Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 20 HAZİRAN 2004 PAZ
12 PAZAR KONUGU
AKEL Genel SekreteriHristofıas ve hükümetsözcüsüHrisostomidis ile adanın geleceğini konuştuk
S 6 Y L E g İ : LEYLA TAVŞAIMOdLU
leyla.tavsanogIu(S cumhuriyetcom.tr
Yine Kıbrıs Rum tarafmda Rum yeîkililerle konuşuyorum. Rum
Yönetimi Başkanı Tassos Papadopulos 'la işbirliği içine girme
zorunluluğunu duyan Rum komünistpartisi AKEL'in Genel
Sekreteri ve Rum Temsilciler Meclisi Başkanı Demetris Hristofıas
ve Rum Hükümet Sözcüsü Kipros Hrisostomidis le bir araya
geliyorum. tkisi de aynı ağzı kullamyorlar. Annan Plam için
yapılan referanduma büyük çoğunlukla "hayır " oyu veren
Rumlann aslında Kıbnslı Türklerle birleşmeye karşı
olmadıklarım, sadece adanın kuzeyinde yaşayan Türkiyeli
Türklerle bir ortaklık istemediklerini söylüyorlar. Nedenini de
şöyle izah ediyorlar: "Çünkü Türkiye bu şekilde adayı büyük
ölçüde kontrol edecek." îkinci neden ise Annan Plam 'nın
öngördüğü sembolik Türk askeri varlığına bile tahammül
edememeleri. llle de adanın askersizleştirilmesini istiyorlar. Amc
Ingiliz üslerine gelince iş değişiyor; "O konu başka " oluyor. Laj
lafı açtıkça kafamda pek çok şey netleşiyor, Bakalım, bu iki
söyleşiyi okuyunca siz de Kıbrıs 'ı ve Kıbrıslıların -en azından
Rumlann- ruh halini daha iyi anlayabilecek misiniz?
KıbnsHar birleşmek istiyor
DEMETRİS HRİSTOFİAS
- Özellikle referandumda sizin taraftan "haytr", Türk tarafm-
da da "evet" oyunun büyük bir yüzdeiikle çıkmasından sonra
Kıbrıs 'ta olusan durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
HRİSTOFIAS - Durum çok kanşık ve karmaşık. Şöyle söyle-
mem gerekirse öncesine kıyasla daha fazla karmaşıkJaştı. Kıbns
Türk tarafînda büyük bir çoğunluğun Annan Planı'na "evet" oyu
vermesi, bizim tarafta da bunun büyük bir çoğunlukla reddedilme-
s\ şimdi "evet" ve "hayır" oylannın karşı karşıya pozisyon alma-
lan gibi bir durum yarattı.
Ama bunun yanı sıra ben, artık Kıbnslı Türk dostlarla ikili ve
çokiu temele dayalı olarak oturup karşıhkJı birbirimizin kaygılan-
nı konuşmamız gerektiğine inanıyorum. Ben Kıbnslı Türklerin
duygulannı anlıyorurn. Sanıyorum onlar Kıbnslı Rumlann neden
"hayır" oyu verdiklerini anlamaya çalışıyorlar. Ben, bu çağnmın
Kıbnslı Türkler tarafmdan kabul edilmesi gerektiğine inanıyorum.
Ben, son olarak Ledra Palas'ta Kıbns'taki siyasi parti lıderleriy-
le yaptığımız toplantıda olumlu bir ilk adım attığımızı düşünüyo-
rum.
- Şimdilik, en azından pratikte Annan Plam rafa kaldırılmış
gibi görünüyor...
- BM Genel Sekreteri, Sayın PapadopuJos'a BM ve ilgili öbür
taraflann planı yok oLmuş olarak görmediklerini söyledi.
Şimdi BM GüvenliJc Konseyi Genel Sekreteri'nin raporuyla il-
gili çalışmalannı tamamlayınca Kıbnslı Türkler ve Rumlar, Tür-
kiye ve BM görüşmelere yeniden başlayacaklar, diye düşünüyo-
rum.
Annan Plam dengell
-Açık konuşmak gerekirse Kıbns 'la ilgilibütün taraflar AKEL'i
ve bizzat sizi fena halde Tassos Papadopulos'un oyununa gel-
mekle suçladt. Hatta Türkiye'de AKP hükümeti ve Kuzey Kıb-
rıs Başbakanı MehmetAH Talatda si-
zi ağır biçimde eleştirdi. Buna ne di-
yorsunuz?
- Şimdi bakın, Annan Plam son de-
rece dengeli, Kıbns sorununa en iyı
çözümü getirecek reçete olarak nitelen-
di. Bu plan sözde Rurn olsun, Türk ol-
sun Kıbnshlann gerçek çıkarlannı gö-
zetiyordu, BM'nin Kıbns'la ilgili ka-
rarlannın hayata geçirilmesini sağlaya-
caktı, her iki toplumun insani haklan-
nı koruyordu, mültecilerin evlerine ge-
ri dönmelerini sağlayacaktı, Türki-
ye'den gelip adaya yerleşenlere çare
bulacaktı ve adannı yeniden birleşme-
sini sağlayacaktı.
Bu plan gerçekten bu saydıklanmı
sağlayacak olsaydı o zaman referan-
dumda "hayır" oyu veren Kıbnslı Rum-
lar çok ağır biçimde eleştirilmeliler.
Ama demin de dedigim gibi bu plan
bunlann hiçbirini sağlamıyor. Evet, acı
bir reçete, dengeli ve bir şeyler sağla-
yacak olduğu zaman kabul edilebilir ni-
teliktedir. Ama hiçbir şey sağlamaya-
cak acı bir reçete neden kabul edilsin
ki? Bu plan sadece her iki toplumun gü-
vensizlik kaygılanm koruyor ve güç-
lendiriyor.
Hakça konuşmam gerekirse bu plan
ne en iyisıdir, ne de takdim edildiği gi-
bi çok dengelidir. Sadece, özellikle
Kıbnslı Rumlann güvenlikleri konusun-
da çok ciddi endişeler uyanmasına ne-
den olmuştur. îşte, AKEL her iki top-
lumun çıkarlannı, Kıbnslı Türklerin
haklanm geri vermek, onlann insan
haldan ve siyasi eşitliklerini korumak
hedefinin, Kıbnslı Rumlann haklan-
nı ihlal etmemesi gerektigım görmüş-
tür. Dolayısıyla Annan Plam, Burgens-
tock'ta Kıbnslı Türklerin değil, Türki-
ye'nin isteklerine cevap vermiştir. Biz
de sonunda o adırm atmak zorunda kal-
dık. Çünkü ne yazık Burgenstock'ta o
zamanki Dışişleri Bakanlığı Müsteşa-
rınız Büyükelçi Uğur Ziyal'uı istekle-
ri doğrultusunda hareket edildi ve başta BM Genel Sekreteri'nin
kendisi olmak üzere bütün BM heyeti de buna boyun eğdi.
- Yani sizce bu Türkiye'nin lehine mi?
- Tabii. Bu olanJar Kıbns Rum tarafinı son derece güç bir duru-
ma sokmuştu. Sadece yönetim değil, sıradan Kıbnslı Rumlar da
zor durumda kalıyordu. Pek çoğu da kaygılara kapılmıştı. Bütün
bu kaygılan ve zorluklan hesaba katmak zorundaydık.
Tabii ki Sayın Talat bizi çok eleştirdi. Aslında bu karşılaşmayı
basın aracılığıyla yapmak en doğru yolu seçmek değil. Çünkü si-
yasi açıdan Sayın Talat'ı eleştirmek için pek çok nedenim var.
-Neden?
- Izin verin, sözümü bitireyim. Tabii ki her ikimizin de halklan-
mızın çücarlannı korumak gibi bir meselemiz var. Ülkemizin ye-
niden birleşip bütünleşebilmesi için bir masa etrafinda oturup iki
tarafin kaygılanm paylaşmamız lazım.
Sayın Talat'a bunu yapmayı önerdim. Şimdiye kadar da bunu ya-
pabihniş değiliz. Umanm yakın gelecekte gerçekleştiririz. Keşke
referandumdan önce yapmış olsaydık. Pek çok nedenden mümkün
olmadı.
- Yanlış söylüyorsam lütfen beni düzeltin, ama bildiğim kada-
rtyla planın son şekli Burgenstock'ta Papadopulos tarafından
kabul edilmişti. Sonradan ne oldu?
- Hayır, yanıhyorsunuz. Kabul edilmemişti. Sayın Talat'ın, san-
ki bir komplo hazırlamışız gibi, Sayın Papadopulos'la bu işin için-
de birlik olduğumuz sözlerine burada bir yanıt vermek istiyorum.
- Ama dışardan bakıldığında öyle görünüyor.,.
- Ama bunu söylemek haksızlık olur. O bunu söylerse ben de onu
Sayın Denktaş'la işbirliği yapmakla ve aynı siyaseti izlemekle suç-
1946, Girne doğumlu. İlkgençükytUanndan
idbaren Kıbns 'taJdsol harekeüer içindeyer
aUh. 14yaşınaayken Tüm Kıbns Öğrenciler
Birliği üyesioldu. 1964'te Kıbns Komünist
Partisi olarak da adiandmian Işçi Suufuan
tlericiPartisi'ne(AKEL), Tüm Kıbns tşçi
Sendikalan Federasyonu 'na ve Birleşik
Demokratik GençJik Harekeü'negirdi Bu
aradayükseköğrenüniniSovyederBiHiği
döneminde, Moskova 'da Sosyal Bilimler
Enstitüsü 'nde tamamUuu. Sovyeüer Birîiği
SosyalBilimlerAkademisi'nden tarih
doktorası aldu 1991 'den beriRum
Temsilciler Mectisi'nde AKEL milletvekUL
1988'den beriAKEL'in Merkez Komitesi
GenelSekreteri, aynı zamanda da Rum
TemsilcilerMeclisi Başkanı.
layabilirim. Hatta Sayın Erdoğanve Sayın Özkök'le de birlikte ha-
reket ettiğini söyleyebilirim. Türkiye'nin çıkarlannahizmetetmek
için aynı politikalan güttükJerini telafluz edebilirim.
Bir taraf onu, öbür taraf bunu söyleyebilir. Böylece de sürtüşme
ve aynhk devam eder. Bu da iki halka hiçbir olumlu sonuç sağla-
maz. O nedenle de bu tür suçlamalardan kaçınmak çok daha iyi-
dir. Eğer bırbırimizi eleştireceksek o zaman oturalım, çok açık ko-
nuşalım, eğer birbirimizın pozisyonunu beğenmiyorsak birbirimi-
zi suçlayalım. Ama bunu yapmamız gerektiğini de söylemiyorum.
Belki bu yolla iki taraf için de kabul edilebilir bir çözüme ulaşabi-
liriz.
- özür dilerim, ama şu soruyu sormadangeçemeyeceğim. Yok-
sa MehmetAH Talat son olarak izlediği siyasetle sizi düş kırık-
lığına mı uğrattı?
- Benim Sayın Talat'ı, yoksa Sayın Talat'ın beni düş kınklığına
uğrattığını söylemek yanlış olur. Bütün mesele birbirimizin son yd-
daki siyasetini tahJil etmeye çalışmamız.
Biz siyasetimizi, ya da o siyasetini değiştirdi, demeye henüz ha-
zır değilim. Bunu yapmak şu anda hiç yararlı olmaz.
- Kıbrıs Türk tarafının buradaki referandum sonucu yüzün-
den fena halde düş kınklığına uğradığını düşünmüyor musu-
nuz?
- Tabii ki bunun farkındayız. O nedenle de biz şimdi Rum tara-
finın duygulannı tahlil edip bunlan izah etmek istiyoruz. Örneğin
öbür partilerle AKEL'in "hayır'' oylan arasmda farkJar var. Onlar
"hayır* derken belki de iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyona
da "hayır" diyorlardı. Biz AKEL olarak bunu istiyoruz. Bizim de-
ğiştirmek istediğimiz böyle bir çözümün ıçeriğiyle ilgili bazı nok-
talar. Bir çözüm hiç kuşkusuz ortak federal bir yapı üzerine kuru-
lursa çok daha iyi olur. Ama tabii Kuzey Kıbns'ta sokaktaki ada-
mın kızgınlıgını ve kaygılanm anlayabiliyorum. Biz de, karşılıklı
olarak birbirimize kaygılanmızı izah etmeye çalışmamız ve ülke-
nin yeniden birleşmesi için çalışmaya devam
etmemiz gerektiği mesajını vermeye çalıştık.
- Merkez-sağ DİSİ'nin "Evet" kampan-
yasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Nasıl değerlendirebilirim? Bazı liderler ve
bazı siyasi partiler daha biz Annan Planı'nı öğ-
renmeden plana "evet" demeye söz vermişler.
Biz hiç kimseye Sayın Annan ın hiçbir planı-
na "evet" taahhüdü verdirmedik.
Sayın Verbeugen'in, Amerikahlann ve öbür
taraflann suçlamalanna bakarsak başlangıç-
tan beri kimi parti Iiderinin Kıbns'ın AB üye-
liğinin önünü açmak için böyle taahhütler içi-
ne girdikJeri izlenimi uyanıyor. Verheugen'in
eleştirilerine bakarsak ortaya çıkan da bu. Ver-
heugendiyorki:
"Kabul edecekteri sözünü verdfler."
Kim verdi bu sözü? Düşünebiliyor musunuz?
Daha Annan Planı takdim edilmemiş ve biri-
leri bunu kabul etmeye söz vermişler.
Sözde ambargo
- Yani kapalı kapüar ardında epeycebir şey
mi dö'nmüş?
- Gibi görünüyor. Bümiyorum.
- Şimdi özellikle ABD tarafından Kıbnslı
Türklerin dünyadan yalıtılmışlıklanna artık
son vermek için Ercan Havaalanı ile Ga-J
Magosa Limanı'mn direkt trafiğe açılması
gerektiği istekleri var. Siz bunu nasıl değer-
lendiriyorsunuz?
- Partim, 1991 'den beri, o sözde ambargoy-
la ilgili öneriler getirdi. Bunlann içinde mal
alışverişi, insan değişimi, hatta BM gözeri-
minde kuzeydeki bazı fabrikalann Kıbnslı
Türkler ve Rumlann katkılanyla yeniden in-
şa edilmeleriydi. Bu öneriler nasılsa geri çev-
rilecekti. Öyle de oldu. Dolayısıyla şimdi Kıb-
nslı Türklerin mal ihracatı konusunda bir me-
selemiz yoktur. Ama bizim önerimiz bütün
bunlann meşru yollardan yapılmasıdır. Bili-
yorsunuz, sorun Sampson darbesi, ardından da
Türkiye'nin işgaliyle (1974 Harekâh) ortaya
çıktı. Türk tarafi işgal sözünü duymak istemi-
yor. Eğergerçeği söylememiz gerekirse Tür-
kiye, çok güçlü bir komşu olarak uluslararası
hukuku ve Kıbns Cumhuriyeti'nin toprak bütünJüğünü ihJal etmiş-
tir. KKTC diye bir devlet kuruldu. Ama bu BM Güvenlik Konse-
yi'nin 541 ve 540 sayılı kararlan geregüıce geçersizdir ve yasal hiç-
bir şahsiyeti yoktur. Hiçbir şekilde de tanınması şansı yoktur. Eğer
şimdi Ercan Havaalanı ve Gazi Magosa Limanı'mn dogrudan tra-
fiğe açılmasına göz yummak bu iki Güvenlik Konseyi karannı ih-
lal etmek demektir. Bence şimdi bunu yapmak en doğru adımı at-
mak olmaz. Ama bütün ihracat ve ithalat Kıbns Cumhuriyeti adı-
na yapılırsa en doğru iş yapılmış olur.
- Türkiye 'de kimileri Tassos Papadopulos 'un sizi adeta büyü-
lediğini söylüyor. Siz buna ne diyeceksiniz?
- Hiç de öyle değil. Sayın Papadopulos ve onun pozisyonlanyla
ilgili yıllardır önyargılar var. Sayın Papadopulos aleyhinde hem iç-
te, hem de uluslararası alanda bir kampanya var. Ingilizlerde, Ame-
rikahlarda, Kıbns Türk toplumunun içinde Sayın Papadopulos'a
yöneltilen haksız, dürüst olmayan suçlamalar bulunuyor. Orneğin
Miloşeviç'le ilişkileri gündeme getiriliyor. Gerici olduğu, Kıbns so-
rununa çözüm istemediği ve daha pek çok şey söyleniyor. Bunlar
gerçekten haksız suçlamalar.
Çok dürüst ve namuslu bir insan olduğu ekonomik durumu ve
öbür duruşlanndan açıkça ortada. Miloşeviç'le ilişkisi, baştan se-
çilmesini engellemek için gündeme getirildi. Şimdi de Annan Pla-
nı'nın yaratıcılan onun planı kabul etmediği suçlamasını getiriyor-
lar. Bizim Sayın Papadopulos'la iyi bir ilişkimiz var. Ama Annan
Plam'nın kabulü konusunda aynı görüşleri paylaşmadığımızı söy-
lemem gerek. Bunu da açıkça söyledik. Ama Sayın Papadopu-
los'un planı öldürdüğü, onun hep muhalif olduğu suçlamalanm da
kabul edemem. ,
- / // , *
- 5/; Kıbrıs Rum hükümet sözcüsü olarak Rum ta-
rafının böytesineyüksek biroranda referandumda "ha-
yır" oyu vermesini nasıl izah ediyorsunuz?
HRISOSTOMtDtS-Sizi temin ederim k Kıbnslı Rum-
larülkenin nihai olarak yeniden birleşmesini tahmininiz-
den çok daha fazla istiyorlar. "Hayır" oyunu çok anlaşı-
labilir biçimde belli nedenlerden dolayı verdiler.
Itiraz nedenlerinin başında planın Türkiye'ye Kıbns ve
Kıbns Türk toplumu üzerinde kontrol hakkım vermesi
gelmektedir. Şimdı plan, Türk ordusuna adada sembolik
bir miktarda kalma hakkı tanıyor. Ama biz adanın tama-
mıyla askersizleştirilmesini istiyoruz.
- İyi de ada askersizleştirilirse tngiliz üsleri ne ola-
cak? Neden onlann kalmasına göz yumulmak isteni-
yor?
- tngiliz üsleri başka bir mesele. Ingiliz üsleri 1960'tan
önceki tngiliz koloni sisteminden beri burada varlar. O
nedenle de bu üslerin kapatılmasını istemek bizim için
çok zor. Evet, günün birinde giderlerse biz memnun olu-
ruz. Ama şimdilik sorunlan tek tek ele alalım.
Gelelim BM Genel Sekreteri'nin raporu ve bizim ona
verdiğimiz cevaba... Bunu gördüyseniz sorunun aslında
nerede olduğunu anlarsınız. Biz, iki bölgeli, iki toplum-
lu federal biranlasmaya varabileceğimiz siyasi eşitliği olan
bir Kıbns Türk toplumu istiyoruz.
- Peki, sorununuz nedir?
- Şu anda adanın kuzeyinde yaşayan Türkiyeli Türkle-
rin sayısı gerçek Kıbns Türk toplumunun sayısından çok
fazla. Onlar kalmaya devam ederlerse sonuçta varacağı-
mız çözümle biz Türkiyeli Türklerle mi bir federasyon
kuracağız?
Ama biz 500 yılhk bir tarihi paylaştığımız ve zaman
zaman da aramızda zorluklar
yaşadığımız, ama bugün mü-
kemmel ilişkilerimiz olan
Kıbnslı Türk dostlanmızla
bir federasyon kurmak istiyo-
ruz. Ama Annan Planı Kıb-
nslı Türklerle Kıbnslı Rum-
lann birleşmelerini sağlaya-
cak gerçek bir araç değildi.
- Peki, sizce iş bu noktaya
gelmişken bundan sonra ne-
reye varılır? Acaba Türki-
ye'nin 6 Aralık'ta AB'den
tarih alması Kıbns'ın bir-
leşmesini kolaylaştınr mı?
- Eğer Türkiye'nın AB 'den
tarih alması adanın birleşme-
sini kolaylaştıracaksa biz bu-
nu candan ve gönülden des-
tekleriz. Sorun, acaba o tarih-
ten önce bir şeylerin yapılıp
yapılamayacağıdır.
Bana göre bazı noktalara
dikkat çekilmesi, bunlann
açıkhğa kavuşturulmas] gere-
kir. Kıbnslı Türklerin AB ve
öbür ülkelerden ekonomik
olarak destek alması bizim
için sorun değildir. Ama biz
o ülkelerin bölücü davranış-
lar ve siyasetleryerine, birleş-
tirici yaklaşımlar içine gir-
melerini isteriz.
Örneğin Sayın Talat ve onu
destekleyenler, "Şunuda,bu-
nu da. limanlann ve ha> aala-
nuun açıbnasuu isteriz. An-
nan Planı'm bir daha görüş-
meviz. Bizler üzerimize dü-
şen her şeyi yapOk. Bundan
sonra yeni ortaya çıkan statü-
koyu arbk kendi rejimimizin
yaranna kuflanınz" sözleny-
le hşkırocı olmaktan vazgeç-
melidırler.
Bunlar geçmişte kullam-
lan söylemlere benziyor. Bel-
ki bugün tanınma konusunda ısrar etmediklerini söylü-
yorlar, ama tslam Konferansı ülkelerine Kıbns Türk Dev-
leti olduklannı kabul ettirmeyi amaçlıyorlar.
Kimllk belgelerl kabul edllmlyor
- Yani sizce bu tanınma isteğiyle aynı anlamı mı ta-
şıyor?
- Öyle değil mi
9
Sayın Talat, "Bu tarafa gelecek Kıb-
nslı Rumlardan pasaportgösterme zorunluluğunu kaldı-
racağım. Sadece künlik bdgelerini göstermeieri yeterli
olacak" diyor. Ama Türk tarafına geçecek her Kıbnslı
Rum'u Size' adını verdikleri bir formu doldurmaya mec-
bur ediyor. Üstelik uzerlerinde Latin harfleri bulunma-
yan. sadece Rumca yazılmış eski kimlik belgelerini de
giriş kapılannda kabul etmiyorlar.
-Peki hem Yunan, hem de Latin alfabesiyle yazılmış
kimlik belgelerine ne uygulama getiriliyor?
- Yeni kimlik belgeleri kabul ediliyor, tabii. Ama yine
de vize denilen o formun doldurulması mecburi. Oysa Av-
rupa ülkelerinde sadece kimlik belgelerimizle dolaşım hak-
kına sahibiz. Bu da gösteriyor ki Sayın Talat bölücü bir
siyaset izliyor.
- Niye öyle söylüyorsunuz? Daha yakın geçmişe ka-
dar TalatRumlarta çok iyigeçinmiyormuydu? YaniBaş-
bakan olunca sizegöre değişti mi?
- Değişti. Çünkü arak Türkiye ve onun siyasetlerine uyum
sağlamak zorunda olduğunu düşünüyor.
Evet, Türkiye adada bir çözüm olmasını, Annan Pla-
nı'nı imzalamaya hazır olduğunu açıkladı. Ama Türki-
ye'nin amacı bir şekilde Kıbns'ı kontrolü altında tutma-
ya devam etmektir. Bunu da ya askeri gücüyle, ya tek ta-
raf]] müdahale hakkıyla, ya da Kıbnslı Türkler vasıtasıy-
la yapmayı amaçlıyor. Bütün bu saydığım noktalar bizim
için çok önemli. Annan Planı bütün Kıbnshlan rahatlat-
maya kesinlikle gerekli olan siyasi, toplumsal ve psiko-
lojik çerçeveyi çizmekten çok uzaktı. Referandumda "ha-
yır" oyu verenlerin büyük çoğunluğu hâlâ adanın birleş-
mesini istiyorlar. Ama böyle bir birleşmenın o plan al-
tında olmasına kesinlikle karşılar.
Planın, topluca Kıbns halkı yerine Türkiye lehine ol-
duğunun, Türkiye'nin çıkarlanna hizmet ettiğinin far-
kındalar.
Plan Türkiye İçin zaferdlr
KİPROS HRISOSTOMtDtS
1942, Baf doğumlu. Ortaöğrenimini Baf
Lisesi, yükseköğreniminiAtina
ÜniversüesiHukuk Fakükesi 'nde
tamamUuk Baû Almanya 'da Bonn
Üniversüesi'nde şirketier hukuku
konusunda doktorayaptL Dörtyılsüreyle
Strasbourg 'da Avrupa Komisyonu 'nun
Avrupa İnsan Haldan Konseyi'nde insan
haklan ihlaûeri, özelUkle de Yunan cuntası
dönemindefa insan haklan ihlallerini
inceledi 19731te Kıbns'a döndil 1981'den
2003 'te hükümet sözcülüğune atanana
kadar Lefkoşa 'nın Rum kesiminde
avukatkkyaptı. Pek çok derneğe üye,
Kıbns sorununun uluslararası boyutuyla
ugiUkitaplanvar.
- YaniaslındaAnnan Planı Türkiye için birzaferan-
lamına mı geliyor?
- Çok doğru söylediniz. Bu plan Türkiye'nin zaferidir.
Başbakamnız Erdoğan tsviçre'de, "Biz istediğimiz her
şeyi aldık. Bu Türkiye için bir zafeıttir" dedi. Bütün bun-
lar da haikımızı tedirgin etti. Dolayısıyla Kıbnslı Rum-
lar arasmda son derece olumsuz bir ortam oluştu.
- Sizce Kıbns bölgeselmi,yoksa Büyük Ortadoğu Pro-
jesi (BOP) degöz önüne alınırsa iyice uluslararası bir
sorun mu? Bu çerçevede sizce ABD soruna kalıcı bir
çözüm ister mi?
- Evet, onlann bakış açısından bakarsak muhtemelen
şunu düşünürler: Biz esas olarak Kıbns'ın değil Türki-
ye'nin müttefikiyiz. Dolayısıyla da Kıbns'ı dolaylı ola-
rak Türkiye aracılığıyla kontroi et-
meliyiz.
Ama burada AB'nin koşulu nedir?
Bir de ona bakalım.
AB artık eski AB değil. AB ve
ABD bu bölgede Yunanistan, Tür-
kiye ve Kıbns üçgeni yaratmakta
fikir birliğindeler. Böylece de böl-
gedeki varlıklannı güven altma al-
nuş olacaklar. Dolayısıyla bölgede-
ki çıkarlannı koruma altma alacak-
lar. Şimdi, bu çerçevede Annan Pla-
nı' na gelırsek... Annan Planı 'nda si-
yasi, toplumsal vepsikolojik yönler
ele alınmaz ve bunîarda iyileştirme-
ye gidilmezse yine bir çıkmaza gi-
rilir ve sonunda da bu ne sonuçlar
verir, bunu da kimse tahmin ede-
mez.
- Peki, siz Kofi Annan 'ın planı
olduğu gibi korumakta ısrar ede-
ceğini düşünüyor musunuz?
- Sayın Annan'ın bunda fazla bir
fikri yok. Alvaro de Soto ve takımı
yapımn bu olduğunda ısrar etti. On-
lar konuya tamamıyla matematiksel
açıdan yaklaşıyorlar.
Onlann mantığı şuydu:
"Eh. birtarafln pozis^onu bu,öbür
tarafin ki de şu. Doiayısıyla bir orta
yol bulahm ve bir plan çizelim."
Ama başka unsurlan, kaygılan ta-
mamıyla unuttular.
İnsan unsuru
- Yani, DeSoto veçalışma arka-
daşları Kıbrıs 'ta insan unsurunu
göz ardı mı ettiler?
- tnsan unsurunu tamamıyla göz
ardı ettiler. Aynca da uluslann dav-
ramşlanna kıımanda eden temelsel
kurallan görmezden geldiler. Oysa
bu kurallar herkes için ortaktır.
tsrail'e Batı Şeria ve Gazze için
konulan yerleşim yerleri kurallan
Kıbns'taki Türkiyeliler için konul-
madı.
- İyi de Türkiyeliler Kuzey Kıbrıs 'ta belliyerlereyer-
leştirilmediki. OnlariçinKibbutz'laraçılmadu İstedik-
leriyerlere taşındılar. İkisi arasmdafark yok mu?
- Ama, Leyla, bak, Türkiyeliler şu anda Kıbnsh Rum-
lann malı olan yerlerde yaşıyorlar. Bu da, bana sorarsan,
çifte gayri meşruluk. Üstelik Türkiyeliler yakında ada nü-
fusunun çoğunJuğunu oluşturacaklar. Buna bir örnek
Lübnan'dır. Lübnan'da Müslümanlar ülke nüfusunun üç-
te biri, Hıristiyanlarüçte ikisiydi. Bugün Lübnan'da Müs-
lüman nüfus çoğunlukta. Bir de nüfus oranı var ki o da
Rumlar yüzde 80, Türkler yüzde 18.0 zaman yüzde 18
nüfus için Kıbns toprağının yüzde 30'unu elde tutmak
hakça mı? Bence değil. Türkiye bir çözüme ulaşmak is-
temiş olsaydı Kıbnslı TürkJer, ya da Türkiyelileri yerleş-
tirmeyi düşünmedikleri bazı bölgeleri geri verirlerdi. Bu
da hiçbir şeye mal olmazdı Kıbnslı Türklere.
Türkiye, aynca birleşmeyi sağlayacak bir ikJim yara-
tılmasını amaçladığını söylüyor. tyi de, tek bir asker ge-
ri çekilmedi ki. Aynca Maraş'ın açılması konusunda da
hiçbirjest yapılmadı. Maraş şu anda hayalet bir şehir gö-
rünümünde. O zaman niye orayı elinizde tutuyorsunuz?
O konuda bir şeyler yapmış olsalardı Avrupa içinde kah-
raman ilan edilirlerdi. Bizden Kıbnslı Türklere karşı cö-
mert davranmamız isteniyor. Tabii ki ticaret yapacaklar,
tabii ki AB onlara ekonomik yardım yapacak. Ama bö-
lünmeye yol açacak dolaylı bir tamnmaya biz "hayır"
diyoruz.