23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 ARALIK 2005 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 llan Sabah'tan Emre Aköz, Hasan Cemal'in kitabının ilanının Cumhuriyet Kitap ekinde nasıl yayımlandığına hâlâ akıl erdiremiyor ve "resmi" açıklamayı kabullendiğini söylüyor. Yann yayımlanacak Kitap ekinde ilanı göremeyince Emre Aköz'ün yeni teoriler üretmemesi için "resmi" bir açıklama daha yapalım: Doğan Kitap, Hasan'ın ilanını vermemiş. 0.212.343 72 J4faks: 0.212^43 72 % - Içki yasağı mahkemelik olmuş... "IV. Murat düşünsün!" Mekke'de şeytan taşlama yeri genişletiliyormuş. Ee, şeytanlar artınca! GÖZLE gönjlür, eile tutulur şekilde Türkiye her koldan büyük bir kuşatma altında. Emekli General Doğu Silahçıoğlu, işte bu büyük kuşatmayı anlatıyor Günizi Yayıncılık'tan çıkan "Kuşatılmış Türkiye" kitabında. Bu yıl Türk Silahlı Kuvvetleri'nden emekli olan Silahçıoğlu'nu, geçmişte Sultanbeyli'ye diktiği Atatürk anıtı ile ve bugün Cumhuriyet'teki analiz yazılanyla tanıyoruz. Türkiye hangi kollardan kuşatma altında? Silahçıoğlu, yalın üslubuyla sıralıyor. "Kökten dincilik. Bölücü ve aynlıkçı hareket. Yeni dünya düzeni. llımlı Islam. Amerika Birleşik Devletleri. Büyük Ortadoğu Projesi. Avrupa Birliği. Ermeni soykınm savlan." Doğu Silahçıoğlu'nun, yurtsever kimliğiyle ele aldığı her konu başlığı, başlı başına uyanlarla dolu. Kuşatma Peki, Silahçıoğlu, bu uyanları niye yapıyor? Kitabın sunuşunda şöyle diyor Doğu Silahçıoğlu: "Düşüncelerini benimsemeyenleri ya da karşı görüşte olanlan tehdit ederek onları susturmaya veya kalemlerini kırmaya zorlayanlar, geçmişten bu yana bu yöntemi hep acımasızca uygulayageldiler. Ne var ki, insanın doğasında var olan gerçeğe ulaşma içgüdüsü, çoğu zaman bu tehdide kulak asmadı. Bu yolda mücadele verenler; düşüncelerini söyleyebilmek ve yazabilmek uğruna yaşamlannı hiçe saydılar. Bilgi toplumu olma yolunda hızla ilerleyen uluslar, tarihin akışı içinde değişkenlik gösteren yaşamlannı tüm çıplaklığıyla ortaya koymak için, gerek kaynaklara ulaşma ve gerekse bilgi aktanmı alanında büyük olanaklara kavuştular. Türk ulusu için de geçerli olan bu olgunun, kısa süre içerisinde gerçekleşmesi ve yıllar yılı yakalayamadığımız çağdaş uygarlığa erişilmesi yolunda, bazı düşüncelerin yeşermesi ve zamanla yaygınlaşması olmazsa olmaz koşul haline geldi. Ulusumuzun ve ülkemizin aydınlık yannlan için, daha önce yaşamlannı hiçe sayarak gerçekleri söylemekten ve yazmaktan çekinmeyenlerin yolundan giderek bu kitabı yazdım." Doğu Silahçıoğlu'nun bir kurmay titizliği ile kaleme alınan yazılar, tarihe not düşmenin ötesinde dün olduğu gibi bugün de ulusun "makus talih"ini yenecek çok önemli ipuçlan taşıyor. Kaçak Istanbul Teknik Üniversitesi, # Türk Ermeni ilişkilerinde tarihi gerçekler konulu bir sempozyum düzenliyor. Perşembe günü başlayacak sempozyuma bilim insanian ve uzmanlar katılıyor. Fakat Ermeni soykınmını savunanlar davet edildikleri halde sempozyuma gelmiyor. Yani kaçıyor! Din çimento değil, ulus gevşeticidir TÜRKİYE Cumhuriyeti'nin Başbakanlık kohtuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan, Nutuk'u kaynak gösterip Türkiye Cumhuriyeti'rH kuran Mustafa Kemal Atatürk'ün "Din milletin çimentosudur" dediğini öne sürüyor. Işçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Nutuk'u açıp "Recep Tayyip Erdoğan, Nutuk'u okumamış. Kulağına üflenen laflarla ülke yönetiyor" diyor. CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, "Din milletin çimentosudur" sözünün Refah Partisi'nin eski lideri Necmettin Erbakanve arkadaşlanna ait olduğunu ve Hizbullah tarafından da kullanıldığını açıklıyor. Cumhuriyet okuru, Seyma Çelik Arsel, Medeni Bilgiler kitabından Atatürk'ün el yazısı ile bu konudaki görüşlerini anımsatıyor: "Din biriiğinin de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır. Fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz. Türkler Islam dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Bu dini kabul ettikten sonra, bu din, ne Araplann, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de sairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine tesir eünedi. Bilakis, Türk milletinin milli bağlannı gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu." Başbakan'ın Türk ulusuna bir özür borcu olmalı. ÇED KÖŞESt OKTAY EKİNCt 'Takke Düştü, Kel Göründü...' Cumhuriyet ailesinde "Anado- hı"yla en sık buluşanlardan biri- yim. Konulanmız hep "kent, kül- tnr,çevre* ağırlıklı olsa da hemen her sohbette "gazetemiz" de mut- laka vardır... "Nasıl gidiyor?-'', "Yeniyereahşnkmı?..'', "Kimiba- yflerde neden bulunmuyor?_" Son günlerde ise Anadolu'nun bu dost merakı adeta "tescffi"ye dönüştü. Ses tonlanndaki "daya- mşma" tınılannı güçlendiren "atasözJeri", olanı biteni ve "ya- pıhnası gereken"i öylesıne derin anlamlarla özetliyor ki. Örneğrn. "Akurmayın, kervanı yürütün" dıyenler çoğunlukta... Başta Hikmer Çetinkaya olmak üzere, "Hasan Cemal'i ve Cum- huriyet vülannT iyi bilenlerin yazdıklanna bakarak "Besk kar- gayı,oysungözünü" diyenler de az değil... Bunlar arasında benı en çok sarmalayan ise "Takke düştü, kel göründü'' oldu.. "Khap"la değil, "Doğan Medya" sayesinde.. Edebıyatımızın aydınlanma bil- gesi Oktay Akbal bakın ne söylüyor: "Yirmi beş Bra verip o kitabı almayaca- ğnn. Doğan Grubu'nun dört gazetesinde çıkan sayfalar dolusu ahnülan yeterti bulduğum içm~" (Cumhuriyet-11 Aralık 2005 Pazar) Gerçekten, Hürri- yet'in 4 Aralık 2005'teki Pazarekinde iki tam sayfa aynlan "Ayşe Arman röportajı"na yeni- den baktığımda, izleyen günlerde llhan Selçuk'un yine ve tüm ki- barhğıylaaıumsattığı "takke"nin altındaki "kd" öylesine panl pa- nlparhyorki... Işte altını çizdiklerimden bazı- lan: 'AnıTara saygısızhk Ayşe Arman, yıne Akbal' ın ta- nımlamasıyla 600 sayfalık "teş- hirci w likle ilgili röportajını Ece Bar'da yapmış.. Hasan Cemal, "ardaşı'' saydığı bu bar için diyor ki: "Inşaüah, bir gün o da konuş- mayaya da anılannı yazmaya baş- bmaz.Yazarsahepimİ2yananz_" Demek ki "anı"lar sadece biri- lerini "yakmak" için yazıkr! Ede- biyattaki "anı" türüne karşı böy- lesi küçultücü bir yaklaşım, aca- ba nasıl tanımlanabilir? Anılann "anıflaştığı nice kitap vardır ki en birikünli düşün kitaplanyla ya- nşacak düzeyde toplumlara yol göstermişlerdir... Nitekim, aynı "tanımlayama- dığnn" mantık, röportajın hemen tümünde sıntıyor... Kitabı hakkında "Bu kadar not tutulur mu? DeH mi bu? Art niyet var buişte_" denileceğini belirtin- ce, Arman'ın "Var mı" ısrarını "Kesinlikle yok* diye yanıtlayan Hasan Cemal, "Neden o günlük- leri nıtnunız" sorusunda ise "ni- ciMHilrtrl ÇHSOMİSTtU HASAN CEMAL* Kr"Doğan"kitabı_ yefini kaçınveriyor "Yazmak için not akhğını kesin_" Peki, örneğin UğurMumcu'yla ilgili "noflannı acaba neden tut- muş? Yanıtında, kellığin altında- ki "beyni" de okuyorsunuz: "Eko- nonûde dev letçiöği savunuyordu. Antj-Amerikandı. Amerika "dan davet akh, gttmedi Bunlar benim anlaytşmıa uyan şeyler değüdL." Demek ki "özefleştirme"lere daha o yıllardan karşı olmak ve "Amerika'yı eleştirmek", genel yayın yönetmeninin Cumhuri- yet'in en cefakâr yazarlanndanbi- nne karşı "ilerde kullanmak üze- re notiar" almasmı gerektirecek kadar "bmç" beslemesine yetmiş- ti... Nadir Nadi hakkında da neden not tutugunu açıklarken önce "ohımhı" gördüğü sözlerini şöy- le aktanyor: "Zorunhı olmadıkça fotoğrannn basma, kendi fötoğra- ftnı da basma. tnsanlann fîldrle- rivieuğraş, kendikri>1e değiL." Bu "beğendiği'' sözlerle, aynı sayfa- nın yansını kaplayan ve elinde "Cumhurivet'' yaah kahve finca- nını tutarak "poz" verdiği fotoğrafina baktığımda. gazete- mizden aynlıp "medya"ya geçtiği günden itibaren yeni köşesinin de yakla- şık 5'te binnı kapla- yan "fotoğraflı imza- a"nı anımsadım. NadirNadi'nin "kı- sıflayıa''( l ) patronlu- ğundan kurtulur kurtulmaz, ilk yaptığı iş, günlük yazılanna kos- kocaman "resmi"ni basmak ol- maıruş mıydı? Muthı çoğunhık Işte "bö>1ea biri" olduğu artık kendi imzasıyla da belgelenen Hasan Cemal diyor ki; "Benim fi- knierim Türkiye'de daha üstün gekü. Cumhuriyet'in savunduğu fikirier ise azmnkta kakn ve fena halde inişte~" Ne diyelim'7 Biz o "azmhkta'Td fikırlerimizle hem onurumuzu hem de ülkemizi birlikte koru- maktan vazgeçmediğimiz için çok mutluyuz. Hasan Cemal de neden mutluymuş biliyor musu- nuz? Okuyalım: "Ben şu anda cennetteynn. Müthiş mutiuyum. Önünı kesü- miyor. Kendi gündemimi \arab- vornnL tstersem Hakkâri'den ya- zryorum, istersem Brüksel'den. Daha ne isterim?-" Evet... Takke düştü. kel görün- dü. Ama sadece Hasan Cemal'in mi? Onu böylesine "muthı" kılan Doğan Grubu'nun da.. Ve elbet- te şu 600 sayfalık teşhircilik için; "bir gazetenin zaman zaman na- sılnmarhaneyedönüştüğunükeş- fedeceksinizj' diyebilen Ayşe Ar- man'ın da... oekincia cumhuriyetcom.tr KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakKiyahoo.com.tr 4rkad*Şınıı. i/ar ÇİZGİLlK KÂMtL MASARACI kamilmasaracifa mynet.com HARBÎ SEMİHPOROY OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc(qyahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN ltArahk ujuncmumtaz-arücan. com Sir John Oldcat+le 'ın 16. yûzyıtcla hagalden yapı/mıf bir resmi.. F/USMFF K/MO/R?. Hf?'P£ BuGUM, l'UGiL/Z ASKEgjVE MEZHEP SAVUNUCUSU SlR JtHM OLDCASTtEfoLDKESL) İPAM EDİLEREK mKIU P&ENS HEMZY t'L£ DOSTLlK tOJfiZAAJ OLDCASTUE, ONUH HİZMerİNDE ÇAUÇMIŞ, SAZI SAVAÇLARA KATIHAIŞn\ AMCAK, LOLLABO AOU BlR &Uİ MAJZjgKE.Tİ DES1&C- LEOİĞi ApiA/ HAPSE 6İRM>ÇTİ. OAHA £OA//2A P££Ns\ M YARt>IIWYLA K4ÇMlf, YILMABCA 'İASAPIÇI YAÇA - MlÇTt. 14İ4'TE, PKetJSİN TAHTA eEÇMESİMİU AÜDlN- PAM, K&HJA &1Rf/ fSOMPtf) tZURAAAKLA SUÇlAUA - RA£ YAKALAUMIŞ VE IDAM E&LMİÇri. ÛHUJ X4ZAK. VALUAM SHAHESPEARE, OMU ÇEÇİTÜ OYUKILAfZMOA FAUSmi=F ADfYLA kUJLLAMACAK, <S. YIİZYIL SONUN- DA ISB, SUİCEPPE YEIZGİ'HİH SOti 0PE8ASI "FALSTAFF^A K&UU OlACAHTJ.(SAgDA} Mot: •FatsHtff™, FaltB -SMff.yani stKtfe personel PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Algılama Bozuklukları Hürriyet'in ağırlıklı olarak reklam-tanıtım eleştirile- ri yazan akademisyen bir yazarı var: Ali Atıf Bir. Bu yazılan dışındagazetesinin okurlanna "/7oş"ge)ecek konularda da kalem oynatryor. Gazetesinin patronu Aydın Doğan ile arasının çok iyi olduğunu, patronu ilekarşılaştığındaonun, "Hoca, çok doğru bir iş ya- pıyorsun, çok öğretici..." türünden iltifatlarda bu- lunduğunu da anlattığı 11 Aralık tarihli yazısını Ha- san Cemal'i savunmaya ayırmış. Yazısında Hasan Cemal ile başta llhan Selçuk olmak üzere Cumhu- riyet yazarları ve Cumhuriyet arasındaki tartışmayı, "Doğan Kitap bu kitabı yayımlamış, Aydın Doğan engel olmamış, Doğan Grubu gazeteleri de başa- nlıbirbiçimde tanıtımınıyapmışlar, eee, n'olmuş, ne varbunda" düzeyine indirgemeye çalışıyor. Oysa -uzaktan da olsa-, değerlendirebildiğimiz kadanyla Ali Atıf Bir, zeki bir insan, dolayısıyla "o/ay"ı bu düzeyde algılaması olanaksız, ama nedense öy- le algılamış gibi gösteriyor kendisini. Bu arada satır aralannda llhan Selçuk'a da öğüt veriyor, insan bir eleştiriden rahatsız olursa oturur, kendini savunur gibisinden "şeyler" öneriyor. Yani, Hasan Cemal, ll- han Selçuk'a, "Sen faşistsin" mi demiş, o da otu- racak, "Hayırben faşist değilim," diye yazılar kale- me alacak, masasının başına geçecek, "Hayır, ben öyle değil, böyleyim" diye Hasan Cemal'e laf yetiş- tirecek! • • • Ne llhan Selçuk'un Aydın Doğan'a hitaben yazdı- ğı yazılarda ne de konuyla ilgili yazan öbür Cumhu- riyet yazarlannın yazdıklannda, "Hasan Cemal o ki- tabı niye yazdı", "Doğan Kitapçılık o kitabı niçin ya- yımladı" ya da "Aydın Doğan bu kitabın yayımlan- masına niçin izin verdi" anlamına çekilebilecek bir sıtem var. Fakat "Hoca", konuyu bir "rfade ve dü- şûnce özgûriüğü" sorununa, "sansürcülük" soru- nuna dönüştürmeye çabalıyor. Hasan Cemal'in ki- tabının ilanı, içeriği bilinmesine karşın Cumhuriyet Yayın Kurulu'nun onayıyla gazetenin 8 Aralık tarihli Kitap Eki'nde yayımlanmış. Ali Atıf Bir'in yazısı ise 11 Aralık tarihli. 0 zaman insan haklı olarak, "AliAtıf Bir'in yazdıklanndan muradı ne" diye soruyor. llhan Selçuk'un da, öbür Cumhuriyet yazartannın da tepkileri bir yanıyla bu tür "kasıtlı" algılama bo- zukluklanna, çarpıtmalara. Yoksa hıçbir Cumhuri- yetçinin, -Ali Atıf Bir "müstehh" olsun-, Doğan Gru- bu bize saldınrsa batanz, gibi bir korkusu yok. llhan Selçuk'u da, bizi de ilgilendiren konu Doğan Gru- bu'na ait gazetelerin aynı gün, benzer başlıklarla ve tam sayfa Hasan Cemal üzerinden Cumhuriyet'e karşı saldınya geçmeleri. Bu saldınnın nedenlerini bi- liyoruz, bildiklerimizi de yazıyoruz, bundan böyle de yazacağız. Cumhuriyet'in kendisi gibi yazarlan da ni- ce badirelerden geçmiş, buna da "Hodri meydan!" diyoruz. • • • Epeyce bir zamandır Cumhuriyet'e saldırmak mo- da, bu arada yakıştırılmaya çalışılan "Kızılelmacılık" sıfatı da bu rnodanın bir görüntüsü. Kimileri Cum- huriyet deyince kırmızı görmüş boğa gibi azgınlaşı- yor, kim bilir hangi "yenidüzen" azgını da Cumhu- riyetçilere bu "akıllara seza" sıfatı yakıştırmış, baş- ka birileri de mal bulmuş Mağribi gibi üzerine atla- mış. Sözgelimi, benim, -bırakın Kızılelmacılığı-, mil- liyetçilıği eleştiren en az otuz yazım yayımlandı kö- şemde; diyeceğim o ki bize bu sıfatı yakıştırabilme- si için insanın azgınlaşmanın ötesinde olağanüstü dangalaklaşması da gerekiyor. Kimi sivri zekâlılar da "gamizon gazeteciliğini" ya- kıştınyoriar Cumhuriyet'e; bunu da en az yirminin üzerinde yazannın askeri darbelerde gözaltına alın- dığını.tutuklandığını, işkencegördüğünü, ağırhapis cezalarına mahkûm olduğunu, uzun yılarını cezaev- lerinde, sürgünlerde geçirdiğini bilerek yapıyoriar. Bunu yapanlann arasında "eski solcular^ var, şim- dinin ar damariarı çatlamış dönekleri yani. Neyse ki kendi alanında gerçekten iyi bir uzman olan Ali Atıf Bir bunlardan değil; kendi uzmanlık ala- nı dışında olan bitenleronu öylesine heyecanlandır- mış olmalı ki algılama yeteneği bir anlık devre dışı kalmış. Bir de Hasan Cemal sevgisi var yüreğinde, onu, "abi, arkadaş, dost, gazetecilikfenomeni"'ola- rak görmesine yol açan. Ne diyelim, Tann insanı Ha- san Cemal gibi dostlardan korusun! (e-posta: dkavukcuoglu@superonline.com) BULMACA SEDAT YÂŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/ Kastamo- nu'nun Cide ilçesinde, do- ğal güzelli- ğiyle tanınan birkoy. 2/Bü- yük erkek kardeş... Ta- yin. 3/ Koca- eli Yanmada- sı'mn en uzun akarsu- 9 yu... Asık suratlı, so- murtkan. 4/ Hıristi- yanlarda cenaze ta- şımak için tutulan kimse. 5/Itici neden, güdü... Yerden kay- nayarak çıkan su. 6/ Donuk renkli... Bir 6 bağlaç. II Baryum elementinin simge- si... Bir kitabın say- falannı süsleyen süslü harfler ve desenler. 8/" Yû- züklerin Efendisi" adh roman dizisiyle tanınmış îngiliz yazar. 9/Antil Adalan'nda, özellikle Ha- iti'de yaşayan karaderililerin dini... Dolma yap- mak için hazırlanan kanşım. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Mardin'in Dargeçit ilçesinde birkaphca. 2/Ze- kâ geriliğinin ileri biçimi... Iskambilde koz. 3/th- tilal... Birkişinin ya da toplumun yaşamındaki yü- ce bir olayı anmak üzere yazılan lirik şiir türü. 4/ Satrançta bir taş... Bir yapırun ortasında kalan üs- tü açık ve duvarla çe\Tİli alan. 5/Eski Mısır'da gü- neş tannsı... Fizik biliminin ışık olaylannı ince- leyen kolu. 6/Bitkilerden ilaç yaparak hastalıkla- n iyileştiren kimse... Afrika'da bir ırmak. 7/Bir tür nişasta helvası. 8/Yaklaşık on iki bin yıl önce Pasifik'e gömüldüğüne inanılan, insanlığın ve uygarlıgın anayurdu sayılan kıta... Herkesin gö- zü önünde yapılan. 9/Gerçekleri yanılmadan gö- rebihne yeteneği.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear