14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS 2004 ÇARŞAMI OLAYLAR VE GORUŞLER SorunW GEÇEN GUN"Enffejjfor^jfer^a splun '7c/ş/se/ ve yapısafsorunlan"n\ * e fFdıplhan Selçuk'un •'/4yn/ sütunlarda buluşan biri~<SHP% öbürû DSP'li iki yazar niçin siyasal partiler olarak da bir araya gelemiyorlar" sorusundan kalkarak ve durumu soldaki bütünpartileriçin "lideriiksorunu"nabağ- layarak. Kongar'a göre, partilerin "lidere endeksli" olma- sı, dünyadaki sol ya da sağ bütün partilerde gö- rülen bir olaydır ama, sözü edilen ve henüz susan iki yazann partilerine egemen olmuş "bencil, des- pot ve kısırgörûşlü" liderfer, değişmezlikleriyle, si- /asetteki sol kimliği de "utanç verici bir yozlaş- maya " uğratmışlardır. Kendisi her ne kadar "Türk solunun sorunlannı sadece lider düzeyine indir- geyip küçümsemediğini" söylüyorsa da, lideriik konusunu soldaki öbür sorunların tartışılmasını engelleyen temel neden saymaktan vazgeçmi- yor.. Biraz, bu iki partideki durumu solda örgütlen- miş bütün partilere yayarak. Yazıda vurgulanan görüş şöyle özetlenebilir: Li- der sorunu yüzünden "solun üç temel ilkesi, top- lumda fırsat eşitliği, üretimde verimlilik artışı ve paylaşımda sosyal adalet bütünüyle biryana bı- rakılmıştır". Tam bu noktada, liderliğin etkisini tartışmadan önce, şunu sormak gerekir: Acaba Türk solu- nun da "üç temel ilkesi" bu sayılanlardan mı iba- ret olmalıdır? Böyle olamayacağını Kongar da bir ölçüde ka- bul etmekte; "Ulusalbağımsızlığımız çerçevesin- de demokratik ve laik bir sosyal hukuk devletinin ilkelerinin savunulması hemen hemen hiç günde- me gelmemiştir" diyerek. Keşke, bağımsızlık çerçevesinde gündeme ge- tirilmeyenler arasına "ekonomik, sosyal ve kültü- rel kalkınma yöntemi"r\i de ekleseydi. Hem en başa. , oğumuz Türkiye'nin bir "yeterince gelişme- miş ülke" olduğunu unutmuş gibiyiz. Ulusal lkınmanın anahtannı bulmuşken yitiren, başla- dığını yarıda bırakan, kötü politikalann doğurdu- ğu dengesizlikler ortasında bocalayan, kolayca etki altında kalıp başkalarının öğütlerine teslim olan, böylece geri kalan. Kongar, "bağımsızlığımız çerçevesinde" der- ken belki buna gelmekteydi. Vaktiyle, kamusal ve özel kesimleri birlikte se- ferber etmeyi, kamu yatınmcılığını, planlı kalkın- mayı önemseyen "ortanın solu", 12 Eylül'ün zo- runlu koşullarında Batı'nın "sosyal demokrasi"si- ne sığınmanın ve sonrasında küreselleşmeyle AB'ciliğin tutkusuna kapılmanın sıkıntılannı yaşı- yor şimdi. Daha önceleri Leninizm'i ve Maoizm'i savunanlara da hâlâ kuşkuyla bakılmakta. Zaten onlann bir bölümü çoktan başka ufuklara yelken açmıştır. Yine de, Kemalist devrimciliği Marksist düşün- ceye dayalı kalkınma yöntemleriyle bütünleştirip sağlam bir ulusal modele vanlabilir. Ne var ki, böy- le bir senteze yönelik birleşme girişimlerinden he- nüz sonuç alınmış değildir. Oysa, böyle bir modelde karar kılmadan bu ül- kenin sorunlanna deva olacak köklü çözümlerle halk yığınları kazanılamayacağı için, bencil lider- lerin değişmesiyle ya da birleşmesiyle de pek bir yere varılmış olmayacaktır. KAŞ'IN MUHTEŞEM DOĞASININ KEYFİNE AQUAHWKOTELDEVARIN Odalanrran tümû denc manzaralı olmakla birlikte. balkon, klıma, TV mnbar. saç kurutma matonesı bulunmaktadır. Tesısımızde yuzme havuzu. çocuk havuzu, kaydırak. açık ve kapalı restaurant, özel plaj ruzmeti sunuimaktadır. Bu ilanla geten mısafirlenmıze %15 rndınm ya da Boous Card'a 6 taksrt ımkânı KAŞAÛUAPARKHOTEL Çukutağ Yanmadası C7580 Kaş-Antalya Tel' 02^2-63619 0219 ünesı Fax 0242-83619 92 Websıte *ww aquapari< org E-maıi ınfoıi aquapark org LORYMA R E S O R T H O T E L Turunç. Güney Ege'nin fiyortlaria bezenmiş nefes kesıci coğraf- yasının en güzel koylanndan biri... Loryma Resort Hotel yamaç- lannın vejetasyon dokusunagizlenmiş, koyun büyüleyici, mistik panoramasına tümüyle hükmeder konumda, sıra dışı bir tesis. Ormanlardan inen sennleticı esintiler. düşük nem oranı ve bol ok- sijenli, sağlıklı havasıyla ideal iklim koşullanna sahip. Ekoçiftli- ğinden kendi sütünü, peyniıini, kremasını, yumurtasını temin eden. kendi ürettiği -yörenin en kalitelı- zeytinyağını kullanan, da- mak zevki kadar sağl/klı beslenme ilkelerine de duyariı bir mut- fak. Konforlu apart daireler. açık büfe restaurant, pool-bar, Out- door-Bar, açık/kapalı yüzme havuzlan, jakuzi, fitness-center, sa- una, süper disko, bilardo, dart. tenıs, masatenisi, çocuk kulübü, doktorservisi... üsanslı rehberierie mountaınbiking, sea kayaking, trekking, canyoning, scuba divıng, rafting... Ruh-zihin-beden sağlığı programlan, Ayurveda ve Anti-Aging Merkezi, Aromate- rapi masajlan, Yoga seanslan, doğal zayıflama kürleri, yüz-vücut bakımı... "ûzel animasyonlar", "sürprizshowlar"dananndınlmış, arabesk müziği uzaktan bile duyamayacağınız, kent yaşamının yıpratbğı insanın pozrtif yaşam enerjisiyle dolu günlük yaşamına dönmesinı fıedefleyen, kültürve çevre dostu bir işletme anlayışı. Detayiı bilgi: wwwlopyma.com Turunç, 48700 Marmaris Tel: 0 252 476 72 20-24, Faks: 0 252 476 72 25 infcKg loryma.com Cumhuriyet Dostlanna % 15 indirim, 1+3 taksit İstanbul'u Selden Kurtarmak Prof. Dr. Türkan SAYLAN ÇYDD Genel Başka, Y aşamımrn 22 yılını geçirdiğım Kandilü "de, köy, tq>elerden aşa- ğıya kurulmuştu. Kıyıyı, yuka- nlara ulaştıran belli başlı birkaç cadde- sokak vardı. Bunlar, es- ki zamanın paket taşlanyla, öylesine bilinç- li yapılmışlardır ki, sık sık yağan yağmurlar ve oluşan seller, ustalann hiç fark ettirmeden orta hatta ağızlaştırdıklan bir yoldan denize akar giderdi. Yağmur, herkes için "rahmef olarak anı- lır, ağaçlar, yollar tertemiz olur, kimsenin de evini sel basmazdı. Yağmur sonrasında, sel sulannın denize aktığı noktadan başlayarak. denizde, taşınan toprak nedeniyle açık kah- verengi, yanm daire şeklinde bir alan belı- rirdi. Biz çocuklar, bir yandan, yağmur son- rası açan güneşin ardından gökkuşağının be- lirmesini gözler, altuıdan geçme düşleri ku- rar, bir yandan da, tam o sırada sımsıcak olan toprakJı denize girmek için koşuşturur- duk. Yağmur uzun sürmüşse, tepelerden seller- le birlikte irili ufaklı tahta ve cam parçaları, sürtüne sürtüne şekil değiştirmiş garip ci- simler de denizin kıyısına kadar gelir, orada süzülüp kalırdı. Yüzdüğümüz yerdeki, eski saraylardan kal- ma iki kayıkhane, bu nedenle biz çocuJdann yağmur sonrası gizlice korsanlarrn hazineye saldırması gibi koştuğumuz zulamızdı. Ora- da, sel kahntılannı eşeleyip bulduğumuz, tahta ya da cam parçalanndan oluşmuş bu ga- rip cisimleri kapışır, gizli köşelerimize sak- lar, zaman zaman çıkanp bakar, bize uğur ge- tireceğine inanırdık! 25 yıldır mesken edindiğim Arnavutköyü- müz de, denizle tepeler arasına kurulmuş olup, 1950'lerde, tepedeki Ayazma'dan inen nı ana caddesi ile tüm ara sokaklan da, tam or- tasında yağmur-sel sulannın toplanıp deni- ze inebildiği, o öpülesi usta ellerden çıkmış paket taşlanyla yapılmıştı ve kimsenin evı- ni, bahçesini sel basmaz, yağmur hasretle beklenirdi. Demek oluyor ki, eski ustalann o günün olanaklan ve akJıyla yaptıklan so- kaklarda öylesi bir eğim oluyor ki sular top- lanıp denize ulaşıveriyor! Aynı şey evleri- miz için de geçerli. Kandilli'de, çoktan satılmış olan evimızi ba- bam başında durarak yaptırırken biz çocuk- lar da peşini bırakmazdık. Sulu alanlara, bah- çeye çini döşeyen ustalann elinde ınce uzun, dikdörtgen şeklinde tahtadan, ortasında cam- la kaplı bir bölüm ve onun da ortasında, eğı- me göre sağa sola gidebilen kahverengi bir damlacığın bulunduğu su terazisi denen bir aletle ölçe biçe çalıştıklannı seyredişimizi hiç unutmuyorum. Uzun yıllar hastane inşaatlanmızda, ev onanmlannda böylesi titiz bir çalışma göz- lemleyemediğim gibi, hemen her zaman iş- ler bittikten sonra, ıslak alan sulannrn akma- sı gereken deliğe değil, aksi yöne toplandı- ğına tanık olupher sefer baştan yapnrmak baht- sızlığını yaşadım, yaşıyorum! Istanbul'umuzda, sürekli olarak denize pa- ralel karayolunu kullananlardannn ve ne ya- zık ki kaç kez diğer insanlar gibi. arabayla ya da yayan sulann içinde kaldım. e\ imin gi- riş katı da birkaç kez sokağunızrn sökülen gü- zelim paket taşlan yerine yapılan asfalt ve ilk yağışta tıkanan logarlan nedeniyle su baskı- nındanpayını aldı! Yedi tepeli ve denize paralel kurulmuş bu koca kentte, yağmur ve sel sulannrn akışını sağlayamayışımızın nedenlerini bilmeliyiz. Bu olayda plansız ve altyapısız yerleşmelenn katkısını kuşkusuz yadsıyamayız! Valiliğünizin ve belediyemizin kriz mer- kezi anonslanyla halk olarak ne önlemler alabiliriz ki. sokaklanmızdan evlerimize sel sulan pompalanırken? Tropik bölgelerdeki gi- bi evlerimizi topraktan yüksek şekilde ayak- lı mı yapalım isteniyor? Sel sulannda evini, canını yıtirenlere, kent yaşamını sürdürebilir kılması gereken bele- diyelenn. anında büyük tazminat ödemeleri için cıddi yaptınmlar getirilmesi halinde, plansız ve altyapısız inşaatlara izin ya da ka- çaklara göz yumma olgusu da ortadan kal- kacaktrr. tnsana değer \ eren gelişmiş toplumlarda, sokakta ayağı taşa takılıp düşenlerin bile yük- sek tazminat alabildiğini ve bu yüzden bir- çok şeyin doğru dürüst yapıldığıru, bizde ise açılıp da kapanmayan çukurlara düşenlerin ardından salt ağıt yakıldığını unutmamalı- yız. Artık insanlar insanca yaşamak istiyor. 21. yüzyılda. Istanbul'un göbeğinde lastik botlarla dolaşmak, selde boğulmayı kader- kaza olarak algılamak zamanı çoktan geçti. Her mahallenin kendi içinde örgütlenerek, ken- di bölgesinin drenaj sistemine sahip çıkma- sı gerekiyor. Depreme hazırlanma konusun- da böylesine ağır aksak gidildiğine bakar- sak, sel sulannın drenaj çalışmalannın ger- çekleşebileceğini ummak, belki bir "hamha- val" sayılabilır. Ancak, yurttaşlık ve sivil top- lum bılınciyle, Istanbul halkının, seçihniş ve atanmış yöneticilerimizle ve vergilerimiz- den oluşmuş kaynaklanmızı kullanarak ken- tıne sahip çıkmak üzere yola koyulmasını önermek ve sonuç almayı beklemek, doğal hakkımızdır sanıyorum. Halk olarak bu ira- deyi gösterebilirsek çözümün bilimsel aya- ğı da kendiliğinden ortaya çıkacaktır sanınm. Insan yapısı yapay afetleri asla hak etmı- yoruz! G eçen günlerde Cumhuri- yet gazetesinde Flkret ti- İdz'in 5187 sayılı yeni Ba- sın Yasası'yla ügih bir değerlendir- me yazısuıı okudum. (20 Temmuz 2004 Salı) Sayınllkiz; "Cinsdsal- dn,cmayetveintiharaözendinne- nin" artık bundan sonra suç sayı- lacağını belırterek "Haberierde, haber vermenin smırlan aşılmaya- cak. Bu türfiillereözendirebilecek nitelikte yaa ve resinı >^>Tinla>~an- lar suç işlemiş sa\ılat aktır. Cezaa ise bir müyar Uradan > irmi miryar lira^-akadarağır para cezasKfar" di- yerek aydınlatıcı bir değerlendir- me yapmış. Doğrusunu söylemek gerekırse bu konularda yapılan yayınlan üçüncü dünya ülkelerinın dışında başka bir yerde göremezsinız. Ya- zılı ve görüntülü "baa" medya- mız artık çığırtkan simsarlann tu- zağına düşmeyecektir umanm. Ben burada durumu bir yayıncı perspektifı ile ele almak istıyorum. Ülkemizdeki egitim düzeyinin is- tenilen oranlarda olmaması dikka- te alınırsa, görmenin; özellikle tel- kine yatkın insanlan, taklit etme- ye yönelttiği gerçeğı yayıncılann her zaman göz önünde bulundur- malan gereken bilimsel bir ger- çektir. Çünkü şiddet, taklit edilerek ar- tar. Televızyonlarda karşılaşılan şiddet görüntülerinin sayısal dö- kümüne baktığımız zaman bu ol- gu bütün çıplaklığı ile ortaya çık- maktadır. Şiddet kullanma, insanlann bır anda toplumun -ya da izleyicinin- ilgi odağı olma, herkesin acıma Medya ve Şiddet Latif O K U L TRT Yayın Denetleme Kunılu Başkam duygulannı kazanma, çıkmazda olan kişı için de bir çözüm arama nitelığini taşıyabilir. Bu tür olaylara yanlış, ilkesiz ve bilimsel olmayan biryaklaşım, ya- yıncının olayı sergileyişi, izleyici- de travmaya neden olabilmekte- du. A>nca bu tür olaylann, ekranda olur olmaz bir biçimde yansıtıl- ması, şiddete eğilimli kişilerce mo- del olarak alınabilir, kendını onun- la özdeşleştırerek olağanlık kaza- rur. Bildiğiniz gibi geçen yıllarda yapılan bır araştırmaya göre Tür- kiye, şiddete bağlı ölümler açısın- dan Avnıpa ülkeleri arasında üçün- cü sıraya yükselmıştı. Bu gözlem ya da bu tür bir ola\T izleyen ço- cuklar ve gençlerde bu çok daha özendiricı bir sonuç dogurabilir. Özellikle şıddetın bır türü olan ın- tihar olaylanrun gençler arasında birbuluşma özellıği vardır. Bu ne- denle ıntiharla ilgili haberler ven- lirken mutlaka bır uzmana danış- mak ya da onunla ışbırliğı yapmak gerekir. Bu haberler üzerinde, uz- man ohnayan kişilerın tartışması- na da izin verilmemelidir Özel- likle, ergenlık çağındaki gençlere bu tür haberler sunulurken daha da dikkatlı olmak gerekir. Çünkü risk altındakı bir kesimdir ergen- ler. Bu nedenle, bir küçük yanlış- lık telafisı imkânsız olaylara yol açabilir Ülkemizde ne yazık kı televiz- yon, ailelerde topluca izlenmekte- dir. Program seçme hakkı baskın olanın elindedır. Bu nedenle, bu toplumsal gerçeğimız göz önüne alınarak uluslararası kabul görmüş yayıncılık kurallan her zaman göz önünde bulundurulmaiıdır. Yayıncı kuruluşlanmızın sınır saatlere uymadığı görühnektedir. Oysa yayıncılığı düzenleyen ya- salar ve bunlara bağlı olarak çıka- nlan yönetmelikler bu tür içerik- teki yayınlara düzenlemeler getir- miştir. Örneğin şiddete karşı bırey ve toplumu duyarsızlaştıran, insanla- n şiddet kullanmaya yöneltea özen- diren yayın yapılamayacağı; ya- yınlarda insanlan ıntihara yönlen- dirici ya da ıntıhar gırişımınde bu- lunmaya teşvık edıcı unsurlara yer verilemeyeceğı gibi hususlarönlen- meye çalışıldığı gıbı, şiddet unsu- ru ağıriıklı >apımlann ancak saat 23.00 ile 05.00 saatlen arasında yapılabıleceği belirtihniştir. Haber saatlen ise özelhkle yemek saatlerine rastladığından çocuklar başta olmak üzere ailenin tüm bi- reyleri bu tür haberleri izlerken yo- rum da yapmakta, bu nedenle ai- ledeki her bırey kendi anlayış ve kavrayışına göre değişik bıçımde etkılenmektedır. Kimi TV sunuculan ise bu tür ha- berleri sürekli yineleyerek nere- deyse tüm izleyicilerin bilinçaltı- na kazırderecesinde birtür "bflin- çaHıkurgu" yöntemını kullanmak- tan sadistçe bir zevk almaktadırlar. Intihar gırişiminde bulunan bireyin izleyiciye deklare ettiğı mesajlar ise genellikle karşılıksız aşk, aile içi sorunlar, ekonomik sorunlar, iş- sizlik ve anlayışsızlık olarak orta- ya çıkmaktadır. Izleyıcuıin herkesimi bu mesaj- lan ahnakta, hatta sorun etmedigı kimi sorunlan da anımsayarak, psı- kolojik olarak kendısıyle ekranda- kı bireyi özdeşleştırmektedir. Bu tür haberlerin tüm aynntıla- n ile ve sürekli aynı sekanslar yi- nelenerek sunum gerçekten izleyi- ciyi olumsuz ve tehlikeli bır bı- çimde etkilemektedır. Yayın teknolojisı kullanılu"ken. özellikle TV programlannda ifa- de araçlan ve anlatım görüntüleri arasında yer alan, çekim ölçekle- ri, kamera hareketlen, yavaşlatıl- mış göstenmler, tekrar göstenm- ler, değişik trikler, söz \ e konuş- ma üsluplan, tonlamalar, jestler, mımikler, müzik ve efektler yo- rumlanarak kullanılmakta, böyle- ce olgu ve olay çarpıtılmaktadır. Kitle iletişim araçlan bu tür tehli- keli gündemleri olduğu gibi çıplak birbiçimde sergilemek bır yana, bi- lim dışı, estetik ve etik dışı yorum ve sorularlakafalan iyiden iyiye ka- nştırmakta, izleyicinın psikolojisi- ni de sarsmakta, bozmaktadu". Özellikle çocuklann, gençlenn anlayış ve kavrayış kapasitelerinı aşan dehşet saçan görüntülerin so- nuçlan, salt özenme, deneme adı- na birçok facıaya neden olabilmek- tedir. Okurlar bilir, O hep vardı...Yıllarca süregelen dinlence alışkanlığı... 'ARTEMİS ÖREN TATİL KÖYÜ' • • • • Artemıs Tatıl kö)i. 30.000 nr'lık bır alanda denıan hemen kı>ısında kunıimuşnır 112 standan oda \e 6 süıt, toplam 232 \-atak kapasıtesı. pevzaj düzenlemesnle ûnlü, rengârenk çıçeklenn kokulanm >a>dıgı tanl kövümûzde tüm odalarda balkon. dırekt telefon. 3 kanal müzık javım. mını bar. J\' \e klıma mevcunur. Amca 120 hjilık loplann saJonumuzda hızmetmızdedır Alışvenş >apmak ıste\enler mını çarşımızdan vararlanabılırler Mını çım rutbol. basketbol. plaj \oleybolu sahalan. masatenisi. tenıs ve bilardo ıdeai bır olanak sunuvor Çocuklar Artemıs Tanl Köyfi'nde ovuna \e egienceve dovacakJar. Çocuk havuzu, çımle kaplı oyun parkı, mmı Club \e çocuk arumasyonlan onlara gihenlı \e neşelı ortam sunuvor Kalnatovealcsam vemeklenrKktanl kövümûzûnaçıkbûfesL herzevkeuygun.Türi:\t dûnyamur&ğmdanzenan seçeneklerie karşınıza çıkryor. A laCarte Restaurant, Kafeterya. Şark Kahvesı, Snack Bar, .\rtemısPubve Havuz Bargûnûn hersaan hızmetmızdedır Gündûz ve gece anımasvonlan ıle canlı müzıi:. tyi ve mutlu bir tatil geçirmeniz dileğiyle R£ZERVMY0\ VI BİLGİ İÇİN Artemıs Ören Holıdav Resort, Ören - Burhanıve. Tel" 0 266 416 r 7 6 lpbx) Fab- 0 266 416 32 26 Tatil için bir yer mi anyorsunuz? Bozburun'a gelin... Ege'nin Akdeniz'le kesıştiği bu kıyı beldesinde "Möwe Hotel/Restauranf'ta dıngin bir yaz tatili geçırebihrsiniz. Bülent Ortaçgil şarkılan... Masada Cumhuriyet... Rakı şişesinde kitap... Bir telefon veya tıklayın! MÖWE Hotel-Restaurant 48710 Bozburun'Marmaris Tel ve Fax:(0252)4562661 www.moewe-tr.com. — ( MANASTIRHAN BOUTIOUE OTEL ) "KAZDAĞI ETEKLERİNDE BİNPINARLI İDA'da DOĞA SEVİNCİ, DENİZ TUTKUSU İLE FARKLI YAŞAM için MANASTIRHAN'da konaklamak ayrıcalıktır. ALTINOLUK 0266 388 45 20 - 22 - 23 web. site : www. manastirhan. com NICHOLAS P A R K • • • Çam ağaçlan içerisinde sıcak bir ortamda tatil yapmak isteyenlere Odalarda Klima, Buzdolabı Saç Kurutma, Ketıl. "Ölüdenizde özel plaj" Hisarönü-Ölüdeniz 48306-Fethiye Tel: 0 252. 616 63 53 - Fax: 0 252 616 63 55 e-mail: info Vr stDicholashotel.com web.site: www. stnicholashotel.com PENCERE Sen Adam Olmazsın!.. Ayıptır söylemesi, her ne hikmetse gazetf; hemen herkes bana "llhan Abi" der.. Bir gün kalabalık ortasında, rahmetli Nad Nadi de bana dönüp seslenmemiş miydi: - llhan Abi!.. Hep birlikte gülüşmüştük: - Kah kah kah.. Kuşkusuz 'abi' olunca sanki her işe akıl erdiı mek, her sorunu çözmek gibi bir zorunluluk dc ğuyor... Ama, kolay mı?.. Çözemediğim nice sorundan birini bugün siz lerle paylaşmakta yarar görüyorum. • Otuz, kırk yıl önce politikada çok lâfı edilen bı deyiş vardı: 'Toprak reformu!..' Yürüyüşler, toplantılar, nutuklar, eylemler, ya zı)ar, çiziler... 'Toprak reformu' isteyen kötü niyetli kişilere de hemen 'malûm' yafta takılırdı: '- Komünist!..' Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra çıkan ilaçlf la doğumlarda ölüm oranı düşmüş, nüfus pa.'- laması başlamış, toprak, üstündekileri besleye- mezolmuştu... Köylü toprak ıstiyordu.. Toprak ağaların elindeydi.. Ağa toprağını kaptırır mı?.. Köylü baktı ki bu iş zor, kentlere göçüp ya ka- munun ya da şehiriinin toprağına el koymaya baş- ladı... Ama sorun çözüldü mü?.. • Bizim gazetede dün Anadolu Ajansı'nın bir haberi vardı: "Bismil'de ağalığa tepki!.." Okuyunca düşündüm: Komünistlik yeniden mi hortladı?.. Habere göre Bismil'in Sinanlı yöresinde köy- lü elindeki pankartlarla yürüyüşe geçmiş... Pankartlarda ne yazıyor: "Kahrolsun ağalık!.." "Devletin adaletine sığınıyoruz, ağanın zul- müne değil..." "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.." "Okumak istedik ağa bizi cahil bıraktı.." Siz şu işe bakın, biz Diyarbakır'da ya da Bis- mil'de etnikçilikten başka birdava kalmamış sa- nıyorduk.. Meğer komünistlik uyumuyormuş.. Su uyur, düşman uyumaz!.. • Ancak benim aklımın ermediği sorun yalnız tu değil ki, gazeteler çarşaf çarşaf yazıyorlar, Mec- lis'e dek tırmanan bir başka dava daha var... Yabancılar Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs'ta dur- madan toprak alıyorlarmış... Ingiliz, Alman, Fransız, Yunan ve daha nice Frenk, ülkemizin en güzel yerlerinde gayrimen- kul alıp tapusunu cebine koyuyormuş... Ulan, bu ne biçim iş?.. Toprak ya ağanın elinde kalacak.. Ya gâvurun eline geçecek.. Bir karış vatan toprağı için şehit olan köylü hep açıktamı kalacak?.. • Neyapmalı?.. Aynada kendime bakıp sordum: - llhan abi, bu işin sırn ne?.. Aynadakı suretim suratıma bakıp güldü ve ko- nuştu: - AptalL. Sen adam olmazsın!.. ŞMntler İçin izel prtıratnlır THR-niS - FCE pregrMlan (•nklar Içintzel programUr Itnuşma sınıtlan Eğitim Kalitemizden Yıldır Hic Ödün Vermedik ENGLISH CENTRE l»m»»Cll<l>tll M M M ( t a n b v / İSttUHUl "125 91 73^73 WWW^M1İIIM1*fc H> III) 1*7 09*3-141 MM-ZU 91 !
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear