22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 HAZİRAN 2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 DGM'lerin yerine kurulsun, AKP'yi eleştiren yargdansın: Hükihnet Güvenlik Mahkemeleri! Etektrorak posta: denizsomecunihuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Fafcs: 0.212.512 44 97 - Yatınm yapana ek indirim yapılacakmış... "Bindirim arkadan oe/ece/c/" AnlayanaAziz Doğan, Cumhurbaşkanı'nın YÖK Yasası'nı veto gerekçesini anlamayanlara, Prof. Dr. Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu'nun 1964 basımı "Pedagojide Ihtilal" krtabındaki önsözden küçük bir alıntıyla sesleniyor "Söz söylemek nasıl büyük bir sanatsa, söz anlamak da öyle büyük bir sanattr. Hele söylenenden bir şey anlamak değil, söyleyen ne diyorsa yalnız onu anlamak, ondan başka hiçbir şey anlamamak, anlamak sanattnın en yüksek basamağıdır." Merkez Gülhan Elmas: "Evet iddia edildiği gibi AKP merkez parti oldu. Washington, Brüksel, Riyad merkezlerinin partisi." Utanmaz I Akif Kökçe: "Avrupa " - Birliği'nde Mustafa Kemal Atatürk'e dil uzatmak moda oldu. Avrupa'da yıkılan, utanç duvan mrydı yoksa ırtanç duygusu mu?" ikili'den Ali Kaya: "Biz çocukken, daha te- mizdi dünya. Dağların örtüsü daha koyu, de- nizlergök mavisi, göllerimiz yeşille mavi ara- sı cam göbeğiydi. Biz büyüdük, bozuldu dün- ya. Heryaz sonu bireryangın yeri şimdi dağlarımız. De- nizler kahve telvesi, göllerimiz sivrisineklere mekân ol- muş. Biz çocukken, balıklar oynaşırdı tatlı tuzlu sularda. Binlerce kuş şarkılar söylerdi dalların arasında. Mavi boşluktataklalaratarakcilveyaparlardı birbirlerine. Bi- rinin kanadı bile değmezdi öbürüne. Biz büyüdük, savaş uçakları aldı kuşlann yerini ve ölüm kustu çocukların üstüne. Biz çocukken; fabrika neyin yoktu ki pek, atıklan ol- sun. Sümer'le, Şeker'inkileri bilirdik bacasından du- manlar tüttüren. Fabrikalar kurduk da, antma tesisle- riyle fıltreleri unuttuk. Ya da daha çok kazanmak için işimize öyle geldi. Yöre halkı, 'Bizim memlekete de bir fabrika' diye yalvarırdı eskiden. Şimdilerdeyse 'Al gö- Çocukkentür kardeşim, biz fabrika neyin istemiyoruz! Uzak du- run' diyorlar. Çöp bile çıkmazdı evlerden biz çocukken. Elmayı, armudu, salatayı kabuğuyla yerdik. Sobalarda odun yakar, külünü de arka bahçeye atardık topragı gevşet- sin, kaba tutsun diye. Biz büyüdük kirlendi dünya, soluk alamaz oldu çi- çeklerle ağaçlar! Biz çocukken; her meyvenin bir mev- simi vardı. Domatesi, biberi, patlıcanı, fasulyeyi yaza; kavunu, karpuzu güze; elmayı armudu, ayvayı kışa doğru yerdik. Biz çocukken; her meyvenin kendine has kokusu, tadı; belli bir boyu, boyutu vardı. Biz bü- yüdük, meyveler daha da büyüdü! Tadı kaçtı onların da ağzımız gibi. Sinir, stres, solunum zoıiuğu, kalp yetmezliği hep sonradan çıktılar. Yaşlılar veremden, ince hastalıktan; çocuklar sıtmadan gıderdi ancak! Kanser, kanserojen, siyanürde bilinmezdik biz çocukken! Biz büyüdük bo- zuldu dünya, tıpkı sağhğımız gibi. Biz çocukken, küllü suyla yıkardı bizi ve giyecekle- rimizi analanmız. Evyapımı zeytinyağı sabunu herder- din ilacıydı. Arapsabunu bile lükstü o yıllarda. Deterja- nı, yumuşatıcısı, kireç sökücüsü, şampuanı biz sonra- dan öğrendik. Biz büyüdük, deterjanla kirlendi dünya. Biz çocukken daha doğal beslenirdik. Tereyağı, süt, ayran, yoğurt, yumurta, peynir, çökelek sofralarımızda en doğal haliyle alırdı yerini sabah, akşam. Tavuklar gı- daklayarak yumurtlardı. Biz büyüdük tavuklann kesil- di sesi. Ekmekler bile bozuldu biz büyüyeli. Her şeyin sahtesi sonradan oldu. Büyüdü, gelişti. Açlığı, yokluğu, yoksulluğu hele ki yolsuzluğu, işsizliği, pahalılığı, enflasyonu, devalüas- yonu büyüyünce öğrendik. Biz çocukken bilmezdik böyle şeyler ve biz daha mutluyduk çocukken!" Emekli bir albaydan maaş önerisi Kamu çalışanlan arasında eşdeğer göreve karşın maaş farklılığı konusu küçük bir tartışma ortamı yarattı. Ka- mu çalışanlan arasında genel kanı ik- tidarların asker, polis ve yargıçları kolladığı yolunda odaklandı... Bu arada adının açıklanmasını isteme- yen emekli bir albay bakın ne dedi: "Benim de maksadım katiyen ida- re amirieri ile maaş konusunda bir po- lemiğe girmek değildir. Hele Mülkiye- li-Harbiyelidayanışmasına acil ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde bu gelenek- sel dostluğa zarar verecek hiç bir ha- reketin içinde olmak istemem. Bu say- gıdeğer insanlarla adliye mensubu hâ- kim ve savcılanmızı vicdan-cüzdan münakaşasına çekecek bir çatışma- nın, hatta tartışmanın hiç bir faydası- na inanamam, aksine dayanışmalan- nı bozacak bir tuzak görürüm. Meslekte iken ne zaman gerçekten az maaş aldıklanna inandığım saygı- değer vali, vali yardımcılanmız ve kay- makamlanmızdan herhangi biri albay- ların kendilerinden dahafazla maaş al- dığı konusunda bir şikâyette bulunsa ben samimiyetle münakaşayı bitiren şu teklifi yapmaktaydım: Benim ma- aşım sizin olsun sizin maaşın daha azına razıyım. Ama ben de 52 yaşına değil, sizin gibi 65 yaşına kadar çalı- şabileyim. 31 yıllık aktif meslek haya- tımda 17 defa değişik garnizonlara atanmış bir asker olarak 52 yaşında sokakta kalmak ne demektir ben bili- rim. 13 yıl daha iş aramadan çalışabil- me mutluluğu karşılığında ben maaş- larımı isteyenle değiştirmeye hazınm." Yüksek Yerilim Hatti Bir varmış bir YÖKmüş! erdincutku'/ yahoo.com Saym Cumhurbaşkanı, Sanat Kurumları ve CHP'li Vekfflere Açık Mektup BEDRİ BAYKAIVl 2 Haziran sabahı, yine mah- keme, yine bir kitabı aklama ça- bası: Murat Hiçyılmaz ın "Aum" isimli romanı gündem- de olan. Kitabı okuyan herkes davanın ne kadar "özürlü" ol- duğunu hemen görebilır. Kitabı okumayan gerçek aydınlar da zaten, tüm mizansenin birorta- çağa dönüş partisinin parçala- n olduğunu görebilir. Saym Cumhurbaşkanımızı, CHP milletvekıllerini ve ülkemi- zin tüm sanat kurumlannı, ay- dınlarını uyarıyorum: AKP şu günlerde, ülkeyi "Iraniaştırma" hamlelerinde en önemli adımla- nndan birini atmak üzere ve ül- kenin tüm önde gelen sanatçı ve edebiyatçılarını keyfı yorum- laria, canı ıstediği zaman hap- se atabileceği bir yasayı paria- mentodan geçirmeye çalışıyor. Bu yasanın geçmesi halinde, en az imam hatiplilerın önünü tüm üniversitelerde açmak iste- yen yasa kadar ağır bir anti-la- ık, köktendınci çelik kafes, sa- natçı ve edebiyatçılarımızın üzerine ınecek. AKP'Iİ üç milletvekili, Halil Özyolcu, Feridun Ayvazoğlu ve Bekir Bozdağ, o meşhur "Küçükleri Muzır Neşriyattan Korvma Kanunu"\\e ilgili birde- ğişiklik önergesi vererek, Ağus- tos 2003 tarihinde kabul edilen 7. uyum paketinin içinde yer alan "bilim, edebiyat ve sanat" eserlerinin bu yasa kapsamının dışında kalacağı düzenlemesi- ni geriye çevirmeye çalışıyorlar. Hem de nereye kadar "geriye çevirmeye" biliyor musunuz? Ortaçağ engizisyon mahkeme- lerinin örümcek kafalı ortamına kadar! Yani hedefleri, kendi ku- rullarının keyfi olarak hiçbir ta- nımlaması yapılmamış olan 'müstehcenlik" kavramını dile- dikleri anda, istediklerı gibi yo- Tumlamaları ve böylece "suçlu" gözüken "sanatçı ve edebiyat- c/"ların direkt olarak 2-10 yıl arası HAPSE ATILMASI! Her- nalde pek yakında, AKP iktida- n, Müslümanlığımızı öne süre- ek bu "AB Uyum Yasası"nın ilaturka uyarlamalanna bir de 'kırbaç" yasasını ekleyebilir! <im bilir bu yasa önerilerini jnaylayaniar arasında sanatçı- arımızın (SIVASTA FİİLEN YA- 3 ILDIĞI GİBİ) diri diri yakılma- jını isteyenler de vardır. Ama )elki o kadarını "yasa"ya koy- naya korkarlar. AKP'nin tüm "yobaz" kadro- aşmaiarı resmıleştirdiği bir ger- jin ortamda, neyin "müsteh- :en" olduğuna kanaat getire- ;ek olan kişilerin kimler arasın- ian nasıl oluşacağını bilmem ınlatmaya gerek var mı? Bu 'resmi" kişilerin, hadlerini aşa- ak "bilirkişi" rolü üstlendikleri )u yoz ortamın, nasıl sanatsal, toşünsel ve kişisel özgürlükler ıleyhine bir keskin sılaha dö- ıüşeceği ortada. Kim, hangi hakla, hangi "ge- ie/ ahlak" anlayışından söz edebilir? Elinde gazetede ya- yımlanan kalça inceltici krem reklamını tutarak bağırıp çaığı- ran bir Bakanın "ahlak" anlayı- şı ile bızimkı aynı mı olacak? Aynca bu utanç verici ortaçağ sansür yasasına eklenmek iste- nen "doğal olmayan yoldan" yapılan cinsel davranışlara iliş- kin yazı, ses, vs. şeklindeki ek ne anlama gelebilir? Yazarlar artık yalnız çiçekler ve mutlu ev- lilik hayatlarından mı söz ede- bileceklerdir? Hayır, ensest de, tecavüzcü de, sapkın cinsel davranışlar da bizim dünyamı- zın parçasıdırlar ve sanatçıya konu oluşturabilirler. Lütfen herkes sınınnı bilsin. Sanatçıların, sinemacıların, ya- zarların özgürlüklerine kimse karışmaya kalkmasın. Sanat adamlan zaten her şeyin dozu- nu bilirter, isteyen istediği kita- bı alır ya da almaz, o sergi ya da filme gider ya da gitmez. öz- gürlük ve demokrasi budur. Kimse kimsenin çocuğunun veyadaailesininahlakını koru- maya kalkmasın. Her yetişkin kişi, her aile, kendi ahlakından sorumludur. Isterse her yerde pomografi satılsın, hiç fark et- mez, ben kendi çocuğumun ne okuduğunu, ne seyrettiğini, hangi kitabı aldığını zaten ken- dim denetliyorum. Hiç kimse, sanatçıları san- sürle köşeye sıkıştıramaz ve otosansüre mecbur edemez. Ayrıca 21. yüzyılda herkes artık her saniye söz ettiği "AB " uyum yasalarına lütfen bir göz atsın. Her türlü eser ve yayının, insan- lan "tahrik etme" hakkı da var- dır. Cinsel haz ve tahrik, ayıp şeyler değildir. Demokratik hakların bir parçası oldukları kadar, insan doğasının en te- mel verileri arasındadııiar. Ero- tizm, yaşama keyif katan en doğal sanatsal çıkışlardan biri- dir. Bakın T. Erdoğan ne diyor. "AB reformlanmıza marjinal çevreler direniyor. Eğitim ve öğretimde direnmeler var ama aşacağız." Dünya "demokrasi" kavramını bu kadar ağzına sa- kız yapıp, sanata, özgürlüklere ve kadınlara bu kadar sinsi ya da açık savaş açan başka bir iktidargörmemiştir. AKP, iktida- rı ele aldığı belediyelerde tüm sanat kurslarını veya eserlerini kaldırma yollarına gidecek ka- dar işi azıtmıştır. Şunu kimse unutmasın; bu ülkede herkes, mesela havaalanlartndaki Zeki Triko mayo reklamlarını koru- duğu oranda demokrattır. Bun- lar ikincil, "tali" konulardeğildir. Tüm kişisel ve anayasal hak- larımızı tehdit eden bu yobaz girişimlere dur demek için tüm aydınlar, tüm laik-demokratik vatandaşlar, tüm duyarlı bürok- ratlar ve siyasiler kendilerine düşen görevi yapmalı, büyük bir tepkiyi derhal vermelidirier. Bu konuda özellikle sanat ku- rumlarının e-posta ile bizlerle ir- tibata geçmelerini öncelikle ri- ca ediyoruz. KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak a turk.net ÇtZGÎLlK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciii mynet.com r t t 1 / / J t l İ 1 < t / ; / t A i) / / / t * 9 t / J • $ / / 0 J l/ • * • 1 II 1 1 1 i 1 / J • ^, t i / s. / \ ı ı > 1 1 i 1 1 / / ; J S J t 1 1 J i/ J 1 j t i I f i ' v J • . / j 1 t t / / J 1 <z J ,/ 0 S BULUT BEBEK NLRAYÇIFTÇI bulutbebeka hotmail.com HAYAT EPİK TÎYATROSU MUSTAFA BILGÎN IRAICTA mRSTZtrtC YAPAN ABD ASKERLERÎ YÖNETİMCE CEZALANDIRILiyORMU$ !.. "jÇÜCÖIC HIRSTZLTIC" YAPARAK BUYÜK ÖÜ3ÜNEN ATALARININ KEMİKLERtNI SIZLATTlSlNIN FARKINDA MISIN HA ?!.. . ı. t- ı t^.-JZIL, TTT^T",. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 4 Haziran wwtc.nuuntaz-aruian.com AVUSTRALYA'DA TERKEDILDİLER! 162.9"DA guGuM, 'SATAVM"APLI HOLIANPA ĞE- MİSİ, Al/UST&ALYA'flJfN BAT/ KıYtStAIDA YA OTtlGMüÇn/. KAPTAN İÇME £UYU BULMAK TTOPtZAKCAgtHA Ç.t/ZMtŞT/. OMUfJ YOKLUGUfJ- DA, GEMiCİLe/Z£>£N J-£GOM£ COGfiJEUS t^YAN Ç f r / . A/ejCADAÇLj4GlYO4 gi£LİK.r£, £N AZ SO .e/f/V/ ÖLDÜBBN GoGNEU-lS'İM AyAK PEK UZUM SÜSA4£M^, SES.İ &Ö- KAPrAN YÖNErİMİ yENİDEN ELE 6£- ÇİISMlŞTI- COGNEUS VE APAMLARI DERHAL /OAM EPİLMİfrİ! SuÇU AZ GÖeÜLEN İKİ TAY- FA İSE, liAISAyA Ç.tteAg./LA£A/c TEHKEl>İLMrÇ7İ. IfTE O İKİ <JŞI, AVUSmALYA'RA İLK KEZ KAt-AN BEYAZ İHSANlAR OLMUÇTU.. ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Dünyaya Selam! Bahar günlerinde yeşilin egemenliği var. Nereye baksam yeşil yaprakJar, çiçeğe duran tomurcuk- lar çarpıyor yüzüme. Sonra kırmızı goncalar. Top- rağa sarılmış bekliyor. Bu güllerin başka gizemi var. Doğan Işık selam veriyor. Yaşamın gizemini çok derinden hissediyorum bu günlerde. Işık aile- si üçüncü kuşağa vanyor. Hasan Işık, Yusuf Işık derken Doğan Işık. İnsan olmanın kaçınılmaz gi- zemi bu. Çocuklarla, yeşil yapraklarda üç yaşamı birden kucaklıyorum. Değerli diplomat Hasan Işık ile söyleşilerimiz çınlıyor kulağımda. Ümit Işık gü- lümsüyor, sonra Doğan Işık geliyor gündeme. O da birdelikanlı artık. Dedesinin mesleğini seçiyor. Kaç kuşak bir arada sarılıyoruz. Geriye dönüyorum birden. Ümit Işık'ın anne ol- duğu dönemi anımsıyorum. O günlerde yoğun bir- likteliğimiz var. Doğum sancılan yaşıyor sonra Yu- suf Işık doğuyor. Yıllar geçiyor birden. Dış politi- kada ilginç günler yaşanıyor, güzel olaylarda. Ha- san Işık'ın imzasını selamlıyoruz. Hasan Bey dış politikada ilginç dersler veriyor. "Türkiye'nin kira- lanacak toprağı yok" sözünü şu anda da ürpere- rek anımsıyorum. Sonra neler oldu? Bu günlere na- sıl vardık? Işte şimdi de Doğan Işık'ın sevincini kutluyoruz. Diplomatlık mesleğini seçen genç bir Dışişleri memuru geliyor geliyor soframıza. Işıkla doldum bir anda, ışığın aydınlığını hissettim çev- remde, yaşamımda! Işığın öyküsünü genç kuşaklar yazacak sanıyo- rum. Bizim kuşak umudu yaşadı, ama ışığı yaşa- yamadı. Oysa Doğan Işık, aydınlığı getirdi yeniden. Hasan Bey'in sözleri çınlıyor kulağımda. Dünyaya güzel açıdan bakar, bizi de o açıya çağınrdı. Son- ra neler oldu! Şimdi de güzel bir olayı kutluyoruz belleğimiz- de. Doğan Işık'ın sınavı kazanmasını kutluyoruz. Iki kez kutluyorum genç diplomat adayını. Mesle- ğinde tırmanışını düşünüyorum. Genç kuşaklann umutsuzluğu kimi zaman kara kara düşündürüyor beni. Ancak başka olaylar da var karanlığı yırtan. Aydınlık noktalarla güzel olaylar getiriyor günde- me. Kim bilir doğumlar, ölümler bir yana tohumun yeşerdiğini kanıtlıyor. Umutla selamlıyor bizi! Islak bir yeşerme var dallarda, yapraklarda. Doğan Işık Dışişleri giriş sınavına başvurduğu zaman kalbim güzel çarptı. Çaktırmadan sınav sonucunu bekle- dim. Beklediğim an, geldi dün akşam. Şaşılası bir olay. Kalbim çarpıyor birden. Sevinç gözyaşlany- la selamlıyorum genç Işık'ı! Babasını düşünüyo- rum, annesini düşünüyorum, anılara gülümsüyo- rum. Yaşadıklanmız, yaşayamadıklanmız bir bir can- lanıyor belleğimde. Bir gün Işık da soframıza ge- lir. Güzel anılanmızı, gözümüzü yaşartan olaylan gülümseyerek anımsanz. İlginç bir olay, anılar acı da olsa güzel tat bırakıyor belleğimizde. Geriye değil, ileriye gidiyoruz. Karanlığı değil, aydınlığı ya- şıyoruz. Sevgili okurlanm, son günlerde olaylar çok yön- lü gelişiyor. Yazmak gücünü hissedemiyorum ki- mi zaman. Doğan Işık olayıyla anılar güzelleşiyor birden. Buradan nerelere gideceğimi bilmiyor, ka- rar veremiyorum, ama en küçük aynntılara dek anımsadığım olaylarla ilginç açılar beliriyor düşün- cemde. Genç kuşakları umutla selamlıyorum. Kaz Dağı'nın tepesinden Alibey Kudar sesleniyor bir- den. Ido'dan selam söylüyor ya da Srtkı Olçar gü- lümsüyoröteden. Çömleğin aşkıyla konuşuyorte- peler tepelerde halkalanıyor. Yaşamın gizemi ye- niden sanyor hepimizi. Daha güzel bir buluşma düşünülemez diyor, "yenimerhabalaha" selamlı- yorum dünyayı. BULMACA SEDAT YAŞAYAH 1 2 3 4 SOLDANSAĞA: 1/ Bebeğin düşmemesi içinbeşiğeya 2 da salıncağa 3 bağlanan enli bez kuşak. II lyi, güzel... 5 "Hak söyle- yen evvel da- hi menfilr idi geri^Hainlere amma ki —- 9 yeni çıktı" (Ziya Paşa). Şarkı- nın sert bir biçimde vurgulandığı disko müzik üslubu... Ka- palı bir yerin ısısını ayarlayan aygıt. 4/ 5 Kent elektrik akımı- 6 nı sağlayan kuru- 7 luş... Bir soru sözü. 8 5/ Bir tür deniz taşı- 9 | macıhğı... Bir nota. 6/Kaliteli bir kahve cinsi. 7/ Birburç adı... Sıgır sürüsü. 8/Zekâgeriliğinin ile- ri şekli... Bir nota. 9/Sürülmemiş, otbürümüştop- rak... Hüse>in Rahmi Güq>ınar'ın bir romanı. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Taşlık ve çalılık yer. 2/Paylama... Bir Avrupa ülkesinin başkenti. 3/Tek at koşturularak çekilen biraraba. 4/Şarkı, türkü... "Gemide teslim satış" anlamında kullanılan ticari kısaltma... Eski Mı- sır'da güneş tannsı. 5/ Kimi balıklann iste kuru- tularakyapılanpastırması. 6/Bölüm, kol... "Tan- ju—"': Şarkıcınuz.7/Dinseltören... "Semayaset çekti — ü figanım" (Karacaoğlan). 8/ Antal- ya'nın turistik bir ilçesi... Hararet. 9/ Uzaklık an- İatmakta kullanılan söz... Çamaşınn az kirli ve kö- püklü son suyu. BAFRA1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN (AİLE MAHKEMESt SIFATI İLE) EsasNo: 2OO3İ 92 Samsun ili, Merkez. Fatıh, Cilt: 5. Hane: 478'de nüfusa kayıtlı Ahmet ve Şükran kızı 07.09.1976 d.lu davacı Gülay Özhan ile Mustafa ve Döndü oglu 10.09.1969 d.lu davalı Ahmet Özhan'ın MK'nun 166; 1 maddesı gereğınce boşanmalanna karar venl- miş olup yapılan tüm aramalara rağmen adresı tespit edilemeyen davalı Ahmet Özhan boşanma ılamınifl gazetede ilan edildiği tanhten itibaren 22 gün içinde davalı Ahmet Özhan tarafından temyızedihnedığı takdırde hükmün kesinleşeceğı ilanen tebliğ olunur. Basın: 25508
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear