23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 4 CUMHURİYET 8 MART 2005 SALI 4 HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN İki Haber Bir Gerçek: 'Gel Desen Gelemem ki' Dünkü Cumhuriyet'in birinci sayfasındaki ha- ber, şimdiye kadar benzeri çok görülmüş türden- di. 17 Aralık sonrasında AB yetkilileri ile yapılan ilk resmi temasta, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, AB'nin genişlemeden sorumlu komiseri Rehn ve Dönem Sözcüsü Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselbrou ile görüştü. Rehn'in, bütün AB yetkilileri gibi reform giri- şimlerinin önemini vurguladıktan sonra, sözü yi- ne hemen uygulamaya getirmesi ve "Uygulama Türkiye'nin herköşesinde ve hayatın heralanın- da olmalı" sözü şimdiye dek birçok kez karşı- laştığımız bir uyarı. Doğrusu, birbirini izleyen bu uyarılar, Tanzi- mat Dönemi'ni çağırıştırmakta ve kamuoyunda ilk bakışta "Neyapsak, bunlarayaranamıyoruz" izlenimini uyandırmaktadır. Avrupa'nın geçmişte olduğu gibi bugün de süren çifte standardını vurgulamak ve eleştirmek- te haklı olduğumuzu belirtmek gerek. Ancak tıpkı geçmişte olduğu gibi bugün de Tür- kiye'ye yöneltilen Bir de uygulamayı görelim" uyarılarının haksız olduğunu da söyleyemeyiz. Kabul etmek gerekir ki Tanzimat'ta da olduğu gibi bugün de Türkiye'de kimi yasalar, salt Av- rupa'nın isteği ve baskısıyla çıkıyor. Geçmişte mesele Avrupa'ya yaranmak ve özel- likle azınlıklar konusundaki baskıları ortadan kal- dırmak amacına yönelikti, bugün ise AB ile bü- tünleşme hedeflenmiş durumda. ••• Ama açıklıkla görülüyor ki her iki dönemde de köklü bir değişim, yeni birtoplum modeli hedef- lenmiş değildir. Böyle bir değişim, toplumsal ve siyasal bir ira- deyi, temele inecek reformların tutmasını sağ- layacak, eğitimden başlayan sosyal girişimleri zo- runlu kılmaktadır. Türkiye'nin AB ile bütünleşebilmesinin iki ko- şulundan biri budur, ikincisi ise AB'nin de bizi is- temesidir. Bu iki koşulun, ikisinin gerçekleşmediğini ve gerçekleşemeyeceğini görmekteyiz. AB Türkiye'yi tümüyle dışlamak istemese bi- le kesinlikle tam üye olarak içine almak da iste- memektedir. Bu gerçeği açıklıkla görmemiz gerekiyor. Ama görmemiz gereken ikinci gerçek de Türkiye'nin de köklü bir değişimi ve yeni bir modeli isteme- mesidir. Bu durumda AB'nin bizi isteyip istememesi de pek anlam taşımıyor. Yakın biryabancı gazeteci dostumla konuşu- yordum: - Bizi istememenize pek aldırmıyorum, önemi yok, dediğimde çok şaşırmıştı. - Nasıl olur, dedi. - Evet, diye yanıtladım, nasıl olsa Türkiye de değişim istemiyor. Yani siz istesenizde bizim ko- şulları yerine getirme konusunda ciddi bir irade- miz yok. Bizde pek popüler bir şarkı vardır "Gel desen gelemem ki.." der, işte durum aynen öy- le. ••• Bilmem kaçıncı "Reformlar yetmez, uygula- maya bakalım" haberinin yer aldığı dünkü Cum- huriyet'in 17. sayfasında Nilgün Cerrahoğ- lu'nun köşesindeki "Orospu Alman Gibi Yaşı- yordu!" başlıklı yazısı, Berlin'de ailesinin tutucu, gerici değerlerine uymayıp başını açarak "Alman gibiyaşayan" Hatun Sürücü'nün kardeşi tara- fından öldürülmesi üzerine, Türk gençlerinin kü- çümsenmeyecek bir bölümünün "Orospu, Al- man gibiyaşıyordu " tepkisi üzerine Alman ve Av- rupa kamuoyunun içine düştüğü dehşeti anla- tıyordu. Yine aynı yazıda son zamanlarda, 6 Türk kızının evlilik dışı ilişkiye girdiği için aynı akıbete uğradıkları da belirtiliyordu. Olay ne ilktir ne de son ve ne Berlin ne de Al- manya ile sınırlıdır. Türkiye'nin değişmemekte direnen yapısının Almanya'daki bir yansımasıdır ve Türkiye'nin birçok bölgesinde aynı davranış, aynı akıbetle sonuçlanacaktır. Yani Türkiye değişmemekte direnmektedir. Yasal değişikliklerle, göz boyamakla yetinen erk, değişmemekte ısrarlı, hatta geriye doğru bir değişimde öncü olduğuna göre, Avrupalı bizi is- tese ne olur, istemese ne olur? Gel deseler bile gidecek halimiz yok ki!.. Bütün bunlardan sonra, kadına bakışı bu olan ve bu bakışı gittikçe daha da beterleşen bir ül- kenin "8 Mart Kadınlar Günü"r\ü kutlamaya kalk- mamamı anlayışla karşılayacağınızı tahmin ederim. asirmenfacumhuriyet.com.tr AKP MÎLLETVEKİLÎ KÖŞDERE 'Adalar kumar turizmine açılsm' TURHAN NARLER ÇANAKKALE - AKPÇanakkaleMillet- vekili İbrahim Köşde- re, Bozcada ile Gökçe- ada'nın kumar turizmi- ne açılmasını istedi. Kendisinin kumar oy- namadığını, ancak Tür- kiye'nin tıırizm potansi- yelinin giderek artmak- ta olduğunu belirten Köşdere, kumarı yasak- lamanın çözüm olmadı- ğını savunarak "Kumar düşkünlerioynamakiçin yabancı ülkeleregidiyor ve harcamalannı orada yapıyorlar. Bu nedenle dövizlerimizdeyurtdışı- na kaçıyor" dedi. Daha önce de bu ko- nuda bir girişim başlat- tığını, ancak sonuç ala- madığını söyleyen Köş- dere, bu konuda Külrür ve Turizm Bakanlığı' na birrapor sunduğunu kay- detti. Köşdere, iki ada- nın kumarturizmine açıl- ması halinde bölgenin cazibe merkezi haline gelecegini savundu. Emek Platformu toplantısmdan çıkan karar: SEKA'ya müdahale hepimize müdahaledir BubaharbaşkaolacakANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Hmek Platformu SEKA gündemli olarak olağanüstü toplanırken Emek Platformu Dönem Sözcüsü Metin Bakkalcı, sürekli eylem sinyali ver- di. Bakkalcı, "Bubaharbaşka bahar olacak" dedi. Platform, SEKA Iz- mit Fabrikası'na müdahale edilme- si durumunda tünı Emek Platfor- mu'nun tepki göstermesi kararı al- dı. Emek Platformu Başkanlar Kuru- lu, Türk TabiplerBirliği Genel Mer- kezi'nde olağanüstü toplandı. Plat- form Dönem Sözcüsü Türk Tabip- ler Birliği'nın 2. Başkanı Metin Bak- kalcı, burada yaptığı açıklamada, • Emek Platformu'nun yaptığı olağanüstü toplantıda, SEKA Izmit Fabrikası'na müdahale edilmesi durumunda tüm Emek Platformu'nun tepki göstermesi karan alındı. Dönem Sözcüsü Metin Bakkalcı, yakın dönemde yapılması planlanan eylemlere dikkat çekerek "Bu baharın, hayatı, Türkiye açısından daha da güzelleştireceğine inanıyoruz" dedi. SEKA'nın, "sadece750kişininişme- selesi" olmadığını belirtti. Türk-tş üyeleriııin geçen hafta işyerlerini terk etmeyerek "uyarı eylemi" gerçek- leştirdiklerini dile getiren Bakkalcı, "bu uyarının yeterince algılanama- dığının görüldüğünü" söyledi. Baş- bakan RecepTayyipErdoğan'ın SE- KA'nın şov merkezi haline dönüştü- ğüne ilişkin sözleriniyse son derece talihsiz bulduklannı vurgulayan Bak- kalcı şöyle devam etti: "Sayuı Başbakan, 'SEKA siyasi şova çevrilnıiştir. Işçiler politikleşti- rilmektedir' benzeri cümleler ifade ediyor. Bu, devlet adamı ciddiyetiyle bağdaşmayan ifadeler olsa gerektir. Ortadaki şov degil, hayatın içindeki acıların, hayatın içindeki unıutların, inançlann meselesidir. Bu şov değil- dir. Orada gerçekinsaniaryaşıyor. O gerçek insanlarla bu kaderi payla- şan Türkiye'deki gerçek insanlar ça- ba gösteriyorier. Hayatı şov diye ni- telendirmenin doğru olmadığını ifa- de etmek gerekiyor." Sorunun tehditkâr bir üslupla kar- şılanmaması gerektiğini söyleyen Bakkalcı, "SEKA'ya bir müdahale olursabu ülkenin vicdanı nıutlak an- lamdaisyaneder" dedi. Yakın dönem- de yapılacak eylemlere de dikkat çe- ken Bakkalcı, "Bu bahar, bir süre- dir söylüyorduk, bir başka baharola-, cak. Türkiye tarihine <le böyle geçe- cek. Istense de istenmesede böyleola- cak. Bu baharın, hayatı,Türkiye açı- sından daha da güzelleştireceğineina- nıyoruz" diye konuştu. Toplantı sonrası yapılan açıkla- mada, SEKA Izmit Tesisleri'ne mü- dahalenin tüm Emek Platformu1 na karşı bir müdahale anlamına gelece- ğine dikkat çekilerek "Böyle bir ola- sılıkta Emek Platformu olarak ge- rekli müdahale yapılacaktır" denil- di. Açıklamada, sosyal güvenlik ve özelleştirmelere dönük olarak Emek Platformu'nun ortak bir çalışma baş- latacağı da vurgulandı. MÜDAHALE ETME TEHDlDİ Hükümetten operasyon işareti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - SEKA işçilerinin Izmit fabrikasındaki direnışini görüşen Bakanlar Kurulu'ndan, çahşanlann daha önce reddettiği önerılerı içeren bir paketle "eylenıe müdahale etme" tehdidi çıktı. Bakanlar Kurulu toplantısıyla ilgili açıklama yapan Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, sorunu insani açıdan diyalog yoluyla çözmek için azami iyi niyeti gösterdiklerini savundu. Fabrikanın son zamanda bir siyaset alanı haline getirildiğini söyleyen Çiçek, "Buradaki işçiler üzerinden bir kısım nartilerimiz siyaset yapmakta, istisnıar yapmakta. İkincisi nıarjinaL, ideolojik gruplar, yine oradaki işçilerimiz üzerinden kendi emellerini gerçekleştirmeye ve Türkiye'de huzursuzluk çıkarmaya gayret etmişlerdir" diye konuştu. Bakan Cemil Çiçek, fabrikanın kapatılması için 1998 yılında çıkanlan Özelleştirme Yüksek Kurulu karannda dönemin başbakanı Bülent Ecevit'in imzası bulunduğunu, buna • rCanunsuzluğa devletin uzun süre müsaade etmesinin mümkün olmadığını söyleyen Bakan Çiçek, "Azami sabır da gösterdik. Bu sabrın smırımn zorlandığı dönemlcr oluyor" dedi. karşın Ecevit'in de lzmit'e gidip "işçiler üzerinden siyaset yapüğmı" söyledi. 100 işçinin emeklilik süresinin geldiğini, 200'ünün Akdeniz fabrikasına yerleştirilmek istendiğini, bir grubun Izmit Büyükşehir Belediyesi'nde istihdam edilebileceğini belirten Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, açıkta kalan işçilerin de Devlet Memurlan Yasası'nın daha önce özelleştirme mağduru işçiler için değiştirilen 4-c maddesine göre kamuda istihdam edilmek üzere başvuruda bulunabileceğini Haklar ve Özgürlükler Cephesi ile Ezüenlerin Sosyalist Platformu üyeleri gözaltdan protesto etti. Işçilere destek içinfabrikada nöbet tutan 16 lüşi gözaltına alındı SEKA destekçilerine müdahale AHMET KURT İZMİT- SEKA lzmıt lşletme- si'nin kapatılmasına karşı fabri- kaya kapanan işçilere destek ver- mek amacıyla fabrika önünde nöbet tutan Haklar ve Özgürlük- ler Cephesi (HÖC) ve Ezilenle- rin Sosyalist Platformu (ESP) üyelerine müdahale eden polis 16 kişiyi gözaltına aldı. 20 Şubat Pazar gününden itiba- ren fabrikanın önünde çadır kuran HÖC ve ESP üyeleri 24 saat sü- reyle işçilere yönelik herhangi bir müdahaleye karşı nöbet tutuyor- du. Dün sabah saatlerinde güven- lik güçleri toplantı ve gösteri yü- rüyüşlerini düzenleyen 2911 sayı- lı kanuna muhalefet ettikleri ge- rekçesiyle HÖC ve ESP üyeleri- ne müdahale etti. Standlannı dağıtan polis, Meriç Solmaz,AhmetTelli, SerdarEryıl- maz, Kurtuluş Sankaya, Berrin Özer,Hasibe Çoban,SezaiDemir- taş,ErenDoğru,CeyhunBoy,Cen- giz Karakaş, Sait Ali Aslan, İlker Şahin, Musa Yıldırun Demirci, Emrah Çolak, Cenı Özcan ve so- yadı belirlenemeyen Ulaş adında bir kişiyi gözaltına aldı. ESP ve HÖC üyeleri de dün belediye iş- hanı önünde toplanarak arkadaş- lannm gözaltına alınmasını pro- testo ettiler. DSP'DEN TEPKİ 'Çiçek doğruları söyletniyor' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-DSP Genel Merkezi, Hükümet Söz- cüsü Cemil Çiçek'in SEKA'nın kapatılması kararında Bülent Ece- vit'in de imzası olduğu yönündeki beyanıyla gerçekleri çarpıttığını öne sürdü. DSP Genel Merke- zi'nden yapılan açıkla- mada, Hükümet Sözcü- sü Cemil Çiçek'in Bü- lent Ecevit hakkındaki sözlerine tepki gösteril- di. SEKA'nın 55'inci hükümet döneminde Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla özel- leştirme kapsamına alındığı anımsatılarak Ecevit'in 11 Ekim 1998 tarihinde konuyla ilgili olarak yaptığı, "SEKA işçilerinin işsiz kalması- m önlemek için hiçbir hak kaybına yol açmak- sızın fabrikalaruu elden çıkarmama karan al- dık" sözlerine yer veril- di. CHP'li Amber, hükümetin SEKA'yı karalama eğilimine girdiğini söyledi 'Erdoğan gerçekleri çarpıtıyor' kaydetti. 4-c maddesinden yararlanmak için başvuru süresinin 17 Mart'ta sona ereceğine dikkat çeken Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bütün bu tekliflere ragmen bu direniş devam ederse korkarun ki bugün kendilerini desteklemeye gelenler kenara çekilir, oradaki işçilerimiz yasalarla, yargıyla, devletin güvenlik güçleriyle karşı karşıya kalabilirler. tşsizliğin had safaya vardığı bir dönemde bol keseden yatınnı yapma imkânı yoktur. Biı takıın illegal örgütlerin veyafirsatçısiyasetçilerin istisnıanııa ınaruz kalmamalan için her türlü gayreti gösteriyoruz. Şu anki durum fiili bir durumdur. Uzun süre kanunsuzluğa devletin müsaade etmesi de mümkün degil. Vatandaşın kesesinden kimscye aruk ağalık yapacak halimiz yok. 440 trilyon lira gibi önemli bir kaynak 1998'den beri buraya aklanlıyor. Umanz sorunun barışçıl yoldan çözümüne katkı sağlarlar, değilse kanuıüar yüriuiUkte. Uzun süre şu işi götürmek niyetinde değiliz. Azami sabır da gösterdik. Bu sabnn sınırının zorlandığı dönemler oluyor." ANKARA (CumhuriyetBüro- su) - CHP Hatay Milletvekili Züheyir Amber, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın SE- KA ile ilgili gerçekleri çarpıttı- ğını söyledi. SEKA fabrikası- nın 5.8 milyon dolarlık yatırım- la alanında rekabet edebilir bir yapıya kavuşacağını belirten Amber, bu rakamın, Başbakan- lık eski ve yeni binası ile yazın Erdoğan'ın Istanbul'da çalışa- cağı makam odası için yapılan harcamaların altında olduğuna dikkat çekti. Züheyir Amber dün; Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan ve Diyarbakır Milletvekili Muh- sin Koçyiğit'le birlikte SEKA Izmit fesisleri'nde yaptığı in- • SEKA'ya yapılacak yatınmın, Başbakanhk makam odası harcamasından daha az olduğunu savunan Amber, "SEKA namusumuzdur" diyenleri sözlerini tutmaya çağırdı. celeme sonuçlarına ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. SEKA olayıyla özelleştirme adı altında yaşanan sanayisiz- leştirme politikasının bir kez da- ha gündeme geldiğini belirten Zübeyir Amber, "En başta hü- kümet yetkilileri olmak üzere tüm sosyal devlet karşıtlan SE- KA'yı karalama, rakamlan,ve- riieri çarpıtarakkamuoyunuya- nıltma ve SEKA işçisinegösteri- len desteği kırma eğüimine gir- miştir" dedi. Başbakan Erdoğan'ın, "SE- KA'mn devlete maliyeti 30 mil- yar lira, şu anda aylık 2 milyara yakın elimizcpara geçiyor" yö- nündeki açıklamalanna dikkat çeken Amber, oysa çahşanların gerçek maaşlarımn 617 milyon lira olduğunun anlaşıldığını, bu açıklamaların "yargıyıetkileme amacı" taşıdığını ifade etti. •çözüm önerlyoruz' SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın da Erdoğan'ın "SE- KA'yagidenlerşovyapıyor'' söz- lerini eleştirdi. 4 Mart Cuma gü- nü SEKA işçilerini ziyaret etti- ğini belirten Karayalçın, SE- KA'ya 1994 yılında KARDE- MlR'de uygulanan modelin uy- gulanmasını önerdi. SHP lideri Karayalçın, şöyle konuştu: "Ön- celikle SEKA'da yıllardır ihmal edilen modernizasyonyatuımla- n yapılarak piyasa şartlannda üretime geçmesi sağlanmalıdır. Gerekliyaünmlaryapılmca SE- KA'yı ister kamu işletnıesi ola- rak çahştınn, isterseniz işçilerle sendikanın oluşturacağı bir ya- pıya devredin. Hükümetyaürıın için para bulamam diyorsa ona da çözüm gösteriyoruz. Avrupa Yatmm Bankası 2005-2007 dö- neminde Türkiye'ye proje kre- disi olarak2.5 milyar Euro ayır- dığmıaçıkladLİştekaynakproje." St^IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Katıldığım bir toplantıda, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü eğer kadın sorununu birgüne hapsetmek an- lamına geliyorsa, bunu doğru gör- müyorum" diyordu bir kadın ko- nuşmacı. Haklıydı, Türkiye'de ka- dın günü, diğer anma günleri gibi seremonilerle dar bir alana hap- sedilebilir. Bu uyarıyı dikkate almak gerekiyor. Kadınlar günü nedeniyle erkek- lerin egemen olduğu resmi ve gay- ri resmi örgütler, kadınların ne ka- dar önemli olduğuna ilişkin kutla- ma mesajları yayımlıyor, tıpkı öğ- retmenler Günü'nde olduğu gibi. Bu bir anlamda kadın sorununun içinin boşaltılması olarak da kabul edilebilir. Yazımın başlığında da belirtti- ğim gibi kadın sorununun aslında bir erkek sorunu olduğunu düşü- nüyorum. Çünkü, kadın konusun- da duyarlı davranmamızın asıl ne- deni dünyadaki erkek egemen dü- zen. Dünyanın yarısı kadın, yarısı Kadm Sorunu Erkek Sorunudur da erkek. Eğer bir yarısı diğer ya- rısı üzerinde egemenlik kuruyor- sa, öyle bir dünyada zaten baştan adalet ve eşitlik olanağının önü kesiliyor demek. • •• Biz erkekler, erkek egemenliğin- de kurulan bu düzenden mutlu muyuz? Bir yönüyle bakıldığında evet. Türkiye'de yapılan araştır- malara göre taşınmaz malların yüz- de 93'ü erkeklere ait. Bu erkekle- ri mutlu ediyor olabilir. Mülkiyete egemen olmak iktidara da, gün- delik yaşama da egemen olmak anlamına geliyor. Bu sayede erkek- ler, cinsellik dahil birçok alanda düzeni kendi isteklerine göre kur- ma olanağını elde ediyorlar. Ancak bu kadar haksız, adalet- siz ve eşitsiz ilişki, insan ilişkileri- nin de sağlıksız olduğu anlamına gelmez mi? Yaşamı paylaştığımız kadınları, elimizdeki ekonomik, toplumsal ve siyasi güçlerle bağım- lı hale getirdiğimizde, bu ilişkinin sevgiye, aşka ve de güvene da- yalı olması mümkün mü? • •• Savaşlar dünyasında yaşıyoruz. Irak, ABD işgali altında. Bu işga- lin acısını Irak halkı çektiği gibi bü- tün dünya da bu acıdan nasibini alıyor. Bu işgalin en çok acısını çekenlerse kadınlar ve çocuklar. Işgalci askerler, Irak halkına acı çektirirken kadınlar bu acıya ek olarak tecavüze uğruyor, cinsel saldırılann hedefi haline geliyor. Savaş ve silahlanmanın bedelini en çok onlar ödüyorlar. Dünyadaki erkek egemen dü- zene karşı eşitlik, adalet için kar- şı çıkan feministlere erkek dün- yası iyi gözle bakmıyor. Bazen kü- çümseyerek, bazen öfkeyle dile getiriyorlartepkilerini. Bu tepkile- ri, kırsal kesimde töre cinayetini sürdüren, evde karısını döven ka- sabalı erkeklerden çok kentli, oku- muş erkeklerin gösterdiğinin tanı- ğıyım. Aydın diye bilinen birçok okumuş erkeğin, sorun kadın ko- nusu olunca nasıl ilkel tepkiler gösterdiğini biliyorum. Ben bu konunun önce okumuş erkeklerin değişmesinden geçtiği- ne inanıyorum. Bu kolay mı? Ta- bii ki kolay değil. Çünkü, mülkiyet, cinsel sömürü gibi temel üstünlü- ğün de ötesinde gündelik yaşamın küçük imkânlarını bile kendi leh- lerine kullanmaktan erkeklerin vaz- geçmesi, kendi kendine olamaz. Mutlaka bu durumun değişmesi için bir müdahale gerekiyor. İşte bu müdahaleyi ilk önce fe- ministler yapıyorlar. Onlar yaptık- ları için de kadınlar arasındaki en tehlikeli günah keçileri olarak on- lar görülüyorlar. Kadın dünyası geçmişe göre çok mesafe aldı. Artık haklarını savunmak konu- sunda belli birtavıralabiliyorlar, bu tavır her alanda gelişiyor. Kadınları ezmek ve sömürmek yerine onlarla, dünyayı paylaş- mak, yer küreyi daha yaşanılabi- lir bir yer haline getirecek. Kadın- larla paylaşılan dünyada, ezilen- lerle de paylaşılacak şeyler oldu- ğu görülecek. • • * Sevgi ve gerçek aşk, eşitlik te- melinde kurulabilir. Bir cinsin di- ğer cins üzerinde egemenliğinden aşk da, sevgi de çıkmaz. Erkekler, eşitlik dünyasına her adım attıklarında, aslında daha gerçek bir sevgiye de adım ata- caklar. Bunu bir erkek sorunu ola- rak görsek dünya daha güzel ola- cak. 8 Mart, daha güzel bir dünyay- la gerçek anlamına kavuşacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear