23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 NİSAN 2005 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIZI Osmanlı, sadık millet unvanı verdiği Ermenileri kısmen veya tamamen imha kastıyla hareket etmedi Scykınmsuçuhulaıken de yok B irleşmiş Mületler Soykınmın Önlen- mesi ve Cezalandınlması Sözleşme- si, soykınm suçunu hukuken tanım- lamış ve varhğının ne şekilde sapta- nacağını da belırtmiştir. Sözleşme hükümlerine göre bir eylemın soykınm olabilmesi için, "bir uiusaL etnik, ırksal veya dinsel grubun tamamen veya kısmen ortadan kaldınlması niyetiyie " iş- lenmış olması zorunludur. Soykınm eyleminı dı- ğer adam öldürme fiillerinden ayırt eden temel unsıır, hedef alınan gnıbu "kısmen veya tama- men yok etme niyetinin (kastmm)" mevcut ol- masıdır. Yani bir Ermenı soykınmından bahse- dilebilmesi için sırf Emıeni olduklan ıçüı Er- menüeri yok etme kastının mevcudiyeti gere- kir. Peki, bu yok etme nıyetinın variığı nasıl sap- Tarîhsel Gerçekler Işığında Ermeni Soykınmı Savı B ir Ermeni soykırımından bahsedilebilmesi için sırf Ermeni oldukları için Ermenileri yok etme kastının olması gerekir. Ancak Osmanlılarda Ermenilere karşı hiçbir zaman ırk düşmanlığına dayanan bir akım oluşmamış. Arşivler incelendiğinde Tehcir olayında soykırımın suçunu oluşturacak esas öğe olan yok etme kastının da mevcut olmadığı sonucuna varıldı. Belgelerde, zorunlu göç işleminin mümkün olduğunca güvenlik içinde yapılmasını sağlamaya yönelik yüzlerce talimat ve hükümet kararı bulunmakta. tanır? Yok etme niyeti örtülü olduğu takdirde bu- nu teşhis etmenin yöntemi nedir? Niyetin varhğı Nümberg Mahkemesi gibi bir yargı sürecinde, örneğin Alman Nazi Partisi ka- rarlannda Yahudilerin yok edilmesi hususunda- ki iradenin belgelerde mevcudiyeti nedeniyle açıkça belirlenebilir. Örtülü bir niyet varsa bu- nun saptanmasının yolu objektifbir bakışla olay- lann izlenmesidir. Osmanlı arşivlerinde yapılan araştırmalarda, açık bir niyetin varlığını göste- recek hiçbir belge mevcut değüdir. Aksine bel- gelerde, zorunlu göç işleminin mümkün oldu- ğunca güvenlik içinde yapılmasını sağlamaya yönelik yüzlerce talimat ve hükümet karan mev- cuttur. Kapalı bir niyetin varlığını ise şu neden- SoYKIRIM SÖZLEŞMEST Türkiye hemen imzaladı S oykınm kavramı, bir Amerikalı hukuk pro- fesörü olan Raphael Lemkin tarafından icat edilmiş ve ™ e onun çabalanyla dev- letler hukukunda yer almıştu-, Bu konu üzennde daha 1933'te çalışmaya başlayan Lemkın, Nazi Almanyası'nın flanci Dünya Savaşı sırasında Yahudilere uyguladığı yok etme planını ("Holoca- ust" = toptan yok etme) dikkate alarak bir mılletin veya bır etnık grubun sıstematik şekilde kınnnnı ta- nımlamak için, Yunanca "genos" (ırk, kabile) ve La- tince "cide" (öldürme) sözcüklerinden oluşan "ge- nocide" (jenosid) kavramını üretmiştir. Lemkın'ınçabalansonucunda, 11 Aralık 1946'da Birleşmış Mületler Genel Kurulu'nun soykrnm ko- nusunda kabul ettiği kararda şu ifadeler yer alıyor- du: tt Sqykınm,insangnıplarıııınyaşamhakkınuı ta- mamen reddedilmesidir? IrksaL, dinseL siyasal veya diğer bir grubun tamamenveya kısmen tahrip olun- duğu durumlarda bu tûr suç işlenmiş olur_" Ancak, bu noktada soykınm sözleşmesınin orta- ya çıkanlması çabası BM içinde ciddi engellerle kar- şılaştı. Başta Sovyetler Birliği olmak üzere birçok devlet, "siyasal gruplann" soykınmı kurbanlan ka- tegorisine dahil edilmesine karşı çıktı. Keza, "kfil- türel grup" terminolojisi üzerinde de görüş birliği sağlanamadı. ERMENISTAN 40 YIL SONRA ONAPt Uzun taraşmalardan sonra, "sivasalve kültiirel grup- lann" soykınm suçu kapsamı dışuıda bırakılması üzerinde mutabık kalınarak, "Soykınm Suçunun Onlenmesi ve Cezalandınlması Sözleşmesi" ortaya çıkanldı ve 9 Aralık 1948'de oylanarak üye devlet- lerin ımzasına açıldı. 12 Ocak 1951 'de yürürlüğe gi- ren sözleşmeyı, Türkiye aynı yıl onayladı. ABD'nin onaylaması ise 23 Şubat 1989'u buldu. Ermenistan da sözleşmeye taraf ülkeler arasına 1991 'de katıldı. Sözleşmenın 2. maddesinde soykınm şöyle tanım- lanıyor: "Bu sözk^mede, sovkınmm aıılamı, aşağı- da sayılanfiiDerin,ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir gnıbu. bu niteliği vüzünden. kısmen veya tamamen yok etmek kastryia işlenmesidir. a) Grup üyelerinin öldürülmesi; b) Grup üyele- rinin fîzild ve zihni saghğmı bozucu eytemler, c) Grubun, kısmen veya tamamen fizik varhğının yok olmasına neden olacakyaşam koşullarina tabi tutul- mast: d) Grup içi doğumlan önleyici önlemler ahn- ması; e) Gruba ait çocukların zorla başka bir gru- ba transfer edilmeleıi" SUÇ İÇİN 5 TEMEL UNSUR Bu madde ışığında soykınm suçunun varlığından söz edilebilmesi içnı şu üç temel unsurun mevcu- diyeti gerekiyor: 0 Bunlardan birincısi. ulusal, ırksal, etnik veya dinsel bır grubun hedef olarak alınmasıdır. 9 îkincisi, hedef grup mensuplannrn, öldürülme- leri veya yok edilmelerine yol açacak birtakım in- sanhk dışı eylemlere tabi tutulmalandır. # Üçüncü unsur da, söz konusu eylemle hedef alınan grubu suf o gruba mensup olmalan nedeniy- le "kısmen veya tamamen yok etme kasü"nın mev- cut olmasıdır. Üçüncü unsur, soykınm eyleminin saptanmasın- da kilit bir nitelık taşıyor ve onu diğer adam öldür- me fillerinden ayınyor. Bir fiilin soykınm olabil- mesi ıçın "betirB bir grubu sırf o gruptan olması ne- denrviekatleOnekasönmmevcudrveti" gerekiyor. Ör- neğin, Brezilya'nın Amazon, Paraguay'uı da Guaki Kızılderililerine karşı soykınm suçu işlediklenne da- ir şıkâyetler 1969 ve 1974'te Birleşmiş Mılletler'e intıkal ettiği zaman, suçlulann ve kurbanlannın teş- hisinde hiçbir zorlukla karşılaşılmadı. Ancak "yok etme kasünın mevcudiyeti" kanıtlanamadığından anılan devletlerin suçlanmalan mümkün olmadı. (Genocıde, Its Political Use in The Tvventieth Cen- tury, Leo Kuper, Yale University Press, 1981. s:34) Ittihat ve Terakki Hükümeti'nin 1915 'te başvur- mak sorunda kaldığı tehcir olayında soykınmın var- lığını tayın edicı esas unsur olan yok etme kastının mevcut olmadığı sonucuna varmıştık. Ermeni çetesinin üyeleri silahlarıyla birlikte Mardin'de yakalandı. (Fotoğraflar Ermeni HedefIeri ve Devhmci Hareketleh Albümü 1-2'den alınmıştır.) İhanet gözden kaçınlıyor V urgulanması gereken bir husus da Ermeni aktıvistlerle yandaşlannın, on binlerce Osmanlı Ermenisinin Rus işgal ordulan safında çarpıştıklan ve uyruğu olduklan devlete ihanet etmiş olduklannı gözden kaçırma çabalandır. Bu işbirliğinin tehcir olayından önce başladığı ve savaşın patlamasıyla birlikte Ermenilerin Rusya safında yer aldıklan belgelerle kanıtlanan tarihsel gerçeklerdır. Esasında, Ennenı ıhanetini teyit eden en güveniür kaynak Boğos Nubar Paşa"dır. Nıtekim Birinci Dünya Savaşı'nı takıben toplanan Paris Banş Konferansı'na katılan Enneni delegasyonu başkanı Boğos Nubar Paşa, Ermenilerin, sırf Jtilaf Devletleri safrnda çarpışarak savaşa ciddi katkılarda bulunmalan nedeniyle Osmanh otoritelerinin kötü muamelesıne maruz kaldıklannı açıkça kabul etmiştir. Boğos Nubar Paşa, Banş Konferansfnda yaptığı konuşmada, "Kendi özgür iradeleriyle kaderlerini hak ve adaletin şampiyonu olan tarafla birleştiren Ermenilerin, tülaf DevtetferTnm ortak düşmanımıza karşı ekle ettflderi zafer doiayısnia bağunsıznğı hak etmişlerdir" dıyerek Ermenilerin savaşta "muhasun taraf" olduğunu ılan etmiş ve ihanetlerinin ödüllendirihnesini istemıştir. Boğos Nubar Paşa, bu konuda "The Times of London" gazetesinde basılan bir mektubunda da şunlan belirtmiştir: "Ermeni gönüJlüleri Fransız 'L'egion Etrangere' saflarmda savaşarak zaferier kazarumşlanhr. L egion d'Orient'daki sayılan 5.000'di ve General Allenby "nin kesin zaferine katkıda bulunan Suriye ve Fiüstin'deki Fransız kuvvetlerinin de yansmdan fadasını otuşturuyorlanh. Kafkasya'da Rus ordulanna katılan 150.000 Ermeniye ilaveten Andranik,Nazarbekoff ve diğerlerinin komutasmdaki 50.000 Enneni dört yil boyunca sadece İtilaf Devletleri"nin davalan uğruna savaşmakla kalmamış, aynı zamanda Rusya"ıun çökmesinden sonra da Mütareke'nin imzalanmasma kadar Kafkasya'da Türklerin Ueriemesine karşı koyan ve engeDeyen yegâne kuvveti ohıştunmıştur.'" (The Times of London, 30 Ocak 1919.) Transkafkasya Ermeni Cumhunyeti Başbakanı Havhannes Katçaznuni de Boğos Nubar Paşa gibı, Anadolu ve Kafkasya'daki Ermeni milliyetçilerin savaşın başından itibaren Rusya 'nın yanmda muhasım taraf olarak yer aldığını şu ifadelerle belirtmiştir: "1914 sonbahannda daha Türkler savaşa girmeden, Enneni ihtilalci çeteleri çok heyecanh ve gürültücü şekilde örgütlenmeye başladılar. Enneni gönüllüleri örgütkndüer ve Türklere karşı savaşolar. Daha doğrusu, kendilerini savaşmaktan ahkoyamadılar. Bu. Ermeni halkının bir nesil boyunca bu doğrultuda şarüanmış olmasuun bir sonucm du. Bu fikriyaün cylenıe dönüşmesi kaçırulnıazdL Ö\1e de oldu. Zihnimizde yoğun bir hayal dünyası yaratmıştık. Gerçekçiliği tamamen kaybederek ha> allerinüzin esiri olduk. Enneni halkınm imkânlannı, potitik ve askeri gücünü fazla abartuk ve halkımızm Ruslara yaptığı hizmederi fazla önemsedik. Çok mütevazı değer ve özeDiklerimizi abartüğunız için umut ve beklentilerinüz de abarüb olda" (Havhannes Katchaznouni. The Armenıan Revolutıonary Federation Has Nothing To Do Any More, New York, 1955 s: 5- 7.) Ermeni akth'istler ve yandaşlan, Ermenilerin is> r an etmemiş olduklannı, tehcir hareketi başlayınca "sflahla karşı koyduklannı" ilen sürmektedirler. Olaylara tamamen Ermenı gözüyle bakan Büyükelçı Morgenthau, Alman papaa ve yazar Lepshıs ve Mavi Kitap'm edıtörü Büyükelçi Bryce da bu iddiayı destekleyenler arasındadır. 0>'sa Osmanlı'nın I. Dünya Savaşfna girmesinden sonra Ermenilerin ilk isyan tarihi (11 Kasım 1914) ile Tehcir Kanunu'nun çıkanldığı (27 Mayıs 1915) tarihler karşılaştınldığı takdirde bu iddialann büyük bir yalan olduğu ortaya çıkar. Yukardaki açıklamalan, Ennenilerin Ruslar safinda yer almalannrn tehcirden sonra olduğu yolundaki iddialann gerçeği yansıtmadığrnı ortaya koymakta. lerle ileri sürmek mümkün değildir: # Anadolu'nun Türkler tarafından fethinden milliyetçilik çağına kadar yaklaşık sekiz yüzyıl bo>ıınca Türk ve Enneni topluluklan arasuıda dostluk hüküm sürmüştür. Toplumlar arasuıda- ki bu uzun birlikteük su^sındaki "geçişme" (os- moz) sonucu Enneni toplumu Türk-Osmanlı yaşam tarzrnı ve kültürünü benimsemış ve Os- manlı sanat, kültür ve müzığıni zenginleştiren çok önemli katkılarda bulunmuştur. Osman- h'nın sağladığı hoşgörü ortamında kendisine tanınan hak ve ayncalıklardan da yararlanarak refah içinde yaşayan Enneni toplumuna duyu- lan güven nedeniyle "millet-i sadıka" unvanı verilmiştır. Bu sayede Ermeniler iş hayatuıda ol- duğu gibi kamu hizmetlennde de çok önemli mev- kiler elde etmışler, de\letin en üst kademeleri- ne tırmanarak yönetimde söz sahibi ounuşlar- drr. Bu beluitıklerirruz, son derece ılguıç ve sı- ra dışı bir tabloyu yansıtmaktadrr. Dünya tari- hinde, farkh dil ve dın sahibi olarak bu kadar uzun süre böylesine iç içe ve banş içmde yaşayan iki başka hallan gösterihnesi çok zordur. IRK DUŞMANLICI YOK # Osmanlılarda Ermemlere karşı hiçbir za- man ırk düşmanlığına dayanan bir akım oluşma- mıştrr. Ahnanya'da Yahudilere karşı hükümet propagandası ile de desteklenen ve pekiştirilen u-kçıhk temeline dayalı anti-semitizm vardı. Bu nedenle Yahudıler suf Yahudi olduklanndan do- layı yok edildıler. Eğer bu yok etme olayının ar- kasında anti-semitizm olmayıp da başka bir sa- ik olsaydı, o zaman Yahudilere yapılan soykı- nm değil başka türlü tanrmlanan bir suç olurdu. Bu ifadelerle vurgulanmak istenen, Ahnanya'da Yahudilere karşı mevcudiyeti açıkça görülen an- ti-semitizme benzer bir anti-Ermeni akımın Os- manlı Imparatorluğu'nda var olduğu hiçbir za- man gözlemlenmemıştir. # Tehcirin Emıenılere uygulanması Erme- ni olduklan için değil, düşman karşısında tutun- makta güçlük çeken bir ordunun ardırun güven içine alma zorunluluğuyla karşılaşıldığı zaman bu geri bölgede yerleşık olmalanndandrr. Bu uygulamanın kapsamına bilahare, isyan çıka- ran, düşmanla işbirliğı yapan ve Ermeni komi- tacılara yatakuk yapan diğer vılayetler ve böl- geler de ilave edihnıştir. Tehcir, tüm Ermenile- ri kapsamamıştır. Nitekim, hastalar. sakatlar, ye- timler ve dul kadınlar. Protestan ve Katolıkler, Ermeni mebuslar ile aileleri, Osmanlı ordusun- daki askerlerle subaylar \e aileleri, merkez ve taşradaki Ermeni de\let memurlan ile aileleri, devlete sadakat ve iyi halleri göz önünde tutu- lan kişilerve bu meyanda ticaretle uğraşanlar teh- cir uygulaması dışuıda bırakıhTiıştır. ERMENİLERE DÖNÜŞ KARARI # Istanbul'dakı Ermeni toplumu savaş bo- yunca hiçbir tacıze uğramadan, huzur ve sükûn içinde yaşamıştır. # Savaş döneminde Ermenilerden oluşan sıh- hiye bölükleri cephelerde ateş altında hizmet vermişlerdir. Ermeni levazım birlıkleri de sada- katle görevlerini yenne getumışlerdır. # Çanakkale ve Sankamış savaşlannda Er- meni askerler Türklerle birlikte düşmana karşı savaşmışlardır. Vatana hizmet fashndan birçok Ermeni vatandaşımız uzun süre maaş almıştır. # Savaşın sona ermesınden sonra Osmanlı hü- kümetı Aralık 1918'de tehcire tabi tutulan Er- menilerden geri dönmek isteyenlerin eski yer- lerine nakledihneleri konusunda bir dönüş karar- namesi çıkarmış ve uygulamaya koymuştur. # Tehcir edilen hallan can ve mal güven- liğinın sağlanması için her türlü önlemin alın- ması hususundaki hükümet talimatlannı ihial edenlerden 1300 'den fazla sivıl ve asker kurulan divan-ı harp mahkemelerinde cezalandırümış, bir- kaçı da asıhnışrır. Bütün bu hususlar, Osmanlı devletinin Er- meni uyruklanna karşı örtülü bir yok etme niyetınin bulunmadığnıı açıkça ortaya koyuyor. Bu söylediklerimiz, soykrnm iddiasuıın ne den- li büyük bir yalan oldugunu ortaya koyuyor. 'Zorunlu göç karannın nedeni meşru' O rtadoğu ve Osmanh tarihi alanmda ün yapmış bir bilim adamı olan Ber- nard Lewis'in, 1993'te "Le Monde" gazetesinde yayımla- nan görüşlerinin Enneni aktivistleri çileden çıkarmasuıın nedeni, Os- manh Devleti'nın Ermeni uyruklan- na karşı bir imha kastıyla hareket et- memış oldugunu vurgulamasıydı. Nitekim Profesör Lewis şöyle diyor- du: "Osmanh hükümetinin Enneni ulusu- na karşı kitiesel imhayı öngören bir planı oldugunu gösteren geçeıü kamt >oktur. Türklerin tehcire başvurmalanmn meşru ne- denleri vanhr. Zira, Ermeniler Osmanh top- raklannı işgal eden Rusya ile ittifak halinde Türk- lere karşı çarpışryorlardL" (Un Entretien avec Bernard Lewis, Le Monde, 16 Kasım, 1993.) Bernard Lewis, daha sonraki bir makalesinde de planlı bir soykınmdan söz edilemeyeceğini şu nedenlere dayandınyordu: "Osmanh Devleti, Yahudilere karşı kin ve düşmanhğı tahrik eden Avrupa'daki antisemitizm kampanyasına benzer eylem ve da\Tanışlar içine gümemiştir. Er- meni tehciri, bütün ülkeyi kapsamamış ve özeDUde tstanbul \e İzmir gibi kentlerde uygulanmamışür. Tehcir karannın meşru nedenlere dayandığı inkâr edflemez. Ermeniler bazı Amerikan misyonerlerinm raporiannın ortaya koyduğu üzere tehcir karanndan önce ele geçirdikleri köyierde korkunç zuhunler yap- nlar. Osmanh topraklannı işgal eden Ruslan kurtan- cı olarak gördüler ve onlara destek vermekle kahna- yıp onlann safında çarpışOlar. Bu durum. Osmanh hükümetmi, bu sorunu eskiden beri başvurduğu teh- cir yöntemiyle çözme karannı ahnay a yönehmiştin- Ancak, Osmanh hükümetinin Ermeni miDetini yok etmek için bir plan ve karan konusunda hiçbir ciddi deül mevcut değildir." (Le Monde, 1 Ocak 1994.) Ermeniler örgütlü siyası gruplar olarak kayıplannı soykınmı hanesine yazamazlar. ERMENİLER NEDEN ULUSAL ADALET DİVANINA CİTMİYORLAR? Konuyu bir de Osmanlı devletine başkaldıran Erme- nilerin, Hınçak ve Taşnak siyasi partılerine bağlı ör- gütlere mensup ohnalan; bu partilere bağlı silahlı birliklerin Osmanlı'ya karşı verdikleri siyasi ve as- ken mücadele; Enneni partizanlann Rus ordusu saf- lannda Osmanlı kuvvetleriyle çarpışmalan ve Er- mem bağımsızlık hareketi liderlerinin Pans Banş Konferansı'na muhasım taraf temsilcileri olarak ka- tılmak istemeleri açılanndan değerlendirehm. Böy- le bir değerlendirme, hiç de derin bir analiz yapma- ya ihtiyaç brrakmadan, I. Dünya Savaşı sırasında ce- reyan eden olaylar sırasında Ermenilerin siyasi'silahlı gnıplar olarak eylemde bulunmalan nedeniyle Birleşmiş Mületler Soykınmı Sözleşmesi kapsamına girmediklerini, bunun bir sonucu olarak da soykınmına uğradıklannı kesinlikle ileri süremeyeceklerini ortaya koyuyor. Hemen belir- telün ki Ermenistan'ın da bu hususlan çok iyi bil- diğı anlaşılıyor. Aksi takdirde, BM Soykınmı Söz- leşmesi'nm IX. maddesınin kendisine sağladığı hak- tan yararlanarak soykrnmı konusundaki iddiasını kanıtlamak amacıyla Uluslararası Adalet Divam'na gitmekte tereddüt etmezdi. SURECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear