Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2-1 TEMMUZ 2OO5 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
DIZI
1986 'da çaydaki radyasyon üzerinden yapılan kısır tartışmalargünümüzde kanser artışı üzerinden devam ediyor
Kanser-Çemobil ilişkisi...ernobfl Yalanlann
yazı dızı-
si anansunun başladıgı gün-
den bugüne yoğun bir tele-
fon trafiği işliyor. Ailesinden
çok sayıdJPkansere yakalanmışlar, Karade-
niz kökenlılerden. Bölgede görev yapmış
doktorlarve gözlemlen de var. En büyük tep-
ki, çaresizlikten. Tabıi ki geçmiş dönemin
siyası iradesinin sorumsuzluğuna duyduk-
lan öfkeyi bana yansıtmak üzere aramıyor-
lar. Yayınla uyannın bir işe yarayabileceği
beklentisi var. Özetle sağlık taraması, tedavi
hizmeti isriyorlar.
Izlenirliği, getirisi yüksek diye bütün te-
levizyon kanallannda. gazete sayfalarında
sağhİc haberleri giderek öne çıkmakta. Ko-
nu kanser olduğunda da uzmanlar durma-
dan erken teşlıisten, önlemlerden söz edip
durmaktalar. Bu kadannı herkes öğrenmiş.
Gelin görün k i çevresi kanser hastası ya da
kanserden ölenlerle sanlı, korku, kaygı içın-
deki insanlar, erken teşhisten yararlanma
konusunda da çok çaresizler. Sosyal güven-
lik kurumlannın hali ortada. Durumundan
şüphelenenler. özel sağlık kurumlanndabir-
ıki taramada. çok büyük harcamalar nede-
niyle yolda kaldıklanndan yakınıyorlar. Dev-
letin, siyasi iradenin bu tabloda erken teş-
his için olsun, genel tarama yapma gibi bir
sorumluluğu yok mu?
Doktorlann gözlemlen, kanser patlama-
sına ılışkın aktanmlan çok daha net. Insan-
lann kaderlerine terk edilmiş olmalanna,
tanıklık ettikleri çaresizlıklenne isyan edi-
yorlar. Devlet adına siyası iradenin, hükü-
metin duruma hemen el koyarak çok ciddi
bir kanser taraması, araştırmalar yapması-
nın, geçmişin siyasi suçluluğuyla hesaplaş-/
manın çok ötesinde geleceğe yönelik, hal-'
ka yönelik çok yönlü yararlannı sayıyorlar.
Herşeyden önce, insanı yok sayan paragöz
bir bakışla bile sağlık taraması, erken teş-
his, alınacak çok yönlü önlemlerle, geç ka-
lınmış kanser teşhisi ve tedavisiyle uğranı-
lan büyük kayıplardan kurtulunacağını anım-
satıyorlar. Hastalara hizmette, hastanelere
mescit yapürmayı öncelikli sorun olarak al-
gılayan Sağlık Bakanlığı'nın, gelecek yıl-
lara sarkacağı söylenen bir anket taramasın-
dan söz edildi ama, bildiğimiz resmi hiçbir
karar ve önletn gündemde değıl. Ülkemiz-
de gözlemlenen büyük kanser artışlannı
Çernobil ile ilişküendirmek devletin sorum-
luluğunu, önlem yükümlülüğünü gündeme
getirecek. Özal iktidannın, yükümlülükler-
den kaçma adına radyasyon bulutunu sak-
lama, önlem almama, bile bile radyasyon-
lu çayı piyasaya sürme refleksi, Erdoğan hü-
kümeti'ne Çernobil-kanser ilişkisini red-
detme refleksi olarak yansımış gözüküyor.
1
986'da Karadeniz'e gelen bulutun saklanması sonrası,
çayda radyasyonu belgelememizle başlayan, söz
konusu radyasyonun kanserojen etkisi üzerine başlatılan
kısır tartışmalar, günümüzde artan kanser hasta
sayısının Çernobil ile ilişkisinin olup olmadığı üzerinden
devam ediyor. Siyasi irade, o tarihte bulutu, radyasyon
etkisini saklamış, bilimsel araştırmalan yasaklamıştı.
Bugünün siyasi iktidan da kanser artışına yönelik bilimsel
çalışmalardan önlemlerden kaçarak, Çernobil gerçeğiyle
yüzleşmeyerek sorumluluktan kaçmayı yeğliyor.
Şükran Soner
I
BELGELERLE
ÇERNOBİL
TALANLARI
B
ugün de kanser artışlan üzerine bilimsel çahşma
yok. Red cephesi, resmi toprak analizlerindeki
kirliliğin kansere yol açacak dozda olmadığını
savunanlar, gözlenen artışlan, insan ömrünün
uzaması, kanser teşhislerinin artması, genel kanserojen etki
artışlanna bağhyorlar. Kanser artışı-Çernobil ilişkisi
kuranlar, tek bilimsel veri niteliğindeki mayıs sürgünü
çaydaki, üretilen çaya 60 bin bekerel olarak yansımış
kirliliğin, hiçbir önlem alınmamış olmasına bağlı insan
üzerindeki çok yönlü etkisinden yola çıkıyorlar.
^ Uvmlar, rodyasymlu eskiçaylakanştınlmamosımmyor ^
Yeniçaytemiz
**« mtmya, apenm ân**b Artfimı
Bmul>aı fe tf fmda ftpat <*»*.
tirimuM inim pttjnu m upnkm t*n
i
Tvt x 4hm mnmiır, m trm f»H» ums
sranlna otdafim, nat *pc*r*
Cumhuriyet 14 Temmuz 1987
I opraktan kirlilik
olmadığı için 1987
çayının temiz çıkacağını
bilryorduk. Yine de
gazetecilik sorumluluğu
gereği 1987ürünü
çaytarı inceletip temiz
çıktığını okura
duyurduk. Oysa 1986
kirli çayında
uyanlarımızı dinlemeyip
siyasilere inanmayı
seçenler, radyasyonlu
çayı içenlerden pek çok
insan bu kez paniğe
kapılıp uzun süreler
temiz çaylan
içmemekte direttiler.
5^uşkusu,kanserdendebeter^
« Aui-«*»<««! Jtıan «ac * 3Bh»*â«toa 1*
Cumhuriyet Ocak 1993
Özemre bilimadamlardan temiz raporu alamıyor
Bir de o tarihlerde habercilik yapan başka
gazetelerdeki genç arkadaşlann tanıklıklan var. Konuya
ilışkin en küçük bir haber ıçın saatlerle, sabahlara kadar
kapılarda nöbet tutanlardan... Çernobil patlak verince ilk
nöbet Atom Enerjisı Kurumu. Sonunda Özemre ile gö-
rüşmeyi başanyorlar. Özemre, "Korkulacak birşey yok,
gereken bütün önlemleri aldık" diyor. Sorular
yönetılıyor: Özemre'nın Türkıye için tehlike yok açıkla-
masrna akıllar yatmıyor. Çernobil'in kuş uçumu mesafe
ile Türkiye'ye 900 kilometre uzaklıkta olduğu, binlerle
kilometre uzaklıktaki Avrupa ülkelerinin bulutlardan çok
fazla etkilendikleri, panik içinde önlemler aldüdan
anımsatılıyor. tnandıncı bir yanıt alınamıyor.. Ikinci bir
nöbet. çayda radyasyon patlak vermesi sonrası yine Ku-
rum'da, Hacettepe, Ortadoğu öğretim üyeleri ile yapılan
bir toplantı sonrasına ilişkin. Kendilerine ortak açıklama
yapılacağı duyurulmuş. Ancak saatler süren toplantı so-
nunda ortak açıklama yapılmamış. Öğretim üyeleri çıkarlarken
konuşmamışlar. Sinirli sinirli ortak imza için zorlandıklannı ama bunu
kabul edemeyeceklerini mınldanmışlar. Yazılamayıp öğrenilen, bizimle
yapılan doz tartışmalannda bilim insanlanndan birtakım formüllendir-
meler sonrası tehlike olmadığına ilişkin yazılı belge
alınmaya çahşıldığı, ancak onlann çayda tehlike olmadı-
ğına ilişkin bir belgeye imza atmadıklan doğrultusunda.
Türkçesi "çsy temiz" raporu almaya çalışmışlar, ama ba-
şaramamışlar. Bir çarpıcı anı da Bakan Cahit Aral ile
ilişkili. Kimya sanayicilerinin toplantısı sonuda, çıkışta
Aral'ı yakalanmış ve tabii çayda radyasyon üzerine soru
yöneltilmış, Bakan Aral telaşlı ve yorgun ağzından ka-
çırmış; "Hiç korkmayın, biz rad>as>onlu çmlarta rad-
yasyonsuz eski çaylan uygun dozlarda hannanlavıp piya-
saya ona göre sürüyoruz" deyivermiş.. Hazır gazeteci
anılanna gırmişken Trabzon'dan Hikmet Akso>'un tele-
fonla anlattığına geçelim.. Aksoy bulutun geldıği tarihte
çıkarmakta olduğu yerel gazetesinin başında, kaygılı,
"Radyasyon Trabzon'da" dıye bir manşet atıyor. Ertesi
sabah dönemin Valisi Yümaz Ergun öfke içinde anyor.
Böyle bir şey olmadığına ilişkin yalanlama, düzeltme
yaptınyor.. Tabii orada yaşayan, olup biteni yakından izleyen bin olarak
hiçbir önlem alınmadığını anlatıyor. Günümüzdeyse patlama yaşanan
kanser hastalığıyla karşı karşıya kalanlann sıkmtîlarmı, insanlann tek
tek, çaresizlik içinde yaşadıklarmı, buruk bir acıyla izlediğini söylüyor.
Savaşeri: Çernobil
bombadan etkili
çÇenlobi
ernobil'den bir yıl sonra
11.2.1987'de,Çernobil'in ge-
nel sonuçlan üzerine Berlin
ÇeiBobil Komitesi, Nükleer Tıp Has-
tanesi Başhekimi kimliği ile Dr. AM\a-
dir Savaşeri ile yaprığımız söyleşide,
Ali bilinenlen özetlerken, Çernobil'in
çevreye verdiği zararlann, tahribatın
Japonya'ya atılmış bombalardan da-
ha etkin olduğunu vurgulamış. Türki-
ye'de Özal iktidannın gerçekleri sak-
laması, radyasyonlu çayı da bilerek
içirmeyi yeğlemesi uygulamalan kar-
şısında, Türkiye 'nin küçük bulutla da
olsa, önlem ahnmaması yüzünden faz-
la zarar gördüğünün altmı çizmiş. Ma-
yıs ayındaki kirlilik etkilenmesinin
boyutlan üzerine tek vennin, yeşil çay
yaprağı üzerine oluşmuş birikim bağ-
lantıh işlenmış çayda 60 bin bekerele
varan bir kirlilik saptaması gerçeğinı
anımsatmış. Bölgede hiçbir bilimsel
taramanın, önlemin zamannıda yapıl-
mamasuıa bağlı sonuçlann ancak ge-
lecek yıllarda, artışı kaçınılmaz kan-
ser vakalannın, görüleceğinibelirtmiş.
Çemobilden gelen radyoaktif madde-
lerin türlerine, etkilemelerine bağlı,
ilk birkaç >ıl, sonra da 15-20 yıl ge-
lecekte istatistiksel karşılaştırmalar
yapılırsa, ciddi bir toplam kanser has-
tası sayısal artışının kaçınılmaz olaca-
ğını söylemiş. Ne yazık ki şimdilerde
yüz yüze olduğumuz bu gerçekleri bi-
le yok sayarak işin içinden çıkmak is-
teyen siyasi iktidanmız, Çernobil'in
etldsini reddeden açıklamalar yapan
Sağlık Bakanımız var.
Balı Berlu'dt wftytn «ukleer np lamtnı Dr }
^Çemobfl'den
sonraherşey
,tehlikeli )
Unur: Radyasyonun
ışın etkisi de var
•Clhemrp:
AraTla !<mra ImluruM «• »•», Kandmz t
Cumhuriyet 11 Şubat 1987
Y
'eri gelmişken Vakıf Guraba
Hastanesi Radyasyon Onkolo-
jı Klinik Şefî Dr. Nurettiıı
Unnr'un 1993 dizimizde yayımlanan
ve bugün de yeniden uyansmı yinele-
diği, radyasyonun yaydığı ışınlarla
canlı dokular üzerindeki etkisi üzeri-
ne düşünmek gerekiyor. Radyasyon
etkisiyle hücrelerde oluşan değişimin
günümüze yansımalan yani... Çünkü
Çernobıl-radyasyon-kanser
ilişkisindeki ret cephesinin, zamanm-
da bulutun, etkilerinin saklanmasına da-
yanarak yüriittükleri mantıkta tek ve-
ri, toprağın normalin birkaç katı, ama
kanserojen etki anlamında çok yüksek
düzeyde kirli çıkmaması. Tabii benim
aralıİc ayında tahlil ettirdiğim, bir de
Atom Enerjisi Kurumu'nun yıllar son-
ra ortaya çıkan toprak analizleri veri-
lerine dayanarak. Çay yaprağından iş-
lenmiş çayda 60 bin bekerel radyasyon
kirliliği bırakmış bir etkinin, yağan
şiddetli yağmurla birlikte o dönemde-
ki insanlar, hayvanlar, bitkiler, tüm
çe\Tede çok yönlü etkileri, sonuçta in-
sana yansımalan ne olacak?
Dr. Unur'un sözünü ettiği, çok yön-
lü ve o tarihlerdeki ışın etkisi ne ola-
cak? Biz sadece saklanmış bulutun et-
kilerini tartışıyoruz. Bir de Çerno-
bil'den akan büyük nehirlerin Kara-
deniz'e geldiği tarihlerde, radyasyon
dip sulanyla dibe çöküp su yüzeyi
temizlenmeden önceki etkiler var.
Bütün kirlilik Karadeniz'e akmıştı. O
tarihin balıklan, deniz suyu ne hal-
deydi acaba?..
60 BİN BEKERELİSAPTAMIŞLAR
Okurdan
radyasyonlu
çaya kanıt
S
on yazıyı, bilerek gelecek okur uyan-
lan için yedeksiz, son dakikalara brrak-
mıştım. îyi ki öyle yapmışım. Araya son
dakika telefonuyla çok ilginç bir anı,
daha doğrusu okurdan kanıt eklemek istiyo-
rum. PerihanAsena hem doktor hem de iyi bir
çaykolik. Her yıl dostlan aracıüğıyla en iyi ka-
Ûte olduğunu bilerek fabrikadan özel mayıs sür-
günü çaylardan ahrmış. O yıl da aynısım yap-
mışlar ve yurtdışından getırdikleri yabancı
çaylarla yan yanya harmanlayarak her zaman-
ki gibi mutfak ka\anozlanna şık şık yerleştir-
rruşler.DerkenÇemobil, çay haberleri patlamış.
Ister istemez övündüklen kavanozlanndaki
güzelım çaylardan kaygılanmışlar. Komşula-
n ITÜ Kimya Fakültesi dekanından, tabii res-
men yasaklandığı için, özel tahlil ıstemışler.
Ne yazık ki tam da yan yanya harmanlamış
ohnalanna uygun, çaylannda 30 bin bekerele
varan radyasyon çıkmış. Duyarh ayduılar ola-
rak kalan çaylannı küçük küçük paketlerle çö-
pe atarak yok etmek zorunda kalmışlar.
Perihan Asena, sonraki yıllarda iki kanser
nedenine bağh göğüs operasyonu geçirmiş.
Yıllar sonra bir dost sohbetinde CahitAral ile
karşılaşmışlar. Hâlâ Çernobil'i, çaydaki rad-
yasyonu reddediyormuş. Bayan Asena'nın iti-
razı üzerine kanıt ıstemiş. Anlattıklan karşı-
sında susmak zorunda kalmış. Çahit Aral, şim-
dilerde ne düşünüyor bilemiyorum. Ama 1993
yılmdaki tartışmalarda, 1986-87 yülanndaki
siyasal sorumsuzluklan sorgulandığında, "Biz
siyasiyiz, bize uzmanlann \erdikkri bflgüeregö-
re hareket ederiz"diyerek işin içinden sıynl-
maya çalışmıştı.
Ozetlejopu Araştırma Kurumu'nun dönem
başkanı Özemre'ye atmayı seçmiştı. Özemre
ise "Beniayasfleriekapışüramaz,polemik>ap-
ûramazsınız'
1
diyerek konuşmaktan kaçınıruş,
yazılı bir açıldamayla yetınmişti. Tabii bu ya-
zılı açıklamada, daha önce dizi içinde vurgu-
ladığım bulutun varlığını tanımak, ancak kir-
lilik etkisini toprak analızlerine dayanarak ha-
fıf gösterme yolunu seçmiştı. Bulutu saklama-
dan önlem ahnamaya, çaydaki radyasyonu
saklamaya uzanan bir halkada Özal iktidan ile
suç ortaklığı tartışılmaz. Sorumlu kurum ba-
şındaki bilim insanı Özemre, yanında çalışan-
lardan aldığım telefon duyumuna göre, bugün-
lerde özel bir sağlık kurumunun başmda gö-
rev yapıyor. Yasal bir engel yok. Ailesinin ser-
maye ortaklığmdan da söz ediliyor. Bereketli
olsun, ama kimi okurlar da telefonlanyla Üs-
küdar Belediyesi'nin adırun bir sokağa veril-
mesine itirazlan olduğunu söylüyor, tepkile-
rini dile getiriyorlar.
BİTTİ
Baba Cavit Koyuncu: Oğlum Kazım hn ölümünde tek kusurlu bizimle cılay ederek kameralar karşısında çay içenlerd
Soruniulafhesap verecek
Devletin insan sağlığını ciddiye alması gerektiğini söyleyen baba Cavit Koyuncu
"O zamanki idareciler bizimle alay ettiler, bizi insan yerine dahi koymadılar" dedi.
UĞITRÖZER
ARTVİN - Karadeniz müziğinin se-
vilen ismi Volkan Konak iki yılda 7 ya-
kınını kanserden kaybedince, yazdığı
"CerTahpaşa" şarkısıyla Karadeniz'de-
ki umutsuzluğa dikkat çekti. Aynı has-
tahğın pençesıne düşen Karadenizli ga-
zeteci Sibel Kalaycı da "KansereGülüm-
semek" adh btabında Karadeniz'in çığ-
lığını şu sözlerle duyurmaya çalıştı:
"Bilemezdik içtiğimiz çaylarm, yedi-
ğimiz findıklann kanser olarak bize ge-
ri döneceğiııL."
Son olarak 26 Haziran günü yaşamı-
nı yitiren Kazım Koyuncu bize Çerno-
bil'i anımsattı.
Ukrayna'nınÇernobil kentındeki nük-
leer reaktör patladığında radyoaktif sı-
zıntı yüzlerce kilometre ötedeki insan-
lan tehdit ederken Kazım Koyuncu 14
yaşındaydı ve Hopa'daydı. O da diğer
arkadaşlan gibi yağmur altında oynu-
yorve susadıkça yağmur suyunu içiyor-
du. Radyoaktif sızrntmınboyutlan ve teh-
didin büyüklüğü ilk zamanlar dünya
kamuoyundan gizlenmeye çalışılsa da
A\Tupa ülkeleri zaran en aza indirmek
için önlemler aldı. Türkiye'de felaket,
dönemin bakanlan ve bürokratlannın iç
ferahlatıcı açıklamalanyla geçiştiril-
mek istendı.
Açıklamalar o dönemde içleri ferah-
latsa da yıllar sonra yapılan araştırma-
lar Karadeniz'de akciğer, troid bezi kan-
seri, lösemi ve sakat doğumlarda yüz-
de 40'lara varan artış olduğunu ortaya
koydu. Kazım Koyuncu'nun babası Ca-
vit Koyuncu da oğlunun ölümünden
Çernobil'i ve yetküileri sorumlu tutu-
yor: "Kazun'm ölümünde tek kusurlu
Çernobil felaketi sonrası bizimle alay
ederek kameralar karşısında ça> içen-
lerdir. Devlet her şeyden önce insan sağ-
hğuu ciddiye ahnahydL O zamanki ida-
reciler bizimle alay ettiler, bizi insan ye-
rine dahi kovmadılar. Buralan terk et-
nıenTEgerekriğmisö>İ€selerdiBenrnen>-
leketimi terk etmeye bile hazırdım. Ka-
radeniz'dekikanser faciasının sorumhı-
lan bunun hesabuu verecek."
Kendisıne de 1 Mayıs 2001 yüındame-
sane kanseri teşhisi konulan Ça\it Ko-
yuncu, kızı Canan Erdem'in de 1988
yılında cilt kansenne yakalandığını an-
latıyor. Hastahğı kontrol altına alınsa da
Erdem'in tedavisi 17 yıldır sürüyor. Ai-
lenin diğer fertleriyse kanser taraması
yaptuınaktan çekiniyor. Kazım'ın bü-
yük ağabeyi Oğuz Koyuncu, şu anda
hasta olsa da bu durumdan bihaber ya-
şamanın psikolojik olarak kendisini ra-
hatlattığma inamyor. Kazım'm diğer
ağabeyi Hüseyin Koynncu ıse hiçbir
sosyal güvencesinin olmadığını, tarama
ve tedavi sürecinin maddi açıdan büyük
yük olduğuna dikkat çekiyor.
Kazım'ın arkadaşlanndan Bora Ak-
türk ise Çernobil'in etkilerini göz önü-
ne sermek için kanser taraması ve çe-
şitli mitingler yaptıklanm fakat kendi-
lerine engel olunmaya çalışıldığrnı an-
latıyor: "Askeıüğimi yaparken bir gün
beni komutan yannıa çağırdı ve bana
'Vatan haıni' diye bağınb. Ben ne oldu-
ğunu anlamadım. Daha sonra benimle
ilgin bir dosya geldiğini ve Çernobil ile
figüi >-apöğıırıız çahşmalarnedeniyle ftş-
lendigimi öğrendim. Ben vatan haini ol-
sam ktşlada olnıazdım."