22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 AĞUSTOS 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK Ç\ g 1 1 Sevr ile Osmanlı Devletiparçalanıyordu. Antlaşmaya göre ç\ j \ 7 | I f | 1 I Yunanistan\n TürkiyesınırıBüyükçekmeceGölü'negelmişti. j A ^ * J J - Anadolu topraklarında Kürt ve Ermeni devletleriyaratilıyordu dayatılmaya çalışılan anlaşma• Uluslann tarihlerinin dönüm noktalannı oluşturan kimi olaylar, gelecek kuşaklara aktanlmak üzere toplanan belgelerle müzelerde sergilenmektedir. 85 yıl önce bugün imzalanan Sevr Antlaşması ve sonrasında gelişen olaylar için böyle bir müze gereklidir. MERİÇ V'ELİDEDEOGLU Bu yılın şubat ayının son haftasın- da Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Türkiye ile ilgili birtoplantısında, AP üyesı Fransız parlamenter JacquesTo- ubon, toplantıdaki Türk parlamenter- lerin gözlerinin içine baka baka: "Tür- kiye Sevr AndaşmasTnı kabul etmefr- dir!" diye buyurdu. Sevr, imzalandığından bu yana 85 yıl- dır, Batı'nın Türkiye ile ilgili temel görüşleri arasında yerini hep korudu; ne var ki uluslararası bir toplantıda dünya kamuoyu önünde ilk kez böyle açıkça dile getiriliyordu. Avrupa Par- lamentosu'nda bu görüşte olan tek üye J. Toubon değil kuşkusuz; belki AP'nin tümü böyle düşünüyor; dahası içimiz- de bu görüşte olan nicelerinin bulun- duğunun da aynmındayız. Bu çevre- ler artık "Sevr öttidoğduî" ya da "Sevr onaylannıadı kü" yaklaşımlarından uzaklaşıp, Lozan'ı eleştirerek parçala- yıp Lozan üzerinden Sevr'e geri dön- meyi benimsemiş durumdalar. Öysa 85 yıl önce 10 Ağustos günü Paris yakınlanndaki Sevr Porselen Fab- rikası'nın salonunda antlaşma imzalan- dığında, Istanbul'un o "malum" bası- nından hiç olmazsa bir ikisi üzüntüle- rini belirtmekten kendilerini alama- mışlardı. Antlaşmanın onaylanmasın- dan iki gün sonra Vakit ve Peyam-ı Sabah gazeteleri konuya değinmişler: Vakit haberi siyah çerçeveyle vermiş, aynca öğleyin saat bırde her türlü ta- şıt aracınm beş dakika durarak tepki göstermesini önermişti. vahdettinln tutumu Vahdettin ve ışbirlikçileri ise çok daha sakindiler, Ban'nm son derece aşa- ğılayıcı bir biçemle (üslupla) dile ge- tirdiklerinin onlann kanıru dondurma- dığı anlaşılıyor, oysa Müttefîkler ulus- VATAJN HAİNt SUÇLAMASI - tstanbuTda Osmanlı Saltanaû Sevr'i onay larken Ankara'da çiçeği burnunda ulusal hükünıetve Büyük\liDet Medisi, Atatürk'ün başkanhğmda toplanır. Toplânüda Kazrnı Karabekir'in telgranokunur. Karabekir, Sevr'e imza atanlan vatana ihanet etmekle suçlar. Karabekir'in önerisi oybirtiğiyte kabui edilir. YUNAN OSMANU , YUNAN tTALYA lararası tüm nezaketkural- lannı hiçe sa- yıp şöyle di- yorlardı: "Os- manb Hükü- meti'ninkoru- mak zorunda olduğu halka karşıvahşisal- dınlardüzen- lediğiniaçıkla- yan kanıtlar VardırVDev- letler herhan- gibir Türk hü- kümetince uygariığa karşı yeni hayın- hklar işlenmesine engel olacak önlem- leri alacaklardır"; "Osmanh Devle- ti'nin maliyesine ilişkin hükümler, dev- leti yıkıma uğratnûş olan'ahlak kötü- lükJerinden' ve "vurgunculuktan" ko- rumaya yöneHktir"; "Eğer Osmanh Devleti,antlaşmayı imzadan kaçınırsa, Müttefflderbu kezTürkteri Avrupa'dan sonsuza dek kovmaya kararhdıriar." Antlaşmanın 433 maddesinin ilk 26 tanesi Milletler Cemiyeti'nin kuruluş amacına ait maddelerdir; bunlar öteki yenik ülkelerle yapılan antlaşmalarda da yer alır. Ne var ki bu ülkelerden hiçbirinin adı bu maddelerin içinde geçmez, bir tek Osmanlı Devleti'nden SEVR ANTLAŞMASI'NA GÖRE TÖRKİYE'NİN TAKSİMt OSMANU ERMENİSTAN FRANSA W FRANSA söz edilir. Osmanlı Devleti'ninparça- lanmasına ilişkin düzenleme aynnnla- nyla anlatüır; böylece Osmanh Dev- leti yalruzca yenginlerle değil üye tüm ülkelerle karşı karşıyadır. Kürt ve Ermeni devleti Dolayısıyla imparatorluğun parçalan- masıyla oluşturulacak topluluklar, da- hası özbeöz Anadolu topraklannda ya- ratılacak Kürt ve Ermeni devletleri de bunlardan -büyük olasılıkla- habersiz üye ülkelerin, örneğin Ekvador'un da ilgi alanına sokuhnuş oluyordu. Antlaşmanın öteki yüzlerce madde- siyle Türkiye yok ediliyordu; bunlara göre Yunanis- tan'ın Türkiye sının Büyük- çekmece Gö- lü'ne dayatıl- mıştı; Boğazlar ve Marmara'mn yönetimini üst- lenecek Boğaz- lar Komisyonu, bayrağı, bütçe- si, her türlü ör- gütüolanküçük birdevletgibiy- di. Öyle ki Os- manlı Padişahı. Dolmabahçe Sarayı'nın rıhtımından elini suya soksa başka bir devlerin de- nizine elini daldırmış olacaktı. Yakın bir tarihe dek, daha ilkokul- da öğretmenler Se\T'in anlamını somut bir biçimde anlatabilmek için İstan- bul'dan Antalya'ya pasaportsuz gidi- lemeyeceğini söylerlerdi; şimdilerde ta- rih kitaplannın çoğunda Se\T'in pay- laşım haritası bile yok. Bu denlı ağır bir antlaşmayı padişah ve hükümeti nasıl kabul etmiş diye sorulursa, tari- he geçmiş olan sahne, 22 Temmuz 1920 günü Yıldız Sarayı'nda yapılan "Saltanat ŞûrasTdır. "Mecüs-i ÂH" adıyla da anılan butoplantıya. Padişah ve Sadrazam'ın dışında bakanlar, se- nato üyeleri, bilim adamlan ve yüksek rütbeli askerler de katılmıştı Antlaş- manın kabulünü isteyen Sadrazam Da- matFeritPaşa'nın konuşmasından son- ra, antlaşmayı onaylayanlann "ferman gereği'' ayağakalkmalan istenir; ilkin Vahdettin ayağa kalkar, ardından biri dışında tüm katılanlar Padişah'ı izler. Ayağa kalkmayan tek kişi Topçu Fe- riki Rıza Paşa'dır; herkes antlaşmanın "hayırh" olmasını dileyerek salondan aynldıktan sonra Rıza Paşa ayağa kal- kar ve salondan çıkar. Dolayısıyla Sevr Antlaşması, Mec- lis-i Âli'de oybirliği ile değil, oyçok- luğu ile kabul edilmişrir. Karabekir'in telarafı tstanbul'da Osmanlı Saltanatı Se\T'i onaylarken Ankara'da çiçeği burnun- da ulusal hükümet ve Büyük Millet Meclisi, Atatürk'ün başkanlığında top- lanır. Atatürk, milletvekillerine Doğu Cephesi Komutanı Kazun Karabekir Paşa'dan gelen bir telgrafın okunaca- ğını bildirir. Karabekir, telgrafinda şöy- le demektedir: "'tstanbuPdaki Şûrayı Saltanat'ta Türkiye'nin \^arhğını sön- düren bu zalinı muahede'nin imzaedil- mesine karar verenmalûm kişüerin ve imza edenlerin ihaneti vataniye Ue suç- lanmasını. isimlerinin heryerde lanet- le >addedilmesinin ilan edilip du>uml- masıru arz ve teklif ederim." Önen oybırlığı ile kabul edilir. Ne var İci lstanbul şündi de SevT'in uygulanmasının peşine düşmüştür; Vahdettin'in gözde sadrazamı Damat Fent bu konuda bir öneri hazırlayıp işgal kuv^etlerine sunar. tngiliz Yük- sek Komiseri Amiral de Robeck ara- cılığıyla Londra'ya bildirilen bu öne- riye göre: Kırk bin kişilik bir ku^'et kurulmalı ve bu kuvvet Müttefik su- baylannın komutasında olmalı, Ingi- liz donanması tarafından Anadolu'ya taşınmahydı; ulusal direnişin bastırıl- masında üç aylık bir süre gerekti, bu iş için 20 milyonluk kredi yeterdi. Damat Ferit'in bu ihanetinin Mütte- fıklerce dikkate alınmadığı, yayımla- nan tngiliz gizli belgelerinde yer alır. Uluslann tarihlerinin dönüm nok- talannı oluşturan kimi olaylar, gele- cek kuşaklara aktanlmak üzere topla- nan belgelerle müzelerde sergilenmek- tedir; örneğin Avusturya'nın birçok kentinde, özellikJe Vıyana'da 1683 ku- şatmasuıı canlı tutanmüze veya sürek- li sergi birimleri, yem bulgu ve yayın- larla desteklenerek yaşatılıyor. Sevr içinde cankhğını koruyanböyle bir mü- ze gereklidir diye düşünüyor insan. Vahdettin KöşlderTne yeni diizen İstanbul Çengelköy'de harap durumda bulunan köşkler aslma uygun olarak restore edilerek turizme açılacak, oda sayısmm yeterli olması durumunda 5 yıldızlı otele dönüştürülecek ÖZLEMGÜVEMLİ tstanbul Çengelköy'de harabeyi andıran Vah- dettin KöşkJeri ve Koruluğu'nun restorasyonu ve işletilmesi için Kültür ve Turizm Bakanh- ğı'nın 2004' 1 Ilan Şartnamesi kapsammda aç- tığı ihaleyi kazanan Günay Ar-Yapı Grubu, köşkleri 49 yıllığına kiraladı. Ar-Yapı Şirketi'nin Yönetim Kurulu Üyesi Cenk Coşkun, köşklerde tarihi araştınnalar ve röleve çalışmalannın yeni başladığmı belirte- rek 2 yıl içinde koruluğun turistik tesis olarak hizmete açılacağım söyledi. Hazine adma ka- yıth Vahdettin Koruluğu ve Köşkleri; AğalarKöş- kü, Köceoğlu Köşkü, 6. Mehmet Vahdettin Köş- kü, Kadı Efendi (Servis) Köşkü, Bahçevan evi ve seradan oluşuyor. Boğaziçi sit alaru öngörü- nüm bölgesinde yer alankoruluk ve köşkler, 1984 yılında, korunması gerekli taşınmaz kültür \-ar- lığı olarak tescillendi. Turgut Ozal'ın başba- kanlığı döneminde korudaki köşkler Diyanet tş- leri Başkanlığı tarafından restore edildi ancak daha sonra kadenne terk edildi. Maliye Bakanlığı'nın büyük bölümü tstan- bul'da bulunan tarihi köşkleri, yalılan ve sa- raylan "işletme hakkı devri" yolu ile özelleş- tirme karan kapsamında Vahdettin KöşkJeri için 2004 yılında açılan ihaleyi alan Günay Ar-Yapı Grubu'na geçen günlerde ön izin teb- ligatı yapıldı. Restorasyon çahşmalanyla ilgili bilgi veren Ar-Yapı Şirketi Yönetim Kurulu Üyesi Cenk Coşkun, korudaki köşklerin aslına uygun ola- rak restore edilip turizme açılacağım söyledi. Daha önce Diyanet îşleri Başkanlığı'nınyap- tığı restorasyonu incelediklerini anlatan Coş- kun, "Köşkleri tamamen boş olarak devraldık. 7-8uluslararası otel zinciri ile temas hatindeyiz. Köşklerde veterli oda varsa 5 yıldızlı otel olarak işletebUiriz.YeterBoda yoksarestoran-kafeşek- lindeturistikbir mekân hahnegetirilecek. Ama henüz inceleme aşamasında\ızv dedi. Röleve ve imar çahşmalan için Kültür ve Turizm Bakanhğı 'run 6 ay süre tanıdığını ifade eden Coşkun,"Bizim de 6 ay ek süreisteme hak- kınuz \ar. 1 yıl içinde restorasyon başla>acak. Yani köşkler 2 yü içinde turizmin hi/metine sunulacak" diye konuştu. DUZYAZI ORHAN BİRGtT BilinenleriTekrarlamak Olsa da Terör ve yetki konusundaki tartışmayı başlatan Sayın Adalet Bakanı'ydı. Neyse ki dün NTV'nin Ankara Temsilcisi Mu- rat Yetkin ile yaptığı söyleşi sırasında, o tartış- mayı noktalayacak açıklamalaryaptı. Terör konu- sunda hükümetin de, TSK'nin de aynı tarafta ol- duklarını söyledi. Oysa Orgeneral Özkök'ün kısrtJı yetkilere rağ- men terörie mücadeleye devam edileceği yo- lundaki o çok kısa, ama çok da anlamlı uyansı üs- tüne daha çok yazılıp çizilecekti. Cemil Çiçek, ülkede uçan kuşun kanadı kırılacak olsa, bu ola- yın siyasi sorumlusunun hükümet olacağını elbet- te çok iyi bilir. Maazallah, üyesi bulunduğu hükü- met, örneğin bu terör olaylarında ihmal ya da savsaktama savı ile Yüce Divan'a verilecek olsa, orada ne Başbakan ne de bakanlar, "ne yapa- lım; güvenlik kuvvetleri bizden daha fazla yet- ki istemediler ki" biçiminde bir savunmayı da- yanak yapabilirter. Yasaların nasıl ve ne ölçüde bu tür olaylan önleyeceğini de elbette anayasal ku- rumlar arasındaki sürekli düşünce alışverişi be- lirler. Bir süredir, o kurumlann başında gelen TSK'nin sesini olabildiğince kısmaheveslilerinin meydan- da nasıl pehlivan peşrevi yaptıklarına arşivler ta- nık. MGK üyesi ve Kara Kuvvetleri Komutanı Bü- yükanıt, yabancı ülkelerin desteği ile sınırlanmız- dan giren C4 patlayıcılann yığınak yapıldığını söy- lediği zaman, kimlerin hangi frekanslaıia medya- da boy gösterdiğini arşivler saklıyor. Cemil Çiçek, bugün her MGK toplantısında te- rörie ilgili uzun görüşmeler yapıldığını anımsatı- yor. AB ülkelerinde böyle bir kurumun olmadığı- nı AKP'nin bülbülleri herfırsatta söyleyerek dille- rinin altındaki baklayı göstermekistemiyorlarmıy- dı? Arada dağlar kadar fark var önce şu gerçeği saptayalım. ABD ya da Ingittere'deki terörün amacı kar- maşa yaratma ilkesinden yola çıkıyor. El Kaide, her iki ülkeden de toprak istemiyor. Ya PKK? Bi- zim terör örgütümüz 80 yıldan beri sürekli isim de- ğiştirerek Türkiye'yi parçalamak için uğraş veri- yor. Bir kısım insanımız, o uğraşı, zaman oldu ya, küçük göstermek istedi. Ya da masum öneriler olarak değerlendirmek. AB'ye gireceğim diye demokratikleşme paket- lerini yasalaştınrken terörle mücadele için alınan önlemler konusunda kantarın topuzunu kaçıran- lar, Ingittere'deki son olaydan sonra hazırianan ye- ni yaptınmlan, birer birer ekim döneminde TBMM'ye getirme gereğini duyacaklardır. Niçin? Önlerinde başta ingiltere olduğu halde kimi AB ülkelerinin bu alanda daha güçlü yaptınmlan ya- salaştırma çalışmasını gördükleri için. Mesela In- giliz hükümeti terörü ya da teröristi övme suçu- nu müebbet ağır hapis cezası ile önlemeye ha- zırlanıyormuş. O halde bundan böyle terör örgü- tü başına "sayın" diye miting kürsülerinde hitap eden üstelik resmi görevliler ya da örgüt bayra- ğını asanları da yasalanmız benzer yaptınmlarla mı cezalandıracaktır. öyle olacaksa, neydi o övgü furyası karşısında savcının yargıcın elini koiunu bağlayan uyum tır- panlaması? Şu mayın tuzağı yollar Cuma günü aynı yanlışı Başbakan Diyarba- kır'da tekrarlayacak mı bilmiyorum. Ama şu yol tartışmalannda, Adalet Bakanı'nın "terör soru- nunda tek yürek, tek ses söz konusudur" söz- lerini somuta indirgemek gerektiğini düşünüyo- rum. Jandarma Genel Komutanı Türkeri'nin verdi- ği canlı örnekle ortaya çıktı ki operasyon bölge- sinde mayınlan gizleyecek kadar büyük çukurla- nn açıldığı yolları hükümet görmezden gelmek- tedir. Oralarda tam anlamıyla facialar olmaktadır. Bazıları bu yollar konusunda düne kadar hükü- metin uyanlmadığı bahanesinin ardına gizlenirken Başbakanlık Sözcüsü, devri AKP de yapılan dub- le yolun kilometre uzunluğunu Erdoğan'ın ra- kamlarla mukayese edeceğini müjdeliyor. Komutan piknik ya da ticari amaçla kullanılan caddelerden söz etmedi ki. O 9 hassas bölgeyi bir başka komutana anımsatır gibi yaparak, ka- muoyuna sergiledi.. "Biz oralarda bu adam boyu çukurlann açıl- dığını bilmiyorduk" diye ortaya çıkacak varsa, onlara yanıt "Siz hükümet misiniz? Ülkesinde her kanş yolun ne durumda olduğunu görme- yen, bilmeyenlere hükümet denilmez" olur. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit u e-kolay.net Seni her geçen gün daha fazla özlüyoruz. DEVRİM KOYUNCU 1970- KOYUNCU ve ZEREN AÎLELERÎ Pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. VEYSEL BALKAYA Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. KEMAL CCLEÇ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear