Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 HAZİRAN 2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
DGM'lerin yerine
kurulsun, AKP'yi
eleştiren yargdansın:
Hükihnet Güvenlik
Mahkemeleri! Etektrorak posta: denizsomecunihuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Fafcs: 0.212.512 44 97
- Yatınm yapana ek indirim
yapılacakmış...
"Bindirim arkadan oe/ece/c/"
AnlayanaAziz Doğan,
Cumhurbaşkanı'nın
YÖK Yasası'nı veto
gerekçesini
anlamayanlara, Prof.
Dr. Ismayıl Hakkı
Baltacıoğlu'nun 1964
basımı "Pedagojide
Ihtilal" krtabındaki
önsözden küçük bir
alıntıyla sesleniyor
"Söz söylemek nasıl
büyük bir sanatsa, söz
anlamak da öyle
büyük bir sanattr.
Hele söylenenden bir
şey anlamak değil,
söyleyen ne diyorsa
yalnız onu anlamak,
ondan başka hiçbir
şey anlamamak,
anlamak sanattnın en
yüksek basamağıdır."
Merkez
Gülhan Elmas:
"Evet iddia
edildiği gibi AKP
merkez parti oldu.
Washington, Brüksel,
Riyad merkezlerinin
partisi."
Utanmaz I
Akif Kökçe: "Avrupa " -
Birliği'nde Mustafa
Kemal Atatürk'e dil
uzatmak moda oldu.
Avrupa'da yıkılan, utanç
duvan mrydı yoksa
ırtanç duygusu mu?"
ikili'den Ali Kaya: "Biz çocukken, daha te-
mizdi dünya. Dağların örtüsü daha koyu, de-
nizlergök mavisi, göllerimiz yeşille mavi ara-
sı cam göbeğiydi. Biz büyüdük, bozuldu dün-
ya. Heryaz sonu bireryangın yeri şimdi dağlarımız. De-
nizler kahve telvesi, göllerimiz sivrisineklere mekân ol-
muş.
Biz çocukken, balıklar oynaşırdı tatlı tuzlu sularda.
Binlerce kuş şarkılar söylerdi dalların arasında. Mavi
boşluktataklalaratarakcilveyaparlardı birbirlerine. Bi-
rinin kanadı bile değmezdi öbürüne.
Biz büyüdük, savaş uçakları aldı kuşlann yerini ve
ölüm kustu çocukların üstüne.
Biz çocukken; fabrika neyin yoktu ki pek, atıklan ol-
sun. Sümer'le, Şeker'inkileri bilirdik bacasından du-
manlar tüttüren. Fabrikalar kurduk da, antma tesisle-
riyle fıltreleri unuttuk. Ya da daha çok kazanmak için
işimize öyle geldi. Yöre halkı, 'Bizim memlekete de bir
fabrika' diye yalvarırdı eskiden. Şimdilerdeyse 'Al gö-
Çocukkentür kardeşim, biz fabrika neyin istemiyoruz! Uzak du-
run' diyorlar.
Çöp bile çıkmazdı evlerden biz çocukken. Elmayı,
armudu, salatayı kabuğuyla yerdik. Sobalarda odun
yakar, külünü de arka bahçeye atardık topragı gevşet-
sin, kaba tutsun diye.
Biz büyüdük kirlendi dünya, soluk alamaz oldu çi-
çeklerle ağaçlar! Biz çocukken; her meyvenin bir mev-
simi vardı. Domatesi, biberi, patlıcanı, fasulyeyi yaza;
kavunu, karpuzu güze; elmayı armudu, ayvayı kışa
doğru yerdik. Biz çocukken; her meyvenin kendine
has kokusu, tadı; belli bir boyu, boyutu vardı. Biz bü-
yüdük, meyveler daha da büyüdü! Tadı kaçtı onların
da ağzımız gibi.
Sinir, stres, solunum zoıiuğu, kalp yetmezliği hep
sonradan çıktılar. Yaşlılar veremden, ince hastalıktan;
çocuklar sıtmadan gıderdi ancak! Kanser, kanserojen,
siyanürde bilinmezdik biz çocukken! Biz büyüdük bo-
zuldu dünya, tıpkı sağhğımız gibi.
Biz çocukken, küllü suyla yıkardı bizi ve giyecekle-
rimizi analanmız. Evyapımı zeytinyağı sabunu herder-
din ilacıydı. Arapsabunu bile lükstü o yıllarda. Deterja-
nı, yumuşatıcısı, kireç sökücüsü, şampuanı biz sonra-
dan öğrendik. Biz büyüdük, deterjanla kirlendi dünya.
Biz çocukken daha doğal beslenirdik. Tereyağı, süt,
ayran, yoğurt, yumurta, peynir, çökelek sofralarımızda
en doğal haliyle alırdı yerini sabah, akşam. Tavuklar gı-
daklayarak yumurtlardı. Biz büyüdük tavuklann kesil-
di sesi. Ekmekler bile bozuldu biz büyüyeli. Her şeyin
sahtesi sonradan oldu.
Büyüdü, gelişti. Açlığı, yokluğu, yoksulluğu hele ki
yolsuzluğu, işsizliği, pahalılığı, enflasyonu, devalüas-
yonu büyüyünce öğrendik. Biz çocukken bilmezdik
böyle şeyler ve biz daha mutluyduk çocukken!"
Emekli bir albaydan maaş önerisi
Kamu çalışanlan arasında eşdeğer
göreve karşın maaş farklılığı konusu
küçük bir tartışma ortamı yarattı. Ka-
mu çalışanlan arasında genel kanı ik-
tidarların asker, polis ve yargıçları
kolladığı yolunda odaklandı... Bu
arada adının açıklanmasını isteme-
yen emekli bir albay bakın ne dedi:
"Benim de maksadım katiyen ida-
re amirieri ile maaş konusunda bir po-
lemiğe girmek değildir. Hele Mülkiye-
li-Harbiyelidayanışmasına acil ihtiyaç
duyduğumuz şu günlerde bu gelenek-
sel dostluğa zarar verecek hiç bir ha-
reketin içinde olmak istemem. Bu say-
gıdeğer insanlarla adliye mensubu hâ-
kim ve savcılanmızı vicdan-cüzdan
münakaşasına çekecek bir çatışma-
nın, hatta tartışmanın hiç bir faydası-
na inanamam, aksine dayanışmalan-
nı bozacak bir tuzak görürüm.
Meslekte iken ne zaman gerçekten
az maaş aldıklanna inandığım saygı-
değer vali, vali yardımcılanmız ve kay-
makamlanmızdan herhangi biri albay-
ların kendilerinden dahafazla maaş al-
dığı konusunda bir şikâyette bulunsa
ben samimiyetle münakaşayı bitiren
şu teklifi yapmaktaydım: Benim ma-
aşım sizin olsun sizin maaşın daha
azına razıyım. Ama ben de 52 yaşına
değil, sizin gibi 65 yaşına kadar çalı-
şabileyim. 31 yıllık aktif meslek haya-
tımda 17 defa değişik garnizonlara
atanmış bir asker olarak 52 yaşında
sokakta kalmak ne demektir ben bili-
rim. 13 yıl daha iş aramadan çalışabil-
me mutluluğu karşılığında ben maaş-
larımı isteyenle değiştirmeye hazınm."
Yüksek Yerilim Hatti
Bir varmış bir YÖKmüş!
erdincutku'/ yahoo.com
Saym Cumhurbaşkanı, Sanat Kurumları
ve CHP'li Vekfflere Açık Mektup
BEDRİ BAYKAIVl
2 Haziran sabahı, yine mah-
keme, yine bir kitabı aklama ça-
bası: Murat Hiçyılmaz ın
"Aum" isimli romanı gündem-
de olan. Kitabı okuyan herkes
davanın ne kadar "özürlü" ol-
duğunu hemen görebilır. Kitabı
okumayan gerçek aydınlar da
zaten, tüm mizansenin birorta-
çağa dönüş partisinin parçala-
n olduğunu görebilir.
Saym Cumhurbaşkanımızı,
CHP milletvekıllerini ve ülkemi-
zin tüm sanat kurumlannı, ay-
dınlarını uyarıyorum: AKP şu
günlerde, ülkeyi "Iraniaştırma"
hamlelerinde en önemli adımla-
nndan birini atmak üzere ve ül-
kenin tüm önde gelen sanatçı
ve edebiyatçılarını keyfı yorum-
laria, canı ıstediği zaman hap-
se atabileceği bir yasayı paria-
mentodan geçirmeye çalışıyor.
Bu yasanın geçmesi halinde,
en az imam hatiplilerın önünü
tüm üniversitelerde açmak iste-
yen yasa kadar ağır bir anti-la-
ık, köktendınci çelik kafes, sa-
natçı ve edebiyatçılarımızın
üzerine ınecek.
AKP'Iİ üç milletvekili, Halil
Özyolcu, Feridun Ayvazoğlu
ve Bekir Bozdağ, o meşhur
"Küçükleri Muzır Neşriyattan
Korvma Kanunu"\\e ilgili birde-
ğişiklik önergesi vererek, Ağus-
tos 2003 tarihinde kabul edilen
7. uyum paketinin içinde yer
alan "bilim, edebiyat ve sanat"
eserlerinin bu yasa kapsamının
dışında kalacağı düzenlemesi-
ni geriye çevirmeye çalışıyorlar.
Hem de nereye kadar "geriye
çevirmeye" biliyor musunuz?
Ortaçağ engizisyon mahkeme-
lerinin örümcek kafalı ortamına
kadar! Yani hedefleri, kendi ku-
rullarının keyfi olarak hiçbir ta-
nımlaması yapılmamış olan
'müstehcenlik" kavramını dile-
dikleri anda, istediklerı gibi yo-
Tumlamaları ve böylece "suçlu"
gözüken "sanatçı ve edebiyat-
c/"ların direkt olarak 2-10 yıl
arası HAPSE ATILMASI! Her-
nalde pek yakında, AKP iktida-
n, Müslümanlığımızı öne süre-
ek bu "AB Uyum Yasası"nın
ilaturka uyarlamalanna bir de
'kırbaç" yasasını ekleyebilir!
<im bilir bu yasa önerilerini
jnaylayaniar arasında sanatçı-
arımızın (SIVASTA FİİLEN YA-
3
ILDIĞI GİBİ) diri diri yakılma-
jını isteyenler de vardır. Ama
)elki o kadarını "yasa"ya koy-
naya korkarlar.
AKP'nin tüm "yobaz" kadro-
aşmaiarı resmıleştirdiği bir ger-
jin ortamda, neyin "müsteh-
:en" olduğuna kanaat getire-
;ek olan kişilerin kimler arasın-
ian nasıl oluşacağını bilmem
ınlatmaya gerek var mı? Bu
'resmi" kişilerin, hadlerini aşa-
ak "bilirkişi" rolü üstlendikleri
)u yoz ortamın, nasıl sanatsal,
toşünsel ve kişisel özgürlükler
ıleyhine bir keskin sılaha dö-
ıüşeceği ortada.
Kim, hangi hakla, hangi "ge-
ie/ ahlak" anlayışından söz
edebilir? Elinde gazetede ya-
yımlanan kalça inceltici krem
reklamını tutarak bağırıp çaığı-
ran bir Bakanın "ahlak" anlayı-
şı ile bızimkı aynı mı olacak?
Aynca bu utanç verici ortaçağ
sansür yasasına eklenmek iste-
nen "doğal olmayan yoldan"
yapılan cinsel davranışlara iliş-
kin yazı, ses, vs. şeklindeki ek
ne anlama gelebilir? Yazarlar
artık yalnız çiçekler ve mutlu ev-
lilik hayatlarından mı söz ede-
bileceklerdir? Hayır, ensest de,
tecavüzcü de, sapkın cinsel
davranışlar da bizim dünyamı-
zın parçasıdırlar ve sanatçıya
konu oluşturabilirler.
Lütfen herkes sınınnı bilsin.
Sanatçıların, sinemacıların, ya-
zarların özgürlüklerine kimse
karışmaya kalkmasın. Sanat
adamlan zaten her şeyin dozu-
nu bilirter, isteyen istediği kita-
bı alır ya da almaz, o sergi ya da
filme gider ya da gitmez. öz-
gürlük ve demokrasi budur.
Kimse kimsenin çocuğunun
veyadaailesininahlakını koru-
maya kalkmasın. Her yetişkin
kişi, her aile, kendi ahlakından
sorumludur. Isterse her yerde
pomografi satılsın, hiç fark et-
mez, ben kendi çocuğumun ne
okuduğunu, ne seyrettiğini,
hangi kitabı aldığını zaten ken-
dim denetliyorum.
Hiç kimse, sanatçıları san-
sürle köşeye sıkıştıramaz ve
otosansüre mecbur edemez.
Ayrıca 21. yüzyılda herkes artık
her saniye söz ettiği "AB " uyum
yasalarına lütfen bir göz atsın.
Her türlü eser ve yayının, insan-
lan "tahrik etme" hakkı da var-
dır. Cinsel haz ve tahrik, ayıp
şeyler değildir. Demokratik
hakların bir parçası oldukları
kadar, insan doğasının en te-
mel verileri arasındadııiar. Ero-
tizm, yaşama keyif katan en
doğal sanatsal çıkışlardan biri-
dir.
Bakın T. Erdoğan ne diyor.
"AB reformlanmıza marjinal
çevreler direniyor. Eğitim ve
öğretimde direnmeler var ama
aşacağız." Dünya "demokrasi"
kavramını bu kadar ağzına sa-
kız yapıp, sanata, özgürlüklere
ve kadınlara bu kadar sinsi ya
da açık savaş açan başka bir
iktidargörmemiştir. AKP, iktida-
rı ele aldığı belediyelerde tüm
sanat kurslarını veya eserlerini
kaldırma yollarına gidecek ka-
dar işi azıtmıştır. Şunu kimse
unutmasın; bu ülkede herkes,
mesela havaalanlartndaki Zeki
Triko mayo reklamlarını koru-
duğu oranda demokrattır. Bun-
lar ikincil, "tali" konulardeğildir.
Tüm kişisel ve anayasal hak-
larımızı tehdit eden bu yobaz
girişimlere dur demek için tüm
aydınlar, tüm laik-demokratik
vatandaşlar, tüm duyarlı bürok-
ratlar ve siyasiler kendilerine
düşen görevi yapmalı, büyük
bir tepkiyi derhal vermelidirier.
Bu konuda özellikle sanat ku-
rumlarının e-posta ile bizlerle ir-
tibata geçmelerini öncelikle ri-
ca ediyoruz.
KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak a turk.net
ÇtZGÎLlK KÂMİL MASARACI kamilmasaraciii mynet.com
r
t
t
1
/
/
J
t
l
İ
1
<
t
/
;
/
t
A
i)
/
/
/
t
* 9
t
/
J
•
$
/
/
0
J
l/
• * •
1
II
1
1
1
i
1
/
J
• ^,
t
i
/
s. /
\
ı ı
> 1
1
i
1
1
/
/
;
J
S
J
t
1
1
J
i/
J
1
j
t
i
I
f
i '
v J
• .
/
j
1
t
t
/
/
J
1
<z
J
,/
0
S
BULUT BEBEK NLRAYÇIFTÇI bulutbebeka hotmail.com
HAYAT EPİK TÎYATROSU MUSTAFA BILGÎN
IRAICTA mRSTZtrtC YAPAN
ABD ASKERLERÎ YÖNETİMCE
CEZALANDIRILiyORMU$ !..
"jÇÜCÖIC HIRSTZLTIC" YAPARAK
BUYÜK ÖÜ3ÜNEN ATALARININ
KEMİKLERtNI SIZLATTlSlNIN
FARKINDA MISIN HA ?!..
. ı. t- ı t^.-JZIL, TTT^T",.
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 4 Haziran wwtc.nuuntaz-aruian.com
AVUSTRALYA'DA TERKEDILDİLER!
162.9"DA guGuM, 'SATAVM"APLI HOLIANPA ĞE-
MİSİ, Al/UST&ALYA'flJfN BAT/ KıYtStAIDA
YA OTtlGMüÇn/. KAPTAN
İÇME £UYU BULMAK
TTOPtZAKCAgtHA Ç.t/ZMtŞT/. OMUfJ YOKLUGUfJ-
DA, GEMiCİLe/Z£>£N J-£GOM£ COGfiJEUS t^YAN
Ç f r / . A/ejCADAÇLj4GlYO4 gi£LİK.r£, £N
AZ SO .e/f/V/ ÖLDÜBBN GoGNEU-lS'İM AyAK
PEK UZUM SÜSA4£M^, SES.İ &Ö-
KAPrAN YÖNErİMİ yENİDEN ELE 6£-
ÇİISMlŞTI- COGNEUS VE APAMLARI DERHAL
/OAM EPİLMİfrİ! SuÇU AZ GÖeÜLEN İKİ TAY-
FA İSE, liAISAyA Ç.tteAg./LA£A/c TEHKEl>İLMrÇ7İ.
IfTE O İKİ <JŞI, AVUSmALYA'RA İLK KEZ
KAt-AN BEYAZ İHSANlAR OLMUÇTU..
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Dünyaya Selam!
Bahar günlerinde yeşilin egemenliği var. Nereye
baksam yeşil yaprakJar, çiçeğe duran tomurcuk-
lar çarpıyor yüzüme. Sonra kırmızı goncalar. Top-
rağa sarılmış bekliyor. Bu güllerin başka gizemi
var. Doğan Işık selam veriyor. Yaşamın gizemini
çok derinden hissediyorum bu günlerde. Işık aile-
si üçüncü kuşağa vanyor. Hasan Işık, Yusuf Işık
derken Doğan Işık. İnsan olmanın kaçınılmaz gi-
zemi bu. Çocuklarla, yeşil yapraklarda üç yaşamı
birden kucaklıyorum. Değerli diplomat Hasan Işık
ile söyleşilerimiz çınlıyor kulağımda. Ümit Işık gü-
lümsüyor, sonra Doğan Işık geliyor gündeme. O da
birdelikanlı artık. Dedesinin mesleğini seçiyor. Kaç
kuşak bir arada sarılıyoruz.
Geriye dönüyorum birden. Ümit Işık'ın anne ol-
duğu dönemi anımsıyorum. O günlerde yoğun bir-
likteliğimiz var. Doğum sancılan yaşıyor sonra Yu-
suf Işık doğuyor. Yıllar geçiyor birden. Dış politi-
kada ilginç günler yaşanıyor, güzel olaylarda. Ha-
san Işık'ın imzasını selamlıyoruz. Hasan Bey dış
politikada ilginç dersler veriyor. "Türkiye'nin kira-
lanacak toprağı yok" sözünü şu anda da ürpere-
rek anımsıyorum. Sonra neler oldu? Bu günlere na-
sıl vardık? Işte şimdi de Doğan Işık'ın sevincini
kutluyoruz. Diplomatlık mesleğini seçen genç bir
Dışişleri memuru geliyor geliyor soframıza. Işıkla
doldum bir anda, ışığın aydınlığını hissettim çev-
remde, yaşamımda!
Işığın öyküsünü genç kuşaklar yazacak sanıyo-
rum. Bizim kuşak umudu yaşadı, ama ışığı yaşa-
yamadı. Oysa Doğan Işık, aydınlığı getirdi yeniden.
Hasan Bey'in sözleri çınlıyor kulağımda. Dünyaya
güzel açıdan bakar, bizi de o açıya çağınrdı. Son-
ra neler oldu!
Şimdi de güzel bir olayı kutluyoruz belleğimiz-
de. Doğan Işık'ın sınavı kazanmasını kutluyoruz.
Iki kez kutluyorum genç diplomat adayını. Mesle-
ğinde tırmanışını düşünüyorum. Genç kuşaklann
umutsuzluğu kimi zaman kara kara düşündürüyor
beni. Ancak başka olaylar da var karanlığı yırtan.
Aydınlık noktalarla güzel olaylar getiriyor günde-
me. Kim bilir doğumlar, ölümler bir yana tohumun
yeşerdiğini kanıtlıyor. Umutla selamlıyor bizi! Islak
bir yeşerme var dallarda, yapraklarda. Doğan Işık
Dışişleri giriş sınavına başvurduğu zaman kalbim
güzel çarptı. Çaktırmadan sınav sonucunu bekle-
dim. Beklediğim an, geldi dün akşam. Şaşılası bir
olay. Kalbim çarpıyor birden. Sevinç gözyaşlany-
la selamlıyorum genç Işık'ı! Babasını düşünüyo-
rum, annesini düşünüyorum, anılara gülümsüyo-
rum.
Yaşadıklanmız, yaşayamadıklanmız bir bir can-
lanıyor belleğimde. Bir gün Işık da soframıza ge-
lir. Güzel anılanmızı, gözümüzü yaşartan olaylan
gülümseyerek anımsanz. İlginç bir olay, anılar acı
da olsa güzel tat bırakıyor belleğimizde. Geriye
değil, ileriye gidiyoruz. Karanlığı değil, aydınlığı ya-
şıyoruz.
Sevgili okurlanm, son günlerde olaylar çok yön-
lü gelişiyor. Yazmak gücünü hissedemiyorum ki-
mi zaman. Doğan Işık olayıyla anılar güzelleşiyor
birden. Buradan nerelere gideceğimi bilmiyor, ka-
rar veremiyorum, ama en küçük aynntılara dek
anımsadığım olaylarla ilginç açılar beliriyor düşün-
cemde. Genç kuşakları umutla selamlıyorum. Kaz
Dağı'nın tepesinden Alibey Kudar sesleniyor bir-
den. Ido'dan selam söylüyor ya da Srtkı Olçar gü-
lümsüyoröteden. Çömleğin aşkıyla konuşuyorte-
peler tepelerde halkalanıyor. Yaşamın gizemi ye-
niden sanyor hepimizi. Daha güzel bir buluşma
düşünülemez diyor, "yenimerhabalaha" selamlı-
yorum dünyayı.
BULMACA SEDAT YAŞAYAH
1 2 3 4
SOLDANSAĞA:
1/ Bebeğin
düşmemesi
içinbeşiğeya 2
da salıncağa 3
bağlanan enli
bez kuşak. II
lyi, güzel... 5
"Hak söyle-
yen evvel da-
hi menfilr idi
geri^Hainlere
amma ki —- 9
yeni çıktı"
(Ziya Paşa). Şarkı-
nın sert bir biçimde
vurgulandığı disko
müzik üslubu... Ka-
palı bir yerin ısısını
ayarlayan aygıt. 4/ 5
Kent elektrik akımı- 6
nı sağlayan kuru- 7
luş... Bir soru sözü. 8
5/ Bir tür deniz taşı- 9 |
macıhğı... Bir nota. 6/Kaliteli bir kahve cinsi. 7/
Birburç adı... Sıgır sürüsü. 8/Zekâgeriliğinin ile-
ri şekli... Bir nota. 9/Sürülmemiş, otbürümüştop-
rak... Hüse>in Rahmi Güq>ınar'ın bir romanı.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Taşlık ve çalılık yer. 2/Paylama... Bir Avrupa
ülkesinin başkenti. 3/Tek at koşturularak çekilen
biraraba. 4/Şarkı, türkü... "Gemide teslim satış"
anlamında kullanılan ticari kısaltma... Eski Mı-
sır'da güneş tannsı. 5/ Kimi balıklann iste kuru-
tularakyapılanpastırması. 6/Bölüm, kol... "Tan-
ju—"': Şarkıcınuz.7/Dinseltören... "Semayaset
çekti — ü figanım" (Karacaoğlan). 8/ Antal-
ya'nın turistik bir ilçesi... Hararet. 9/ Uzaklık an-
İatmakta kullanılan söz... Çamaşınn az kirli ve kö-
püklü son suyu.
BAFRA1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN (AİLE
MAHKEMESt SIFATI İLE)
EsasNo: 2OO3İ 92
Samsun ili, Merkez. Fatıh, Cilt: 5. Hane: 478'de
nüfusa kayıtlı Ahmet ve Şükran kızı 07.09.1976 d.lu
davacı Gülay Özhan ile Mustafa ve Döndü oglu
10.09.1969 d.lu davalı Ahmet Özhan'ın MK'nun
166; 1 maddesı gereğınce boşanmalanna karar venl-
miş olup yapılan tüm aramalara rağmen adresı tespit
edilemeyen davalı Ahmet Özhan boşanma ılamınifl
gazetede ilan edildiği tanhten itibaren 22 gün içinde
davalı Ahmet Özhan tarafından temyızedihnedığı
takdırde hükmün kesinleşeceğı ilanen tebliğ olunur.
Basın: 25508