Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1CŞUBAT2004SALI CUMKUBİYFT; SAYFA
17
™j Oğrenciler boş sınaı
a kâğülannt BM'ye
5 gönderin...
sE Annan, bütiin boş-
1? luklan dolduruyor!
>
Etektronik posta: denizsomecumhuriyetcom.tr Teh 0,212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97
- Solda arayış bitmemiş...
"Sol biter. aravıs bitmez!"
Pop
Televizyondan
Türkiye'yi
sarıp
sarmalayan
"popstar" fırtınası
yenisi başlayıncaya
kadar dindi. Fırtınanın
sonunda müzik eğitimi
almamış ve şarkıcılık
hevesi kasetçiler
çarşısında sönmüş bir
delikanlı Türkiye'nin
"popstar"ı ve bu arada
güzellik yanşmasından
ödüllü bir genç kız da
"sunucustar" oldu.
Medyamıza hayııiı ve
uğuıiu olsun. Ancak
bu "popyanşma"nın
sonunda galiba bir de
kaybeden vardı. O da
sanınm yıllann tiyatro
sanatçısı Haldun
Dormen'di. Yanşmada
uzun süre "popstar"ın
adını yerel lehçeyle
söylemekte sakınca
görmediği gibi finalde
de "güzel" sunucunun
yardımcısı sıfatıyla
sahneye çıkmaktan
kendini alamadı.
Bileşke .*
Akif Kökçe: +W
"CHP'de mi *~
birleşilecek; SHP'de
mi birleşilecek? Bu
gidişle tartışmaya
gerek kalmayacak:
fran'la birleşilecek!"
aradeniz Teknik Üniversitesı Mühendislik
Mimarlık Fakülteşi eskı dekanlarından ve
Istanbul Teknik Üniversitesı mezunların-
dan mimar, emekli Prof. Dr.Turan llgaz'ın
Konya'da çöken Zümrüt Apartmanı konusunda bir
çift sözü var:
"Bir mimari yapının sağlamlık düzeyinden söz
ediliyorsa, o yapıyı oluşturan parçalar arasında da
sağlıklı bir dengenin kurulmuş olması gerekir.
Bunun anlamı şudur:
Binayı oluşturan yapı elemanlannın, nitelikleri ve
işlevleri arasında tam bir uyum sağlanmalıdır.
Konuya daha da açıklık kazandırmak için başka
bir alan ile paralellik kurabiliriz.
örneğin bir mimari yapıyı bir orkestra eseri gibi
ele alalım.
Başanlı bir orkestra çalışması denilince ilk akla
gelen, sesler arasındaki uyum olacaktır.
Orkestrada yer alan enstrümanlar, o çalgılara öz-
Mimari
gü notaları, özgün besteye uygun bir düzen içinde
ve orkestra şefi yönetiminde seslendirirler.
Orkestra şefinin yorumuna aykın bir seslendirme,
eserin katledilmesi anlamına gelir.
Her çalgının sadece kendi uzmanlık alanında ka-
lıp, diğerinin uzmanlık alanınasaldımnadığı, uzman-
lık alanlarının birbirine kanşmadığı bir sistemdir or-
kestrasyon.
Orkestradaki bu kurallar sağlam bir bina yapımı
içın de aynen geçeriidir.
Gerek yapı içi ilişkilerde, gerekse yapımda görev
alan uzmanlık alanlan; örneğin statik, betonarme,
elektrik, elektronik ve makine mühendisliği ilişkile-
rinde, müellif mimar ve şantiye şefi mimar ile tam
bir uyum sergilenmesi yasal zorunluluktur.
Tüm bunlara karşın bir deprem sonucu veya
kendiliğinden yıkılıveren binalarda; orkestra şefi
rolündeki mimarın sorumluluğunu yok sayıp, o-
nun sorumluluğu altında hizmet vermiş inşaat mü-
hendislerini suçlamak hem yanlıştır, hem de insaf-
sızlık.
Sadece yapım işini organize eden, bina mühen-
disliği formasyonun aranmadığı müteahhidin yaka-
sına yapışmanın da anlaşılır yanı yoktur.
Bu noktada, konuyla ilgili tüm yetkililere seslen-
mek istiyorum:
Sorgulanması gerekenler; başta Zümrüt Apart-
manı'nın mimari olmak üzere, var ise müteahhidin
sonjmlu miman, keza var ise binaya oturma izni ve-
ren belediye mimari ve inşaatın fenni sorumlusu ol-
malıdır.
Kısaca: Bina konusunda uzman ve sorumlu mi-
marları atlayıp, bina uzmanı olmayan inşaat mü-
hendislerini suçlamak ciddi bir yanlışlık olmalıdır."
SESSIZ SEDASIZ (!) Kıbms'taki boşluklam kim dolduracak?
Kıbrıs sorununun çözümünde Erhan
Eker'in yanıtını aradığı sorular...
Soruların yanıtında ortaya çıkan
boşlukları Başbakan Recep Tayyip
doldurabilir:
"Kıbns konusunun çözümü
kapsamında adadan Türk
bayrağının indirilmesine razı
lOİundu mu?
fÇözüm için inisiyatif
alınıyormuş gibi yapmak adına
'toprak verme' gibi açıklamalar,
sizin elinizi güçlendirir mi zayıflatır
mı? Karşı taraf bir almaya razı iken
bu durumda iki istemez mi? Bu tip
açıklamalarla elinız açık oynamak
akıllıca mı?
Çözüm kapsamında anlaşma olursa
Türk Donanması Kıbrıs' ın kaç mil
uzağından geçmek zorunda
kalacak?
Akdeniz de, Ege gibi Türkiye'ye
kapatılacak mı?
Türkiye'nin Marmara Denizi
dışındaki denizlerde kıta sahanlığı ne
kadar olacak?
Kıbns'ta ABD, ingiliz üsleri
bulunmaya devam edecek mi?
Adada Türk üssü olacak mı?
Türkiye'nin adayla ilişkileri ve hakları
ne düzeyde olacak?
Neden ABD Kıbrıs'la yakından
ilgileniyor? ABD bu kadar işi içinde
Kıbrıs'ı neden kendıne dert ediniyor?
ABD'liler bizi mi çok seviyorlar yoksa
uzun vadeli başka bir projeleri mi
var?"
Yüksek Yerilim Hattı
Amenkan mandası yu\a vapmış
anayurt dalına, ya\uru vatan Kıbns'ı
leş kargası kapmış gördün mü
0
erdincutku ' yahoo.com
Imam Demokrasisi!.. ÇİZGİLtK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci • mynet.com
SÖNMEZ TARGAN
Demokrasi kavramı yüzyılımı-
zın en başta gelen tartışma ko-
nulanndan biridir. Ama demok-
rasiden neyi anlamamız gerek-
tiğine, neyi ıçerdiğine ya da na-
sıl uygulanması gerektiğine her
kişi ya da kesim kendine göre bir
yorum getırmekte ve anlam yük-
lemektedir.
Toplumsal yaşamla özdeşleş-
miş hiçbir kavram, ideoloji ve
polıtika, tarihsel ve sınrfsal içeri-
ğinden kopartılarak yorumlana-
maz. Yorumlansa bile bu bilim-
sel olamaz. Demokrasi kavramı
da bunlardan biridir ve sınıflann
ıdeolojik bakışlanna, politik du-
ruşlanna göre biçim alırlar. örne-
ğin feodal üretim ilişkilerinin ege-
men olduğu bir toplumda çağ-
daş anlamda bir demokrasiden
söz etmeye olanak var mıdır?..
ideoloji din olan bu üretim biçi-
minde toplum yasalannın koru-
yucusu Tann'dır ve onun yeryü-
zündeki uygulayıcı kral ya da fe-
odal beylerin ve bunlann dinsel
kurumu olan ruhbanlar sınıfının
dışında kimsenin söz söyleme-
ye ne hakkı ne de gücü vardır.
Ama bu toplumun egemen kişi
ya da kurumlan arasında göre-
celi de olsa bir oydaşma vardır
ve kendi aralannda sınırlı da ol-
sa bir demokratik yaklaşımdan
söz etmek olasıdır.
Batı'da Sanayi Devrimi ile
başlayan kapitalist üretim ilişki-
leri yaygınlaştıkça dinsel kurum-
lar toplumun politik yaşamından
dışlanmışlardır. Feodal düzenin
monarşik yönetimleri yerini seçi-
lerek gelen üyelerin oluşturdu-
ğu meclisli yönetimlere, cumhu-
riyetlere bırakmıştır. Kapitalist
üretim ilişkilerinin egemen oldu-
ğu cumhuriyet yönetimleri de
sonuçta bir sınıf egemenliğidir
ve burada söz konusu olan de-
mokrasi de sonuçta bir burjuva
demokrasısidir. Bu demokrasi-
nin kapılan kapitalist düzene za-
rar vermeyecek ya da riske sok-
mayacak sınıriar içinde kalması
koşuluyla herkese açıktır. Oysa
geniş emekçi halk kesimlerinin
böylesi bir demokratik düzen-
den gerektiğince yararianması-
na hiçbir zaman olanak yoktur.
Işçi ve emekçi kesimlerinin ken-
di demokrasilerinin çiçek açtığı
demokratik dizge ise sosyalizm-
le gelecektir.
Yeniden burjuva demokratik
düzeni irdelemeyi sürdürecek
olursak her şeye karşın güçlen-
miş toplum kesimlerı güçleri
oranında bu düzenin içinde ken-
dilerine yer açacak alanlar bula-
bilmekte, kendilerini ifade ede-
cek olanaklar yakalayabilmek-
tedirler. Çok sayıda degişik siya-
sal partinin olması ve siyasal er-
ki ele geçirebilmek için bunlann
birbiriyle yarışması, sendikala-
rın, oda ve meslek kuruluşlan ile
demokratik kitle örgütlerinin ku-
rulup yaşayabiliyor olması bu
durumun somut örnekleridir.
Ancak burada da önemli bir
ayrıntının altını çizmemiz gere-
kecek. Çağımız emperyalizm
çağıdır ve başta emperyalist
odaklan olmak üzere emperya-
lizmin etkisi ve sömürüsü altın-
da olan burjuva demokratik dü-
zenleri de giderek geleneğinden
koparak gericileşmektedir. Çün-
kü emperyalizmin, şimdilik ken-
di metropolünde değilse bile
özellikle sömürü alanlarında ta-
ban bulacağı tek alan gericilik-
tir. Bu nedenle birçok ülkede
ulusal ve toplumsal bilinçten ko-
parılmış, feodalite artığı dinsel
bağnazlığa bulanmış sıyasalann
beslenip palazlanarak siyasal
erke taşınmasına emperyalist
güçler büyük destek vermekte-
dirler.
Bu amaca ulaşmak için en
fazla önem verdikleri araçların
başındada ıletişim organlan gel-
mektedir. Basılı, sözlü ve görsel
yayın organlan toplumu bilinç-
lendirmek konusunda olduğu
denli, insanların beyinlerinin yı-
kanmasında da en etkıli tekno-
lojik enstrümanlardır. Bugün ne
acıdır ki, Türk aydınlannın önem-
li bir bölümü bu enstrümanlaria
hem de gericiliğin hızmetinde
beyin yıkamaktadırlar. Demok-
rasiden ne ıstediğini bılmeyen
bir kesim, soyut bir demokrasi
anlayışı adına siyasal variığı ta-
rıhin çöplüğüne atılmış dinsel
gericiliğin de örgütlenmesıne or-
tam hazırlayan koşulların yaratıl-
masında, geçmişte olduğu gibi
bugün de katkı koymayı sürdü-
rüyorlar.
Bugün siyasal besinini dinsel
gericilikten alan bir parti Türki-
ye'de siyasal erki eline geçirmiş
durumdadır. Sözde demokratik
aydınlanmamızın ve ikincı cum-
huriyetçilerimizın -siz buna tali
cumhuriyetçiler de diyebilirsinız-
örtülü desteğinı de alan bu hü-
kümetin Başbakanı'nın son ba-
sın toplantılannı izliyorum dık-
katle.. En küçük bir eleştiriye ta-
hammülü yok. Soru soran basın
mensuplarına hakaret ediyor,
tehditler savuruyor... Her gittiği
toplantıda adeta bir imam tar-
zıyla yüksek perdeden nutuklar
atıyor.
Geçenlerde belgeleri elime
ulaşan bir olaya daha değınerek
bunların demokrasiden ne anla-
dıklannı vurgulamak istiyorum.
Hepimizin bildiği gibi "Ulusal
Kanal" logosuyla üç yıla yakın
bir süredir bir TV istasyonu ya-
yım yaşamını sürdürmektedir.
Kablodan yayın hakkını da alan
ve bunu 14 ay sürdüren Ulusal
Kanal'ın kablodan yayın hakkı
AKP hükümeti tarafından büyük
bir kurnazlıkia ve imamlara öz-
gü bir laf ustalığı ile engellen-
mektedir. Sayfalar dolusu bel-
geleri inceledim ve engelleyen-
leri haklı çıkaracak tek bir nok-
taya rastlamadım.
Dinsel ahlakı dilinden hiç dü-
şürmeyen bu hükümet döne-
minde de Türk televizyon düze-
ninde baldır bacaktan tutun te-
levolelere, televolelerden tutun
gericiliğe varana değin her türlü
görsel yayımcılığa yer var ama
logosunda ulusal sözcüğü bulu-
nan bir TV yayımcılığına neden-
sebu düzenin tahammülü yok...
Ulusal Kanal'ın siyasa! tutumu-
nun ne olduğuna bakacak deği-
lim. Amainsan haklarını, düşün-
ce özgüriüğünü, demokratik hak
ve ödevleri dilinden düşürme-
yenlerin bu konuda sessiz kal-
malannı, sorgulamak hakkımız-
dır diye düşünüyorum. Çünkü
bunlar geçmişte tarikatları da bi-
rer sivil toplum kuruluşu olarak
bizlere sunmamışlar mıydı?..
Şimdı bunlar için yeni bir dö-
nem açıldı: Imam demokrasisı.
HAYAT EPİK TÎYATROSU MISTAFA
OTOBÜSTEKİLER KEMAL VRGESÇ kjjrgencıı yahoo.com
6'R..Wlu.
'£$<$
/\\\ A8M\ /U, A\\\\
MföSİ
»^
(
1
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAS 10 Şubat ıctnc.nuuntaz-arUcan.com
KONSERVECIUK DOGUYOR!.
1609 'OA BUGÜN, İLK K£Z KOUCERVEaUKJS İLGİLİ BİR.
UABBR yAYiKtLAHPI. "COUH.RIER OE L'BUKOP€°&AZ£_
TESİNDE ÇtlCAN YfiZIDA, KİİCOLAS APP£8T ADU BlR.
FRAUSIZ 'IN BUUDUĞU KOHSERVE YÖfiirEMİUDEN
SÖZ eDÎLMEKTErDİ- D£VLETl*i, MEYVA, SEBZE, ET Gİ-
Bİ yiYECEtCLERİ UZUfJ SÜRE SOZULMAOAN SAtOA-
MADA YeHİ &İR. YOL gULANA ÖDÜL. VADETMESİ
P£r, £ ÇŞ
BAŞLAMIŞTI. -14 YIL. SÛR£M ARAŞTfgMA \Ş£ DE-
NEMEL-ERX>EN SOH/SA , AĞZI SttCICA MÛHÜeu&U-
İAİ? CAM KAPU4RI ÇBpnJ /HSAUfO^IISLA KAİ-
fJAYAM SUYA SOfCUP BU Ip BAŞAZMrÇr/.
UICOLAS APPEZr, BULuŞüYLA 12 BİU F/SANK.-
UK. ÖDÜLÛ KAZAMAKAK BİR KOMSEtH/£ FAB-
İ Ku&ACAKTtS •
ANKARA CUMOK'LARA ÇACRI
Ülkemizin içinde bulunduğu koşullar gereği biz
Cumhuriyet okurları görev üstlenmemiz
inancıyla tekrar birlik ve beraberlik oluşumun-
da sizlerin de katılımlarınızı bekliyoruz.
Bu beklentimiz, gazetemizin ışığı, bütünleştirici
başlığı altında toplantılarımıza devam etmek,
çoğulcu sesimizi duyurmaktır. Buluşmak
umuduyla.
Tarih: 12 Şubat 2004 Perşembe
Saat: 18.30
Yer: Atatürk Bulvarı No: 127, Kat: 10
Toplumsal Araştırmalar Vakfı
Bilgi için: 434 27 70 (Nuran Çiftçioğlu)
MERSİN1. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo:2003 1131
Davacı Oya Malaç \'ek. Av. Idns Ak tarafından Leyla Tunalı vs.
aleyhıne açıİmış bulunan ızale-ı şüyu da%asırun yapılan dunışmasında
davalılar Leyla Tunalı. Ahmet Tevfik Demirel ve Mehmet Refik De-
mırel"in adresleri tespit edılemedığınden ılanen teblıgat yapılmasına
karar \erilmış olmakta;
Adı geçen davalılar Leyla Tunalı. Ahmet Tevfik Demirel ve Meh-
met Refik Demirel'in ibraz etmek istediğı delıl ve belgelenni mahke-
memıze göndermelen. ya da tüm delılleri ile birlikte duruşmanın bıra-
kıldığı 07.04.2004 günü saat 09 30'da mahkememizde hazır bulunma-
lan, gelip de beyanda bulunmadıklan veya kendilenni bir vekille tem-
sil ettirmediklen, geçerlı bir mazeret bildırmedikleri takdırde gıyapla-
nnda yargılama yapılıp karar venlebileceğı hususu HL'MK. 509 ve
510. maddesi gereğince da\a dılekçesı yerıne kaım olmak üzere ila-
nen tebliğ olunur. Basın: 4909
GÖRÜŞ
MERIÇ VELIDEDEOGLU
R. T. Erdoğan'ı Alkışlamak
Atatiipk'ü Alkışlamakmış...
Bir ülkede dalkavııkluğıın getirisi, dürüstlüğiin ge-
tirisinden dahafazla ise o iilke batar
Montesquieu.
Ocak ayı sonlarına doğru Cıdde'ye, Islam Ortak
Pazarı toplantısına giden Başbakan R. T. Erdo-
ğan'ın orada yaptığı konuşma, çağdaşlıktan yana
kimi yazarlarımızı inanılmaz bir biçimde heyecan-
landırmış, öyle ki yazılarından fışkıran coşku ade-
ta köşelerinden taşmıştı.
Anımsanacağı gibi Erdoğan bu konuşmasında
özetle: "Paranın dinl imanı olmadığı gibi, ekono-
minin de yoktur; dolayısıyla 'Islam Ortak Pazarı'
veya Islam ekonomisinden söz edilmemesi gere-
kir" demişti.
Işte R. T. Erdoğan'ın bu vurgulaması karşısında
heyecanının son sınırına dayanan yazarlardan bı-
ri(*) bakın ne diyor: "Daha düne kadarkadın elisık-
mayan (...) bir insandı Erdoğan. 'Islam Ortak Pa-
zarı', Islam Birleşmiş Milletleri', 'Islam NATO'su'
hatta 'Islam Atom Bombası' ideallerini sık sık yi-
neleyen bir partinin önde gelen üyesiydi.
Şımdi tam tersi fikirleri savunması, gidip Cid-
de'de bunları Suudilerin yüzüne karşı söylemesi,
sadece Erdoğan 'ın değiştiğini değil, aynı zaman-
da laik Cumhuriyetin ne kadar isabetli ilkeler üze-
rine kurulduğunun bir işaretidır, diye düşünüyo-
rum. Cidde'deki Erdoğan'ı alkışlarken Atatürk'ü
de alkışlamış oluyoruz. Erdoğan sadece Cumhu-
riyet Türkiyesi 'nin bir başbakanı değil aynı zaman-
da bir ürünüdür."
Anımsanacağı üzere, TurgutÖzal ikinci Atatürk
olarak ortalara sürülmeye başlanmıştı; şimdi R. T.
Erdoğan ile üçüncü Atatürk'e mı sahip oluyoruz
dersıniz?
Ne var kı, R. T. Erdoğan'ı bu konuşmasıyla Ata-
türk ile eşleştirmeye kalkışmanın ne denli yanlış bir
saptama olduğu apaçıktır sanırım.
Çünkü Mustafa Kemal bu konudakı görüşünü,
Islam tıbbı, Islam kımyası gibi yaklaşımların, olu-
şumların yersiz olduğunu belirterek değil işin özü-
ne inerek "Islam hukuku"nöan sözedip bu huku-
kun artık gereksızliğini söyleyerek ortaya koymuş-
tur.
Çünkü bilinen odur ki, eğer Islam Ortak Paza-
n'na, Islam atom bombasına karşıysanız önce "Is-
lam hukuku "na başkaldınmanız gerekir; gündelik
yaşam islam hukukuyla düzenleniyorsa bu ortam-
da kuşkusuz Islam tıbbı da, Islam ticareti de, Is-
lam kadını da oluşup yürüyecektir; bu, tüm dün-
yasal yaşama egemen olan Islam hukuk düzeni-
nin (şerıatın) bırsonucudur; bu sonuçlariçinden bi-
rini çekıp çıkanp yerıne çağdaş olanı koymanın
nasıl olacağını, ötekilerle ilişkilerinin ne olacağını
şöyle bir düşünmek yeter.
öte yandan R. T. Erdoğan'ın yaptığı uyanyı, ile-
riye sürdüğü görüşü Suudiler ve ötekiler bilmiyor,
durumun ayırdında değiller denebilir mi? Işler na-
sıl yürütülüyor? Suudi Bin Ladin aılesiyle Bush ai-
lesi tecimsel bağlantılannı hangi bağlamda sürdü-
rüyorlar?
Bilındiği gibi Islam dinınde ticaret en önde ge-
len yapılanmalardandır; gelişmesi ıçın gereken her
koşul, bir yolu bulunarak şeriata uygun düşürülür
ve uygulanır. Dolayısıyla hangi çerçevede olursa
olsun ticaretle ılgilı bir görüş ortaya konurken "la-
ik bir cumhuriyetin yurttaşı ya da başbakanı" ol-
manın hiçbir üstünlüğü olamaz.
AB politikacılarının yaptıklan gibi üstten alarak
baskın bir sesle Islam uluslarına ticaret örgütleri-
nin Islam şemsıyesinden çıkmasını söylemenin
"/Afatürk/eşme" olarak algılanmasının da olanağı
yoktur.
Ayrıca R. T. Erdoğan'ı, 1923 Devrimi'nin getirisi
olan laik Cumhuriyetin bir ürünü olarak alkışlamak,
omuzlamak insanı gerçekten şaşırtıyor; çünkü Er-
doğan'ın yetişmesini, söylemlerini, partisini dik-
kate almasak bile, yalnızca seçtiği başdanışmana
bakarak onun "devrim karşıtı" bir ürün olduğunu
hemen anlarız.
Üstelik bunu kendisi de yadsımıyor.
C) TürkerAlkan, Radikal, 21.01.2004.
Tip 2 diyabetli anne ve babaların çocukları da
diyabet riski altındadır
Türkiye Diyabet Vakfı (212) 633 51 71
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAM
SOLDAN SAĞA:
1/ Üzerine
kebap edil-
miş koyun.
kuzu.dana ya
da çeşitli kü-
mes hayvan-
lan eti kona-
rak yenen pi- 6
lav 2/ Hatay
ilinde bir ır-
mak... Kır-
gızlann ünlü
destanı. 3/Ye-
rin içinde, sıvı ya da
hamur kıvamında
uçucu gazlarla doy-
muş bulunan eri-
yik... Yemin. 4/ Tü-
mör... "Zaman, va-
kit" anlamında yerel
bir sözcük. 5/ Işığı
yansıtmakta kulla- 8
nılan, çeşitli boy ve 9
biçimlerdeki yüzeyler. 6/Telli bir çalgı... Bir mal
ya da hizmetin piyasaya sürülmesi. 7/Kuyrukso-
kumu kemiği... Kayınbirader. 8/ Eskiden ücret
karşılığı ölünün arkasından ağlayan kadın... Ha-
yat arkadaşı. 9/Tek bir sanatçının tek bir çalgıy-
la verdiğı konser.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Göllerde ve bataklıklarda yaşayan küçük bir ör-
dek cinsi. 2/Özsu... Bazı yerlerde kadınlann boy-
dan boya örtündükleri çarşaf. 3/Takımlar grubu.
küme... Bir gösteri ya da toplantı binasındaki din-
lenme yeri. 4/Bıra yapmak için çimlendırilip ku-
rutularak hazırlanmış arpa... Duman lekesi. 5/Bir
şeyi yapmaya hazır... Fütü%T.
r
et şeyhi. 6/Eski dil-
de su...""— Gündüz": Yazanmız... Satrançtabir
taş. II Dil tutukluğu. 8/ En kısa zaman süresi...
Nesnenin gerçeğine değil. bireyin düşünce ve
duygulanna dayanan. 9/ Sıva ya da boyadan ön-
ce vurulan kat... Uğraş.