02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 TEMMUZ 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Hakkâri'ye Kitap Hakkâri Anadolu Lisesi edebiyat öğretmeni Tarhan Şimşek, "Kullanılmış ya da eski kitaplannızı Hakkârili öğrencilere göndermek istemez misiniz?" diye soruyor. Sorusunun yanına küçük bir not iliştirmiş: "Gönderdiğiniz kitabı alan çocuğun yüzûndeki gülümsemeyi hayal edebiliyor musunuz?" I, Avuç Galatasaray Üniversitesi'nin Ortaköy Camii manzaralı bahçesinde 2.5 saat güneş haşlama olduktan sonra Bush'un önünde tokalaşmak için kuyruğa girenler arasındaki Devlet Bakanı Beşir Atalay elini, avucunu ABD'li konjmalara kontrol ettirmiş... Kızıyoruz, "Bir Bakana bu nasıl yapılır?" diye. Sanki, yıllardır ABD'ye el, avuç açmıyormuşuz gibi... IŞIK KANSU it.com.tr Ozerklik Sırası Gelirlerde Maliye Bakanlığı ile Başbakanlık ara- sında gidip gelmekten başı dönen "Ge- lir Idaresinin Yapılandmlmasına llişkin Yasa" taslağı, "Gelir Idaresi Başkanlı- ğı" kurulmasını öngöfüyor. Kısacaa, Ma- liye Bakanlığf na bağlı Gelirler Genel Müdürlüğü'nü özerkleştiriyor. Biliyorsunuz, "özerkleştirme" furya- sı Dünya Bankası devrimcisi Kemal Derviş ile başlamıştı. Şimdi yapılmak istenen de onun devamı. Gelirier kontrolörlerinin, vergi denet- menlerinin üye olduğu derneklerin ko- nuya ilişkin raporiarını okuduk, yöneti- cilerini dinledik ve anladık ki, onlar da "özerkleştirme"y\ alkışlıyortar. Hem de, IMF ve Dünya Bankası gi- bi uluslararası kuruluşlara, TÜSİAD, TOBB gibi sermaye kesimi örgütlerinin "özerkliği" savunan raporlanna gön- denrıe yaparak, onlan olumlayarak... Genel kanıya bakılırsa, Gelirler Genel Müdürtüğü özerkleştiği an, hani o bey- lik birbiri ardına dizilen sözcüklerie ta- nımlanan, "katılımcı, şeffaf, hesap ve- rebilir, verimli ve adil" bir yapı kurulu- verecek! Oysa, Gelirler Genel Müdürlüğü'nün özerkleştirilmesinin ardındaki gizJi an- lam çok belli: Bugüne değin borçlanmayı çevirmek için harcamalar kısılmıştı. Sıkılacak bo- ğaz, daraltılacak kemer kalmayınca, son çare, borçlanmayı çevirmek için gelirierin arttınlmasına başvurulacak... Bu yüzden, borcu çevirmek üzere gö- revlendirilmiş olanlar, gelir yönetimini el- lerine geçinnek zorundalar. O zorunlu- luğun süslenmiş püslenmiş aracı ola- rak da katılımcı, şeffaf falan filan diye- rek "ozerklik" gündeme oturtuluyor. Kimi meslek örgütlerinin, meslektu- tuculuğuna yuvarianmış dar bakışla gö- remedikleri gerçek şudur: Yeni taslak- la oluşturulmak istenen "Gelir Idaresi Başkanlığı", ulusal siyasetten ve ulusal idareden özerk, ama küresel siyaset ve idareye bağlı olacak... SAYW Türk Tabipleri Birliği fTTB) MYK üyesi Ata Soyer, kamu yönetimi alanında yapılacak "performans'h değişiklıklenn sağlık ayağını şöyle nitelendiriyor: "Sağlık finansmanı, giderek genel bütçeden ziyade, sosyal güvenlik kurumlanmn topladığı prim gelirferi ve cepten ödemeler, yani katkı paylan temeline oturtulmuştur. Yeni çıkaracak ya da çıkanlan yasalar, bu durumu Gidişatın Kibarcası pekiştirmektedir. Yani devlet, sağlık hizmetlerinin mali yükünü, sosyal güvenlik kurumlanna ve doğnjdan vatandaşa yıkmaktadır. Bu kadar çok yüklenilen sosyal güvenlik kurumlan ne zamana kadar bu yükü taşıyabilecektir, sayın performans uzmanlan?" Ardını araştırdığı bir başka konu var Soyer'in: Kamu daralıp çökünce ne olacak? Hekimler ve sağlık çalışanlan açısından bu sorunun biricik karşılığı "istihdamın daralacak" olması... Soyer, bu savına destek olmak üzere TTB'nin "Böyle giderse 2020'de her 5 hekimden birinin işsiz kalması" beklentisini kanrt gösteriyor ve diyor ki: "Biryandan heryıl 4 bin 500 hekim ve binlerce sağlık çalışanı mezun edip onlann çalışacağı yeriere yatınm yapmayan devletin bile iş, istihdam sorununu üstünden attığını görmemek mümkün değil." Soyer'e göre sonuç: Kibarca "sağlık personeli fazlalığı", kabaca "işsizlik". Son Olgunluk Sınavı MERİÇ VEIİDEDEOGLU Art arda, ilk önce Server Ta- nilli Hoca, iki gün sonra da Nil- gün Cerrahoğlu liseyi bitir- menin son aşaması olan "Ol- gunluk S/naw"nın Fransa ve îtalya'da nasıl gerçekleştirildi- ğini kimi aynntılanyla anlatıp Türkiye'deki bizlerin, genelde eğitimin, kültüryaşamının düş- tüğü duaımu gözler önüne koy- dular. Aristo'nun okulu '7_/se"nin temelini felsefe oluşturduğu düşünüldüğünde her iki ülke- nın olgunluk sınavlanndakı fel- sefe ağıriığının yerindeliğini in- san keyifle onayiıyor ama da- ha çok imreniyor. Elli yıl önce olgunluk sınavı- nı kaldıran Türkiye'de bu sı- navlann içeriği felsefe yönün- den her ne kadar bu ülkelerin- kiyle -özellikle Fransa'nınkiyle- denk değilse de üniversiteye ya da bir yüksekokula girecek gençlerin genel kültürdüzeyi- nin bir ölçüsüydü kuşkusuz. 1950'de Demokrat Parti ik- tidara geldiği sırada lise eğiti- mi bugünkünün üstünde bir düzeydeydi; ilk kez lisede kar- şılaşılan psikoloji, sosyoloji, mantık ve felsefe dersleri genç- lerde ayn bir ilgi yaratmayı sür- dürüyordu. Heryıl öğrenim başladığı ay- iarda, Beyazıt'taki "Sahaflar Çarşısı" yalnızca eski kitap düşkünlerinin uğrağı olmaktan çıkar, lise öğrencilerinin -özel- likle- yukanda sayılan dersler- le ilgili yardımcı kitap aradıkla- n ikinci bir Babıâli caddesine dönerdi. Bu dersleri veren felsefe öğ- retmenlerinden çoğu, eğitim- ciler arasında olduğu gibi öğ- renciler arasında da ad yapmış- lardı; Istanbul Kız üsesi'nin o yıllardaki felsefe öğretmenleri: Sinemasanatçısı Ediz Hun'un annesi Neşvet Hun, Şükran Soner'in halası Nezahat Ku- len, Semahat Aköz ve Pertev- niyal Lisesi'nin Ekrem Kon- gar 1 ! hemen bir kalemde anım- sadıklanm. Çoğunlukla o yıllarda da öğ- renci aileleri, çocuklannın üni- /ersitede felsefe eğitimi yap- nalarına pek sıcak bakmaz- ardı; ne ki felsefe öğretmenle- ri öğrencilerini etkilemeyi bilir- erdi; bunun en güzel örnekle- inden biri, Semahat Aköz'ün jğrencisi olan, günümüzün de- Jerii felsefecisi Prof. Dr. Nec- a Araftır. Aynca felsefe öğretmenleri li- senin ortaokul bölümünde, al- tıncı sınıfındayeralan "Yurttaş- lık Bilgisi" derslerini de verir- lerdi; bir felsefeciden bu ko- nuyu öğrenmenin ayncalığını pek çok öğrenci gibi ben de yıl- lar sonra anlayacaktım... Ne var ki, yönetimi büyük bir çoğunlukla ele geçiren DP ik- tıdan, eğitimde yapacaklannın ilk işaretlerinden birini daha ik- tidarlannın ilk yılında verdi. ü- senin birinci sınıfında sınıf kı- taplığının sorumlusuydum; bir gün, müdür yardımcılanndan biri sınıfa geldi, kitaplığı açma- mı istedi; açtım; kitaplara bir bir baktı, içlerinden birkaçını aldı; bunlar arasında Tolstoy'un "Harp ve Sulh"u da vardı. Sonra anlaşıldı ki okul kitap- lıklanndan Rus yazarlarının ki- taplan, verilen bir yönerge ile toplatılıyormuş. Ertesi yıl, ruhbilim (psikoloji) dersinin ilkgünlerinden birinde öğretmenimiz Neşvet Hun, ders kitabımızın ilk sayfasını açma- mızı ve söyleyeceklerini yazma- mızı istedi. Şöyle başladı: Bun- dan sonra "bencil" demeye- ceksiniz, bunun yerine "hod- bin" ya da "hotkâm" diyecek- siniz dedı ve sürdürdü; anlaşı- lacağı gibi Osmanlıcaya dönüş başlatılmıştı. 6te yanda DP iktidarı baş- ka atılımlarda da bulunmaktan geri kalmıyordu; bunlardan bi- ri Cumhurbaşkanı Celal Ba- yar'ın, Japonya'ya atom bom- balannı attıran ABD Cumhur- başkanı Truman'ı, Nobel Ba- nş Odülü'ne aday göstermesiy- di; haberi bize toplumbilim (sos- yoloji) öğretmeni, Truman'ın sorumluluğunu anımsatarak vermişti. Ne var ki, DP iktidarı eğitime uyguladığı yaz-boz yöntemini sürdürerek dört yıla çıkardığı li- seyi yine üç yıla indirip olgun- luk sınavını da kaldırdı; sanınm son sınav bize uygulandı. Anımsadığım, fen-edebiyat bölümüne ortaklaşa sorulan Türkçe kompozisyon sorula- nydı; ilkinde: Kentlerin -baş- kentlerin- genelde su yollan ile ilişkili olarak kurulmalannın ne- denlerinin örnekleriyle açıklan- ması; ikincisi ise kız öğrenciler- den düğme dikmenin, erkek- lerden de tıraş olmanın betim- lenmesiydi. Yanm yüzyıl önce liselerde "felsefe" okutuluyordu ve eği- tim düzeyi günümüzdekinin üstündeydi. Devlet Donuşturuluyop CHP Genel Sekreter Yardımcısı Oğuz Oyan, AKP'lilerin oylanyla TBMM'den geçirilen II özel Idareleri Yasası ile ilgili olarak kesin ifadeler kullanıyor "Anayasadaki kamu yönetimi modelini altüst eden bir yapı getiriyoriar. Bunu, bile bile yapıyohar. Bütün kamu yönetimi birikimini altûst ediyorlar ve dolayısıyla bu birikim sonucunda ortaya çıkmış olan anayasaya aykın düzenlemeler getiriyorlar. Açıkçası, anayasaya karşı hileye başvuruyorlar..." Oyan, Karnu Yönetimi Temel Yasa Tasansı gibi, ll özel Idareleri Yasası gibi, Belediyeler Yasa Tasansı gibi metinlerdeki egemen anlayışın "kamu hizmeti kavramının yok edilmesi" olduğunun altını çiziyor. "Abartmıyorum" diyor Oyan, "yapılanlar, yapılmak istenenler karşısında kamu hizmeti kavramının 'aşındınlmasf sözcüğü yetersiz kalıyor. Onun için 'yok edilmesi'nden söz ediyorum." Oyan'ın bir iddiası da şu: "Getirilen mekanizmalar veya bilhassa getirilmeyen mekanizmalaha 'kamu parası' ve 'kamu denetimi' kavramlannın da yok edildiği kısa sürede herkesçe anlaşılacaktır." Devlet, çaktırmadan değil, sessizce değil, göstere göstere dönüştürülüyor. Medya kulağının üstüne yatmış, hatta sızmış, uyuyor. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(â turk.net ÇİZGÎLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci" mynet.com H A R B l SEMtHPOROY Harbi tatile çıktığı için bantları bir süre yayımlanmayacaktır. HAYAT EPİK TtlATROSU MVSTAFA semihporoysiyahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN SATILIK ARSA Cumhuriyet Mahallesi'nde ihtiyaçtan uygun f'ıyata Tel (0532) 313 15 44 AutoCAD KUPSU Yaz Kampanyası KUZGUNCUK Tel: 0 216 343 24 16 www.autocadkursu.com Z.MEHMET, SAYE6ANI ALT/NDA, SİR GEÇİT TÖ- ĞEA//M 'ZLBÜkeN 3 Temmıtz winc.mumtaz-ariluin.com MEHMETReSAtfN OLÜMÜ 191$'O£ £OGâA/,SS. OSMAHLI PAOİŞA- Ut Z. MEHM£r(REŞAT') ?4 YAŞINPA İSTANBUL 'PA ÖLDÜ. M. A&DÜLHA - ' MİT'İN İ9O9'DA 7A(fp~AN İUOİB.İIM£- S'lNiN AZOINDAM HÜtO//ülM£ OİMl/pu, Ü ÇOİC DÛŞKÜN BİRKJ- Ş i . ANCAK,P£K KÜLTÛRLÛ OL- MAYAfJ VE 6İRİÇİM YET£NE6t Bütl MAYAfJ BİR UÜKLİMDARDt. İMPARATVOmĞUN,7K46- U/SSARP, BALK4H VE £.DÜuyA SAVAŞIARI İÇİMDE YIKILAAAYA SA$lADI6f StllALAR 7AHT7AYPI. 6BJBÇ&C YÖNETİM İS£.,KENDİSİNİ eÖÜBVB SETİfaEM "/777ftV V£ 7ERAKMİ " fHBT/SİHİN EÜUDEYPİ. ÖLÜM(jrt£, YERİNE, kARDeÇİ VAtfİDETTİN 6ECECEKTİR.L İSKENDERUN AİLE MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 2003/740 Esas 2004 '652 Karar Davacı: Gülşen Koca - Mustafa ve Hûrü kızı Antakya 05.04.1964 doğumlu Davalı: Efsan Koca - Eyyüp ve Naciye oğlu Iskenderun 23.06.1974 doğumlu adresi bilinmiyor. Davacı Gülşen Koca vekıli Av. Dilara Akdeşır - Av. Mûnıf Akdeşır tarafindan davalı Efsan Koca aley- hine açılan boşanma davasının mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda verilen 03.06.2004 tarih 2004'652 Karar sayılı ilamı ile Hatay ıli tskenderun ilçesi Lluçınar köyü cilt: 69, hane no: 15, BSK: 77'de nüfusa kavntlı Mustafa ve Hürii kızı Antakya 05.04.1964 doğumlu Gülşen Koca ile aym yerde BSN: 35'te nüfusa kayıtlı eşi Eyyüp ve Naciye oğlu Iskenderun 23.06.1974 doğumlu Efsan Koca'nın TMK'nm 166/1. maddesi uyannca boşanmalanna karar venlmıştır. tşbu karann adresi tespit edilemeyen davalı tarafindan ılan tarihinden itibaren 15 gün içeri- sinde temyiz edılmediği takdu-de davalı yönünden kesinleştirileceğı ilanen teblığ olunur. 16 06 2004 Basın: 30456 SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU 'Bülbül Ormanda Ötmüş Ama../ Birden kendımizi acayip bir uluslararası diplomasi tra- fiğinin içinde bulduk. Hangisine yetişeceğımizi şaşın- yoruz. NATO zirvesinden önce eşzamanlı iki uluslara- rası toplantı vardı: TESEV'in German Marshall Fund'ladüzenlediği "Ve- ni Bir Yol Kavşağında Atlantik Ittifakı" konulu panel ve CHP'nin evsahipliği yaptğı "SosyalistEntemasyonar. Biri "Çırağan"da, diğeri Istanbul'un diğerucunda "Po- /affîönesans'Oteli'ndedüzenlenen iki toplantı arasın- da belli aralarla, tık-nefes mekik dokudum. "NATOya- saklanyla"boğuşarak... "Z//ve"arayagirdi ve CHP'nin toplantısından söz edemedim "Sosyalist Entemasyonal"e evsahipliği yapan CHP, herzamanki gibi bunun da "satışınıyapmakta" ve "ba- sına yansıtmakta" etkisiz kaldı. Bunu "VurunCHP'ye!" anlayışıyla yazmıyorum. Bilakis. Ana muhalefet parti- sinin Sosyalist £ofemasyona/"de önemli birişlevgör- düğünü düşünüyorum. O nedenle sitem etmeden ve Betül Mardin in ünlü sözünü hatırlatmadan geçeme- yeceğım. "Bûlbûl ormanda ötmüş ve kimse duymamışsa, öt- memiş sayılıri" Gördüğüm kadanyla toplantıyı izleyen üç yazar var- dı: Zeynep Atikkan, Ferai Tınç, ben! Şimdi hemen rti- razlan duyargibı oluyorum: "Basına haberverdik!Gör- mezden geldiler..." Veya: "NATO trafiğı bizi gölgele- di!" Tanıtımın önüne bu türden "objektif engeller" çı- kabilir. Ama gerçekten de "etkın" bir "kamuoyunu bil- gilendırme" kampanyası yapılmış mıdır? Benım izlenımime göre hayır". Bu tür toplantılara daha büyük ılgi çekebılmek için gazetelere artık birer "faks" yollamak ve yollara "Sosyalist Entemasyonal", CHP bayraklan asmak yetmiyor. Gazetecilerle birkaç gün öncesinden bir ön toplantı yapıp. "ses getirmek" gerekıyor. Parti içi sorunlar bir yana; CHP'nin "mo- dem", daha "faal", çok daha "agresif" bir "halkla iliş- kiler" kampanyasına ıhtiyacı var. Olağanüstü kuruttay öncesi, bunu da not etmeden geçemedim. 'AB geç bile kaldı!' "Sosyalist Entemasyonal Başkan Yardımcısı" Pi- ero Fassino ile kahve molasında konuştum. îtalya'da "Zeytin Ağacı" ittifakındayeralan muhalefet lideri Fas- sino'nun verdiği olumlu mesajlarçoketkileyiciydi. Mu- hafazakâr Beriusconi hükümeti, malum, öteden ben Türkiye'nin AB üyelığıni destekliyor. Ancak Italyan so- lu düne kadar her fırsatta Türkiye'deki "demokrasi ek- sikliklerini" vurgular, bu eksikliklerden doğan "rezerv- lerini", "nüanslı birsöylemle" öne çıkanrdı. Nüanslar kalkmış. Söylem değışmiş. AB üyeliğimizi "heyecanla" destekleyen bir Fassino ile karşılaştım. Bu gelişmede iki etkenin rolü var: AKP hükümetinin ka- rarlılığı ve bunu "Sosyalist Entemasyonal" camiasın- dakı partili arkadaşlannaanlatan CHP kadrosunun mu- hataplanna telkın ettikleri "güven". CHP'nin perdear- kasından verdiği bu destek olmasaydı, "Avrupa solu- nun" AKP "rotasına" güven duyması mümkün ola- mazdı. CHP'nın bu bağlamda büyük iş başardığını tes- lim etmek gerekir. "AB Türkiye ile müzakereleri açmakta geç bile kal- dı" dedı Fassino: "2004 Aralık zirvesinde bu mesele artık sonuçlanmalı. Türkiye'nin aldığı yola ve yaptığı reformlara sempatiyle bakıyoruz. AB bunun karşılı- ğında Türkiye'ye güçlü sinyal vermeli. Bu ancak; Tür- kiye'ye önünü görebilmesi için tarih vermekle yapılır. Demokrasi tecrübenız, hem Avrupa'ya demiratmak ısteyen sizler hem bızim açımızdan olağanüstü öne- me sahip. Avrupa 'nın güvenliği için bizim de Türkiye'ye ihtiyacımız var. Türkiye; Avrupa, Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin güvenlik ve istikran açısından hayati değer taşıyor..." Avrupa kamuoyunda 'Islamdan kaynaklanan' çe- kinceleri" hatırlatoğımda ıse Fassino şunlan söyledi: "Bu çekinceleribiriiktegidermemizgerekir. Çekince 'Islam ülkelerinde demokrasi yoktur!' inancından kaynakla- nryor. Bunun böyle olmadığını AB kamuoyuna anlat- malıyız. Türi<iye ömeği, Islam ve demokrasinin bırara- da yaşayabileceğini gösteriyor. Bu boy ölçüşmeyi ka- zanırsa, Tûrkiye diğer Islam ülkelerini özendirebilir. Türkiye'yeyardım, bu açıdan bizim de çıkanmıza. Par- tim Avrupa Sosyalist Partisi ve Avrupa Pariamento- su'ndaki Sosyalist Gnıp içinde Türkiye ile müzakere- lerin açılması adına mücadele verecek. Hükümetler- dekı sosyalist partilerin aralık zirvesinde olumlu tavır alması için çaba göstereceğiz. Italyan hükümetinden de her düzeyde bu hedefi desteklemesini isteyeceğiz'" Sezar'ın hakkını Sezar'a teslim etmelı. CHP galiba dışarda daha "etkin"çalışıyor... BULMACA SEDAT YAŞAYAM 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 I I •r n• 6 7 + i 8 H 9 • -- 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDANSAĞA: 1/Yurdumuzım sulak alanlann- da da yaşayan göçebebirkuş. 2/Çiçeksızbıt- kilerde üreme organı...Gözün renkli bölümü. 3/ tskambilde- kimaçarengine verilen bir baş- ka ad... Üç ki- şiyle oynanan bir kâğıt o>unu. 4/Bit- kisel kökerüi bir >iye- cek ya da içeceğın da- makta algılanan hoş ko- kusu... Ticaret eşyası. 5/Cehennem... Tavana yakuı küçük pencere fi/Telefon sözü... Istan- bul'dan Yunanistan'a göç eden RumJar tara- 8 findan Atına'da kuru- 9 lan spor kulübü. 7/Bir kuvvetin. uygıüandığı kütleyi bir eksen etrafinda dön- dürme eğilimi... Gümüşün simgesi. 8/Geminin rüzgâr üstüne ya da altına dönmesi için yelkenlenn kimini gevşetme, kimini germe işlemi. 9/Pamuk kozası... Ay- nı adlı bitkiden elde edılerek pastırmanın üzenne sürü- len macun. YXT<ARIDAN AŞAĞIYA: 1/Halk dilinde yabani tereye verilen ad. 2/Gebeliği ön- lemek için dölyatağına yerleştirilen sarmal biçimb araç... Borusesi 3/Birvagonkatannıçekmedekullanılanma- kine. 4/ Şarkı, türkü... Yaklaşık 12.000 yıl önce Pasi- fik'e gömüldüpne inanılan, insanlığın ve uygarlığın ana- yurdu sayılan kıta.. Müstahkem yer. 5/Eski dilde ayak... Kastamonu'nun bir ilçesi. 6/Kayısı kurusu... Ayakla \vrus. 7/Uzaklaşmak, ara açılmak... Kemıklenn joıvar- lak ucu. 8/Geçimsizlik. arJaşmazlık... tngıltere'de çok sevilen bir cıns bıra. 9/ Yuvasından Çin mutfağının en seçkin yemeği yapılan bir tür denız kırlangıcı t
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear