23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 OCAK 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Adam Adam Her insanın bir "fısıltı- sı" vardır. Kimi buna "iç ses" der, kimi "vicdan" der, kimi "ruh" der, kimi "benlik" der, kimi "gö- nül" der... Gün gelir, o iç sesiniz çıngıraklı kahkahalaratar, vicdanınız aklanır, ruhu- nuz açılır, benliğiniz ışır, gönlünüz ferahlar. öyle dönemler yaşar- sınız ki, iç sesiniz kısılır, vicdanınız kanar, ruhu- nuz kararır, benliğiniz da- ralır, gönlünüz bulanır. Mutluluk ile mutsuzluk, acı ile sevinç, kırgınlık ile coşku içinizde denge ku- ramaz, dışarıdan geien örselenmeler içinizdeki direnci kırarsa, işte o za- man kötü... Deneyimli tiyatro sa- natçısı Nuri Gökaşan'ın yazdığı, yönettiği ve oy- nadığı, Ankara Sanat Ti- yatrosu'ndayeni sahne- ye konan "Adam Adam" oyununda "ruhunu sat- mama" uğruna iç den- gelerini koruyamamış bir insanın ağzından; yok edilmek, sindirilmek is- tenen, terk edilmiş, gü- vendikleri dağlara kar yağmış bir insancı, hem de toplumcu kuşağı an- latıyor, tek başına... Nuri Gökaşan, yaşan- mış olanları, halen yaşan- makta olanları harman- larken aslında birebir "ö/z"leri anlatıyor, tek ba- şına bırakılmış "ö«"leri... IŞIK KANSU Sıçrama tahtasıABD'nin "küresel karıştırıcılar" heyeti şubat ayı başında Türkiye'yi de ziyaret edecek ya, Incirlik yine günderpde. Istek belli: Türkiye'yi, CHP'li Onur Öymen'in de dediği gibi, ABD'nin sıçrama tahtası yapmak... Yok Iran'ın nükleer projeleriymiş, yok Suriye'nin terörü desteklemesiymiş der- ken ABD'nin yine bölgeyi kan ve ateş çemberi içine sokmaya çalışması karşı- sında Onur öymen iktidarı uyarma göre- vini yapıyor: "ABD, Irak'a yaptığı gibi başka bölge ülkelerine de müdahale edebilir ve Tür- kiye 'yi debu müdahalelerde bir sıçrama tahtası olarak, en azından lojistik destek üssü olarak kullanmak isteyebilir. Böyle bir tutum, bizim bütün bölge ülkeleriyle çok uzun yıllardan beri kurduğumuz iliş- kileri tahrip edebilir ve Türkiye'yi ABD'nin yeni muhafazakârpolitikalarının bir uzan- tısı haline getirebilir. Oysa bölgede, 83 yıldan beri barış içinde yaşayan, savaşa girmemiş tekülke Türkiye'dir. Bu özelli- ğimizi korumamız gerekiyor. Çünkü, Tür- kiye'yi bir savaş ülkesi haline getirirsek bunca yıllık birikimimiz, kazanımlarımız bir anda yok olabilir. Türkiye gerçekten tah- rip olabilir. İşte bunun içindir ki, barış politikasının sürmesi gerekiyor. Barış po- litikasının sürdürülmesi için de Türki- ye'nin komşu ülkelere yönelik saldırıla- rın bir sıçrama tahtası haline getirilme- mesi gerekiyor." Sıçrama tahtasının aracı olarak kulla- nılmak istenen Incirlik Üssü'ne gelince... Onur öymen, Incirlik'in bir Amerikan üs- sü değil, Türk üssü olduğunun altını çi- ziyor: "Incirlik'in, savaştan zarar gören Irak halkına insani amaçlı gıda, ihtiyaç mad- desi gönderilmesi için kullanılması baş- ka, bölgeye yönelik saldırı operasyonla- rının destek üssü, istihbarat üssü, lojis- tik üssü olarak kullanılması başkadır." Bu yüzden ulusalcı çevrelerin tedirgin olması çok doğal Onur öymen'e göre: "Kıbrıs 'ta, Irak'ta, AB ile ilişkilerde hep diz çöken, boyun büken, bütün taviz ta- leplehne sıcak bakan bir hükümetin ne yapacağı konusunda elbette tedirgin olunur." Hukuk Gazete haberlerinden öğren- dik, ABD Büyükelçisi Eric Edel- man, mahkeme kararıyla ka- patılan Ovacık altın madeninin yeniden açılmasını Bayındırlık Bakanı'ndan birmektuplaiste- miş. Istek ikiletilmemiş ve ABD şirketinin işlettiği madene ruh- sat verilmiş. Bursa Barosu Çevre Komis- yonu Başkanı ve eski DSP mil- letvekili Ali Arabacı ise bize gönderdiği mektubunda bir baş- ka örnek vermiş: "Amerikan şirketi Cargill, Or- hangazi Gemiç ve Güıie köy- leri sınırları içinde yapılan plan değişiklikleh ve ruhsatlarla ta- nmsalamaçlı nişasta-glikoz fab- rikası kurmuştur. Fabrikanın in- şası ve faaliyeti tamamen mah- keme kararlarına rağmendir. Idariyargı, bu firmayla ilgili da- ha fabrika inşaatı başlamadan, inşaat devam ederken ve üre- time geçtikten sonra defalarca yürütmenin durdurulması ka- rarı verdi. Ama, idare bu karar- lann hiçbirini uygulamadı." Ve Türkiye, bir hukuk devle- ti! Microsoft'un sahibi Bill Gates, hafta sonunda Türkiye'deydi. Bayram değil, seyran değil, Bil! Gates neden Türkiye'deydi? Bill Gates'in şirketi Microsoft, bizim ulusal eğitim kurumlarımızdaki e- portal çalışmasının altyapısını hazırlayacak, tüm öğretmenlerimize verilecek dizüstü bilgasayarlarının işletim sistemlerini satacak da ondan... Bu anlaşmaları kim yapıyor? Milli Eğitim Bakanlığı... Microsoft'un Gates niçin geldi? almaşığı var mı? Yok, Türkiye'de tekel olacak. Peki, buna kim karar veriyor? Milli Eğitim Bakanlığı... Dil Derneği Yönetim Kurulu üyesi, bilgisayar mühendisi Hülya Küçükaras, bu görüşmelerin ve anlaşmaların mutlaka kamuoyunda tartışılması gerektiğini söylüyor. Çünkü, toplumun geleceği söz konusu...Küçükaras, kaygısını şöyle dile getiriyor: "öğretmen eğitimi gerekçesiyle ihalesiz ve engelsiz bir atakla Türkiye'yi can damarından yakalayan firma, geleceğin kuşaklarına 'bilgisayar'ı Microsoft ürünleri olarak tanıtmak ve öğretmek hedefini on ikiden vuruyor. Bundan sonrası olsa olsa ürün bağımlılığı edinmiş bir kuşağın tutsaklığıdır: Sen yeni yeni şeyler üretme ey Türkiye, sen hiç düşünme; biz düşündük ve ürettik, sen satın al yeter; gereğince kullanamasan da olur!" Türkiye, kendi bilgi birikimiyle gelişmiş emek ve beyin gücüyle kendi yazılım ve işletim sistemlerini oluşturamaz mı? Neden olmasın? Ama olmaz, bu AKP ile olmaz. Bakmayın "e-devlet" filan dediklerine, bu alanda da tam "e- teslimiyet"ç\\er\ ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL 2005 Yılı SSK Yaşhlık Aylığı Alt Sınırı Sosyal Güvenlik Reformu Yasası olarak tanıtılan 4447 sayı- h yasa ile SSK emekli malul, dul yetim aylıklannın hesaplan- ması için kullanılan "gösterge ve katsayı sistemi" 1 Ocak 2000 günü yürürlükten kaldtrıldı. Yerine "Her ay bir önceki aya gö- re Devlet İslatistik Enstitüsü tarafindan açıklanan cn son lenıel yılı kentsel yerler tüketicifiyatlarıindeksindeki aylık artış ora- lukadarartünlarak" belirlenmesi kuralı getirildi. Kısaca, ay- lık artışlan TÜFE'ye bağlandı. Ancak, "evdeki hesap çarşıya uymadı". Ve kısa bir süre sonra, "etiket sayıları" ile TÜFE sa- yıları arasındakiyarışmayı, "etiketsayıları" kazandı. Bunun üze- rine Ocak 2003 'te "avans" uygulamasına geçildi. Bu sistem de olumlu sonuç vermedi. 1 Ocak 2004'te, aylıklara belli oranlar- da zam yapılması uygulaması başladı. 2005 yılında da bu uygulama benimsendi. 31 Aralık 2004 gün, 25687 (3. Mükerrer) numaralı, Resmi Gazete'de yayım- lanan, 5282 sayıh yasa ile SSK aylıklarına kademeli olarak zam yapıldı. Zam oranları ise aylık tutarlanna göre yüzde 8 (sekiz) ile yüzde altı arasında belirlendi. Bu belirleme ile Sosyal Si- gortalar Kurumu'nca: " a) Bağlanangelirve aylıklarile 506 sayılıkanunun geçici76'ncı maddesine göre yapılan telafı edici ödemeler, 2004 yılı Aralık ayı ödenıe dönemi itibanyla dosya bazında ödenmesi gereken nıik- tar esas alınmak kaydıyla; 1) 200 YTL ve alrıııda gelir ve aylık alanlara 2005 yılı Ocak ayı ödeme döneminden itibaren %8,2005 yılı Temmuz ayı öde- nıe döneminden itibaren de bir önceki aya göre %7 oranında, 2) 200 YTL ile 318 YTL arasında gelir ve aylık alanlara 2005 yılı Ocak ayı ödeme döneminden itibaren %7,2005 yılı Tem- muz ayı ödeme döneminden itibaren de bir önceki aya göre %7 oranında, 3) 318 YTL ve üzerinde gelir ve aylık alanlara 2005 yılı Ocak ayı ödeme döneminden itibaren %6,2005 yılı Temmuz ayı öde- me döneminden itibaren de bir önceki aya göre %6 oranında" arttırılarak ödenecektir. 1 Ocak 2000 ile 31 Aralık 2005 döneminde SSK alt sınır ay- lıklarındaki artışlar: SSK ALT SINIR AYLIĞI (31 Araük 2000-31 Aralık 2005 Dönemi Artışı) Arlış Yılı ve Ay 37Ârâhkİ999~ 1 Ocak 2000 1 Ocak 2001 " "fûcak 2002 1 Ocak 2003 1 Ocak 2004 1 Ocak 2005 31 Aralık 2005 SSK Yaşhlık Aylıgı (Alt Sınır) Aylık 79.590.000 84.285.810 117.220 030 1977469.416 256.399.286 360.097 652 419.873.862 445.066 294 S Y. Zammı 4.690.000 4.690.000 4 690.000 4 690000 4.690.000 4.690.000 4.690.000 " 4 690 000 Toplam Aylık 84 280.000 88.975.810 121.910.030 202.159.416 261.089.286 364.787.652 424.563.862 449.756.294 " 1 Ocak 2000 ile 31 Aralık 2005 Dönemi loplamı Aylık Artışlan TL 0 4.695.810 32.934.220 80.249.386 58.929.870 103.698.366 59.776.210 25.192.432 365.476 294 % %0.00 %5.57 %37.01 %65.83 %29.15 %39.72 %16.39 %5.93 %433.65 1 Ocak 2000'den bu yana SSK yaşhlık alt sınır aylıklarına toygulanan zam oranı toplamı % 459'dur (dört yüz elli dokuz). Oysa, zam kapsamı dışında bırakılan ve 4 milyon 690 bin lira olarak dondurulan sosyal yardım zammına da bu oran uygu- lansaydı, bugün sosyal yardım zammı da 20 milyon 338 bin li- ra zam alarak 25 milyon 27 bin liraya yükselmiş olacaktı. Zam- lar sosyal yardım zammına uygulanmadığı için, 31 Aralık 1999 ile 31 Aralık 2005 döneminin sonunda alt sınır ayhkları da 465 milyon 404 bin lira yerine (465.40 YTL), 449 milyon 756 bin lira (449.76 YTL) olarak, 20 milyon 338 bin lira (20.34 YTL) .eksiği ile ödenecektir. Yasal düzenleme yapılmadığı sürece, bu eksik ödeme sürüp gidecektir. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakmturk.net HARBÎ SEMİHPOROY semihporoyuı yahoo.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc(a yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 31 Ocak www.mumtaz-arikan.com ANDRE ANTOINE'IN ONCÜLÜĞÜ.. 1858 'DE SuGÜU, ÜMLÜ P&4USIZ T7Y/4reo AUP&İ ANTOINE CAUruAH) POĞMUŞTU. AMATÖHCE' TİYATKO OYUNCULUĞUNA SAÇLADtKTAN BİR SÜtee SONfiA, GSLEMEICSEL TİYAT/ZOYA KAZŞt YeNi BrS. AU- A Ş rieMBK içiN "THEAree ueea"Yf xuftMuç7 DOĞdLCt•(MA7l/ISAUSr) TİyATeo AKtMIMH ÖMCÜLÛ- ĞÜMÜ YAPARfZBN, EStCİ OYUAJ AUÇtcANLIKLARlNOAN Ç, YAPMACIKS/ZteeeÇ£G£ UYGUN V£HAe£- KET OİUNB ÖUEM VEREM ANTOINE, SEYİHCİ İLE SAH- AHASINOA 6Ö/eÜNMEZ BİR PUt/AfZ OLPUĞUNU YA&SAYA- RAK YÖNErMİŞTİ. i9i3-1S*4 YtLLAfil AA4S/AJOA İSTAN- gUL 'A PAt/Er EDiLEAJ AMPRE AAJrOtNE, 'r P<4RÜi££PA Yİ-İ OSMANÎ " ADLI ŞEHİR. fCOU£££l/AruAg.l'NI MUŞ I/S İUC PZOFESYOUEL OYUNCU YETİŞTİRME OKULUNU TİJ/İICıYE'PE GE£Ç£tO-EŞTİ/ZM/Çrt.. SAKARYA AİLE MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2004/992 Davacı Vasfiye Berk tarafından davalı Ayhan Berk aleyhine açılan boşanma davasımn yapılan yargılamasında verilen ara kararı gereğin- ce, Davalı Ayhan Berk'in tüm aramalara rağmen adresi tespit edile- mediği ve duruşma günü de tebliğ edilemediği anlaşılmakla, Orhan ve Leyla oğlu 1974 d.lu davalı Ayhan Berk, duruşma günü olan 16.02.2005 günü saat 09.15'te yapılacak duruşmada 4787 SK'un 7/1 md.si gereğince sulhe teşvik edileceğinden duruşmada ha- zır bulunması, hazır bulunmadığı takdirde sulh hakkındaki beyan hakkından vazgecmiş sayılacağmın ihtarı ile yargılamaya yokluğun- da devam edileceği ve liüküm kurulacağı hususu dava dilekçesi ve duruşma günü yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 3391 BAK1RKÖY 4. SULH HUKUK MAHKEMESİ HÂKtMLİĞİ'NDEN Esas No: 2004/1368 Karar No: 2005/34 lstanbul, Bahçelievler, Cumhurıyet Mah. Cilt 12, Hane 191'de kayıtlı bulunan Alı ve Melek'ten olma 12.3. 1932 d.lu Rıza Yıldınm'a aynı yerde nüfusa kayıtlı bulunan eşi Velı ve Hadice'den olma 1942 d.lu Selvı Yıldırım vasr olarak tayın edılmiştir. llan olunur. Basın: 3396 KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2004/1710 Vasi Tayını Mahkememizce venlen 23. 12.2004 tarih ve 2004/1710 esas, 1400 karar sayılı karar ile Semih oğlu 1971 d.lu Ekber Aylan'a TMK 405 maddesi gereğince vesayet altına ahnarak kendisine 1936 d.lu annesi Gülıstan Aylan vasi olarak tayin edılmiştir. 23. 12.2004 Ba: ın: 3393 SAGNAK NtLGÜN CERRAHOĞLU Gönül Yarası Gün ortasında gece... "Cumulonimbus" bulu- tuymuş. TV'yi açtım; iskemlelerin, yumrukların uçuştuğu CHP kongresinde Deniz Baykal avaz avaza nutuk atıyor. öbürü -Sarıgül- kürsüyü işgal etmeye çalışıyor... Kendimi dışarı attım ve en ya- kın sinemaya dalıp "Gönül Varas/"na bir bilet al- dım. Böylesine kara birgünde bundan isabetli bir karar olamazdı. Şener Şen yaptığımız bir röportajda bana: "Bi- zim kuşak kendimiz için bir şeyler yapmayı geç anladık. Birey olmamız geçikti.." demişti. "Gönül Yarası" tam da bunu, hayatta "kendisiiçin bir şey- ler yapmayı" erteleyen, geç öğrenen bir karakter etrafında kurulmuş: Nazım... "Oscar"\\k biroyun çıkaran Şener Şen birebir his- settiği rolünü, sanki nefes alıp verir gibi oynuyor. Oynamanın da ötesinde karaktere kan ve can ve- riyor; onu ete kemiğe dönüştürüyor... Başka hiç- bir şey için olmasa da Şener Şen'in oyunu için gör- meye değer "Gönül Yarası". 'Hayatın ne kadarı elimizde?' Diğeroyuncuların bu arada hakkını yememek la- zım. Mettem Cumbul -Dünya- kuşkusuzçok ba- şarılı. Şizofren kocayı canlandıran Timuçin Esen -Halil- muhteşem. Nazım'ın kızıyla oğlunu oyna- yan Devin Özgür Çınar ve Güven Kıraç sonuna kadar inandırıcı... Ve sular seller gibi akan senar- yonun temposu hızlı, çekimler kaliteli. "Eh daha ne olsun, bir filmden başka ne beklenir" diyebi- lirsiniz. Ama "Gönül Yarası"n\ baştan çıkarıcı ya- pan sadece bunlar değil. Seyirciyi ilk anda sarıp sarmalayan, filme davet eden çok özel bir "ayrıntı dili", sıra dışı bir "ayrın- tı özeni" var "Gönül Yarası"run. Siyasi görüşleri yü- zündenfişlenerekdağbaşındabirGüneydoğukö- yüne sürgün yollanan öğretmen Nazım'ın; nerdey- se okşayarak teker teker bavuluna yerleştirdiği o kitaplar; cepten hemen çıkarılan bir kartvizit gibi, daha ilk sahnede öykünün özünü izleyiciye takdim ediyor: Kemal Tahir, Gorki, Yaşar Kemal, Mar- quez... Karakterterin isimleri sonra; Piraye, Mehmet, Na- zım... Ve Nazım'ı yaşamının son istasyonunda bir "duygu seli" ve "iç sesiyle" tanıştıran Dünya... Samatya'da Madam Agavni'nin belleklere iş- leyen evi... Orta yaşı devirmiş her Istanbullunun ya- kından tanıdığı bir ev bu. 50'li, 6O'lı yıllarda girip çıktığımız; gayrimüslim komşularımızdan yakınen aşina olduğumuz bir ev... Yatağın üzerinde asılı du- ran haç, duvarlarda zamana meydan okuyan si- yah-beyaz fotoğraflar, miyadını doldurmuş orta sınıf-burjuvamobilyalar...Türkfilmlerindeenderrast- lanan tığ gibi işlenmiş, bir özen ve iletişim dili bu. "Gönül Yarası"nda müziğin de ayrı, ince bir di- li var. Fondaki müzik, hiçbirzorlamaolmadan kla- sikten türküye geçebiliyor. Ve film "son kez söy- lenen" bir türküyle bitiyor. Dünya'nın iki gözü iki çeşme; "Bu türküye ağlamak için Kürtçe bilmek mi lazım" dediği bir Kürt ezgisi de ("Dağların gü- zeli/lncir ağacısın/Gam götürensin/Güllerin için- desin...") filmin kilit sahnelerinden biri. Böyle kaç Nazım kaldı? Karakteralerin senaryo akışı içindeki "inşası" ve "diyaloglar" da derin ve inandırıcı. Nazım'ın, kızı Piraye ile yaptığı bir yüzleşme var ki izleyicinin yüzüne tokat gibi iniyor: "Işin en acıklı yanı da şu kızım: Bir daha dün- yaya gelsem, gene aynı yollardan yürüyeceğimi biliyorum. Demek ki yaşanan bunca hayal kırıklı- ğı, sürgünler, fişlenme, sorgular bana bir şey öğ- retememiş. Ne tuhaf?Acı çekmeye gönüllü olmak... Ruhunu o işten alamamak... Bu bana hem keder verdi, hem mutluluk..." Kesişen farklı öykülerde, "Hayatın ne kadarı kendielimizde" sorusunacevaparayan "Gönül Ya- rası"; burada bitebilirdi. Öyle bir "doruk" ki bu sahne, bundan sonra devam eden öyküye kon- santre olabilmekte güçlük çekiyorsunuz. Film sil baştan yeniden başlıyor sanki. Bu son on on beş dakika biraz fazla gelse de oyuncuların gücü filmi sonuna dek sürüklüyor. "Şartlarne olursa olsun, kendini ülkene ve mil- letine adayacaksın!" düsturuyla yetişen; adını ef- sane olmuş bir şairden alan, eğitim gönüllüsü, CHP'li solcu babanın oğlu Nazım... "Böyle kaç Nazım kaldı?" sorusuyla çıktım sinemadan. Eve döndüğümde CHP kongresi devam ediyordu. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDANSAĞA: 1/ Borçlunun borcımu zama- nında ödeme- mesi. 2/Kadın erkek birlikte oynanan eski bir halk oyu- nu... Çanakka- le'ninbirilçesi. 3/ Bir kimseye yardım eden, yanında bulu- nan kadın arka- daş... Birnota. 4/Tem- bellik. 5/ Dolma yap- 1 mak içinhazırlananka- nşım... Başlangıcı bel- li olmayan zaman. 6/ Sarp,dik...Birbağlaç. 7/lspanyollann sevinç 5 ünlemi... Bir ay adı. 8/ 6 Itırlı bir bitki... Posta 7 paketi. 9/Pokerde, kâ- 8 ğıt dağıtma sırası gelen 9 oyuncunun kanp kes- tiği kâğıtlan dağıtmak üzere kendinden sonraki oyun- cuyavermesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kan basıncı. 2/ Güzel kadın... "Benim adım dertli dolap / Suyum akar yalap yalap / Böyle emreylemiş - — / Derdim vardır inilerim" (Yunus Emre). 3/Beyşe- hirGölü'ndebirada... Asya'da bir ırmak. 4/Tıpdilin- de derinin kanlanmasına verilen ad... Notada durak işareti. 5/Oruç ayı. 6/Modern Yunanca. II"— derdim var birbirinden seçilmez / Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm" (Karacaoğlan)... Yabancı... Kırgızistan'ınpara birimi. 8/Kalıpta pişen bir tür meyveli pasta... Iskam- bilde bir kâğıt. 9/ Bir soru sözü. Afrika'da bir ülke.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear