25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 OCAK 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 M h Del Bo$que ne oldu? g Del Boş ki, oldu! Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Başbakan, yemekte para topluyormuş... "Eskiden diş kirası alınırdı. şimdi veriliyor!" Bayraktar Kurban Bayramı'nda sokakları mezbahaya çeviren ilkel görüntüler sergilenirken Bayraktar Bayraklı adında bir ilahiyatçı profesör televizyona çıkıp, kesilen kurbanın kanına bakmak gerektiğini; bunun insanın içindeki vahşet ve diğer kişilere saldırı dürtüsünü önlediğini ' söylemiş. Hilal Eralp, "Kurbanın akan kanına bakma gereği Kuran-ı Kerim'de var mı? Ben 55 yaşına kadar kurban kesilirken hiç kanına bakmadım ve buna rağmen kimseyi kesip doğramak gibi bir ihtiyacım olmadı; acaba ben normal değil miyim?" diye soruyor. Kana bakma bayraktarlığı yapan hoca efendi sorulara yanıt verebiliyorsa buyursun gelsin. Aksi halde insanlardan öziir dileme nezaketini göstersin. Torpilli Akif Kökçe: "Türkiye'de memura özel otomobil üretilecekmiş. Torpille L çalışan otomobil ' üretebiliyorlarsa, bravo!" u hükümet, nasıl olduysa tarım sektörünün önemli bir parçasını oluşturan Türk tütüncü- lüğünü korumak için küçük de olsa bir adım atıyor ve Maliye Bakanlığı, sigaralarda daha çok Türk tütünü kullanımına daha az maktu vergi uy- gulaması başlatıyor. Bunun üzerine Türkiye'deki ya- bancı sigara şirketleri, kullandıkları Türk tütünü oranı- nı yüzde 24'ten yüzde 34'e çıkarttıklarını beyan ediyor. Bu beyan şu anlama geliyor: Yabancı şirketler, paket başına 1 milyon lira maktu vergi ödedikleri sigaralarında, maktu vergiyi 535 bin li- raya çekmiş oluyor. Tütün ve sigara piyasasını yakın- dan bilen bir uzman şu hesabı yapıyor: "Türkiye'nin sigara pazarı yılda 7.5 milyar pakettir. Paket başına 1 milyon lira yerine 535 bin lira vergi bil- diriminde bulunmak demek; piyasanın yüzde 30'una sahip yabancı bir şirketin, 2 milyar 250 milyon paket sigara için Maliye Bakanlığı'na ödeyeceği verginin 2 katrilyon 250 milyar liradan 1 katrilyon 192 milyar 500 Maktu vergi milyon liraya inmesi demektir. Böylece yabancı şirke- tin maktu vergiden kazancı ve dolayısıyla Maliye Ba- kanlığı'nın maktu vergiden kaybı 1 katrilyon liradan fazladır." 1 katrilyon lira az para değil. Yeni lira ile 1 milyar edi- yor. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın arayıp da her zaman bulamadığı bir miktar. Maliye Bakanlığı, yabancı şirketlerin sigaralarında Türk tütünü kullanımını yüzde 24'ten yüzde 34'e çıkart- tıkları yolundaki beyanın doğruluğunun belirlenip be- lirlenemeyeceğini kısa adı TAPDK olan Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü Içkiler Piyasası Düzenleme Kuru- mu'na soruyor. TAPDK Başkanı Niyazi Adalı, herhangi bir labora- tuvar analizi ve harman eksperlerine degüstasyon yap- SESSÎZSEDASIZ(f) Atim't&tffâsasr* tırmadan "Belirlenemez" görüşü bildiriyor. Niyazi Adalı, bir işletmeci. Tekel Genel Müdürlü- ğü'nde müdüryardımcılığı yapmış veözel sektörde bir tuz şirketinde çalışmış. Tütün konusunda bir uzmanlı- ğı bulunmayan TAPDK Başkanı Adalı'nın bildirdiği bu görüş üzerine Maliye Bakanlığı yabancı şirketlerini, si- garalarında yüzde 10 daha fazla Türk tütünü kullanma- ya başladıkları yolundaki beyanlarını doğru kabul edi- yor ve maktu vergi indirimine gidiyor. Sonuç; milyarlarca dolarlık gelir kaybı! Dönelim, tütünden ve harmandan anlayan bir uzma- nın anlattıklarına: "Sigara harmanlarındaki yüzde 2'lik bir değişiklik bile içim tadını değiştirir. Hele Amerikan tipi sigara harmanlarında yüzde 10 daha fazla Türk tü- tünü kullanmak, sigarayı tamamen değiştirir. TAPDK Başkanı bunu kendi başına bilmeyebilirama tütün eks- perleri için bu değişikliği saptamak hiç de zor bir iş de- ğildir." Devleti gelir kaybına uğratmak ise bu kadar kolay! İptal ettirilemeyen kredi kartı öyküsü Istanbul Teknik Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Inci Çilesiz, 1980'li yıllarda Ame- rika'da, 199O'lı yıllarda da Türkiye'de kul- landığı Citibank'ın kredi kartını, hem ma- aşının yatırıldığı başka bankanın kredi kar- tını kullanmaya başladığı hem de kullan- madığı karta yıllık aidat ödememek için iptal ettirmek istiyor. Ancak elindeki kar- tın süresi geçmiş; yeni kart da eline he- nüz geçmemiş. Bankanın 444'lü telefo- nunu çeviriyor; iptal işlemi için banka şu- besine gitmesi söyleniyor. Derslerden fır- sat bulduğu bir gün Maslak'taki banka şubesine gidiyor. Bankadakiler, merkeze telefon etmesi gerektiğini bildiriyor. Tekrar telefon edi- yor; kuryenin eve geldiği ancak evde kim- seyi bulamadığı bildiriliyor. Bu arada ev- de kimseyi bulamayan kurye, Prof. Çile- siz'in annesine, kızının hesabından yeni kredi kartını teslim ediyor. Tekrar banka- yı arıyor; yeni kartının gönderileceğini öğ- reniyor; kartını iptal ettirmek isteğine ise bir türlü yanıt alamıyor. Bir arkadaşı tüketici derneğinden aldı- ğı bilgiye göre, noter kanalıyla kredi kartı sözleşmesini tek taraflı feshettiğine dair bir ihtarname göndermesini öneriyor. No- tere gidiyor. Noterdekiler böyle bir ihtar- nameyi ancak bir avukatın hazırlaması halinde üç nüsha onaylayıp bir nüsha- sını bankaya gönderebileceklerini bil- diriyor. Prof. Çilesiz, tüketici derneğinin önerdiği avukatı buluyor. Avukat, ihtarna- meyi yazmak için 100 yeni lira ücret isti- yor. 1 yeni kuruş borcu olmayan kartından kurtulmak için 100 yeni lira ödemek iste- meyen Prof. Çilesiz kredi kartı aidat bor- cuna şimdilik razı oluyor. Yüksek Yerilim Hattı Kim kazanırsa kazansın, CHP kaybe- diyor: îki ucu oklu seçim! erdincutkuwyahoo.com İkj yiizlüliilv mü? MERtÇ VELtPEDEOĞLU Geçen hafta gündeme otu- ran AB ile müzakerelerin baş- lama tarihi tartışılırken, diplo- matik kaynaklar Türkiye'nin AB ile üç temel konuda görüş ayrılığı bulunduğuna işaret et- mişlerdi. Konuyu Cumhuriyet'te işle- yen Ayhan Şimşek bunları "tarama süreci", "müzakere- lerin çerçevesi", "katılım or- taklığı" belgeleri olarak sıralı- yor. Son belgenin içinde yer alan "azınlık hakları" bölü- münde Türkiye'yi yokuşa sü- recek yeni isteklerin ortaya çıkma sıkıntısının yaşandığı di- le getiriliyor. Bu azınlık hakları geride bı- raktığımız yılın son aylarında, AB'ye yeni yeni isteklerde bu- lunmasına olanak sağlayacak içerikte ele alınmıştı kimi çev- relerce... Işte bu çevrelere, Prof. Dr. Tahsin Yücel'in yanıt niteli- ğindeki makalesi aralık ayının "Müdafaa-i Hukuk" dergisin- de yer aldı. Yaratılan "mozaik", "altkim- lik", "üstkimlik" kavramlarının toplumca kabullenilmesini amaçlayanlara şöyle sesleni- yor Prof. Dr. T. Yücel: "Çokiyi, çokgüzel, gün ke- sinlikle sizin gününüz, ama hiç mozaik görmediniz mi? Mo- zaik diye neye derler, onu da mı bilmezsiniz? Yüzde yetmiş beşi tek bir kitleden, geri ka- lan yüzde yirmi beşi de irili ufaklı dört beş parçadan olu- şan birbütünü mozaik diye ni- telemek mantığa sığarmı? (...) Beylik bir benzetmeye daya- narakkoca birülkenin gelece- ğiniyeniden belirlemeye, hat- ta durumunu saptamaya kalk- mak, işi fazla hafife almak ol- maz mı? (...) Düşsel mozaiği- nizin her parçasının bir alt kimlik, buna bağlı olarak da bir alt ekin oluşturduğunu bu- yurduğunuza göre sözünü et- tiğiniz alt ekinler hangi temel özellikleriyle ayrılıyor birbirin- den? (...) Sonra şu ucube mo- zaiğinizin her parçası bir alt kimlik olacaksa, en büyük parçayı oluşturan Türklerin konumu ne olacak? 'Hem alt, hem üst kimlik' diyerek gırtla- ğınıza kadar çelişkiye mi gö- müleceksiniz? 'O da alt kimlik olacak, üst kimliği ileride dü- şüneceğiz' diyerek mantığını- zın yalınkatlığını bir kez daha mı ortaya koyacaksınız?" Türkiye'de bu tartışmalar sürerken aralık ayının sonla- rında AB üyesi Ispanya'dan bir çalkalanma dünya kamuoyu- na yansıdı. 1978'de kabul ettiği anaya- sa ile -merkez bağlantılı- özerk bölgelere ayrılan Ispanya'da, bu özerk bölgelerden biri olan Bask'ın yöneticileri merkez yönetimden, Ispanya Başba- kanı Rodriguez Zapate- ro'dan daha fazla özgür olma- yı, örneğin AB'de de tek başı- na temsil edilmek gibi bir sta- tüyü dünya kamuoyu önünde istedi. Uzmanlar bu isteğin bağım- sız bir devlet oluşun son aşa- masının başlangıcı olduğunu belirttiği gibi, Ispanyol parla- mentosunun bu isteği kesin- likle yadsıyacağını da dile ge- tiriyorlar. Parlamento Zapatero'nun yanında, ama ayrıca AB de ar- kasında olduğunu sessizliğini koruyarak gösteriyor. BututumAB'nin Ispanya'ya ikinci desteği olacak gibi gö- rünüyor; ilkini Bask bölgesinin partisi Batasuna'nın kapatıl- masına hiç tepki vermeyerek göstermişti. Kapatılan partinin üyeleri ne Avrupa Parlamentosu'nda ayakta alkışlanarak konuştu- rulmuş, ne de ABD komiserle- ri soruşturma için Bask bölge- sineakınetmişlerdi... Şimdi de benzer durum iz- lenmekte, ne Fransa'nın eski cumhurbaşkanı eşleri "ma- dam"\ar Basklıları kucaklayıp bağırlarına basarak destek vermek için bölgeye geldiler, ne de AP üyeleri Bask'a gel- mek için yola çıktılar... Sanki AB ülkeleri dillerini yutmuş öylece bekliyorlar; hakları da yok değil; Bask'ın planını gören güneydeki Ka- talanlar da harekete geçmiş, onlar da Barcelona'dan Mad- rid'e seslenip Katalonya'nın AB içinde Ispanya'dan ayrı temsil edilmesini istiyorlar. Ne diyelim, darısı Madam Mitterrand'ın ülkesinin ba- şına... KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakOıturk.net 1\\?1\ÇtZGlLÎK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciCwniynet.com HAYAT EPtK TtYATROSU MVSTAFA Eİ hayatepik(g mynet.com DESIŞIR M I ACABA?.. TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28Ocak ımmv.mumtaz-arikan.com. TC MENEMEN SULH HUKUK MAHKEMESt'NDEN Dosya No: 2002/386 Davacı Ilknur Dandin vekili Av. tsmail Akıncı tarafından davah- lar Sezin Kor vs. aleyhlerine açılan izaleyi şuyu davasının mahke- memizde yapılan açık duruşmalan sırasında, Mahkememizin 10.11.2004 tarihli celsenin ara kararı gereğince davahlardan Bahrıye Pehlivanoğlu adına ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş bulıuıduğundan tüm aramalara rağmen bulunamayan davalı Bahriye Pehlivanoğlu'nun mahkememizde duruşmanın bıra- kıldığı 23.2.2005 günü saat 9.00'da dııruşmada hazır bulunması ve- ya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, duruşmaya gelmediği veya kendisini bir vekille temsil ettirmediği takdirde duruşmanın yoldu- ğunda yapılıp bitirileceği ve karar verileceğı hususu, tüm aramalara rağmen bulunamayan davalı Bahriye Pehlivanoğlu'na 7201 sayılı yasanın 28 ve 31. maddeleri gereğince ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı hususu tebligat yerine geçerli ol- mak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 2797 Llf-yanua'da Pysna G&lü'naten bir BALTIK ULKELERI... 1918'DE BUGÜN, B/1LT7K. ÜLK£LERİMDEM PTMlŞrt. eULUNOUKLARl COSRAF-İ KOUUM AJ£- PEMİYLE T/^HİH BoytlNCA Bİ&ÇOIC tC£Z- İÇ&AL LTfA/DA 8UA//1LAM SU ZüÇÜK ÜL - t r. PÜNYA SAi/AÇt S1&4SINÖA PA AL- /L£ RuSY/4 AfSAStUDA KALA&4K. ÇOK SlKfA/T/ Ç.e<MİÇTİ. SO1/y£T PEI/S.İMİ NEDENİYLE SAİ/AŞT»N ÇEKİLEU tZUSYA, AL- MAuyA ILE YAPTIĞI geesr-LirovsK /wr- LAŞMASI &ÖfiUjŞMELBR< SCJGS&KEN &4LT7IİC ÜLKEl-EiejNİ TERKETfoiŞri. -tSZO'DE SAĞ/AA- StZLfKLARf TANtMMlŞTt. ANCAK, SU DUISUM İSS9 'P4 *ENİt>£N D£6İÇEC£< BiGUĞi söL.eeyf ELE ; £övye+le.r- Btrliği'nir) TC BEYOĞLU 1. AİLE MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2004/544 Davacı Mustafa Akça tarafından davalı Nuran Akça aleyhıne açılan boşanma davasının venlen ara kararı uyannca, Davalı Nuran Akça'nın tebligata yarar adresı tüm aramalara rağmen tespit edilemediğinden, tebligat yapılamamıştır. Davalının 17.02. 2005 günü saat 10.00'da mahkememizde duruşmada hazır bulunması veya kendisini avukat ile temsil ettirmesi, bulunmadığımz veya bir vekil tarafından temsil edilmediğiniz takdirde duruşmaya yokluğunuzda devam edileceği hususu dava dilekçesi tebliğı yerine geçmek üzere ilan olunur. 23.12.2004 Basın 3051 GÖRÜŞ TURKKAYA ATAOV ABD Sağının Hedeli: Annan 11 Ocak'ta "Annan'ın Istifaya Zorlanması" başlıklı bir yazım yayımlandı. O yazdıklarımı yi- neleyecek değilim. Kuşkularım doğrulandı ve Annan'ı bağışlamayan Amerikan sağı, onu ko- vup atmak ve Birleşmiş Milletler'i de kendi gü- dümüne daha fazla sokmak istiyor. önemli olan bu. Yeni kanıtlar vereceğim. Konunun nereye dayandığına bir ölçü: ABD Temsilciler Meclisi üyesi S. Garrett'in dileği "onu tutuklatmak"t\r. Annan da şunu dedi: "Bana yapılanlar, temel- de, biraz da linç etmeyi akla getiriyor!" Amerika'nın Annan'a güveni vardı. Olmasa bu göreve seçilemezdi. Vvashington'daki güç odaklarına onları bezdirecek ölçüde cephe de almadı. Kıbrıs gibi olaylarda ne denli "söz din- lediğini" iyi biliriz. ABD sağının Annan'a çatma- sının gerçek nedeni Irak'taki savaşın kıvrımları- dır. örneğin, Bush'a, Blair'e ve Başkan lyad Al- lavi'ye özel mektup yazarak Felluce'ye cephe- den saldırının Irak'takalpleri ve beyinleri kazan- mayacağını söylemiştir. Bu onun görevidir de. Oradaki seçimleri, ABD'nin önerisi üzerine, de- netleyecek olan BM'dir. Bu mektup, sağı daha da harekete getirmiş ve Annan'ın zırhında birde- lik aratmıştır. Buldukları "Aşil topuğu" Irak için BM'nin "petrol karşılığı yiyecek programı" ve bunda işin içine Annan'ı, oğlunu ve Cotecna şirketini katmaktır. Irak'ın Kuveyt'e saldırısı ve 1991 Sa- vaşı'ndan sonra, Bağdat'ın petrol satışı durdu- rulmuştu. Cezanın gerçekte Irak halkına verildi- ğine ilişkin eleştirilerimiz bir ölçüde dikkate alı- narak gıda ve ilaç alımına sınırlı izin çıktı. (BM'nin üç büyük merkezinden biri olan Viyana'da, ben dahil, beş kişinin konuşmaları kitap biçiminde yayımlanmış, bir yankıyapmıştı.) Ancak, bunun- la bağlantılı olarak, Annan'ın ya da BM'nin yan- lışlığına ilişkin henüz hiç kanıt yoktur. Bir BM görevlisi olan B. Sevan'ayöneltilen suçlamala- rın arkasında da Bush yönetiminin eski maşası ve yalanlar kaynağı A. Çelebi vardır. Irak'ta kit- le yok etme silahlarının olduğunu ve ABD asker- lerinin kurtarıcı gibi çiçeklerle karşılanacağını savunmuştu! Onun laf ola' suçlamaları kanıt olamaz. Şirketin suçu da görünmüyor. Annan'ın, oğluna iş veren bu şirketi kayırdığı da doğru de- ğil. Ancak, oğlunun kendine yapılan ödemeler- le ilgili olarak babasına eksiksiz bilgi vermesi gerekirdi. Bunun nasıl kullanılabileceğini bilme- si beklenir. Oysa, Bush'un Saddam'a saldırısı daha ol- madan New York'taydım. "Uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden" bir durum belliyken, An- nan M. 99'a dayanarak Güvenlik Konseyi'ni ay- larca toplantıya çağırmadı. Konuşmalar dışar- da Birinci Cadde/42'nci Sokak çevresinde olu- yor, ABD baskısı hayalet gibi dolaşıyordu. Ama Annan'ın "caydıncı"\/e "ön/ey/c/"savaşyayma- casına karşı olduğu anlaşılınca, ipleri ABD sağı anında kopardı. Senatör N. Coleman istifasını istedi. Senatörün geldiği kentteki "Star Tribu- ne"un (4 Aralık) şu yazdığı çok açık: "Annan'la ilgili bir skandal lafı var. Temel neden onun I- rak'ta Bush çizgisini ve dışişlere tek başına yak- laşıma uymayı reddetmesidir." "National Revi- ew" dergisi oğlun sözünü etmiş, ticarette güve- nilmez, fırsatçı Çelebi de Sevan'ı da içine alan 267 kişinin adını yayımlamıştı. Listedeki Ingiliz milletvekili G. Gallovvay, "Daily Telegraph"\ mahkemeye verip 290.000 dolarlık tazminat al- dı. "Wall Street Journal"\n eski yazarı ve şimdi Demokrasileri Savunma Vakfı'nın danışmanı C. Rosett skandalın peşini bırakmadı. Fox televiz- yonu diyor ki: "Annan ABD'ye artık zarar veri- yor." "VVashington Post" yazarı C. Krautham- mer'in yazdığı şu: "Evren tarihinin en büyük skandalı!" Tekelci sermaye ve emperyalizmin çıkarları ki- milerine neler yaptırıyor? Şeffaflıktan yanayız a- ma merceği Annan'a değil, ABD'ye ve adamla- rına çevirmeli. VValdheim ve Cuellar için de ka- nıtlanmamış savlar ileri sürerlerdi. Onların da asılsızlıklarından hep kuşkuluydum. örneğin, I- rak gıda programından harcanmayan 8 milyar doların çoğu nereye gitti? Halliburton tekeline mi? öyleyse, Annan'ın değil, ABD yönetiminde çok önemli başka birisinin istifası gerekmez mi? B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 SOLDANSAĞA: 1/ Üflemeli ve klavyeli bir oyuncak çalgı. 2/ Her- hangi bir ne- denle arma- ğan kabul edenin, ver- mek zorunda olduğu karşı- lık... Japonli- rik dramı. 3/ Letonya'nın başkenti... îlgeç. Bir zaman birimi... Asur krallığının baş- kenti. 5/ Genellikle yakmak için kulla- nılanirisaman...Bir cetvel türü... Balık yakalama aracı. 6/ Bir malın cinsini ve fiyatını gösteren kü- çük kâğıt. 7/içine ok konulan torba ya da kılıf... Afrika'da bir ülke. 8/Klavyeli bir çalgı. 9/Kapta- nın ve tayfalann gemi sahibine ya da sigorta or- taklığına bilerek verdikleri zarar. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/içine küçük çakıl taşlan gibi tanelerkonan ve vur- malı çalgı olarak kullanılan boş ve kuru kabak. 2/ tçinde bulaşık yıkanan musluk teknesi... Konya ilin- de bir baraj. 3/ Takımlar grubu, küme... Büyük bir orman ağacı. 4/Atın başına geçirilen dizgin ve süs- ler... Dadı. 5/Adın durum eklerinden biri... Inanç, i- man. 6/Piston... Sodyum elementinin simgesi. 7/Bir nota... Zihin ve bedence ortaya konan çaba. 8/ Sar- ma tekniğiyle yapılan bir tür işleme. 9/Büyük ve süs- lü çadır... Şifalı sularla ya da çamurla tedaviyi amaç- layan kuruluşlara verilen ad. ,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear