14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16MART2004SALI CUMHURİYET SAYFA- INCELEME 9 Sanayiyi elinde tutanlar, gecekondulaşmaya, dolayısıyla çarpık kentleşmeye; bir bakıma varoşları, ucuz emek cenneti, aynı zamanda ucuz oy cenneti olarak gördükleri için ses çıkarmadılar."fetersiz sanayileşme hastahklı demokmsi doğurduProf. Dr. TOLGA YARMAN Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi B irçoğumuz, tercüme ka\Tam- larla konuşuyoruz. Hatta ba- zen söz konusu kavramlan, tercüme etme zahmetine dahi kat- lanmadan, dilimize yabancı kalıpla- nyla, olduklan gibi alıp kullanıyoruz. Tercüme ya da değil, "yabancıdil- lerdeki kavramlar''. tabıi çok ılgınç- tir. Ama bızı bıze anlatmada, çoğu kez, yetersiz kalmaktadır. Bir örnek, siya- sal ve sosyal süreçkrimizi, sah emek ve sermaye aynşmasma ilişkin çö- zümlemelere oturtaa, sıkça başvur- duğumuz. kuşkusuz temel sayılabi- Iecek, ama kaba vaktaşundu*. Türld- ye'de emekve sennaye aynşması hiç yok mudur? Tabıı kı vardır. Ama bün- yemizde yaşanan sosyal ve siyasal sü- reçlen, salt emekve sennaye aynş- ması zemininde anlamaya çalışmak; karşı karşıya olduğumuz resmin bü- yük bır kısmını peşinen ıskalamaya, sıkışmak demek olmaktadır. Başka bir deyişle. daha önceleri, birçok kez dikkate getirdiğim şeklıy- le, (1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12) ülke- mizde emekve sermayeçatışmasının yanı sıra, ne emekne de sennaye ola- rak tasnif edilemeyecek, kaotik dıye- bileceğimiz, ama özünde kente ön- den gelenierie arkadan geknlerin bi- teviye aynşmasıyla, kabuk kabuk or- taya çıkan, bu çerçevede belirgin ola- rak çelişen ve çatışan, toplumsal kat- manlann oluşturduğu, fevkalade öz- gün, bir siyaset dinamigi. yaşamak- tayız. Batı 'da Sanayileşme, Kentleşme- nin Yegâne Motorudur, Bizdeyse Hiç Öyle Değildir: Türkiye 'de Siya- si Yapılanmanın Anatomisi Düşünmeyi, mutlaka, alışık bulu- nulmakta ise Marksist kavTamlarta sürdürmek istersek, söz konusu res- mL burkuyor. özde ise, işte ıskalıyor oluyoruz. Dikkate getirdiğim resim, Marx'ın inceleme alanında yer almamakta- dır, çünkü bir defa, onun toplum laboratuvanndabulunmamakta- dır. Kestirme bir deyişle, Marks, snuflar oluştuktan sonra, onb- rm nasıl çanşnklanna bakmış- ur. .Ama sınıflar oluşagıderken nasıl etkileşirler. nasıl çeli- şirler. nasıl çatışırlar, bu so- rular onun ilk bakıştaki göz- lem alanında, dolayısıyla da muhakemesinde, yer alıyor değildir. Biraz daha farklı terimler- le ifade edecek olursak. Batı'da sanayileşme, kentleşmenin ye- gâne motorudur. Bizdeyse hiç öyle değildir. Sanayileşme, kent- leşmenin (biricik değil), bir mo- torudur; bu çerçevede insanlanmı- zın kente, üstelik akın akın gelme- leri, yalnızca sanayinin cazibesine bağlı değildir. Barfdakinin tersine, kente gelen- lerin rümü. bizde, sanayimiz tarafın- dan istihdam edilememektedir; ken- te akın akm göç edenlerin birçoğu. ne hazindir ki sokakta kalmakta, ora- dan oraya günübirlik sıçramalarla, yaşamlannı canhıraş bir biçimde ida- me ettirmeye çabalamaktadır. (Diğer bir yandan. sanayi, istihdam ettikle- rinin hemen hiçbirine bannak sağla- mış değildir. Demek ki, sanayide iş bubnuş olanlann, kentte yaşam kur- ma sıkıntılarL, sanayide yer bulama- dığı için sokakta kalan yığınlann sı- kıntilanndan. çok farkh değildir.) Kestirmeden ifade edersek, plan- sız, programsK, yetersiz bir sanayileş- me, tüm olumlu atılımlara dönük tak- dir hissi içinde olmamız saklı ola- rak, son toplamda, beraberinde çar- pık bir kentieşme getiregitmiştir. Anlatageldiklerim, bu yazıda dik- kate sunmayı dilediğim, ilk iki te- orerru (1) oluşturmaktadır. Teorem: Bizdeki sanayileşme, kentkşmeninyegânemotoru değildir. • Batı'dakinin tersine, kente gelenlerin tümü, bizde, sanayimiz tarafından istihdam edilememektedir; kente akın akın göç edenlerin birçoğu, ne hazindir ki sokakta kalmakta, yaşamlannı canhıraş bir biçimde idame ettirmeye çabalamaktadır. Plansız. programsız, yetersiz bir sanayileşme, tüm olumlu atılımlara dönük takdir hissi içinde olmamız saklı olarak, son toplamda, beraberinde çarpık bir kentleşme getiregitmiştir. kente göç edenleri tam soğuramadı- ğı için. tophımsal aynşma, Batı "dakın- den farklı olarak. yalnızca emek ve sennaye zeminine orurmamaktadır TeÖreni: Yetersiz sanayileşme, beraberinde gecekondu kentleşmesi- ni getirmektedır. Buna bağlı olarak, kente önden gelenierie, arkadan ge- lenler, birbirlerinden,Ban"dakinden istemez kökte etnikSKakhk arayışla- n üzerinde şekillenivermeye koyul- duğundan, haliyle etnik Idmlikleri öne çıkartmaktadır. Başka bir deyişle, ister partierara- a, ister partfler ki, çatışan gruplar, her halükârda hemşerilik, ırkdaşlik, mez- hepdaşlık odaklan dolayında vücut bulup.kamplaşmakta.. Âmasontop- girer, kaçı onun üstlerine. halı olarak. araba olarak. ya da başkaca bir me- ta olarak intikal ettinlır? . Beledıye başkanlıklan, başkan yardımcılıkla- n. belediye meclıs üyelikleri kaça°.. Seçimlerde kim, nasıl. hangi parala- n kazanıyor9 .. Kim. nasıl, hangı ka- ra paralan aklıyor?.. Seçımlerden sonra. kımler. nerelere seçılirlerse. Çarpık sanayileşme, kent varoşlanna gö- çen yığınlan, ilk el- de, ucuzemekcen- neti, aynı zaman- da ucuzoycenne- ti olarak görün- ce, buralardaki oylara tamah ederek, gecekon- dulara yol, su, elektrik, ulaşım hiz- metleri götürme de ön abvermiştir; bu ol- gu gecekondu kentleş- mesini azdıncı bir etken oluşturmuştur. çok farkh olarak, sırufsal bir tasnif zemininde değil, yer kavgasmda, kente intikal sırala- rına bağlı olarak, topaklaşıp topak- laşıp, aynşmaktadırlar. Bakın, örneğin İstanbul'da. bura- ya 1960'lardagelenKaradenizlierile, dahasonralangelenDoğulular,hemen her semtte, gayet belirgin olarak ay- nşmaktadırlar. Kente önden gelen Doğulular ile, arkadan gelen Doğu- lular da aynşmaktadırlar. Yetersiz Sanayileşme • Çarpık Kentleşme | Çürüyen Demokrasi Bu olgu. partüer arası kuıbna sı- nırlannıbelirlediği gibi, söz konusu partilerin çeşitli kanatlannı da (yine- lemelhiz. salt "sınrfsaT bir zeminde, tasnif edilemeyecek bir özellikte ola- rak) betimlemeye yetmektedir. Dikkate getirdiğim doğrultuda, de- mokrasi, dolayısıyla temsürvet, ister lamda kente getiş sıralannagöre ken- di ıçlennde de. çarpıcı bir biçimde ay- nşmaktadırlar... Yönetimde ehllyet özrü Böyle bir zeminde, temsüiyet, B- yakatidevamlı olarak alabora etmek- tedir. Çeşitli görevlere seçilenler, pek çok örneği itibanyla, yetersiz kal- makta... Yalnızca yönetimde ehliyet özrü sergiliyor olmamakta... Ama aynı zamanda bal tutmuş olarak,par- maklannL hem de ga>n meşruiyet ba- taklannda yalamaktadıriar. Bu doğrultudaki örnekler, gerçek- ten de bir genelleme yapıhnasına im- kân bahşedecek kadar boldur. Her cenahtan, pek çok has partili- yi tenzih etsek de... tşte her cins, en adisinden pazarlık. sandalye borsala- n, delege pazarlan, seçim piyasası- nın belirlediği birbirinden ilginç fi- atlar... Hangi parti üst sorumlusuna kaç para verirsen, kaçı onun cebine bu- ralar- dan hangi pa- ralan, nasıl kazanmayı hesaplıyor?.. Uzatmayalım; çürüme, kök sal- mış. adeta kurumsallaşmıştır. Bu nok- tada ortaya, üçüncü bir teorem çık- maktadır. Teorem: Yetersiz sanayileşme çarpık kentleşmeyi, çarpık kentleş- me ise, çarpık demokrasiyi doğurmak- tadır. Başlarda sanayiyi elinde tutanlar, gecekondulaşmaya, dolayısıyla çar- pık kentleşmeye; bir bakıma varoş- lan, ucuz emek cenneti, aynı zaman- da ucuz oy cenneti olarak gördükleri için, ses çıkartmamışlardır. Hatta buralardakı oylara tamah ede- rek, gecekondulara yol, su, elektrik, ulaşım hizmetleri götürmede geri kal- mamışlardır. Bu olgu, gecekondu kentleşmesi- ni, muhakkak azdırmış olmalıdır. Ucuz emekcennetkri, ucuzoy cen- nerJeri ise, ete kemiğe büründükçe; kent yönetimlerinde bir güzel söz sa- hibı olma\ a başlamışlardır; hatta gi- derek bu yönetımleri ele dahi geçi- rebilmışlerdir. Bu noktada şu iki teorem, günde- me gelmektedir. Teorem: Çarpık sanayileşme, kent varoşlanna göçen yığınlan, ilk elde. ucuz emek cenneti, aynı zaman- da ucuz oy cenneti olarak görünce, buralardaki oylara tamah ederek. ge- cekondulara yol. su, elektrik. ulaşım hizmetlen götürme de ön alıvermiş- tir; bu olgu gecekondu kentleşmesi- nı azdıncı bir etken oluşturmuştur. T e o r e m : Kent varoşlanna gö- çen yığınlar kente tutunma süreçle- nnde, giderek kent yönetimlerine ağırlık koymayı başarmışlar. hatta bu yönetımlerde, aşağıdan yukan söz sahibi olma aşamasına tırmanmış- lardır. Varoşlardakı yığınlann arasından çıkan temsılciler. ne var kı ve ne ya- zık kı. yaygın örnekleri itibanyla, bı- rikimsizhklenne, yönsüzlüklerine, başta da, kestirmeden köşeyi dönme yolundakı heveslerine yenilmekten, çoğunlukla geri duramamışlardır; çü- rüme süreçlerine duçar oldukça da, kendi kendılerini bitirmişlerdir. Onlara altematif, sırada kim var- sa; yönetime, birsonraki seçknle,o gel- miştir. Ama yazgı, ne yaâk ki, pek değişmemiştir. Kısacası. binleri. sağ söykrrüe çü- rümeye bulaşmış. bınleri solsö\1em- leaynı çürümeye bulaşmış, birileri ise, mukaddesatçı söylemle, yine aynı çü- rümeye duçar olmuştur Bu sürecin en başına ise, ahlak özürtü,firsatçjyerleşkkri koymak. ga- yet yerinde olur. Yolsuzluk anaforları Her halükârda, ne kadar ilginçtirki, birbirinden ayn söylemlerin arkasın- da, bunlann her biri. özünde, sami- miinananlan itibanyla ne denlı say- gıdeğer öğeler bulundurursa bu- lundursun. tıpatıp a>nı izdiham ve yolsuzluk anaforlan meyda- ^ nagelmiştır. Aftematif avanta kumpan- yalan, farklı farklı söylem kalkanlan arkasına sakla- narak. aynı talan eğilımle- rini, hemen her kesımde, çok nyakârca sergilemek- tedırler. Ister adil düzen, ıster hakça düzen, ister miDiyetçi muhafazkâr dü- zen, ıster laik düzen, ister h'beral düzen (az sayıdaki istisnayı bir tarafa kovar- sak),yönenmlere talip olan hemen hiç kimsenin sıkın- tısmın, düzenk olmadığı, artık iyice meydana çıkmış- tır. Sıkıntı, esas olarak, dü- zenin bozukluklanndan yete- rince pay kapamamaktan kay- naklanmaya sıkışmaktadır. Başka bir deyişle söylemler, çe- şitli çıkar gruplanna paravan ohna özelliğınden öte, bir anlam taşımamış, bunlann arkasındaki kentteki yer kav- gası, rant kapışması, nihayette de çü- rüme mekanizmalan, hep aynı kal- mıştır. Aynca, dediğim gibi; ister yerk- şik, ister göçer, aynca ister o kirnlik- ten, isterbu yöreden; çürüme, herhan- gi bir ayırt taşımamaktadır. Anlatageldiklerimizi şu ilave te- oremlerde toplayalım. Teorem: Kenti göç dalgalanyla kuşatıp bir anlamda düşürenlerin tem- sılcilerinın pek çoğu, bilhassa, nite- Hk yetmezKİderinde çürümektedir. Teorem: Çürüyen kadrolann ye- rine alternatıf söylemlerle sıradaki- ler tırmanmaktadır, ama bunlann da önemlı bir bölümü, yine nitetik yet- mezliklerinde çürümektedir. T e o r e m : Söylemler paravan- dır; bunlann arkasındaki devinim- ler, yağmalama ve çürüme süreçle- nni çoğunlukla değiştirmemekte- dır; sonuçta ise, demokrasimiz çü- rümektedir. Seçim yalanları dönemi /) CHPAçıhrken Solda Insan Hareketleri, AFA Matbaacıhk. Eylül 1992. 2) Sosyal Demokrasmin Türkiye 'deki Çıkmazı, Sosyal Demokrat Gazete, 26 Şubat 1992. 3) Çok Katmanlt, Kaotik Göçer - Yerleşik Aynşması, Sosyal Demokrat Dergi, Aralık 1992. 4) 1997 Sonunda Türkiye de Sosyal Demokrasinın Gündemi, TÜSES, Armada Oteli, 4 Ekim 1997. 5) Kente Göç Öncehğı, Siyasal Tercıhleri Behrliyor, Milliyet, 13 Nisan 1999. 6) Kentlere Önce Gelenierie Sonra Gelenler Aynşıyor. Cumhunvet, 14 Nisan 1999. n ) CHP Kurultayı. "Dün Dündür, Bugün Bugündür" ise, Hiç Mesele Yok, Cumhunyet, 16 Mayıs 1999. S) CHP Kurultayı. Tam BirŞölen. Ancak Dikkat, Yıne Eski Açmaz. Cumhunyet. 22 Haziran 1999 9) Seçim Sloganlannm Boşluğu \e Sıyası Yapılanmanın tçvüzü, Cumhunyet. 14-15 S'ısan 1999. 10) Türkiye 'nin Siyası Anatomisi Çok Katmanh, Kaotik Yerleşik - Göçer Aynşması (yazar tarafından hazır- lanmış, partilerin. coğrafya zemininde oy dağıhmlarını gösteren hantalar ışığmda vapılan) Çağrılı Konuşma, TÜSES, 29 Eylül 2001. 11) Türkiye nın Sıyası Anatomısının tçyüzü. Jeopolitik. Savı 3 2002. 12) Seçim Sonuçları: Sıyasette "Tahterevalli Teoremi". Cumhunyet, 9 Kasırn 2002. (1) Burada "teorem" sözcüğünü, "maleraatiksd ispat" anlamında olmaktan ziyade, "hayatın içinden gelen s- pat" anlamında kullandığıma, dikkat edılıyordur Çözüm: Toplumsal dayanışma imdi yerel seçimlere gidilirken, ^ ^ bilmek yerinde olur ki, söylemler k 3 çoğunlukla kâğıttandır; erimsizdir; komır; inandıncı değildir, çünkü samimi değildir. Demokrasiyi; bir yandan (örnekleri iyice belirginleştiği şeklryle) para satın almakta, öbür yandan ise, sözüm ona temsiliyet adına, kendine çok özgü kesitlerle, etkinlik kazanan niteliksizlik, habire hırpalamaktadır. tnsanımızsa, çoğunlukla gitgide daha yalnız, daha çaresizdir. Cürüme dlz boyu Kimsesiz yığınlar, daha kalabalıktır. Kuşkusuz bir şeyler olmuyor değildir, halisane gayretler ve başanlar yok değildir. Ama çürüme diz boyudur ve her cenahtadır. Arada, birkaç tane "enayi" yakalanıp teşhir edilmekte, mesele de böylelikle çözülüyor zannedilmektedir ama, çürüme, birçok kurumumuza musallat olduğu şekliyle, kanservari bir illetleşmeyle yaygınlaşmış ve artık genel düzlemde, adeta kurumsallaşmıştır. Oysa bakın, çürüyenler azınlıktır. Demek, toplumun onlann hakkmdan, hem de demokratik süreçlerin içinde kalarak gelmesi, işten bile değildir. Ama böylesi bir gelişme, bugün olduğundan çok daha düzenli, kuşkusuz çok kararlı bir örgütlülüğü gerektirir. İster yerelde, ister genelde, Türkiye'nin olup biteni, bugün olduğundan çok daha bilimsel olarak kavTamaya, düzgün tanılarla açılımlar geliştirmeye ihtiyacı vardır. Farklı bir sosyalizasyon gerekli Bugün olduğundan çok daha farklı bir sosyalizasyona, toplumsal ve tophımcu bir dayanışmaya ihtiyaç duyuyoruz. Bir bir elden çıkan kurumların, yeni baştan inşası sorunu ile, karşı karşıyayız. Bugünkü yapı ile acı çeken yığınlar, dertlerinden hiç kurtulamıyorlar. Bir sunnetçi çakısı kapınca cerrahhğa heves edenler, yalnızca soysuzlaşmakla kabnıyor, aym zamanda sözüm ona temsil ettikleri değerleri de berhava ediyorlar. Bu nedenle, elbette, ama düzgün kurgulanmış, demokratik süreçlerde, ehliyetli ve dürüst olanlan bulup, siyasi erk me\f zilerini, onlara teslim edebilmeliyiz. Bu doğrultuda bugünkünden çok farklı ölçütler, yaptırımlar, süzgeçler vazedebilmeliyiz. tnsanlanmızın. palavraya da karnı tok... Yeteneksiz, birikünsiz ve çürümeye teşne (riyatrosu ortalamamn biraz üstünde yer kapnuş), sözde kurtancılara da_. Daha da somutta neler yapıhnası gerektiği ise, teslim edilecektir ki, başka yazıların, bunlann ötesinde etkinliklerin konusunu oluşturmaktır. • Yerel seçimlere gidilirken insanlanmız çoğunlukla git gide daha. daha çaresiz. Çünkü siyasilerin söylemleri çoğunlukla kâğıttan, erimsiz, kof ve inandıncı değil. Çünkü sarnirni değil.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear