23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA + CUMHURİYET 7 NİSAN 2005 PERŞEMBE OLAYLAK VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL 25 Yıl Sonra Kaftancıoğlu'nu Anmak, Tam 25 yıl olmuş!.. 11 Nisan 1980'de Mecidi- yeköy'deki evinirı önünde bir yazaröldürülmüştü. Adı, Ümit Kaftancıoğlu'ydu... Gerçek adı ise Garip Tatar. Bir köy çocuğu. Köy Ens- titülerinin aydınlığa kavuştur- duğu öncülerden biri. Yaşa- mın zorluklannı çabasıyla, ça- lışma gücüyle altetmiş, bir aydın, bir yazar, bir öğret- men... Prof. Cavit Orhan Tüten- gil'in 9 Aralık 1979 günü Şiş- li'den kaldırılan cenaze tore- ninde hepimizin gözleri önün- de dipçiklenerek hastaneye kaldınlan direnişçi... ölenlergi- diyor, öldürülenler gidıyor. Ama katilleraranmıyor, aran- sadabulunmuyor... Kişi, "ne- den" diye soruyor? Karşı dav- ranışlara itiliyor. Bu kez de başka güçler, onu, önce dö- verek sonra da öldürerek sus- turuyor... Ama kitaplar susmaz; ro- manlar, öyküler, şiirler sus- maz. Kaç yıl geçse de sus- maz! "Tüfekliler", "Yelatan" daha niceleri... Yok etmek olanaksızdırromanları, öykü- lerı!.. Işte, çeyrek yüzyıl son- ra eserleriyle Ümit Kaftancı- oğlu, yeniden karşımızda, ya- nımızda... Sevdiğim bir insandı, ger- çek bir yazardı. "Hakullah" adlı uzun denemesine Milliyet ödülünu vermiştik. Daha o günlerde, ülkenin, aşırı biryö- rıedoğru kaydınldığını göster- mek istemişti. Çağdaşlaşma- ya, uygarlaşmaya, eşitliğe, aydınlığa susamış olanlara sağlam yolu gösteriyordu. Bir öğretmendi, bir aıle babası, Atatürk sevgisiyle bütünleş- miş biryurttaş... öner Yağcı anlatıyor: "Iki romanıyla edebiyatı- mıza yeni coğrafyalar, yenı bir dil, yeni bir siyasal anla- yış getıren Kaftancıoğlu 'nun yeni romanlarıyla buluşma- ması Türkiye'nin büyük kay- bıdır." Köy Enstitülerinden birçok değerli yazar çıktı. Içlerinden birtek öldürülen, gerjci kur- şunlara hedef olan, Ümit'tir. Otekıler de türlü acılar çektı- ler. Neyse ki savaşımlarını bir ömür boyu sürdürdüler, sür- dürmekteler. Niye seçilmişti Ümit? Kör kurşunlara neden hedef olmuştu? Tütengil'in cenazesindeki davranışı mı kimilerine, böyle bir kanlı ışe girişmek cesaretini vermişti? Ya katillerine ne oldu? Yaka- lananlar bir süre sonra serbest mı kaldılar? "Yalın Ses" dergisinin özel sayısı bu kez Kaftancıoğlu'na ayrılmış... Oğlu Naki Kaftan- cıoğlu nun, Gamze Kara- taş'ın, ŞenerKaya'nın, Öner Yağcı'nın, MehmetGülervb yazarların Kaftancıoğlu'nun yaşamı ve yapıtları üstüne il- ginç yazıları var. Öztürk Ta- tar diyor kı: "0nun yüreğinde halk ve insan sevgısinden daha üs- tün bir sevgi yoktur. Eserleri de incelendığınde Anado- lu'dan ve halktan kopmadı- ğı görülür. Dılihalkın dilidir, ya- şamı halkın yaşamıdır." "Ölüm hıç önemli değil, ya- şam var dağ gibi, yaşam var gökyüzü, deniz. Insana şa- şarım binbır meyve yüklü bir ağacın altında yere düşmüş sararmış bir yaprağa üzül- sün" diyen Garip Tatar, yani Ümit Kaftancıoğlu, geride ka- lan yakınlarına da şöyle ses- lenmiş: "ölümümde eşim, çocuk- larım, bir tek damla gözyaşı dökmesın ıstıyorum. Benim için caddeleh dolaşsınlar, bir kitap karıştırsın, kalabalık bir sinemaya gitsinler, birkonfe- ransı, birkonseri dinlesinler. Yaşam hiç önemli değıl. Ya- şam var, dağ gibi..." Öldürülmesinden 25 yıl son- ra, 11 Nisan 2005 akşamı, AKM Salonu'nda gerçekleş- tirilecek "Kaftancıoğlu'nu An- ma " toplantısında buluşmak üzere, anısına saygıyla!.. 'Doğu Sorunu' Bağlamında Ermeni Sorunu Ermeni sorunu, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalanan Ayastefanos ve Berlin antlaşmalanyla yabancı devletlerin Osmanlı Ermenilerine resmen el atmalarıyla başlamış ve o tarihten başlayarak imparatorluğun çöküşüne kadar güncelliğini koruyagelmiştir. Doğu Anadolu üzcrindeki İngiliz-Rus rckabctindc bir piyon rolü oynayan Ermenilere bu devletler hiçbir zaman gerçekleşmeyecek umutlar veriyorlar ve onları kcndi cmpcryalist cmcllcri için maşa olarak kullanıyorlardı. Prof. ü r . Metin KALE Eskişehır Osmangazı Ünıversıtesı Tıp Fakültesi D oğu Sorunu eskı söy- leyişle Şark Meselesi, Napoleon Bonapart' ın altüst ettiği Avrupa'ya yeni bir düzen öngören 1815 Viyana Kongresi'nde Rus dele- gesinin kullandığı siyasal bir sözcük olarak girmiş, ondan sonra da ulusla- rarası bir kullanılııiılık kazanmışür. Doğu Sorunu dünya siyaset termino- lojisinde 19. yüzyılın ikinci yansuıdan itibarcn Osmanlı Dcvlcti'nin Avrupa emperyalizmi tarafından parçalan- nıaya çalışılmasının bir ifadcsidir. 1889 da Albert Sorel, "Doğu Soru- nu"nu "Türkler, Avrupa'da görünür görünmezortaya çıkan" bir sorun ola- rak nitclcr. Ermeni sorunu "Doğu Sorunu"nun önemli bir aşaması olup temelinde uluslararası emperyalist strateji vegüç- lcrdengesiyatmaktadır. Bu sorun Os- manlı Devletı'nın bir iç sorunu gıbı baş- lamış ve sonraları uluslararası föruma taşınmıştır. Doğu sorunu Osmanlı Devleti'nden sonra Ilıristiyan halklar için önce bir dizı reformlar, sonra muhtarıyetler ve de sonunda bağımsızlık elde etmeyi amaçlayan bir dizi emperyalist emel- leri içeren siyasal entrikalar dcmek- tir. "Doğu Sorunu"nun içinde önce Bal- kanlar'daki Hıristiyan halkları kurtar- mak, Türklcri Balkanlar'dan tamamen atmak ya da çıkarmak, lstanbul'u Türklerin elinden geri almak, sonra Anadolu topraklan üzerindeki Erme- ni leri kurtarmak ve onlara da bağım- sız bir devlet kazandırmak vardır. Osmanlı împaratorluğu 'nun parça- lanmasından 24 ulus devlet ortaya çı- karken 25. devlet olarak birErmenis- tan çıkanlmak istenmıştır. Ne yazık kı, Ermeni sorunu emperyalist devletle- rin kışkırtıcılığıyla dış dinamıkler so- nucu ortaya çıkmış, önce Osmanlı Devletı'ne, sonralan da Türkıye Cum- huriycti'ne mal edilcn bir sorun ola- rak karşımızda bulunmaktadır. Denilebilir ki, Ermeni sorunu Do- ğu Sorunu'nun Osmanlı Devletı'nın Asya topraklan üzerindeki bir uzan- tısı ve ayrıca bir Haçlı zıhnıyetının 19. yüzyılın ikinci yarısında Doğu Anadolu'dakı biryansımasıdır Bu so- run aynı zamanda emperyalizmin ül- kemız üzerınde ekonomık, siyasal, kültüıel ve dinsel çıkarlarının yeni- den hortlatılmak ıstenrnesının bir so- nucudur. "•Rumeli'nin bozgunu,Anadolu'mın salgını,tstanburun yanguıı" diycn ata- lanmız, 1877-78 Osmanlı-Rus Sava- şı'ııda Rumcli'dc görülmcmiş bir boz- gun yaşadılar. Bu bozgunda 400 büı Türk öldürüldüğü gibi, 1 milyon ka- dan da Trakya, Istanbul ve Batı Ana- dohTyagöçctti. BusavaşErmenfleriçin tam bir fırsat oldu. Ruslann Doğu Anadolu'yu işgalleriylc dc buradaki Ermeniler, işgalcüerle işbirliği yap- nıakla kalmayıp onlarm lıizmetine dc girerek Türklere eziyetler ettiler. Birin- ci Dünya Savaşı yıllarında yaşananla- ruı temelindegeçmişteki Rusişgali yıl- laıınuı olaylan yatar. Ermeni Sorunu, 1877-78 Osmanlı- Rus Savaşı sonunda imzalanan Ayas- tefanos vc Berlin antlaşmalanyla ya- bancı devletlerin Osmanlı Ermenile- rine resmen el atmalarıyla başlamış ve o tarihten başlayarak imparatorluğun çöküşüne kadar güncelliğini koruya- gelmiştir. Doğu Anadolu üzerindeki İngiliz- Rus rekabetınde bir piyon rolü oyna- yan Ermenilere bu devletler hiçbir za- man gerçekleşmeyecek umutlar veri- yorlar veonları kcndiemperyalistemei- leri için maşa olarak kullanıyorlardı. "Ermeni sorununu büyütmeye lü- zıım yoktur. Türk tarihi bir umnıan- dır, Ermeni sorunuysa onun içinde bir damlacıktır, Türkiyc'dcn tazminat ve toprak talcplcrine de gülüp geçmek lazımdu"" şeklındekı gülünç böbür- lenmeler ve tavırlar, yazık ki konunun bugünlere kadar gelmesıne ve kang- ren olmasına yol açmıştır. Ulkemızın Ermeni soykırımıyla suç- lanması dış politikamızla olduğu ka- dar, ekonomımız, bölgesel güvenlı- ğimiz ve ulusal onurumuzla doğrudan ilgılı bir konudur Amcrika vc Batı Avrupa'daki Dias- porasıyla bırlikte Ermenıstan bu söz- de soykırım suçlamasıyla Türkiyc'dcn yüklü birtazminatalmayı, sonra da top- rak taleplerini gündeme »ctiı ıııcvi amaçlamaktadır. Bu nedenle Erivan, Türldyc-Ermcnistan sınırlannı çizen 16 Mart 1921 tarihli Kars Antlaşma- sı'nı feslıcrmişrir. Özclliklc son otuz yılda Ermeniler uluslararası düzeyde çok çalışmışlaı, soykınm konusunu herkesın vıcdanı- na adeta yerleştirmişlerdir. Bizim bu konuda zayı fnoktamız ta- rilı ve yurt bilincinden yoksun, birbi- rınden cahıl, zavallı, tarıhsel olaylan anlama ve yorumlamada sıkıntı çe- ken, aymaz ve de böyle hayati bir ko- nuda hiçbir şey ortaya koyamadan sa- dece laf üreten siyaset adamlarıdır 19. yüzyılda bir Avrupalı sıyasetçı "Türkler geçnüşi ve geleceği pek dü- şünnıezlcr. Onlar sadecc bugünü ya- şarlar" diye belirtir. Artık Türkıye bu sorun üzenne sa- dece devlet ve hükümetiyle değil, bü- tün kurum ve kuruluşlarıyla ve yenı bir anlayışla gitmelidir. Bu mücadeleyi başarıyla yürütme- nin ilk koşulu da akılcı ve soğukkanlı davranmakolmalıdır. Bugün artık Er- meni sorunu AB vc/ya da ABD'nin Türkiye'ye yönelik siyasetinin bir par- çasıdır. AB ile varılan 17 Aralıksöz- leşmesi, Ermeni sorununun ivmc ka- zanmasına yol açmıştırdenilebilir. Şöy- le ki, bu sorun 3 Ekim'den sonra gö- rüşmemasasına gelirilecek ve/ya da pa- zartıkkonusuyapılacaktir.Arük bu so- run bir akadcmik vc bilimsel sorun ol- maktan çıkmış vetamamen siyasalbir boyut kazanmış bulunmaktadır. ess ÜMÜTKA! Soykınm mı? Dr. Uıııiı DURMAZ S oykınm (genocide) kavramının sözlük anlamını kabaca: "Bir ırkın yalnızca o ırka ait olması ncdeniyle sis- temli bir biçimde tümüy- le yokedilmesi çabasıdır'' kı, bunun en "güzel" ör- neğini, girmek için can at- tığımız AB'nin kurucu- lanndan Almanya daha 50 yıl önce Yahudılerı topluca fınnlayarak ver- miştir. Öyle ki, sınıflar- daçocuklann donları in- dirilerek, sünnetli olup olmadıklarına bakılmış, sünnetli çocuklar doğru- dan ölüm kamplarında soluğu almışlardır. Yal- nızca bu bilc bizc zorla g&ıocide diye kabul et- tırmek ıstedıklen olayla- rın bu tanıma uymadığı- nın açık bir kanıtıdır. Çünkü herkesçe bılındi- ğı gibi göçe zorlanan Er- meni ailelerin pek çoğu çocuklarını Türk ailele- rine emanet ederek yola çıkmışlardır. Bu mudur soykınm? Kaldı kı, "zonınlugöç'' uluslararası hukukun bel li başlı maddelerinden bi- ridir ve uluslara, gerck- tığınde kendılennı azın- lıklannın "taşkınlıklan- na" karşı koruma hakkı verir. Yani savaş halinde bir ülke, suur bölgesinde bulunan azınlıklannı, ar- kadan vurnıalannı önle- nıck amacıyla başka böl- gelere goçmeye zorlaya- bilir. Bu ilke, Kırım Har- bi sırasında Ruslar tara- fından Tatarlara, İkinci Dünya Savaşı sırasında da AB tarafindan Kalifor- niya'da oturan Japonla- ra karşı uygulanmıştır. 1. Dünya Savaşı sırasında Rusya ile çarpışmakta olan askerlerimizi arka- dan vuran Ermeni terö- ristlere karşı bir önlem olarak alınan 'zorunlu giiç' karan o sırada bakan olan üç Ermeni vatanda- şımız tarafından da imza- lanmıştır. Şimdı bu "soy- Ailelere müjde! 31 Mayıs'a CepAile'de SMS'ler bedava, konuşmanın dakikası 0,018 YTL/ 18.Ö00 TİL ya da 5 dakikası 1 kontör... Ustelık kontör yükledıkçe hedıye kontör kazanacak. aıle üyelerıne kontör transfer edecek, aılenıze özel servıslerden ucretsız faydalanacaksınız. Ayrıntılı bılyı ıçın Telsım CepShop'lara, telsım.com.tr'ya, 444 0 542 'ye bekliyoruz... Vubandakı fıyatlflra KDV üalııl ÖİV tıanvtır kmm" tanımına uyar mı? Aslında uymadığını an- lamak ıçın bu söyledık- lerimi bilmeye de gerek yoktur, çunkü en cahi I bir insan bıle düz mantikla bunun doğru olamayaca- ğını tarihe bakarak bu- lur. Avrupahlar, Amcri- ka'yı keşfetmelerınden ıkı yüzyıl geçmeden za maııuı en büyük uygarlık- larını oluşturan ııkların soylarını öyle bir yok ct- tıler kı, bugün bunlan an- cak müzelerde balmumu heykel ya da ancak belli rezervlerde luristik atrak- siyon olarak ızleyebilı- yoruz. Oysa bın yıllık Türk egemenliğimn ar- dından diniyle, diliyle, tarihiyle, kulturuylc otu/ bcş devlet ortaya çıkabıl- mıştır. Eğer Türkler soy- kırımcı biı ırk olsaydı bu- gün bu ulusların arkala- nndan ağlayacak bir kı- şı bıle kalmazdı. Bu yerlerin Avrupalı barbarlar tarafından de- ğil de Türkler tarafından işgal edilmiş olmaları bu uluslar için bir şans ol- muştur. Bunun en büyük kanıtı da Hollyvvood ya- pımı filmlerdır Bıze yö- neltilen suçlar "afaki" savlar düzeyinı aşama- mışken, onların suçu bız- zat kendılerı tarafından cinemascope olarak bel- gelenmıştır Zıra çocuk- luğumuzda hayranlıkla seyrettiğimiz vvesternler aslında tümüyle haksız bir rekabel ortamında iş- gal edılmış yurtlannı sa- vunmaktan başka düşün- celeri olmayan Kızılderi- lılenn uğradıkları soykı- rımını gösleren birer bel- geden (dokümandan) başka bir şey değıldır. Bunu bilince, Avrupa- lı dostlarımızın AB'ye kabul etmek ıçın neden bize öncelikle Ermeni soykırımını kabul ettir- mek ıstedıklen daha ıyı anlaşılmıyor mu? Öyle ya "Soykınmcı Biriiği''ne ancak soy kırımcılar gi- rebilir! PENCERE Güzel Bir Sorunu Çözmek İçin... Cumhurıyet okurlan (CUMOK) öyle mektuplarya- zıyorlarkı ınsanın ıçı gidıyor, okuduktan sonra çöp sepetine atsan bir türlü, bırıktırsen bir türlü... Fikir almak, esinlenmekayn bir şey; ama, bu mek- tupların içinde yayımlanması gerekenler var; pay- laşılması binbır yarar sağlayacak olanlar var; ka- lem sahibı CUMOK'ların sayısı az değil... Yayın Kurulu Başkanı'na gönderilen mektupla- rı bana getiriyorlar; gazetenin eleştirisini yapan Cumhuriyetçiler gerçekte bize güç veriyor ve yol gösteriyorlar. öteki yazar arkadaşlara gönderilen mektupları da dikkate aldığımız zaman ortaya bir sorun çıkıyor... Güzel bir sorun... • öteki medya ile Cumhuriyet arasında büyük bir fark bulunuyor: Elınızdekı gazetenin 'patron'u yok!.. Nasıl oldu bu iş?.. Vallahı biz de şaşıyoruz; ama, bu başarı yalnız çalışanlar değil; elbette CUMOK'lar sayesınde gerçekleşti... Hem de 1992'den bu yana medyanın tekelleş- me ve kartelleşme eğik düzeyinde yeni bir yapıya kavuştuğu süreçte 'mucize' gibi bir şey oldu... Cumhuriyet dernek ki bir 'ihtiyaç'm sonucu... Okurlar bir ad altında örgütleniyorlar: CUMOK!.. Gazetemızın borcu harcı yok, kendi kendimize yetıyoruz; ıktidara gebe değıliz... Başbakan Erdoğan'ın medya hakkında söyle- diği doğrudur... Çunkü medya -büyük bölümüyle- bu sıyası ya- pıda yaşayabılmek için iktidann turnıkesınden geç- mek zorundadır... Cumhuriyet bağımsızlığını yapısına borçlu... • Ulusal Kurtuluş Savaşı'na 'Yeni Gün' gazetesiy- le katılan Yunus Nadi, Atatürk'ün buyruğu üze- rıne Ankara'dan Istanbul'a gelerek 1924'te Cum- huriyet'i kurdu... Elinizdeki gazete o gazetedir... Bu kımlığı sona erdığı zaman Cumhuriyet biter... CUMOK'lar bu gerçeği bizden çok daha iyi bi- liyorlar... Son yıllarda belkı dünya basın tarıhınde çok özel koşullarda yaşadığımız savaşımı bu yüzden başa- rıyla sürdürüyoruz. Ulaştığımız noktada Cumhu- riyet'le okurların ve çalışanların beraberlığini bel- kı dünyanın hiçbir gazetesınde olmayan bırbütün- lüğün harmanında daha da sıcaklaştırmak ıstiyo- ruz. Bu ıstek arkadaşlarla bırlikte düşünülüp tartışıl- dıktan sonra karara dönüştü; maya tutarsa hiçbir gazetenin üstesinden gelemeyeceği bir güzel dev- rimi başarmış olacağız... • Sayfalarımızı okurlara açıyoruz... Ancak bu açılım, ne Batı gazetelerini taklitle 'ombudsman' adı venlen bıraracılığın sayfalarayan- sımasıdır, ne de yalnız somut yakınmaları içeren eski 'okur köşesı' göreneği üzerinedır... Cumhuriyet, belli bir sayfasını, birlikte savaşım verıp el ele yürüdüğü okurlarına açarken her tür- lü fıkir ve eleştiriyi öne çıkaracak bir özgürlük uf- kunda tartışmak ilkesıni her şeyden önde tutma- yı yeğlıyor... Cumhuriyet okurlarının, Türkiye'nin bu kuşatıl- mışvaktinde,çıkışyollarınıntartışılmasında,aran- masında, bulunmasında katkılarının büyük olaca- ğını düşünüyoruz... 'Cumhuriyet kımlığı' bu bırlıktelığın hiçbir gaze- tede var olmayan özüdür. N O V I T A S Turabdin (uçakla) (Mardin ve çevresi Süryani kültürü) GAP (uçakla) Kilikya (Adana, Antakya, Mersin, Silijke) Kastamonu-lnebolu-Pınarbaşı Yunanistan (Selamk, Kavala, Meteora) Mudurnu-Göynük-Beypazarı Doğu Anadolu (uçakla) Baştan başa Karadeniz Tupızm : 21-24 Nisan : 18-22 Mayıs : 19-22 Mayıs : 19-22 Mayıs : 19-22 Mayıs : 28-29 Mayıs : 20-25 Haziran : 16-24 Temmuz Dığer turiarımızı acentemizden sonrnuz. Tel: 0 212 - 25128 08 (pbx) novitas@novitas.com.tr www.novitas.com.tr UMUTHA! p te!e-fov\uv\Q hedcfı ^
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear