14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 O KASIM 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA Etektronik posta: dentzsom©cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60 17 Şeyb Erol Işisağ: İstanbul'da saray darbesi yapılmış. Şeyhülislamdan fetva almadan olamaz!" - Türbanlı kadınlar çağdaşmış... "Ortaçağa göre modern bile sayılır!" .6 Azerbaycan â seçimlerinin 5 sonucu: ğ^ Oylar tarafsız g biçimde Aliyev'in! Şallı "Bir Ş Anıl Öçal: zamanlar demokrasi şalla örtülürdü başbakanlarca, şimdi Fransa'dakı olaylar sanlıyortürbanla." 65. madde Akıf Kökçe: "Kızılay'ın sağlık merkezleri de özelleştiriliyor. Oldu olacak anayasanın 65. maddesindeki 'Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda anayasa ile belirienen görevlerini, fc>u görevlerin amaçlanna uygun öncelikleri gözeterek rnali kaynaklannın yeteriiliği ölçüsünde yerine getirir' rfadesindeki 'yerine getirir' ifadesi, 'satar' olarak değiştirilsin!" ATAM... Sevgili Atatürk. Bugün aramızdan ayrılışının 67. yılında seni bir kez daha özlemle anıyoruz. Yılda bir kez anmanın ötesinde sensiz geçen her yılda, seni her gün daha çok anyoruz. llkelerinin yok edilmesine, devrimlerinin ortadan kakjırılmasına sessiz kalmanın bedeli olarak her geçen gün biraz daha acınacak duruma düşüyoruz. Gafleti ve ihanetı yaşjyoruz. Sevgili Atatürk. Sen Ingilizleri hepimizden çok daha iyi bilirsin. Ingiliz'in biri, kamu kurumlarımızdan senin fotoğraflannın indirilmesini istedi. Bu plan, henüz uygulamaya konmadı. Fakat şimdilik ulusun sabn deneniyor. llk deneme Diyarbakır'da hem de Cumhuriyet Bayramı törenlefinde yapıldı. Senin düşünceierinı savunan bir derneğin üyeleri bayram kutlamalanna Soyle Atamellerinde senin fotoğraflannla geldıği zaman grubun yanına yaklaşan sıvil polisler tarafından "Indirin o fotograflan" diye uyarıldılar. Fotoğrafların polıs marifetiyle indırildi. Diyarbakır'dakı valıyi sorarsan sevgili Atam; görmemiş, duymamış, böyle bir olay olmamış. Sen Türk Silahlı Kuvvetleri'ni de herkesten çok daha iyi bilirsin Atam. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni Türkiye Büyük Millet Meclisi kurduğu zaman sen Meclis Başkanı'ydın; Türk Silahlı Kuvvetleri'nın ilk başkomutanıydın. Türk Silahlı Kuvvetleri, bir kara ordusu olarak kurulmuştu Atam; Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yoktu. Türk Silahlı Kuvvetleri bir bakıma Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ydı. Bugün bize, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın kurucusunun Mete Han olduğunu benimsetiyorlar Atam. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın brövesınde senin Kocatepe'deki resmin vardı; daha dün senin o resmini bröveden çıkardılar Atam. Modernleşiyormuşuz Atam. Senin fotoğraflannın indirilmesini ısteyen o Ingiliz'in adını mı soruyorsun Atam? Ne önemi var... Tanımazsın ki... Ben sana, Kara Kuvvetieri Komutanlığı'nın brövesini yenıden tasariatan generalın adını söyleyeyim Atam: Orgeneral Hilmi Özkök. Tanıyor musun? Söyle Atam... Ne yapalım? Evet Atam, haklısın... Şımdi, başkalarının nutuklannı dinlemenin değil senin Bursa Söylevinı okumanın tam zamanı. SESSÎZSEDASIZ(!) CAŞ/P.BOSm Jb£AÇ \£SbÛ \jtAffUETt Samsun'da ilkokullara piyango çıktı! SAMSUN'DAN bıröğretmen bıldırıyor: "Samsun'da ilçeter dahil bütün okul müdürierı pazartesi günü tüm öğretmenleri toplayarak ellerine Milli Piyango büyüklüğünde 'Samsunspor' başlıklı eşya pıyangosu bılet tutuşturdu ve cuma gününe kadar öğrencılere 5 milyon lıradan satılmasını istedi. Bızım okulda ıtıraz eden öğretmenlere bundan vaJiden kaymakama kadar herkesin haberii olduğu söylendı ve bir de resmi(!) yazı okundu. Bu yazıda satılan biletlerden elde edilecek paranın yüzde 10'unun okula aynldıktan sonra geriye kalan kısmının verilen banka şubesi hesabına yatınlması isteniyordu. Resmi yazı, okunduktun sonra ortadan kalktı, bir daha da gören olmadı. Öğretmenlerden itiraz etmeye çalışanlara, sicıl amiri konumundakı okul müdürü tarafından 'Bu iş yapılacak arkadaşlar, işte o kadar! ftırazı olan bana değil, valiye kaymakama çıksın' denılerek gerekli uyarı yapıldı. Ne var kı bıletterde Millı Piyango Idaresı'nden ızın alındığına ilişkın herhangi açıklama yoktu ve '18 yaşındaki küçükler kampanyaya katılamaz, katılmış ve kazanmış olsalar bıle ikramıyeleri verılmez' yazıyordu. Belli ki yakasına yapışılarak para istenen ilkokul birinci sınıftan lise son sınıftakilere kadar tüm öğrencılere, 'O bileti size değil, velinize sattık' hesabı yapılıyordu." Kemalizm ve Baü HALİLKARAVEIİ "AKP'rim bizim Hıristiyan de- mokratlardan farkı yok. Kema- lizm de zaten tükenmiş." Isveç Dış Politika Enstrtüsü yetkilisinin bu sözleri bana, llhan Sel- çuk'un geçenlerde yaptığı bir saptamayı hatırlatti. Türkiye'deki Islamcılık - laiklik kavgasını Batı'nın, AB'nin ve ABD'nin anlaması mümkün de- ğildır, diyordu llhan Selçuk, bir "Pencere "sinde. Halbuki bu her zaman böyle olmadı. Bir zamanlar Batılı ay- dınlar -ömeğin ünlü tarihçi Ber- nard Lewîs- Atatürk'e ve dev- rimlerine hayranlık duyar, bun- lann Müslüman dünya için bir mode^ oluşturduğuna inanırlardı. Bugün AB "Atatürk portrele- rini ındirin" diyor. Nasıl oldu da Kemalizm Batı'da -bir Isveçli diplomatın tabiriyle- "seküler fundamentalizm", Islamcılık da "demokratlık" olarak tanımlanır hale geldi? Anti-Kemalıst cepheye ve dü- şünceye birgöz atalım: Yelpaze- nin sağ kanadını, Türkiye'yi za- ten AB'de görmek istemeyen, "medeniyetlerçatışması" tezıy- le ünlü Samuel Huntington benzerı tutucular oluşturuyor. Onlann gözündeTürkiye'nin Ba- tılılaşma/ modemleşme serüve- ni "eşyanın tabiatına" aykın, Ke- malizm de dolayısıyla başansız- lığa mahkûm bir deney. "Bugün artık Kemalizmden geriye birşey kalmadtğı" şüphe- si, özellikle laiklik konusunda hassas Fransa'dakı Türkiye aleyhtarlığının -neredeyse düş- manlığının- temel nedeni. Yelpazenin diğer kanadında, Türkiye'nin AB üyeliğini destek- leyen. fakat aynı zamanda Ke- malizmi "tarihin çöplüğûne" atıl- maya hazır bulan liberaller, sos- yal demokratlar ve diğer "ilerici- -ter^yerahyor. özetle, Türk aydınlanmasına inanmayanlar Türkiye'yi Avru- pa'da görmek istemezken, bu aydınlanmaya artık değer ver- meyenler Türkiye'ye "evet" di- yoriar. Bu tutumlardan kendi içinde tutariı olanı, ilki. Ikincisi de aslında Türkiye ko- nusunun