Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURlYET 18MAYIS2004SALI
14 J V U L J . U J \ kultur(acumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
YüdızKenterIstanbul Uluslararası Tiyatro Fes-
tivali bir yıllık bir aradan sonra bir kez
daha tstanbul Mayısı'na damgasını vu-
ruyor. Artık kaçıncısı olduğu önem-
li değil. Bir fesrıvalin sürekliliği önem-
lidir çünkü. Seyircinin kendini her
yıl festivale hazırlayışı başkadır, iki
yılda bir hazırlayışı başka... Araya
zaman girince, katılımcı olarak yitır-
diğımiz enerjiyi yenne koymak zaman
alır.
Ne ki sponsorlann çoğu tiyatro olay-
lannı desteklemeyi yeterince kazanç
getirici görmüyor. Bu ne anlama ge-
lıyor? Koltuk sayısı sınıriı olan salon-
larda sahnelenmesi gereken sanat olay-
lan desteklenmeyecek mi? Sorun, su-
nulan olayın Mithat Paşa Stadyumu'nu
dolduracak sayıda izleyiciye seslen-
mesi mı? Tiyatro yandı demektir bu
durumda. Yıne de 'ısınma' hareketle-
rinizi hızlandıran ve sizi bekJeyen Ti-
yatro Fesrivali coşkusuna hazırlanın.
Tiyatro Festivalı başladı bile ;4 Hazi-
ran'a dek sürecek.
Bu akşam Yddız Kenterin tek ba-
şına sunduğu, Fransız tiyatrosunun
'altın çocuğu' Eric-Emmanuel
Schmitt ın 'Oscar ve Pfembeli Mele-
ği' adlı oyununu izleyeceksiniz. Oyun
19 ve 20 Mayıs günleri de sürecek.
Kent Oyunculan'nın Festıval'de bir
başka etkinliği daha var. Topluluğun,
5-6 yıl önce sahnelenen Çehov'un
'Marö' oyunundan sonra Aksanat
Prodüksiyon Tiyatrosu ile gerçek-
leştirdiği ikinci 'ortakyapnn'. Bu ya-
pımda yine Çehov rüzgân esiyor.
Kent oyuncuları'nın
festivale Katfcısı
Irlandalı ûnlü yazar Brian Friel'in
Çeho\ 'dan ateş alarak yazdığı iki oyun
birden sunuluyor yapımda: 'Yalta
Oyunu'. Çehov'un 'KöpekB Kadm'
öyküsünden özgürce yapılmış bir
uyarlama; 'Oyundan Sonra' ise Çe-
hov'un 'ÜçKızKardeş' oyununun And-
reyev'i ile 'Vanya Dayı'nın Sonya'sı-
nın 20 yıl sonra Moskova'da bir kafe-
de buluşması üstüne kurulmuş. Ingil-
tere'de kendi tiyatrosunu kurmuş olan
Mehmet Ergen'in yönettiği iki oyun-
da Tübe Saran, Cüneyt TüreL Meh-
met Birkiye ve Yeşim Koçak oynuyor.
Buyapım 31 Mayıs, 1 ve 2 Haziran'da
Kenter Tiyatrosu'nda sunuluyor.
K
ent Oyunculan, 14. Istanbul Uluslararası Tiyatro Festivali 'ne 2 yapımla
katılıyor. Yüdız Kenter 'in 18-19-20 Mayıs tarihlerinde sunacağı tek kişilik 'Oscar
ve Pembeli Meleği 'ni Istanbul seyircisi yalmzcafestival'de izleyebilecek.
Yıldız Kenter" ı, bir hafta önce Bo-
ğaziçı Üniversitesi Batı Dilleri ve
Edebiyatlan Bölümü'nün, ilk öğretim
üyelerinden \e en uzun süreli yöne-
ticilerinden olan Profesör Oya Başak
adına düzenlediği Shakespeare Kon-
feransı'nın açılışında izfedim. Talat
SaitHalman ın Shakespeare üstüne
Ingilizce olarak yazdığı ve Halman-
Kenter ıkılisi taraftndan sunulan gös-
teride çeşitli oyunlardan tiradlan ve
soneleri okuduğundaoynadığmda,
ülkemize konferans için gelmiş. Yıl-
dız Kenter'ı ilk kez tanıyan yabancı
tiyatro profesörlerinin hayranlığına
tanık oldum.
Ve yıllar öncesıne gittim. Ortado-
ğu Teknık Üniversitesi'nde 'Ben Ana-
dohı'yu Ingilizce olarak oynadıktan
sonra, yüzlerce öğrencı tarafından
nasıl dakikalarca alkışlandığını, bu
oyunda oluşturduğu enerjiyi daha son-
raki yıllarda Maria CaDas'ın ABD'de-
ki öğretmenlik dönemini canlandır-
dığı oyuna ve son olarak da bir kaç
yıl önce. kendi yazdığı ve anne-
sini'kendisini/kızını canlandırdığı
'Hep Aşk VardT (Iş Bankası Kültür
Yayınlan, 2003) oyununa nasıl taşı-
dığını anımsadım.
Şımdı de 'Oscar ve Pembeli Mele-
ği'... Yıldız Kenter"ın 2003-2004 ti-
yatro dönemi için hazırladığı oyunu
'tetif hakkı' ile ilgilı bir sorun nede-
nıyle, pek çok kent izledı ama Istan-
bul izleyemedi; festival dışında da iz-
leyemeyecek.
Paris'te ünlü sinema oyuncusu Da-
nielle Darrieux tarafından sunulan
oyun hastanede yatan Oscar adlı bir
çocugun Tann'ya yazdığı mekrup-
lardan oluşuyor. Oscar'ın 'pembeB
meleği ise' hastalarla gönüllü olarak
ilgılenen yaşlı ve yalnız bir kadın.
Oscar. 'meleği'nin önerisi üstüne düş
gücünü çalıştınyor ve her bir günü-
nü on yıl gibi yaşıyor. Bir 'yaşama oyu-
nu* ızlediğimiz. Gülümseten ve göz
yaşartan...
Yıldız Kenter Tann'ya
mektupları oyunlastırıyor
Yıldız Kenter, mektupları bıre bir
sahneleyerek oynamaktansa. tıpkı
Halman la sunduğu gösteride oldu-
ğu gibi, mektuplan okuma oynama yo-
luyla oluşturabilırdi yapırru. Bana gö-
re anlatıcı- oyuncu kimlığı oyuna da-
ha çok yakışırdı. Sanınm Kenter, bir
öncekı o>
r
unu 'Hep Aşk Vardı'nın bi-
çeminden iyice uzaklaşmak için iki
rolü de 'yanıkama' ya olanak taruyan
bir ortamda oynamayı seçmış; bunu
yaparken de uzamın sık sık değiştı-
ğı. çocuklar tarafından yapılmış ızle-
nimini uyandıran resımlenn fonda
yansıtılması yoluyla başka karakter-
lerin de varlığının duyulduğu bır sah-
ne ortamında devındırmiş iki oyun
kişisini. Böylece kendıne oyuncu ola-
rak geniş bir hareket alanı yaratmış.
Oyun boyunca hareket ederek bıtıp tü-
kenmez enerjisini sergilerken sız yo-
ruluyorsunuz, o yorulmuyor. Izleme
sürecinizin bir aşamasında artık söz-
lerini ve vurgulannı şaşırmasının do-
ğal olacağını düşünüyorsunuz. Ama
Yıldız Kenter'ce çalışma disiplıni bir
kez daha yenilgiye uğratıyor sızi.
Onun peşinden sürüklenıp gidiyor-
sunuz...
Yıldız Kenter'in oyununu izlemek
için, Festival'ın sunduğu fırsatı kaçır-
mayın.
Özen Yula'nm yazıp yönettiği'Yakındoğu'da Emanet' bugün Aziz Nesin Sahnesi'nde
Bir şizofrenin öyküsünü anlatmakBENGİHEYALÖZ
Ozen Yiıla, son yıllarda Türk tıyatro-
suna pek çok oyun kazandırrruş bir ya-
zar- yönetmen. Bu yı] Istanbul Tiyatro
Festrvaline ,kendı yazıp yönettiği "Ya-
kındoğu'da Emanet" oyunuyla katılı-
yor. Sezon boyunca Izmıt Şehır Tiyat-
rosu'nda "Kırnua Yorgunlan", Diyar-
bakır Devlet Tiyatrosu'nda "Dünyanın
Ortasmda Bir Yer", Istanbul Büyükşe-
hir Beledıyesi Şehir Tiyatrolan'nda
"Gayri Resmi Hurrem'" adlı oyunJan
seyircıyle buluşmuştu. 'Gayri Resmi
Hurrem' oyunuyla Afife Jale Tiyatro
Ödülleri'nde Cevat Fehmi Başkut Özel
Ödülü'ne değer görülmüştü. Son oyu-
nunda bize bir şizofrenin öyküsünü an-
latıyor.
- Festivaldeizleyeceğhnizoyununu ge-
çenyıl Japonya'da sahneye kovdunuz, Bi-
ze Japonya maceranızı anlaür nusınız?
ÖZEN\TJLA-"Yakındoğu'da Ema-
net'" Japonya'da "JapanBerformingArts
Foundation" ile Istanbul Kültür ve Sa-
nat Vakfi 'nın ortak yapımı olarak geliş-
tirildi. Öncelikle Tadashi Suzuki'nin
kendi tekniğini oluşturmasına ev sahip-
ügi yapan Toga köyündeki Ükbahar Fes-
tivali'nde seyirci karşısına çıktı. Dünya
prömiyerini orada yaptı.
Yorucu ama zevİdi bir çalışma oldu.
Yetkin Düdncfler. Devrim Nas, Serra Yü-
maz, Erdal Uğurlu, Alper Maral gibi
yorumcularla sahne üzerine geldi. îs-
mini saydığım bu değerli yorumcular
farklı ve zengin bir sahne dıli kurarak
55 dakikalık bu performans-oyunu bel-
Ii bir düzeyin üzerine orurtrular. 15 gün
kaldık ve o dağ köyünde bayağı uğraş-
tık. Sonuçta. seyircinin ilgiyle karşıla-
dığı bir oyun çıİrtı ortaya. Tadashi Su-
zuki başta olmak üzere Japon sanatçı-
lan çok olumlu yaklaştılar çalışmamı-
za. Bu da hepimizi güçlendirdi manevi
açıdan. Şizofreni üzerine sakin bir iki-
lılik durumu yaratmaya çalıştık.
Sahne düzeni ve kosrümJer moda ta-
sanmcısı Ümit Ünal'ın usta elinden çık-
tı. Belirsiz bir zamana ve mekâna ait. Se-
vîl Delin genel koordinatörlüğümüzü
üstlendı. Işık tasanmı Yüksel A>Tnaz,
yapımcı ve yönetmen asistanı da Cem
Kenar Afış, YeşjmDemir'in hünerli el-
Yakmdoğu'da
Emanet'
Japonya'da Japan
PerformiııgArts
Foundation ile
Istanbul KüJtür
ve Sanat
Vakfi'nm ortak
yapımı olarak
oeliftirüdi
Öncelikle Tadashi
Suzuki'nin kendi
tekniğini
oluşturmasına ev
sahipügi yapan
Toga köyündeki
İlkbahar
Festh'ali'nde
seyirci karşısuıa
çıkü, Dünya
prömiyerini
orada yapti."
zıyorsam ve sokak diüni kul-
lanırsam. bence bunun tiyat-
royla v e yazarlıkla alakası ol-
maz. Herhangi biri de alırtey-
bı. çıkar sokaktaki insanla-
nn konuşrnalannı ka>
r
deder ve
ofurup yazabilir. Ama bu-
nun edebiyatla, tiyatroyla
ilgısi yok. Bu, ancak skeç
için geçerli olabilir ya da
belgesel için. Işin içine sa-
natı katacaksanız, bunun di-
liru de siz oluşturmak zorun-
dasınız. O zaman, sokak di-
lınden birtakım kahplan
ödünç alıp yeni birtakım
sözcülderle ya da çok eski
sözcüklerle harmanla>ıp ye-
ni bir dıl oluşturmaya çalı-
şıyorum. Her oyun için bu
farklı oluyor. Mesela saray-
da geçen bir oyun için tabii
ld o eski zamanın diüni an-
dıran, içınde şiirin de oldu-
ğu, bir yandan da çok düz
cümlelerle çok büyük lafla-
nn da edildığı bir saray di-
li geliştirmeye çalışıyorum.
Yenilik getirmek
znwJon çıkma. Halkla ilişkilerimizi de
Dgın Sönmez gerçekleşrirdi. Böyle bir
ekiple de elımızden gelenın en doğru-
sunu yapmaya çalıştık. Şizofreni nasıl
anlatılabilirdi? 'Outsider art' kavTamı-
nı da önümüze koyup *art brut'tan des-
tek alarak bir yolculuğa çıkhk. Bir şizof-
ren öyküsünü bır ruhun ağzından anla-
tıyoruz. Herkesin a>Tu tadı almasını bek-
lemek mümkun değıl elbette.. ama so-
nuçta genel olarak ilgı ve sevgıyle yak-
laşıldı oyunumuza.
• Kendi yazarbk tarzınızı açıklavabi-
lir misiniz? Kovaladığıruz bir
biçim var mı?
YULA- Bir tarzım var tabii. ama ko-
valadığım özel bır biçim yok. Zaten bü-
tün oyunlar kendi biçimlerini getiriyor-
lar. Kimisi söze dayalı oluyor, kimisi
harekete.
Her oyun kendi biçimıni getinyor so-
nuçta. Her oyun için ayn bir dıl, ayn bır
biçim geliştirmeye dikkat ediyorum.
Bunun üzerinde çok duruyorum, çünkü
bire bir, gündelik hayattaki dıli kullanır-
sam, mesela sokakla ilgili bir oyun ya-
-İyibir oyunyazmanmyo-
lune?
YULA - İyı oyun yazma-
nın bir kuralı yok. Elbette ki
bazı temel şeyleri bilmek
zorundayız.. Ama onun dı-
şında birtakım yenilıklerge-
tirebilmeliyız. Yenı şeyler
söylemek lazım Mevbna'nın
dedığı gibi. Söyleyemedı-
ğin zaman da bırakmayı bilmek lazım.
- Tiyatronun devri kapandı diyorlar.
Siz ne drvorsunuz?
YULA - Hiç merak etmesinler. Bunu
diyenlerin devri kapanır, tiyatronun de\ -
ri gene kapanmaz. Etkisi azalabilir, bi-
çimlerdeğişebilır.. ama insan söz konu-
su olduğu sürece tiyatro tükenmez. Ne
zaman seyirci sayısında azalma olsa ti-
yatro bitri derler; ama dünya ve hayat.
oyun üzerine kuruluyken ve bunca oyun-
baz, bu dünyada yaşarken tiyatronun
bitmesi söz konusu olamaz.
DIYARBAKIR'DA
Şenlik
zamanı
Kültür Servisi- Diyarbakır
Büyükşehır Belediyesi'nce
düzenlenen 'Diyarbakır 4.
Kültür ve Sanat FesthTÜi' 28
Mayıs - 6 Haziran tarihleri
arasında gerçekleştirilecek.
Etkinlik, 28 Mayıs "tatarihi
Keçi Burcu'nda Yıldız tbra-
himova'nın vereceği resitalle
açıhrken Dağkapı Meyda-
nı'nda 29 Mayıs'ta verilecek
konserde Nilüfer, Marcel
Khalif ve Brader müziksever-
lerle buluşacak. Festival bo-
yunca kentm değışik semtle-
rinde çeşitli sanatçı ve
topluluklann katılacağı mü-
zik dinletileri, panel v e söy-
leşıleryapılacak.
Festivalde, Lale Mansur
ve Kubilay Tuncer'in rol al-
dığı Olağan Mucizeler', Can
ŞenliğiGrubu'nun 'Toprak
ve Kadın' ile Tutku', Di-
yarbakır Sanat Merkezi'nin
Kasım ile \asır' ve Roman
Kültür Merkezi'nin 'Solu
Seri'si sahnelenecek. Etkin-
lıkte film göstenmlenne de
yer venliyor.
'Libertarias', 'Çamur',
'Fotoğraf, 'Büyük Adam
Küçük Ask\ 'Küçük Öz-
gürlük', 'Inat Hikâyeleri',
'Ülke ve Özgürlük\ 'Yol',
'Sırtlarındaki Hayat', 'Gü-
neşe Yolculuk', 'On' göste-
rilecek. Festival bovnnca se-
ramik, heykel. resim ve fo-
toğraf sergileri de açılacak.
Sokak etkinlıkleri kapsa-
muıda MuratBatgi'nın Kürt-
çe stand-up. Huşuba Gru-
bu'nun Süryani Halk Dansla-
n gösterisi ile Selis Kadın Da-
nışmanlık Merkezi'nin defi-
lesi gerçekleştirilirken Mer-
yemAnaKilısesi'ndeAntak-
ya Kilise Korosu konser ve-
recek. Festıvalın son günü Go-
ran Bregoviç, Leman Sam \ e
Koma Azad müzikseverlerle
buluşacak.
YAZIODASI
SELİM tLERİ
Bir Masal
Bir masal.. bir masal kitabı size bır hayat arma-
ğan edebihr mi? Galiba ediyor. Galiba etmiş:
Cihangir'deki kıra evinde oturuyoruz. Karşılıkiı
apartmanların dizıldiğı dar bir sokak. Biz giriş ka-
tında oturduğumuzdan, odaianmız daima gölge-
li, loş.
Sıcak, baygın bir yaz öğleden sonrası. Yemek
odasmdakı, dededen kalma sedire uzanmışım.
Kendi isteğimle değil, öğle uykusu için. Gözlerimi
duvara, duvarda asılı duran Iran halısına çevirmi-
şim.
Annemı dinliyorum. Annemi, halıdaki sıtmadan
kılıç tutmuş güneş yeleli aslana baktığımdan şu an
göremiyorum. Annem, sedinn tam karşı köşesın-
deki sıyah, çatlak çatlak maroken koltukta oturu-
yor.
Göremiyorum ama, yine de oturuş şeklini, elin-
de turtuğu ince kitabın kırmızılı bordolu kapağını,
annemin ince parmaklarını, taşları karartılı ışınlar
saçan pırlanta alyansını görür gibiyim.
Masal kitabının kapağında, biri kız, diğeri oğlan,
iki çocuk, yine kırmızı kapaklı kocaman bir kitap
okuyorum. Kızın handiyse kitaptan da büyük bir
kordelası var.
Annem, çiçekli, koyu renk basma entari giymiş.
Pembe saydam çerçeveli gözlüğünü, kır düşmüş
permanatlı saçlarını ezbere biliyorum. Gülümsü-
yorsanki.
Bir türlü uyuyamamışım. Kim bilir kaçıncı ma-
sal...
Annem benim ıçin okuyor: "Prenses Rozet"...
"Ama başındaki sözü de oku" diyorum. Çünkü
bu masalı ve bütün bu kitabı handiyse ben yaz-
mışçasına biliyorum, kendimle birlikte yaşatıyorum.
Işte baştaki özdeyiş: "lyilikyolunu tutan kimse-
ler, ummadıkları nimete nail oluriar. Onlan çeke-
meyerek devirmeye çalışanlar, kazdıklan kuyuya
kendileri düşerler."
Sonra Prenses Rozet'in masalı başlıyor. Pren-
ses Rozet'i çekemeyen iki ablası, öykü-masalın
-belkidebirroman...- kuyu kazanlan. Rozet'in kra-
liçe ve kral olan anababası da tuhaf insanlar. Ro-
zet onlardan uzakta büyütülmüş. Fakat Prens Şar-
man çıkıyor ve Rozefe âşık oluyor...
Neden büyülüyordu masal? Ve bugün hâlâ?..
lyiliğin taçlandınlması hoşuma gıtmezdi. Masal
bittikten sonra uykuya dalmışçasına gözlerimi ka-
par, kötülüğün hayallerini kurardım. Ozamanlarbu
hayallerim beni korkuturdu.
Fakat daıma Prenses Rozet'in kötücül ablala-
nndan yana kalbim çarpardı. Prens Şarman'la Ro-
zet'in mutlulukları adeta gülünç geliyordu. Daha-
sı, için için, o mutluluğu bir suç.. günah sayıyor-
dum.
Beni çeken mutsuzluklar, acı ve kötülüktü. Kö-
tülüğe giden yol: Kavramaya çalışırdım. Kötülük
için haklı sebeplerimiz olabilir mi? Tabii, sözcük-
lerim, kavramlanm. duyuşlanm yetersizdi. Işin için-
den çıkamıyor, bunalıyor, ısyan duyuyordum.
Sait Faik, Kayıp Aranıyor'da diyor ki: "önemli
olan, kötülüğü iyilikle beraber ortadan kaldırmak-
tır."
Bir yandan da, hele yıllar geçtikçe, iyilik... sonuna
kadar iyilik özlemiyle yanıp tutuşacaktım. Ziya Os-
man Saba'nın şiirlerıne bu yüzden vurulmadım mı,
öykülerine, yazılanna.
Dostoyevski, Karamazof Kardeşler'de, her insa-
nın Meryem'le Sodom arasında bir gelgitte sürük-
lendığini söylüyor. Meryem'in ve Sodom'un her in-
sanda ıç içe olduğunu.
Belki bu yüzden, Dostoyevski, insanı insan kılan
tek duygunun merhamet olduğunu da söylüyor.
lyıliği ortadan kaldırmadıkça kotulükle baş edile-
meyeceğini ileri süren Sait Faik'te merhamet hep
doruktadır.
Sadece bir masaldı ve bir masal kitabı. Elli yıl ön-
ce okunmuş olmalı. Bilmecesini ellı yıl korudu. Bel-
ki yazılar yazmama yol açtı. Belki "Prenses Rozefi
önce dinleyıp sonra defalarca okuduğum için ro-
manlar, öyküler yazdım. Bilmeceyi çözmeye uğraş-
tım.
Çozmüş değilim.
öneriler:
Kitap / Erguvan Kapısı, Oya Baydar, Can Yayın-
lan,2004. pili, anlatımı, kurgusu harikulade bir roman.)
Jim yine 'Tanrı koltuğunda'
• Kültür Servisi - Jım Carrey'nin oynadığı
'Aman Tannm'ın ikıncı bölümü için görüşmeler
başladı. Bobby Florsheim \e Josh Stolberg'in
kaleme aldığı "The Passion of the Ark" adlı
senaryoya dayanılarak yaratılacak fihn ıçın
Sony Pictures Entertainment. Unh ersal Pıctures
ve Spyglass görüşmelerini sürdürüyor. Projeyi
Universal şirketinın hayata geçireceğı
düşünülüyor.
Londra'da tiyatro çatısı çöktü
• LONDRA (İHA) - Ingıltere'nin başkentı
Londra'da, West End tiyatro binasının çatısımn
bır bölümü çöktü. Scotland Yard sözcülüğü
tarafından yapılan açıklamada.' When Harry
Met Sally' adlı oyunun ovnandığı sırada
Kraliyet Tiyatrosu'nun çatısımn bir bölümünün
çökmesi sonucu meydana gelen kazada,
yaklaşık 15 seyircinin yaralandığı belirtildi.
Seyircilerin güvenli bir şekilde tiyatro
binasından çıkartıldığı kaydedildi.
Balkanlan'da arkeolojik buluntular
• HIRYATİSTAN (AFP) - Cetina ırrnağı
yakmlannda arazide \'ürütülen arkeolojik
kazılarda. Balkan ve dünya tarihi açısından
önemli buluntulara rastlandığı açıklandı.
Yeraltındakı bır kilise kalınhsına ulaşan ekibin
başkanlığını yapan Bırmingham Arkeoloji
Enstitüsü'nden Vincent Gaffrıey. "ilk kez bu
denli aynntılı bilgi veren bulgulara rastlıyoruz"
dedı. Cetina ırmağı ve çevresi, konumu nedeniyle
tarihsel açıdan birçok olaya sahne olmuş.
Neolıtik çağlardan başlayarak çeşitli uygarlıklara
ev sahipliği yapan. Asya ve Avrupa arasında
bağlantı sağlayan. Roma ve Slav uygarlıklanyla
Osmanlı ve Venedik arasında sınır oluşruran bir
bölge. Bu nedenle bölgede elde edilen ipuçlan
büyuk önem taşıyor. Bugüne dek yapılan
kazılarda, neolıtik ve bronz çağlardan buluntulara
da rastlandı.