25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 MAfTT 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 şiRKETLER Hakem heyetlerinde görüşülen şikâyetlerin yüzde 86'sı tüketici lehine sonuçlandı HakkınıarayankazanıyorSPORTirsG SHOP, spor giyim ürünkn ıle kayak malzemelenndekı indirimleıinin yanı sıra 9 taksit imkâru sunuyor. Montlar 154. pantolonlar 117,ayalckabılar97 milyon liradan satıhyor. VTVTDENT çocuklara özel ürünü Vivident Xylit Junior"ı piyasaya sürdü. Şekersiz tatlandıncılı çiklet içeriğindeki ksilitol sayesınde yemek sonrası ağızda oluşan asitlen engellemeye yardımcı oluvor. HOTİÇ ın 2004 Ilkbahar- Yaz Koleksıyonu'nda pastel tonlarda süet deriler, canlı renklerde neşeli modeller yer ahrken koleksiyon 6O'h yıllann izlerinı taşıyor. GLOBAL KARGO, kurumsal müşterilerine gönderilerin idme. hangi saatte teslim edileceğini belirleme imkânı sunuyor. 24 saat önceden göndericinin yazılı bildirimi ile gerçekleştirilen uygulama için ekstra ücret talep edilmiyor. PABETLAM), ılkbahar koleksiyonunda şeker pembesi. çağla yeşili ve süt beyazı renklerini sofralara taşıyor. GİMA. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetın Korunması Genel Müdürlüğü tarafindan verilen "Tüketici Memnuniyetini tlke Edınen Firma" ödülünü kazandı. • Taksitli kampanyalı, kapıdan satışlann hâlâ şikâyetlerin başını çekmesi sözleşmelerin yeni Tüketici Yasası'na uyarlanmadığını gösterdi. FATMA KOŞAR Tüketici Yasasfnın değişti- rilerek hakJan genişlettiği 2003 yılıııda, Tüketici Sorunlan Ha- kem Heyetleri'nde görüşülen şikâyetlenn yüzde 86'sı tüketi- ci lehine sonuçlandı. Sanayi ve Ticaret Bakanlı- ğı'nuı bu ay yayımladığı veri- ler, hakkını arayan mağdurla- rın olumlu sonuç alabildiğini ortaya koyarken taksitli kam- panyalı, kapıdan satışlann hâ- lâ şikâyetlerin başını çekmesi sözleşmelerin yeni Tüketici Yasası'na uyarlanmadığını gösterdi. Sözteştneye dlHtat Buna göre, 2003 "te Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Tüketici Sorunlan Hakem Heyetlerine ulaşan tüketici şikâyetlerinin konulanna göre dağıhmında MPBAH SAT1ŞURDA: • Sözteşme tarihini mutiaka el yazısıyla vazuuz. • Akhğuuz mah 7 gün icerisinde kabıü veya gerekçesiz reddetme hakkına sahipsiniz. Çevre Temizlik Vergisi'nin su rükerimi üzerinden alınması faturalan şişiriyor. Hükümetin bu yılın başında yürürlüğe soktuğu uygulama, su tüketimi belli bir ölçüde olan yurttaşlann vergiyi geçen yıla göre yüzde 100 zamlı ödemesine yüzde 61 ile taksitli, kampan- yalı kapıdan satışlar başı çekti. Daha önceki yıllarda da bu gruptaki şikâyetler yıne yüzde 50'nın üzerinde seyretti. Kam- panyalı satışlan yüzde 37 ile *ayiph malve hizmeder"le ilgi- li şikâyetler izledı. Sanayı Ba- kanlığı'nın Faaliyet Raporu'na göre, kapıdan satışlarda. en yaygın şikâyet konusu yüzde 45 ile "cayma taJebinin kabul edilmemesT oldu. Bakanhğın. kapıdan satışlar, satış sonrası hizmet yeterlilık belgesi, kampanyalı satışlar, LPG istasyonu, Türkçe tanıttm ve kullanım kılavuzu gibi un- önce iki taksitle, yıllılt 16 milyon 170 bin lira olarak ödenen Çevre Temizlik Vergisi ya da kamuoyunda bilındiği adıyla "çöp vergisrnin faturalara eklenmesi gizli zam olarak yansıdı. Her metreküp su tüketimi için faturaya 100 surlar açısmdan denetlediği toplam 276 firmanın 150'si hakkında yasal işlem yapıldı. Söz konusu şirketlerin, yüzde 54'ünün standartlara uygun fa- aliyet gösterdiği, yüzde 46'sı- nın ise aykın olduğu belirlen- di. Bu nedenle tüketicinin özel- likle kampanyalı ve kapıdan sa- bin lira olmak üzere eklenen Çevre Temizlik Vergisi üzerinden aynca yüzde 18 oranında KDV (Katma Değer Vergisi) alınıyor. Ortalama 30 milyon lira karşılığında su tüketen bir yurttaş, faturanın 'tel'i oranında vergi de ödemek durumunda kahyor. Geçen yıl 16.1 milyon lira "çöp vergja" ödeyen bir aile, şu anda 56 milyon 162 bin liralık tüketim bedeli üzerinden 70 milyon liralık (sarfiyat metreküp/gün: 0.66 /37) su faturası öderken en az 24 milyon 100 bin lira da vergi ödüyor. tışlar başta olmak üzere her alanda sözleşmeyı dikkatli bir bıçimde incelemesi gerekıyor. Tek taraflı ve satıcı lehine hü- lcümler ıçeren sözleşmelere im- za atılmaması konusunda uya- n yapılırken sözlü taahhütlerin dikkate alınması sorunlara yol açabıliyor. Ödeme gücüne sahip çiftçiye kaynak sağlanması planlanırken, borçluya verilmeyecek Ureticiye 2.6 katrflyon lira kredi desteği ANKARA (AA) - Çiftçiye yaklaşık 10 aylık dönemde 2 katrilyon 67 trilyon liralık kre- di verilecek. Ziraat Bankası ve Tanm Kredi Kooperatifleri aracılığıyla toplam 443 bin ureticiye, 1 katrilyon 666 tril- yon işletme kredisi kullandı- nlacak. Ziraat Bankasf ndan edini- len bilgiye göre, tüm tanmsal işletme kredilerinde üretici- lerden gösterge faiz oranı ola- rak belirlenen yüzde 25 üze- rinden faiz hesaplanacak. Kredi, 25 Şubat 2004-31 Aralık 2004 tarihleri arasında kullandınlacak. Başvurular, işletmelenn bulunduğu yerde- ki şubelere yapılacak. Organlk tarıma kaynak Bu kapsamdaki krediler, ba- şanlı işletmecılik yapan, yöre- sinde tanmsal üretime yöneli- şi ve uygulayışı ile başanlı bi- linen, çevresinde itibarlı, öde- me gücüne sahip, krediye kar- şılık yeterli teminatı verebilen ve kredibıl olarak tanınan müşterilere açılacak. 25 Şubat 2004 tarihinden önce açılmış ve kullandınl- mış olan ve halen bakiyesı bulunan tarımsal krediler, bankaya ertelenmiş, taksit- lendirilmiş, kayıtlı borcu bu- lunanlar, yeniden yapılandı- nlmış kredi borcu olup geri ödeme süreci devam eden üreticiler bu kredilerden ya- rarlanamayacak. Bugün itibanyla cari tanm- sal kredi faızinin yüzde 29 ol- duğu göz önüne alındığında, organik tanmla ilgili kredi yıl- lık yüzde 11.6, sertifikah to- hum kullanımı kredisi de yüz- de 14.5 ile alınabilecek. Organik tanmla Ugüî kredi yılhk yüzde 11.6, sertifıkab tohum kullanımı kredisi de yüzde 14.5 ik atanabikcek. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Türkiye Tayyipland' Olmamalı! Uluslararası siyaset yazjiannda, kimi ülketer, o ülkeyi yö- netenlerin adına gönderme yapılarak (x)land diye adlandı- nlır. Bu ülkelerde lıder, yönetimin her hücresini kendi gö- rüşlenne göre biçimlendirmek ister; gıderek ülkeyi tek e\- den yönetır. Ooğal olarak liderin düşüncelerini körü köriine desteklemeyenler, hukuk ve ahlak kurallanna uygun olup olmadığına bakılmaksızın baskı attına alınır. Sıra yabancı- lara gelince, genellikle, onlann bir dediğı iki edilmez. Bu tür ülkelerde siyasal istıkrar varnıış gibi bir göruntü ser- gilenir; ancak, ne ekonomik ne de siyasal ve toplumsal bir ilerteme ve gelişme olur. • • • Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkenın Tayyipland olarak adlandınlması ıçın elinden geleni yaptı ve yapıyor. AKP kurulduktan sonra geçen iki yılda yapılan tüzük de- ğişiklikteriyle, iyice Tayyip Partisi okju. Bu konuda, önce Sa- yın Mehmet Gazioğlu'nun daha sonra da Istanbul Millet- vekılı Sayın Emin Şirin'in gerçekten önemli sayılması ge- reken uyanlan, ne partı içinde ne de ulusal medyada ses getirdi. Erdoğan, son Buyük Kongre'den sonra part'yı tek elden yönetecek bir konuma gelmiş bulunuyor. Partiyi kesinkes ele geçiren Erdoğan, şimdi de ülke yo- netimine ilişkın göruşlennı gıderek daha da somutlaştınyor bunlara açıklık getiriyor. Ancak burada bir uyan yapılması gerekıyor; Erdoğan, bir zihniyetı temsıl edryoc dar bir çev- re ya da çalışma arkadaşlanyla, bir görevı yerine getıriyor- muşçasına davranıyor. Bu yonetım yaklaşımının ozü, ünlü "devlet benım" an- layışına dayanıyor. Kamu yönetimi birimlerinin tamamını "parasını ben venyonım, dolayısıyla benyonetınm" mantı- ğıyla yönetme kararlılığının başka bir anlamı olamaz. Oysa, bırakaiım kamu kurumlan ıçın bu düşuncenın tü- müyle sakat olduğunu bir yana.. özet girişimcilığın, ozellık- le de ABD kapıtalızmının gelışmesınde, sermaye sahıplıği ile profesyonel yonetıcılığın aynlmasının çok önemli katkı- lan olduğu bılınmektedır. Erdoğan'ın yonetim yaklaşımı, seçımlerde aldığı oya da- yanıyor. Başbakan, "Halk, bûyûk oranda oy vererek bizi seçtı, o nedenle de ıstediğimızı yapanz" mantığına sanlı- yor. Söytemeye gerek yok ki, bu duşünce "hukuk devleb" kavramından tumuyie yoksundur. Hukuk devletının geçer- li olduğu demokrasilerde, çoğunluk iktıdanna oy vermeyen azınlığın hak ve özgüriüklenni korumak; karşı düşünceleri ve muhalefeti guvence altında tutmak, iktidann en temel gö- revıdir. Tayyip uygulamalan özellikle bu evrensel hukuk ıl- keleriyle hiçbir bıçimde bağdaşmıyor. AKP iktıdan, AB üyeliği bağlamında, CHP'nın de destek- ledıği kımi yasal duzenlemelerie demokratikleşme yönun- de adımlar attı. Bu doğrudur. Ancak demokratıkleşmenin esası olan kurumlann güç- lenmesı; özellikle de sendikal haklann genışletılmesi: toplu ış sözleşmesı ve grev hakkının yaygınlaştınlması; unıversi- teler başta olmak ijzere bılim ve teknoloji kurumlannın özerkliğinın güçlendirilmesı; kamu yönetıminin ve siyasetin rüşvet ve yolsuzluklardan anndınlması; yargının bağımsız- lığı; basın-yayın dunyasının demokratik ülkelerie benzer bir yapıya kavuşturulması ve genellikle ekonomik ve sosyal haklann guçlenmesı konulanndaAKP'nın hiçbir adım atma- dığı da doğrudur. Daha fazlası da doğrudur. Bütun bu konularda, AKP, "kaygı vencı; gıderek çok tehlıkeli"^eğilimler sergılıyor. Med- yada AKP'yi eleştırenler baskı altına alınmak istenıyor; bu- na karşılık, son batık bankalann sahiplerine uygulanan faiz oranlannın farklılaştınlmasında olduğu gibi bu partının des- tekçıleri de ödüllendiriliyor. Başbakan'dan kımi bireysel ıs- tekler, ınsanlan azartayan, aşağılayıcı sozlerie bastınlıyor. Başbakan, uyguladığı "kadrolaşma" politikasıyla bürokra- sıde yılgınlık ortamı yaratıyor devtet kurumlannı baskı altı- na alarak var olan hak ve yetkileri de budama yolunda iler- lıyor. Her sabah, beklenmedik bir çıkış, kımilerine "aaa de- ğışmemış'' dedirtse de sonuç değişmıyor. özetle hükümet, demokratıkleşmenin temellen yönünde adım atmadığı gi- bi. tam tersıne uygulamalara yöneliyor; ülkenin Tayyipland olma olasılığı da işte bu noktadan. Başbakan'ın demokra- sıye ters bir anlayışla kurum ve kuruluşlan ele geçırme ça- basından ve bu amaçla her yönteme başvuracağı konusun- dakı ısrarcı karariılığından kaynaklanıyor. Türkıye'nın demokrasıden yana güçlennın asıl sınavt bu- gün başlıyor. Ülkenin, bu yanlış yonetim zıhnıyetıne teslim olmaması gerekıyor. önumüzdekı dönemde demokrasi- den. eşıtlıkten, özguriükten, aydınlıktan, ilertemeden yana tum kesımlerin duyarlı ortak çabalan, büyuk önem kazanı- yor. yakup€metu.edu.tr &S. GÜZELKENT HUKUKÇULAR YE tDARECİLER KONUT YAPl KOOPERATtFt YÖNETtVl KURULUNDAN 2003 \TLI OL.\ĞAN GENEL KURUl. TOPLANTISINA ÇAĞRI Kooperatifımizin 2003 yılı çalışmalan ile hesaplan ve gûndeme konulan iş ve ışlemlenn gö- rüşülüp karara bağlanacagı yıllık 'OLAĞAN GENEL KURLT toplantısınuı 02 Mayıs 2004 azar günü saat 10.00'da S_S. Güzelkent Huknkçular ve tdareciler Konırt Yapı Kooperatifinin Huzur Sokak No: 72'deki Merfcez Binası Kumburgaz -Bflyükçekmece İstanbul adrestnde yapılmasına, o gün yeterli çogunluk sağlanmazsa sonrakı toplanttnın 16 Mayıs 2004 Pazar günü aynı yer ve saatte ve aynı gündemle yapılmasına. 21 Mart 2004 tarihüıde yapılan Yonetim Kunılu Toplantısında karar venlmıştir. Karar No: 553 Sonmlanmızı bırlıkte görüşüp, çözüm yollan üretmemiz ve iyı günlere kavuşabilmemiz ba- kımından Olağan Genel Kurula katılmanız büyük önem taşımaktadır. Durumu Anasözleşnıenin 28. Maddesi uyannca duyurur, saygılar sunanz. GÖDLM 1. Açılış ve saygı duruşu; 2. Genel Kurul Başkanlık Dıv^nı Seçimi; 3. Toplantı tutanaklannı Genel Kurul adına imzalama yetkisinın seçilen Dıvan Heyetıne ve- rilmesi. 4. Bılanço, Yıllık Çalışma Raporu ile Denetçiler Raponmun okunması, görüşülmesi ve ka- rara b3filanması: Yönetım Kurulu ile Denetim Kıırulu üyelerinin ibrası için a>Ti ayn oylamsr.a sunulması: 5. Y3sa. Anasözleşme ve Genel Kurul kararlan uyannca Yonetim Kurulu tarafindan yapılan düzenleme ve işlemlere aykın davranan kooperatif ortaklan haktanda alınan kararlann değerlendirilmesi ve gerektiğinde yeni kararlar alınması ve yetkıler verilmesı; 6. Sıtenıizin, bir an önce tamanüanıp yerleşime açılması için ış programının yapılması, ya- pılan işprogıamrnın uygulanabilmesi, aynca kendılenne ait konutlarda zamanla oluşan yıpran- ma ve eskımeye bağlı ortaya çıkan görüntü bozukluğunun giderilebilmesi için gereklı üizenleme ve yaptınmlann kararlastınlması; 7. lOoperatıfunize aıt ortak yer. sey ve tesislerin (3132 parsel sosyal tesis. 3131 parsel 1 adet yûane havuzu, 2 adet küçük yüzme havuzu, 3126 parsel 2 adet yüzme havuzu 1 adet kii- çük >üzme ha\ıızu, 3124 parsel 9 adet konut) hukuki statüsünün tayın ve tespiti ve genel kurul- ca belırlenecek statünün uygulanması yönünden Yonetim Kurulu'na yeth venlmeı; 8. 2)04 yılında yapılacak çalışma ve bu çalışmalar için üyelerden almacak edim ile, zorunlı olarak bazı üyeler için yapılmış olan masraflann edim olarak tespiti suretiyle, hazırlannış olan bütçenin görtşülüp kararlaştuılması; 9. Yinetım Kuruluna verilen yetkilerin gözden geçirilmesi. gerekıyorsa yeni yetkıler ıçın karar ahunası; 10. Yöaetim Kurulu tarafindan alınan üyelikten çıkanlma karanna yapılan itirazlann görüşuJp. karara bağlanması; 11. ''önetim ve Denetim Kurullannın hakk) huzurlannın kararlastınlması; 12. Dıleüer, temennıler ve kapanış; YONETİM KIIRLTU ADINA Başkan Prof. Dr. Mehmet GLHVGÖR [I.Başkan Av. M. Kemal ÖZCAN Tel: (0212)8680550(3 Hat) (0212)8683310 Faks (0212)86833 07 Not: ö-<tım \e Denetim kurullannın Raporlan ile 31.12.2003 tarihli kooperatif Bılanço ve Gelır - Gıder tablosu Genel Kurul Toplantısından 15 gün önceden itibaren kooperctıfnuzın Guzelce. Güzelkent. Kumburgaz'dakı merkezinde tüm ortaklanmızın incele- mesıne*;ıi tutulacaktır. DÜNYA EKONOMİStNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA Bugün, hepimiz pazar günü ya- pılan yerel seçimlerin sonuçlannı konuşmak istıyoruz, ama geçen hafta Amerika'da, tüm dünya va- tandaşlannın yaşamını etkileye- cek yeni bir süreç başladı, bir göz atmakta fayda olabilir. Bush yönetiminin 11 Eylül tra- jedisini kullanarak ABD dış politi- kasını ve dünyayı yepyeni bir ko- ridora soktuğunu biliyoruz, bunun arkasından da ABD'nin Brzezin- ski, Baker, Eagelburger, harta Kissingergibi geleneksel dış po- Irtika duayenlerinin, bu yeni politi- kaların ABD'yi Avrupa'dan kopar- dığına, Ortadoğu'da, Şaron poli- tikalanna bağımlı kalarak çözümü zoıiaştırdığına ilişkin kaygılan dile getirmeye başladıklannı da... Bu bağlamda, Bush yönetiminin ABD'nin uzun dönemli çıkarlan açısından sorun yarattığını, bir "in- ce ayann" mutlaka gündeme ge- leceğini daha önce konuşmuştuk. Ancak, bu "ince ayar", Richard Perie, Oick Crteney gibi etkin neo-conlann tek tek hedef alına- rak yıpratılmasıyla değil, yöneti- min kendini en güçlü gördüğü ka- le yıkıldıktan sonra gerçekleştirile- bilirdi. Seçim ortamına girildikten sonra bu süreç başladı, geçen hafta da büyük bir hız kazandı. En güçlü yerl: Aşll topugu... Bush, 2004 başkanlık seçimle- rine, en güçlü olduğuna inandığı noktayı öne çıkararak, 11 Eylül'ün hesabını soran "terorizme karşı savaşın başkomutam" olarak gir- meye karar verdi. Ancak 11 Ey- lül'ün hemen arkasından istihba- rat ve güvenlik kuruluşlannda hiç- bir üst düzey yöneticinin görevin- den alınmamış olması, Bush'un 11 Eylül Soruşturma Komisyo- nu kurulmasına bu kadar diren- mesi, bu "güçlü noktanın" ashn- da bir "Aşil Topuğu" olduğunu gösteriyordu. Eğer Bush'un tero- Başkan Bush'a Balans Ayarı-I rizmi ciddiye almamış olduğu, 11 Eylül'ü engellemek için gereken- leri yapmadığı ortaya çıkar, "baş- komutan", "Irakfatihi"^imajı "çlzi- lirse" neo-conlann kalesinin düş- mesini kimse engelleyemezdi. içerlden gelen sesler Bush yönetiminin yarattığı Irak Savaşı politikalannın, "vatanse- vertik gereği" sorgulanamazlığı- nailişkin "konsensüs"ü ilk önce Demokratik Parti başkan aday adayı Ho- ward Dean sarstı. Dean, Bush'un Irak politikasını, hatta Irak Savaşı'nın man- tığını sorgulayan konuş- malanyla "ço^c aşırı gittiği için" partisi ve medya ta- rafindan "harcandı", ama adeta bir "kaybolan" ara- cı işlevini üstlenerek Bush'un tılsımını da boz- du. Bu arada, neo-conlann kalesine ilk büyük salvo atışı, Bush yönetiminin es- ki Hazine Bakanı O'Neill tarafindan yapıldı. O'Neill ocak ayında yayımladığı krtapta, Bush yönetiminin kadrolannın daha ilk günden Irak'ı işgal etmeyi planladıklarını, he- men hepsinin Clinton yönetimi- nin El Kaide'ye gereksiz yere "ka- fayı taktığına" inandıklarını ileri sürdü ve 11 Eylül'le Irak arasında hükümetin kurduğu bağlantıyı kır- dı. Gerçi bu bağlantı, Irak'ta kitle imha silahlan bulunamadığı için kopmuştu, ama Bush yönetimi "Ne yapalım, elimizdeki istihba- rat böyleydi" diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışıyordu. Halbuki, şimdi Bush hükümetinin, Ulusal Güvenlik Konseyi toplantılarına da katılan bir üyesi, yani yöneti- min merkezinden biri olarak O'Neill, Bush yönetiminin Irak'a girmeye önceden karar vermiş ol- duğunu, 11 Eylül'ü istismarettiği- ni ortaya koyuyordu. Birleşmiş Milletler silah denetçisi Hans Blix'in O'Neill'inkJnden az sonra yayımlanan kitabı da Bush ve Blair hükümetlerinin, işgalden önce Irak'ta silah bulmakla hiç il- gilenmediklerini ileri sürdü. Aynı günierde Bush yönetiminin bizzat kendi silah denetçisi David Key f:AP de yönetime yönelik eleştirilerini yeniden dile getirdi. Başta CNN olmak üzere televizyon kanallan ve medya, bu eleştirilere giderek çok daha belirgin bir biçimde yer vermeye başladılar. Bush yönetimi bu salvoların aç- tığı gedikJeri kapatmaya çalışır- ken önceki hafta çok şiddetli bir salvo atışı kalenin içindekilerde tam anlamıyla panik yarartı. Çün- kü bu kez eleştiriler, Reagan'dan bu yana, devletin "terorizmle mü- cadele" bürokrasisinin en üst ka- demelerinde yer almış, hem Clin- ton döneminde hem de Bush yö- netiminde, 2002 yılının ortalann- da istifa edene kadar "terorizmle mücadelenin" eşgüdümünden sorumlu olmuş Richard Clar- ke'tan geliyordu. Affedln. engelleyemedlk...' Clarke 30 yıllık devlet tecrübe- sinin yanı sıra o kadar güvenilir bir bürokrattı ki 11 Eylül olur olmaz, Bush'un Ulusal Güvenlik Danış- manı Condaleeza Rice, Clarke'ı "büyük koltuğa" oturtmuştu ve tüm güven- lik koordinasyonunu ona devretmişti. Clarke'ın ön- ceki hafta yayımlanan "Bütün Düşmanlara Kar- şı" başlıklı kitabı (kitapla ilgili alıntılan ABD basının- dan topladım), Bush yö- netiminin El Kaide'yi cid- diye almadığını, iktida- ra geldiklerinden beri hep Irak'la uğraştıklan- nı ileri sürüyordu. Clarke 12 Eylül sabahı harekât odasına döndüğünde, Rumsfeld ve VVolfo- witz'in El Kaide, Afganis- tan yerine Irak'ı konuştuk- larını görünce "Şimdi bunlar 11 Eylül'ü kendi pianlan için kullanacaklar" diyerek büyük bir düş kınklığına uğramış. Clar- ke'a göre o toplantıda Rumsfeld, "Afganistan'da iyi hedefler yok, halbuki Irak'ta var, orayı bomba- layalım" diyormuş. Kitabında Clarke, Bush yönetimini "gerek- siz, masraflı birsavaşa kalkışarak dünyanın heryerinde köktencili- ği, radikal Islamcı terörü güçlen- dirmekle" suçladı. Daha sonra 11 Eylül Komisyonu'na verdiği ifade- de "Askeherimiz Irak'ta, 11 Ey- lül'ün intikamını aldıklannı düşü- nerek ölüyorlar" diyecekti. Bush yönetiminin Clarke'ın kitabna erginyfatr.net tepkisi çok sert oldu. Ama tepki- nin dağınık, zayrf ve birbiriyle çe- lişen ifadelerden oluşması bir pa- nik havasını yansıtıyordu. Dick Cheney, Clarke için "Bu işleripek bilmez, devrede değildi" derken Condaleeza Rice "Hayır, bütün toplantılarda vardı" diyordu. Sla- te dergisinde güvenlik ve savaş konulanndayazan Kaplan. "Clar- ke bizzat devrenin kendisiydi" di- ye itiraz ederken bir başka yorum- cu, "Clarke devrede değilse bu devre hangisidir" diye sordu. Clarke'ın geçen çarşamba 11 Ey- lül Komisyonu'nun halka açık ve CNN tarafindan da yayımlanan seansında verdiği son derecede etkileyici ifade, bu paniğin üzeri- ne geldi. Konuşmasına, halka hi- taben "Hükümetiniz güveninize layık olamadı, ben de olamadım. Çok çalıştık, ama bunun bir an- lamı yok. Çünkü 11 Eylül'ü en- gelleyemedik, affedin" sözleriyle başlayan Clarke, birtabuyu daha yıktı: 11 Eylül engellenebilirdi, bi- rileri hatalıydı. Komisyona ifade veren Clinton ve Bush döneminde ulusal gü- venlik danışmanları, dışişleri, sa- vunma bakanları, CIA Direktörü, ama en önemlisi Clarke, çok il- ginç bir durumu resmi ağızlardan gözler önüne serdiler 2001 ya- zında, istihbarat verilerinde ola- ğanüstü bir artış olmuş, büyük bir "olay" olasılığı artmış. Türk/ABD vatandaşı FBI eski çevirmeni Si- bel Edmonds'un komisyona söylediğine göre, FBI'da, uçakla yapılabilecek terörist eylem olası- lıklan üzerine, 11 Eylül'den önce ayrıntılı bilgi varmış. Ustelik, ne Clarke'ın hazırladığı Delenda Pla- nı ne de 11 Eylül'den bir hafta ön- ce Rice'a "Ya yüzlerce ABD va- tandaşı ölürse ne yapacaksınız, bunu düşûnmek gerekir" uyan- lan değerlendirilmiş! çarsamba günü devam edecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear