Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2004 SA
14 KÜLTÜR kultur@cumhuriyet.com.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GÜRÜN
SahneveışıktasanmıLluslararasıSahne Tasa-
nmcılan Örgütü 0IST4T
(Organisation Internatıona-
le des Scenografes, Tech-
niciens et Architectes de
Theatre), 5-6 Kasım 2004
tarihlerınde 'Sahne Tasan-
mı GiinJeri' kapsamında İs-
tanbul'da toplandı. OISTAT
Türkiye Merkezi Başkanı
Evcimen Perçin ve Sahne
Tasanmcılan Demeği'nin
girişimleriyle gerçekJeşen
buluşmada Kültür Bakan-
lığrnın desteği ve Mirnar
Sinan Güzel Sanatlar Üni-
versitesi, fzmir Dokuz Ey-
lül Üniversitesi ile TRT'nin
işbirliği itici güçtü. Yurt-
dışından gelen yırmiyi aş-
kın deiegenin tiyatro dün-
yamızdan tasanmcılar ve
eğitimcilerle tanışmala-
n/görüşmeleri dış dünyay-
la kurulması gereken iliş-
kiler ağının bir uzantısı kuş-
kusuz. Bu tür beraberlıkler
sahne sanatlannın herala-
nında sıkJıkla yaşanmalı.
Bu arada, Lütfi Kırdar Ser-
gi Salonu'nda yine Sahne
Tasanmcılan Derneği ta-
rafından açılan ve 12 Ka-
sım tarihine kadar sürecek
olan Ulusal Sahne Tasanmı Sergisi de herhal-
de görülmeli.
Programın temel başlıklan bu alanda ülke-
mizdeki eksiklikler göz önüne alınarak 'Tür-
kiye'de ve Dünyada Sahne Tasanmı/Eğitimi'
ve 'Türkhe'de ve Dünyada Işık Tasanmı/Eği-
timi' olarak saptanmıştı. 'Sınırh Kaynaklarla
Sahne Işüdandırması' başhklı bildiriyi sunan
Kemal Yiğiteanın MSÜ'de eğitmenliğinin ya-
nı sıra çeşitli tiyatro topluluklanmızla çalış-
masının ve de Istanbul Kültür ve Sanat Vak-
fı'ndaki konumu gereği yabancı tiyatro ve
dans gruplanyla sürekli temas halinde oluşu-
nun ona alanında yararlı bir kıyaslama/ deği-
şim ortamı yarattığına değinmek isterim.
- Sahne ışıktasaroıunın sahne-oyuncu-seyir-
ci ilişkisine etkileri nelerdir?
KEMAL YİĞİTCAN - Sahne ışıklandır-
ması tasanmı, sadece ekipmanlan kullanma-
yı bilmek değil, görme mekaniğini anlamak,
göz ve zekâ, aydınlatma ve ışıklandırma ara-
sındaki ilişkiyi kurabilmek demektir. Tasa-
nm tek başına sanat değildir. Tasanmın sanat-
sal üretıme dönüşebilmesi, biçimin sorulan-
• "Sahne ışıklandırması tasanmı, sadece ekipmanlan kullanmayı bilmek değil,
görme mekaniğini anlamak, göz ve zekâ, aydınlatma ve ışıklandırma arasındaki
ilişkiyi kurabilmek demektir."
nı ve cevaplanru araştırmakla, senteze ulaş-
makla ve dünya görüşüne sahip olmakla müm-
kün olabilir. Sahne ışık tasanmı, bu süreçle-
rin her aşamasında sahne yapısını sorgulaya-
cak, değiştirecek ve yeni bir başlangıç nokta-
sı oluşturacaktır. Sorgulamak, yaratımın ilk aşa-
masıdır. Üretimin her aşamasında, ışık tasa-
nmcısı öneriler getirmek, bunlan uygulamak
ve sorgulamak zorundadır. Yönetmenin biçi-
miyle kendi planlaması arasında köprii kur-
mak zorundadır. Gerektiğinde müdahaleci ol-
mak durumundadır. Araştırmak ve sonuçlara
varmak için donanımlannı her zaman yük-
sekte rurmalıdır. Işık tasanmının ulaştığı bü-
tün çözümleri denemekten çekinmemelidir. Bir
tasanmcının "Buyapıhnaz!" demesi aslında,
"Bunun nasıl yapılacağuu bUmiyorum" de-
mesidir. Sahne sanatlan tasanmında, hiçbir ta-
sanm birimi diğer bir tasanm birimini ikinci
planda bırakmamalıdır.
- Oyunun sahneye konuş sürecinde ışık ta-
sanmcısı hangi noktada devreye girer?
YİĞTTCAN-Genellikle ışık tasanmcısı sa-
natsal üretim aşamasında sahneye en son ka-
tılan üyedir. Çünkü, tasanmın uygulanabil-
mesi için diğer tasanm birimJerinin işlerini bi-
tirmiş ohnalan gerekir. Ancak, bu noktada da
birmucize oluşturması beklenmemelidir. Işık
tasanmcısı zaten, aslında var olmayan bir ma-
teryale sahiptir. Bu yeterince bir sorumluluk-
tur. Tasanmcı üretimin ilk aşamasında bütün
ışıklandırmanın ana hatlannı kafasında göre-
bilmeli ve kendisini sınırlandırmamalıdır...
Sahne sanatlannda herkes iki işi en iyi şekil-
de bilir; kendi işlerini ve ışıklandırmayı! Bu
nedenle, ışık tasanmcısı, politik bir tasanm-
cı olmahdır. Hem iyi bir dinleyici hem de iyi
bir anlatıcı. Görsel durumlan ve olaylan son
derece anlaşılır bir biçimde ifade edebilmeli-
dir.
- Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivaü'nin
özellikle 1995 yıhndan sonra yurtdışından da-
vet etâği tophüuklaıia, sahne ve özellikle sahne
ışık tasanmı aianında Türk ri>atrosuna taşıdı-
ğı bakıs açısını nasıl degeriendirfyorsunuz?
YİĞITCAN - Tiyatro Festival'i, sahne ışık-
landırması alanında da inanılmaz bir misyonu
yerine getirmektedir. Sizin de belirttiğiniz gi-
bi, özellikle 1995 sonrasında yurtdışından ge-
len çeşitli prodüksiyonlarla bu sanat dalının
değişik uygulamalan izle-
nebilmiştir. Benzerşekilde,
daha önce çok kısıtlı bir iz-
leyiciye ulaşabihniş çeşit-
li Türk oyunlan da farklı bir
izleyici kitlesiyle buluşabil-
miştir. Bu durum, sahne
ışıklandırması konusunda
bir birliktelik, bir rekabet
ortamı sağlamaktadır.
- Bu noktayı biraz açar
nıısuıız?
YİĞİTCAN - Özellikle
günümüz teknolojilerinin
sahne ışıklandırmasında
kullanımının değişik uygu-
lamalarla izlenebilmesi,
Türk sahne ışık tasanmcı-
lannın vizyonlannın geniş-
lemesini ve daha sonrald
uygulamalarda bu tip tek-
nolojileri kullanmayı he-
deflemeleri sonucunu do-
ğurmuşrur. Aynı zamanda
sahne tasanmcılan da bu
tip uygulamalar sayesinde
sahne ışıklandınnası konu-
sunda benzertaleplerle gel-
mektedirler. Aynca, yine
Tiyatro Festivaü'nin dü-
zenlediği ortak yapımlarla
Türk ve yabancı gruplann
bir arada prodüksiyon üre-
tebilmeleri hem ülkemiz
teknoloji ve çözümlennı yurtdışında tanıtmak-
ta hem de yurtdışı tabanlı teknolojilerin ülke-
miz şartlanna uyum sağlaması sonucunu doğur-
maktadır.
-Evet, bu abşverişin hayata geçmesi ve sürek-
BBk kazanması için çok emek verikti, verüiyor
da.
YtĞİTCAN - Özellikle Robert VVüson, He-
iner Goebbels gibi yönetmenlerin oyunlannın
Türkiye'de sergılenmesi ve hazırlanması, yönet-
men egemen oyunlarda sahne ışık tasanmının
ne kadarönemli bir alan oluşturduğunu göster-
miştir. Benzerşekilde Pina Bausch'un da üç ay-
n projesi -ki bunlann sonuncusu tamamen Tür-
kiye'de oluşfurulmuş ve Istanbul temellidir-
modern dans alanında, sahneleme ve sahne ta-
sanmına başka boyutlar katmısrır. Kanımca,
Türk tiyatrosu ve Türk sahne tasanmının daha
da gelişebilmesi ve yurtdışında daha iyi tanıtı-
labihnesi için Tiyatro Festivali, üzerine düşen
görevi başarmıştır. Ancak, maddi zorunluluk-
lar iki yılda bir düzenlenmesini getirmesine
rağmen ara yıllarda düzenlenen tek prodüksi-
yonluk uygulamalar bu eksikliği az da olsa ka-
patmaktadır.
ALI ATMACA'NIN YAPITLARI
Soyuttan
Kültür Senisi - AB
Atmaca nın otuza
yakın, son dönem
soyut ve figüratif
çalışmasının yer
aldığı sergi 4
Aralık'a dek
Terakkı Vakfı
Sanat Galensi'nde
görülebılır. 1970-
1980arası
yapıtlannda
toplumcu gerçekçi
akımın izini süren
sanatçı 80'lere
doğru, renk ve
figürleriyle sürekli
bir hesaplaşma
içine girmişti.
Ali Atmaca'nın son dönem yapıtlan
4 Arahk'a dek TVSG'de izlenimde.
Yüzey, doku, renk
1980 sonrası sanat
yaşamım Paris'te
sürdürmeye başlayan
Atmaca'nın o dönemde
ürettiği yapıtlar figüratif
ağırlıklıydı. AJi Atmaca
80'li yıllann sonlanna
dogru soyut çalışmalara
ağırlık vermeye başladı.
Son yıllarda figüratif ve
soyut çalışmalannı bir
arada yürüten Atmaca'nın
çalışmalannda yüzey,
doku, renk ilişkılerinin
araştınldığı ve sadelik
anlayışının öne çıktığı
gözlemlenmektedir.
Sanat tarihçisi ve sanat
eleştirmeni Nilgün Yüksel
sanatçının yapıtlarmı şu
sözlerle anJahyor:
"AH Atmaca okuduklanyla
Dante'nin Cehennem'inde,
Ronıa'nın sokaklannda,
Louvre'un koridoriarında
gezinir. Rönesans'uı
ustalarını, 20. yüzyılın
dâhilerini, resim sanatımn
nereden başlayıp çağlar
boyunca nercye gjttiğini
bilir. Bu yüzden
yazılannda en çok resim
vardır. Bu yüzden
resimlerinde Mona Lisa
soyunur, Leonardo modern
resimler yapar. Osman
Hamdi arük siyah lekelere
dönüşmüş kapltunbağalan
egirir. Kuğu kuşu olmuş
Zeus, Leda'ya aşkını
Atmaca'nın firçasıyla
söyler." ?
Atatürk'ün sevdiği şarkılan Batı müziği biçiminde yeniden düzenlediler
Bizi büyüten ezgiler
AYÇATEZER
Çello sanatçısı NQ Mertkan ile gitar
sanatçısı Cem Tuncer'den oluşan Duo
Poseidon, yann saat 14.00'te Markiz
Pasajı'nda ulu önder Atatürk'ün
anısına bir konser verecek. Atatürk
Haftası nedem'yle 29 Ekim'den bu yana
izlenimde olan Azeri ressam Florans
Ahmet'in 'tranh-Azeri Bir Türk
Gözüyie Atatürk' adlı resim sergisini de
bir süre daha uzatan Markiz Pasajı,
yann her iki etkinliğe ev sahipliği
yapacak.
Farklı bir otuşum
Ata'mızın "Sanatçı, toplumda uzun
çaba ve uğraşlardan sonra alnında ışığı
ilk duyan insandu-"
1
sözünden yola
çıkan Duo Poseidon, Batı formunda
yeniden düzenledikleri Atatürk'ün
sevdiği şarkı ve türküleri
yorumlayacaklar. Istanbul Devlet
Konservaruvan'nda araştırma görevlisi
olan Nil Mertkan böyle özel bir güne
farklı bir oluşumla katkıda
bulunmaktan dolayı çok mutlu
olduklannı vurguJarken caz gitaristi
Cem Tuncer de bu çalışmayla
oluşturduklan birlikteliğin sürmesini,
başka çalışmalara basamak olmasını
amaçladıklannı söyledi. Bugüne kadar
arşivlenmiş ve piyasada 'Atatürk'ün
Sevdiği Şartalar' adı altında çıkan
CD'lerden ve birtakım plak
kayıtlanndan yararlandîklannı belirten
Cem Tuncer, "Bu projeye başlamadan
önce baa şarkıiann düzenlemesini
yapnuşüm. Şu anda eümizde çok sayıda
yapıt var. Fakat bu konser için çeflo ve
gitara uygun olan on yapıü
seslendireceğiz'' diye konuştu.
Önceiilde teknik olarak iki çalgının tını
olanaklanna ve bir araya gelişlerine
dikkat etriğini, ardından da bu şarkılara
kendi yorumlannı kattıklannı dile
getiren Tuncer, "Bunu sağlamak için
Mertkan
(çello) ve Cem
Tuncer'den (gitar)
oluşan Duo
Poseidon, yann
saat 14.00'te
Markiz Pasajı'nda
Mustafa Kemal
Atatürk'ün anısına
onun sevdiği
şarkılann kendi
yaptıklan çalgısal
düzenlemelerini
sunacaklar.
şarkılara,riirkülerebirtakım ara
böhımler ve başlangıç böhunleri
ekledim. Vapöğmı düzenlenıelerin
modern yanian da \^r, hiç eUenmemiş,
olduğu gibi çahnan bölümleri de var.
Bunlann iç içe girip bir bütün
oluşturmasma Özen gösterdik'' diye
konuştu.
Toprağtnın baflrından
lleride bu şarkılardan oluşan bir de
albüm çıkarmayı amaçladıklanna
değinen Nil Mertkan, kendi
müziğimize sahip çıkmamız
gerektiğinin altını çiziyor. "tnsan önce
toprağuun bağnndan kopan nıüzikleri
çaJar. Tabii ki Bach suit de çalarsınız,
anıa hep akhnızda, kulağınızda olan, bu
topraklarda sizi bü\ü(müş müzikler de
\ar. Bunlan yadsrvamavTz" diye
düşüncelerini açıklıyor Cem Tuncer de.
Çok yönlü olmayı sevdiğini dile getiren
Nil Mertkan, ikili olarak çalışmalannın
dışında Trio Academia topluluğunun
üyesi olduğunu, çeşitli konser ve
yanşmalara katıldıklannı, hatta geçen
ay Kazakistan'da bir oda müziği
yanşmasında üçüncü olduklannı
vurguladı. Nil Mertkan'la farklı
disiplinlerden geldilderini söyleyen
Cem Tuncer ise çeşitli caz kulüplerinde
ve etkinhklerde yer alıyor, aynı
zamanda da Yıldız Teknik
Üniversitesi'nde caz-gitar dersi
veriyormuş. Şu anda dört gitar için
yazmış olduğu parçalar ve
düzenlemelerden oluşan bir albüm
çalışmasının kayıtlan da Köln'de
sürüyormuş. ,
YAZIODASI
SELİM İLERİ
Handan Kendini Arıyor d
Halide Edib Adıvar anı kitabı Mor Salkım
Ev'öe, 1910 yıllannda uzun süren bir hastalı
geçirdiğine değinir. Boğucu, yıpratıcı, adı kc
nulmamış bir ruh sarsıntısı.
İlk eşi Salih Zeki Bey, bir süre önce, ikinc
kez evlenmeye karar vermiştir. Halide Edib böy
lesi birseçimi kabullenemez; iki çocuğuyla bir
likte Yanya'ya, babasının yanına gider.
Dönüşte "dokuz senelik hayat arkadaşlığını
sona erdirir ve "Nakiye Hanım'ın Fatih'tek
evinde" geçici olarak konaklar. Artık hastalan-
mıştır.
Bu ev, geniş saçaklı, birçok pencerelidir. Ses-
siz, hayatın durgun akıştığı bir arka sokak. Ge-
çen yüzyıljn başlarındaki dingin Istanbul, bir c
kadar da kederli.
Romancı, üst kattaki odasından Fatih Ca-
mii'nin minarelerini görebilmektedir. Uzun btrser-
vinin koyu yeşil renkle bezediği bu minareleri,
mavi gökyüzüne handiyse saplanmış gibi alım-
lar.
Görüntüye, karşıki bahçelerden birinden ge-
len, bir bostan dolabının dönüşü, tekdüze, tu-
haf, ilkel seslerle karışır; dolap durmaksızın dö-
ner.
Günün belirli saatlerindeyse, ezan, gizemci
yönsemelere çağırıp durur. Fatih -sonradan
Peyamî Safa'nın da Fatih-Harbiye'üe vurgu-
layacağı gibi- tannsal inanç yanı ağır basan, ka-
palı bir semttir.
Hasta bir türlü iyileşemez.
Ne var ki, yalnız kadın ve çocukları için Faz-
lıpaşa'da bir kira evi tutulmuştur. Oraya taşını-
lır.
Halide Edib, yattığı yerden şimdi denizi, özel-
likle akşamüstlerinin kızıl gölgelere, yansıma-
lara bogduğu, "bir su ovası gibi uzanan" gö-
rünümü izleyebilmektedir. Yatakta çalışır. Yaz-
mak biraz oyalar. Gelgelelim bir uzaklık hisset-
mektedir.
Duygulanımlannı şöyle tanımlıyor romancı:
"(...) o kadın, o üzüntülü loşlukta, bütün mad-
di ve manevi acıları garip bir iç gülümseme-
siyle seyreder dunırdu."
Aynı yabancı kalışı Handan'ın "tahassüsle-
n"nde de fark ederiz. Tahassüs, yani duygula-
nış.
Humma nöbetindeki Handan bütün duygu-
lanışlarında siyah bir perdeye benzer ağırlıklar-
la boğuşur. Sanki herşey, bütün yaşadıklan, anı-
lar, izlenimler, bir ömre dağılmış, bir talihi etki-
lemiş rastlantılar, birikimler, duyuşlar artık o si-
yah perdeyle çevrilmiş; geçmiş gerilerde belir-
sizleştikçe, gelecek için ıssızlık, bomboşluk,
keskin bir ruh çoraklığı egemenlik kurmuştur.
Handan da hastadır.
Eşi Hüsnü Paşa, yeni metresi "Mod"\a bir-
likte mutlu yaşarken, Handan'ı öncesiz sonra-
sız yalnız bırakmaya karar vermiştir...
Handan'ın yaşadığı yıllarda memleketin, çö-
ken imparatorluğun genel görünümü içler acı-
sıdır, simsiyah ve mahvoluşa öylesine yakın. Ab-
dülhamid istibdadı hüküm sürmektedir.
Handan romanı bu istibdattan sürekli yakı-
nır. öte yandan, aynı yazar Sinekli Bakkal'ın-
da Abdülhamid dönemine bir 'masal' iyimser-
likleri serpmek ister.
Handan'da, Abdülhamid'e karşı birleşenlerin
yanı sıra; bir kesim aydın da sorunlara daha fel-
sefi bir açıdan yaklasarak 'şark'ia 'garp' ara-
sında yeni dengelerarar. Sonra, ihtilalci Nâzım...
Bir dolu mektubun, telgrafın, raporun, duy-
gu izlenimi yazılarının kotardığı bu ilginç roma-
nı, yerieşik düzenle uyuşamayan bir avuç ay-
dının tarihçesi diye de okuyabiliriz.
Fakat söz konusu tarihçenin yanı başında, ro-
man kişisi Handan'ın karmaşık ruhu, içsel fır-
tınalarla darmadağınık olmuş aşk yaşamı da-
ima öne çıkacaktır.
1912 tarihli Handan, ruhu ve bedeni için öz-
gürlük arayan bir genç kadının portresini çok
cesurca çizer. Bu cesaret bize bugün de şaşır-
tıcı geliyor.
Öneriler:
CD/Türk Müziği Ustalan, Ney, Kalan Müzikya-
pımı, 2004. (Nefis bir albüm.)
Duran Duran albüm tanrtımı
• Kültür Servisi - Simon LeBon (vokal),
Nick Rhodes (keyboard), Jonn Taylor (bas),
Andy Taylor (gitar) ve Roger Taylor'dan
(davul) oluşan, 25 yıl önce müzik dünyasına
giriş yapan efsane topluluk Duran Duran'ın
kurucu üyeleri bir arada. Topluluk, ekim
ayında yeni plak şirketleri Sony Müzik'ten
yayımlanan albümleri 'Astronaut' ve bu
albümden yayımlanan ilk single 'Reach Up
For The Sunrise' ile halen formda olduklanm
herkese ispatladı. Sony Müzik Türkiye, bu
efsane grup için bir albüm tanıtım gecesi
düzenleyecek. 18 Kasım Perşembe akşamı
saat 21.00'de Galatasaray'daki Indigo'da
gerçekleşecek olan gecede DJ'ler Murat
Beşer ve Ercan Yıldız'ın katılımıyla,
topluluğun yeni şarkılannın yam sn-a
unutulmaz klasikleri, remiksleri, b - side'lan
gibi bugüne dek yapılmış tüm çahşmalardan
birçok örnek çalınacak. Gece boyunca
grubun tüm videolan ve özel konser
görüntüleri de izlenebilecek.
(0 212 311 13 34)
Yıldız Teknik'te seminer
• Kültür Senisi - îstanbul Fransız Kültür
Merkezi ve Yıldız Teknik Üniversitesi
Fransızca Mütercim-Tercümanlık Anabilim
Dalı işbirliğiyle 11-12 Kasım tarihleri arasında
'Okuma Sosyolojisi' başlıklı birkonferans
düzenlenecek. Yıldız Teknik Üniversitesi
Oditoryum'da, 10.00-16.00 saatleri arasında
düzenlenecek etkinliğe Paris EHESS Profesörü
Jacques Leenhardt konuşmacı olarak katılacak.
Fransızca düzenlenecek dizi seminerlerin
başlıklan; 'Okuma Eylemine Tarihsel ve
Antropolojik Yaklaşım' ve 'Yazın ve Peyzaj'.
(0 212 224 50 00) i-