23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 ŞUBAT 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA r j l V I wW UİVJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 ŞlRKETLER • TUKAŞ, sektöründe 2003 yılında Ege Bölgesi'nde en fazla ihracatı gerçekleştiren şirket olarak ödül aldı. Ege îhracatçılar Birliği'nce ilk kez verilen "En Başanlı thracatçılar" ödülleri kapsamında; sektöründe 2003 yılında Ege Bölgesi'nde en fazla ihracatı gerçekleştiren şirket, TUKAŞ oldu. • PROFİLO nun minimum miktarda enerji tüketerek en iyi yıkama verimıni sağlayan A sınıfi çamaşır makinelen, tüketicinin beğenisine sunuldu. Yeni çamaşır makinelerinin 6 kilo çamaşır kapasitesi ve 15 ayn yıkama programı bulunuyor. • YURTİÇİ KARGO, şehirlerarası acıl teslim edilmesi gereken önemlı paketler için daha önce Îstanbul-Ankara arasında başlattığı "VIP" hizmetınin kapsamına Antalya, Bursa, tzmir ve Anada'yı da ekledı. VIP Çeyrek Gün servisı ile gönden 6 saat sonra dığer kentteki alıcıya teslim ediliyor. • VOLKSWAGEN'ın arazı aracı Touareg, Avustrarya'nın en tanınan arazi araçlan dergilerinden Overlarder tarafindan verilen 2003 Yılının Arazi Aracı Ödülü'nün sahıbı oldu. Touareg, Avustralya ormanlannda yapılan zorlu testlerden sonra bu ödüle layık görüldü. • NOKIA pazarda daha etkin rekabet etmesini sağlayacak çekirdek iş alanlanna odaklanmak için tüm dünyadaki PC, notebook ve avuç içi bilgisayarlannın yönetimini IBM'ye bıraktı. • AYGAZ "Dıkkatlı Çocuk Kazalara Karşı Bilinçlendirme Kampanyası" Uluslararası Halkla Ilışkiler Demeğı tarafindan düzenlenen 2003 Golden World Avvardas'da kurumsal sosyal sorumluluk kategorisinde mükemmellik ödülünün sahibi oldu. The Economist'e göre yatırımcıaçısmdan Türkiveriskli4.ülkeÜlke sıralaması 0-Minimumrisk,100-Maksimum risk 0 20 40 Irak Arjanttn Venezüella TÖRKİYE Endonezya Kolombiya Filipinler Mısır Peru Brazilya Meksika Rusya Güney Afrika Çın Hindistan Israıl Polonya Macaristan Tayland Malezya Çek Cumh. Güney Kore Tayvan Şıli Hong Kong Singapur Kayn a k: E c o n o m i s t Intellingence U n it Ekonomi Servisi - The Econo- mist dergisinin araştırma birimı Economist Intelligence Unit'in (EIU) sıralamasında Türkiye, ya- tınm açısından 4. riskli ülke ol- du. Ülkelerin yabancı yatırım çekme bakımından değerlendiril- diği "Risk Sıralaması" adlı araş- tırmada Irak, Arjantin ve Venezü- ella, güven vermeyen ülkelerin başında yer aldı. Ülkelerin, politik ve ekonomik istikrar ile kredi düzeyleri başta olmak üzere 77 kritere göre de- ğerlendirmeye alındığı araştır- maya göre. Hong Kong ve Singa- pur, yabancı yatırım açısından en güvenli ülkeler olma özellikleri- nı koruyorlar. Değlşen blr sey yok The Economist dergisinin bu haftaki sayısında yer verdiği araş- tırma, 2003 "e göre, Türkiye'de bu yıl "pek bir şey değişmediğini" de ortaya koydu. Sıralamaya gö- re Türkiye, yabancı yatınmcıya güven verme açısından yerinde saydı. Savaştan çıkan ve çatışmalann tüm hızıyla sürdüğü Irak'ın en riskli ülke olarak gösterildiği araştırma, AKP iktidanyla bahar havası esmeye başlayan Türki- ye'de aradan geçen bir yıla karşın yabancı yatmm konusunda bir arpa boyu yol gidilemediğinı de ortaya koyuyor. " Yabancı yaünm çekme açısın- dan 2003'ü atıhm yıh ilan eden" AKP'nin de bu alanda sınıfta kal- dığını gözler önüne seren araştır- manın geçen yılki sıralamasında da Türkiye aynı konumdaydı. SANAYİCİ PAHALI ENERJİDEN SİKÂYETÇİ ANKARA (AA) - Sanayiciler, Türkiye'deki enerji fıyatlannın yüksekliğinden ve bu fiyatlarla uluslararası alanda yeterince rekabet edememekten şikâyet ediyor. 1. Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) Zirvesi'nde oluşturulan Enerji Komitesi'nin hazırladığı rapora göre, Türkiye'deki elektrik ve doğalgaz fiyatlan, sanayicilerin dış piyasalardaki rekabet gücünü oldukça azaltan bir seviyede bulunuyor. Almanya'da 6.8 sent. Fransa'da 5.53 sent, Hollanda da 6.21 sent olan elektriğin kilovat saatinde Avrupa Birliği ortalaması da 6.3 sent olarak hesaplanıyor. Oysa elektrik Türkiye'de 9 sentten satılıyor. Doğalgaz fıyatlarında da aynı gelişme yaşanıyor. Bin metreküp doğalgazın satış fiyatı, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan'da 141 dolar, Finlandiya'da 114 dolar, Hollanda'da ise 140 dolar olarak belirleniyor. Doğalgazın satış fiyatı Türkiye'de 164 dolar seviyesinde bulunuyor. Komitenin raporunda yer alan veriler, Türkiye'de elektrik kaçağının yüzde 24- 25'lere ulaştığını. kaçağın yüksek boyutlara ulaşmasının faturasını da elektrik abonelerinin ödediğini ortaya koydu. Buna göre, sanayicilerin otoprodüktör gruplanndan almış olduklan enerji bedellerinin yüzde 3"ünü elektrik iletim sistemi kullanım bedeli, yüzde 13'ünü dağıtım sistemi kullanım bedeli, yüzde 12'sini ^f ise kayıp-kaçak bedeli oluşturuyor. Türkiye 'nin 300 milyar dolarlık dünyapazanndaki payı sadeceyüzde 1 Denîzciler çıkış anyorLEYLAÇEVİK Üç tarafı denızlerle çevnli Tür- kıye'nin 300 milyar dolarlık dünya denız tıcaretinden sadece yüzde l 'lik pay alıyor olması. sektörü ye- ni çözüm arayışlanna yöneltti. De- nizcilik Müsteşarlığı, geçen yıl Av- rupa limanlanna giren Türk bay- raklı gemilerden 162 adedınin, uluslararası denizcilık kurallan şartlarının çeşitli maddelerine uy- madıklan gerekçesıyle girdikleri li- manlarda "tutulmasr üzerine, bundan böyle tam donanıma sahip olmayan gemilenn uluslararası su- lara çıkışına izin vermeyecek bir düzenleme hazırladı. Sektör tem- silcileri ise kötü gidişe dur demek için gemilennı dünya normlanna uygun hale getırmek için harekete geçti. Denizcilık Müsteşarlığı yetkili- leri uluslararası sulara çıkan top- lam 800 adet Türk gemısi olduğunu be- lirterek "yüksek risk grubunda" görül- düğü için gittikleri limanlarda alıkonan gemilenn oranının 2002'de yüzde 24.32 olduğunu bu oranın 2003 'te yüzde 10.59'a düştüğünü ifade ettiler. "Bu ra- kamlar sektörün bilinçlendiğini ve artik eski usullerie giobal ticaret yapamaya- caklannı anladıklannı gösteriyor" di- yen yetkililer, 2004 sonu itibanyla alı- konan gemi sayısını sıfıra indirmeyi he- Panama Uberya Yunanistan Bahama Matta Güney Kıbns Singapur Norveç Panama Dünya Lideri Sıra Bayrak Gemi sayısı GRT Hong Kng Marehat Island —g* - Ingiltere Japony» Sairrt Vıncent 5286 1461 1176 1140 1308 1167 981 1099 711 d 398 2164 741 2731 508 388 835 722 843 416 125305 49911 30860 33928 26290 22815 21721 20868 17904 16549 16926 14525 12254 10074 6063 6196 9630 6163 7298 1000 5447 defliyorlar. Yeni uygulamaya sektör temsilcilerin de destek geldi. Atlanric Denizcilık iş- letme müdürü Feridun Yüksel uygula- maya ilişkin çalışmalann 1996 "dan be- n yürütüldüğünü belirterek "Herkesin buna hazırfaklı olması gerekiyordu. Za- ten işini ciddiye alan armatöıierimiz ge- rekli tedbirleri aldüar" dedi. Türk filo- sunda yeni gemi sayısının az olduğunu belirten Yüksel. "Başlangıçta bazı ma- liyetlerle katlanılması gerekse de birkaç yıl sonra uygulamanın yararlan görülür. Çünkü yabancı limanlarda alıkonan ge- miler yüzünden çok fazla para ve pres- rij kaybettik" dıye konuştu. Kayıp 2.5 milyar dolar Rakamlar da üç denize kıyısı olan ve ıki boğaza sahip Türkiye'de denizciliğin ne kadar ihmal ediliğini gözler önüne seriyor. Türkrye'nin toplam ihracat ve ıt- halatının yüzde 87'si denizyolu ile ya- pılmasına karşın taşımalann sadece yüzde 30'u Türk bayraklı gemilerle ger- çekleşrinliyor. Geri kalan yüzde 70'lik pay için dışanya ödenen navlun (taşıma ücreti) 2.5 milyar dolan buluyor. Türk limanlannın 315 milyon ton olan elleç- leme kapasitesinin (lımanın yükleme ve boşaltma kapasitesi) ise sadece yüzde 50 sı kullanıyor. DÜIVYA EKONOMİSENE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA Bağdat duştüğünde, tüm siyasi yorum- cular, Bush'un ıkincı kez seçilmeyi garan- tilediğıni düşündüler. O günden bu güne köprülerin altından çok sular geçti. Artık, başkanlık seçımlerinın Bush için çantada keklık olduğunu söylemek eskisi kadar kolay değil. sorunlar... Sorunlar... Seçimlere daha 9 ay var, henüz De- mokratik Parti'nin adayı belirlenmedi, bu yüzden sonuca ilişkin biröngörüde bulun- mak olanaksız. Ancak, şu güvenlikle söy- lenebılir. Bush yönetminin önündeki siya- si, ekonomik sorunlar giderek artıyor. Bush seçıme giderken kendisine yö- netülen eleştirileri, "savaş dönemi başka- nı", "başkomutan" kalkanlan arkaana sı- ğınarak, eleştirenlerin yeterince vatanse- verolmadığını imaedereketkisizieştirmek istiyordu. Ne kı hem Demokrat Parti'nin General Wesley Clark, Vietnam gazisi John Kerry gibı geçmişi pariak asker adaylan sahaya sürmesi, hem de ABD halkının savaşa ilişkin algılamalannda baş- layan değişiklik, Bush'un bu taktiğinin ge- n tepme olasılığını da gündeme getirdi. Bush yönetiminin Irak'ı işgal etmek için gerekçe olarak ileri sürdüğü kitle imha si- lahlan, Saddam - El Kaıde ilişkisi gibi ıd- dialann hiçbiri kanıtlanamaz; savaştan sonra Irak'agönderilen silah denetçisi Da- vid Kay "Kitle imha silahlan yoktu" der- ken, savaşta ölen ABD askerierinin sayı- sı 535'e ulaştı, yaralılar sınırlı resmi verile- re göre 3 bini geçti. Bu koşullarda Beyaz Saray tatmin edicı bir açıklama yapamaz- ken Bush'un, "Ben de bilmiyonjm" gibi sözleri halkın, güvenini sarstı. Bush'un ön- cekı pazar günü yaptığı bir TV söyleşisiy- se deyımi mazur görün, uzenne tüy diktı. Cumhunyetçi Parti'nin kalesi Wall Street ABD'de Seçim Kampanyası Kızışmaya Başladı Journal ın sözü dinleniryorumculanndan Peggy Noon'a göre, "Başkan yorgun, kendinden emin olmayan, sık sık ne de- diğianlaşılmazbirgörûntü sundu"... "Ver- diği cevaplara açıklıkgetirmeye kalktığın- da daha da kanştınyordu". Baba Bush'un konuşmalannı yazan ve bugune kadar da hep Bush'u destekleyen Noon'a göre Bush'un, eleştirileri, "Bunlar siyasi pole- mik yapıyor, diye geçiştirmeye kalkma- sıysa hiç yeterii değildi." (08/02). New York Tımes (Ruttenberg, 10/02) muhafa- zakâr basının, ilk kez Bush yönetimini eleştırmeye başladığına dıkkat çekerken The American Prospect editörü Robert Kuttner, Bush'la basın arasındaki uzun balayının nihayet bıttığini ileri sürdü (Bos- ton Globe, 11/02). ABD tırajı 4 milyona ulaşan, muhafazakâr Time Magazine'ın kapai}\na"Bush'unbirgüvenilırtiksorunu var mı?" başlığını atmasıysa aynca önem- lıydi. Bu, muhafazakâr yorumcuların, Bush'un, tümüyle neoconlann elinde olan basın ve propaganda ekibini beceriksizlikle suçlamalan da ilginçti. Gerçekten de muhafaza- kâr kesimin kaygılanmak, hatta paniğe kapılmak için başka önemli gerekçeleri de var. ABD ekonomısınde ge- lişmeler, düşük faizlere, vergi indirimlerine ve muazzam sa- vaş harcamalanna rağmen Bush'un seçim şansını arttı- racakyönde ilertemiyor. Evet bir ekonomik büyüme söz konusu ama ekonomistlerin büyük çoğunluğu bu büyu- George VV. Bush menin işsizliği beklenen oranda azaltmadığında hem- fikir. Şirketler yeni iş alanlan açamazken hizmet sektörün- de, özellikle yüksek teknolo- ji, bilgi işlem alanlannda "üre- timi", vasıf düzeyi yüksek, In- gilizce konuşan, buna karşı- lık ABD'deki benzerierinden çok daha düşük ücrete çalış- mayahazırnüfusun bulundu- ğu Hindistan gibi Asya ülke- lerirte taşıyorlar. Böylece şir- ketlerin yenıden yapılanma sürecinde ilk kez beyaz ya- kalı işçiler de işlerini kaybediyoriar (Ro- ach, Giobal Economic Forum, 13/02) Ekonomik büyüme işsizliği azaltamaz- ken mali istikrarsızlığı körüklüyor. Bırtaraf- tan artmaya devam eden bütçe açığı dı- ğer taraftan dolann sürekli değer kaybet- mesıne karşılık genişlemeye devam eden dıştcaret açığı (Bloomberg, 13/02). Bush yönetimin ekonomiye hâkim olamadığını gösteriyor. Nite- kim geçen hafta Tüketici Gü- ven Endeksinin" özellikle dü- şük gelır dılımlerinde beklen- medik bir biçımde gerilemesi (Wall Street Journal, 13/02) seçimlere doğru ekonomik büyümenin geleceği üzenne kocaman bir soru işareti koy- du. Ylne klmllkler önemli, polrtlkalar degil Ekonomik yönetim ve dış JohnKerrv polıtika alanlannda Cumhu- rıyetçi ve Demokratik parti arasında köklü, stratejik farklann olmaması, ABD se- çim kampanyalannda baş- kan adaylannın, kışısel özel- liklennın belirleyıcilık kazan- masına neden oluyor. Yukanda değindiğim gibi, Bush'un "başkomutan", "güveniliradam" imajlannın aşınmasına ek, ekonominin de Bush lehıne sinyaller ver- mekte zorianması. seçimle- re daha dokuz ay olmasına rağmen karşılıklı çamur atma yanşını, şımdiden daha önce hıç görülmemiş bir düzeye çıkardı. Demokratik Parti, asker geçmışli adaylarının elini güçlendirmek için Bush'un Vietnam Savaşı döneminde, cepheye gıtmeyıp sıvil savunma teşkı- latında görev yaptığını sürekli vurgular- ken önceki hafta, Bush'un bu dönem kayıtlarındaki düzensizliklerine dikkat çekmeye, Bush'un uçuş sertifıkasını ye- nilemek için yaptırması gereken sağlık kontrolüne gıtmeyerek (Bush'un lyileş- mış alkolık olduğuna ilişkin söylentileri anımsatır biçımde..) hakkını kaybetme- sıne, sonra da erken terhis olmasına iliş- kin kımı soruları gündeme getirmeye başladı. Hatta kimilerine göre Bush'un sağlık kayıtlarının bir kısmı, Bush'un adamı Dan Bartlett tarafindan yok edilmiştı (The Independent, 13/02). Buna kar- şılık muhafazakâr basın, Demokratlann müstakbel adayı, Vietnam gazisi, bol erginy@tr.net madalyalı Kerry'nin, Vietnam Savaşı karşıtı toplantılarda çekilmış resimlerini, savaş karşıtı yazılannı bulup ortaya dök- meye başladı. Bu karşılıklı çamurlaşma, Bill Clinton-Monika Levvinsky skan- dalını ortaya doken Drudgereport adlı WEB sitesinde bu kez Kerry'ile ilgıli, benzer ıddıalar ortaya atılmasıyla yeni bir boyut kazandı. Seçim tarihi yaklaş- tıkça bu karşılıklı çamur atmanın daha ileri boyutlara ulaşması bekieniyor. Şimdilik bu süreçten, Bush yönetimi- nin zararlı çıktığı söylenebilir. Kamuoyu araştırma kurumu The Gallup'un en son verilerine göre ABD halkı arasında savaşı destekleyenlerin oranı aralık ayında yüzde 65'ten bugün yüzde 49'a düşmüş. Son, Washington Post-ABC News anketine göre. Bush'un "dürüst politikacı" olduğunu düşünenlerin ora- nı geçen yaz yüzde 77 iken bugün yüz- de 52'ye gerilemış. Ankete katılanlann yüzde 54'ü de Bush'un kitle imha silah- lan konusunu ya abarttığını ya da bile- rek çarpıttığını düşünüyormuş (Was- hington Post 13/02). Anketler halen Kerry'nin, Bush'tan 10 puan önde girti- ğini de gösteriyor. Anketler bir şeyi daha gösteriyor. ABD seçmenı neredeyse tam ortadan bölün- müş, katı bir biçımde kutuplaşmış. Bu durum, The Atlantic Monthly dergisin- de yayımlanan ayrıntlı bir çalışmaya gö- re (Josua Green, Ocak/Şubat sayısı), seçim sonuçlarını, hâlâ kararsız olan azınlığın (kı bunlann çoğunluğu yukan- da değindiğim beyaz yakalılardan olu- şuyor) yoğun olduğu 10-15 eyalet belir- leyecek. Ama yıne de unutmamak ge- rekir kı yeni bir savaş. anı bir "terör olayı" bu görüntüyü Bush'un elıni güç- lendirecek yönde yenıden şekıllen- direbilir. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Küresel İşsizleşme Yaklaşık iki yüzyıl önce kapitalizmin doğumunda, işçinin fiziksel olarak özgürleşmesi gerekiyordu. Günümüzde kapitalizm, artık emeğini satacak bi- çimde özgürleşen işçi aramıyor; eğitimli, en ileri teknikleri kullanabilecek kadar becerikli ve bilgili iş- çi anyor. Bu değişimin kaynağında, genel olarak teknolojik ilerieme, daha özelde de bilişim (bilgi+ile- tişim) teknolojilerindeki hızlı gelişmeler yer alıyor. Yeni gelişmeler, işçileşmeyi de çok yönlü biçim- de etkiliyor. Bunlardan biri, ABD finansman firma- sının, gelecek üç yılda 800 bilgisayar mühendisinin işine son vereceğini açıklamasıdır. ABD'de bir mü- hendise yapılan yıllık ücret ödemesi, ortalama 150 bin dolardır. Oysa Hindistan'da mühendis başına yıllık ödeme 20 bin dolar kadardır. Firma, yazılım işi- ni bu yöntemle çok ucuza getiriyor. Bunun gibi, ya- kın yıllarda, ABD'de radyoloji uzmanı doktoriann sayısının azalacağı, MR verilerinin hızla Uzak As- ya'ya ulaştırılacağı ve hastalıklara aynı kalitede ta- nı konulacağı öne sürülüyor. Verileri ileterek hasta- lıklara tanı konulmasının, işçilik maliyetlerini yakla- şık onda bir oranında azaltacağı hesaplanıyor (In- ternational Herald Tribune, 7 Ocak). Sovyetler Bir- liği'nin dağılmasından sonra, ABD araştırma kuru- luşlan Rus bilim insanlanna projeler göndererek çok ucuza araştırma yaptırmaya başlamışlardı. Son yıl- larda işi ucuz işçinin ayağına taşıma süreci yayılı- yor ve hızlanıyor. Kısaca, küreselleşme sonucu, kimi önemli hiz- metlerin üretiminin azgelışmış ülkelerde yaptınlma- sı sürecine giriliyor. İşi ucuza getimnenin birdiğeryöntemideABDor- taklıklarının, mal ve hizmet üretimlerini, gelişmekte olan ülkelerin kıyılarındaki serbest bölgelere aktar- malandır. ABD'de iş alanlannın kaybı sayılan bu du- rum, sendikaları ve meclisleri ayağa kaldınyor. ABD hükümeti, iş alanlarının ülke içinde kalması amacıy- la önlemler almaya zorlanıyor. Tartışmalar, serbest ticaret ve mal-hizmet üretiminin başka yerlere ta- şınmasında düğümleniyor; geleneksel olarak, ya- bancı mallara karşı yükseltilen korumacılık duvar- ları, şimdilerde iş bulma konusunda korumacılığı da kapsayacak biçimde genişlemiş bulunuyor. Küreselleşmenin bu yeni yüzü, hiç kuşkusuz, sö- mürü oranını arttırıyor. Yapılan hesaplara göre, işin, kıyı yatınmları sonucu yaratılan katma değerin yüz- de 22 ! si Hindistan'a giderken geriye kalan yüzde 78'i ABD'ye kalıyor (Aynı kaynak, 7/8 Şubat). özet- le, sermaye, küresel dünyada, bilgili ve de ucuz iş- çi anyor; iş süreci, çok sınırlı da olsa, küreselleşi- yor. Bilgili işçisinden kendi hizmet üretimi için ya- rarianamayan Hindistan gibi ülkeler, uluslararası sermaye açısından çok çekici oluyor; çünkü kâr oranlan aşırı biçimde arttınlıyor. • • • ABD-Hindistan ıki ayn uç; bu iki uç arasında yer alan çok sayıda ülke var. ABD sermayesi, Hindis- tan işçisinden yararianıyor; bu süreçte Hindistan edilgendir; gençlerini eğitip beklemekten başka bir şey yapamaz. Oysa, küreselleşme sürecinde etkinlik kazanma- ya çalışan; çok etkin olan ülkeler de var. Bu ülkeler insanlannı hem bilgili yetiştiriyor hem de kendi üre- timlerinde çalıştınyor. örneğın Güney Kore, Irianda gibi ülkeler araştırma ve geliştirmeye öncelik veri- yor, kendi Ar-Ge kurumlannı güçlendiriyor; mal ve hizmet üreten gırişimlerini Ar-Ge yapmalan amacıy- la destekliyor. Bu ülkelerin çok önemli bir özelliği var; bilgi üretimini ulusal bir politikaya oturtuyor, bilgi toplumuna geçişi kendi haline bırakmıyor, bu konuda tüm ekonomiyi kapsayan planlı bir yakla- şımı benimsiyor. Bu ülkeler, eğitimli işçilerini önce- likle kendi mal ve hizmet üretimlerinde değeriendi- riyor, bu ülkelerin bilgili işçileri kendileri için, kendi ülkeleri için üretiyor. Ve bu ülkeler, kişi başına gelir- lerını hızla arttırıyor; gelişme merdiveninin basa- maklannı hızta çıkıyor. • • * Bu sırada, Türkiye'yi yönetenler ne mi yapıyor? Hükümet, en önemli ulusal Ar-Ge kurumu olan TÜ- BlTAK'ı on ayı aşan bir süredir çalışmaz durumda tutuyor, üniversitelerin araştırma amacıyla kullana- caklan döner sermaye gelirlerini bütçeye gelir ola- rak kaydediyor, YÖK Yasası ile üniversitelere el koy- mayı temel amaç ediniyor, ilk ve ortaöğretimde öğ- retmen ve yöneticileri bir yerden bir yere sürgün et- mekle uğraşıyor. Ulusal ekonomiyi bilgi veteknoloji eksenli olarak planlayamayan hükümet, eğitimi de iyice çökerti- yor. Eğitimde ve işsizliğe çözüm bulmadaki yeter- sizlikler, kaçınılmaz olarak, toplumsalçılgınlıklarya- ratıyor. Eğitimli işsiz gençlerin on binlercesi, sanal bir umudakoşmakzorunda kalıyor; "popstar" sal- gınına sarılıyor. Sonuçta, Türkiye insanı, küresel işçileşme süre- cinin bile dışında kalıyor. yakup@metu.edu.tr Gişe memuruna standart • ANKARA (ANKA) - TSE, otoyol ve köprü gişe memurlanna standart getirdi. Buna göre gişe memuru dürüst olacak ve giyimine dikkat edecek; iş disiplinini, temizliği, düzeni ve işe devam gibi konülan bilecek ve uygulayacak. Memura lise ve dengi okullardan mezun olma şartı getiren standarrta, dört işlem gerektiren matematik hesaplannm yapılabilmesi de öngörüldü. Tütün üpeticisine destek • MALATYA (Cumhuriyet) - Tekel Genel Müdürlüğü'nce Malatya ve Adana'daki tütün üreticileriyle bu yıl sözleşme imzalanmaması tepkilere neden oldu. CHP Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu Türkiye'de sigara üreten 6 fabrikadan birinin Malatya'da olduğuna dikkat çekerek "Malatya Sigara Fabrikasf nın bahçesi olan kentte tütün ekimini yasaklayarak bu fabrikanın da kapatılacağının ayak sesleri duyurulmak isteniyor" dedi. Güneydoğulu leşvik'ten memnun • DİYARBAKIR / MALATYA (Cumhuriyet) - Kışi başına düşen ulusal gelirin 1500 dolann altında olduğu kentlerde yatınmın teşviki için çıkanlan yasa, Güneydoğu Anadolu'da memnuniyetle karşılandı. Bazı işadamlan yasanın yetersiz kalmaması için tanıtım yapılmasını önerirken bazılan bölgenin tekstil lojistiğinin değerlendirilmesini istedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear