02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 NLART 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JV U l_j JL LJ M\ kultur(« cumhuriyet.com.tr 15 HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ Sartre'la hiçkopmadan...Düşüncelerindekı gözüpeklikle tanışmam. Sartre'a doğru yürüyü- şümikn de başlangıcıdır. Bu da. 7O'H yıllariJi başına denk gelir. Diyebilirim ki, Fransız edebıya- tının fcir başka boyutunu onunla kavradım. 'Bunaltı'nın elimden düşmediği mevsimse, olaylı yıllara denk gelir. 'Özgürlük Yollan' üçlemesi eli- min altında okumayı bekliyordu he- nüz... Inadına Marksizm, inadına varoluşçuluk tartışmalanyla gece- lerimizi sabaha erdiriyorduk. Her gün yeni bir devrim düşünce- si filLz venyordu hayatımızda. Kı- ran kırana bır savaşım vardı dışan- da. '6*8 Kuşağı' kıyılanna çekilmiş, ama Sartre aramızda dofaşıyordu... Varoluşun anlamı, sorgulayıcı bir bakışın yol açıcı düşüncesiydi as- lında. Oradan hareketle birçok ger- çekliğin diJini yakalamaya çalışı- yordunuz. Defîterimin alınlığına şu tümcesı- nı yazmıştım: "Çünkü yaşam ar- tık eskisi gibi değildir; bu acı va- rolmuştur." Sartre'la adım adım yüriimefc Kavrayış bilinci kadar, yurt/u- lus benlik düşüncelerinin de sınır- lannı genişletmişti, bizler için Sart- re. Yeni ve farklı bir sesin algılayı- şı, onunla adım adım yürüyüşün cı- vıltısuıı yaşıyorduk. O ilk gençlik ateşinin bentlerin- de gezinirken Sankamış Su Işleri Şantiyesi'nin dar uzun koridorun- da, Sartre'la söyleşime durduğumu anımsarım. Elirnde 'Sözcükler'in Türkçede- kı ilk basımı Bir yazın'düşün insanının kendi- ne, hayata, yetişme koşullanna da- ir söylediklerinin etkileyici hava- sındayım. Yazmak ve yaşamak duygusunun kaynağını gösteren bir bakışı alttan alta geliştiren Sartre, kendi yaşam bilgisinden yola çıkarak okuru/nu dönüşümcü bir çizgiye getirir. Bel- ki de. her yazdığı bu nedenle etki- leyici . düşündürücü, yolyön açıcı- dır. O. bize, yazmak bilincinin önce- sinde düşünce dünyasımn haritası- nı gösterdı. Yaşadığımız çağın du- yuş diişünüş bilgisini damıtarak • Yazmak ve yaşamak duygusunun kaynağını gösteren bir bakışı alttan alta geliştiren Sartre, kendi yaşam bilgisinden yola çıkarak okunı/nu dönüşümcü bir çizgiye getirir. Belki de, her yazdığı bu nedenle etkileyici, düşündürücü, yol/yön açıcıdır. O, bize. yazmak bilincinin öncesinde düşünce dünyasımn haritasım gösterdi. Yaşadığımız çağın duyuş / düşünüş bilgisini damıtarak sundu. sundu. Işte o bilgi/bilinçlılik duygusuy- la olsa gerek, yüzümü Sartre 'ın yazdddanna her dönüşümde, onun- la yolculuğumun anlamını da sor- gularım. Geçenlerde, yolum Paris'e düş- müşken gidip onun Montparnas- se'da mekân tuttuğu Cafe Le Selec- te'te oturdum. Baudelaire üzerine yazdıkJarıyla uzunca bir süre geçir- dim. Edebiyat düşüncesinin labirent- lerinde yeni bir yolculuğa çıktım Sartre'la. Başlayan ve süren yol ar- kadaşhğımızı dile getiren, yazmak- ta olduğum 'Sartre'la Hiç Kop- madan Yürümek' kitabıma yeni bir bölüm daha ekledim. Yazmak duygusu, okumak duy- gusuyla gelişen, bırbinnin labirent- lerinde gezinerek oluşan bir giri- şimdir ashnda. Bunu uğraş edinme biçimi/yordamı için yol göstencı hayatlann deneyımlerine yüzümü- zü dönmemız zengınleştirici bir ça- ba. Daha da ötesı, yazıyı ve hayatı yeniden yenıden kurmanın en önemli yolu. Bu Pans yolculugumda beni hiç yalnız bırakmayan Sartre ıle birçok yazara sanatçıya döndüm yüzümü. Balzacı, Rodin'ı gıdip müzeye dönüştürülen evlennde ziyaret et- tim. Andre Gide. Henri \lichaux. Gilles Deleuze, François Trufifa- ÖKUMA ÖNERİLERİ * Jean-Paul Sartre: Edebiyat Nedir?, Çev.: Bertan Onaran, PayelYay, 1995, 124 s.; Aydınlar Üzerine, Çev.: Aysel Bora, Can Yay., 1997, 98s., Baudelaire, Çe\~: Alp Tünertekin, Ithaki Yay.. 2003, 163 s.; Bunaltı, Çev: Selahattin Hilav, Can Ya\\, 1981 224s.: Sözcükler, Çev.: Bertan Onaran, Pavel Yay.. 1989, 198 s. * Iris Murdoch: Sartre 'ın Yazarlığı ve Felsefesi, Çev: Selahattin Hilav, Yazko Yav.. 1983, 140 s. * Charles Moeller: Jean- Paul Sartre ve Tabiatüstünün Bilinmemesi, Çev: Mehmet Toprak, Remzi Kitabevi, 1969, 341s. BELLEK KUTUSU "Biz edebiyat işçileri, ama sadece katıksız edebiyat işçileri, kesin olmalıyız, hep mutlak deyimi bulmahyız ya da elimize kalem almaktan vazgeçmeli ve sıradan işçiJer olarak sürdürmeliyiz hayatımızu Arayalım, durmadan arayalım hep! Gereken terim var olmasa bile, icat ederiz; ama önce bakalım bir, var mı, yok mul Bunu söyler söylemez, sıkıca yakaladığım dilimizin sözlüklerini araştırır, kanştırır, yoklardım, kudurmuşçasına, aşkla..." Sartre ut, Marguerite Yourcenar, oku- mayazma yolculuğumun yanı ba- şındaydılar. Adonis le buluşup uzun uzun edebiyattan. şiirden, dünya halin- den söz ettık. Kentlerin dılini kuran bilincin ka- pılarında dolaştık Sartre'la. O hiç kopmadan yürüyüşün anlamını paylaştığım yazarlardan, Paris'ten de size söz edeceğim sevgili oku- rum. Yenilikçi Türk şiirinin üç öncüsünden biri tlhamiBekir Tez'i 20 yıl önce bugün yitirmiştik Beş kıışağm4 her dem genç' şairi AYDIN HATİPOĞLU Cumhunyet dönerru Türk şiirinin ilk yeni- likçi abmını oluşturanlar. 1920'lerde Rus- ya'dan dönen Nâzım Hikmet. Almanya'da ti- yatro eğitıminden dönen Ercüment Behzat Lav ve Cumhuriyetin ilk öğrermenlennden İl- hami Bekir Tez olmuştur. Demem o ki, kimi edebiyat eleştirmenleri- nin ya da edebiyat tarihçilerinin yenilikçilik hareketlenne verdiği numaralar doğru değil- dir. Eğer ille numaralamak gerekıyorsa, birin- ci yeni Nâzım Hikmet, llhami Bekir, Ercü- ment Behzat; ikinci yeni 1940 kuşağı ve Ga- ripçıler: üçüncü yenı Cemal Süreya ve arka- iaşlan olmalıdır. Ben llhami Bekir Tez'i 1960'larda tanıdım. Beyazıt Meydanı'nda Türldye Işçi Partisı'nin bir mitıngi vardı. O günlerin yıldızı Çetin Al- tan. üniversitenın kapısı önündeki kürsüde •conuşuyordu. Şimdi ne dediğini anımsamıyo- rum ama alandakı büyük kalabalığın içinde, jsmer. kıvırcık saçlı, hırpani giyimli bir ihti- yar. bukonuşmaya isyan etti. "Yaaa, öyleyse ben gidiyorum!" dedi ve kalabalığı yara ya- ra çekt gitri. O gün gördüğüm ihtiyann llhami Bekir Tez Dİduğınu daha sonra öğrendim. çocuksu bir yaşam anlayışı vardı Kadıköy'de Panorama Kıraathanesi'ni ka- rargâh aıtan, postanenin arkasuıdaki sokakta -şimdi olmayan- bir otelde yatıp kalkan llha- mi Bebr'in kahvedeki masasının çevresinde gittikçe genişleyen bir sevgi halesi oluşmuş- tu. Era) Canberk, Necati Tosuner, Osman Serhai Erkekli, Cemal Süreya, Ercüment l çarı. Refik Durbaş, Osman Şahin, Nurul- lah Caı, Süreyya Berfe, Ali Özgentürk, Ha- san Akarsu, bazen Mahmut Makal ve Meh- med Kemal, ilkokuldan ögrencisi olan Me- met Ftat, Osman Saffet Arolat, Arif Da- mar, Sıbahattin Kudret Aksal, Afşar Ti- muçin.Alpay Kabacalı... Dağıaık, düzensiz, hayata metelik verme- yen, çceuksu bir yaşam anlayışı vardı. 192"de yayımlanan çocuk şiirleri, zaman içinde adeta kamuya mal olmuş, bir kısmı ço- cuk şaıkısı olarak bestelenmişti. Ama bu şiir- lhami Bekir Tez, kendisini hor görmüş bir rinddi. Refik Durbaş'ın 1997'de yayımlanan 'Mektup Var îlhami Bekir'den' adlı çalışmasının da ışığında, edebiyat tarihçilerimizin onu gerçek değeriyle yerine oturtması için, her gün biraz daha geç kalındığmı düşünüyorum. lerin kime ait olduğu unutulmuş, sanki anonim sayılmıştı. Oysa bunun hiç sözünü bile etmez- di. Bunu bir gün kahvenin TV'sinden duydu- ğumuz bir çocuk şarkısının kendine ait oldu- ğunu söylediğinde anladım. Nâzım. llhami Bekir ve Ercüment Behzat'tn şiirimizde yarattıklan devrim, Atatürk'ün sağlığında başlar. llhami Bekir Tez'in 'Altın Destan - M. Kemal Atatürk'ü, ilk kez 1927'de fasiküller halinde Yeni Türk dergisi- nin eki olarak yayımlanır. Bu şıirler 1933'te Cumhuriyetin 10. yılı dolayısıyla ve 40 yıl sonra 1973 'te Cumhuriyetin 50. yılı dolayısıy- la kıtaplaştınlır. Nâzım'ın 'Kurtuluş Savaşı Destanı' da an- cak 27 Mayıs 1960'tan sonra Türkiye'de ya- yımlanır. 1929'da llhami Bekir, '24 Saat'i ya- yımlar. Nâzım Hikmet '835 Satır'ı, ardından o, 'A-Birinci Forma'yı yayımlar, Nâzım da 'Jakond ile Si Ya U'yu. 1931'de llhami Be- kir 'Hfrhangi Bir Şiir Kitabıdır'ı çıkanr, Nâzım da birbiri ardından 'Varan 3*ü. 'Bir Artı Bir'i, derken Ercüment Behzat katılır on- lara 'S.O.S' ve 'Kaos' adlı kitaplanyla Cemal Süreya'nın Afrika Aslanı diye adlandırdığı İl- hami Bekir, Altın Destan'ın arka kapağında kendisini şöyle anlatıyor: "'1906'da frab- lus'ta doğdum. 1911'de pek sevdiğim an- nem öldü. Aynı yıl, Osmanlı ordusu suba>ı olan dayımın yedeğinde İstanbul'a geldim. Kocamustafapaşa Mahalle Mektebi'nde okudum. 1915'te iki daymı ve Ahmet dayı- mın kayınbiraderi Teğmen Mehmet Efendi Çanakkale'de şehit oldular. Sultanselim'de- ki 62 No'lu evimizde anneannemle Kadnye yengenı kahırlanndan öldüler. On bir kişi- lik evimizde dört kişi kaldı. Çekilmez bir çocuktum. Beni öksüzler okuluna verdiler. Türkçe ve yabancı dillerde adım sevgiyle anıldı. Bazı yazarlarca göğe çıkarıldım. A- ma hiç böbürlennıedim. Ne var ki, şair Ha- san Hüseyin'in bir dergide beni pek övmüş olan yazısını duygulanarak, Vasfi Mahır'in bir kitabında, Nurullah Ataç'ın 43 yıl önce- ki Milliyefte benim için yazdıklarını ise gü- lerek okudum."' îlhami Bekir, 1935'te 'Olduğu Gibi' adlı şı- ır kıtabından sonra, 1944'te 'Taşlı Tarladaki Ev' romanını yayımlar. 'Hürriyete Kaside" 1945, 'Birinci Seans' 1959, 'En Güzel Şar- kı' 1960'ta yayımlanan şiir kitaplandır. Bun- lan 1965 te 'Herhangi Bir Roman Kitabı- dır' adlı ilginç romanı izler. Bu yıllarda, uzun süre, canı istedikçe çıkan SEK (Sanat El Kitaplan) adlı bir dergiyi tek başına yayımladı. 1971 "de son şiirleri "El Yazılarıyla' dizisi yapan, ne yazık ki Sıvas kıyımında yitirdiği- miz Uğur Kaynar tarafından yayımJandı. Oturmu; ölümü bekllyorlar' îlhami Bekir, Kadıköy'deki oteli yıkıldıktan sonra karşı yakada bir vaşlılar yurduna yerleş- ti. Ziyaretine gittiğim bir gün: "Hocam nasıl, memnun musun buradan" diye sorunca, "Yahu her şey iyi de burada hep ihtiyarlar var be! Oturmuş ölümü bekliyorlar" de- mışti. Ölümünden sonra, Doğan Hızlan aradı, onunla ilgili bir yazı yazmak için, benden ki- taplannı istedi. Ben de hemen llhami Bekir'in tümü imzalı olan kitaplannı götürdüm, fakat bir daha geri alamadım. Cenazesini güzel bir bahar günü, Zincirliku- yu'ya götürmüştük. O gün unutamadığım bir an da, ozan Hüsevin Haydar'ın, çiçekler aç- mış bir bahar dalını mezanna atması olmuştu. llhami Bekir Tez. kendisini hor görmüş bir nnddi. Refik Cjurbaş'ın 1997'de yayımlanan 'Mektup Var İlhami Bekir'den' adlı çalış- masının da ışığında, edebiyat tarihçilerimizin onu gerçek değeriyle yerine oturtması için, her gün biraz daha geç kalındığmı düşünüyo- rum. Türkiye Yazarlar Sendikasf nın Yıldız Sara- yı'ndaki Edebiyat Müzesi ve Belgeliği'nde Eray Canberk'in armağanı olan el yazılan- nın arasında 'Hatipoğlu'na Mektup' adlı şi- irin bulunması ise benım için bir övünç kay- nağı oldu. Işıklar içinde yatsın. David Beckham'a fifm önerisi • Kültür Servisi - îngiltere Milli Takım Kaptanı David Beckham'a, ünlü oyuncu Peter Sellers ile özdeşleşen 'Pembe Panter' filminin yeni çevriminde konuk oyuncu olması için öneri götürüldü. Ulkemizde büyük beğeniyle izlenen 'Hayatımın Çalımı' fibninde, başrol oyuncusu genç kızın idolü olarak karşımıza çıkan Beckham, rolü kabul ederse, çekimlerine mayıs ayında başlanacak olan filmde, Hollywood'un ünlü komedi oyuncusu Steve Martin ile birlikte rol alacak. Gümüşsuyu Papatyalap' • Kültür Servisi - Atilla Birkiye'nin yazıp yönettiği, Evrim Solmaz'm rol aldığı 'Gümüşsuyu Papatyalar' adlı tek kişilik oyunun ilk gösterimi bugün saat 20.00'de Jazz Cafe'de yapılacak. Freudyen göndermelerle günümüzün erkek egemen toplumundaki başansız bir sanatçının parçalanmış yaşamını şiirsel bir dille ele alan oyun 3. 10, 17, 19, 26 ve 30 Nisan günlerinde tekrar sahnelenecek. (0 212 245 05 16) Sahnede Hırsız' var! • ANKARA (AA) - "Hırsız" adlı oyun. yönetmen Bozkurt Kuruç'un yönetiminde sahneleniyor. Eric Chappell'in yazdığı bulvar komedisi, yann Yeni Sahne'de seyirciyle buluşacak. Dekorunu Güven Öktem'in, kostümlerinı Gül Emre'nin, ışık tasanmını Zeynel Işık'ın hazırladığı oyunda, Ünsal Coşar, Pelin Dikmenoğlu, Tayfun Erarslan, Özlem Sönmez ve Münir Canar rol ahyor. Oyunda, hu-sızlık ekseninde liberal sistemin komik ama düşündürücü eleştirisi ve toplumdaki tahribatı bıreysel ilişkiler düzleminde ele ahnıyor. Istanbul'da 'Akordeon Güırieri' • Kültür Senisi - 'Akordeon Günleri' etkinliği yann saat 21.30'da Muammer Ketencoğlu ile Manfred Leuchter & Nomaden'in Babylon'da vereceği konserle başlayacak. 31 Mart günü saat 19.30'da Goethe Enstitüsü'nde Stefan Schwietert'in 'El Acordeon Del Diablo' adlı fılmı Kolombiya'nın Karaip sahillerine, büyük şarkıcı ve besteci Pacho Rada'nın memleketine yolculuğa çıkaracak seyirciyi. Aym akşam Babylon'da saat 21.30'da Otto Lechner ve New Tango Orquesta bir konser verecek. 1 Nisan günü saat 19.30'da ise Teutonia'da akordeon ustası Edward Aris bir atölye çalışması ve performans gerçekleştirecek. Etkinlik,aym akşam saat 21.30'daki Riccardo Tesi & Banditaliana ve Yarinistan & Friends konseriyle sona erecek. (0 212 663 86 84) Paha biçilmez bir koleksiyon • VİYANA (AA) - Dünyanın en önemli ve kapsamlı özel sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapan Viyana'daki Liechtenstein Müzesi, hafta sonu düzenlenen galanm ardından halka açıldı. Müzenin açılışmda konuşan Liechtenstein Prensi II. Hans-Adam, 1807'den bu yana ailesinin kır sarayında sergilenen sanat koleksiyonunun, Naziler tarafindan el konulan birkısmının, 1944-45 yıllannda insanlann yaşamlannı riske atarak kurtanldığını söyledi. Aralannda Rubens'in paha biçilmez resimlerinin de bulunduğu çok sayıda yapıttan oluşan koleksiyonun sanat yönetmeni Johann Kraftner, dünyanın en nitelikli ve önemli koleksiyonunun, yeni eklenen yapıtlarla geliştirildiğinı kaydetti. 'Ezop'un Özgürlügü' Adana'da • Kültür Servisi - Umut Sahnesi oyunculan bugün saat 20.00'de Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda Guilherme Figueiredo'nun Aisopos adlı yapıtmı 'Ezop'un Özgürlügü' adıyla sahneleyecekler. Antik çağdaki toplumsal ilişkileri irdeleyen yapıt, yaşamla bağıntılı masallar uydurup anlatan köle Aisopos ile çevresindeki insanlann iç hesaplaşmalan, acı, sevinç ve üzüntülerinı mizahi bir dille ele ahyor. Oyunun sonunda ise izleyiciyi bir sürpriz bekliyor. Şahin Kelleci'nin yönettiği oyunda, Onur Dilber, Emine Soncu, Şahin Kelleci. Serap Bilgiçoğlu, Halit Gökmen ve Yusuf Özdemir rol ahyor. 40. Kütüphane Haftası etkkılikleri • Kültür Servisi - Istanbul Bilgi Üniversitesi, '40. Kütüphane Haftası' dolayısıyla iki etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Cniversitenin Dolapdere Kampusu'nda yann saat 10.30'da "Kütüphane Kaynak ve Hızmetlerinin Tanıtılmasf konulu sempozyuma, Prof. Dr. Aysel Yontar, Serdar Katipoğlu, Ayhan Kaygusuz, Yrd. Doç. Dr. Cmit Konya, Yrd. Doç. Dr. Serdar Pirtini, Aslı Davaz Mardin, Meral Kırkalı, Nuray Korkmaz ve Margaret Melun konuşmacı olarak katılacaklar. 2 Nisan günü saat 10.30'da yapılacak 'Bilgi Endüstrisine Doğru' konulu konferansın konuşmacılan ise Serdar Katipoğlu, Aykut Ankan ve S.^da Domaniç. (0 212-311 50 00)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear