnstan ve Isolde Prelude and love-death G Bızet Carmen, Seguedılla B. Smetana • Satılmış Nışanlı Uverturu F. Cılea . Adnana Lecouvreur, Acerba voıuta Koro Şefi Koro W. A. Mozart W. A. Mozart Mart : ibrahim Yaztcı : Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu Operalardan Seçmeter RequıemK 626 15 Mart 2006 Çarşamba 20:00 Kadıkoy Halk Eg^ım Merkezı 16 Mart 2006 Perşembe 20:00 Lutfi Kırdar Konser Salonu Abonman Karümz aynı zamanda bır mü^ık CD'si. Kartmı^ı CD -çaîara verlejrinn, Borusan tstanbul Filarmoni Orkestrası'nın konser haydmı dılecltgım^ an, dûedığmız yerâz dınleyın. N Rımsky-Korsakov • lspanyol Kapnçyosu P I Çaykovski : Francesca Da Rımım Aralık 21 Aralık 2005 Çarşamba 20:00 Kadıköy Halk Eğrtın Merkezı 22 Aralık 2005 Perşembe 20:00 Lûtfi Kırdar Konser Salonu ...._. Konseri" Aykal Emre Şen (piyano) J. Strauss Varasa Uvertürü Guneytn Gullen Macar Fantezısı, piyano ve orkestra ıçın fmparafor Va/sı Tunder ana bghtnıng Polka Viyana Ormanlan Efsanesı llkbahar Seslen Feryal Turkoğlu (soprano) Radetzky Marşı W. A. Mozart 250 .---. ^ a Şef • Gürer Aykal Solıst Joanna MacGregor (piyano) J Brahms Senfoni No 1 Do Mınor op 68 Hasan Tura Çanakkale W A Mozart : Piyano Konçertosu No. 21 Do Ma/or Nisan 19 Nisan 2006 Çarşamba 20:00 Kad koy Halk EÇjıtırr Mernezı 20 Nisan 2006 Perşembe 20:00 Lutfi Kırdar Konser Salonu F Uszt J. Strauss Utvi Cernal Erktn 100 yaşında Hasan Ferid Alnar 100 yaşında Şef Gürer Aykal Solıst : Domenico Nordio (keman) Utvı Cemal Erkın Senfoni No 1 Hasan Fend Alnar Kanun Konçertosu J Brahms Keman Konçertosu Re Ma/or op 77 ABONMAN KARTI SATIŞ FİYATLARI Lûtfi Kırdar Konser Salonu (7 Konser) Tam Abonman Kartı 208 00 YTL Indınmlı Abonman Kartı 104 00YTL Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Konser Salonu (7 konser) Tarr Abonrran Kartı : 180.00 YTL İndınmlı Abonman Kartı : 90.00 YTL - İndmmlı abonman kartlanndan ögrenctter, oğretmenler, öğretım uyöen, emeklıler ve 65 yaş üstu yararlanabılir. - Abonman kartı alan aıtelerin 18 yaşından küçiık 2 çocuğu ücretsız olarak abonman kartı sahbı olatoBir. Tel . *.5o- Faks: .•, - -o9t www.bcnjsansar\at.com Abonman Kartı Sattş: 'JMF emrediyor, AKPyaptyor' Hükümetin ekonomikpolitikalannı eleştiren DYP lideri Mehmet Ağar erken seçim istedi ABİDtNYAĞMUR MERStN-ÜMF ile Tür- kiye arasmdakı ilişkıle- nn, AKP ıktıdan döne- minde "emreden-emir alan" ilışkisıne dönüştû- ğünü belırten DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, hükümetin ekonomiye ku- manda edemeyeceğını, tek çarenın seçım oldu- ğunu söyledı. Ağar, Mersin Ziraat Odası'nda yöre çiftçüe- riyle bir araya geldi. Zıra- at Odası meclis üyesi Mustafa Ongun, narenci- ye üretıcısımn ardından üzüm ve şeftalı üretıcisı- nin de gırdi maliyetlerini karşüayamaz dururna gel- diğını belırterek gübre, mazot ve ılaç gibi girdı- lerde KDV oranlannın sı- firlanmasını istedi. Daha sonra söz alan DYP Genel Başkanı Ağar ıse "Siz etmas ya da pır- lanta rm ürethorsunuz ki KDV indirimi yapsınlar. Bu bükümet üreten çiftçi için KDV indirimi yap- maz, ama lüks tüketime yönelikKDV indirimiya- pıyor" diye konuştu AKP hükümetini "çiftçiyi im- ha" polıtikası ızlemekle suçlayan Ağar, "Bu bir siyasi tercib meselesL tk- tidar terdhiniçiftçkkn ya- na kullanacak mı kullan- mayacakna? Bunugöre- ğ dedi. AKP'nin ülkeyı darbo- ğazdan kurtarmak yenne daha fazla ıktidarda kal- manın yoUannı aradığını \ r urgulayan Ağar şunlan söyledı: "tktidarda daha fazla kahnakiçin dtşardan siya- sidestek, dışardan ekono- mik destek aradüar. IMF politikalanna tamamen testim oldular. Ekonomi- ye hükümetin kumanda etmesi mümkün değil, çünkü ekonomiye chşar- dan kumanda ediliyor. AKP ikb'dan dönenımde LMFTürkhçftşkaeriemr veren,emir alan taraflarm oMuğukanbirihşkiyedö- nüştü. IMF emrediyor, bunlar yapıyoriar." IR NOKTASI /ORALÇALIŞLAR e-posta Adreslerine Küför Gönderenler... Gazetedeki e-mail adresime birta- kım küfürler geliyor. Bunlann arasında zaman zaman profesör, avukat, mü- hendis imzalı olanlan görüp şaşkınlı- ğa düşüyorum. llkel bir insan profili gösteren bu kişilerin Cumhuriyet oku- ru olduğunu sanmıyorum. En azından gazetemize bunlan yakıştıramıyorum. Bazıları öylesine kendinden geçiyor ki, sınırian aşıyor, en kaba maço kül- türünü kusuyor. Bir kısmının "Işte adım adresim, ne yapabileceksen geri durma" diyerek düelloya davet ettiği de oluyor. Düel- lo, bir güç gösterisi ve kabadayılık ifa- desiyse tabii ki böyle bir meydan okumayı kabul edemem. Ancak teh- ditlerden yılacak İnsan da değilim. Yaşamımın çok önemli bir bölümü hapishanelerde ve kaçak olarak geçti. Görmediğim eziyet, tatmadığım acı kalmadı.ldamdan yargılandım, yanı başımdan çok sevdiğim arkadaşlanm Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hü- seyin Inan'ı idama götürdüler. Tehdit- ler, hakaretler, birçok muhalif insanın başına geldıği gibi ben'ım başıma da çokça geldi. Düello yapacağım insa- nın bir çapı olmalı. Onlan muhatap al- mayı kendime yakıştıramam. ••• Kendisinden değişik görüşte olan- lan hazmedemeyen bu kişilerin so- runları nereden kaynaklanıyor, anla- maya çalışıyorum. Nasıl bir derdi var acaba diye düşünüyorum. Gündelik hayatın kaygılan, Türkiye'nin ağır so- runları onları öfkelendiriyor olabilir. Açmazlara sürüklüyor olabilir. Sorun- lanndan söz edenleri, sorunun kendi- siyle kanştınp öfkelerini bunu dile ge- tirenlere yöneltiyor olabilirler. Ülkemizde ne yazık ki sağlıklı bir tartışma kültürü oluşmadı. Değişik düşünce sahipleri arasında yapılan tartışmalar çoğu zaman hakaretlere, küfürlere, mesnetsiz suçlamalara dö- nüşebiliyor. Bu tartışmalann klişe söz- cükleri "vatan hainliği". önüne gelen, diğerine kızdığı an bu sözcükleri ya- pıştınvenyor. Ben de yaşamım boyunca "hainlik" suçlamasıyla bol bol yüz yüze geldim. Askeri darbe dönemlerinin mahkeme- lerinde savcılar bu srfatı en çok kulla- nanlardı. Tabii kendileri de bu durum- da vatansever oluyorlardı. Bu vatan- severlerin önemli bir kısmını daha sonra akçalı işlere bulaşmış olarak gördüğümde hiç şaşırmadım. Vatanı bu kadar çok sevmelermin bir karşıhğı olmalıydı. Gelelim küfür gönderen muhterem zatlara. Bunlara ne diyeceğimi bilemi- yorum. örneğin hakaretten mahke- meye mi versem? Yoksa bu küfürleri imzalanyla birtikte köşemde yayımla- yıp, kendilerini ne kadar aşağıladıkla- rını teşhir mi etsem? Ya da şimdiye kadar yaptığım gibi işime mi bak- sam? Bu küfürlere kızıyor muyum? Emin değilim. Üzüldüğüm kesin. Ko- ca koca okumuş yazmış erkeklerin bu kadar düşük düzeyde tepkilerle dü- şüncelerinı ifade etmelerini, ülkemde- ki düşünce ve tartışma adabı açısın- dan, kaygı verici buluyorum. Biz bu kadar düştük mü diye kendi kendime hayıflanıyorum. Geçenlerde bir gazetenin başyaza- nyla konuşurken, ilginç bir küiür öy- küsünden söz etti. Birçok köşe yazan gibi ona da birtakım küfür sapıklan musallat olmuşlardı. Bu küfürbazlar- dan birinin ABD'de bir üniversitede doktora yaptığını anlayınca, başyazar meslektaşımız kendisine şöyle bir mesaj göndermiş, "Senin bu yazdık- lann, bir potansiyel terörist olduğunu gösteriyor," Bunu yazdıktan sonra film kopmuştu. Küfrü gönderen pani- ğe kapılmış ve kendisinin ne kadar dürüst ve düzeyli bir Karadenizli aile- nin çocuğu olduğunu yazar meslekta- şımıza açıklamaya girişmişti. Başyazar meslektaşımız, bu endi- şenin sebebini şöyle anlattı: "Ben'ım mesajımda geçen 'potansiyel terörist' sözcüğü onu korkutmuştu." Çünkü ABD'de intemet ciddi bir denetim al- tındaydı, "potansiyel terörist" sözcü- ğü onun başını derde sokabilirdi. Sınır dışı edilebilir, gözaltına alınabilirdi. Bir gazeteci, bir sapıktan böyle kurtul- muştu. • • • İnsanın uygariaşması, kendisi gibi düşünmeyene saygılı bir karşılık ver- mesi acaba o kadar güç mü? Her kü- fürlü mesajı posta adresimde gördük- çe üzüntüye kapılıyorum. Bir arkada- şım, kısa süreli çözüm olarak şöyle bir öneride bulundu: Çok kullanılan bazı küfüriü kelimeleri içeren mesajla- n fıltre eden bir sistemle bu mesajla- nn gelmesini engelleyebilirsin. Teknolojinin yol açtığı sorunu, yine bir başka teknolojik olanakla çözüm- leyebiliyorsun. Köşe yazarları küfür- den kendini bir şekilde kurtarabilirler de, bu küfürbazlar kendilerini nasıl kurtaracaklar, onu merak ediyorum...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear