Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS 2004 ÇARŞAMI
OLAYLAR VE GORUŞLER
SorunW
GEÇEN GUN"Enffejjfor^jfer^a splun '7c/ş/se/
ve yapısafsorunlan"n\ * e fFdıplhan Selçuk'un
•'/4yn/ sütunlarda buluşan biri~<SHP% öbürû DSP'li
iki yazar niçin siyasal partiler olarak da bir araya
gelemiyorlar" sorusundan kalkarak ve durumu
soldaki bütünpartileriçin "lideriiksorunu"nabağ-
layarak.
Kongar'a göre, partilerin "lidere endeksli" olma-
sı, dünyadaki sol ya da sağ bütün partilerde gö-
rülen bir olaydır ama, sözü edilen ve henüz susan
iki yazann partilerine egemen olmuş "bencil, des-
pot ve kısırgörûşlü" liderfer, değişmezlikleriyle, si-
/asetteki sol kimliği de "utanç verici bir yozlaş-
maya " uğratmışlardır. Kendisi her ne kadar "Türk
solunun sorunlannı sadece lider düzeyine indir-
geyip küçümsemediğini" söylüyorsa da, lideriik
konusunu soldaki öbür sorunların tartışılmasını
engelleyen temel neden saymaktan vazgeçmi-
yor..
Biraz, bu iki partideki durumu solda örgütlen-
miş bütün partilere yayarak.
Yazıda vurgulanan görüş şöyle özetlenebilir: Li-
der sorunu yüzünden "solun üç temel ilkesi, top-
lumda fırsat eşitliği, üretimde verimlilik artışı ve
paylaşımda sosyal adalet bütünüyle biryana bı-
rakılmıştır".
Tam bu noktada, liderliğin etkisini tartışmadan
önce, şunu sormak gerekir: Acaba Türk solu-
nun da "üç temel ilkesi" bu sayılanlardan mı iba-
ret olmalıdır?
Böyle olamayacağını Kongar da bir ölçüde ka-
bul etmekte; "Ulusalbağımsızlığımız çerçevesin-
de demokratik ve laik bir sosyal hukuk devletinin
ilkelerinin savunulması hemen hemen hiç günde-
me gelmemiştir" diyerek.
Keşke, bağımsızlık çerçevesinde gündeme ge-
tirilmeyenler arasına "ekonomik, sosyal ve kültü-
rel kalkınma yöntemi"r\i de ekleseydi. Hem en
başa.
, oğumuz Türkiye'nin bir "yeterince gelişme-
miş ülke" olduğunu unutmuş gibiyiz. Ulusal
lkınmanın anahtannı bulmuşken yitiren, başla-
dığını yarıda bırakan, kötü politikalann doğurdu-
ğu dengesizlikler ortasında bocalayan, kolayca
etki altında kalıp başkalarının öğütlerine teslim
olan, böylece geri kalan.
Kongar, "bağımsızlığımız çerçevesinde" der-
ken belki buna gelmekteydi.
Vaktiyle, kamusal ve özel kesimleri birlikte se-
ferber etmeyi, kamu yatınmcılığını, planlı kalkın-
mayı önemseyen "ortanın solu", 12 Eylül'ün zo-
runlu koşullarında Batı'nın "sosyal demokrasi"si-
ne sığınmanın ve sonrasında küreselleşmeyle
AB'ciliğin tutkusuna kapılmanın sıkıntılannı yaşı-
yor şimdi. Daha önceleri Leninizm'i ve Maoizm'i
savunanlara da hâlâ kuşkuyla bakılmakta. Zaten
onlann bir bölümü çoktan başka ufuklara yelken
açmıştır.
Yine de, Kemalist devrimciliği Marksist düşün-
ceye dayalı kalkınma yöntemleriyle bütünleştirip
sağlam bir ulusal modele vanlabilir. Ne var ki, böy-
le bir senteze yönelik birleşme girişimlerinden he-
nüz sonuç alınmış değildir.
Oysa, böyle bir modelde karar kılmadan bu ül-
kenin sorunlanna deva olacak köklü çözümlerle
halk yığınları kazanılamayacağı için, bencil lider-
lerin değişmesiyle ya da birleşmesiyle de pek bir
yere varılmış olmayacaktır.
KAŞ'IN MUHTEŞEM DOĞASININ KEYFİNE
AQUAHWKOTELDEVARIN
Odalanrran tümû denc manzaralı olmakla birlikte.
balkon, klıma, TV mnbar. saç kurutma matonesı
bulunmaktadır. Tesısımızde yuzme havuzu.
çocuk havuzu, kaydırak. açık ve kapalı restaurant,
özel plaj ruzmeti sunuimaktadır.
Bu ilanla geten mısafirlenmıze %15 rndınm ya da
Boous Card'a 6 taksrt ımkânı
KAŞAÛUAPARKHOTEL
Çukutağ Yanmadası C7580 Kaş-Antalya
Tel' 02^2-63619 0219 ünesı Fax 0242-83619 92
Websıte *ww aquapari< org
E-maıi ınfoıi aquapark org
LORYMA
R E S O R T H O T E L
Turunç. Güney Ege'nin fiyortlaria bezenmiş nefes kesıci coğraf-
yasının en güzel koylanndan biri... Loryma Resort Hotel yamaç-
lannın vejetasyon dokusunagizlenmiş, koyun büyüleyici, mistik
panoramasına tümüyle hükmeder konumda, sıra dışı bir tesis.
Ormanlardan inen sennleticı esintiler. düşük nem oranı ve bol ok-
sijenli, sağlıklı havasıyla ideal iklim koşullanna sahip. Ekoçiftli-
ğinden kendi sütünü, peyniıini, kremasını, yumurtasını temin
eden. kendi ürettiği -yörenin en kalitelı- zeytinyağını kullanan, da-
mak zevki kadar sağl/klı beslenme ilkelerine de duyariı bir mut-
fak. Konforlu apart daireler. açık büfe restaurant, pool-bar, Out-
door-Bar, açık/kapalı yüzme havuzlan, jakuzi, fitness-center, sa-
una, süper disko, bilardo, dart. tenıs, masatenisi, çocuk kulübü,
doktorservisi... üsanslı rehberierie mountaınbiking, sea kayaking,
trekking, canyoning, scuba divıng, rafting... Ruh-zihin-beden
sağlığı programlan, Ayurveda ve Anti-Aging Merkezi, Aromate-
rapi masajlan, Yoga seanslan, doğal zayıflama kürleri, yüz-vücut
bakımı... "ûzel animasyonlar", "sürprizshowlar"dananndınlmış,
arabesk müziği uzaktan bile duyamayacağınız, kent yaşamının
yıpratbğı insanın pozrtif yaşam enerjisiyle dolu günlük yaşamına
dönmesinı fıedefleyen, kültürve çevre dostu bir işletme anlayışı.
Detayiı bilgi:
wwwlopyma.com
Turunç, 48700 Marmaris
Tel: 0 252 476 72 20-24, Faks: 0 252 476 72 25
infcKg loryma.com
Cumhuriyet Dostlanna % 15 indirim, 1+3 taksit
İstanbul'u Selden Kurtarmak
Prof. Dr. Türkan SAYLAN ÇYDD Genel Başka,
Y
aşamımrn 22 yılını geçirdiğım
Kandilü "de, köy, tq>elerden aşa-
ğıya kurulmuştu. Kıyıyı, yuka-
nlara ulaştıran belli başlı birkaç
cadde- sokak vardı. Bunlar, es-
ki zamanın paket taşlanyla, öylesine bilinç-
li yapılmışlardır ki, sık sık yağan yağmurlar
ve oluşan seller, ustalann hiç fark ettirmeden
orta hatta ağızlaştırdıklan bir yoldan denize
akar giderdi.
Yağmur, herkes için "rahmef olarak anı-
lır, ağaçlar, yollar tertemiz olur, kimsenin de
evini sel basmazdı. Yağmur sonrasında, sel
sulannın denize aktığı noktadan başlayarak.
denizde, taşınan toprak nedeniyle açık kah-
verengi, yanm daire şeklinde bir alan belı-
rirdi. Biz çocuklar, bir yandan, yağmur son-
rası açan güneşin ardından gökkuşağının be-
lirmesini gözler, altuıdan geçme düşleri ku-
rar, bir yandan da, tam o sırada sımsıcak
olan toprakJı denize girmek için koşuşturur-
duk.
Yağmur uzun sürmüşse, tepelerden seller-
le birlikte irili ufaklı tahta ve cam parçaları,
sürtüne sürtüne şekil değiştirmiş garip ci-
simler de denizin kıyısına kadar gelir, orada
süzülüp kalırdı.
Yüzdüğümüz yerdeki, eski saraylardan kal-
ma iki kayıkhane, bu nedenle biz çocuJdann
yağmur sonrası gizlice korsanlarrn hazineye
saldırması gibi koştuğumuz zulamızdı. Ora-
da, sel kahntılannı eşeleyip bulduğumuz,
tahta ya da cam parçalanndan oluşmuş bu ga-
rip cisimleri kapışır, gizli köşelerimize sak-
lar, zaman zaman çıkanp bakar, bize uğur ge-
tireceğine inanırdık!
25 yıldır mesken edindiğim Arnavutköyü-
müz de, denizle tepeler arasına kurulmuş
olup, 1950'lerde, tepedeki Ayazma'dan inen
nı
ana caddesi ile tüm ara sokaklan da, tam or-
tasında yağmur-sel sulannın toplanıp deni-
ze inebildiği, o öpülesi usta ellerden çıkmış
paket taşlanyla yapılmıştı ve kimsenin evı-
ni, bahçesini sel basmaz, yağmur hasretle
beklenirdi. Demek oluyor ki, eski ustalann
o günün olanaklan ve akJıyla yaptıklan so-
kaklarda öylesi bir eğim oluyor ki sular top-
lanıp denize ulaşıveriyor! Aynı şey evleri-
miz için de geçerli.
Kandilli'de, çoktan satılmış olan evimızi ba-
bam başında durarak yaptırırken biz çocuk-
lar da peşini bırakmazdık. Sulu alanlara, bah-
çeye çini döşeyen ustalann elinde ınce uzun,
dikdörtgen şeklinde tahtadan, ortasında cam-
la kaplı bir bölüm ve onun da ortasında, eğı-
me göre sağa sola gidebilen kahverengi bir
damlacığın bulunduğu su terazisi denen bir
aletle ölçe biçe çalıştıklannı seyredişimizi
hiç unutmuyorum.
Uzun yıllar hastane inşaatlanmızda, ev
onanmlannda böylesi titiz bir çalışma göz-
lemleyemediğim gibi, hemen her zaman iş-
ler bittikten sonra, ıslak alan sulannrn akma-
sı gereken deliğe değil, aksi yöne toplandı-
ğına tanık olupher sefer baştan yapnrmak baht-
sızlığını yaşadım, yaşıyorum!
Istanbul'umuzda, sürekli olarak denize pa-
ralel karayolunu kullananlardannn ve ne ya-
zık ki kaç kez diğer insanlar gibi. arabayla
ya da yayan sulann içinde kaldım. e\ imin gi-
riş katı da birkaç kez sokağunızrn sökülen gü-
zelim paket taşlan yerine yapılan asfalt ve ilk
yağışta tıkanan logarlan nedeniyle su baskı-
nındanpayını aldı!
Yedi tepeli ve denize paralel kurulmuş bu
koca kentte, yağmur ve sel sulannrn akışını
sağlayamayışımızın nedenlerini bilmeliyiz. Bu
olayda plansız ve altyapısız yerleşmelenn
katkısını kuşkusuz yadsıyamayız!
Valiliğünizin ve belediyemizin kriz mer-
kezi anonslanyla halk olarak ne önlemler
alabiliriz ki. sokaklanmızdan evlerimize sel
sulan pompalanırken? Tropik bölgelerdeki gi-
bi evlerimizi topraktan yüksek şekilde ayak-
lı mı yapalım isteniyor?
Sel sulannda evini, canını yıtirenlere, kent
yaşamını sürdürebilir kılması gereken bele-
diyelenn. anında büyük tazminat ödemeleri
için cıddi yaptınmlar getirilmesi halinde,
plansız ve altyapısız inşaatlara izin ya da ka-
çaklara göz yumma olgusu da ortadan kal-
kacaktrr.
tnsana değer \ eren gelişmiş toplumlarda,
sokakta ayağı taşa takılıp düşenlerin bile yük-
sek tazminat alabildiğini ve bu yüzden bir-
çok şeyin doğru dürüst yapıldığıru, bizde ise
açılıp da kapanmayan çukurlara düşenlerin
ardından salt ağıt yakıldığını unutmamalı-
yız. Artık insanlar insanca yaşamak istiyor.
21. yüzyılda. Istanbul'un göbeğinde lastik
botlarla dolaşmak, selde boğulmayı kader-
kaza olarak algılamak zamanı çoktan geçti.
Her mahallenin kendi içinde örgütlenerek, ken-
di bölgesinin drenaj sistemine sahip çıkma-
sı gerekiyor. Depreme hazırlanma konusun-
da böylesine ağır aksak gidildiğine bakar-
sak, sel sulannın drenaj çalışmalannın ger-
çekleşebileceğini ummak, belki bir "hamha-
val" sayılabilır. Ancak, yurttaşlık ve sivil top-
lum bılınciyle, Istanbul halkının, seçihniş ve
atanmış yöneticilerimizle ve vergilerimiz-
den oluşmuş kaynaklanmızı kullanarak ken-
tıne sahip çıkmak üzere yola koyulmasını
önermek ve sonuç almayı beklemek, doğal
hakkımızdır sanıyorum. Halk olarak bu ira-
deyi gösterebilirsek çözümün bilimsel aya-
ğı da kendiliğinden ortaya çıkacaktır sanınm.
Insan yapısı yapay afetleri asla hak etmı-
yoruz!
G
eçen günlerde Cumhuri-
yet gazetesinde Flkret ti-
İdz'in 5187 sayılı yeni Ba-
sın Yasası'yla ügih bir değerlendir-
me yazısuıı okudum. (20 Temmuz
2004 Salı) Sayınllkiz; "Cinsdsal-
dn,cmayetveintiharaözendinne-
nin" artık bundan sonra suç sayı-
lacağını belırterek "Haberierde,
haber vermenin smırlan aşılmaya-
cak. Bu türfiillereözendirebilecek
nitelikte yaa ve resinı >^>Tinla>~an-
lar suç işlemiş sa\ılat aktır. Cezaa
ise bir müyar Uradan > irmi miryar
lira^-akadarağır para cezasKfar" di-
yerek aydınlatıcı bir değerlendir-
me yapmış.
Doğrusunu söylemek gerekırse
bu konularda yapılan yayınlan
üçüncü dünya ülkelerinın dışında
başka bir yerde göremezsinız. Ya-
zılı ve görüntülü "baa" medya-
mız artık çığırtkan simsarlann tu-
zağına düşmeyecektir umanm.
Ben burada durumu bir yayıncı
perspektifı ile ele almak istıyorum.
Ülkemizdeki egitim düzeyinin is-
tenilen oranlarda olmaması dikka-
te alınırsa, görmenin; özellikle tel-
kine yatkın insanlan, taklit etme-
ye yönelttiği gerçeğı yayıncılann
her zaman göz önünde bulundur-
malan gereken bilimsel bir ger-
çektir.
Çünkü şiddet, taklit edilerek ar-
tar. Televızyonlarda karşılaşılan
şiddet görüntülerinin sayısal dö-
kümüne baktığımız zaman bu ol-
gu bütün çıplaklığı ile ortaya çık-
maktadır.
Şiddet kullanma, insanlann bır
anda toplumun -ya da izleyicinin-
ilgi odağı olma, herkesin acıma
Medya ve Şiddet
Latif O K U L TRT Yayın Denetleme Kunılu Başkam
duygulannı kazanma, çıkmazda
olan kişı için de bir çözüm arama
nitelığini taşıyabilir.
Bu tür olaylara yanlış, ilkesiz ve
bilimsel olmayan biryaklaşım, ya-
yıncının olayı sergileyişi, izleyici-
de travmaya neden olabilmekte-
du.
A>nca bu tür olaylann, ekranda
olur olmaz bir biçimde yansıtıl-
ması, şiddete eğilimli kişilerce mo-
del olarak alınabilir, kendını onun-
la özdeşleştırerek olağanlık kaza-
rur.
Bildiğiniz gibi geçen yıllarda
yapılan bır araştırmaya göre Tür-
kiye, şiddete bağlı ölümler açısın-
dan Avnıpa ülkeleri arasında üçün-
cü sıraya yükselmıştı. Bu gözlem
ya da bu tür bir ola\T izleyen ço-
cuklar ve gençlerde bu çok daha
özendiricı bir sonuç dogurabilir.
Özellikle şıddetın bır türü olan ın-
tihar olaylanrun gençler arasında
birbuluşma özellıği vardır. Bu ne-
denle ıntiharla ilgili haberler ven-
lirken mutlaka bır uzmana danış-
mak ya da onunla ışbırliğı yapmak
gerekir. Bu haberler üzerinde, uz-
man ohnayan kişilerın tartışması-
na da izin verilmemelidir Özel-
likle, ergenlık çağındaki gençlere
bu tür haberler sunulurken daha
da dikkatlı olmak gerekir. Çünkü
risk altındakı bir kesimdir ergen-
ler. Bu nedenle, bir küçük yanlış-
lık telafisı imkânsız olaylara yol
açabilir
Ülkemizde ne yazık kı televiz-
yon, ailelerde topluca izlenmekte-
dir. Program seçme hakkı baskın
olanın elindedır. Bu nedenle, bu
toplumsal gerçeğimız göz önüne
alınarak uluslararası kabul görmüş
yayıncılık kurallan her zaman göz
önünde bulundurulmaiıdır.
Yayıncı kuruluşlanmızın sınır
saatlere uymadığı görühnektedir.
Oysa yayıncılığı düzenleyen ya-
salar ve bunlara bağlı olarak çıka-
nlan yönetmelikler bu tür içerik-
teki yayınlara düzenlemeler getir-
miştir.
Örneğin şiddete karşı bırey ve
toplumu duyarsızlaştıran, insanla-
n şiddet kullanmaya yöneltea özen-
diren yayın yapılamayacağı; ya-
yınlarda insanlan ıntihara yönlen-
dirici ya da ıntıhar gırişımınde bu-
lunmaya teşvık edıcı unsurlara yer
verilemeyeceğı gibi hususlarönlen-
meye çalışıldığı gıbı, şiddet unsu-
ru ağıriıklı >apımlann ancak saat
23.00 ile 05.00 saatlen arasında
yapılabıleceği belirtihniştir.
Haber saatlen ise özelhkle yemek
saatlerine rastladığından çocuklar
başta olmak üzere ailenin tüm bi-
reyleri bu tür haberleri izlerken yo-
rum da yapmakta, bu nedenle ai-
ledeki her bırey kendi anlayış ve
kavrayışına göre değişik bıçımde
etkılenmektedır.
Kimi TV sunuculan ise bu tür ha-
berleri sürekli yineleyerek nere-
deyse tüm izleyicilerin bilinçaltı-
na kazırderecesinde birtür "bflin-
çaHıkurgu" yöntemını kullanmak-
tan sadistçe bir zevk almaktadırlar.
Intihar gırişiminde bulunan bireyin
izleyiciye deklare ettiğı mesajlar ise
genellikle karşılıksız aşk, aile içi
sorunlar, ekonomik sorunlar, iş-
sizlik ve anlayışsızlık olarak orta-
ya çıkmaktadır.
Izleyıcuıin herkesimi bu mesaj-
lan ahnakta, hatta sorun etmedigı
kimi sorunlan da anımsayarak, psı-
kolojik olarak kendısıyle ekranda-
kı bireyi özdeşleştırmektedir.
Bu tür haberlerin tüm aynntıla-
n ile ve sürekli aynı sekanslar yi-
nelenerek sunum gerçekten izleyi-
ciyi olumsuz ve tehlikeli bır bı-
çimde etkilemektedır.
Yayın teknolojisı kullanılu"ken.
özellikle TV programlannda ifa-
de araçlan ve anlatım görüntüleri
arasında yer alan, çekim ölçekle-
ri, kamera hareketlen, yavaşlatıl-
mış göstenmler, tekrar göstenm-
ler, değişik trikler, söz \ e konuş-
ma üsluplan, tonlamalar, jestler,
mımikler, müzik ve efektler yo-
rumlanarak kullanılmakta, böyle-
ce olgu ve olay çarpıtılmaktadır.
Kitle iletişim araçlan bu tür tehli-
keli gündemleri olduğu gibi çıplak
birbiçimde sergilemek bır yana, bi-
lim dışı, estetik ve etik dışı yorum
ve sorularlakafalan iyiden iyiye ka-
nştırmakta, izleyicinın psikolojisi-
ni de sarsmakta, bozmaktadu".
Özellikle çocuklann, gençlenn
anlayış ve kavrayış kapasitelerinı
aşan dehşet saçan görüntülerin so-
nuçlan, salt özenme, deneme adı-
na birçok facıaya neden olabilmek-
tedir.
Okurlar bilir, O hep vardı...Yıllarca süregelen dinlence alışkanlığı...
'ARTEMİS ÖREN TATİL KÖYÜ'
• • • •
Artemıs Tatıl kö)i. 30.000 nr'lık bır alanda denıan hemen kı>ısında kunıimuşnır 112 standan oda \e 6 süıt, toplam
232 \-atak kapasıtesı. pevzaj düzenlemesnle ûnlü, rengârenk çıçeklenn kokulanm >a>dıgı tanl kövümûzde tüm odalarda
balkon. dırekt telefon. 3 kanal müzık javım. mını bar. J\' \e klıma mevcunur. Amca 120 hjilık loplann saJonumuzda
hızmetmızdedır
Alışvenş >apmak ıste\enler mını çarşımızdan vararlanabılırler Mını çım rutbol. basketbol. plaj \oleybolu sahalan.
masatenisi. tenıs ve bilardo ıdeai bır olanak sunuvor Çocuklar Artemıs Tanl Köyfi'nde ovuna \e egienceve dovacakJar.
Çocuk havuzu, çımle kaplı oyun parkı, mmı Club \e çocuk arumasyonlan onlara gihenlı \e neşelı ortam sunuvor
Kalnatovealcsam vemeklenrKktanl kövümûzûnaçıkbûfesL herzevkeuygun.Türi:\t dûnyamur&ğmdanzenan seçeneklerie
karşınıza çıkryor.
A laCarte Restaurant, Kafeterya. Şark Kahvesı, Snack Bar, .\rtemısPubve Havuz Bargûnûn hersaan hızmetmızdedır
Gündûz ve gece anımasvonlan ıle canlı müzıi:.
tyi ve mutlu bir tatil geçirmeniz dileğiyle
R£ZERVMY0\ VI BİLGİ İÇİN
Artemıs Ören Holıdav Resort, Ören - Burhanıve. Tel" 0 266 416 r 7
6 lpbx) Fab- 0 266 416 32 26
Tatil için bir yer mi anyorsunuz?
Bozburun'a gelin...
Ege'nin Akdeniz'le kesıştiği bu kıyı beldesinde
"Möwe Hotel/Restauranf'ta
dıngin bir yaz tatili geçırebihrsiniz.
Bülent Ortaçgil şarkılan... Masada Cumhuriyet...
Rakı şişesinde kitap...
Bir telefon veya tıklayın!
MÖWE Hotel-Restaurant
48710 Bozburun'Marmaris
Tel ve Fax:(0252)4562661
www.moewe-tr.com.
— ( MANASTIRHAN BOUTIOUE OTEL )
"KAZDAĞI ETEKLERİNDE BİNPINARLI İDA'da
DOĞA SEVİNCİ, DENİZ TUTKUSU İLE
FARKLI YAŞAM için
MANASTIRHAN'da konaklamak
ayrıcalıktır.
ALTINOLUK
0266 388 45 20 - 22 - 23
web. site : www. manastirhan. com
NICHOLAS P A R K
• • •
Çam ağaçlan içerisinde
sıcak bir ortamda tatil
yapmak isteyenlere
Odalarda Klima, Buzdolabı
Saç Kurutma, Ketıl.
"Ölüdenizde özel plaj"
Hisarönü-Ölüdeniz 48306-Fethiye
Tel: 0 252. 616 63 53 - Fax: 0 252 616 63 55
e-mail: info
Vr
stDicholashotel.com
web.site: www. stnicholashotel.com
PENCERE
Sen Adam Olmazsın!..
Ayıptır söylemesi, her ne hikmetse gazetf;
hemen herkes bana "llhan Abi" der..
Bir gün kalabalık ortasında, rahmetli Nad
Nadi de bana dönüp seslenmemiş miydi:
- llhan Abi!..
Hep birlikte gülüşmüştük:
- Kah kah kah..
Kuşkusuz 'abi' olunca sanki her işe akıl erdiı
mek, her sorunu çözmek gibi bir zorunluluk dc
ğuyor...
Ama, kolay mı?..
Çözemediğim nice sorundan birini bugün siz
lerle paylaşmakta yarar görüyorum.
•
Otuz, kırk yıl önce politikada çok lâfı edilen bı
deyiş vardı:
'Toprak reformu!..'
Yürüyüşler, toplantılar, nutuklar, eylemler, ya
zı)ar, çiziler...
'Toprak reformu' isteyen kötü niyetli kişilere
de hemen 'malûm' yafta takılırdı:
'- Komünist!..'
Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra çıkan ilaçlf
la doğumlarda ölüm oranı düşmüş, nüfus pa.'-
laması başlamış, toprak, üstündekileri besleye-
mezolmuştu...
Köylü toprak ıstiyordu..
Toprak ağaların elindeydi..
Ağa toprağını kaptırır mı?..
Köylü baktı ki bu iş zor, kentlere göçüp ya ka-
munun ya da şehiriinin toprağına el koymaya baş-
ladı...
Ama sorun çözüldü mü?..
•
Bizim gazetede dün Anadolu Ajansı'nın bir
haberi vardı:
"Bismil'de ağalığa tepki!.."
Okuyunca düşündüm:
Komünistlik yeniden mi hortladı?..
Habere göre Bismil'in Sinanlı yöresinde köy-
lü elindeki pankartlarla yürüyüşe geçmiş...
Pankartlarda ne yazıyor:
"Kahrolsun ağalık!.."
"Devletin adaletine sığınıyoruz, ağanın zul-
müne değil..."
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.."
"Okumak istedik ağa bizi cahil bıraktı.."
Siz şu işe bakın, biz Diyarbakır'da ya da Bis-
mil'de etnikçilikten başka birdava kalmamış sa-
nıyorduk..
Meğer komünistlik uyumuyormuş..
Su uyur, düşman uyumaz!..
•
Ancak benim aklımın ermediği sorun yalnız tu
değil ki, gazeteler çarşaf çarşaf yazıyorlar, Mec-
lis'e dek tırmanan bir başka dava daha var...
Yabancılar Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs'ta dur-
madan toprak alıyorlarmış...
Ingiliz, Alman, Fransız, Yunan ve daha nice
Frenk, ülkemizin en güzel yerlerinde gayrimen-
kul alıp tapusunu cebine koyuyormuş...
Ulan, bu ne biçim iş?..
Toprak ya ağanın elinde kalacak..
Ya gâvurun eline geçecek..
Bir karış vatan toprağı için şehit olan köylü hep
açıktamı kalacak?..
•
Neyapmalı?..
Aynada kendime bakıp sordum:
- llhan abi, bu işin sırn ne?..
Aynadakı suretim suratıma bakıp güldü ve ko-
nuştu:
- AptalL. Sen adam olmazsın!..
ŞMntler İçin izel prtıratnlır
THR-niS - FCE pregrMlan
(•nklar Içintzel programUr
Itnuşma sınıtlan
Eğitim Kalitemizden
Yıldır
Hic Ödün Vermedik
ENGLISH CENTRE
l»m»»Cll<l>tll M M M ( t a n b v / İSttUHUl
"125 91 73^73 WWW^M1İIIM1*fc H> III) 1*7 09*3-141 MM-ZU 91 !