boyutlannı aşıyor. Te- melde söz konusu olan, liberal - ilerici düşüncenin Batı'da -özel- likle Avrupa'da- yozlaşması, "modemliğin" içeriğinin değiş- miş olması. Kemalizme "yeni" bakış, klasik "Batıcılığın" Ba- tı'daki ideolojik gerilemenin dı- şavurumlanndan sadece biri. Batı'nın kendi dışındaki -ve gi- derek kendi içindeki- yabancı "cürtürierle ilişkilerini yönlendiren jaşat değer artık "çağdaşlaş- m" değil, "çok kültüriülük" ve 'hoşgörü". Avrupa ülkelerine yerieşmiş 'abancıların o ülkelerin değer stemlerıne, kültürierine uyu- xınu değil, ne kadar geri olur- rsa olsunlar, geleneklerini sür- ûrmelerini savunmak "aydın- \" sayılıyor. Böyle birfikirortamında, etnik fklılıkJann ulus devlet çerçeve- nde eritilmesi ve çağdaşlasma ılamınagelen bir Kemalizm ta- ki anlaşılmaz oluyor. "Hoşgörü" adına çağdaşlaş- mayı gözardı eden bu politikala- nn ağır bir faturası olduğunu, başta Hollanda, liberal Avrupa acı deneyimlerie fark etmeye başladı. Avrupa'nın Müslüman ağırlık- lı banliyölerinde giderek yobaz- lık hâkim oldu. Fakat "ilericiler" Islamcılığa karşı, laikliğe değil, sözde "ılım- lı" bir Müslüman muhafazakâr- lığa umut bağlamakta direniyor- lar. 80'li yıllann, ne sonuçlar do- ğurduğunu bildiğimiz "Türk-ls- lam sentezini" anımsatırcasına, bir "Euro-lslam" ideolojisi yapı- lıyor. "llericiliğin" ne kadargeriledi- ğini belki de en iyi "aydın" Ba- tı'nın hayran olduğu Orhan Pa- muk örneği sergıliyor. Galiba Türkiye'de pek fark edilmedi: Frankfurt Kitap Fuan'ndaki "fe- şekkür" konuşmasında "banş ödüllü" Pamuk, Kemalizmi Isla- miyet konusunda "darfikirli" ve "önyargılı" olarak niteledikten sonra, Türkiye'yi Avrupa'ya taşı- yacak başlıca toplumsal gücün laik milyonlar değil, "muhafaza- kâr Müslümanlar ve onlann si- yasal liderleh" olduğunu iddia etti. Hayret, Türkiye'de bazı köse yazarlan, "konu sadece edebi- yat olunca nekadargüzel konu- şuyor" şeklinde yorumlar yaptı- lar. Konuşmanın siyasi özü nasıl oldu da gözlerden kaçabildi? Buna benzer bir yaklaşıma, Fransız "Le Figaro'' gazetesi başyazarianndan Alexandre Adter'in yeni çıkan "Rendezvo- usavec l'lslam" (Islam'la rande- vu) adlı denemesinde rastlıyo- ruz. Adler, Pamuk'un aksinean- ti-Kemalist değil. Tam tersine, Atatürk'ün değerini çok iyi kav- ramış, dolayısıyla "aykın"bir Av- rupaJı aydın. Ama ne yazıkki takıyyeci AKP RITT Kemalist mirasın önemli bötü- münü -Avrupalılığı- özümsemiş bir sentez" olarak tanımlama saflığını yapmış: "Istanbul'un gençleri, kadınlan ve işadamla- n, Anadolu taşrasının eşrafına ve onlann tesettüriü hanımlan- na teşekkürborçluduriar"', çün- kü bu muhafazakâr Müslüman- lar artık geleceği Avrupa'da gö- rüyorlarmış. Ama nasıl bir Avrupa'da? "Müslüman kız çocuklannın okula türbanlı gelmesi bütün öğrencilerin, okuldakiIsveçliar- kadaşlannın da ruh dünyasını zenginleştiriyor. Ben, kızımı, tür- banlı sınıf arkadaşları olduğu için şanslı sayıyorum." Bu söz- ler, Türkiye'deki imajı pek "ay- dın" Isveç'in "entegrasyon da- iresinin", yani yabancılann top- luma uyum sağlamasmdan so- rumlu devlet kuruluşunun genel müdürüne ait. "Türban Isveç kültürüdür." Bu da yine Isveç'in liberal gazetele- rinden birinin, Müslümanların toplumla ilişkilerini konu alan bir başyazısının anlamlı -ve diğer basında hiç de tepki yaratma- yan- başlığı. Atatürkçü bir Türkiyenin böy- le bir Avrupa'dan sakınması gerekir. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak o yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracj mynet.com HARBÎ SEMÎHPOROY semihporoyın yahoo.com HA1AT EPİK TtYATROSL MLSTAFABÎLGİN hayatepik/ı mynet.com &ÎRSEK OOLASZM HAKKJ VERMEYECEKLER. HEM DE KENDİtEfcîNDEN OLMAYAUL DOLA$ACAKİ.AR~ GÎ8İ 6ÖRUNÜYOR... \ T T t TARÎHTE BUGÜN MIMTAZAMKAS 10 Kasım ıncıc.mumtaz-arikan.com MUSTAFA KEMAL'İN SON A ERBN GÖRBVL i9f8'O£ VAÇf 'A///V SONUNOA t &ÛN, Ş YtU>rA/M OGPVLAR/ G/BUP KOMür*UVt/Ğ/'A/A ATDAI r»- f f/Vf BİL&İGMİŞ, DÖNMeSıAlf İGTSM/Ş7İ. A 'A A&AS H4iÇT~f.. Sa§da,buförevstmzrnda yaver/erit/fe şöru/uyor: DÜZ ÇIZGİ ÜMÎT ZİLELİ Tahrik, Gözdağı, İkiyüzJülük! Şu tahrike bakın... Tayyip Bey birkaç gün önce yine ayaklan havaday- ken özel uçağında gazetecilere Fransa'daki olaylan yo- rumlayrverdi: - Fransa'da geçen yıl okullarda türbanın yasak- lanmasıyla başlayan süreç olaylan f'rtilledi. Daha önce Fransa'da hiç böyle olaylar olmamıştı... Yorumdaki sığlığı, tarih bilgisi eksikliğini, Batı bası- nındaki binlerce yazının ve bızzat göstericilerin işaret ettiği "sorun ekonomik eşitsizlik ve aynmcılık" söyle- miyle tamamen çelişmesini bir tarafa bırakalım; Türki- ye Cumhuriyeti Başbakanı'nın ağzından çıkan şu söz- ler, önyargılı, gerçek dışı olmasının ve Fransa'da yaşa- nan olaylann üstüne benzin dökmek anlamına gelme- sinin yanı sıra, düpedüz içerdeki "türban lobisi"ne yol göstermek, türban militanlannı tahrik etmek değil mi- dir? - Tayyip Bey ne yapmak istiyor? Radikal dinci örgütler, tarikat önderleri bu yorumu, "Basbakan dimdik arkamızda, bu türden, buçap- ta eylemlere bile sıcak bakıyor" propagandasıyla kullandıklannda Tayyip Bey ve şürekâsı çıkacak olay- lann başlıca sorumlusu olmayacak mıdır? • • • Şu gözdağına bakın... Evet, Tayyip Bey'in sözleri aynı zamanda Türki- ye'nin laik kurumlanna, bu ülkenin aydınlık insanlanna gözdağıdır! Üç yıldır Türkiye'nin neredeyse tüm ku- rumlannı hallaç pamuğu gibi atan, Çocuk Esirgeme Kurumu'na vanncaya değin imamlarla dolduran zihni- yet, "zamanın geldiği" kanısına varmış olacak ki, bir yandan kendi taraftar krtlesini tahrik edecek mesajlan verirken, diğer yandan ülkenin karanlığa götürülmesi- ne karşı çıkan, ABD desteğinde ülkeye giydirilmeye çalışılan "ılımlı Islam" gömleğine direnen ve "onlar" diye sıfatlandınlan kesimleri açıkça tehdit etmektedır. Bu mantık, bu ufuksuzluk, bu"biz" ve "onlaf aynm- cılığı sonunda bu ülkenin insanlannı karşı karşıya geti- recek bir karanlık siyaset anlayışıdır. Ülkenin temelini oluşturan kardeşlik ve birliktelik harcını ortadan kaldır- mak, ülkeyi cemaat ve kabile anlayışına teslim ederek köleleştirmek demektir. - Böylesi bir kaosun attında önce o zihniyet sa- hipleri kalır! • • • Şu ıkiyüzlülüğe bakın... Her Allah'ın günü AB'ye girmekten, AB standartla- nnda yaşamaktan, çağdaş uygarlıktan söz eden Tay- yip Bey'in durup dururken, "Türbana yasak koydular, bakın ne oldu" diyerek adeta olaylan körükleyecek tu- tum takınması ne derece tutariı?! Belki de yüz kere yazdığım, tekrariadığım şeyleri bir kez daha yinelemenin tam zamanı: - Bu zihniyetin AB'ye girmek, çağdaşlaşmak, Battmedeniyetryle bütünleşmek diye birderdiyok. Hiçbir zaman da olmadı! Onlann peşinde koştu- ğu, bu mûzakere sürecinin kendilehne sağlayaca- ğı dokunulmazlık süreci! Bu süreci en iyi şekilde kullanarak düşledikleri rejimi tesis etmek! İşte bu denli basit! Siz hangi AB ülkesinde içkiyi ya- saklamak için bin bir dolap döndürüldüğünü, kaçak Ku- ran kurslannın yasa çıkanlarak serbest bırakıldığını, minnacık çocukJann sığındığı yuvalann imamlara tes- lim edildiğini gördünüz? Aynı zihniyet, şimdi de "başörtûsü sorunu" diyerek saptırdığı çağdışı türban konusunu "kökten" çözüm- lemek için akıl almaz bir yola başvuruyor, Avrupa'yı ve ardından dünyayı ateşe ve kana bulayabilecek bir ka- ostan faydasağlamayaçalışıyor... Düşlediği sonucu el- de edebilmek için hiçbir sınır, hiçbir kural tanımıyor... Üstelik Tayyip Bey'in sözcüsü AkitBeki'nin herşey ya- zılıp çızildikten ve de tepkilerbüyüdükten sonra, "Baş- bakan öyle demedi, gazetecilerin yorumu" açıkla- ması da insanı yalnızca acı acı güldüruyor, o kadar... - Bu kafayt tanıyın artık ve tanrtın! Bir çılgın Türk Yalnızca üç kjşi kaldı geride... Yakup Satar, Veysel Turan ve ömer Kûyük... Cumhuriyeti bizlere armağan eden kahramanlardan yadigar kalan üç çılgın Türk, üç IstikJai Savaşı gazisi... Şimdi onlardan biri, 105 yaşındaki ömer Dede, Çorum Iskilıp Devlet Hastanesi'nde yatıyor. Belki de ömrunün son günlerini yaşıyor. ömer Dede'ye GATA'da bir ya- tak aynlamaz mı? Hastalığ/na, kocamışlığın ağnlanna komutanlar çare olsa çok şık olmaz mı? Hangimiz, hanginiz bu ilgiyi ondan daha çok hak ediyor? e posta: umitzilelitg gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYA\ 1 2 3 4 5 6 7 8 1 2 3 4 5 SOIMSSAĞA: 1/ Etı lezzetlı bir balık... Tantal ele- mentininsim- 3 gesi. 2/Üsrün bir yetkinin gücünü sim- ^ğeleyerTdeğ- g nek... Ger- çekte olma- yıp zihinde tasarlanan. 3/ 9 Makas... Gü- nümüzde Hatay yö- resinde göriilen, eski Türk güreşlerinden 2 I biri.4/Toktoy'unta- 3 nınmış bir romanı. 5/ 4 I Hastalıktan kurtul- ma, ıyileşme... Bir 6 J nota. 6/ Eski ve bi- 7 linmeyen bir tarihi 8 anlatmakta kullanı- 91 lan deyim sözü... Kuran'da bir sure. 7/Bir işte bir kimseye düşen görev... Izlanda'da etkin bir ya- nardağ. 8/1502-1736 yıllan arasında Iran'da hü- küm sürenhanedan. 9/Kalehendeği... Sağlıkyö- nünden yapılan genel yoklama. YÜKARIDANAŞAĞIYA: 1/îri ve güçlü biroekçi köpeği... "Gözlerin göz- lerime değince/— katıhyor rakıya" (Cahit Kü- lebi). 2/Hararet... Kaçma, kurtulma. 3/GemiIe- rin mizana direğinin gerisindeki yelken... Trab- zon'un bir ilçesi. 4/Fide dikiminde çukur açma- ya ve fide dikmeye yarayan sivri uçlu araç. 5/Fı- nnda ekmek, börek, çörek çe%irmeye yarayan bir tür kürek... Bir bağlaç. 6/ Radyum elementinüı simgesi... Üstten sağa doğru eğîk olan basım har- fi. 7/ Hizmet hayvanlaruıın ayağına çakılan de- mir... Sıvacı aracı. 8/Deyim... Sipersiz şapka. 9/ Manisa'nm bir ilçesi. -' J
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear