17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 MAYIS 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J l i J v U i l l _ / İ T j J . [email protected] 13 Gümrük müşavirlerine göre 'Her gemi bir fabrika batınyor' diyenler ithalat yapıyor İşadamlannaetikçağnsıA\K\RA (CumhuriyetBürosu)-Ankara Güm- rük Müşa\ırieri Demeği Yönetim Kurulu Başka- nı Ismail BaykaL sanayi ve ticaret odalanna, itha- latta gerçekçi beyanname vermeyen üyelerine kar- şı etik ilkeleri iş.letme çağnsında buJundu. Bayka), CE işareti uygulamaJan konusunda kar- şılanan sorunlar hakkında dernek yöneticileri ile birlikte basın toplanusı düzenledi. AB teknik mev- zuatına uyum gere|i Türkiye'de CE işareti uygu- lamasına geçılmesine ilişkin yasal düzenlemenin 20O0'de yapıldığını hatırlatan Baykal, düzenle- meler yapılırken uygulamacı kesimlerden görüş alınmadığına işaret etti. Gümrük müşamlerinin halen 138 değişik dü- • Ankara Gümrük Müşavirleri Derneği Başkanı Baykal, yakınanlarm aynı zamanda ithalatı yapanlar olduğunu belirterek bir milyonluk mağazalann böyle çoğaldığını söyledi. Baykal, doğru beyan vermeyenler hakkında ticaret ve sanayi odalannın etik ilkelerini işletmesi yönünde çağn yaptı. zenleme ile karşı karşıya bulunduğuna işaret eden len sorumlu. tthalata ifişldn bir evrakın sahtefigin- Baykal, sıkıntılar hakkında sadece gümrük teşki- latının ve gümrük müşavirlerinin sorumlu tutul- masının yanlış olduğunu belirtti. *Rr gemi geiiyor, bir işietme baüyor" diye ya- kınan işadamlannın ithalat yaptığını, sonuçta bir milyon liraya ürün satan mağazalann çoğaldığını anlatan Baykal, şöyle devam etti "Gümrük mü- şavirieri,dış ticaret beyannamelerinden müteseisi- den büe sorumluyuz. Bir gemi doiusu, koiileriemai getiyor. Kotikrin içindeyinebinlerce malvar. Güm- rük memurundan ve müşavirinden bunu sayma- 9 isteniyor. Bu mümkün değfl. Asl beyaıun doğ- ru obnâsı laam. İthalatı vapanlar, sonuçta ticaret ve sanayi odalannın üyeieri. Kuruluşlar, üyderi hakkında etik kuraOaruıı işköneti. herkes üzerine düşeni vapmah." Baykal, özellikle Çin, Rusya gibi AB'ye dahil olmayan ülkelerden yapılan ıthalatta sorun yaşan- dığını anlattı. Sorunlar nedeniyle bazı ülkelerin AB üzerinden Türkiye"ye mal sokmaya başladı- ğına işaret eden Baykal, bunun gümrük vergisi kaybına yol açtığını ve denetimi engellediğini kay- detti. Baykal, AB'nin rantkaygısıylaTürkiye'de- ki kuruluşlara CE işareti konusunda yetki belge- si vermediğini de savundu. Ankara Gümrük Müşavirleri Derneği Genel Sekreteri Ashhan Çetebi de ithalatta gerçekçi ol- mayan beyannamelerle ithalat yapıldığı yönünde bilgi venrken, "sadece bir ithalat işlemi için kuru- lan firmalar olduğunu" söyledi. OSMANLI BANKASI MÜZESt'NDE SERGİ Dünün loncası bugününKOBFsi • Osmanlı Bankası Müzesi, 'Lonca'dan KOBl'ye- Esnaf ve Sanatkann Dünü' başhklı sergiye ev sahipliği yapıyor. Ergun Özen, KOBl'lerin kendileri için farklı bir anlam ifade ettiğini belirtti. Ekonomi Servisi - Garanti Bankasının çatısı altında faaliyet gösteren Osmanlı Bankası Müzesi, 14 Mayıs- 14 Ağustos tarihleri arasında. "Loncadan KOBİ'ye-Esnafve Sanatkann Dünü" başhklı sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergide KOBl'lerin zaman tünelindeki yansımalan bir araya getiriliyor. KOBl'lerin içinde yer aldığı her projeye özel bir ilgiyle yaklaştıklannı belirten Garanti Zafer Toprak açıdan da itişkimia zengbıleştirmek için özel flrsaüar yaratmaya çahşryoruz" 1 dedi. 52 fotoğraftan yararlanıldı Osmanirmn 600 yıllık lonca geleneğini oluşturan meslek erbabuun tanıhldığı serginin ekonomi damşmanlığı ve metin yazarlığmı Prof. Dr. Zafer Toprak, sergileme tasanmını ise Bülent Erkmen yaptı. FotoğrafTarihçisi Engin Özendes'ın Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, "KOBt'ler bizün için çok farkJı bir anlam ifade ediyor. Yalmzca finansal değil küJtürel koleksiyonundaki 52 fotoğrafın kullamldığı sergı, hergün 10.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Kesme Çiçek thracatçdan Bnüği Başkanı Göbüş, Türkiye'ııin kesme çjçekte en büvük süanüsuun ise çeşh azfağı olduğunu kaydederek "En çok karanfiL gelbera. çok az da güJ saüyoruz. Diğer çeşitiere girmemiz lazım. Bunun için ise organize tanm bölgeleri kuruiması gerekiyor ama arazi konusunda Tanm Bakanı'nı ikna edemedik" dedL (Fotoğraf: AA) DÜNYA EKONOMtStNE BAKIŞ / ERGtN YTLDIZOĞLU LONDRA erginy<s«r.n.t 'Pekin Konsensüs' Stiglitz geldi gitti, IMF tartışma- lan canlandı, sonra geçen hafta "yeniden krizmi" demeye başla- dık. Bu arada, herfıangi bir bağım- sız düşünce geliştirme yeteneğin- den yoksun serbest piyasa aye- tullahlan, canla başla IMF'yi sa- vundular, başka seçeneğin olma- dığını, köktendincilerin "herşeyki- tapta yazılı" bağnazlıklannı arat- maz bir biçimde.. ama artık, "ge- reğinden fazla boş bir fıçı gibi ses- lerçıkararak" tekrarfayıp durdular. Ancak, dünya onlann sandığı gibi düz değil, IMF denizini geçince in- san aşağı düşmüyor. Dünya da Galileo'nun dediği gibi dönmeye devam ediyor. Batıya gidenler d o ğudan geri gelebiliyorlar. Nitekim, uzun süre Batı'yı izle- yen kimileri geçen yıllarda, teles- koplannı başka gelişmeleri ızJemek üzere Doğu'ya çevirmeye başla- dılar. Geçen yıllarda, IMF modeli- ni, "VVashington Consesus"ü terk eder, iç talebin güçlendirilmesine dayalı bir modeli uygulamaya baş- layan Tayland'ın başanlannı, hem de dünyanın en büyük yatınm ban- kalanndan Morgan Stanley Dean Wrtter'in ekonomistlerinden hare- ketle aktarmıştık. Doğuya bakma- \a devam ederken, bir başka ge- işme dikkatimizi çekmeye başla- dı: Kimi araştırmacılar, artık "Was- Hngton Consensus"e rakip bir 'Pekin Konsensüs"ün şekillenme- \e başladığını bildirıyorlar. Pekin Konsensüs' 199O'da Dünya Bankası ekono- nisti John VVilliamson'un geliş- nekte olan ülkelerde uygulamak ızere geliştirdiği, kapıyı sermaye lareketlerine sonuna kadaraç- na, özelleştirme ve serbestleş- trme olarak özetlenebilecek mo- cel, diğer adıyla "Washington tonsensus", tüm dünyada kabul çördüğü benimsendiği ölçüde İ8D hegemonyasının "yumuşak üç" ayağının en önemli aracı ol- v. "VVashington Consensus", 997 Asya krizinde inandıncılığını tirerek büyük bir darbe yedi. Ser- iaye hareketlerinin serbestleşti- ımesinin sakıncalan Prof. Jag- ish Bhagvvati gibi muhafazakâr <onomistler ve The Economist toi neo-liberal yayınlartarafından a kabul edilmek zorunda kaldı. önceki hafta Çin'in ekonomik alanda bir "vazgeçilmez" ülke ha- line geldiğini vurgulamıştım. Şim- di Çin'in kendi ekonomik modeli- ni geliştirmeye ve gittikçe artan sa- yıda ülkeyi de bu modele özendir- meye başladığına dikkat çekmek istiyorum. Geçen pazartesi günü Time magazJnin eski dış haberler editörü (Council on Foreign Rela- tions, Aspen Institute üyesO, Jo- sua Cooper Ramo'nun "Pekin Konsensüs" (Josua Cooper Ra- mo, Beijing Consensus. Foreign Policy Centre, Ingiltere, 10/05/04, www.fpc.org.uk) başhklı bir araş- tırma yayımlandı. Blr baska lcüresellesme "Washington Consensus"ter\ farklı bir "Pekin Konsensüs"oldu- ğuna ilişkin saptamalar yeni değil, ancak bu saptamalar başlangıçta, için başlattı; yönetim, IMF ekono- mistlerini ciddiye bile almadı, ken- di planladığı sistemli ve denetimli, gelişme programını uyguladı. Bu yüzden halkın desteği, gittikçe ar- tarak, hep bu programlann arka- sında oldu. 3 - Çin ekonomik re- formlara ilişkin aşamalı bir yöntem benimsedi. Reformlan öncetanm- da sonra yabancı sermaye yatınm- lannda uyguladı. Mali sektörü de- netim altında tuttu. Konvertibilite- ye geçmedi. 4 - Reformlar tüm ül- kede birden uygulanmaya konma- dı; önce belli bölgelerde başlandı, başanlı örneklerden hareketle aşa- malı olarak yaygınlaştınldı. 5 - Yay- gın, hızlı bir özelleştirme süreci ya- şanmadı. Kamu işletmeleri, önce kent, kasaba kolektifleriyle reka- bete sokuldular. Tüm bu süreçler her zaman öncelikle gerekli yasal kurumsal düzenlemeler tamam- landıktan sonra başJatıldı. Böylece Çin, Dünya Ticaret örgütü'ne gir- meye nazırlanırken, geçici ve gide- rek yerini "VVashington Consen- sus''e bırakacak bir olgu olarak gö- rülüyordu. Çin de herkes gibi kü- reselleşecekti (örneğin: Kavaljit Singh, "From Beijing Consensus to VVashington Consensus: Chi- na's Journey to LJberalization Glo- balisation", Asia Pacific Research Network JoumaJ, No 7, 7/12/02). Ancak bu farklı bir yol izleyebilirdi. Çünkü, Singh'e göre bu "Pekin Konsensüs"ün beş ana özelliği vardı. 1 - Çin 1978'de ekonomik re- form programını başlattığından bu yana, bir şok terapi uygulamak ye- rine gelişmesini hep eski modelin üzerine inşa etti, içeriğini, zamanı- nı ve hızını kendi gereksinimlerine göre ayariadı, IMF reçetelerine gö- re değil. 2 - Çin ekonomik reform programını bir mali kriz sonucun- da değil, daha hızlı gelişebilmek mafyalaşma önlendi. örneğin Çin yabacı sermayeye, özei bölgeler- de genış serbesti tanıdı, ama ülke- nin iç bölgelerinde yatınm yapmak isteyenleri çok yakından denetledi. Model Hgl çeklyor Aradan geçen süre içinde yapı- lan gözlemler, bunlann geçici bir olgudan daha çok, özgün bir mo- del olarak şekillenmeye başladığı- nı, artık bir "Pekin Konsensüs" ile karşı karşıya olduğumuzu düşün- dürüyor. Josua Cooper Ra- mo'nun iddiası bu yönde. Finan- cial Tîmes'da, daha çalışması ya- yımlanmadan Cooper'e, biredito- rial yazdıracak kadar bu iddiayı ciddiye almış (Josua Cooper Ra- mo, "China has forged its own economic consensus" Financial Times 06/05/04) Ramo'ya göre Çin'in, siyasete, gelişmeye ve küresel güçler den- gesi konulanna yönelik olarak oluşturduğu kendine özgün bir tu- tumu var. Bututum, "büyük birya- ratıcılık arzusu, ulusal egemenli- ğe ve çok yönlü dış politikaya inanç, asimethk güç yansıtma araçlan biriktinve arzusu üzehnde yükseliyor". Ramo'ya göre "Pekin Konsen- süs ", özgün bir model olarak aslın- da, resmen geçen sene tanımlan- dı ve devlet politikası olara benim- sendi. Bu model "VVashington Consensus "ten farklı olarak yal- nızca büyümeye değil, koordine edilmiş, meyveleri toplum içinde yaygın bir biçimde dagıtılan ve ay- nı zamanda, toplumsal koşullan ve çevre sorunlarını da göz önüne alan bir büyümeyi hedefliyor. İç kaynaklara, iç talebin güçlendiril- mesine öncelik veren Tayland'ın, ekonomik modelini tartıştığım ya- zılanmda tüm Asya bölgesinde bu modelin benimsenmeye başladı- ğını. Çin'in de iç dinamiklere önce- lik veren bir modeli geliştirmekte olduğunu yazmıştım. Görünen o ki bu gün Çin'in modeli artık oluşmuş ve Ramo'nun işaretettiği gibi, Bre- zilya'dan Vietnam'a, Hindistan'a kadar birçok ülkenin yönetici sını- fı tarafından ilgiyle izlenmeye hat- ta benimsenmeye başlanmış. Bu gelişme aynı zamanda Çin'in hem bölgesinde hem de giderek, geliş- mekte olan ülkeler arasında bir ekonomik çekim alanı oluşturan, ideolojik etkrye sahip lider konu- muna yükselmeye başladığını gös- tenyor. Bu liderlik, Dünya Ticaret örgütü toplantılanna da damgası- nı vurdu; kendini, Çin, Hindistan ve Brezilya önderliğindeki G21 gru- bu, ABD ve Avrupa'dan istedikle- nni alamayınca, Sıngapur konula- n olarak bilinen çokuluslu şirketle- rin taleplerini reddettiğinde, inkâr edilemez bir biçimde hissettirdi. özetle IMF programına bir alter- natif yok değil. Ama önce özgürce düşünmeye başlamak, bu arada IMF programının yarattığı mali or- tamdan yararlanan rantiyelerin (tüccar ekonomist/gazeteciler de dahil) gücünü kırmak gerekiyor. Biz "Pekin Konsensüs"ü uygulayalım demiyorum. Ama onun gibi yapa- lım, önce kendi toplumsal ulusal çıkarlarımıza, önceliklerimize bir bakalım, papağan gibi başkalannın reçetelenni tekrar etmeden önce... İhracat kaybı 9.4 milyon dal Pazar var, çiçekyok LEYTAÇEVİK Gerek bilinçsiz üretım gerekse olumsuz hava koşullanna gerekli ön- lemlerin alınamaması Türkiye'nin kesme çi- çek ihracatını sekteye uğratıyor. AB pazann- danbinde4'lük payalan Türkiye, önemli bir po- tansiyeli bulunmasına rağmen çiçek ihracatın- da arzu edilen rakamla- ra ulaşamıyor. Bunun en güzel örnek- lerinden bıri geçen pazar kutlanan Anneler Günü arifesınde yaşandı. Özel- likle Antalya Bölge- si'nde bulunan seralann, olumsuz hava koşullann- dan etkilenmesi yüzün- den üretimde önemli ka- yıplar yaşandı. Bu, çiçek ihracatında 9.4 milyon adetlik düşüş yaşanması- na neden oldu. Kesme Çiçek thracatçılan Birli- ği Başkanı Lütfî Göbüş geçen yıl Anneler Günü döneminde 28 milyon dal olan çiçek satışının bu yıl 18.6 milyon dala düşrüğünü söyledi. Talep geldıği halde ürün olma- dığı için siparişleri karşı- layamadıklannı belirten Göbüş, "Bizdenkaçansi- parişler rakip ülkelerden teminediMi" dedi. Maliyetler arttr Geçen yılın aynı döne- minde 1.3 milyon dolar- lık ihracat yapıldığını, ra- kamın bu yıl 1.1 milyon dolar olarak gerçekleşti- ğini kaydeden Göbüş, "Tutar açısından fazla bir ka>ıp görünmüyor. Ama bu \anıloa obnasm. Dünya piyasalannda çi- çek fiyatlarıgeçenyıb gö- re yükseldi. Ama bizün malryerterimiz de yüksel- di" diye konuştu. Devlette yeniden calısma olanağı Özelleştirmeişsizineiş ANKARA (AA)-Özel- leştirmeler sonucu işsiz kalanlara tahsil derecesi- ne göre 488 milyon lira ile 558 milyon lira arasında değışen brüt maaşlarla devlette yeniden çalışma olanağı sağlanıyor. "ÖzeUestirme Uygula- malan Sonucundâ İşsiz Kaian ve Bilahare tşsiz KaiacakOlan tşçilerin Di- ğer Kamu Kunun ve Ku- ruhışlannda Geçici Perso- nel Stafüsünde îstihdam Edilmesine hişkin Kanun Tasansrnda, geçici bir madde ile de daha önce özelleştirilen kuruluşlar- dan aynlan 7 bin kişinin mağduriyeti gideriliyor. Tasanya göre çalışma süresi yılda 10 ayı geçme- yecek ve emeklilik ya da yaşlılık aylığına hak ka- zanılana kadar devam edecek. Devlet Personel Başkanlığı 'nın çahşmala- nnda kamuda yardımcı hizmetler alanında ciddi personel açığı bulundugu, bunun da en fazla okullar ve mahkemelerde hisse- dildiği belirlendi. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Tarihin Öğrettiği Yükseköğretim Kanunu'nda yapılan değişiklikler, ka- muoyunda irdeleniyor. Yapılan yorumlar, çoğu kez. gün- cellikle sınıriı kalıyor. Oysa konunun doğrudan ve dolay- lı kalıcı etkilen, çok dennlere iniyor; toplumun geleceğı- nin soru işareti içine alınmasına neden olacak bir ağırtık taşıyor. • • • Osmanlı'nın çöküşünün nedenleri üzenne yapılan araştırmalar, içerde, eski-yeni çatışmasına ayn bir önem venrler. Kardeş kavgasına dönüşen iç aynşma ve çatışmalar, imparatoriuğu, özellikle son on yıllannda çok ağır bunalımlara sürüklemiş; dağılma noktasına taşımış- tır. Eski-yeninin birlikte var okJuğu, yani ikili kurumsal ya- pı eğitim ve yargıda geçerlıydi. Askenye çok önceden es- ki-yeni çelişkisini yenileşme yönünde çözmüştü. Özellikle eğrtımin ikili yapısı, yetişen kuşaklan birbinni düşman sayacak bir noktaya taşıyordu. Bu durum, ka- mu yönetımıni ve toplumsal yapıyı, aynmcılığın ve dışla- yıcılığın geçerfi olduğu ve bu nedenle de çaiışamaz ve sağhksız bir noktaya taşıyordu. Eğitim ve yargının ikili ya- pısı, Cumhuriyet'ın kuruluşuna dek sürdü. Cumhuriyet, eğitim ve yargıda, yeninin, yenıliğin üzerinde birieşilme- sının zafendir. Bu alanlardaki kurumsal yenileşme, dü- şünce düzleminde, bilginin kaynağını olgulara ve de- neylere dayandıran, kısaca, onu gökten yere ındiren, ol- gucu yaklaşımla tamamlandı. Cumhuriyet'in bu bütün- cül yenitenme dönüşümünün temelınde laiklık vardır. Eğrtimde, ülkenin yenıden eskı-yeni ıkilısi biçimıne dö- nüşmesinın başlangıcı 1950'leregider. Imam hatıpokul- lan ile, "bütün eğitimin" yeniye yönelik çızgısi terk edil- mıştir. Daha sonraki on yıllarda, imam hatıp okullannın sayısal ve niteliksel gelişımi sürmüştür. Gelişmeye, özel- likle ABD'nin, Islamı, komünizme karşı bir güç olarak desteklemesınin büyük katkısı vardır. Bu polıtıka, ülke içinde sağcı siyasetçilenn, kendi siyasal çıkarlan için di- ni duygulan süreklı olarak sömürmelenyle pekışmiştir. Kuşkusuz 12 Eylül rejiminin özel bir yükselış ıvmesi ka- zandırdığı ıkilı yapının, 1999'da yapılan düzenlemelerle sınırlandınldı. • • • Geçen hafta Meclis'te benımsenen YÖK Yasası, eği- timde ikili yapıyı güçlendirici nrteliktedir. Yasa üzerine en özlü açıklamalardan bırini, Boğazıçı Ünıversitesi Sena- tosu ve Yönetim Kurulu, 14 Mayıs günü yaptı. Açıklama- da; "Avrupa Biıiiği'ne doğru yürüyen Türkiye'nin yükse- köğretim sorunlanna çağdaş çözümler aramak üzere başlatılan eğitim reformu sürednin YÖK'ün mevcutüye- lerinin tasfiyesi ve meslek liseleri gerekçe gösterilerek imam hatip liseleri gibi özel birkesime daha fazla imkân sağlayan dar bir gündeme indırgenmesi hayal kınklığı yaratmıştır. Ûniversiteyegıriş, yükseköğretim bünyesindeelealın- ması ve bilımsel vehlere dayanarak düzenlenmesi ge- reken birkonudur. Bunun... siyasal iktidariarca düzen- lenmesi, ünıversite özerkliği ilkesine aykın olduğu gibi daha sonra telafisi mümkün olmayacak haksızlıklar ve eşitsizlikleryaratacaktır. Din adamı ihtiyacına yönelik olarak gündeme geten imam hatip liseleri, mesleki eğitim alanını aşmış ve eği- tim biriiği ve laiklik ilkelerine ters düşecek şekilde Tür- kiye'de eğitımde ikili bir yapının doğmasına neden ol- muştur. Mesleki eğitim olarak din adamıyetiştirilmesisü- recinin yükseköğretim sistemimiz bünyesinde ele alın- ması ortaöğretimde kaynak israfını önleyecek ve nite- likli işadamı ihtiyacına çağdaş bir çözûm getirecektir. Türkiye'nin insan kaynaklan ihtiyacına göre... meslek eğitimi veren ortaöğretim programlannın uygulamaya yönelik olarakyeniden düzenlenmesi gerekir." denilmekte ve yasaya "kesinlikle karşı" çıkılmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi'nın yeni YÖK Yasası'na karşı çı- kışı, bilimseldir ve çözüm önerileri ıçermektedir. Bu öne- rilerya da benzerieri geliştirilerek soruna çözüm getirile- bilmeliydi; AKP hükümeti bundan ısrarta kaçınmaktadır. Sorun, yoksul halk çocuklannın okuması ve meslek sa- hibi olması değildir. Eğer hükümetın böyle bir ısteği ol- saydı, Köy Enstitüleri benzeri bir uygulamaya gıdilır, en azından ^atılı okullann sayısı arttınlırdı. Amaç, çocuk- lanna din bılgısı venlmesıni isteyen ailelerin gereksınımi- ni karşılamak da değildir. öyle olsaydı, din eğitimi veren okullann güçlenmesi için, toplumu gerginliklere sürükle- me pahasına uğraşmak yenne, ortaöğretimde seçmelı din bilgisı derslen konularak soruna çözüm getınlırdi. Hükümet, bu konuda ekonomik ve toplumsal yapının gereksinimlerine uygun btlimsel çözümler üretilmesini sağlamalıydı. Böyle bir anlayış sergilenmeyince gerçek amacın eğrtimde ve giderek toplumda Osmanlı'da çok büyükzararian yaşanan ikılı yapıyı yeniden canlandırrnak olduğu kanısı doğuyor. Bu da kaçınılmaz olarak toplum- sal duyarlılığı tutuşturuyor. Toplum, çok büyük çoğunluğuyla, hükümetin tarihten ders almasını istiyor. [email protected] TUZLA İCRA MÜDÜRLÜĞÜNDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMAİLANI 2002/1532 Tahmat Müdürlüğümüzûn 2002 1532 Talimat sayılı dosyasından hacizli ve satışına karar verilen aşağıda tapu kaydı, adedı, cinsi, evsafi, kıymeti ve önemlı özellikleri ile satış şartlan belirlenen taşınmazlar, Tuzla lcra Müdürlüğü'nde açık ar- tınna suretiyle satılarak paraya çevrilecektir. Taşınmazın Tapu Kayıtlan: Tuzla Merkez Değınnenbayın Mevkiı'nde 29 Pafta, 6537 Numaralı 1809.31 m2 mik- tarlı kat irtifaklı tesis edilmiş tarla -vasıflı zemın katta 200''3000 arsa paylı 3 No'lu daire, yine aynı binada 1. katta 200 3000 arsa paylı 6 No'lu meskendir. Imar Durumu Tuzla Beledıye Başkanlığı'nın 19.12.2002 tarih 770 sayılı imar yazısında anılan parsel 31.03.1986 - 09.01.1997 tasdik tarihli 1 1000 ölçeklı Tuzla İmar Planı Tuzla Plan Tadilınde 5/A-5/3. 5/A-3'3 0.25/0.75 yapılanma şartında konut alanında kalmaktadır. Taşınmazın Halı Hazır Durumu: Taşınmazlar Tuzla Istasyon Mahallesi Şehitler Caddesi Bahadır Apt No: 89 No'lu yerde 3 No'lu ve 6 NVlu datrelerdir. Daıreler 132 m2 taban alanlı 3 oda, salon. tuvalet, banyo, mutfak, antre, hol ve 2 adet balkon vardır. Odalann ve salon tabanlan parke, mutfak tezgahı ve mutfak dolaplan hazır murfak dolaplan ve tezgahlandır. Kalorifer petekleri ve tesısatı takılmıştır. Badana ve boyalan yapılmış elektrik aksesu\'arlan yapılrruş. sıhhı tesısat ve aksesuvarlan takılmamış iç kapılar takılmamış, banyo ve tuvalet duvarlan yapılmamış, dış kapılan çe- lik kapı olup binada oturulmuyor. Binada bulunan 1 kattakı 3 No'lu ve diğer 6 No'lu meskenlerin vasıflan aynıdır. Gayrimenkullenn Kıymetlen: GavTİmenkullenn bulunduklan bu mevkıde emlak ve alım ve satım rayiç bedellen nazan ıtibara alındığında arsa paylan ile birlikte kıymetlen; 1. Zemin Katta: 200 3000 Arsa paylı 130 mİ taban alanlı (3) No'lu meskenin arsa payı ile birlikte kıyme- ti.. . .35 000 OOO.OOO.-TL.'dır 2. 1 katta 200 3000 Arsa paylı 130 m2 taban alanlı (6) No'lu meskenin arsa payı ile birlikte kıyme- ti.. . . 35 OOO.OOO.OOO.-TL.'dir. Saöş şartlan: 3 NVlu Mesken 1. Satış. 05 07.2004 günü 10.00-10.15 saatleri arasında 2. Satış, 15.07.2004 günü 10.00-10.15 saatlerinde 6. No'lu Mesken 1 Satış, 05 07.2004 günü 10.45-11 00 saatlen arasında 2. Satış, 15.07.2004 günü 10.45-11.00 saatlerinde Tuzla İcra Müdürlüğü'nde açık artırma sureti ile yapılacaktır. Birinci artırmada tahmin edilen kjymetin yüzde 60'ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecnuunu geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bır bedelle alıcı çıkmaz- sa, en çok arttıranın taahhüdü bakı kalmak şartıyla taşınmazlar artrrma 10 günü uzatılarak ikıncı artırmaya \ r ukanda belırtılen tarihte ve saatte tekrar satışa çıkartılacaktır. Bu arttırmada da tahmin edilen kıymetin yüzde 40'nın ve rüç- hanlı alacaklılann alacaklan mecmuunu ve satış paylaştırma masraflannı geçmesi şartı ile en çok artınna ihale olu- nur. 2- Arttırmaya ıştirak edeceklerin, tahmin edılen kıymetin yüzde 20'si nispetınde pey akçesı veya bu mıktar kadar milli bir bankanın temınat mektubunu vermelen lazımdır. Satış, peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehıl verilebılir. Tellalıye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan ile KDV alıcıya aıttir. Tapu satım harcı ve bırikmiş vergıler satış bedelınden ödenir. Tahlıye ve teslım masraflan alıcıya aıttir. 3- Satış bedelı hemen \eya venlen mühlet ıçerismde ödenmez ise llK.nun 133. maddesi geTeğınce ihale feshedılip iki ihale arasuıdakı farktan ve yasal faızden alıcı \eya kefillen müteselsıien mesul tutulacak ve hıçbır hükme hacet kaunadan kendilerinden lcra Daıre- si'nce tahsil olunacaktır. 4- Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı ve- rildiğı takdırde isteyen alıcıya bir örneğı göndenlebılir. 5- Satışa ıştirak edenlenn şartnameyı görmüş ve münderecatı- nı kabul etmış sayıîacaklan. başkaca bılgı almak ısteyenlenn 2002/1532 Talimat dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmalan, tebliğ edılemeyen alakalılara bu ılanın tebliö venne geçeceği ilan olunur. 13.05.2004 Basur 22571
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear