25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10EYLUL2004CUMA 14 KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr EleştiriayağadüştüSemih Gümüş 'YazınınSarkacıRoman f dapiyasanın, medya veyayınevleriyle, kârkaygısıyla kurduğu düzenektepopüler kültüre çelülen edebiyatın eleştiriye gereksinimi kalmadığını söylüyor GAMZEAKDEMÎR "Yazuun Sarkacı Roman"... Eleşti- rinin roman karşısında edilgen kalcüğı düşüncelerine veriJrniş birkarşılık ola- rakokunmalı... Semih Gümüş imzalı... Iş Bankası Kültür \ ayınlan "ndan çık- tı... - Romanın eleştiriye \erdigiAermesi istenen ipuçlan neier olmahdır? SEMIH GÜMÜŞ - Sayılan son za- manlarda epeyce artan 'kitap yazda- n'ıu eleştirinin içinde görmüyorum. Benim başından bugüne izini sürdüğüm eleştiri, yayımlanan romanlan günü gününe izleyen, romancının ya da oku- run beklentilerine karşılık veren bir tür değii. YaJnızca romanla iç içe bir ya- zıdır eleştin, gensinı düşünmez. Demek ki eleştiri, tam da kendine uygun dü- şen romanla iç içe geçer, orada bırlık- te yaşamayı sürdürür, sonunda nesne- sine dönüştürdüğü romandan büsbütün bağuTisLZ, özgün bir yazıya dönüşür. Kendi bir öznedir eleştirinin... Bu da her romanla yapılamaz elbette. Ilkin, romanrn taşıdığı anlamlann yenidenyorumlanabilmesi gerekır. Yok- sa bütün anlamlan kapalı bir roman için, eleştiri niçin araya girsin 9 Bu yeniden anlamlandırma biçimi, romanın yazıldıktan sonraki ömrünü uzatır. Sonra kurgusuna bakılır. Değerli her roman, yaratım biçimi- ne eleştirinin de aynı düzeyde karşılık vermesini bekler. Kurgu içindeki kat- manlann iç içe geçen yapısı, eleştiriyı yönlendiren ipuçlanndan bazılannı ve- rir. Orada romanın derin yapısına gir- dikçe ayn ayn çözümlenen katmanla- nn birbirine bağlanması gerekir. Dili- nin özgünlüğü de elbette eleştiriyı ça- ^omut tarih daha çok romanı etkilerken tinsel tarihin eleştiri üstündeki etkileri daha belirgin. Bizde ne önceki kuşakların yazdığı gibi eleştiri yazılabilir artık, ne de önceki eleştiri anlayışlarıyla günümüz edebiyatı kavranabilir. Bıınıı anlayan eleştirmenler neyazık ki çok az. Çünkü onların her ay, her hafta okurun, yazarların ve edebiyat medyasının beklentüerine karşılık vermeleri, kendilerini 'eleştirmen' olarakonaylatmaları gerekiyor... (Fotoğraf: VEDATARIK) ğıran ıpuçlanndan. Romanın sorunu- nun, yazılış amacının ne olduğu da bel- ki eleştirinin tutacağı özelliklerinden- dir ki kendimi önemli sorunlan olan ro- manlara daha yakın görüyorum. Romanın ölümü... - Roman ve yazan-. Yazar son sözü- nü söylemiştir-. Romanoradadurmak- ta ve yazar da 'çaresizce' bekkmekte- dir.YazannenküçükistemMstemsc:yar- güa>icısı ve yaransmı üst noktalara, ruh boyutianna taşrncıs "saytsız okuma bi- çimlernle" okurdur, diyorsunuz. Okur, yazann açögı kapıdan yazar- dan çok daha net dünyalara ulaşabUme şansı ve a>ncahğına mı sahip bu bağ- lamda? Okur olmak daha mı avuntaj- b? Sunan, sunulan iliskisL. GÜMÜŞ - Burada yazann, romanı- nı yayımladıktan sonra okurla romanı arasından çekilmesi gereğine getirebi- liriz sözü. Bilindiği gibi romanı ya- yımlanır yayımlanmaz ortaya atıhp sö- zü okurun elinden alan, uzun açıklama- lara girişen, dolayısıyla romanını o an- da öldüren yazarlar var. Oysa romanyayımlandıktan sonra ya- zan da ancak bir okur olarak kanşabi- lir o romana. Okur, yazann yazmadık- lannı anlamaya, suskun kaldığı yerle- ri seslendirmeye, dolayısıyla romanı yeniden yaratmaya başlayacaktır. Bu- nun smırsız olduğunu söylemiyorum. Okuma biçimlerinin de sının var elbet- te ve o sınırlan keşfedememek yanlış okumalara yol açar. Romancı romanını yazarken nasıl okura baskınsa, tamamlanmış birroma- nın okuru da yazanna baskındır. Artık romanı zenginleştirmesi olanaksız ya- zann yanında, farklı zaman ve mekân- lara göre yapılmış yetkin okuma bi- çimleriyle romanın zenginleşeceğini düşünüyorum. Burada okur derken el- bette hep etkin okurdan, dolayısıyla eleştiriden söz ediyorum. - Romanın ölümü» Açar mısınız? GÜMÜŞ - Romanın ölümü Batı'da ve bizde on yıllardır beklenir, ama bir türlü gelmez o son. Geleceğini de san- mıyorum. Bakın bu yılın ılk yansında yayımlanan romanlann sayısının önce- ki dönemler boyunca görülmemiş çok- lukta olduğundan söz ediliyor. Demek ki romandan umudu olan yazarlann da, okurlann da sayısı artıyor. Roman, biçimi hep değişse de, sözgelimi öykü- den, şıırden ya da denemeden apayn bir tür olarak varlığını belki daha da etkin biçimde sürdürecek. Yayımlanan romanlann sayısının çokluğuna karşın düzeylerinin düşü- şüne bakıp ümitsizliğe kapılmayalım; asıl yaratıcılar o çokluk içinden, za- man ıçınde, kesinkes çıkacaktır. Slvll eleştlrl tırtumu - Eleştirhi nekr ayağa düşürür, ya da düşürdü mü? GÜMÜŞ - Son yırmi yıl boyunca eleştiri piyasanın içinde elbette ayağa düştü, düşürüldü. Eleştirinin özgün bir yaratım biçimi ve yazınsal bir tür ol- duğunu, dolayısıyla ancak bağımsızlaş- tıkça zenginleşebıleceğini, eleştiri ya- zarlannın da öteki yazarlardan ayn ya- zarlar olduklannı anlayamayan yazar- lar. okurlar, giderek kimi eleştirmenler, eleştiriyi kendi gündehk gereksinimle- rine karşılık verecek bir tür olarak gör- meyi sürdürüyorlarki çok yazık. Piya- samn, medya ve yayınev leriyle, kâr ve sanş kaygılanyla kurduğu düzenek için- de popüler kültür içine çekilen edebi- yatın eleştinye de artık gereksinimi kalmadı Oteyandan,madaryonun öte- ki yüzüne yazılan. geçen dönemlerden apayn, özgün bir eleştin anlayışı, shil bir eleştiri rutumu da var ki, o azınlık- ta da kalsa, eleştirinin aslıdır. - tnsanlığm maddi ve du>gusaJ tari- hi ve gelişiminin roman ik eleştiri üze- rindeki etküerini anlaûr mısınız? GÜMÜŞ - Zaman içinde kültür ve edebiyat nasıl ileri doğru değişiyorsa, roman \ e eleştiri de öyle değişiyor. So- mut tarih daha çok romanı etkilerken tinsel tarihin eleştiri üstündeki etkile- ri daha belirgin. Bizde ne önceki ku- şaklann yazdığı gibi eleştiri yazılabi- lir artık. ne de önceki eleştiri anlayış- lanyla günümüz edebiyatı kavranabi- lir. Bunu anlayan eleştirmenler yazık ki çok az. Çünkü onlann her ay, her haf- ta okurun, yazarlann. edebiyat medya- sının beklentüerine karşılık vermeleri, kendilerini 'eleştirmen' olarak onay- larmalan gerekiyor... Anadolulu analar, tanrıçalar öE/dm'deTürkiyeFestivalikapsamındaBrüksel'de ELÇİNPOYRAZLAR BRÜKSEL - Avrupa siyaset sahne- sinde bu sezon başrolde oynayan Tür- kiye, AB'nin başkenti Brüksel'i baş- ka bir platformda da fethetmeye hazır- lanıyor. Brüksel Güzel SanatlarSarayı'nın gi- rişimleri sonucu düzenlenen Türkiye Festivah, 6 Ekim 2004-16 Ocak 2005 tarihleri arasında ziyaretçilerle buluşa- cak. Sergi, edebiyat, tiyatro, dans, mü- zik, sinema ve atölye etkinliklerinden ohışan Türkiye Festvah'nin ana te- masını tarihöncesi çağ- lardan 20. yüzyıl baş- lannakadarAnadolu sa- natında kadın imgesi oluşruruyor. Analar, Tanrıçalar, Hanımsultanlar' başlık- lı sergi yaklaşık dokuz bin yılhk süre içinde bir- birini izlemiş büyük uy- garlıklann sanatlannda, yaşam biçimlerinde ve ar- keolojik kalıntılannda 'ka- dm' kavranum ele alıyor. Hitit, Antik Yunan ve Ro- ma uygarlıklan, Bizans ve Osmanlı Imparatorluğu dönemlerin- de 'kadını' işleyen sergi fikri, Türki- ye'nin ve Baü Avrupa'nın en büyük mü- zelerinin işbirliği sonucu ortaya çıkmış. Louvre ve Viyana'daki Kunsthistorisc- hes müzelerinin yam sıra Berlin ve Türkiye'nin önemli müzelerinden ge- len 350'den fazla yapıt, serginin deko- runu tamamlamakta. 'Kadınlar mito- logyaa'nın ardındaki tarihsel, arkeolo- jik, sanatsaJ verileri gözler önüne ser- meyi amaçlayan 'Analar, Tanrıçalar, Hanımsultanlar 1 sergisine, Türkiye'den 37 müze ve 8 özel koleksiyondan der- lenen 325 yapıt katılıyor. Plastik sa- natlar ustası Ayşe Erkmenın Çağdaş Sanat Tasanmı sergisi de Türkiye Fes- tivali kapsamında sanatseverlerle bu- luşmaya hazırlanıyor. Edebiyat dalında NedimGürsd,As- lı Erdoğan, Sema Ka\ gusuz \ e Melisa Gürpınar gibi yazarlann davet edildi- ği fesrivale, Şahika Tekand"ın yönet- tiği Studio O^nnculan adlı tiyatro top- lulugu 'Oidipus Sürgünde' adlı oyun- la katılacak. MustafaKaplaruB- BzScanlı ve Türk Çağ- daş Dans Platformu gi- bi dans topluluklan- nm performanslanm sergilediği fesrivale, müzik dalında Sezen Aksu,KutsiErgüner, KardeşTürküler,Er- kan Uğur ve İsmail Demircioğlu,Turfaal Alevi, CandanErçe- tiıı, TahirAydoğdu, NcşetErtaş,Ferhan ve Ferzan Önder, Fazıl Sa\ \ e Sertab Erenw gibi sanat- çılar kahhyorlar. Türkve Avrupalı ka- dınlann bir araya gelecekleri kolok- yumun yanı sıra sinema, çocuklar için Karagöz ve Hacivat, Kudsi Ergüner, Derya Tlırkan ve Hakan Talu'nun atöl- ye çahşmalan da festivalin diğer etkin- likleri arasında. Ay Yıldız'ın ana spon- sorluğunu üstlendigi Türkiye Festiva- li, Türk Dışişlen ve Kültür Bakanlığı, Belçika Dışişleri Bakanlığı ve Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın katkılany- la gerçekleştirilecek. Can Ada 'da halka açıkolarakyapılan 1. Uluslararası Isparta/Eğirdir Taş Heykel Sempozyumu 'na 12 heykelci katılıyor Ç LJ empozyumun amacı, yöre insanının yaşantısıyla sanatsal etkinlik ve sanat ürünleri arasında dolaysız bir bağın kurulmasını sağlamak ve çağdaş bir açık hava heykel müzesinin yapıt birikirnini oluşturmak. Daha çağdaş Wr çevre için Kültür Servisi - Kültür ve Turizm Bakanlığı Isparta Valiliği, Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Eğirdir Belediyesi tarafından düzenlenen 1. LTuslararası Isparta/Eğirdir Taş Heykel Sempozyumu sürüyor. 16Eylül'e kadar sürecek olan sempozyum, Türkiye'nin dördüncü büyük gölü olan Eğirdir gölü üzerinde yer alan Can Ada'da 7'si yabancı, 5'i Türk 12 heykel sanatçısı tarafından uygulamah, halka açık olarak yapılıyor. Sempozyumun amacı. çağdaş yapıtlarla zenginleştirihniş çağdaş bir çe\Tenın oluşumuna katkıda bulunmak, Türk ve dünya sanatçılannı sanatsal üretim sürecinde bir araya getirmek, yöre insanınm yaşantısıyla sanatsal etkinlik ve sanat ürünleri arasında dolaysız bir bağm kurulmasını sağlamak \e zaman içinde çağdaş bir açık hava heykel müzesinin yapıt birikimmıoluşturmak. Heykel müzesi açılacak Etkinliğe Türkiye'den Mustafa Yüksd, Evrim Çamoğlu, Sibel Kedik, Bülent Çınar, Nusret Başöner, yurtdışuıdan ise Kamen Tanev (Bulgaristan), Jesus Cobo (Ekvator). Stefano Gratola (İtalya), Tanya Preminger (fsrail), Toru Saizo (Japonya), Salah Hamat (Mısır) ve Alex Labejof (Fransa) katılıyor. 1. Uluslararası Isparta Eğirdir Taş Heykel Sempozyumu'nun yan etkinlikleri kapsarmnda bugün saat 18.00"de Mavi Göl Otel Lobısı'nde Yrd. Doç. Dr. Esma SüJdürKarahan'ın yağlıboya resim sergisi gaçılıyor. (0 246 228 29 92-93, tasheykel. sdu. edu. tr) YAZIODASI SELİM tLERt TanpınanNotlarıd) "Huzur'u Yeniden Okumak"... öylesi birça- lışmanın ardında sürüklenip duruyorum. Kim- bilir ne zaman... Ahmet Hamdi Tanpınar'ın şiirlerini, roman- lannı, hikâyelerini, o, her biri sanatkârca yazıl- mış düzyazılarını, "Huzur'u Yeniden Okumak" için tek tek, sayfa sayfa gözden geçiriyorum. Sayfa kenarlarına çiziktirdiklerimi okuyorum. Yalnız Huzur'u değil, herhalde hepsini yeni- den okumalıyım. Tanpınar'ın On Dokuzuncu Asır Türk Edebi-: yatı Tarihi gerçekten bir benzeri bir daha yazı- lamayacak; yazılsa bile, ancak ilkinin yolunda, ilkinin verileriyle yürütülerek kotarılabilecek; görkemli bir eser. Edebiyat tarihinin epey ötesine taşmış bu eserde, on dokuzuncu yüzyıldaki Osmanlı-Türk toplumunun töresini, sosyolojisini, ekinsel de- ğişimini, harta bütünüyle ruh dünyasını alımlı- yoruz. Sonra dilin, Türkçe'nin acı öyküsü. Tanpı- nar'ın deyişiyle Türkçe'nin "gönül tarihi"... Tanpınar, "gönül tarihi" deyişini daha çok Anadolu için kullanmıştır. Sahnenin Dışındaki- ler romanında bir fırsatını kollayıp, "gönül tari- hi"ne unutulmaz bir sayfa daha açar: Beklenmedik bir Anadolu serüveni, kozmosj polit, ama aynı zamanda özdegerlerini yitirmiş. Istanbul'un beş çaylarında ortalığı birbirine ka-' tar. Dönem, Mütareke yıllarıdır. Burada yazarırç yürek çarpıntısım duyarız: Milli Mücadele'niry beşiği Anadolu olacaktır... * Sahnenin Dışındakiler'de, Ekrem Bey kimli- ği, bu kez de beni epey düşündürttü. Edebiya- tımızın, toplumsal ve bireysel hayatlarımızda- kini andırır unutkanlığı, kayıtsızlığı ya da birikim- lerden habersiz kalışı, besbelli, Ekrem Bey'i de sarıp sarmalamış. Bu habersiz kalış, daima yeniden başlamayı zorunlu kılıyor. Sahnenin Dışındakiler'i okuma- mış romancılarımız, yeni yeni, fakat karikatür Ek- rem Bey'ler yazıp durmuşlar. Ekrem Bey, romanın silik kişilerindendir. Ce- mal'in anılarındaki insan kalabalığına adeta bir figüran gibi girebilmiştir. Tanpınar, onu birkaç sah- nede, birdenbire, şaşırtıcı ustalığıyla baş role çı- kartır. Hep öyle silik kalacağını sanmışken, po- litika ve anarşi konusunda çizgi dışı bir roman kişisiyle yüz yüze geliriz. Ekrem Bey, ülkenin içinde bulunduğu karga- şaya Ittihat-Terakki'nin yol açtığı kanısındadır. Tek çözüm yolu görür: "öldürürüm". Oysa Ekrem Bey, cinayet dışı bir mücadele- yi seçemeyecek kadar edilgin, çekingen, sap- lantılı ve korkaktır. "öldürmek"\e ilgili yararsız gözüpekliğini iyice deşen romancı, Ekrem Bey'de, dışa vurulamamış cinsel baskıların iz- lerini de saptar. Tıpkı Ekrem Bey'in parlayıp sönüşü gibi; Tan- pınar'da öyle zengin düşünüş ve duyuşlar, sap- tayımlar, öneriler, dokunulup geçilmiş sorunlar hep gelecek zamanda irdelenmesi temenni edi- lerek parlayıp söner. Sanki hepsine yarın yeni- den bakılacaktır. Bu verimli telaşta, kültürel mirasın hızla har- candığını görme kaygısı ağır basar. Huzur*da bin- bir ayrıntıya giriş, romanın bazen dışına taşsa bile, ayrıntıların bize işaret ettikleri açısından epey düşündürücüdür. Yücel Demirel, Huzur'un eleştirel basımını ger- çekleştirince, kitap Huzur'la tefrika Huzurara- sındaki ayrımları okuma imkânına kavuştuk. Bu konuda Handan Inci'nin yazısı da yol gösteri- ciydi. Tanpınar, romanın estetik değerini zedeleme- mek için bazı bölümleri feda etmiş. Onlardan birinde, Nuran, Mümtaz'ın kişiliğini çözümlemek isterken; "Sanki Mümtaz'ın kelamı Incili Ça- vuş 'un hikâyesindeki meşhur attı, onun gibi Maşnk'la Mağnb'ı bir adımda atlıyor, sonra, 'Işte bu da bitti, şimdi neyapacağız?' diyordu" diye düşünür. Yitip giden kültürde, bugün, Incili Çavuş, o meşhur at, hatta Maşnk'la Mağrıp acaba kaç kişiye ses yöneltebilir? Bir kez daha vurgulamak gerekirse, birtelaş- tı Tanpınar'ın ayrıntı düşkünlüğü... Öneriler Kitap / Karanlıkta Yolculuk, Jean Rhys, Pı- nar Kür'ün çevirisi, Can Yayınları, 1989. (Yeni- den okuduğum acı roman...) K Ü L T Ü R + Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear