Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 ŞUBAT 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
PetroHş tek başma!
Petrol-lş, bırulusal kuruluşu, TÜP-
RAŞ'ı savunuyor, tek başma!
Petrol-lş, yıllık cirosu ve piyasa
değeri bakımından 5 milyar dolann
üzerinde olan dünyanın en mükem-
mel 500 buyük şirketi listesinin içi-
ne 480'inci olarak girebilen TÜP-
RAŞ'ın, rafineri faaliyetleri ve ekono-
mik açıdan son derece güçsüz du-
rumdakı bır şirkete satılarak neden
elden çıkanlmak istendiğini anlaya-
mıyor. Petrol-lş, Türkiye'nin yıllık ver-
gi gelirinin yüzde 20'sini tek başma
karşılayanTÜPRAŞ'ın, "birparavan
şirkete, karaparaaklayıcısı konumun-
dakibirşirkete" devredilmesine kar-
şı çıkıyor. Petrol-lş, TÜPRAŞ'ın sa-
tılmasına ilişkin Ozelleştirme Yük-
sek Kurulu karannın iptali için dava
dilekçesini gelecek hafta Ankara'da
mahkemeye sunmaya hazırlanıyor.
Petrol-lş, bir ulusal kuruluşu, TUP-
RAŞ'ı savunuyor, yapayalnız...
Gümüşhacıköy'den
uyarı
Amasya'nın eski Gümüşhacıköy
Beledıye Başkanı Mustafa Yük-
sel, "llçede sağ partiler birleşti,
AKP adayı Ismail Uysal'/ destek-
liyorlar" diyor. "AKP, TEKEL işlet-
me evindeki 400 işçiyi emekli etti,
birkısmını da Bafra, Tokat ve Sam-
sun 'a gönderdi. Şimdi de yerel se-
çimler öncesi aynı TEKEL işletme
evine yeni işçi alacaklannı söyleye-
rek, ilçedekileri minibüslerle Amas-
ya 'ya, Iş ve İşçi Bulma Kurumu 'na
taşıyorlar, sırf oy alabilmek için"
diyor. CHP'den belediye başkan
aday adayı Mustafa Yüksel uyarı-
yor: "AKP, CHP'nin kalesi Gümüş-
hacıköy'ü düşürmeye kararlı, aman
dikkat!"
ISIK KANSÜ
Eve donmek1993 yazıydı. Şair Behçet Aysan,
! Sıvas'a gitmek üzere evinin kapısından
çıktı. Eşi Adviye'ye sanldı, merdivenlere
doğru yürüdü. Bir şey unutmuşçasına,
dalgın, hızla geri döndü. Bir kez daha
sanldı... Behçet Aysan o eve bir daha
hiç dönmedüStvas davasının 17
Şubat'ta duruşması var. Sanıklardan
bazıları dilekçe vermişler, "eve dönmek"
istiyorlarmış! Bu yıl "Susmalar Kitabı"
adlı yapıtıyta Behçet Aysan Şiir ödülü'nü
kazanan Aydın Şimşek, "Toplu
öldürümler tarihi, ışığın karanlığın
içerisinde tutsak edilmesine yöneliktir
hep. Ve bu tarihten hem bireysel, hem
de toplumsal travmalar kalır geriye"
demekle kalmıyor, vıcdanlara sesleniyor:
"Behçet Aysan, şiiri ve duruşuyla bir
yüzleşme olanağı. Unutulmamalı,
utançla sürgit yaşanmaz, yaşlanılmaz."
1995'te, cumhuriyetçiltği,
laikliği Islamlaştırmakgerek-
tiğini söylemiş. Bugün, cum-
huriyet rejiminin attını oyacak
Kamu Yöneömi Temel Kanu-
nu Tasansı'nın baş miman.
Başbakan da ona kefıl.
1988'de, bir siyasal Istem-
cmın "bilginin vebilimin din-
selleştirilmesini" öneren ki-
tabını Türkçeye çevirmiş.
1996'da Yard. Doç. Dr. Yah-
ya Fidan ile biriikte yazdığı
"İşletme Yönetimi" kitabı-
nın Prof. Dr. Tamer Koçel'in
Hâlâ orada
•işletme Yöneticiliği' kitabın-
dan intihal (çalıntı) olduğu
anlaşılmış. Bugün, birbilim-
sel kuruluşa, TUBİTAK'a dö-
nük siyasa! operasyonun ba-
şında. Başbakan da ona ke-
fil. Yakın geçmişte, Istanbul
Anakent Belediyesi'ne bağ-
lı Istanbul Gaz Dağrtım Şir-
keti'ndeyönetim kurulu üye-
siyken yaptığı uygulamalar-
dan dolayı denetim birimle-
rince soruşturulmuş ve hak-
kında "ihaleye fesat kanştır-
ma" savıyla dava açılmış.
Bugün, tüm denetim kurul-
larının kaldınlmasını yasal-
laştırmak istiyor. Başbakan
da ona kefil. Dün, "Kuran
kurslan açmak, imam hatip
liselerinde eğitim ve öğre-
timin daha verimli hale gel-
mesi için her türlü çalışma-
yı yapmak, mezunlan ara-
sında irtibatı sağlamak"
amacıyla EnsarVakfı'nı kur-
muş. Bugün, dinci örgütlen-
meleri izlemek üzere oluştu-
rulmuş kurul adına rapor ha-
zıriıyor, ancak bu raporu su-
narrnyor, çünkü Milli Güven-
lik Kurulu'na alınmıyor. Baş-
bakan da ona kefil.
Siyasal Islamcı, intihalci,
hakkında yolsuzluk şuçla-
masıyla dava açılmış Ömer
Dinçer, halen Başbakanlık
Müsteşan.
Başbakan da ona kefıl.
Yerel Demokrasi
ve Yolsuzluk
Yrd. Doç. Dr. FARUKGÜÇLÜ
Abant İBÜ-1İBF Öğr. Üyesı
Ülkemiz özellikle son yirmi
yıldıryoğun biryolsuzluk çem-
beri içinde çırpınıp durmak-
tadır. "Devlet malı denizye-
meyen domuz" deyişinin do-
ğal bir sonucu olarak yolsuz-
lukları yapanlar kamu malı-
nın ve Hazine'nin talan edil-
mesini temel amaç edinmiş-
lerdir. Bu yolsuzluk girdabın-
dan nasıl çıkılır, diye henüz
net yanrtı olmayan sorular so-
rulmaktadır. Kuşkusuz yol-
suzluklann panzehiri demok-
rasi ve şeffaflıktır. Ancak de-
mokrasiden kimin ne anladı-
ğı da önemlidir.
Yoteuzluklann yoğun bir biç-
minde konuşulduğu bir se-
çim ortamında seçtiğimiz 550
milletvekilinden en az yüzü-
nün, değişik yolsuzluk isnat-
larına muhatap olmuş ve yar-
gılanmış kişiler olması ve bu
konuda kendimizi de sorgu-
lamamız gerektiğini ortaya
koymaktadır.
Demokrasinin beşiği dedi-
ğimiz yerel yönetimler acaba
ne durumda dediğimizde kar-
şımıza daha korkunç bir man-
zaraçıkmaktadır. O halde yol-
suzluk acaba kanımıza mı iş-
ledi, dıye bir soru sormaktan
kendimizi almak pek de müm-
kün görülmüyor. Önceden sol
siyasiler yolsuzluklara karşı
aşırı hassastlar. Eski SHP'li
bazı belediyelerin haklı hak-
sız bazı yolsuzluk olaylanna
adının karıştınlması, solun te-
mel seçim malzemesi olan
dürüstlüğü de elinden aldı.
Sağ seçmenin nedense yol-
suzluk söylentilerine karşı sol
seçmen kadar duyarlı olma-
dığını görüyoruz.
Peki son beş yılda
neler oldu?
Incelememize konu olan
3226 belediyenin başkan ya
da üst düzey yöneticilerinin
(seçimle gelen) adlarının de-
gişik yolsuzluk olaylanna ka-
nştığını görüyoruz.
Yargıtay, Danıştay, bölge
kJare mahkemeleri, yerel mah-
kemeler, Içişleri Bakanlığı Tef-
tif Kurulu verileri dikkate alın-
dığında;
- 48 beledıye üst düzey yö-
neticisi hakkında zimmet,
- 272'si hakkında görevi kö-
tüye kullanma,
- 311 'i hakkında emniyeti
suiistimal, görevi ihmal,
- 149'u hakkında Imar Ka-
nunu'na muhalefet,
- 229'u hakkında da diğer
suçlardan dava açıldığı ve lü-
zumu muhakeme kararı ve-
rildiği görülmektedir.
Böylece halkımızın özgür
iradesiyle seçtiği yerel yöne-
ticilerin en az üçte biri sanık
durumunda.
Sayıları kırk bine varan köy
muhtarlarını da dikkate aldı-
ğımızda durum daha da va-
him boyut almaktadır. Seçil-
diğinde ilk iş olarak rakipleri-
ne ve kendilerine oy verme-
yenlere haksız ceza kesen,
topladığı köy paralarını ce-
bindetaşıyan, kendi gereksi-
nimleri için kullandığı için yar-
gılanan muhtar sayısı hiç de
azımsanacak ölçüde değil-
dir.
Yine saptanabildiği ölçüde
en az bin üç yüz belediye baş-
kanı ve belediye yetkilisi hak-
kında suç duyurusu yapılmış-
tır.
O halde son yıllarda siya-
setin yozlaşması, siyasetin ti-
caretle iç içe girmesi, parası
olanın siyaset yapabilir hale
gelmesi, yerel yönetimlerde
demokrasi kavramını tartışı-
lır hale getirmektedir.
Belediye meclis üyelerinin,
ihtiyar heyeti üyelerinin gö-
rev ve yetkilerinin sınırlı ol-
ması tek adam demokrasisi
gibi garip bir olguyu karşımı-
za çıkarabilmektedir.
Demokrasinin yerel yöne-
timlerden başladığını savu-
nanlar yerel yönetimlerin ye-
terince denetlenemediğini,
belediye meclis üyelerinin gö-
revlerinin kısıtlı olduğunu hal-
kın yerel yönetimlere katılı-
mının yok denecek kadar sı-
nırlı olduğunu da dikkate al-
mak durumundadırlar.
Elbette ki demokrasiyi sa-
vunmak, seçimi savunmak
zorundayız. Ancak seçtiğimiz
kişileri denetleyemememizya
da seçilen insanların seçen-
lere ihanetinin cezasız kal-
ması, yerel demokrasinin bel-
ki de en ciddi eksikliği olarak
düşünülebilir.
YARARLANILAN KAY-
NAKLAR:
- Danıştay, Yargıtay, bölge
idare mahkemesi kararlan,
- Değişik gazetelerde yer
alan haberier.
Yine aynı kadrodan
Kuvvet komutanlan ve general-
ler, Vakit gazetesinde çıkan "Onba-
şı Bile Olamayacakların General
Olduğu Ülke" başlıklı ve 'Asım Ye-
nihaber' takma adla yazılmış yazı
için dava açmışlardı. Vakit gazete-
si de Asım Yenihaber'in kimliğini
aylardıraçıklamıyordu. Davayı açan
generallerin avukatı Bilgin Yazıcı-
oğlu, geçen hafta mahkemeye bir
dilekçe ile başvurarak, Asım Yeni-
haber'in RTÜK üyesi D. Mehmet
Doğan olduğunu ileri sürdü.
D. Mehmet Doğan, kimdir?
D. Mehmet Doğan, ttpkı Başba-
kan Recep Tayyip Erdoğan'ın baş-
danışmanlarından Nabi Avcı gibi,
Türkiye Yazarlar Birliği'nin kurucu-
sudur. D. Mehmet Doğan, aynı za-
manda Türkiye Yazarlar Birliği'nin
"şeref" başkanıdır da. D. Mehmet
Doğan ve "şeref" başkanı olduğu
Türkiye Yazarlar Birliği, Türkiye Gö-
nüllü Teşekküller Vakfı'nı kuran 80'i
aşkın siyasal Islamcı kişi, dernek ve
vakfın arasında da yer almaktadır.
Türkiye Gönüllü Teşekküller Vak-
fı'nın kuruculanntn büyükbölümü,
AKP'nin ğenel yönetiminde so-
rumluluk üstlenmişler, AKP millet-
vekili seçilmişler, AKP iktidannda
bürokrasinin önemli noktalarına
gelmişlerdir.
Türkiye Gönüllü Teşekküller Vak-
fı'nın, 28 Mayıs 1998'de düzenle-
diği ve bugünkü Başbakanlık Müs-
teşan ömer Dinçer'in de görüşle-
rını açıkladığı "Demokrasi Kurulta-
yı" sonunda yayımlanan bildiride,
"rejimin yeniden tanzimi" isten-
mıştir.
Cumhuriyet rejimini "tanzim"et-
mek isteyenlerin yollan, nedense
hep aynı yerde kesişmektedir. Bu,
amacı belli bir kadrodur.
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakCa turk.net
ÇtZGtLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci ı mynet.com
OTOBÜSTEKİLER KEMALURGENÇ k_urgenc(q yahoo.com
V M <k <ty*«k»
HAYAT EPİK TİYATROSU MISTAFA B/LG/A
StZtNKtLERLE BİZİMKİLERtN &ÖRÜSMELEftlNbEN
t y i H/VBERtER &ELSE DE 5U 14 $UB*T &ERCEKTEN
"SEV6tL±LER SÜNÖ" OLSA. DESİL « t
İsmail ÇİFTÜK
20 Marî 1968 - 20 Kasım 2003
Mister
I will ahvays love you
Elmas SÖNMEZ
TARİHTE BUGÜN MLMTAZ ARIKAN 14Şubat wutr.mumtaz-arikan.com
BAĞ-KUR 111478601 No'lu sağlık karnemı yıtırdım. Hükumsuzdür.
VEDÎA KAMAN
CLAUDE FARRERE 'IN KONFERANSI..
4931 'P£ 8UGÜN,
MİÇTI. TÜKK DOS7TJ
£&ESlY/4rr VE /2O-
ŞEN YAZ-' 7~A/SZ/ Ü2-EfSrM0E
SONRA, R.OMANIN Y/4Pt£lYLA /ÇG/U g/L-
GİLEg. VEKMİŞT/. OMA SÖfZEj İLK DÜŞÜ-
HCJLMES/ GEI&EKEKt ÇEY /COMU YOU. 8t/£- &.
MANI (NSAN VÜCUPUMA SENZErEN FMIXEe>
İSK-ELETİ, OtZ-GANCAHJ, ETt VE CE/SlSİ OL- '
MAKLA BlRLlKTE, YAŞAMASIHtM 0>A &4Ş
ŞUL OU3UĞUMU gSLlZTMIfri. AYI2.ICA
PUYGULARI PA UMUTULMAMAUYPl'.,
i
SAGNAK
NtLGÜN CERRAHOĞLU
• ••Hoşgeldin Ortaçağ
Son zamanlarda ne zaman TV'de bir tartışma prog-
ramı açsam, dini konularia karşılaşıyorum. Bunlann
arasında en popüler olanı mesela "Isa gelecek mi?"
tartışması: "Isa dönecek mi, dönmeyecek mi? Müs-
lümanlık bunu kabul eder mi, etmez mi" geyiği ica-
bında on beş günde bir yapıhyor ve sabahlara dek
sürüyor.
Uykusuz kalmak pahasına her seferinde saatlerce
TV karşısında kalakalıyorum. 1200'ler, bilemediniz
1300'lerde yapılan tartışmaların 2000'lere sarkması
beni çocuksu bir hayretle tekrar tekrar teslim alıyor...
BirTV ekranmda ortaçağ tartışmalarıyla karşılaşmak
beni çok şaşırtıyor. Bu başlıbaşına bana çarpıcı bir
paradoksmuş gibi geliyor...
Isa'yı kim öldürdü?
"Ucu bucağı olmayan bu tartışmalarherhaldeyal-
nız bize mahsus..." derken geçenlerde bir akşam
"CNN"de benzer bır tartışmayla karşılaştım. Tartış-
ma, hattatartışma da değil "hesapiaşma' konusu 'Isa'yı
Kim öldürdü?" polemiği idi. "Bu da nerden çıktı?"
derken mesele aydınlandı. Amerikalı aktörMel Gib-
son "Isa'nın çarmıha gerilmesini'1
anlatanbirfilmyap-
mış. Ortalık birbirine girmiş. Isa'nın çarmıha gerilme-
sinden meğer "Yahudi ırkını" sorumlu tutmuş Gibson...
Mel Gibson'ı en son '50 'li yıllar Amerikan komedi-
lerini anımsatan "Kadınlar Ne ister?" filminde izlemiş-
tim. Bu tür bir polemiği ateşleyecek son isim olaca-
ğını düşünürdüm. Yakışıklı, hafif, tam Hollyvvood ürü-
nü bir adam. Meğerse "bom again Chhstian" tabir
ettikleri cinsten "köktenci" bir Katolikmiş. "Tekerteği
keşfedenler" gibi bir süre önce, sil baştan "dini kö-
kenlerini" keşfetmiş. Ve öyle koyu Katolik olmuş ki,
"Vatikan'ın reformlannı" bile tanımaz olmuş. Ayinle-
rin geçmiş çağlardaki gibi "Latince" yapılmasından
yanaymış. Cuma günleri ağzına zinhar "ef koymaz-
mış". Bu da bir tür "Katolik orucu" oluyor.
Katolik ülkelerde onca yıl yaşadım. Böyle bir Ka-
tolikle hiç karşılaşmadım. Vatikan'dan daha muhafa-
zakâr bir Katolik hiç tanımadım. Seküler yaşam bi-
çimlerinin hâkim olduğu Avrupa ülkelerinde böyle bi-
rine yan meczup gözüyle bakılır. Ama köktendinci
Bush Amerikasında durum farklı. Dincilik ve din kav-
galan Holyvvood'u bile sarmış.
Bush'un haçlı Amerikası...
Ekibiylegüne "dua" ile başlayan, "Tann" lafını ağ-
zından düşüımeyen Bush'un "haçlı Amerika"sır\da
Amerikalıların çoğu pazar günleri mutlaka kiliseye gi-
diyormuş. Küçük yerlerde "ayine gitmeyenler" dış-
lanır, yadırganır olmuş. Böyle bir Amerika'dan çıktığı
için tabii Gibson'ın filmi ayn bir önem kazanıyor.
Hıristiyan dünyası ve Yahudiler filmi müthiş ciddi-
ye alıyor. "Isa'nın çarmıha gerilmesindeki" sorumlu-
luğun haksız biçimde Yahudilerin üzerine yıkılmasın-
dan şikâyet eden Musevi cemaatlen tarihi ve dini ger-
çeklerin çarpıtıldığını iddia ediyorlar ve filmi anti-se-
mit propagandayla suçluyorlar.
CNN'de izlediğim tartışmaya katılan Yahuditer "8u
filmigörüp rencide olmayacak tek Musevi yoktur" di-
yordu: "Yahudilerin hepsi olabilecek en 'kötü' özel-
liklen'e gösterilmiş fılmde. Yüzünde insani ifade ta-
şıyan tek Yahudi yok... Vıcdanı olan herkes bu filmi
ret etmeli..." Bu görüşü savunan Yahudi cemaatlen
filmin gösterime girmesini protesto ediyorlar. Bizde
"Ararat"a posta koyan çevreler gibi tıpkı...
Yahudilerin böylesine büyük direnç göstermesinin
nedeni, filmin derin bir yarayı durduk yerde yeniden
açması. Yahudiler II. Dünya Savaşı'nda uğradıklan "soy-
kınm" dahil yüzyıllar boyunca yaşadıkları her türlü
baskı ve zulmü Hıristiyanlar tarafından kendilerine
yöneltilen "Isa'yı çarmıha geren ırk suçlamasına"
bağlıyorlar. 2000 yıllık maziye uzanan mesele öylesi-
ne derin ve köklü polemiklere yol açmış durumda ki
Gibson'ın filmini "Isa'yı Kim ö/dürdü?"başlığıylaka-
pak yapan "Newsweek" bu haftaki son sayısında
tartışmaya "on sayfa" ayınyor.
25 Şubat'ta ABD'de 2000 sinema salonunda bir-
den vizyona girecek olan fılmden ılk hafta sonu bek-
lenen hasılat 30 mılyon dolar. Filmi misyoner ruhla
"gençleri dine yaklaştırmak amacıyla" yaptığını iddia
eden Gibson, gerçekte "Haçlı Bush Amerikasının'sa-
tışını yapıyor. Kritik bir seçim arifesinde piyasaya çı-
kan film ne var ki, Gibson zihniyetine yakın olan
Bush'un kampanyasını olumsuz etkileyebilir. Yahudi
lobileri malum.. Amerikan seçimlerinin yönünü etki-
leyebilecek büyük bir güce sahipler çünkü.
Ortaçağ tartışmalannın hayatın bu kadar içine gir-
mesi; TV'lere, basına, Holywood'a ve politikaya bu
kadar nüfuz edebilmesi ürkütücü. Ürkütücüden de öte
dehşet verici gerçekte.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5
SOLDANSAĞA:
1/Mütareke or-
tamında Istan- 1
bul'da loırulan 2
veKurtuluşSa- 3
vaşı'na karşı
yürüttüğü ça-
lışmalanylata-
nınan örgüt. 2/
"Şiirler" anla-
mındaeskisöz-
cük... Gümüş-
balığınınküçü- 9
ğü. 3/ Denizli
ilinde, travertenleriyle
ünlü turİ2m merkezi. 4/
Müstahkemyer... Yok-
tan var etme, yaratma.
5/ Mısır imparatorlu-
ğunun en parlak dö- 5
nemindeki başkenti. .
Sularını bir denize ya
da göle gönderen böl- 8
ge. 6/Pıston... Bır şe- 9
yin esas rutulan yüzü. 7/ Kuşlann tüy değiştirme za-
manı. 8/ Aylık... Bır nota. 9/ Bir tür küçük zurna.
YLTCARTOAN AŞAĞIYA:
1/Devlet yönetiminde akrabalara ve özellikle yeğen-
lere yapılan iltimas. 2/E1 ya da yüz hareketleriyle gös-
terme... Birhaberajansınınkısayazılışı. 3/"Banader-
ler — yükünü sen götür Benim yük götürür derma-
nım mı var" (Karacaoğlan)... Evlenmemiş kimse. 4/
Siirt'in bir ilçesi... Kütahya'nın Simav ilçesinde bir
kaplıca. 5/ Kuran'da bir sure. 61 İri lekeli kır at donu.
II Belli bir amacı olmayan, dayanaksız söz... Üfle-
meli bir çalgı. 8/ Afnka'da bir ırmak... Yakın jeolo-
jik döneme ait tortul çökellerden oluşan soluk san
renkli toprak türü. 9/ Geceleyin açık havada sevgi du-
yulan biri içirtmüzik aracıyla verıleifcküçük konsef