23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11OCAK2005SALI 8 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Istanbul S 11 Sinop B 10 Edirne S 11 Kocaeli S 10 Çanakkale S 10 Izmir PB 13 Manisa PB 11 Aydın PB 12 Denizli S 10 Zonguldak B 10 Antalya 0 Açık Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Y Y Y S S S S 10 11 10 7 6 6 1 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van B B S S PB PB S S 18 17 8 11 7 6 3 1 B 19 Kars S -8 Yurdun kuzey ve doğu kesımlerı parça- lı, çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadenız kıyı- ları yağışlı geçecek Yağışlar yağmur şek- lınde olacak Marma- ra ıle yurdun ıç ve do- ğu kesımlennde yer y- er yoğun olmak uzere sıs gorulecek Hava sıcaklığında onernlı bır değışıklık olmayacak DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn K K Y Y Y Y Y Y 6 4 10 13 10 11 8 9 Münıh PB 12 Zürih Berlın Budapeşte Madrıd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atina PB K PB PB B B PB PB 11 7 11 7 9 7 13 13 P a r Ç a l ' bt-ilu : sısiı Bulutlu k Çok bulutlu ı Yağmurlu Gok gürultülu G U N C E L CİJNEYT ARCAYÜREK • Baştaraft 1. Sayfada Onur Öymen dikkatimizi çekmeseydi, Fransa'nın Türkiye'ye yönelik olumsuz tavrından haberimiz ol- mayacaktı. Chirac, tam üye olacak ülkelerin Fransa'da refe- randuma girmesini sağlayacak anayasa değişikliği- nin 2007'den sonra yürürlüğe girmesini öneriyor ve böylece 2007'de AB'ye tam üye olması beklenen Bulgaristan ve Romanya'ya referandum koşulunu uygulamıyor. Referandum sadece 2014'lerde örgütle müzake- releri tamamlayacağı sanılan Türkiye'ye özgü koşu- la dönüşüyor. Ikinci bir gelişme, KKTC hükümetinin Kuzey Kıb- rıs limanlarını Güney Kıbrıs'a açma kararına Papa- dopulos yönetiminin gösterdiği tepki. Rum Yönetimi Türkiye ile olası ticarette adanın Kuzey limanlarını kullanmayı reddetti. Türkiye dışın- da başka ülkelerin tanımadığını öne sürerek KKTC'yi küçümsemesine karşın, KKTC Başbakanı sıfatını kullanmakta beis görmeyen MATalat'ın, durdukyer- de limanları Güney'e açma kararını neden aldığı hâ- lâ aydınlanmadı. Esrarengiz cinayetler, Murat Demirel'de intihar saplantısı olup olmadığı ve... ağzı salyalı, gözü yaş- lı -yalaka basına göre "derin mütefekkir"- Fethullah Gülen efendinin yaşamıyla düne ve bugüne dair ken- dinden menkul müthiş açıklamaları... Chirac girişiminin, Kıbrıs'la ilgili gelişmelerin, bir- kaç yıl içinde iktidara gelmesi olası Alman sağıyla Fransız sağının Türkiye'nin AB üyeliğini mutlaka en- gellemekte uzlaşması gibi geleceğimize olası etkile- ri önemli olayların üzerini örttü. Bu gelişmeler karşısında AKP hükümetinin ne dü- şündüğü ve ne gibi girişimlerde bulunduğu bugün- lere dek öğrenilemedi. Eller işte, bizimkiler oynaşta! ••• Iktidarın başı hâlâ "beraber ıslandık yağan yağ- murda" deyip duruyor. Yağmurdan kaçarken bu ül- kenin doluya tutulacağını gösteren işaretlere karşı gamsız! Gamsız; zira aklı başka dünyalarda. Çankaya Köş- kü'nü Türbanlı Köşk'e çevirmenin planlarını yapıyor. Bir süre önce partisinin bilmem hangi toplantısın- da "Gündemimizde başkanlık sistemiyok" dedi. AKP liderinin Bakan Çiçek Cemil'in tezgâha koy- duğu oyundan soyutlanma çabasına kulak asmayın. Partisi dışındaki tartışmaların daha alevlenerek is- tediği yönde olgunlaşmasını bekliyor. Çevresinde ve çevresi dışında öyle akıl hocaları var ki... Dünkü eylemleri, düşünceleri ile bugün taban ta- bana zıt görüşler öne sürerek başkanlığa hevesli adama (veya adamlara) hizmet veriyorlar. ••• Eski bakan; ama Turgut Özal'ın kardeşi olmakla ünlü Korkut Özal'a göre; Çankaya'nın anayasadan kaynaklanan yetkileri padişahlarda bile yok. Anaya- sa tam diktatöryasası ve hükümetin önündeki en bü- yük engel, Cumhurbaşkanı Sezer! Anayasanın cumhurbaşkanına padişah yetkileri verdiği, diktatörler gibi yetkiyle donattığını öne sü- ren Korkut özal; kardeşi Turgut'un aynı anayasa ile Türkiye'nin yazgısı üzerindeki oyunlarını, dağıttığı ulufeleri, tepeden tek elden devleti yönetme heve- sini unutmuş görünüyor. Sanki yasa, Ahmet Necdet Sezer cumhurbaşkan- lığı görevine başlarken kabul edildi. Sanki Sezer, kardeşi gibi Türkiye'yi ABD güdü- münde Ortadoğu'da kanlı serüvenlere atacak giri- şimlerde bulundu. Oysa Türkiye; anayasanın tanıdığı yetkileri çok dikkatle kullanan, bu iktidarın türlü çeşit alanlardaki sakıncalı girişimlerini engelleyen Cumhurbaşkanı'yla övünüyor, Sezer'e güveniyor. Turgut özal, bu anayasa ile ülkeyi tek elden yö- netmeye çalıştı. Ya bugünkü iktidar sahibi Çankaya'ya, üstelik baş- kan olarak çıkarsa?.. Vay halimize! Türkiye 1950'de tek başına iktidara gelen DP'nin savladığı gibi küçük Amerika olamadı ama; başkan- lık sistemi gerçekleşir, yağmurda ıslanan adam baş- kan seçilirse... Ha Ankara, haVVashington, ha Çankaya, ha Beyaz Saray artık fark etmez. Elkatmış'ın sözlerini unutmadılar ABD'li heyetten Ankara'ya gözdağı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara'da temaslarda bulunan ABD'li senatörler, AKP Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın Irak'ta soykırım yapıldığma ilişkin açıklamalannı anımsatarak "Biz de ABD Kongresi'nde Ermeni soykırımı iddialarını gündeme getiririz" mesajı vcrdiler. ABD Senatosu Terorizm, Teknoloji ve Ulusal Güvenlik Alt Komisyonu Başkanı Jon Kly, Elkatmış'ın "ABD'nin Irak'ta soykırım yaptığı" yönündeki sözlerinin "abartının ötesinde" olduğunu söyledi. Senatör Kly, beraberinde ABD Senatosu'ndan Lisa Mukowski ve Senatör Mel Martinez ile birlikte dün akşam saatlerinde Dışişleri Bakanı Abdullah Gül tarafından kabul edildi. Yaklaşık bir saat süren görüşmede ABD'li senatörlerin, Elkatmış'ın soykınm suçlarnalarının ardından, ABD Kongresi'nde gündeme gelebileceği imasında bulundukları öğrenildi. Toplantı çıkışında kısa bir açıklama yapan Kly, Gül ile görüşmesinde Irak'taki güvenlik ve Türkiye'nin AB üyelik süreci ile birlikte Türkiye'nin katkı yapmaya gönüllü olduğu İsrail-Filistin sorununun çözüm yollarına ilişkin değerlendirmelerde bulunduklarını kaydetti. Kly ve beraberindeki heyet dün TBMM Başkanı Bülent Arınç ile de görüştü. Rusya'yla enerji pazarlığı Erdoğan-Putin görüşmesine, enerji bakanları ile Gazprom yetkilileri de katıldı. Türkiye bugün ise Kuzey Kıbns konusundaki beklentisini Rusya'ya iletecek EBRU TOKTAR MOSKOVA - Başbakan Tay- yip Erdoğan'ın 3 gün sürecek Rusya ziyaretinin ilk günü ener- ji pazarlığı ile başladı. Başbakan Erdoğan'a, Rusya Devlet Başka- nı Vladimir Putin'in rezidan- sında verdiği yemekte Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler de eşlik etti. Görüşmede Rusya Enerji Bakanı ile Gazp- rom yetkilileri yer aldı. Başbakan Erdoğan 80'i gaze- teci olmak üzere yaklaşık 600 ki- şilik bir heyetle gittiği Rusya zi- yaretine dün başladı. Erdoğan ile Moskova'ya giden işadamlan heyetinde Kıbns Türk Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Salih Tunar'ın da yer alması dikkat çekti. Erdoğan'ı Moskova'da Rusya Dışişleri BakanYardımcısı karşı- ladı. Erdoğan, ilk resmi teması- nı Putin ile akşam yemeğinde gerçekleştirdi. Putin Erdoğan onuruna Novo Ogareva'daki özel rezidansında akşam yemeği ver- di. Yemekte Enerji Bakanı Güler ile Rusya Enerji Bakanı Viktor Kristenko ve Gazprom yetkilile- ri de yer aldı. Erdoğan Putin'in yaklaşık 1 ay önce Ankara'ya yaptığı ziyarette de en önemli gündem maddelerinden biri olan enerji alanındaki işbirliğinin önemini Moskova'da da yeniledi. Ankara'nın önerisi Türk tarafı görüşmelerde Rus- ya'dan "mavi akım" ıle alınan doğalgazın bir bölümünün off- set (doğalgaz karşılığı mal alımı) ile gerçekleştirilmesini istedi. Rusya ile daha önceden yapılan doğalgaz sözleşmelerinde bu gönde hüküm bulunduğunu ammsatan Türk yetkililer, ancak bugüne kadar uygulamanın ger- çekleşmediğıne dikkat çektiler. Gasprom yetkilileri ıse İstanbul ve Izmir gibi büyük kentlerın şe- hir içi doğalgaz dağıtımı ihalele- rine katılma istemlerini dıle ge- tirdiler. Görüşmelerde BOTAŞ'ın do- ğalgaz kontrat devri ihalesi ıle mavi akımda Türkiye'nin fiyat indirim talebi de gündeme geldı. Rusya Devlet Başkanı Putin ma- vi akımın Samsun- Ceyhan hattı ile Rus petrolünün Arap pazarla- nna ve lsrail'e ulaştırılmasm is- terken, Başbakan Erdoğan da Türkiye'nin Rusya'dan aldığı do- ğalgazın bir bölümünü üçüncü ülkelere ihraç edebilmesi talebi- ni ortaya koydu. Kıbns açılımı Erdoğan Moskova'ya hareke- tinden önce Esenboğa Havahma- nı'nda sorulan yanıtladı. Erdo- ğan, Rusya ziyaretinde, Kıbns'a yönelik olumlu bir adım bekleyip beklemediğine ilişkin bir soru- ya, "Bundan önceki görüşme- lerimizde bunları konuştuk, yi- ne konuşacağız. Müşterek ola- rak bölgedeki özellikle sıkıntı- ları aşmada herkes üzerine dü- şeni yaparsa bölgemizi tama- men bir barış havzası haline dönüştürebiliriz" yanıtını ver- di. Erdoğan'ın Moskova temas- ları sırasında Rusya'dan Kuzey Kıbrıs konusunda açılım isteme- si bekleniyor. Erdoğan, özellikle doğrudan ticaret ve yatırımlar konusunda Moskova'nın deste- ğini arayacak. Erdoğan'a, büyük önem ver- diği Rusya gezisinde eşi Emine Erdoğan eşlik ediyor. Erdo- ğan'ın heyetinde ayrıca Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve eşi, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, Enerji Bakanı Güler ve eşi ile Çalışma ve Sosyal Güven- lik Bakanı Murat Başesgioğlu da bulunuyor. Başbakan Erdoğan yaklaşık 600 kişilik bir heyetle gittiği Rusya ziyaretine dün başladı. Erdoğan'ı Moskova'da Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı karşıladı. Putin Erdoğan onuruna Novo Ogareva'daki özel rezidansında akşam yemeği verdi. Erdoğan, bugün de Kremlin Sarayf nda yapacağı görüşmelerde Putin'den Kuzey Kıbrıs konusunda açılım isteyecek. Erdoğan'a eşlik eden işadamları heyetinde Kıbrıs Türk Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Salih Tunar'ın da yer alması dikkat çekti. (Fotoğraf: REUTERS) Haluk Kırcı'mn her şeyi sahte îlaç sektörü AB kıskacında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - lçişleri Bakanı Ab- dülkadir Aksu, Ukrayna'da yakalanan katliam hükümlü- sü Haluk Kırcı'nın üzerin- den çıkan Remzi Bulut adı- na düzenlenmiş pasaportun verilmesine dayanak oluştu- ran Maliye Bakanlığı belge- sinin sahte olduğunu bildir- di. Aksu, pasaportun Ham- burg Başkonsolosluğu'nda i- ki kez uzatılma işleminin de sahte olduğunu kaydetti. Ak- su, evrak sahteciliği ile ilgili olarak Mülkiye ve Polis Baş- müfettişi görevlendirildiğini ve soruşturmanın sürdüğünü açıkladı. CHP Grup Başkanvekılı KemalAnadol'un, Kırcı'nın üzerinde çıkan pasaportla il- gili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması iste- miyle verdiği soru önergesi- ne lçişleri Bakanı yanıt verdi. Maliye Bakanlığı belgesi sahte Abdülkadir Aksu önergeye verdiği yanıtta, Haluk Kır- cı'nın Ukrayna'da yakalandı- ğında üzerinde ele geçırilen Remzi Bulut adına düzenlen- miş pasaportun 4 Nisan 1995 tarıhinde verildiğinin belir- lendiğini kaydetti. Yanıtta, pasaportun Maliye Bakanlı- ğı'nca düzenlenmiş talep for- mu ve kadro derecesini gös- terir belgeye göre verildiği belirtildi. Remzi Bulut'un Maliye Bakanlığı personeli olup olmadığı, personel ise gelirler kontrolörü olarak ça- lışıp çalışmadığının soruldu- ğu anlatılan yanıtta, "Maliye Bakanlığı'ndan alınan ya- zıda Remzi Bulut isminde personel olmadığı ve ilgili adına gelirler kontrolörü unvanı ile hususi damgalı pasaport talep formu ve belge düzenlenmediği bildi- rilmiştir" denildi. Uzatma islemleri de yasaya uygun değil Hamburg Başkonsoloslu- ğu'nca pasaportun ikı kez uzatıldığı bilgisi üzerine Dı- şişleri Bakanlığı ile yapılan yazışmalar sonucunda bu uzatma işlemlerinin de sahte olduğu, 1999 ve 2004 yılla- rında herhangi bir uzatma iş- leminin yapılmadığı bılgisi- ne ulaşıldığı vurgulandı. lçiş- leri Bakanı Abdülkadir Ak- su, "Söz konusu evrak sah- teciliği ile ilgili olarak Mül- kiye Başmüfettişi ve Polis Başmüfettişi görevlendiril- miş olup, soruşturmanın halen devanı ettiği anlaşıl- mıştır" dedi. H Baştarafı 1. Sayfada lere çekmek için hükümete baskı yaptığını ileri sürdü. Uygulamayla patent koruma- sı biten, ancak eşdeğeri üreti- lemeyen ılaç sayısının her yıl artacağını anlatan Üçer, yurt- dışında üretılen jenerik ilaçla- rın da Türkiye'de satılamaya- cağını söyledi. Üçer, "tlaç harcamaları 3-4 yıl içinde en az 1 milyar dolar arta- cak. Kamusal zarar ortaya çıkacak. Her geçen yıl bu zararı daha şiddetli hissede- ceğiz. Patent koruması bi- ten ilaç sayısı artacak ancak bunların eşdeğeri üretile- meyecek" diye konuştu. Türkiye'nin dünyanın en hızlı büyüyen ilaç pazarların- dan biri olduğuna dikkat çe- ken Üçer, ilaç harcamalarının 2002'de üretici fiyatlarıyla 3 milyar doları bulduğunu, bu rakamın 2003'te 4.2 milyar dolara yükseldiğini söyledi. Üçer, depo ve eczane kârları- nın eklenmesiyle ilaç harca- malarının 6 milyar dolara u- laştığına işaret ettı. "Bu ra- kam, Türkiye'nin toplam sağlık harcamasının yarısı- dır" diyen Üçer, yıne 2003'te Türkiye'nin ilaç ticaretınde 2 milyar dolar açık verdiğini söyledi. Bu rakamlann veri imtiyazı ile daha da kötüleşe- ceğini vurgulayan Üçer, "Türkiye'ye nota veren AB ülkeleri aynı yıl 40 milyar Euro ilaç ticaret fazlası ver- diIer.Ticaretten kazığıyiyen biziz, zılgıtı yiyen de biziz" dedi. Türk ilaç pazarının yüz- de 60'ının ulusötesi şirketle- rin egemenlıği altında oldu- ğuna dikkat çeken Üçer, bu oranın giderek arttığını, ulu- sötesi şırketlenn yerli firma- ları "yutarak" pazan ele ge- çirdiklerini söyledi. Veri imtiyazı, orijinal ilaç- ların bir ülke veya bölgede ruhsatlanmasından itibaren eşdeğer jeneriklerinin ruhsat- lanmasını engelleyerek, oriji- nal ürünün pazarda belırli bir süre (6-10 yıl) tekel konu- munda kalmasını sağlayan, patentten ayrı bir koruma mo- delidır. Veri koruma ise, yeni bır kımyasal madde içeren bir ilaç veya zirai kimyasal ürü- nün pazarlanabilmesi için ül- ke otoritesine sunulması zo- runlu olan, oluşturulması yo- ğun bir çaba gerektiren açık- lanmamış testlerin veya diğer verilerin haksız ticari kullanı- ma karşı korunması; kamu yararına olmadıkça veya bu verilerin haksız ticari kullanı- mına karşı önlem alınmadık- ça, bu bilgilerin açıklanma- ması yükümlülüğüdür. GUNDEM MUSTAFA BALBAY B Baştarafı 1. Sayfada ken sadece bizde değil, öteki ülkelerde de bu güç sık sık yer değiştirir hale geldi. Hatta zaman za- man birinci güç haline gelmesi de sorgulanıyor. Zi- ra Italya örneğinde olduğu gibi medya sahipliği beraberinde siyasi iktidarı da getirebiliyor. Medyanın sürekli değişen güç sıralaması ister istemez şöyle bir tanımı da gündeme soktu: Medyokrasi! Ülkeyi yönetme gücünü de kendinde gören bir anlayış. Bütün bu tartışmalardan Türkiye medyası da payını alıyor, ama son günler daha çok başlıkta vurguladığımız tanımı akla getiriyor: Medyullah! Fethullah Gülen'in bır gazetede bitip ötekinde başlayan dizileri bu yapının üstüne çatı oldu. Gü- len, hakkındaki iddiaları yanıtladıkça, güncel olay- lara ilişkin görüşlerini açıkladıkça soru işaretleri de büyüyor. Ters gelişen bir durum. Milliyet'te de- vam eden dizide olduğu gibi, Gülen'e soru soran- lar da kendisinı çok çok iyi tanıdığı için röportaj giderek daha eğlenceli hale geliyor. örneğin, Gülen'in ABD'de oturduğu ev. Yapılan son bir araştırmaya göre, insanların yaşamdaki en büyük beklentileri ev sahibi olabilmekmiş. Herke- se Gülen'in oturduğu ev tipi bir konut dileriz. 137 dönümlük bir alanda, ormanlarıyla ünlü Pensil- vanya'da bir ev. Söylediğine göre, ev yeğenin- miş. Siyasi tarihimizin önemli bir bölümünde "ye- ğenler" vardır! Ancak uzun yıllar Gülen'in yanın- da "altın nesil" yetiştirmek için çaba harcayanlar o evin yeğenlere ait olmadığını söylüyorlar. Bu ve benzeri konularda Gülen'in verdiği yanıtlar önü- müzdeki günlerde yeni yazı dizilerini de gündeme getirecek gibi görünüyor. Taklit aslını güçlendirir Biz medya sorumluluğuna dönelim. Din, toplu- mun ileri gitmesinde de geri kalmasında da çok önemli roller oynayabilen bir unsur. Medyamızın iktidara şirin görünmek uğruna "dine dairne var- sa" yaklaşımıyla hareket ettiğini görüyoruz. Temel siyasetini dini değerlere oturtmuş gaze- teler, bunu dozunu arttırarak sürdürüyor. Ancak "Moda budur" diye bu işe girişenlere hem yakış- mıyor hem de kendilerine ve topluma iyilik etmi- yorlar. Bu yayınları sorgulayıcı bir biçemle yapsalar, yi- ne sözümüz yok. Ancak daha çok, gündemde tutma, gücünü arttırma, dönüş zemini hazırlama gibi arayışlar akla geliyor. Deneyimlerle kanıtlanmış bir söz vardır: Taklit aslını güçlendirir! Bu dinde de geçerli... Yeniden altını çizelim, din çok önemli bir top- lumsal güç. Bunu devlet gücü haline getirirseniz, nereye uzanacağı belli olmaz; ucu, AB sürecini aratmayacak kadar açık olur. İktidar temsilcileri, partilerinin çekirdek tabanında zemin bulan din- sel istemlere ilişkin sorulara şu yanıtı veriyorlar: "Sakin olun, her şeyin bir zamanı var!" Medya, Türkiye'nin çağdaş değerlerle yoğrul- muş bir toplumsal yapıya kavuşması için mi ça- ba harcayacak, yoksa iktidarın aradığı zamanla- maya ulaşması için mi? Pek çok konu için kullanılan bir örnektir: Kurbağayı kaynar suya attığınızda birden sıç- rar, kendini kurtarır. llık suya attığınızda ise hafif rahatlar. Suyun ısısı usul usul arttırılırken rahatını bozmaz. Tehlikeyi anladığı an artık hareket etme gücünü yitirmiştir. Acaba, diyorum; toplumsal gelişime öncülük etmesini beklediğımiz medyamız, suyun ısısını ayarlama düğmesi haline mi geliyor! Yoksa medya, iktidarları yönetme gücünü yitir- di de iktidarın yönettiği bir güç haline mi geldi? ankcum(« cumhuriyet.com.tr AB karşıtı eylemler sürüyor Gençlik Federasyonu üyesi bir grup dün,Av- rupa Birliği'ni (AB) protcsto etti. Taksim'de- ki AB Bilgilcndirıne Bürosu'nun karşısında toplanan grup adına yapılan açıklamada, Türkiye'ye müzakere tarihinin verildiği 17 Aralık'ta "Ne Amerika Ne Avrupa-Bağımsız Türkiye-tşbiılikçiliğe Son" sloganıyla başlat- tıkları kampanyanın 17 Ocak'a kadar süre- ceği anımsatıldı. 1920'lerin başında Alman- ya ve İngiltere mandasını savunanlarla bu- gün AB üyeliğini savunanlar arasında hiçbir fark olmadığına dikkat çekilen açıklamada "Bize emanet edilen bu vatanı hiçbir emper- yalist gücün çizmesi altında ezdirtmeyeceğiz Ülkemizin emperyalizme pcşkeş çckilmesine dur demek için bağımsızlık şiarını yükselt- mek için 17 Ocak'ta Ankara'ya gidiyoruz. Bu vatanseverlerin yürüyüşüdür" denildi. "Ka- til ABD, işbirlikçi AKP", "Ne ABD ne AB ba- ğımsız Türkiye" sloganları atan grup açıkla- ıııanın ardından AB bayrağı yaktı. Grup, olaysız dağıldı. (Fotoğraf: ÖZLEM GÜVEMLİ)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear