Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
&AYFA CUMHURİYET 3TEMMUZ2005PAZAR
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALt SÎRMEN
Kabotqj - Mabotaj
Sevgili,
Çocukluğum ve gençliğim bir deniz kentinde
geçtı.
Gerçi hâlâ orada oturuyorum, ama artık Istan-
bul deniz kenti değil ki...
llk günden başlayarak önce okulum, sonra da
işimle evim arasında vapuria gidip gelirdim.
Çocukluk yıllarımda, Boğaz kıyısındaki okuldan
hasretle gemileri, vapuriarı seyrederdim. Onlar
hem uzak dünyalann, hem de hafta içinde onlar
kadar uzak olan evimin yolunda giderlerdi.
Minik arkadaşlarımla birlikte Boğaz vapurları-
nın kaptanlanna haykınrdık:
- Kaaptaan düdük!.. Kaaptan düdük!.. Kaaptan
düdük!..
Kaptan düdüğü çaldırıp bir de köşkünden el
salladı mı, bir keyf, bir şamata ki sorma... Bizim
gemilerin bacalannın üstünde, ayyıldızlı çapalı ar-
maları vardı.
Bizim gemilerimizdi onlar, ya Marmara'yı turiar,
Boğaz'a adalara, Yalova'ya gider, Avrupa-Asya
yakalan arasında mekik dokur ya da Trabzon'dan
başlayıp Karaköy'de son bulan Karadeniz posta-
sını yapar, Istanbul ile Izmir arasında gider gelir,
denizlerimizi neşelendirirlerdi.
• • •
Onlarla bütün Marmara'yı turladım, Şehir Hat-
lan vapuriarı mekânımızdı. Marakaz Sus gibi ge-
milerle Mudanya ve Bandırma'ya giderdik. lz-
mir'e önce gemi sonra feribot ile kaç kez gidip
geldim.
Kırk bir yıl önce, Marsilya'ya Karadeniz gemisi
ile dört günde gıdişimi hiç unutamam.
Hepsi hayal oldu Sevgili, önce büyük hatlarda-
ki gemilerimizi aldılar elimizden, sonra Şehir Hat-
ları ve gemileri gidiyor. Artık kentimin suları da la-
civert değil.
Kentim gibi ülkemin de suları kirleniyor, ülkem
gibi, kentimin de gemilerine, o canım vapurianna
el konuyor, ıskartaya çıkarılıyorlar, kıyıya bağlanı-
yoriar.
Sonra da birileri tutup Kabotaj Bayramı'nı kut-
luyor. Denizi kirlenmiş, gemileri tükenmiş, sırtını
sahile çevirmiş, düşünce ufku bozkırın ötesine
geçemeyen topiumun kabotajı mı olurmuş?...
Yiğit Okur'un Mektubu
Sevgili,
Yazar dostum, Galatasaraylı ağabeyim Yiğit
Okur'dan bir mektup aldım. Okurken, bana mı
yoksa sana mı yazıldığına pek karar veremedim,
yayımlıyorum. Okursun.
"Uzun zaman var ki gülmüyordum, gülemez
olmuştum. Oysa doğada gülen tek yaratık insan-
dır. Sen bakma o laflara, sözde örneğin atlar gü-
lermiş. Gülmezler, dişlerini gösteririer. Diş göste-
renler o kadar çoğaldı ki.
Erol Günaydın ellinci yıl jübilesinde bana ya-
nında yer ayırmış. Elli yıldan fazla sürmüş dost-
luğumuza gösterdiği özen, elli yaşam yılı değe-
rinde beni onurtandırdı.
Sanatçı dostlan tek tek sahneye gelip Günay-
dın'dan anılar anlatıyoriardı. önce yavaştan son-
ra kahkaha ile gülmeye başladım.
Güldükçe insan olduğumu duyumsadım.
Bir ara kulağıma eğildi:
- Ülen beni tiyatroya sürükleyenlerden biri de
sen oldun. Sonra tüydün, ben direndim. Acaba
sen mi haklıydın yoksa ben mi? Bilmiyorum.
Ben de bilmiyordum.
Ali Sirmen'e sorarsan ben de çok kumaş var-
mış. Hint kumaşı mıydı, Hereke miydi? Zaman
olmadı ki, niteliğini kanıtlasın.
Bütün gece güldüm sonra da ağladım.
Doğada yalnız insanoğlu ağlar. Taş, toprak,
deniz, gökyüzü, bitkiler ağlar mı? Sen bakma
denilene, hayvanlar ağlarmış. Islak tuzlu gözyaşı
yalnız insanoğlunun göz çeşmelehnden sızar.
Gösteri bitince Erol Günaydın'ı sahneye çağır-
dılar. Bir koltuk sahnenin ortasında. Taht. Oturt-
tular. Başına da bir taç koydular.
Atatürk Kültür Merkezi'ni dolduran bin dört
yûz kişi ayağa kalktı. Alkış bir tufandı.
önce gözlerim yaşardı.
Iki kişi kollanna girip, Güneş Günaydın'ı sah-
neye çıkardı. Daha önce düşünülmemiş olduğu
belliydi.
Erol, bu tiyatro devi, zaman zaman yoksullukla
geçmiş elli yılının en özden desteğini, kansını
karşısında görünce tahtından kalktı, onu oturttu
tahtına. Başından tacı çıkanp onun başına koy-
du.
Ben de salıverdim gözyaşlanmı. Ağladım. İn-
san olduğumu duyumsadım."
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Ondokuzmayıs Ünîversîtesl
'Üniversiteler siyosi
baskuhm uzak olmalıy
SAMSUN (Cumhu-
riyet) - Ondokuzmayıs
Üniversitesi (OMÜ) Se-
natosu'ndan yapılan
açıklamada, üniversi-
telerin her türlü siyasi
müdahale ve baskılar-
dan uzak olmasının tar-
tışümaz bir ön koşul ol-
duğu vurgulandı.
Rektör Prof. Dr. Fe-
rit Bernay imzasıyla
OMÜ Senatosu adına
yapılan yazılı açıkla-
mada, tanh boyunca in-
sanhğın, toplumlann ve
ulusun her alanda ge-
lişmesinin, bilgi üreten
kişi ve kurumların her
türlü bağımlılık ve bağ-
nazlıklann dışında va-
roluşlanyla olanaklı ol-
duğu ifade edildi. Bu
bağlamda, "Büinı üre-
ten üniversitelerin her
türlü siyasi müdahale
ve basküardan uzakol-
masının,tarüşümaz bir
önkoşul oMuğu" belir-
tilen açıklamada, şöy-
le denildi:
" Varhğıve niteliğini,
gösterdiği gelişmelerie
dünya ölçeğinde kanıt-
lamışünrversitelerimi-
ze ve biHm kurumlan-
mıza son zamanlarda
yönelen siyasi nitetikli
salduılanve akademik
özgürlüklere yönelik
tehditleri kaygryla kar-
şıhyoruz. EvTensel bi-
Hm ve insanhğa hizmet
ilkcsiışığmdaulusumu-
za yön göstermek ama-
cıyla üniversitelerimiz
tarafindanyapuanaçık-
lamalara karşıkuHarn-
lan üslubu yadırgryor
ve kuuyoruz. Türküni-
versiteleri uygarhkyo-
lundaki yürüyüşkrine
yılmadan devam ede-
cekfcrdir."
CHP Grup Başkanvekili Koç, AKP lideri ve hükümete yönelik sert eleştirilerini sürdürdü
'Erdoğan, sığ ve donanımsız'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
AKP ve CHP arasındaki söz düellosu.
eleştirilenn dozu artarak sürüyor.
CHP'yi "hazımsız olmakve hüküme-
tin temposunaayakuyduranıamakla"1
suçlayan Başbakan Tayyip Erdoğan'a
yanıt veren CHP Grup Başkanvekili
Haluk Koç, "Bu ülke, sığ, donanımsız
veyakıntarihibilebilmeyenbir başba-
kanla yönetilmeyi hak eönryor* dedi.
CHP Grup Başkanvekili Koç, dün
TBMM'de düzenlediği basın toplantı-
sında, Erdoğan ve hükümete yönelik
sert eleştirilerini sürdürdü. Hüküme-
tın içtüzük degişikligiyle TBMM'de
"srvil darbe" yaptıgını kaydeden Koç,
içtüzük değışıklığıne dayanılarak çıka-
nlan tüm yasalan "gayri meşru" ilan
• 'Bu ülke, sığ, donanımsız ve yakın tarihi bile bilmeyen bir başbakanla
yönetilmeyi hak etmiyor' diyen CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, içtüzük
degişikligiyle AKP'nin TBMM'de sivil darbe yaptıgını belirtti. Başbakan
Erdoğan'ın CHP'ye yüklenerek sivil darbeyi masum göstermeye çalıştığını belirten
Koç, 'Türkiye'de mutlu olan tek kesim Erdoğan'm tayfası ve iktidar sülükleri' dedi.
ettiklerini bildirdi. Koç, Erdoğan'ın
CHP'ye yüklenerek sivil darbeyi ma-
sum göstermeye çalıştığını kaydetti.
"Başbakan, Atice Harikalar Diva-
n'nda olduğu gibi kendisinin yarat-
tığı parlak dünya içinde yaşadıgmı,
ayaklarnunyere basmadığuıT söyle-
di. Başbakan Erdoğan'm "CHP'nin
hükümetin temposuna ayakuydura-
madıgrnı söylediğine dikkat çeken
Koç, asıl hükümetın çağdaş dünya-
ya ayak uyduramadığını belirtti.
Erdoğan'ın CHP'yi hazımsız ol-
makla suçladığını, Türkiye'de insan-
lann huzur içinde yaşadîğını söyle-
diğini anrmsatan Koç, Erdoğan'a "Bu
muthıvehuzuriçindevaşayanbr khn-
ler acaba? Sayın Başbakan, bir tane
kesim göstersin. Çiftçi mi, esnaf mı
yoksa işsizkr ordusu mu huzur için-
de yaşıyor? Çık o sırça köşkten de so-
kağa bir in" dedi.
Koç, yaz tatili süresmce Başbakan
Erdoğan'm önceden ayarlanmış prog-
ramlarla gecekondulara gideceğini
ve yoksulluk üzerinden adı politika
yürüteceğini söyledı.
'CHP haddini büdirecek'
Koç, şu görüşleri dile getirdı: "CHP,
sanahaddinirddirecekgüçtedir.Bumfl-
let, CHP'yi EVlF'nin kuklası ohnuş
AKP'nin maskesini düşürmek için
MecKs'egönderdLBu ülkede mutluve
huzurhıtekbir kesimvar.OnlardaBaş-
bakan,tayfasıveiktidarsülükleridir"
dedi. CHP'nin siyaset bukalemunla-
n ile mücadeleye devam edeceğini
anlatan Haluk Koç, bu ülkenin sığ,
donanımsız ve yakm tarihi bile bilme-
yen bir Başbakan'la yönetilmeyi hak
etmediğini belirtti.
Telekom'un öldürülen Lübnan Baş-
bakam Refik Hariri'nin aile şirketi
Oger Telecom tarafindan alındığına
dikkat çeken Koç, -Başbakan, 3 gün
Lübnan'da kaldı ve Hariri'nin oğtu ile
özel bir görüşme yapü. Bir başbakan
bu kişiileözeloiaraknegörüşebflir?Bu
şirkeanortaklankiırüeruir?Ennenidi-
asporası ile ilgisi var mıdır" sorulannı
yönelttı. Koç, gelecek dönemin Yüce
Divan dosyalannın tekertekerbelli ol-
maya başladığına dikkat çekti.
ÜZELTME VEAÇIKLAMA
Gazetenizin 19 Haziran 2005 tarihli nüs-
hasmm 4. sayfanın 3.-6. sütunlannda yer
alan "Başka Füsun Erdil'ler de var" başlık-
lı yazıruzda, özetle, Deniz Kuvvetlerine mal-
zeme satan Bilsan Billuriye sahibi YıhnazÇe-
Kk'in, 22 Eylül 2003 tarihinde Genelkurmay
Asken Savcılığı hazırlık soruşturmasında
verdiğı ifadesinde, Deniz Kuvvetleri Komu-
tanlığım dönemınde, eşım Keriman Abpka-
ya'nm Kızılay Paşabahçe'den bazı malze-
melen beğendiğıni, malzemelerin alımın-
dan sonra Paşabahçe'nin faturayı kendisine
kestiğini, kendisinin de büahare ayru yöntem-
le Deniz Kuvvetleri Komutanhğı'ndan tah-
sil ettiğini, bunun miktannın 2.5-3 miryar TL.
olduğunu ifade ve iddia ettiği yer almıştır.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığun süresin-
ce kesinlikle, Paşabahçe'den ve bu kişiden
iddia edıldığı şekilde eşim Keriman Alpka-
ya tarafmdan hiçbir malzeme alınmamıştır.
Sanığın eşim hakkındakı bu ifade ve iddiası
doğru değüdir. Özellikle bu kişi ile ilgili so-
ruşturmayı başlatan komutan oiarak, böyle
bir iddia ile karşılaşmış olmam fevkâlâde
düşündürücü ve rahatsız edicidir.
Görevim süresince gerek komutan konu-
tuna gerekse Deniz Kuvvetlerine ihtiyaç ge-
reği istek yapılarak aldınlan her malzeme-
nin, yasal usullere harfiyen uyulmaya özel
önem atfedilerek satın alrnması ve faturala-
n ile birlikte listelenerek, demirbaş kayıtla-
nna eksiksiz oiarak geçirilmesi sağlanmış-
tır. Bu bilgi ve belgeler tarafımdan da mu-
hafaza edılmektedir.
Sanık Yıhnaz Çelik son oiarak, 15 Hazi-
ran 2005 tarihinde Deniz Kuvvetleri Askeri
Mahkemesi'ne verdiğı dilekçesinde, "eski
yülardan beri Deniz Kuvvetleri Komutanb-
ğı'na züccaciye matzemekri saröguu betirt-
mek amacıyla önceki komutanlar dönemin-
de de (komutanlarm ismi zikredihnek sure-
tiyle) malzeme satüğnu" behrtmiş ve ıfade-
sine devamla
u
adı geçen komutanlar döne-
minde de bazı usulsüz satın almalar yapıkta-
gmı beurten ya da ima eden bir beyanun ol-
mamışür.OramiralBülent Alpkaya'nnı kuv-
vet komutanı olduğu dönemde, şahsun ile fl-
giö işlemlerdeusulve mevzuata ay kın bir du-
rum söz konusu değildir. 22 Eylül2003 tarih-
li savcıhk ifademin bu şekilde degeriendiril-
mesini talep ediyorum" diyerek, eşim Keri-
man Alpkaya ve şahsunla ilgili ilk ifadesini
düzeltir beyanda bulunmuyor.
Sanığm Deniz Kuvvetleri Askeri Mahke-
mesi'nde 24 Aralık 2004 tarihinde yapılan
duruşmasındaki sorgu ve savunmasmda da
şahsımı ve eşimi hedef alan bir beyanı ohna-
dığı halde, yukanda belirtilen 15 Haziran
2005 tarihli dilekçesindeki beyanma, aleni
devam eden duruşma tutanaklannda da yer
almasına ragmen haberinizde hıç yer veril-
memiş ohnası aynca dikkate alınması gere-
ken düşündürücü bir husustur.
îşbu düzeltme ve açıklamanm 5187 sayı-
lı Basm Kanunu'nun 14. maddesi gereğin-
ce ayru sayfa ve sütunda yayımlanmasmı
saygılanmla rica ederim. 29 Haziran 2005
H. Bülent Alpkaya
Oramiral (E.) 19. Deniz Kuvvetleri Komutanı
JVarabük'teki
Şehitler
Parkı'nda halka
hitabenbir
konuşma yapan
BaykaLlaiktik
vurgusu yapü.
Dinin siyasete alet
edilmesüıi
eleştiren Baykal,
"Sh'asetçilerin de
bu konudan eüni
eteğini çekmesi ve
dev leti işin içine
sokmaması
gerek" diye
konuştu.
(Fotoğraf:AA)
CHP lideri, Erdoğan'ın bakan Koç'tan önce uyumaya başladığını söyledi
Baykal: Başbakan hayaldünyasında
ANKARA (CumhuriyetBürosu)-CHP Ge-
nel Başkanı DenizBaykal partisini hazımsız-
lıkla suçlayan Başbakan Tayyip Erdoğan'a
sertyanıt verdi. Baykal, Başbakan TayyipEr-
doğan'uı hayal dünyasında yaşadiğını vurgu-
layarak
u
Başbakan, boş ve anlamaz konuşu-
yor.BiztoplantilardayahuzTunzmBakanı'nm
uyuduğunu düşünüyorduk. Eğer Başbakan
söyiedilderineinaniTOi^ademekkiTurizmBa-
kanı'ndan önce uyumaya baştamtş" dedi.
Baykal, Erdoğan'ın partisine yönelik eleş-
tirilerini değerlendirdi. Baykal, Erdoğan'ın
devletle halkı karşı karşıya getiren yanlış bir
anlayışla siyaset yaptıgını belirterek devletle
halk arasmda çatışma yaratmaya çalıştığını
söyledi. Erdoğan'ın halkla cumhuriyet ara-
sında bir çelişki bulunduğunu varsaydığına
dikkat çeken Baykal, bunun çok tehükeu ol-
duğunu vurguladı.
Baykal şu görüşleri dile getirdi: "Devletimiz
ve haDomız birbirine sahip çıkarak, güç kata-
rak, el ele vererekTürkiye'yi ayağa kaldırma-
ya çahşıyoriar. Bu çok açücbir gerçektir. Tür-
kiye'de Başbakan'ın varsaydığı gibi bir çatış-
ma yoktur. Başbakan da çok iyi bihyor ki, hal-
kınuz devtetine, Cumhurivete, her zaman sa-
hip çıkrruşürveçıkacaktır.Başbakan CHP'nin
halkm önüne çıkamadığını söyiemektedir. Bu
gülünç bir iddjadn*. Aylardan beri sürdürdü-
ğümüz yurt gezfleri Başbakan'ın esas rahat-
suhğının halkınnniineçıkmamamız
halkm önünde ve halkla birlikte olmamızdan
kaynaklandığını göstermektedir.''
Cumhunyete, demokrasiye, Cumhuriyetin \
kazanımlarma sahip çıkma mücadelesinde '
halka güvendiğini de kaydeden Baykal, Erdo-
ğan'ın bunun tam tersinı yaptıgını beürtti. j
Bu arada, Karabük'te halka hitap eden Bay- i
kal, Türkiye'de yaşanan Islamiyetle ilgili şi-
kâyet edenlenn genış kitleler olmadığına dik-
kat çekerek "Böyle bir ortamda milletin hu- ;
zurunu bozmaya kalkmanm, bu dengeyi de-
giştirmeye çahşmanın, gizli gizö de tslam mo-
dellerine yöneltmenin Türkiye'ye getireceği
bir yarar yok" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, genel kurulu terk eden CHP'yi 'hırçınlaşmakla' suçladı
*Suyun üstünde kalmaya çalışıyor'
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Başbakan Recep Tayvip Er-
doğan, içtüzük değışıklıği nede-
niyle TBMM tatile girene kadar
Meclis Genel Kurul çalışmalan-
na katılrnama karan alan CHP'ye
sert tepki gösterdi. CHP'nin ken-
dilerini parlamentoyu boşaltmak-
la tehdit ettiğini söyleyen Erdoğan,
"Kusurabakmayınboşalürsanız,
boşalürsouz. Pariamentonun ka-
pısı kimseye kapah değil, girersi-
niz çıkarsuuz" dedi.
Başbakan Erdoğan, AKP Genel
Merkezi'nde yaklaşık 1 saat sü-
ren MKYK toplantısınm ardm-
dan yaptığı açıklamada, CHP'nin
yasama dönemi kapanrrken "hff-
• Erdoğan, genel kurul çalışmalanna katılmama karan alan
CHP'yi, 'Halka giderken söyleyeceği bir şeyi olmamakla'
eleştirdi. Erdoğan, "Galiba CHP, halkla kendi gerçeğiyle
yüzleşmekten korkuyor" dedi.
çmlaştığnu" söyledi. Kendileri-
nin bunun nedenüıi anlamakta
zorlandıklannı belirten Erdoğan,
"Alda tek bir ihtimal geöyor. Ya-
sama tatili dolaytsryia miDervekil-
lerimemlekederinegidecekkr.Gi-
decekleri her yerde halkın 'Ne
yaptrnız' sorulanna muhatap ola-
caklar. Galiba CHP, halkla kendi
gerçeğiyle yüzleşmekten korku-
yor'' diye konuştu.CHP'nin "her
nrsattaTürkiye'nin siniruçlarma
dokunarakgerinm meydana geti-
rereksuyunüstündekahnaya,bat-
mamaya çahşüğın'' ılen süren Er-
doğan, bunun halk nezdinde "ka-
baktadıverdiğini'' söyledi.
Tahrik suçlaması
Erdoğan, kimsenin parlamento
çalışmalannı sabote etme hakkı-
na sahip olmadığını kaydederken,
~İ stelik bunu yaparken sokakla-
n tahriketnıeyeçahşmaksiyasetve
demokrasi büinci ik bağdaşmaz,
bağdaşamaz" diye konuştu.
Erdoğan, şöyle devam etti: "Biz-
ler çoğunhığun,az oJanatahakkü-
munehiçbirzamandemokrasiiçin-
de hoş bakmayız. Ancak Parla-
mentoiçerisindeazmhkta olanın da,
kusurabakmasmlarsayısaloiarak
çok olana tahakkümüne de eyval-
lah edemeyiz. Efendim, 'biz parla-
mentoyuboşaltınz...' Kusura bak-
mayın boşalürsanız, boşalarsnuz.
Pariamentonun kapısı kimseye
kapah değil, girersmiz çıkarsuuz.
6 kişiyle durduğun gibi, 150 kü-
sur miDerveküiy le de durursun.
Ama bu pariamentonun çahşma-
laruu asla durdurmaz. Çünkü
parlamentoda miDetvekiDeri var-
dır, orada parti yoktur."
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
ABD Başkanı George W. Bush,
yoksul Afrika ülkelerindeki AIDS
salgınına karşı ABC formülünü
önermiş. Bu ABC formülünün açılı-
mı da şöyleymiş: A: Abstinence
(Cinsellikten uzak durmak). B: Be
faithful in marrriage (Evlilikte sada-
kat). C: Condom (Prezervatif).
Afrikalı yoksullar, bu ABC'yi bir
uygulasalar aslında AIDS'ten kur-
tuluverecekler. Bush bu formülünü
de şu sloganla tanıtmış: "No Sex,
No AIDS", yani seks yapmazsanız
AIDS olmazsınız diyor. Yoksul
halklar yiyecek, susuzluk ve gıda-
sızlık konusunda ciddi bir rejim ya-
pıyor. Yiyecekten, içecekten uzak
duruyor. Şimdi Başkan Bush önle-
rine yeni bir görev daha koymuş:
Seksten uzak durmaları gerekiyor.
• • •
Geçenlerde gazetelerde AIDS
ilaçları konusunda bir haber vardı.
Brezilya Sağlık Bakanı AIDS ilaçla-
rının çok pahalı olmasına itiraz
ederek, bu ilaçların fiyatlannın dü-
Bu ABC Bush'un ABC'si
şürülmesini istemişti. Büyük ilaç
tekelleri ise bu talebi reddetmişler-
di. Çok yüksek fiyatlı AIDS ilaçlan
bu hastalığa yakalanan yoksullann
tedavisini imkânsız hale getiriyor-
du.
Brezilya Sağlık Bakanı, ilaç te-
kellerinin bu konuda geri adım at-
maması üzerine, onlara şöyle bir
çıkışta bulundu: Eğer fiyatlan indir-
mezseniz, biz de bu ilaçları çok
daha ucuza kendimiz imal edece-
ğiz.
• • •
Bu haberi okuduktan sonra mı
acaba Başkan George W. Bush,
"Seks yapmayın" çağrısında bu-
lundu diye düşünmeden edeme-
dim. Çünkü pahalı ilaçları yoksul-
lara vermeleri mümkün olamazdı.
O zaman seks yapmasınlar ve
böylece bu sıkıntıdan kurtulalım
diye düşünmüş olabilir.
Bush'un seks yapmayın çağnsı-
nın arkasında onun muhafazakâr,
fanatik Hıristiyan tarikatı mensubu
olmasının da bir rolü olmuş mu-
dur? Çünkü fanatik dinciler'rn
önemli özelliklerinden birisi de cin-
sel perhiz değil midir? Yani
ABC'nin A şıkkı, cinsellikten uzak
durun çağnsı, böyle bir dinsel arka
plana sahip olamaz mı?
Bir ABD Başkanı'nın yokşuHara,
"Cinsellikten uzak durun* çağnsı
yapması ilginç değil mi? Çünkü ta-
rih boyunca ABD başkanları hep
çapkınlıklarıyla ün salmışlardır.
ABD halkı da bu çapkınlıkları ya-
pan başkanlannı hep sevmişlerdir.
Bunun son örneği de Bill Clinton
değil miydi?
•••
Bir ABD Başkanı'nın "evlilikte
sadakat" çağnsını yoksul Afrika ül-
kelerine tavsiye etmesi de hayatın
garip bir cilvesi değil mi? Yemekle-
ri biz yiyelim, içkileri biz içelim, ge-
rekirse erkek Batılılar oiarak çap-
kınlığı da biz yapalım, siz ise "Evli-
liğinizi sadakatle götûrün, yoksa
AIDS olursunuz ha!" demeleri de
bir başka hoşluk, çelişki sayılamaz
mı?
•••
Globalleşmenin yaygınlaşmasıy-
la uluslar birbirlerine yaklaştı. An-
cak bu arada bir gelişme daha ol-
du, yoksul ülkelerle zengin ülkeler
arasındaki gelir uçurumu daha da
arttı. Küresel dünya, yoksulları da-
ha yoksullaştırırken zenginleri da-
ha da zengin hale getirdi. Bölgesel
gelir farklan daha yüksek bir düze-
ye ulaştı.
Zengin ülkelerin insanları, yoksul
ülkeleri bu kez de turistik oiarak
daha geniş kitleler halinde gezme-
ye, onlann tarihi ve kültürel değer-
lerini yakından görmeye başladılar.
Yoksul ülkelerin insanları, bu kez
Batı'nın zenginlerine otellerde, lo-
kantalarda, turistik tesislerde hiz-
met etme görevini üstlendiler.
Ancak her güzel şeyin bazı kötü
yanları olduğu gibi bu sıkı ilişkinin
de tehlikeli sonuçları oldu. Yoksul
ülkelerdeki açlık ve yoksulluk; şid-
det, terör ve bulaşıcı hastalık oia-
rak zengin ülkelerin insanlannı da-
ha çok tehdit etmeye başladı. Şid-
det ve teröre çözüm oiarak, ülkeler
işgal edilip oralara "demokrasi" ih-
raç edilmeye başlandı.
Bulaşıcı hastalık için de uzun za-
mandır düşüncelere dalmışlardı.
Sonunda formülü, dünya devi ABD
buldu: Cinsellikten uzak durun.
Yoksa hepimizin başına bela olu-
yorsunuz.
İyi ki Bush var. Yoksa yoksul ül-
keler ahlaksızlıktan dünyaya fela-
ket saçacaklardı. Sen çok yaşa
Başkan Bush. Dillerin dert görme-
sin.