14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16OCAK2005PA2AR CUMHURİYET SAYFA MUZIK SEFİNE-İ TERAKKİ TURHAN SELÇUK DÜEÎÎST 'EABİA'HLI İSiEAHBUL EFENDÎSt IN HAEİEULÂDE MACERALARI ZISIM. "EEEMILİ BÎRDEN ĞfJ_i>İKTEN BufcApA M J J C I EZ.iLiyOR.MX, CTO2İM(CİU M M I ' VE. MfZA l Piyanoyla başladığı eğitimini flütle taçlandıran Şefika Kutluer, özgün yorumuyla dikkat çekiyor Sınırlıbedendesırursızdüşler HATİCE TUTNCER efika Kutluer, hayallerini nefesiyle müzi- ğe dönüştürüyor. Bedeniyle mücadelesin- de güçlendikçc duygular kazanıyor ve flü- tünden dökülen notalar dünyaya yayılıyor. Doğuştan yeteneği, çalışma kararlılığı, bedensel özelliklcrı vc smırsız hayalleri bir araya gelip Şefika Kutlucr'in dünya çapında tanınan birfliitsanatçısı olmasının yolunu aç- mış. Bir önceki gece konscri olmasına karşın yoğunluğıından dolayı sabah 09.00'da kahval- tıda buluştuğumuz sanatçı, ilk merhabayla bir- likte sıcak bir ilişki kuruverdi. Çocukluk yıl- larını, flütle ilişkisinı, çalışma temposunu bir buçuk saatlik dostça sohbetimizde anlatttı. E R K İ N İ N TEŞVIKİ Kutluer, aile dostlan olan UlviCeınal Erkin'in "Bu çocuk çok kabiliyetli, konservatuvara gön- derin" diye ısrarlan sonucu ilkokul üçüncü sınıftayken Ankara Devlet Konservatuvarı'na girer. Sabah saatlerinde genel, öğleden sonra- lan müzik derslerı aldıgı okııl yıllannda sokak oynamayı düşünmez bile. Oyun oyııamak için bir özlem de duymamış: "Demek öyle büyük bir haz yaşıyordunı ki oynamak istememişim. Eğer isteseydim mut- laka çocukluk oyunları, top oynardım. Asla duygularımdan laviz vermem.. çünkü ben hep müziktarafindayım ve konservatuvara gittiğim için de çok mutluyum. Akranlarımdan ileride olduğum için özcl bir yasayla dörl sınıîatlattı- lar ve nıczun oldıını. Miizik derslcriyle birlik- te diğer kiiltür derslerini de allanıak gerektiği için yaz aylarında ailecc (alili unuttuk, çalıştık." Piyanoyla başladığı müzik eğitimine, kon- servatııvarda hocalarııun yönlendirmesiyle flütle devam eder. Flüte yönlendirilmesinde ye- teneğinin yanı sıra dudak yapısı, dışlerinin kü- çük ve içe dönük olması gibi bedensel özel- likleri de önemli rol oynar. GüN ERKEN BASLIYOR Flüt öğrenimine Saki Şanl ile başlayan Kut- luer, 1979 yılında Ankara Devlet Konservatu- varı'ndan üstün başan ile mezun oluşunıı yo- ğun ve istekli çalışmasına bağlıyor: "Sabah yedi buçukta güne, nefcs egzersiz- leriyle bir saat ciğerleri çahştırarak başlardık. Sonra parmaklar, nefes ve dudakları birleştir- mek için egzersizlcre gcçerdik. Yani günlük çahşma nıııllaka 6 saatten az olmuyor. Bu sa- atle sınırlı da değil. Vücııdunuzun, parmakla- ııııı/ın açıldığuu hissettikten sonra bir eseri çalmaya geçebilirsiniz." Kutluer, okul yıllanndaki çalışma tempo- sunu hiç düşüımeden hatta zaman zaman da- ha yoğunlaştırarak sürdürüyor: "Çalışma temposu, hayal ettiğiniz perfor- mansa, istediğiniz müziğe ulaşmakla ilgili bir şey. Hayalimdeki çok ulaşılnıaz bir şey müzik. Harikulade bir yoruma, müziğe ıılaşmak anıa vücut o kadar sınırsız değil. Önce bedensel en- gelleri aşmakgerekiyor. Parmaklan çokiyi bir duruma getirmekgerekiyor ki istediğimiz mü- ziği yapabilmemiz için lıizmetimizde olsunlar. Sonuçta bir kaılııı ciğeri, parmaklar, yani vii- cııdıınıı/la sııııı lısınız. Ama hayalinizde her şey sınırsız. Onun için hayalle, gerçek dünyayla ve vücutla savaşırsı- nız. Hayalimdeki müziği yapabilsin diye vücu- duınıı iyi çalıştırıyorum. Yani içimdeki müziği yapabilnıem için hcr şeyin benim hizmetimdc olması gerekiyor hcr an. Hayalinizdekini yapa- bilmckiçin vücudunuzu belki de harap ediyor- sunuz. Çoğunlukla da öyle oluyor. Yine de her gün, her yorumdan sonra Ah keşke böyle yap- saydım' diye pişmanlıklar oluyor." ViYANA VE ROMA. Konservatuvardan mezun olduktan sonra Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nda çal- maya başlayan sanatçı Şefika Kutluer, flüt öğ- retmenliği yaptı. Kariyer çalışmalarına Viya- na'da ve Roma'da devam eden sanatçı çeşitli konserler verdi. 1981 yılında Veletri PıimaveraMusıcale'ye katılarak üstün yorumculuk ödülü alan Kutlu- er, 1985 yılında Viyana'da Uluslararası Flüt Ya- rışması'nda üçüncü, 1986 yılında aynı yarış- mada birincı oldu. lsrail 'deki çalışmalan sıra- • ABD'den Avrupa ülkelcrine, Azerbaycan'dan Japonya'ya dek çıktığı tüm konserlerden sonra müzik eleştirmenleri ve dinleyiciler Şefika Kutluer'in 'kendine özgü çaüşı ve çok güzel bir tonu' olduğunda birleşiyor: "Sonuçta bir kadın ciğeri, parmaklar, yani vücudunuzla sınırlısınız. Ama hayalinizde her şey smırsız. Onun için hayalle, gerçek dünyayla ve vücutla savaşırsınız. Hayalimdeki müziği yapabilsin diye vücudumu iyi çalıştırıyorum. Yani içimdeki müziği yapabilmem için her şeyin benim hizmetimde olması gerekiyor her an." sında ünlü şef Zubin IVIehta, sa- natçıyı dünya müzik otoritele- rinc ve basına takdim etti. 1995 'te Cumhurbaşkan- lığı Kültür Sanat Büyük Ödülü'ııü alan sanatçıya 1998 yılında Devlet Sa- natçısı unvanı venldı ABD'de turneler ya- pan sanatçı, dünyaca ünlü konser salonu "Carnegie Hall" da özelliklc Türk eserle- rinden oluşan bir konser verdi. Sanatçı, bu yıl baş- layan "İpek Yolu" Projcsi kapsamında Çin'i ve Iran'ı dakap- sayan konserler dizi- sini sürdürüyor. ELESTIRMEN CÖZÜYLE ABD'den Avrupa ül- keleriııe, Azerbaycan'dan Japonya'ya kadar çıktığı bütün konserlerden sonra müzik eleştirmenleri ve din- leyiciler Kutluer' in 'kendine ». özgü çalışı ve çok güzel bir to- nu' olduğunda birleşiyor: "Başlangıçta öğreniyordum ve dünyadaki ünlü tlütçüler nasıl çalnıış- lar diye araştınyordum. Hissettiğinı şekil- deflütçalmam için hiçbirengelin olnıaınası ge- rektiğini düşündünı ve okuldaki tekniğin dışın- da tamamen bana has bir form ve çalışma yön- temi geliştirdim. Kendimi en iyi ben tanıdığım için zayıf yönlerime göre özel bir tcknik geliş- tirdim. Kendi hissettiğim, hayalimdeki sesi çı- kartmak için çalışnıalarımı yaptım. O yüzden de bambaşka bir şey çıktı ortaya. Yani bugüne kadar hiç duyulnıanuş hir tona, daha önce duyulnıaıııış bir teknikle bambaş- ka sanatçı kişiliğe ıılaşmak iste- dim. Belki de bu şekilde hisset- tiğinı gibi beğenildim. Yani bu gönül meselesi. Ben flü- tümü hissettiğinı biçinıc sokmayı tercih ettim." FEDAKARLIK Her flüt sanatçısı gi- bi Kutluer'in de sağ- lığını süreklı kontrol altında tutması ge- rekiyor. Soğuk alıp, öksürmekten hap- şırmaktan söz edile- mez. Bir kadın ola- rak özel günlerinde de olsa çalışmaları- nı aksatamaz. Eşiyle çok ıstedik- leri halde büyük bir fedakârlıkla çocuk sahibi olmaktan vaz- geçmişler. Yaz dö- nemlerinı tatil yerine stüdyolarda, kayıt oda- larında geçınyorlar: "Ben kendimi gerçek . emekçidiyedüşünüyorum ve gıırıır duyuyorum. Ger- çekten en çok emek verilen, ama para olarak karşüığı sıfır olan sanat türii. Eserler iki üç yıl- da ha/ıı laıııyoı ama.. müzisyenlerle beraber iki ay önceden provalar başlıyor. İleride artık bir doktorla karşılaşınca vücudu- nuzun nefes alması gerektiğim anlıyorsunuz. Ama dünyadaki o acımasız çarkın kurallarına ııynıak, taviz vermek gerekiyor. Ya uyacaksınız ya dışarıda kalacaksınız. Bu kadar ledakâı lıktan sonra da geri döııü- şü olmayan bir yola girmiş oluyorsunuz. Bir kez daha dünyaya gelsenı yine aynı mesleği seçerim. İçimizdeki tatmin, başka hiçbir şey- de yaşanamaz." KLASİK MÜZİĞİ HİÇBİR TÜRE DECİŞMEM' / *lk kaydı 1994 yılında Namık Sultanov 'un piyanosu eşliğinde "Romantik Flüt" adıyla yayımlanan Kutluer, 1996'dayayımlanan Carmen Fantasy alhümüyle Altın Plaket aldu Slovak Flarmoni Orkestrası eşliğinde yapılan "Fantasies"kaydı2000yılında yayımlanan sanatçı, 2001 'de Tangolar albümünü yayımladı. 2002 'de Berlin Flarmoni Orkestrası eşliğinde Bach 7/ı eserlerini kaydeden sanatçınm, PeterBreiner'in caz üçlüsü eşliğindeki kayıtları da yabancı müzik şirketleri tarafından yayımlandı: "Klasik müziği hiçbir türe değişınem. Bizim çağımızla kıyaslanmayacak derecede değerli bestecilerin çıktığı dönem Barok dö'nem. Breiner'le J. S. Bach 'ın eserlerini cazforınatı içerisinde klasik biçimde çaldık. Bach 'ın nıüziğinin cazla matematiksel olarak birbirine geçmesi, Bach 'ın hayal gücünün genişliğini gösteriyor. Tangolar çalışmamızda ise bugüne kadar denenmişin dışında tangoyu klasik müziğe dönüştürdük. Bu çalışmalarla klasik müziğin ne kadar zengin vegeniş biryelpazeye sahip olduğunu göstermek istedik." TüRK BESTECİLER Kutluer, "küreselleşmefırtması" içinde dünyadaki renkler kaybolurken Türkiye 'de sanatçıların kültürel kimlik- lerine daha çok sahip çıkması gerektiğini düşünüyor: "Yurtdışına nelerin reklamınm yapıldığını görünce, bir müzenin içinde yaşadığımızı anlıyorum. Atatürk 'ün konservatuvarı kurmaktaki amacı Batı müziğini öğrenip Türk kimliğini gösteren halk motiflerinden oluşan eserlerin dünya repertuvanna alınmasını sağlamaktı. Türk bestecilerin eserlerini elimizden geldiğince yurtdışmda çalmaya çalışıyoruz. Ekrem Zeki Ûn 'ün 'Yunus 'un Mezarı 'nda adlı eserini her zaman çalıyorum." KUTLUER'İN DENİZYILDIZI' ÖYKUSU jy~utluer, yaşam felsefesini şu JlV "Denizyıldızı" hikâyesinde özetliyor: İki arkadaş yürüyüş yaptıklan kumsala yüzlerce denizyıldızının vurmuş olduğunu görünce yapacak bir şey olmadığım düşünürler. Sonra içlerinden biri tek bir denizyıldızmı alıp denize atar ve arkadaşma dönüp "Bak şimdi onun için çok şeyfark etti" der: "Nasıl ki Atatürk Türkiye 'nin kaderini değiştirdiyse bir kişi birçok şeyi hayal edemeyeceği kadar değiştirebilir. Insan kendi içinden gelen sese kulak verip, pozitifolup şartlar ne olursa olsun üretkenliğini hiçbir zaman kaybetmemeli. Kötü şartlar her zaman geçici olabilir, b'nemsiz gibi görünen bir şey çok büyük birfırsata da dönüşebilir." Kutluer, Viyana 'da uluslararası birincilik ödülü kazandığmda hocası Johannes Hammig 'in yaptığı altın ve gümüş flütleriyanmdan hiç ayırmıyor: "Bu iki flüt benim hayatım. Sesleri tamamen değişik. Gümüşün daha mavi bir tonu, daha romantik, daha bohem bir havası var. Altın dahaparlak, daha pırıltılı ve daha tiz bir sese sahip. Gümüşü daha çok seviyorum, bana daha çok uyuyor. İzmir'deki bir konserim sırasmda flütüm artzalandı ve aradığımda Hammig 'in öldüğünü öğrendim. Flütü iki üçyılda el emeği vegöznuru ile yapıyorlar, şimdi bu mesleği torunları sürdürüyor." Kadir Demir. KADİR DEMİR'İN SOLOALBÜMÜ Ğüî denizine bir demet • Aziz Nesin'in "Boşuna" şiirini "Sen Yoksun" adıyla besteleyerek albümüne de aynı adı veren Kadir Demir için müzik, kendini ifade etme biçiminin en önemli yolu. G rup Munzur'un kurucularından Kadir Demir'in, gruptan ayrıldıktan sonra ilk solo albümü "Sen Yoksun" Seyhan Müzik etıketiyle yayımlandı. Çocukluğu Erzincan'ın Sütpınar köyünde geçen Demir, türkülerle, deyişlerle büyümüş. Gençlik yıllannda Istanbul'a göç eden Demir 1986 yılında Ada Müzik Merkezi'nde müzik çalışmalarına katıldı. Halk müziğinin ustalanndan Mehmet Erenler'le tanışması bilgi dağarcığına büyük katkıda bulundu. 1992 yılında yaptıklan alternatif politik müzıkle adını duyuran Grup Munzur'un kuruluşunda yer alan Kadir Dcmır, solist, bağlamacı ve besteleriyle katkıda bulundu. Grup Munzur'un çıkardığı "İsyan Atcşi", "Hep Birlikte" ve "T\ıtuşturun Geceleri" albümlerinde yer alan Demir 1997'dc gruptan aynldı. Demir'in 2000 yılında hazırlıklarını tamamladığı eserlerinin bilgilerini bılgisayarındaki sorun nedenıyle kaybetmesı ilk solo albümünün gecikmesine neden oldu. OzANLARA SAYGI Müzik, Kadir Demir için kendisini ifade etme biçiminin önemli bir parçası. Geçmiştcn günümüze insanı anlatan, değerlerini bugünlere taşıyan ozanlara saygısını dile getiren Kadir Demir, amacını şu sözlerle ifade etti: "Müziğimle, insanlığa mii/ikal alanda katkı sunabilmek, dinleyicilerimize bir duygu aktarabilnıek istiyorunı. Geçmişten günümüze sanatçıların yarattığı gül denizine bir demet çiçek de ben atnıak istiyorum. Kimi eserde karanfil tadı, kinıi eserde menekşe tadı vardır. Renkleri, dikenleri, kokulan farklıdır. Benim derdim kendini olmak." AzİZ NESİN'İN ŞİİRİ Düzenlenıelerini ve yönetmenliğini Kenıal Sahir Gürel'le birlikte yaptığı "Sen Yoksun" albümündeki Aziz Nesin'in "Boşuna" şiirinden besteledıği parçanın önemini şu sözlerle anlattı: "Nesin'in şairliği pek büinmez. Şiirin başlığına Ali Nesin'den izin alarak 'Sen Yoksun' sözlerini ckledim. Nesin'in bir şiirini ilk kez bestelemek beni ınutlıı edcrken albümün içerigini zenginleştiriyor." Demir, "Izi Bendc Kaldı" adlı eserini kendısiyle aynı zamanda yakın arkadaş olan 2001 yılında kaybettığı babasının anısına yazmış. Albüme eşi İlknıır Demir'in de sözleriyle katkıda bulunmuş. Albümde birçok eserde imzası olan Olcayto Art'ın Deli Gönül adlı eseri, deyiş havasıyla dikkat çekiyor. "Mavi Türna" türküsünii de "Ben bu kadar yapabilirim" sözleriyle değerlendiren Demir, "Bazı şarkılarda istediklerimi yansıtamadım. Ama iyisiyle kötüsüyle de bana fikir veriyor. Olumlu ya da olumsuz tepkiler yeni çalışmalarım için bana yol gösteriyor" diye konuştu. KEREMCEM'DEN 'EYLÜL' Pop müzikte yeni bir ses K eremcem, söz ve müzikleri Aykut Gürel'e ait şarkılardan oluşan "Eylül" adlı albümüyle pop müzik dünyasında kendisine bir yer arıyor. Ege Üniversitesi Uluslararası llişkiler Bölümü mezunu olan Keremcem, okul yıllannda elinden gitarını düşürmedı. Müzikte ne yapabileceğini düşündüğü dönemlerde Aykut Gürel'le tanışmasını şans olarak değerlendiren K.eremcem, albümünde Gürel'in 9 şarkısını seslendiriyor. Albüme adını veren Eylül şarkısıyla dinleyi- cilerin radyolardan tanıdığı Keremcem, Alihan Samedov'un duduğuyla eşlik ettiği "Nerelere Gideyim" şarkısına klip çekti. Keremcem.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear