Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
<=* TEMMUZ 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
J v LJ LıM. \j 1\ kuttur@cumhuriyet.com.tr 15
KULE CANBAZI SLTNAY AKEV
Suculann hiçdurmayan...1509 yıhnda, depremi ilk kez taş yapılann
dilinden duyduğumuzda öylesine korktuk ki,
o günü 'küçük kıyamet' olarak adlandırdık.
O tarihten sonra da eski mimarimize geri dö-
nerek, Istanbul da ahşap ev yapımına karar
verdık. Böylelikle de, Istanbul'a depremler-
den çok daha fazla zarar veren 'semt yangın-
lan'nı başlatmış olduk.
O yılların kent yönetimi, yangın önlemi
olarak üç maddelik bir uygulama başlatrruş-
tır: Bınncisi, her evde çatıya kadar uzanan bir
nnerdiven bulundurulacak!.. tkincisi, her ev-
de ıçi su dolu bir fıçı hazır bekletilecek!..
Cçüncüsü. yangın çıktığında kımse kaçma-
yacak. görevliler gelip mahallede sayım ya-
pacak!..
çegmelerl bol kent...
Yangınlar, birilerinin hesaplannı altüst
ederdi!.. Kimler miydı onlar?.. Bu sorunun
yanıtını. Orhan Veli'nin dizelennde araya-
lım:
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Önce hafiften bir rüzgâr esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Suculann hiç durmayan çıngıraklan;
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
Istanbul, çeşmeleri bol olan bir kentti. Ne
var ki, evlerle çeşmelerin arasındaki uzakhk
ve kadınlann su taşımasındaki zorluk 'sa-
kalık' adı verilen su taşıma mesleğinı do-
ğurmuşrur. Evliya Çelebi'ye göre 17. yüzyı-
hn ortalannda lstanbul'da 1400 atlı ve 8000
yaya su taşıyıcısı bulunmaktaydı. Yaya saka-
lar. suyu, 45 litre kapasiteli olan ve kösele-
den yapılan 'kırba'larda taşırlardı.
Sakalar, su sattıklan evin kapısına bir kert-
me atarlardı. Ay sonunda kertmeler toplanır
ve ortaya çıkan miktara göre para ıstenırdi.
Hesap kesimi sırasında yaşanılan tartışmalar-
dan sonra halk arasında 'Saka tebeşiri gibi
çift yazar' sözü yaygınlık kazanmaya başla-
mıştır. Ama dedik ya, yangınlarda kapılann
kül olması sakalar için hesabın kitabın kanş-
tığı birkâbustan farksızdı. Apartmanlardaki
su sayaçlanna bakarak sakalann çentikleri-
nı anımsayan kaç kişi vardır ki!?.
Toplumsal kültürün pusulası...
Erkekler, nargile suyu fokurdattıklan kah-
vehanelerde, kadınlar ise çeşmebaşlarında
toplanırdı. Bütün mahalleyi çalkalayan usa
gelmez dedikodular, çeşmelerde testiler do-
larken başlardı kulaktan kulağa yayılmaya.
Ekrem Işın, bu yönüyle çeşmenin, toplum-
sal kültürün bir çeşit pusulası olduğunu be-
lirtir. Günümüzde ne sakalar kaldı. ne de Is-
tanbul'un buğdayını öğüten Göksu'nun kıyı-
sındaki su değirmenleri? Ama, çeşmeler sa-
yılan azalsa da, yol kenarlannda göze çarpı-
yorlar hâlâ... Çarpıyorlar da, hiç de iç açıcı
durumda değiller ne yazık ki? Onlann halin-
den anlayan şair de yalnızca Bedri Rahmi
Eyuboğlu'dur:
tstanbul'un çeşmeleri
Genç yaşta sütü kurumuş analar gibi
Şahdamarian burulmuş
Kimi yıllardır su demiş yorulmuş
Bırakmış kendini sırtüstü güneşe
Çöp tenekesi olmuş.
Kiminin ocağına incir dikilmiş
Kiminin diri diri dilleri sökülmüş
Kiminin yeherinde yeller eser
Taşıyla mermeriyle harman savrulmuş
Hele bir tanesi varKabataş iskelesinde
Tam nhtımın üstüne kurulmuş
Gemicilerin güneşten, tuzdan çatlamış
dudaklanna
Serin serin tatlı tatlı su getirirmiş
Birden gözümün önüne Barbaros'un
yiğitleri geldi
Yorgun argın seferden dönmüşler
İlk işleri çeşmeye koşmak olmuş
Ne gezer? Kurumuş...
AYŞE EMEL MESCÎ YÖNETlYOR
Güneş bu
gece doğacak
Kültür Servisi - Ali Berktay'ın Aziz Nesin
adlı kısa öyküsünden aynı adla oyunlaştırdığı,
koreografisini ve rejisini Ayşe Emel Mesci'nin
gerçekleştırdiği 'Doğ Güneşim Doğ' adlı
müzikli çocuk oyununun ilk gösterimi bu
akşam saat 20.00'de Hadi Çaman
Tiyarrosu'nda yapılacak.
Şişli Belediyesi'nin katkılanyla hazırlanan
oyunun kostümleri Hale Eren'e, ışık
tasanmı Yüksel Aymaz'a, müzikleri
Ali Naki Gündoğdu ve Güney Yabar'a ait.
Yapımına Hayati Asılyazıcı'nın destek
verdiği oyunun Türkiye'nin geleceğe
dönük, aydınlık yüzünü yansıtan, bilimle
sanatı buluşturan ekibinde çoğunluğu
tstanbul Teknik Üniversitesi
oyunculan oluşturuyor.
Aydınlanma, Kurtuluş Savaşı temalanmn
metaforlarla bezeli bir fonda sunulduğu oyun
Kayaköy adlı, kara dağlarla çevrili bir köyde
gelişiyor. Güneşi tutsak eden dev bir kayanın
insanlan karanhğa mahkûm ettiği köydeki
herkes, başta da çocuklar mutsuz,
umutsuzdurlar. Çocuklar cılız, ekinler cılızdır.
Hastalık kol geziyordur. Çaresizdirler.
Bir gün kayanın öte yanına geçen. karanhğı
aşan çocuklar yemyeşil ağaçlan ve güneşi
keşfederler. Hava pınl pınldır ve bir o
kadar da aydınlık. Kayayla büyük bir
savaşıma girişirler, çünkü kaya o taptaze
aydınlığa engeldir.
Bu sıralarda Kayaköy'ün ahalisi de köylerine
gelen sömürgen bir kara dervişin kendisini
40 gün 40 gece besledikleri takdirde kayayı
kaldıracağı palavrasına inanmakta ve talihsiz
bir umut içinde bekleşmektedirler.
Aydınlık günler yakrndır...
Kara dervişin foyasının çıkması ve
çocuklann mücadeleyi kazanıp güneşi
yeniden doğurtması an meselesidir...
(0 212 244 14 39/24617 77)
Bizimkiler'in arkasındaki imza Umur Bugay 'Arena'ya 1962'de çıktı
Tiyatro ilk tutkusuydu
HÜSEYİN KTVANÇ
Umur Bugay'ı önce tiyat-
rocu olarak tanıdık. 1962 yı-
lında profesyonel olduğu
Arena Tiyatrosu'ndan 1972
yılma kadar Engin Cezzar-
Gülriz Sururi, Halk Oyuncu-
lan ve Dostlar tiyatrolannda
oynadı. Devekuşu Kabare'de,
Istanbul Şehir Tiyatrola-
n'nda, Kent Oyunculan'nda
oyunlan sahnelendi. Daha
sonraki yıllarda ise yazdığı
senaryolar ve dizilerle tanın-
dı. Hababam Sınıfı, Çöpçüler
Kralı, Düttürü Dünya gibi
filmler ve ünlü TV dizisi Bi-
zimkiler'le... Umur Bugay'la
bu uzun sanat yolculuğunu
konuştuk.
- Umur Bugay'ın tiyatro
serüveni nasü başladı?
UMUR BUGAY - Tiyatro
benim çocukluk aşkımdır.
Haydarpaşa Lisesfnde başla-
dım. Iki Sıkılgan, Bir Evlen-
me Teklifi, Benim Üç Mele-
ğim adlı oyunlar. lisede oyna-
dıklanmızdır. Selçuk Uluer-
güven, Aydın Hatipoğlu, Ze-
ki Ökten de benim okul arka-
daşlanmdı. Lisedeyken, ken-
di yazdığımız oyunlan da oy-
nadık.
İlk oyunu. Kayıp Mektup
- Profesyonelliğe nasü geç-
tiniz?
BUGAY - Üniversite yılla-
nnda geçtim. Asaf Çiğilte-
pe'nin kurduğu Arena Tiyat-
rosu'na Şevket Altuğ ile bir-
likte girdik. O yıllann Arena
Tiyatrosu'nda Genco Erkal,
Başar Sabuncu, Ergun
Köknar, Ege Ernart, Çetin-
Ani İpekkaya, Tuncer Nec-
mioğiu, Mehmet Güleryüz
vardı. Tiyatroya girdiğimizde
bizi stajyer kadroya aldılar.
Rumen tiyatro yazan Ion Lu-
ca Caragiale'nin yazdığı Ka-
yıp Mektup, benim ilk oyu-
numdur.
Daha sonra Gülriz Sururi-
Engin Cezzar Tiyatrosu'na
katıldım. Keşanlı Ali Destanı,
• Umur Bugay, gençlerin televizyona ve
sinemaya bakışını şöyle yorumluyor: "Şimdiki
gençler, sadece magazin, müzik, spor
konulanna ilgi duyuyorlar. Yabancı dil bilenler
ise özgün dilde film izliyorlar. Sınıfsal açıdan
burjuva kültürüne yatkın insanlar, Batı
kültürünü kaptıklan için Batı'ya dönük
ürünlere yöneliyorlar."
Direklerarası, Palto ve Yaşar
Kemal'in Teneke'sinde oyna-
dım.
Askerden döndükten sonra
Tuncer Necmioğlu, Tuncer
Kurtiz, Aydın Engin ve ben,
Halk Oyunculan Tiyatro-
su'nu kurduk. Aydın Engin'in
yazdığı Devri Süleyman -ki
ben bu oyunda Süleyman De-
mirel rolündeydim-, Erol
Toy'un yazdığı Pir Sultan Ab-
dal oyunlannı oynadık.
Devri Süleyman oyununun
kapalı gişe oynandığı günler-
de tiyatroya baskılar arth. Bir
gün oyun oynarken sağcılar ti-
yatroyu bastı. Sahneye molo-
tofkokteylleri attılar. Seyirci-
ler salondan kaçtı.
Bu olaydan bir ay kadar
sonra Pir Sultan Abdal oyunu-
nun hazırhğı sırasında Aksa-
ray'daki Küçük Opera Tiyat-
rosu tümüyle yakıldı. Bu ya-
kılma olayı, bugüne kadar ay-
dınlatılamadı.
Istanbul 'daki tiyatromuz
yanınca biz de Ankara'ya git-
tik. Orada da oyunumuz o dö-
nemin Başbakanı Süleyman
Demirel'in şahsi davası sonu-
cu, yasaklandı. Ancak Danış-
tay karan ıle oyun yeniden oy-
nanmaya başlandı.
- Daha sonra televizyona
geçtiniz ve Bizimkiler dizisi
14 yıl oynadı. Tutulmasını
neye bağlıyorsunuz?
- Bizımkiler'ı, 1988 yılın-
dan başlayarak 2002 yılına
kadar çektik. Dünya koşulla-
nnda bile önemli bir süreç bu.
Tam 14 yıl sürdü. Bu dizi,
halkla çok özdeşleşti. TRT, S-
tar, Show TVde oynadı. Şim-
dilerde eski bölümler, Flash
TV'de göstenliyor.
İşleriyle var oldu
- Gençlerin televizyona ve
sinemaya bakış açısı nedir?
BUGAY - Şımdikı gençler,
sadece magazin, müzik, spor
konulanna ilgi duyuyorlar.
Yabancı dıl bilenler ise özgün
dilde fılm izliyorlar. Sınıfsal
açıdan burjuva kültürüne yat-
kın insanlar, Batı kültürünü
kaptıklan için Batı'ya dönük
ürünlere yöneliyorlar.
AGB Araştırma Kurulu, şu
anda geçerli olan 1900 denek
araştırmalanna göre, 1900 e-
vi dört kategoriye ayırmış.. A-
B-C-D sınıfı olmak üzere.
Bütün reyting raporlannın
kaynağı bu 1900 denek.
AGB'nın seçtiği bu 1900 ko-
nutun seçilme biçimi, salt o
konutların ekonomik duru-
muna göre oluyor. Örneğin,
otomobil alma durumuna gö-
re... Yani, o konurta oturan in-
sanlar, otomobil alabilecek
durumda mı?... AGB'nin bu
denek seçimi çok sağhklı de-
- Son olarak söylemek is-
tedikJeriniz...
BUGAY - Ben, bugüne de-
ğin, işleriyle var olmuş bir in-
sanım. Konuşmaktan çok, iş
yapmayı; yaptıklanmla konu-
şulmayı severim. Gücüm yet-
tiğince bir şeyler yapmaya de-
vam edeceğim.
Kleist
Ödülü
Sevgi
özdamar'a
verildi
FRANKFURT (Cumhuriyet
Bürosu) - Almanya'nın en
önemli edebiyat ödüllerinden olan
Kleist Ödülü,_bu yıl Türk yazar
Emine Sevgi Özdamar'a verildi.
Ünlü yazar Heinrich von
Kleist adına kurulmuş olan
20 bin euroluk ödül 21 Kasım'da
Berlin'de düzenlenecek törenle
Özdamar'a sunulacak.
Heinrich von Kleist Topluluğu
adma Köln'de yapılan
açıklamada, kurumca
görevlendirilen tiyatrocu ve yazar
Hermann Beil'in
yaptığı seçimin uygun görüldüğü
ve Kleist Ödülü'nün Özdamar'a
verilmesinin kararlaştınldığı
belirtildi. Ödül Özdamar'a
tüm yapıtlan için verildi.
Emine Sevgi Özdamar 1946'da
Malatya'da doğdu.
Tiyatro öğrenimi gördükten
sonra Almanya'ya giden
Özdamar, 1976'dan başlayarak
oyuncu ve yönetmen olarak
Berlin'de çalıştı, sinema
filmlennde oynadı.
Bu filmler arasında Hark
Borks'un 'Yasemin' ve
Doris Dörrie'nin
'Hapy Birthday, Türke' adlı
filmleri de bulunuyor.
Özdamar aynca çok sayıda
yapıtla edebiyat dünyasında da
tanındı.
Yapıtlannı Almanca yazan,
ilk kitabı 'Mutterzunge' olan
Emine Sevgi Özdamar, Das
Leben ist eine Karavvanserei
(Hayat Bir Kervansaraydır)
adlı romanı ile de 1997'de
Ingeborg Bachmann
Ödülû'nü kazandı.
özdamar'ın ikinci romanı
'Die Brücke vom Goldenen
Horn' 1998'de, son romanı
'Seltsame Sterne starren
zurErde' ise 2003'de
yayımlandı. Özdamar' ın
bugüne kadar aldığı ödüller
şöyle: 1991 Ingeborg Bachman
Ödülü; 1992 Alman
Edebiyat Fonu Bursu; 1993
Walter Hasenclever Ödülü;
Alman Edebiyat Fonu
Newyork Bursu; Adalbert
von Chamisso Ödülü; 2001
Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti
Sanat Ödülü.
ESİNTtLER
ZEYNEP ORAL
Aziz Nesin'e...
Sevgili Aziz Bey,
Kimi zaman, bin yıl oldu siz gidelı duygusuna
kapılıyorum. özellikle içimi ve çevremi karamsar-
lık, umutsuzluk kapladı mı... Kimi zaman da hiç-
bir yere gitmişliğiniz yok, işte burada yanı başı-
mızdasınız. Sizinle konuşuyorum, tartışıyorum,
size danışıyorum, birlikte gülüyoruz, birlikte kah-
roluyoruz... Kısacası, 6 Temmuz 1995'ten bu ya-
na geçen zamanı belirleyen, yaşadıklarımız ve
duygularım, yoksa takvimin yaprakları değil...
öyle ya da böyle, dünyamız ve ülkemiz tam da
sizlik, yani "Aziz Nesin"\ik olayları yaşamayı sür-
dürüyor. Siz olsanız ne tepkiler, ne acı mizah öy-
küleri üretirdıniz bunlardan. Yaşadıklarımıza yö-
nelik uyarılannız, eleştırileriniz, tepkilerinizle bize
bizi gösterırdiniz.
örneğin, Dışişleri Bakanı, NATO karşıtı göste-
riler düzenleyen sivil toplum kuruluşlarınateşek-
kürlerini sunarken Türk polisi birikmiş tüm hıncı-
nı, kinini, öfkesini, hayattaki tüm yokluklannı, yok-
sulluğunu ve hastalıklarının acısını, elindeki cop-
la ya da biber gazıyla oradakı gençlerden çıkarı-
yordu... Ertesi gün yetkılilerin bunca şiddeti po-
lisin "eğitimsizliğine" bağlaması ise çok gülünç-
tü. Bir hafta boyunca sergilenen Bush yalakalığı
kadar gülünçtü...
Sevgili Aziz Bey, Avrupa Insan Hakları Mahke-
mesi'nin türbanın dinsel simge ve baskı aracı ola-
rak değerlendirıldiği ve kamusal alanda yasaklan-
dığı son kararından sonra, bizdeki kimi bakanla-
nn ve yazarların tepkileri karşısında sizın "Zama-
zingo" adlı öykünüzüdüşünmedenedemiyorum.
Hani herkesin istediği yana çektiği, ne diyeceği-
ni bilemediğinde sarıldığı zamazingo... Bunlar da
AlHM'ye zamazingo muamelesi yapıyorlar. Işle-
rine geldi mi kararlara dört elle sarılıyorlar, gelme-
di mi, bizi bağlamaz diyorlar.
Son zamanların en ironik durumu, yine Bağ-
dat'ta yaşandı. Söylenebilecek en doğru söz,
dünyanın nefret ettiği, en acımasız dıktatörün ağ-
zından çıktı. Yargılandığı mahkemeyi Saddam,
"Bush'un seçim kampanyasının yapıldığı tiyatro"
diye niteledi ve Irak'ın bugünkü durumu için "Asıl
suçlu Bush" dedi.
Sevgili Aziz Bey, bizim buralarda en güzel ha-
ber, Nesin Vakfı'nın gelişerek yaşaması. Oğlunuz
Ali Nesin size hayartayken verdiği sözü tuttu.
Sonsuz güçlüklerle, engellemelerle mücadele
ederek, olanaksızlıkları zorlayarak, olağanüstü
çabayla Nesin Vakfı'nı sürdürüyor, sizin düşledi-
ğiniz gibi gençler yetiştıriyor.
Bana gelince... Sizi çok özledim...
Hey Izmirtiter!
Izmirli dostlardan oldum olası hep aynı sözleri
duyarım: "Siz ne şanslısınız, Istanbul 'da her şey
var. Sanatsal, kültürel etkinlik Izmir'de hiç yok" di-
ye yakınıp dururlar!
Bir kere doğru değil bu varsayım. Kolaycılığı de-
ğil, birikimleri değerlendirmeyi seçenler, görme-
yi bilen gözler, duymayı bilen kulaklar için sonsuz
kültürel ve sanatsal olanakları var Izmir'in.
örneğin Izmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı'nın
(İKSEV'in) düzenlediği, tüm güçlüklere, ekonomik
sıkıntılara, olanaksızlıklara karşın düzenlediği, 18.
kez düzenlediği Izmir Müzik Festivali, geçen haf-
ta başladı, doludizgin devam ediyor. Antik Efes
Tiyatrosu'ndan Çeşme Kalesı'ne, Efes Celsus Ki-
taplığı'ndan Kültürpark Açık Hava Tiyatrosu'na
farklı mekânlarda birbirinden ilginç programlar.
Peki Izmirliler ne kadar sahip çıkıyor, festival-
lerine? Nasıl katkıda bulunup destek veriyorlar?
Sürdürülmesi için, gelişerek, yoğunlaşarak, zen-
ginleşerek devam edebilmesi için ne yapıyorlar?
Doğrusu yukandaki gibi yakınmalan sürdüren-
lerin, bu soruların yanıtlarını vermek isteyecekle-
rinden kuşkuluyum...
Kısa bir süre önce yitirdiğimiz, tüm ülkenin ar-
kasından ağladığı ama en çok Izmirlilerin ağladı-
ğı Ahmet Piriştina, İKSEV'in ve Izmir Festivali'nin
en büyük destekçilerindendi.
Onun ölümüyle bu kurum, bu festival biraz da-
ha öksüz kaldı gibime geldi de ondan yazdım bu
satırlan...
Haydi Izmirliler, sevgili Ahmet Piriştina'ya iha-
net etmeyin, onu düş kırıklığına uğratmayın. Fes-
tivalinize sahip çıkın!
e:posta: zeynept?' zeyneporal.com
Faks:(0212)25716 50
1
WMte Saksofon Yarışması'
• LONDRA (BBC) - Londra Caz Festivali
kapsamında, uluslararası'Whıte Saxophone
CompetitioaWhite Saksofon Yanşması'
düzenleniyor. Başvurular 31 Temmuz'da
sona eriyor.Yanşmayı düzenleyen
The Jeremy & Kim Whıte
Foundation. Jeremy ve Kim WTıite Fonu,
caz ve klasik balede genç sanatçılara
destek olmayı amaçlıyor.
(info@whitefoundaiton. com)
Supenman yarışı
• Kültür Servisi-Hollywood'un genç
yaşlı 12 dev oyuncusu. "Superman- Clark
Kent' olmak için yanşıyor. Yapımcılann
kafasında belirlediği 12 Superman adayı
arasında Nicholas Cage. Brendan Fraser,
Jude Law, Jim Caviziel ve Ashton
Kutcher da var. Dünyamn en tanınmış
süper kahramanını başanyla canlandıran
ve at kazasında felç olan Christopher
Reeve'in tahtına oturacak oyuncu
konusunda titizlenen yapımcılar sonunda
işi arapsaçına çevirdi.
Petit Larousse'un son baskısı
• PARİS (BBC) - Dünyaca ünlü 'Petit
Larousse'TCüçük Larousse'un yeni
düzenlemesi bu ay içinde Paris'te raflardaki
yerini alacak. Toplam 2 bin sayfa, 450 yeni
madde eklenen bu son baskıda, Christian
Lacroix'nın illüstrasyonlan da bulunuyor.
BUCÜN
• HARBtYE AÇIKHAVA
TtYATROSU'nda 21.15 'te Ata Demirer'in
gösterisi. (0 216 556 98 00)