23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 MART 2005 ÇARŞAMBA 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr Söyleyeceği sözü olan, biçimi o sözden yola çıkarak arayan bir sanatçı... CENGİZ BEKTAŞ Küflir sandığınız sözcük bir serginin adı... Saim Bugay'ın Atatürk Kültür Mer- kezi'nde açılan, yakında Izmir'de de açı- lacak olan (5-15 Nisan günleri arasın- da, îzmirTürkAmcnkanDerneği'nde) 'Hayvanlar' sergisinin başlığı... Bu söz bana, çocukluğumdan ben çok sevdiğim bir Bekri Mustafa gül- mece öyküsünü anımsatır: ŞekriMus- tafa Balık Pazan esnafına çok bozulur- muş. Balık Pazarı Eminörrü'nde bir sokaktı. Haliç kıyısına koşuttu... Be- nim bildiğim günlerde, özellikle me- zeciler, bir de sarraflar vardı bu sokak- ta... Bekri 'ninçağındada öyleolsage- rek ya, bilmiyorum... Artık alan olma- yan Eminönü Alam'nın Mısır Çarşısı yanı açılırken yıkıldı. Işte bujadaki es- nafa bozulan Bekri Mustafa, bir gün kafayı iyice çeker, sokağın başına ge- lir, durur, derinlemesine bağınr: Eşşoğlueşşekler! Dükkânlanndan fir- layan esnaf, şaşkın şaşkın sesın geldi- ği yöne bakar. Bekri de bir süre onla- n süzdükten sonra ekler: Amma da çokmuşsunuz! "SaimBugay'ınkideböylebir nara- lannıa mı?" diye düşünmemek elde II mıY Sanat bir tasarımdıı Başka hayvan yontuları da var ser- gide... Ama her şeyden çok eşek var... Saim Bugay'm çoğaltma tutkusunun sonucu... Gerçekleri gibi sevimliler de... (Bir insana kötü söz söylemek için neden ille hayvan adları kullanı- nz?) Bu eşeklerden alanlar, gene de on- ları bir boşalma aracı olarak kullana- caklar belki de. Bir olaya, bir kişiye çok kızdığınızda, Saim'in eşeğijne 'eşşoğ- aşka hayvan yontulan da var sergide... Ama her şeyden çok eşek var... Saim Bugay'ın çoğaltma tutkusunun sonucu... Gerçekleri gibi sevimliler de... (Bir insana kötü söz söylemek için neden ille hayvan adları kullanınz?) Bu eşeklerden alanlar, gene de onları bir boşalma aracı olarak kullanacaklar belki de. Bir olaya, bir kişiye çok kızdığınızda, Saim'in eşeğine 'eşşoğlueşşek' deyip karmnızın şişini indirebilirsiniz örneğin. lueşşek' deyip karnınızın şişini indire- bilirsiniz örneğin. Saim Bugay yapıtlanyla bir anlamı, bir düşünceyi dıle getirdi hep. Sanatçımn söyleyeceği bir sözü ol- malı... Durum saptaması olarak yapı- lan iş, sanat olmaya yetmiyor. Yazın- da da bu böyle... Sanat bir tasanmdır. Geleceği düşünmenin, ona bir şeyler eklemenin yoludur. Sanatçımn söyle- yecek bir sözü yoksa; olsa da, uygun aracını-gerecini, dile getiriş yolunu bu- lup onu söyleyemiyorsa; yaptığı, biçim- le uğraşmaktan öteye geçebilir mi? Ne diyordu Nâzım: "Evvela bir metodoloji meselesi olarakşunukabuleuneli: Şekfldenöze, muhtevaya değil; muhtevadan, öz- den şekle. tlk önce muhteva, sonraşe- kil. Şeklin nasıl olacağmıtayin edecek muhtevadır. Tabii bu metodoloji ba- kuııuıdan böyledir. Yoksa şekiDe muh- teva bir birliktir. Lakin bu birlikte karşılıklı etkileri olmakla beraber eninde sonunda tayin edici unsur muhtevadır." Böyledir Saim'in işle- ri... Söylenecek bir söz vardır önce... Bu sözü dile getırmek için çıkılmış- tır yola... Bu aşamada, söylenecek sö- zün nasıl söyleneceğidir sorun... Öz bütünleşeceği biçimi arayacaktır... Saim Bugay'ın AzizNesin yontusu- na bakın. Yaşamının özünü, özetinı söyler gibidir size... Bıldiğınden şaş- mayan, direngen, kendine güvenen, yere sapasağlam basan bir kişiliktir karşınızdaki... Nâzun Hikmet yontusu da öyle... Göğsünü saldınlara bir kalkan gibi tutan... Özüyle, sözüyle 'vatanhainle- rine' karşı duran... örnek bir Türk aydını Benim düzenlediğinı iki alanda (Ber- gama' da, Lüleburgaz'da) yarattığı Ata- türk yontulan da halkından kopma- yan, onlarla tek kıtle oluşturan duru- şuyla bugüne neler söylüyorlar, görüp de bilmeyecek olan var mı? Bir de ellerine bakın Saim Bugay'ın... Sayısız işinde devingen ellerine... Du- rup dinlenmeden üreten devingen el- lerine... OnunJa ilgilı betıkte de yazdığım gi- bi: Ben Saim Bugay'daıkıkişi ta- nıdım: Birincisi örnek olarak gösteri- lebilecek bir Türk aydını... Çocuklu- ğundan başlayıp tokatlara, çarpılmala- ra, ezilmelere, şuna buna karşın bütün koşullarda kendi akağına yönlenmeyi becerebilen, gücüne gıtse de (gücünü alsalar da); olanak sağlamak şöyle dur- sun, kendi becerisiyle oluşturduğu ola- naklan elinden almak için herkes el- birliği yapsa da, ayakta kalan, bir 'kim- lik' olabilen bir Saim Bugay... Ikınci- si, küfrederek, kavga ederek, ama af- ralanıp tafralanmadan, büyük sanatçı kılıklanna, davramşlanna düşmeden oyun oynar gibi yaratan Saim Bugay... Görün Saim Bugay' ın yaptıklannı... bektas_cengiz((' hotmail.com 14 dalda kazanan sanatçılar 18 Nisan Pazartesi akşamı ödül töreninde açıklanacak Tîyatro Odülleri adayları beürLendi • Afife Jale'de bu yıl 5 dalda özel ödül veriliyor: 'Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü'ne Cüneyt Gökçer, 'Nisa Serezli Aşkıner Özel Ödülü'ne Erol Günaydm, 'Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü'ne oyun yazan ve yönetmen Nesrin Kazankaya, 'Tiyatroda Yeni Kuşak Özel Ödülü'ne Oyun Atölyesi'nin tüm genç oyunculan, 'Yapı Kredi Sigorta Özel Ödülü'ne de Müjdat Gezen değer bulundu. Kültür Servisi - Yapı Kredı Sigorta tara- fından düzenlenen 9. Aflfe Tiyatro Ödülle- ri'nin adayları açıklandı. 14 dalda verilecek ödüller 18 Nisan Pazartesi akşamı Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sara- yı'nda düzenlenecek ödül töreninde sahip- lerini bulacak. Adaylar CemDuygulu,Gök- scl Kortay, I lasan Anamur, İzzet Cünay, Me- rih Tangün, Nami Başer ve Tijen Par'dan oluşan seçici kurul tarafından belirlen- di. 24 kişiden oluşan Oylama Kurulu ta- rafından 17 Nisan Pazar günü noter huzurunda belirlenecek birinci- ler, 18 Nisan Pazar- tesi gecesi tören sı- '/// rasında noterin ödül sahiplerinın bulundu- ğu zarfı sunucuya tes- lim etmesiyle açıklana- cak. Özel odülleri kazananlar 5 dalda özel ödül sahipleri ise belir- lendi. 'Muhsin Er- tuğrul Özel Ödülü'ne Cüneyt Gökçer, 'Nisa Serezli Aşkıner Özel Ödülü'ne Erol Günaydın, 'Cevat Feh- mi Başkut Özel Ödülü'ne oyun yazan Nes- rin Kazankaya, 'Tiyatroda Yeni KuşakÖzel Ödülü'ne Oyun Atölyesi'nin tüm genç oyun- culan, 'Yapı Kredi Sigorta Özel Ödülü'ne de Müjdat Gezen değer bulundu. 14 dalda verilecek olan 2005 Afife Tiyatro Odülle- ri adayları ise şöyle: - Yapım: 'Ağu* Roman' (Sadri Alışık Ti- yatrosu), 'Cinıri' (Oyun Atölyesi), 'Çayha- ne' (îstanbul Devlet Tiyatrosu) - Yönetmen: Ergünlşıldar ('Belden Aşa- ğı Vurmak' - îstanbul Şehir Tiyatroları), Mehmet Ergen ('İki Hayat Sonra' - Kent Oyuncuları, 'AşkDelisi' - Yeni Kuşak Tiyat- rosu) - Kadın oyuncu: Dolunay Soysert('Buluş- ma' - Dostlar Tiyatrosu), SevinçErbulak('Ki- rahk Konak' - îstanbul Şehir Tiyatroları), Tilbe Saran ('İki Hayat Sonra' - Kent Oyun- cuları) - Erkek oyuncu: Bülent Emin Yarar ('Çay- hane' - Îstanbul Devlet Tiyatrosu, 'Diktat' - Semaver Kumpanya), Can Başak ('Çin Kahvesi' - Tiyatro Odası, 'Belden Aşağı Vur- mak' - îstanbul Şehir Tiyatrolan), HakkıEr- gök ('Çayhane' - fstanbul Devlet Tiyatro- su) - Yardımcı kadın oyuncu: Büınur Şerbet- çioğlu ('Kirahk Konak' - Îstanbul Şehir Ti- yatroları), Meral Çetinkaya ('Sezuan'ın tyi lnsanı' - Bakırköy Belediye Tiyatrosu), Me- ral Oğuz ('Ağır Roman' - Sadri Alışık Ti- yatrosu) - Yardımcı erkek oyuncu: CengizBozkurt ('AşkDelisi' - Yeni Kuşak Tiyatro), Erhan Abir ('Belden Aşağı Vurmak' - tstanbul Şe- hir Tiyatrolan), Levent Öktenı ('Dobrin- ja'da Düğün' - Tiyatro Pera) - Müzikal ya da komedi dalında ka- dın oyuncu: Celile Toyon ('Hadi Öl- dürsene Canikom' - îstanbul Şe- hir Tiyatrolan), Hale Akınlı ('Ha- di Öldürsene Canikom' -îs- tanbul Şehir Tiyatroları), Senan Kara ('Kim Kimi Kimle' - îstanbul Şehir Tiyatroları) - Müzikal ya da ko- medi dalında erkek oyuncu: Haluk Bilginer ('Cimri' - Oyun Atölye- si), Volkan Se- vercan ('tkinin Biri' - Tiyatro îs- tanbul), Zafer Algöz ('Çok Yaşa Komedi' - Îstanbul Devlet Tiyat- rosu) - Müzikal ya da komedi dalında yardımcı kadm oyuncu: Ayça Var- her ('Batı Yakasının Hikâyesi' - Îstanbul Devlet Opera ve Balesi), Hikmet Körmükçü ('Kim Kimi Kimle' - Îstanbul Şehir Tiyatrola- rı), Şebnem Sönnıcz ('Cimri' - Ti- yatro Atölyesi) - Müzikal ya da komedi dalında yardımcı erkek oyuncu: Bora Seçkin ('Kim Kimi Kimle' - Îs- tanbul Şehir Tiyatrolan), Gökçer Genç ('Cimri' - Oyun Atölyesi), Ragıp Savaş ('Yüdızlarm Altmda' - Fil Yapım) - Sahne tasanmı: Ali Cem Kö- roğlu ('Çayhane' - Îstanbul Dev- let Tiyatrosu), Hakan DUndar ('Cimri' - Oyun Atölyesi, 'Mem ile Zin' - Semaver Kumpanya), Osman Şengezer ('Pir Sultan Ab- dal' - Tiyatro Ayna) - Giysi tasanmı: Funda Çebi ('Cimri' - Oyun Atölyesi, 'Mem ile Zin' - Semaver Kumpanya), Gülhan Kırçova ('Çayhane' - Îs- tanbul Devlet Tiyatrosu), Tuvana Büyükçınar ('Yıldızlann Altmda' - Fil Yapım) - Sahne müziği: JoelSimon ('Diktat' - Se- maver Kumpanya), Mazlum Çimen ('Mem ile Zin' - Semaver Kumpanya), NurettinÖz- şuca ('Pir Sultan Abdal' - Tiyatro Ayna) Tiyatromuzun öncülerinden Afife Jale'nin adı tiyatro ödülleriyle yaşatılryor. - Işık tasanmı: trfan Varlı ('Cimri' ve 'Ot- hello' - Oyun Atölyesi), İzzetÖnderAnk('Çay- hane' - Îstanbul Devlet Tiyatrosu), MahmutÖz- demir ('Can AteşindeKanatlar' - Îstanbul Şe- hir Tiyatrolan). Halk kütüphaneleri kan ağlıyor Kültür Servisi - 3 Nisan'a dek sürecek olan '41. Kütüphane Haftası' kapsamında Türk Kütüphaneciler Derneği îstanbul Şubesi, ülkedeki halk kütüphanelerinin daha iyi yapılanmalan ve Avrupa'daki kütüphaneler düzeyinde hizmet sunabilmeleri için yapılması gerekenlerı içeren bir bildirge yayımladı. Bıldirgede Avrupa Birliği'ne üye olma sürecindeki Türkiye'nin 2 bin 24 halk kütüphanesine karşıhk Almanya'da 10 bin 531, Fransa'da 3 bin 924, lngiltere'de 4 bin 620 ve Ispanya'da 5 bin 209 halk kütüphanesı bulunduğu öne çıkıyor. 100.000 kişiye düşen halk kütüphanesi sayısı Almanya'da 12.8, Fransa'da 6.6, lngiltere'de 7.8, Ispanya'da 13.03 ve AB ortalaması 10.5 iken Türkiye'de bu sayı 2.9'dur. Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Başkanı Ali Fuat Kartal da Japonya'da 25, Fransa'da 7, Türkiye'de ise 12 bin 89 kişiye bir kitap düştüğünü söyledi. Kartal, toplumsal yaşamda yıllardır kitaba karşı yürütülen olumsuz politikalar sonucunda özellikle gençliğin önemli bir bölümünün kitapla tanışmadan bilgisayarla tanıştığını ifade etti. 1435 kütüphanenln 274'ü kapalı Türkiye'deki 1433 halk kütüphanesinin 274'ünün çeşitli nedenlerle kapalı olduğunu söyleyen Kartal, Kültür ve Turizm Bakanlığf nın öncelikli görevinin, halk kütüphanelerini işlevsel hale getırmek olduğunu ifade etti. Kartal, kütüphanecilik hızmetinin hukuksal dayanağının olmadığmdan, kütüphanelerdeki eleman eksikliğinden yakındı. 41. Kütüphane Haftası kapsamında düzenlenen ve 28 Mart Pazartesi günü başlayan etkinliklerde bugün, Marmara Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu'nda saat lO.OO'da "Geçmişin ve Günümüzün lşığında Kitap" başlıklı panel, konuşmacı: Araş. Gör. Dr. Fatmagül Demirel, tstanbul 4- Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusu'nda, saat lO.OO'da "Hipertekst, Mobil Bilgi ve Hukuklan" başlıklı konferans, konuşmacılan.Yard. Doç. Dr. Leyla Keser, Serdar Katipoğlu, Gülay Özkan, Mehmet Akif Ersoy Kültür ve Sanat Merkezi'nde saat 13.30'da "Halk Kütüphanelerinin Eğitime Katkısı" başlıklı konferans, konuşmacılar: Yard. Doç. Dr. Ümit Konya, Îstanbul Üniversitesi Bilim ve Sanat Merkezi Doktora Salonu'nda "ElektronikDergilerin Yönetimi: Olanaklar ve Sorunlar", konuşmacılar: Yard. Doç.Dr. HülyaDilek Kayaoğlu, Yasemin Kaynak, Güler Demir, Üsküdar Şemsipaşa İlçc Halk Kütüphanesi'nde saat 14.00'te 'Kuantum Toplumunda Kütüphane ve Kütüphanecilik' başlıklı konferans, konuşmacı: Prof. Dr. Berrin Yurdadoğ, CervantesEnstitüsü'nde "Kütüphanede Masal Akşamı", konuk:YücelFeyzioğlu yer alıyor. DEFNE GOLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Deneme Yazınımız Zengin bir deneme yazınımızın olduğu söylene- bilirmi? llk bakışta öyle görünmese de söylenebilir. Zengin görünmeyişinin nedeni de bellidir ka- nımca: Yazın dünyamızda yalnızca deneme yazar- lığıyla tanınan yazarımız azdır. Ataç'tan sonraki yıllarda Salâh Birsel, bütün öteki türleri bir yana itip deneme yazarlığıyla öne çıktı. Bir de Nermi Uy- gur'un deneme dışında türlere kalemi gitmedi. Şimdilerde ise Uğur Kökden var, yalnızca dene- me yazan. öteki türlerde yazdıklarıyla tanınan pek çok de- neme yazarımız da aslında yukarıda anılanlar den- li bağlıdırlar bu türe. llkin Melih Cevdet Anday ge- liyor aklıma. Yıllar boyu gazetemizin ikinci sayfa- sında yayımlanan, sonraları 7-8 koca kitapta der- lenen Cuma yazıları, deneme edebiyatımızın do- ruk örneklerindendir. Yine Cemal Süreya, ne ka- dar iyi bir şairse o denli de iyi bir denemecidir. Ta- dına doyulmaz okumanın. DünyaYayıncılık, çokdeğerli biryayıncılıketkin- liği ile 'Seçme Denemeler' adlı birdizi yayımlıyor. Böylelikle bu türde ürünler vermiş yazarlarımı- zın en seçkin ürünlerini bir arada okurlara sunma yanında, deneme türünün yazınımız içinde nasıl zen- gin bir yeri olduğu da görülmüş olacak. Son günlerde bu dizide yayımlanmış kitaplardan ikisini okumak beni çok mutlu etti. Bunlardan ilki Oktay Akbal'ın Yaşam Bir Uzlaşmadır adlı seç- me denemeler kitabı. Gazetemizde yayımlanan yazılarında da izliyorsunuzdur, deneme yazarlığı- nın temel taşları olan dil, kültür ve duyarlık bileşi- mi Oktay Akbal'ın bütün yazılarına sinmiş. Kimi 1960'lardan '70'lerden, kimi '80'lerden '90'lardan denemeler. Yaşamın anlamını edebiyat olarak gör- müş, benimsemiş bir yaşam deneyiminden elli yı- lı aşkın birzaman boyunca süzülmüş, berrak dü- şünce ve anlatım ürünleri. Çoğun edebiyat yapıtları, yazar dünyaları çev- resinde dönüp dolaşarak yaşama ilişkin sonuçlar çıkarmaya yöneliyor Oktay Akbal.Buyönteminge- çerliliği su götürmez elbet. Kim gösterebilir bizle- re insan dediğimiz varlığı, yaşam denen serüveni edebiyat ürünleri kadar? Olabilecek bütün konu- lar, hayatın bütün görünümleri edebiyat ürünleri- nin içinde ya da çevresindedir. Oktay Akbal'ın denemelerini okurken hayat, edebiyat, yazarlar, sanatçılar, sanat ürünleri ara- sında öyle bir yaşam alanı oluşuyor, öylesine gü- zelliklere dalıyor, düşünce ufuklarına ulaşıyorsunuz ki, kitaptan başınızı kaldırdığınızda, içinde yaşa- dığımız gerçek dünyanın ne denli sıkıcı olduğuna üzülüyorsunuz. Bir yazarın belki de yazı yazarken en başta ge- len ülküsü olan, başka dünyaların varlığını duyu- ruyor Oktay Akbal'ın her yazısı. Uğur Kökden'in yine aynı diziden yayımlanan seç- me denemelerinin adı ise Kaz Dağı Çobanları. Yalnızca deneme yazarlığında ısrarı ve bu türün çağdaş edebiyatımızdaki en özgün verimlerinden birini oluşturması başlı başına değerli kılıyor Uğur Kökden'i. Onun yazılarında insanhğın kültürel mirasının bütün alanlarına kolaylıkla rastlayabilirsiniz. Arke- olojiden resme, tarihten mimarlığa, akla gelebile- cek heralandan esinler, tanıklıklar, birikimler temel oluşturabiliryazdıklarına. Bu yoğun kültür tabanı- na karşın bir bilgi gösterisi değildir amacı; bütün o geniş kültür denizinde aradığı, insanlığın geçmiş- ten geleceğe uzanan serüvenidir. İnsan bireyinin gerçeği arama serüveni. Bunun için en çok başvurduğu iki alandan biri tarihse, öteki de sanattır. Tarih yaşamın bir savcı- sı gibi her dönemde hesap sorandır. Sanatsa in- sanoğlunun güzele ulaşma yolunda gösterdiği ça- ba. Tarihe baktıkça, insanoğlunun utanç sayfala- rını anımsatır ve bir sis çanı gibi yineler, yaşanılan- lar unutulmasın diye. Yazdığı her denemede benzersiz bir üslupçu olarak da görünür Uğur Kökden. Hemen bütün ede- biyat türlerinden, öteki sanatların anlatım olanak- larından harmanlanmış diri, sarsıcı bir dille çıkar okurunun karşısına. Heyecanla çarpan bir yürek gibi, insanlığın soluk alışı duyulur cümlelerinde. Deneme yazarlarımız, öteki türlerde ürünler ve- ren yazar meslektaşları kadar geniş okur kesim- lerince tanınmıyorlar belki. Ama onların yapıtları- nın önümüze serdiği dünyayı da başka yapıtlarda bulabilmemiz zor. Denemeler okuyarak, günlük hayatın serseme çevirdiği belleğimizi parlatabilir, dar bakışlardan kurtulup düşüncenin geniş ufuk- larına yönelebiliriz. turgay@fisekci.com K Ü L T Ü R İ Ç t Z İ K K Â M Î L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear