23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 2005 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUSLER Hiçbirşey eski yerinde duımuyor. Yaşam bir sürekli değişmedir. Eskiyen gider, yeni fc>ir şeyler onun yerinı alır. Ama bu, bir iler- fceme mi, bir gelişme mi? Şu günlerde Caddebostan Plajı'ndaki hıalk kalabalığından söz ediliyor! Koşmuş gelmiş insanlar, donlanyla, haşemalanyla, kadınlar da kapalı giysileriyle denize giri- yortarmış... Bir yanda köfteler pişiriliyor, dolmalar yeniyormuş. Bir coşku, halkın denize kavuşmasının sevinciymiş yaşanan... Istanbul dol- muştaşmış! Yirmi milyon mu olmuş? Halkın çok- luğundan vatandaş denize giremiyor deniyordu bir zamanlar! Şimdi vatandaşa hiç yer kalmamış.. Değişrne, yenileşme iyi de, gerekli de, ama doğ- ruya, güzele olsa!.. Güzellikleri yık, yerine çirkin- lik ömeklerini getir, yenilik diye!.. Kıyılar gitti gider. Paralı yabancılar kaptı götürdü çoğunu, geriye kalan yerler ise zevksizliğin, görgüsüzlüğün, bil- gisizliğin elinde... En güzel kıyılarda balık yetiştir- me yerieri, motorlarda müptezel şarkılar, sesli gö- rüntülü çirkinlikler... Güllük'ler, Fethiye'ler, Göcek'ler, Bodrum'lar, vb. yerler günden güne bozuluyor! Deniz aynı de- niz, doğa aynı, ama insanlar birtuhaf! Nasıl eğle- neceklerini, nasıl doğanın verilerinden yaraıiana- caklannı, yaşamın tadını nasıl çıkaracaklannı bil- miyorlar! Böyle şeylerzamanlaöğrenilir. Bununtek yolu da eğitimdir. Yurttaş olmak bir süreç işidir, o da zamanla oluşur... EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Yasalar Çirkinlikten Yana mı? Bir zamanlar hacıağalar vardı. Paralı taşra in- sanlan doldular büyük kentlere. Pastaneleri lah- macunculara, kebapçılara dönüştürdüler. Yıllar geçti, bu kez bir ekmek bir iş diye koşuşan yığın- lar gecekondulardan kentler kurdular. Bu büyük bir çabaydı, kimıne göre bir devrimdi. Halkımız uya- nıyordu, haklannı elde etmekteydi kendi gücüy- le, emegiyle!.. Sonra ne oldu? Bu kez başka bir uyanış oldu, o gecekondu kentlerini devlet eliyle yıkmak gerekti. Kavgalar, dövüşler, savaş görün- tüleriyle... Geçen gün bir yazımı okudunuz. On beş yıldır yaşadığım biryerolan Akyaka'nın daçirkinleşme- ye doğru gittiğinı üzülerek anlatmak ıstemiştim. Çakırhan mimarisinin örnek bir beldesiydi Göko- va'nın Akyaka'sı. Bir şiir, bir inci tanesi! Bozulma- yacak, değişmeyecek çirkınleşmeyecek bir yer... öyle, sanırdım! Ama zevksizlik, görgüsüzlük da- ha da çok, çıkar hesabı, işin içine girdi mi, dağlar dayanmaz! Daha çok kazanç, daha çok yarar! Varsın gitsin güzellik, varsın gitsin duzen, gelsin ucuzluk, gelsin kabalık... Motorlaıia, sandallaria, şarkılaria ge- zintiye çıkıyorlarmış kıyılarda, Akyaka Azmak'ı da geceleri sandal sefalanyla, çirkin sesli keyiflenmelerie dolup taşı- yormuş! Düşünün, güzelim Azmak'tabir zamanlann Sadabat sefası, özentileri!.. Güzel bir şeyi ille de bozmak mı gerek? Ogüzelliklereyeni birtat, birbeğeni kat- mayı niye düşünmemek? Akyaka'daki betonlaşma, daha doğrusu çirkin- leştirmeleri eleştirmem üzerine, yöre Belediye Başkanı Ahmet Çalca konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Diyor ki, "Biz Sayın Nail Çakırhan 'ın yo- lundayız. Akyaka Imar Mevzuatt, öncekiyönetim tarafından, özel çevre konıma planı hükümleri doğrultusunda, Anıtlar Kurulu'nun karan ile alın- mıştır. DolayısıylaAkyaka'da varolanyapılarimar mevzuatına uygun olarak yapılmıştır. Biz imar mevzuatına muhalefetteyiz. Bir önceki yönetim tarafından onanmış karaharı uygulamakzonında kalıyoruz." "Meyzuaf"dedinmiakansulardurur!..Durma- malı ama! O yanlış, mevzuat bir an evvel değişti- rilmeli. Akdeniz, Ege kıyılan çirkinlikleri yaygınlaş- tıran "mevzuaf"ın elinden kurtanlmalı! Yurdumuzdaki güzellikleri yitinmemenin tek yo- lu var, o da akJın, sağduyunun gereklerine uymak- tır. Bir gün gelecek, bugün yitirmekte olduğumuz güzellikleri yeni baştan diriltmeye çalışacağız... Ekran Bağımlısı İnsanımız Ahmet ARPAD Ekran. Sabah akşam ekran. Nereye gidersen git, ne yaparsan yap, hep o karşında. Onsuz ar- tık hiçbir şey olmuyor. Yaşamına girmiş, on- dan kurtuluş yok. Esirsın ona, bağımlısın, ya- şayarruyorsun onsuz. Sabah evden çıkıp, yola koyuluyorsun. tşi- ne gıdeceksın. Biniyorsun vapura, denız oto- büsüne, metroya. Karşında ekran. Reklamlar- la açıyorsun günü. Binleri sana bir şeyler an- latıyor süreklı. Satmak istiyor, tüketime zor- luyor seni. Sabahın köründe daha uyukluyor- sun, akşam işten sonra bitkinsin, umurlannda değil ekranda şaklabanlık yapanlann. Yanın- da, karşında oturanlar, ıstemeseler de şöyle bir bakmadan edemiyorlar. Yan gözle ekranı sü- züyorlar. Daha metroya inerken, yürüyen merdiven- lerde tepende kocaman bir ekran. Reklamlar. Aşağıda metroyu beklerken başlar yukarda. Tavandan da bir alet sallanıyor. Az sonra ge- • Arkası 8. Sayfada kazanın! KAMPANYA 25-31 Temmuz, 1-7 Ağustos, İ14 Ağustos, 15-21 Ağustos SemleHiçerisinde hem hafta *. hem hafta sonunda tek seferde yap.lan50'şerYTLveü2en ahşverişlerkafnpanyakapsamında değerlendirilecektir. Her müşteri kampanyadan bir kere yaraıianabilir. Kampanya ödülü, 25 YTl değerinde 5000 Worldpuan'dır. Kampanya ödülü, hafta sonu alışverişinin yapıldığı karta, alışverişin yapıldığı haftayı takip eden ilk Perşembe günû yansrtılacaktır. Migros'ta geçerli olan 4 kata varan VVorldpuan uygulaması ve ekstra 100 VVorldpuan kampanyası aynı şektlde geçerlıdir. VVorldpuan kullanılarakyap,lan alışvenşler kampanya dahilinde oegerlendirilmeyecektir. PENCERE Anadolu'da Olup Biten.. Insanda soy sop bılincınin uyanması eski zaman- lara dayanır, eğlenceli masallaria birbirine kanşır, ulusallaşmanın serüvenı ise tarihsel zamana gö- reçokyenidir... Türklerin Türkleşmesi ise dün gibi... • Osmanlı Imparatoriuğu'nda önce Hıristiyan top- lumlar uluslaştılar.. Sonra sıra Müslümanlara geldi.. Sırp'ın, Bulgann, Yunanın vb'nin fikrine ulus bi- linci düştükten sonra imparatorluktan kopmalan doğaldı; ama sıra Anadolu'yagelinceişçatallaştı... Anadolu kimin olacaktı?.. Rumun mu?.. Ermeninin mi?.. Türk'ün mü?.. Hesapta Kürt yoktu. • Türk ne zaman Türk oldu?.. "Yüzbaşı Selahattin'in Romanı "ndan ibretlikbır alıntı: "Bir gün Rahmi (Apak) bana sordu: - Sen nesin? - Harbiye talebesıyim. - Başka?.. - Osmanlıyım. - Başka?.. - Müslümanım. Sonunda Rahmi bana dedi ki: - Hayır, sen herşeyden önce Türk'sün! O vakte kadar bizyalnız köylülere 'Türk' derdik. Rahmi'nin sözü üzerine ben: - Bilmem.. dedım, şimdılik Osmanlıyım. Rahmi bana bir saat süren bir konferans verdi. Biz çok büyük milletmişiz, biz Asya 'nın ortaların- dan gelmışız, şimdı Türklüğe sanlarak çalışmamız lazımmış..." Rahmi, Selahattin'ı bırıleriyle tanıştınn tartış- malar, kıtaplar vb. derken Selahattın degişmeye başlar: "Günler böyle devam etti, yavaşyavaş Türkol- maya başladık. Ben de bir yandan Türk oluyor- dum, bir yandan Türkçü... Fakat kime bundan bahsetsem gülüyor, kafasını çeviriyor: - Güle güle, diyordu, sen Türk ol! Benim aptal ve sersem olmaya nıyetim yok!.." Yıl kaç?.. 1910... • Demek ki Türk olduğumuzu keşfettiğimizden bu yana geçen zaman, uzunca süren bir ınsan ömrü kadar... Anadolu'da yaşayan Ermenı, Rum, Türk kımin nesi kımin fesı olduklannı ögrendikten sonra bir ara- da yaşamak olanakları elden gitti... Bugünkü Anadolu'da ne Ermenı kaldı... Ne Rum!.. Ama, arada ne oldu?.. Bu kez de Kürt, Kürt olduğunu ögrenmeye baş- ladı... Üstelik bir de moda başladı; Kürtlük-Kürtçülük sözde aydınlar arasında modaya dönüştü; mey- hanede iki kadeh ıçen entel çakırkeyif haliyle di- yor ki: - Biliyor musun, meğer bızim ailede Kürt kanı var- mış... • Medyamızda bir moda daha geçerli; kimi dönek- lerimiz hem "Ulus devlet bıttı, aşıldı, Türkiye Cum- huriyeti'nin sonu geldi" diye seviniyoriar; hem Amerika'nın Kuzey Irak'ta Kürt ulus devletini kur- masını destekliyorlar... Ama, arada bir fark var.. Biz (Anadolu Türkleri ve Kürtleri) emperyalizme karşı savaşla devletimizi kurduk... Kuzey Irak'taki Kürt devletini emperyalizm ku- ruyori.. MİLAS CUMOK ÇAĞRISI "... hangi bağımsızlık vardır ki yabancılann öğütlerıyle, yabancılann planlanyla yüksele- bilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir." Mustafa KemalATATÜRK Araştırmacı-Yazar Yuk Müh. YILMAZ DİKBAŞ'ın eşlik edeceği Aydınlanma söyleşisinde gelin biriikte olalım. Sen gelmezsen bir eksiğiz!.. Konu Yer Tarih lletişim AB Yalanlan-2 YılturTesislenÖren- MİLAS 14 Ağustos 2005 Saat: 10.00 Dr.ÜmitÖZBEK0 532 382 58 50 w w w . c u m o k . o r g ANTALYA CUMOK AYDINLANMA KAHVALTISINA ÇAĞIRIYOR DERT ÇOOOOK, HEMDERT YOK! (MU?) Bir halk deyişinın 'dert bir ola idı, ağlamak kolay idı' dedığı gıbi. ağlamak değil YA BİR YOL BULMAK YA DA BİR YOL AÇMAK için öneriler yapıp kararlar vefmıştik. Bir yol bulmuştuk. Bulduğumuz yoiun neresindeyiz? Yurdumuzda gündem yoğun. Gündemın önemli başlıklannı Dr. Uğur YILMAZ'ın sunum ve kolaylaştıncılığında konuşacağımız kuşluk kahvaltısına tüm CUMOK'lart önerileriyle, katkılanyla bekliyoruz. Şıır? Her zaman... 14 Ağustos 2005 Pazar günü saat 10.00da KALEİÇİ HASANAĞA LOKANTASI'nda Safların sıkı ve geçılmez olması ıçın: Sen gelmezsen bir eksiğiz! Adres: Tuzcular Mah MescrtSok No. 15 Kaleıçı - 247 13 13 - 242 81 05 Kahvaltı ederi: 7.50 YTL Iletişim-Bilgı: Hicran KARABUDAK 247 67 17 - 243 47 17 - 0532 325 05 63 - Akşam 243 00 80 hK;ranO7ğgmal com - hıcranO7'attnet net tr - hıcrankarabudakıa hotmail.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear