23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 2005 PAZARTESİ HABERLER CHP'li Kart, Seydişehir Alüminyum'a göz koyanlara karşı emekçilerle birlikte karşı duracaklannı belirtti 'Özelleştirme değil talan' CHP millervekili Atilla Kart ENVERHAYKIR SEYDtŞEHtR - CHP Kon- ya Milletvekili Atffla Kart, Seydişehir Alüminyum Tesis- leri'nden hiçbir işçinin çıkanl- mayacağı açıklamalannın ger- çeğı yansıtmadığını söyledı. Kart, Maliye Bakanı Kemal Unalatan'ın Dünya Banka- sı'na verdiği raporda tesisler- den 500 işçi çıkanlacağı yö- nünde ifadeler yer aldığına dikkat çekerek "Aha fırma da, Başbakan da, Maliye Bakanı da yalan söylüyor" dedi. CHP Seydişehır Ilçe Örgü- tü seçimlerine katılan Atilla Kart, Eti Alüminyum Tesis- leri'nin peşkeş çekilmeye ça- hşıJdığını vurgulayarak "Biri- lerielbetteSeydişehir'e göz ko- yacak. Bider de onlann kar- şısında duracağız" diye ko- nuştu. Alüminyum tesisleri için nisan ayında teklif veril- • Atilla Kart, Maliye Bakam Kemal Unakıtan'ın Dünya Bankası'na verdiği raporda Seydişehir Alüminyum Tesisleri'nden 500 işçi çıkanlacağı yönünde ifadeler yer aldığına dikkat çekerek "Alıcı firma da, Başbakan Erdoğan da, Maliye Bakanı Unakıtan da yalan söylüyor" dedi. meye başlandığını ve 17 Ha- değfl peşkeştir, talandır. Başka gesi venük" dıye konuştu. ziran'da da ıhale yapıldığını anımsatan Atilla Kart, hükü- meteşöyle seslendi: "Özeüeştinne için tespitya- pdmadan özeüeştirme süreci- ni başlatıyorsunuz. Seydişe- hir'deki fabrikayı, Manavgat Oymapınar Barajı'nı, AntaL- ya LJmanTıu, boksitmadenle- rini veriyorsunuz. Bugüne ka- dartespitedilen boksitmaden rezervinin değeri 1.4 mityar dolar. Alüminyum tesislerinin de 60 milyon doiarhk bir mo- dernizasyonu vsur. Fabrikamn yilbk 136 mflyon dolar kâra geçtiğini görûyoruz. 3.5 mil- yar dolar eden bir fabrika, on- da birifiyanna,130 milyon do- lara saühyor. Bu, özeUeştirme bir izahı yoktur." Ihaleyi kazanan Cengiz In- şaat'ın daha önceden aldığı tüm işletmelerde işçi Jayımı- na gittiğine dikkat çeken Kart, "2004 Şubaü'nda Samsun Ba- kırtşletmekriözeDeştirildL 14 Nisan'da bufirmadevrakh. 15 Nisan'da da 500 işçinin södeş- mesifeshedüdTdedı 'Önlemler ahnmadı 1 19 işçinin ölümüyle sonuç- lanan maden göçüğünün de Cengiz Inşaat'a ait ocakta mey- dana geldiğini anlatan Kart, "Grçüğünişvereningerekfiön- lemleri ahnâmag sonucu mey- dana gektiği behriendi. Bu ko- nu hakkında araştmna öner- Kart, Samsun'daki mobil santralı da aynı fırmanın satın aldığını ve bu tesisler çalıştınl- madığı için Cengiz Inşaat'a ay- da 1 milyon 200bin dolar öden- diğıni vurgulayarak şunlan söy- ledı: "Düşünün,deviedsoyuyor- sunuz, Hazine zaranna, çevre zaranna oraya santral kuru- yorsumız,ondan sonra devletsi- ze aynca tazminat ödüyor. Bu ancak siyasi bağiannlaria ola- biür. Bu konu hakkında araş- orma komisyonuna önergever- dikve gerekti raporu akuk.Meo- Bs'e geçmiş dönemin sryasüeri vebu şirket hakkında sonıştur- ma önergesi sunduk." Cengiz Inşaat yöneucilerinın Seydişehir Alüminyum Tesis- PROF. DR. AŞKIN VAN'A DONDU 'İhbarlann amacı küçük düşürmek' YAN/ANKARA (Cumhuriyet) - Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYU) Rektörü Prof. Dr. YüceJ Aşkm, evine yapılan baskınla ilgili olarak bugün savcıhğa ifade vereceğinı belirterek "Yapüan ihbariar son derece çirküıdir. Bia rencide eöne>e, küçük düşürmeye yönetiktir. Bu iş sonuçlandığında ben de yasal haklarunı kuUanacağun" dedi. THY'run Istanbul-Van sefennı yapan uçakla Van'a dönen YYÜ Rektörü Aşkın ve eşi Yrd. Doç. Dr. Oya Aşkm'ı, Van Ferit Melen Havaalanı'nda YYIİ rektör • Evinde bulunan eserlerin tümünün kayıtlı olduğunu, kayıtlı olmayanlar için de gerekli girişimi yaptığını belirten Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücelt ! Aşkın, 'Bu iş 1 sonuçlandığında j ben de yasal ! haklanmı I kullanacağım' diye konuştu. yardımcılan Prof. Dr. Hasan Ceybın, Prof. Dr. Ayşe YükseJ ve Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. ZühreŞentürk karşıladı. Havaalarunda gazetecilere açıklama yapan Aşkın, tartışmaya konu olan evindeki koleksiyonda bulunan eserlerin tümünün kayıtlı olduğunu, kayıtlı olmayanlann ise 2 Temmuz'da Van Müze Müdürü ve yardımcısına gösterilerek kayıt edilmesi için beyanda bulunulduğunu yineledi. Eskı eserler yasasına göre hiçbir eserin kayıtlı olarak koleksiyona girmediğini belirten Aşkın, "Eserler, müze müdürlüğüne bir ay içerisinde bUdiritir. Müze müdürlüğü de bir ay içerisinde bunlann kaydmı yapar" dıye konuştu. tddıa edıldığı gıbı kaçak eser bulundurmadığını vurgulayan Aşkın,' 'Yapüan ihbariar son derece çirkindir. Bizi rencide etmeye, küçük düşürmeye yöneUktir. Bunu yapanLan da kınıyonun. Bu iş sonuçlandığında ben de yasal haklanmı kuHanacağun" dedi. Aşkın, havaalanından aynldıktan sonra kendisini karşüayan rektör yardımcılanyla birlikte YYÜ'de arama yapılan konutuna yerleşti. Çeük: Haberim yok Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çefik de yaptığı yazılı açıklamada, "Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkm'm evinin aranmasıyla hiçbir ilgismin ounadıgını*" kaydettı. Çelik, "AşkuTın evinin aranmasrvia doğrudan veya dotayh olarak hiçbir flghnin, hatta haberimin ounadıgını kamuoyuna duyunıyorum" diye konuştu. Bolu 'da Ata 'ya Saygı Yürüyüşü Atatürk'ün Bolu'ya geBşinin 71. yıl kuüamalan kapsamında kent merkezinde 'Ata'ya Saygı Yürüyüşü' düzenlendi Uğur Munıcu Parla'ndan başlayan yûrüyüşe Bolu Vaüsi Ali Serindağ, Belediye Başkanı Alaaddin Ydmaz'm yanı sıra çoğu öğrenci yaklaşık 500 kişi kaüldı. Belediye bandosunun çaldığı marşlar eşüğinde tzzet Baysal Caddesi'nden devam eden yürüyûş Anıt Park'ta Atatürk Anıü'na çelenk konulmasL, saygı duruşunda bulunulması ve tstiklal Marşı okunmasryla son buldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçılan da Kardelen Meydanı'nda Bolu türkükrini seslendirdiler. Geçen yıDarda Atatürk'ün Bolu'ya getişi kutiamalannın bir hafta sürdüğünö anunsatan yurttaşlar, bu yılki etkinfiklerin bir günle sınıriı kaldığma dikkat çektiler. (Fotoğraf: RUJHAT AVŞAR) Rahmi Kumaş,'Vahdettin hain değildi' açıklamasına tepki gösterdi: Ecevit'in sözleri Atatürkçiüüğe ihanet ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - BM Türk Derneği Başkanı ve eski Trabzon Milletvekili Rahmi Kumaş, eski Başbakan Bülent Ecevit'in "Vahdettin hain degüdi" yönündeb sözleııne tepki göstererek "Asü hain Ecevit'tir'' dedi. Kumaş, yaptığı açıklamada, Sultan Vahdettin hakkmda kullandığı ifadelerle banşa zarar verdiğini söylediği Ece\ıt'i hainlikle suçladı. Mustafa Kemal Atatürk'ün, Söylev'de Vahdettin hakkmda, "hain" nitelendirmesi yaptıguıı anunsatan Kumaş, "Ecevit de Mustafa Kemal'e karşı çıkma modasma kaakta" diye konuştu. 'Dgi çekmek istemiş olabflir' Kumaş, Ecevit'in ilgi çekmek amacıyla böyle bir çıkış yapmış olabileceğine de işaret ederek şunlan kaydettı: "Ecevit'in söylediği doğru olsa büe bugün Atatürk Cıunhum«ti, buna inanmayanlann eüne geçmiştir. Böyk bir ortamda bunu dik getirmek Atatürkçülüğe de ihanettir. Asıl hain EeevTt'tir* leri'nden işçi çıkanlmayacağı yolundaki sözlerine inanılma- sı çağnsmda bulunan Kart, "Ahcı firma, Başbakan, Mali- ye Bakanı 'Seydişehir'de işçi çıkanlmayacak' diyeyalan söy- hıyoriar. Ancak Mafiye Baka- nı, Dünya Bankası'na verdiği raporda '24 bin işçinin sözleş- mesi feshedilecek' diyor. 24 bin işçiden 500'ü Seydişe- hir'dea Ahcı firma da, Başba- kan da, Maliye Bakanı da ya- lan söylüyor. Ama vatandaşı kanchran bir hükümete karşı Seydişehir, direnişiyie bir sem- bol oldu" diye konuştu. "Hukııki sureç sürûyor' Kart, alüminyum tesisleriy- le ilgili hukuki sürecin devam ettiğini anımsatarak sözlerini şöyle tamamladı: "Bu süreçte adalete müdahale edümesine izin vermeyeceğizve bu talanın iptal karannı alacağrz." ÖZELLEŞTÎRMELER ABD yabanaya satmıyor Ekonomi Servisi - Türkiye'de devlet şırketleri haraç mezat saülırken serbest ekonomi- den yana olduğunu iddia eden Amerika, kendi şirket- lerinın satılmasına şiddetle karşı çıkıyor. Geçen aylarda Çin'in önde gelen petrol şir- ketlerinden CNOOC, ABD'nin enerji sektörü şir- keti Unicol'u saün almaya kalkışınca, Amerikah sena- tör ve işadamlan ülkenin ulusal güvenliginin tehlikeye girebileceğı düşüncesiyle ayağa kalktılar. Çin'in Uni- col'u alması halinde Ameri- ka'nın gerek bilgi gerekse teknolojik olarak diğer ülke- lere karşı zayıf düşeceğini belirten yetkililer, ABD Baş- kanı George Bush'a baskı yapmaya başladılar. Asya'da, Pasifık bölgelerinde ve Mek- sika Körfezi'nde değerli pet- rol ve doğalgaz rezervlerine sahip Amerikalı Unicol Şir- keti, Çin'e satılırsa Çin, ABD'de yatırımlannı arttır- makla kalmayıp kendi enerji güvenliği bakunından önem- li bir atılım yapmış olacaktı. 'Çıkariar öne sûrûlûyor' Devlet mallannın özelleşti- rilmesi konusunda Türki- ye'ye sürekli baskı yapan Amerika, kendi mallannın saühnası gündeme gelince devletin iç güvenliği ve stra- tejik çıkarlannı bahane edip kendi şirketlerini yabancı ül- kelere satmayı reddediyor. Bu konuda tepkilerini dile getiren ABD'li yetkililer, Çin'in bu yolla teknoloji ve bilgi elde edebileceğini dile getiriyorlar. Amerikalı şirke- te 18.5 miryar dolar ile en yüksek teklifı yapan Çinli Petrol Şirketi CNOOC ise Amerika'nın bu konudaki sı- kıntılanm gidermek için gü- vence paketi hazırlıyor. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Pazar sabahı gazeteci arkadaşım Nil- gün Cerraboğlu Roma'dan aradı. Italyan gazetelerının mınibüste patlayan bomba- yı çok büyük haber olarak verdiklerini söy- ledi. Türkiye'deki gazetelerin olaya nasıl yaklaştığını sordu. Gazetelerin hepsıni gör- medim. Gördüğum 4-5 gazeteden bir kıs- mı patlamayı önemli bir haber olarak gös- termek istememişti. Minibüste patlayan bomba sonucu ölen beş kişi arasında biri Ingiliz, biri Irlandalı olmak üzece iki de turist vardı. Ingiliz Dı- şişleri Bakanı da Türkiye'nin teröre karşı mücadelesini destekleyen bir açıklama yapmak ihtiyacını duymuştu. ••• Turizm mevsimindeyiz. Türkiye, turizm açısından çok başarılı bir sezon geçiriyor. Patlayan bombaların bu başanyı olumsuz yöndeetkileyeceği, birçok rezervasyonun iptal edilmesi tehlikesini beraberinde ge- tireceği belli. Terörün ve şiddetin son yıllarda dünya- da hızlı bir yükselişe geçtiğini göaiyoruz. Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla, dünya iki süper devlete dayalı bir kamplaşma yeri- ne yeni kamplaşmalar üretmeye başladı. Minibüste Patlayan Bomba... Küreselleşmeyle birlikte yoksul ve zengin ülkeler arasındaki uçuaım daha da arttı. Yapılan bütün ekonomik araştırmalaryok- sul ülkelerin daha da yoksullaştığını, zen- ginlerın de daha fazla zenginleştiğini gös- teriyor. ••• 11 Eylül'de El-Kaide'nin ABD'yi hedef alan büyük saldmsı, zengin-yoksul ülke kamplaşmasına dini bir boyut katb. Din adı- naortayaçıkan şiddetörgütleri, dünyanın zengin ülkelerini tebdit etmeye başladılar. Huntington'un "medeniyetler çatışma- sı" tezi yeniden konuşulmaya başladı. Dünya, Müslüman Hıristıyan çatışmasına doğru mu gidiyordu. Türkiye, bu çatışma ekseninin kilit ülke- lerinden birısi olarak Batı'nın gündemin- den düşmedı. Türkiye'nin Avrupa Bırii- ğı'ne aday ülke olarak kabul edilmesi ve müzakere sürecinin başlayacak olması, İÇ ve dış tartışmalan da beraberinde ge- tirdi. Avrupa yeni 10 ülkeyı kabul ederken hiç tartışmadı denebilir. Sıra Türkiye'ye gelince durum değişti. Avrupa'da derin tartışmalar gündeme geldi. Daha da devam edecek gibi görü- nüyor. Avrupa'nın kendi iç sorunlanndan da destek alan bu "Türkiye karşıtlığı", as- lındabiranlamda "medeniyetlerçatışma- sı" zeminini de içinde banndınyor. ••• Türkiye'nin demokratikleşmesi kolay değil. Doğu Avrupa ülkelerinde "sosyalist" rejimler çöktüğü için yeni bir sisteme ve yeni bir rejime adapte olmaları çok sancı- lı sayılmayacak bir süreç içinde gerçekle- şebildi. Türkiye ise köklü bir devlet gele- neğine sahip. Büyük ölçüde otoriter bir ge- lenek olan bu yönetim anlayışının kökleri yüzyıllara uzanıyor. Bizans'tan Osmanlı'ya, Cumhuriyetin kuruluşundan günümüzeAnadolu toprak- lannda hep merkezi bakımdan güçlü dev- letler hüküm sürdü. Sivil toplum hareketi hepcılızkaldı. "Kutsaldevlet", "babadev- let" geteneği fazla kınlmalara uğramadan devam etti. ••• Türkiye'nin AB yolculuğundaki demok- ratikleşme projesi bu nedenle sancılı sü- rüyor. Ulke içinde bir kesim "Yeterbekar- deşim, nedir bu AB'nin dayatmalan" di- yerek geleneksel yönetim anlayışını terk etmek istemiyor. Bununla birlikte Türki- ye'nin, eski yapısıyla günümüzün geliş- melsrine adapte olabilmesi de zor. "Değişelim mi", "değişmeyelim mi" gerginlikleri içinde Türkiye kendisine net bir yol haritası çıkaramıyor. Iktidar için kı- ran kırana bir mücadele değişim ihtiyacı- nın üzerine tam olarak oturmadığı için çar- pık bir siyasi kamplaşma şeklinde yaşa- nıyor. ••• Toplumun farklı unsurian; korku, endi- şe, gerginlik içinde, belirsiz olan siyasi du- rumdan olumsuz yönde etkıleniyor. Türk, Kürt, Alevi, Sünni ve daha birçok toplum- sal grup, siyaset sahnesinde daha etkin rol oynamaya, kendisi açısından alan ya- ratmaya çalışıyor. Yollara döşenen mayınlar, minibüslerin içinde patlayan bombalar, yol kesip adam kaçırmalar, örgütsel infazlar müzakere ta- rihi olarak belirienen 3 Ekim yaklaşbkçaTür- kiye'nin daha da gerginleşeceğini göste- riyor. Şiddet şiddeti doğurabilir mi? Türki- ye'yi yöneten anlayış yeniden bu sorun- lan birasayişsorununa indirgeyerek, me- seleyi yalnızca askeri önlemlerle çözebi- leceği umuduna kapılabilir mi? • • • Şiddet ve terörle mücadele kolay değil. Ancak unutmayalım kı, yanı başımızda iş- gal edilmiş bir ülke ve orada çok farklı amaçlarla ve yöntemlerle de olsa ölümü- ne birdireniş cereyan ediyor. Bunun ateş- lerinin Türkiye'ye sıçramaması mümkün mü? Hangi ülke ve hangi gruplann hesapla- rının ne olduğunu bilebilmek de o kadar kolay değil. Türkiye'nin yapabileceği, şid- dete neden olan toplumsal gerginliğe ve toplumsal güvensizliğe çare üretmektir. 2000 9 IJ YILLARDA ERDAL ATABEK Yanlış Yerde Nöbet Tutmak Felsefelogos dergisinin bir yazısının başlığıydı "Yanlış Yerde Nöbet Tutmak". Dört sözcük ne çok anlam taşıyarak bir araya gel- mişti. Insanlann yaşamlan, toplumlann dönemlefi, dün- yanın çağlan bu deyime hak verdirecek ne çok ola- yı yaşamıştı ve yaşıyordu. Yanlış bir meslekte ömür tüketenler. Yanlış bir yerde yaşamını sürdürenler. Yanlış hedeflerin peşinde koşanlar. Yanlış bir erkeğin kadını olanlar. Yanlış bir kadının erkeği olanlar. Ne çok insanın boşuna geçen nice yıllan. Van'ın Gevaş ilçesinde 450 koyun bir sürübaşı- nın peşinetakılarakyardan aşağıya uçtularve hep- si de telef oldu. Arkadan Bitlis'te bu kez 100'den fazla koyun gene bir yanlış sürübaşının peşinde yardan uçtu, çoğu telef oldu, birkaçını canlı kestiler, birkaçını da kurtardılar. Anlamlı bir işaret midir desek mi? Bizde pek yorum yapan olmadıysa da dış basın geniş yer vermiş. Bu da biraz tuhaf olmalı. Bizim koyunlann böyle bir toplu özkıyıma yönelmesi bi- zimle ilişkili yorumlara mı yol açıyor? Yoksa koyunlar bize "Işte baktn, başımıza ge- lenlerden ibret alın, yanlış bir sürübaşı koca sü- rünün başına ne işler getiriyor" demeye mi çalışı- yor? Bu işaret belki de yalnız bize değil bütün insan- lığadır. Çünkü, insanlarinsan için nöbet tutmayı çoktan- dır bıraktı. Insanlar artık para için nöbet tutuyor. Insanlar artık başkalannı yağmalamak için nö- bet tutuyor. Insanlar dünyayı yağmalamak için nöbet tutu- yor. "Dünyalar Savaşı "nda dahi yönetmen Spiel- berg, öteki dünyalardan gelen saldırganlan anla- tıyor, H.G. VVells'in romanından esinlenerek. Ama filmin teması yanlış. Dünyayı ele geçirmek isteyen saldırganlar Mars'tan gelmiyor, dünyanın içinden geliyor. Dünyayı yağmalayanlar, dünyaya saldıranlar, dünyayı satmaya çalışan uluslararası şirketleri yö- neten dünya insanlan. Onlann filmini yapmak gerekiyor. Insanlar "otomobillerinin başında nöbet tutuyor". Otomobil çılgınlığı, yanlış yerde nöbet tutmanın bir örneği. Otomobil bisikleti yendi. Oysa bisiklet, uygarlığı yansrtan önemli bir icat. Insan enefjisine dayalı, zararlı yakıt kullanmayan, kazaoranı düşük, başkasına zarar vermeyen, çev- reyi koruyan, güvenli bir ulaşım aracı. Fransa Bisiklet Turu, uygar ülkelerde heyecan ya- ratıyor. Bizim bir Türkiye Bisiklet Turu'muz yok. Bisiklet yanşlannın bizde seyircisi yok. Biz birey- sel sporlan sevmiyoruz. Bizim insanımızın heye- canı, birisini yenince, birisini dövünce, birtakım öte- kinin kalesine golü sokunca uyanıyor. Atletizm, halter gibi sporiar ancak şampiyon olunursa, şam- piyonluk süresince ilgi çekiyor. Buradaki ilgi spo- ra değil, üstünlüğün kanıtlanmasına. Ege Üniversitesi bir bisiklet yanşı düzenlemiş, kut- lamak istiyorum. Gazetelerin, televizyonlann sporla ilgili yayınla- nna bakın, sadece futbolu göreceksiniz. Bizde, spor denince futbol. Yanlış yerde nöbet tutmak. Amerika ile Ingiltere de yanlış yerde nöbet tutu- yor. Irak'a özgüriük ve demokrasi adına tutulan nö- bet büyük bir yanlış. Orada tuttuklan nöbet "uluslararası terörnöbe- ti". Ama onlara göre terörist, sadece kendilerine saldıranlar. Insanhğın şaşırtılmış bilinci bu olmalı. Bunları düşününce... Gevaş'ta uçuruma yuvarlanan koyunlar aslında öylesine masum ki... e-mail: erdalatak@superonline.com erdalatak@gmail.com faks: 0212 513 90 98 ÜÇ YIL ÖNCE YİTlRDİK Gazeteci Toker için anma töreni ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazeteci Metin Toker ölümünün 3. yıldönümünde anılıyor. Çankaya Belediye Başkam Prof. Dr. Muzaffer Erydmaz yaptığı açıklamada, Toker'üı Türkiye'nin "sessiz devierinden" biri olduğunu dile getirdi. Eryılmaz şunlan kaydetti: "Bizim, bizlerin ortak değeri olan onlar; bu toplumun. bu topraklarm derinkrine, derinMklerine daha çok kök salması için yaşamlan boyunca uğraş verdiler. Onlann kendikrini feda edercesine yapüklannı unutmamak, hatniamak, yeni kuşaklara hatuiatmak. sağlam bir tarih bil^si ve büincini beslediği kadar, toplumun bugününü de diri ve sağhkh küar. 'Toker, Türkiye'ııin sessiz devlerinden biriydi' İşte Metin Toker, Türkrve'nm sessiz devlerinden biriydi. Onun demokrasi tarihimizdeki yerini şimdikrde çok kişi ne yazık ki tam bibnez. Oysa o, Türkiye'nin demokrasi rayında kahnası için neredeyse tek kişiHk bir ordu sayılan Akis'iyle direnmiştir. Aradan geçen on yülar onun bu direnişinin, demokrasimize bir ka/anım olarak geri döndüğünü, onu besleyip güçlendirdiğini yavaş yavaş göstermektedir. Türkiye'nin basm tarihi ve demokrasi tarihi onsuz düşünülemez, dahası yapüamaz. Gelecek onu, bu alanlarda çoktan hak erüği yere oturtacakûr.''
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear