14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 NİSAN 2004 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Büyük Bir Buluş! Bir bayan okur telefon etti: "Seçimleri de özelleştirelim, diyorsunuz. Ama bu çoktan gerçekleştirilmedimr? Haydi, biraday olma- ya kalkın! Çok paranız varsa!.. Partiye önemli bir ödeme yapacaksınız. Sonra afişler, broşürier bas- tıracaksınız. Arabalar tutacak, seçmen saydıklannı- za ziyafetler çekeceksiniz. Daha nelerde neler ya- pacaksınız! Seçilmek aşkıyla birservet harcayacak- sınız. Seçildikten sonra da bu büyükaçığı kapatmak için türlü yollara başvuracaksınız." Herkes aday olabilir, bu demokratik bir hak... öy- le ama, bakın bugünkü, dünkü Meclis'lere! Seçile- bilmek, ancak para babalannın işi olmamış mı? Değerier değil, o göreve yakışanlar değil, önüne gelen kalkıyor, bol para harcıyor, aday oluyor, ya se- çiliyoryaseçılemiyor...Oysa bu olanak parası olma- yanlara sımsıkı kapalı! Çoğunlukla boşa gıdiyor har- cananlar... Son seçim önces.inde gördünüz, sokak- laryollar, alanlardolusu afiş, broşür, propaganda, re- simler, portreler, gazete ilanları.. Fazıl Hüsnü Dağlarca 'Büyük Buluş' dediği bir öneri getırdı. Der kı, seçimleri özelleştirelim, aday- lıkları haraç mezat satışaçıkaralım, kim daha çok pa- ra öderse o aday olabilsin... Hiç degılse boşa gide- cek paralar devlete gelsin... Diyelim falanca ilde milletvekilliği adaylığı satışı var, birçeşit ihaleyeçıkarma. Bırçok kişi ıhaleyegir- di, biri en çok parayı verdı, ö-nemlı bir göreve seçil- di. Diyeceksiniz, acaba o yeri hak eden bırı mi? Ulus ışlerınden ne anlar? Oylamalarda nasıl karar verir? Bir de gerçeğe bakalım; dünyanın parasını harcaya- rak o önemli göreve gelebilenler bakalım gerçekten o göreve layık birı mı? O da bol harcama yapmış, partisini zenginleştirmış, adaylığı kapmış... Ha o yol- dan, habu yoldan!.. Sevgıli Orhan Erinç, geçen günkü yazısında be- nim, daha doğrusu Dağlarca"nın bu şaka yollu öne- risı ıçin: "Ciddiye alınacakbirsoru... Neden derse- niz özelleştirilen herşeyin daha başanlı sonuçlar ver- dıği, üretimın büyük ölçüde arttığı gibi, bugüne ka- dar kanıtlanmasa da ne hikmetse dillerden düşü- rülmeyen veyaygınlaştınlmasına çaba harcanan id- dialargııiagidiyor..." Orhan Erinç, yazısında bir umut kapısı olarak görülecek böyle bir öneri için diyor ki: "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bakanlan, ister misinizöneriyiciddiye alsın ve 'yüzde 6.5'likfaız dı- şı fazla'y/ arttırmanın kurtancı yollanndan biri ola- rak sahipleniversinler!" Şaka maka, ama bir kurtuluş yolu işte!.. Her ada- yın devlete ödeyeceğı para elbette ki eşıt olamaz. Istanbul'da, Ankara'da birincı ikinci sıralara daha yüksek, alt sıralara daha az!.. Elbet sonrası da var, sen kalkıp daha yüksek bir göreve talip olursan, o zaman çok daha fazla ödersın!.. İşte durup durur- ken devlete gelir. Hem ıç ve dış borçlar ödenir, hem de para kazanmasını, sonra da yerınde harcaması- nı bilen ınsanlar, 'yani işi bilenler kılıcı kuşananlar' ülkeyı belkı daha güzel yönetirier. BayAkrtan da, 'sat babam saf'telaşından kurtulur. Dağlarca da, "Hadi gel seçimi de özelleştirelim/ Kazanç denizine girelim" demiyor mu? MGK Kararlan ve Kıbns... Bilinmelidir ki sorumlulann Kıbns konusunda yaptıklan, ulustan bir süre saklansa ve unutturulsa bile, tarih tarafmdan hiçbir zaman unutulmayacak ve bağışlanmayacaktır. Sabih KANADOGLU Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı M illi Güvenlik Kurulu (MGK), 1961 Anayasa- sı'nın bir ürünüdür. 27 Mayıs örneği, devletin sivil ve asker görevlile- ri arasında çıkabilecek uyuşmazlıklan gi- derici, aralannda diyalog kurulmasını sağlayıcı, milli güvenlik konusunda uz- man bir kuruma olan gereksinimi orta- ya koyduğundan; anayasa koyucunun yerinde belirlemesiyle MGK çağdaş her devlette olduğu gibi bir kurum olarak ana- yasada yerini almıştır. Kurul bugüne de- ğin önemli görevler yüklenmiş ve bu gö- revleri başanyla da yerine getirmiştir. MGK, kurum olarak 1982 Anayasa- sı'nda da korunmuş ve giderek demok- ratikleşme çabalan içerisinde Kurul'un yapılanmasında, görevlerinde ve çalış- ma usullerinde değişiklikler yapılmıştır. Bugün MGK Cumhurbaşkanı'nın baş- kanlığında, Başbakan, Genelkurmay Baş- kanı, Başbakan Yardımcılan, Adalet, Milli Savunma, Içişleri, Dışişleri Ba- kanları, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetle- ri Komutanlan ile Jandarma Genel Ko- mutanı'ndan oluşmaktadır. Anayasanın 118. maddesi, 3 Ekim 2001 gün ve 4709 sayılı Yasa'nın 32. maddesi ile değiştırilmiş ve Başbakan Yardımcılan ile Adalet Bakanı'nın Ku- rul'a katılımlan sağlanmıştır. Bu katılun- larla Kurul'daki sivil-asker dengesi, si- viller lehine değiştirilmiştir. 2945 sayıh MGK ve MGK Genel Sek- reterliği Yasasfnın 7. maddesi uyann- ca, Kurul kararlannı çoğunlukla alaca- ğına ve eşitlik halinde ise Kurul Başka- nı'nın bulunduğu taraf çoğunluğu sağ- lamış sayılacağına göre, anılan değişik- liğin önemi ortadadır. Görülmektedir ki siyaset (sivil) kesi- min katılmadığı bir görüşün tavsiye ka- ran niteliğıni kazanması olanak dışıdır. MGK'nin görevleri, anayasanın 118 ve 2945 sayılı Yasa'nın 4. maddesinde be- lirlenmiştir. MGK, devletin milli güven- lik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulan- ması ile ilgili alınan tavsiye kararlan(nı) ve gerekli eşgüdümün sağlanması konu- sundaki görüşlerini Bakanlar Kurulu'na bildirir. Yine anılan yasanın 8. maddesi uyannca, MGK kararlan, Başbakan ta- rafından Bakanlar Kurulu gündemine öncelikle alınmak suretiyle görüşülür ve gerekli kararlar ahnır. MGK'nin tavsiye kararlan Bakanlar Kurulu'nca değerlendirilecektir. MGK'nin özünde bir danışma kurulu olma niteliğinin doğal sonucu olarak son söz Bakanlar Kurulu'nundur. 2945 sayılı Yasa'nın 2. maddesi bağ- lamında "milli güvenlik, devletin anaya- sal düzeninin, milli varhğuun, bürünlü- ğünün, milletlerarası alanda siyasi. sos- yal. kültürel ve ekononıik dahil bütün menfaatiannuı ve ahdi hukukunun her türlü dış ve iç tehditlere karşı korunma- sı ve kollanmasını; milli güvenliğin sağ- lanması ve milli hedeflere ulaşdnıası ama- cı ile MGK'nin belirlediği görüşler dahi- linde, Bakanlar Kurulu tarafmdan tes- pit edilen iç, dış ve savunma harekettarz- lanna ait esaslankapsayan" siyaseti ifa- de etmektedir. Bu yasal düzenlemelerin ışığında, Kıb- ns sorununun Türkiye için bir milli gü- venlik konusu olduğu ve milli güvenlik siyasetinin kapsamı içinde ele alınması gerektiği tartışmasızdır. Zira Kıbns, Türkiye'nin güvenliğini doğrudan ilgilendirmektedir ve Türki- ye'nin Kıbns'ta uluslararası antlaşmalar- dan doğan hak ve menfaatleri vardır. Bu önemli konuda, danışma organı olarak tavsiyesi ahnacak anayasal kurum ise MGK'dir. Bu nedenlerle Kıbns sorunu, Cum- hurbaşkanı tarafmdan MGK'nin 23 Ocak 2004 tarihli toplantısının gündemine alınmış ve görüşmeler sonunda alınan tav- siye karannın önemli ve açıklanabilir bölümleri kamuoyunun bilgisine sunul- muştur. Açıklamaya göre "Annan Planı sade- cerefereransdeğeri taşımaktadırve Kıb- ns Türk ve Rum taraflannın anlaşama- ması sonucu doğacak boşluklann BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafindan doldurulup iki toplumun onayına sunul- ması beninsenmemiştir". Yukanda vurgulandığı gibi bu tavsiye karannm, hükümet kanadmın katılımı olmadan alınması olanaklı değildir. Ancak bu tavsiye karannın alınması- nın üzerinden yirmi dört saat geçmeden ve tavsiye karan, Bakanlar Kurulu tara- fından değerlendirilip "BakanlarKuru- lu karan" haline getirilmeden 24 Ocak 2004 tarihinde Davos'ta yapılan ikili gö- rüşmelerde, Türkiye'nin Annan'ın yet- kisini kabul ettiği, bizzat Annan'm ken- disine bildirihniş ve Türkiye bir oldu-bit- ti ile karşı karşıya bırakılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı, 14Nisan2004 tarihinde Harp Akademileri'nde yaptı- ğı konuşmada, bu durumu, Annan'ın görüşmelere davet mektubundan ve bu- nu doğrulayan Davos rutanağından öğ- rendiğini açıklamış; böylece "Kıbns ko- nusunda taraflann geri dönüşü olmayan bir süreç içerisine gjrdiklerini" vurgula- mıştır. Sayın Genelkurmay Başkanı da 13 Ni- san 2004 günlü basın toplantısında,tf New York müzakere sürecinin, MGK'nin 23 Ocaktoplanbsında çizilen genel çerçeve- nin dışuıa çıküğuu" açıklamıştır. Olay her yönü ile vahimdir. Güvenme ve doğruluğa bağlı inanma, anayasal ku- rumlann gerek kendi içlerinde ve ge- rekse karşıhklı ilişkilerinde ilk koşul- dur. Bu koşullara uyuhnadan takıyye yo- luyla siyaset oluşturma usulü, yüzyılla- ra dayalı Türk devlet geleneğinde yok- tur ve bundan böyle de olmamalıdır. Yaratılan güven bunalunı bir an önce giderihnelidir. Aksi halde, milli güvenliğimiz dış ve iç tehditlere karşı nasıl korunacak ve kollanacaktır? Öte yandan, anayasasına göre "Tür- kiye, bir hukuk de\1etidir". Anayasa ve yasalannda yer alan kurallara kim olur- sa olsun, herkes uymak zorundadır. Tür- kiye bir aşiret veya şirket gibi yönetile- mez. Anayasal kunımlan işlevsiz bıra- karak, güven duygulannı zedeleyerek, ya- sal sürece ve koşullara uyulmadan alı- nan kararlann, ülkemizin bugününü ve yannını yalandan ilgilendirmesi yönün- den tarihi sorumluluğu vardrr. Bilinmelidir ki sorumlulann Kıbns konusunda yaptıklan, ulustan bir süre sak- lansa ve unutturulsa bile, tarih tarafm- dan hiçbir zaman unutulmayacak ve ba- ğışlanmayacaktır. PENCERE Kıbns'ta Referandum Referandumluktan ÇM.. ABD Başkanı Bush ile tayfası Irak'ı işgal etmek için yalan söylediler... Saddam kitle imha silahlan üretiyordu.. Üstelik Saddam zulmünden bıkan Irak halkı Amerikan askerini çiçeklerle karşılayacaktı.. Ikisidefosçıktı.. Amerika işte bu!.. Emperyalist süper gücün her söylediğinde keramet görenler bu sonuçtan ders alırtar mı?.. • Türkiye bugün iki büyük gücün tam baskısı altında... ABD.. AB.. Kudreti ancak masallarda dile getirilebilecek bir olağanüstü güç -adına ne derseniz deyin- Irak'tan sonra Kıbns'a abanmış, Türkiye'yi kafakola almış; Ankara'daki iktidar Bush'a teslim, diz çökmek bir yana, boylu boyunca yere serilmiş, tam emir kulu, Vaşington'un bir dediğini iki etmiyor.. Kıbns bu yolda gitti gider... • Referandum mu?.. Haydi canım sen de!.. Dünya dünya olalı, tarih tarih olalı böyle bir referandum görülmemiştir... Kuzey Kıbrıs dediğin ne ki?.. 200 bin kişi.. 50 bin aile.. Bir kasabanüfusu.. Ya da bir mahalle.. Baba ana, çoluk çocuk, teyze yeğen, mahalle köy banş içinde yaşartarken dünya üzerlerine abandı; Amerikası, Avrupası, Bush'undan Vertıeugen'ine, Povvell'ından De Soto'suna, ve 'anavaran'da Recep Tayyip'inden Giü'üne dek iktidan elinde tutan kim varsa referandumun 'evet' tarafına dönüşüp sandığa abandı... Biryanda dünyanın en büyük güçlerinin kuyruğuna takılmış Türkiye.. Karşıda Kıbns.. Irak'ın altını üstüne getirip yoksul halkı kanlı kefen bezleriyle sarıp sarmalayarak kendi toprağına gömmeye çalışan dünya güçlerinin Kıbns'a biçtikleri yazgının karşısına bir mahalle halkına eşit sayıda bir avuç Türk mü dikilecek?.. 'Referandum 'muş.. Ne referandumu?.. • Evet mi?.. Hayırmı?.. Ne 'bay\r'O... Dünyayı çekip çeviren kuvvetlerin Ankara'yı da yedeklerine alarak verdikleri kararın hokkabaz sandığından çıkması 'referandum' diye adlandırılacaksa pazar günü Kuzey Kıbns'ta şenlik var!.. Axess hafifleytp uçun ya da Axess ile mutluluktan uçun. Axess ile uçak biletiniz etinizde, chip-paranız cebinizde. Hayatınızda herhangi bir kredi kartı varsa, harcamalannız sonucunda uçak bileti kazanır, puanlarınızı biletinize harcar, Ustüne de alan vergisi ödersiniz. Oysa hayatınızda Axess varsa, hem uçak bileti kazanırsınız, hem de chip-paralanmz cebinizde kalır. Üstelik hiçbir şey ödemeden istediğiniz havayoluyla, istediğiniz yere gidersiniz. Biletiniz için sezon farkı ödemezsiniz. Çeşitli havayollarının mil programlarından yararlanmaya da devam edersiniz. Hayatınızda Axess varsa, çok uygun koşullarda uçak biletiniz var. İyi uçuşlar. Bu kampanya, 31 Temmuz'a kadar, toplam en az 10.000.000.000 TL harcanması durumunda geçerlidir. Biletinizi 1 Nisan 2005 tarihine kadar istediğiniz zaman alabihrsiniz. hayatınızda Axess var 444 25 25 www.axess.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear