Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
i EKİM 2004 PA2ARTESİ CUMHURİYET 8AYFA
DIŞ BASIN
Nükleer enerjinin kullanımı ortadan kaldınlmadan nükleer silah sorununun ortadan kalkması olanaksız
Yeni anlaşmahazırlanmalı• Nükleer Silahsızlanma
Anlaşması'nın uygulanmasını
saglamakla görevli Uluslararası
Atom Enerjisi Ajansı Başkam
Muhammed El Baradey, korumakla
görevli olduğu dünyaya zarar
veriyor. Çünkü, görevlerinden biri
de nükleer enerjiye sahip olmayan
devletlere malzeme ve techizat
sağlanmasında yol göstermek.
Başka deyişle nükleer silah
üretimini engellemeye çalışırken bu
iş için kullanılabilecek nükleer
enerji teknolojisini kendi elleriyle
hükümetlere teslim ediyor.
GEORGE MO.VBIOT
Z
avallı Bay Baradey, işı tam bir parodiyi an-
dınyor:Devletlere bomba sahibi olabilecek-
lennı ya da olamayacaklannı söylüyor. Iş-
te bu dünyanın en abuk sabuk işinin tanımlama-
sı. Düşünsenize.. işınız bıkıp usanmadan nükleer
silahlanmaya engel olmak. Aynı zamanda da yi-
ne yorulmaksızın nükleer silah üretüninde lculla-
nılabilecek yöntemleri teşvık etmek. Bu, Ulusla-
rarası Atom Eneıjisı Ajansı Başkanı Muhammed
El Baradey'ın görevı.
0, deneyimli bir diplomat ve dünya güçlerine
karşı gelmek konusunda geçmişteki başkan Hans
Blix kadar da yürekli bır adam. Ancak, bir eliyle
alırken diğer eliyle vermekle görevli. Nükleer güç
olmayan ülkeleremesajı şöyle: Bomba üretme iz-
niniz yok, ancak bız size üretimi için gereken mal-
zeme ve deneyirru sağlayacağız. Bu çelişki, Iran
hükümetine hafta sonunda "defoünasınT söyle-
mek konusunda cesaret ve izin verdi.
Ajansınınparolası olan "banşafomlan"ıun her
zaman bir yalandan ıbaret olduğu söylenemez.
1953 yıhnda dönemin ABD BaşkaıuEisenhower
Bırleşmiş Milletler'deki ünlü konuşmasını yaptı-
ğında insanlar nükleer bölünmenin dünyanın so-
runlanna çözüm getirebileceğine ınanmış gibi gö-
rünüyorlardı. Herald Tribune gazetesınde yayım-
lanan bır makalade atom enerjisinın yerküreyi
cennete dönüştüreceği bıle savunulmuştu. Oto-
mobıllerimiz biie gelecekte benzin deposunu dol-
durma sorununu ortadan kaldırmak için atom
enerjisi ünitelerine sahip olacaktı...
Eisenhower Bırleşmiş Mılletler'de konuşurken,
"Bu silahı askerierin elinden almak yeterli olmaz.
Bu askeri gücü banş sanaö yaratabilecek eüere
teslim etmehyiz" demişti. Ve, nükleergüçlerin sa-
^ Ç r n d e l l u s l a ^ ^
Buşehr deki nükleerreaktöriinükleer silah programuıa dahil olduğundan şüphekniJen merkezlerden biri olarak açıkiadı. Aradan geçen zaman içinde ajans ve şeffafhk sözü veren İran yönetiminin aras açıldL I R£UTERS)
hıp olduklan uranyum stoklanndan bir bölümü-
nü. elektrik üretmeleri için enerji konusunda aç
olan bölgelere aktarmalan gerektiğini söyleyerek
sürdürmüştü konuşmasını.
Savaşmak İçin kullamlıyor
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın yönetme-
liğinde görevi nükleer enerjiye sahip olmayan
devletlere "malzeme. techizat ve tesis sağlanması
konusunda yol göstermek" olarak özetleniyor.
Ajans aynı zamanda nükleer enerji alarunda çalı-
şan bılim adamlanru eğitmek ve ülkelerarası bi-
limsel ve teknik bilgilerin değişiminı sağlamak-
la da yükümlü. Ajansın misyonu, başka deyişle
nükleer silah üretimim engelierken nükleer tek-
nolojiyi mümkün olduğu kadar çok ülkeye sağla-
yarakyaygınlaşmasını sağlamak. Aynı şekilde iki
yönlü amacı olan Nükleer Silahsızlanma Anlaş-
ması'run da uygulanmasını sağlamak zorunda.
Eisenhower'in hayali, bir gün gerçek olur mu
bilinmez. Ancak, ajansın nükleer alarunda kont-
rol mekanızması oluşturmak değil de silahlanma-
nın önünü açtığının anlaşılmasından uzun süre
geçmesine rağmen bu şekilde ışleyişini sürdürmek
küresel güçlenn akıllanndan her geçeni yaptıkla-
n bir dünyada yaşadıklannı göstenyor. Uluslara-
rası Atom Enerjisi Ajansı'nın. nükleer teknoloji-
yi "banş sanan* yerine "savaş sanaü"na uygula-
yacaklann ellerine teslim ettiği de bir gerçek.
Bu zor bir iş değil. Son 30 yılda nükleer "silah'"
program sahibi olmak isteyen her devlet -İsraıl,
Pakistan, Hindıstan, Güney Afrika, Kuzey Kore
ve Irak- nükleer "enerji" programlanndan kaynak
aktararak isteklenne ulaştı. Bazı durumlarda nük-
leer silahlannı direkt olarak "banş atomlan''nın
yardımıyla ürettiler.
Şimdi, "nüJdeerenerjiprogramlan" içınyaban-
cı ülkelerden alacaklan yardımla birkaç ay için-
de nükleer silah gücüne sahip devlet olabilecek 20
ülke var. Rusya, İran'a uranyum ve gerekli tek-
nolojiyi gönderdığinde bu, bu ülkenin sadece yap-
ma hakkı olan bir şey değildi. Sılahsızlanma an-
laşması uyannca bu Rusya "nın "zorunluluğu"ydu.
Iran'ın sınırlan aşıp aşmadığı henüz kesin ola-
rak belli değil. Görünen o ki uranvumu zengin-
leştiriyor. Buhem uranyum hem de plutonyum baz-
lı bomba üretme olanağı sağlar. Ancak, bu aynı
zamanda yasal olarak nükleer enerji üretmenin de
yöntemı. Uranyumu enerji seviyesinden bomba se-
viyesine getırmek için sadece birkaç kat daha faz-
la zenginleştirmek gerekiyor. Nükleer Silahsızlan-
ma anlaşması. Iran'a nükleer silah için gerekli
malzemelere sahip olma ve bunlan nükleer silah
porgramında kullanabilmek için gerekli "bahane"yi
de venyor. Eğer bir bomba üreönek istiyorsanız,
basitçe anlaşmaya imza atarsınız, Uluslararası
Atom Enerjisi Ajansı 'na üye olursunuz ve eliniz-
deki, sıze topraklannızda enerji amaçlı banndır-
mak için ızin venlen malzemeyı, ajansın "engel-
lemeye" çahştığı "amaç" için kullanırsınız. Iran'ın
elbette nükleer bir güç olmayı istemek için fazla-
sıyla nedeni var. tsrail'in Iran'ı haritadan silmek
için yeterli derecede nükleer silahı bulunuyor. In-
giltere de ABD de nükleer anlamda silahsızlan-
ma konusunda üzerlerine düşen sorumluluklan ye-
rine getirmiyorlar. Gerektiğinde bu sılahlan kul-
Ianabileceklerinı bile açıkladılar.
Küresel oerçekler dlkkate alınmalı
Iran'ın etrafi ABD üsleriyJe çevrili ve şer ek-
seninin ayakta kalan iki ülkesinden biri. Dığer
ayakta kalan ülke Kuzey Kore, komşularını teh-
dit ediyor. Neden? Çünltii elinde bombalan var.
Eğer İran nükleer silah programı geliştirmiyorsa
küresel sıyasetin gıdışatını anlamamış demektır.
Peki bu tablo karşısında Muhammed el Baradey
ne yapabilir
0
tran'a uranyum zenginleştirmeme-
si için yalvarabilir. Ancak, uygulanmasım sağla-
makla zorunlu olduğu anlaşma ona bu yetkiyi ver-
miyor. Bu nedenle işini "gönüllü hükümeder"le
çahşmakla sınırlandınyor.
Umanm bu durumun ne kadar tehlikeli oldu-
ğunu anlatmama gerek yoktur. Resmı olarak bi-
linen nükleer güçler anlaşmayı çöpe atmış gibi gö-
rünüyor. Nükleer güç olmayan ülkeler ise kendi
programlannı tasarlamak için anlaşmayı kullanı-
yorlar. Eğer Hizbullah îsraıl'i mağlup ederse, Is-
rail Iran'a dişini gösterir ve Ortadoğu savaşta yer
almaya kararveren diğerlerinin de kanlmasıyla nük-
leer toz dumam içinde kalabilir. Buradan çıkacak
sonuç, nükleer enerji kullanımını kademe kade-
me ortadan kaldırmadan nükleer silah kavramını
ortadan kaldıramayacağınızdır. Anlaşma işlevsiz
ve kötü bir hal aldığına ve elektriğin çok ucuz ol-
duğu görüşünün yanlış olduğunun anlaşıldığına
göre Eisenho\ver'in fantezisi üzenne değil küre-
sel gerçekler üzerine kurulu yenı bir nükleer an-
laşma hazırlamanın vakti gelmedi mi? Bay
Baradey'in korumak yerine dünyaya zarar ver-
mesıne son vermenin zamanı gelmedi mi?
(The Guardian, İngiltere, 21 Eyiül)
Televizyonda Bush-Kerry şov...
için zamangeldiALEKSİStRAKLtDİS
S
onbahann gelmesıyle bırlik-
te Karamanlis hükümeti için
hoşgörü dönemi de son bul-
du. Karamanlis hükümetinin bugü-
ne dek dış politıka alanındaki et-
kinlikleri, Luzern ve sonrasında
Kıbns sorununu içeren dönemi an-
dınyor. Başka bir ifadeyle. dış po-
litika alarunda hiçbir gelişme kay-
dedılmemıştir. Italyancada buna
"dolce fare niente" dıyorlar, yani
"hiçbir şey yapmamanın verdiği
mutluluk".
Balkanlar, Kıbns ve Türk-Yu-
nan ilişkileri konusunda Karaman-
lis hükümeti iktidara geldikten son-
ra hiçbir önemli inisiyatif üstlen-
medi. Kıbnsta Tassos Papadopu-
los.-\ünanhDenk-
taş*kesıldi. Geçen-
lerde Papadopu-
los'un Luzern'de,
Annan Planı'nın
her ıkı toplum ta-
rafindan reddedil-
mesini sağlamak
amacıyla Serdar
Denktaş ıle gızlice
görüştüğü ortaya
çıktı. Bu görüşmelere HristorVas da
tanık olmuş. Avrupalılar, Papado-
pulos'un Kıbns'ın bölünmesine
yol açabilecek uzlaşmaz tutumun-
dan vazgeçmesi için Yunanistan'ın
bir şey yapmadığını düşünüyor.
Aslında Yunanistan, yaz aylanndan
itibaren Kıbns meselesıni. Türk-Yu-
nan ihşkilerinden ve Türkiye'nin
AB yöneliminden a>n tutmaya ça-
lışıyor. Buna "doubledecoupting"
dıyebıliriz. Bu taktik geçerli olabi-
lir, ancak Türidye'ye Kıbnslı Türk-
lere, Yunarustan'a da Kıbnslı Rum-
lara yardım etmesi için çağn yapıl-
dığında, bu taktiği uygulamak zor
olacaktır.
Türk-Yunan ilişkilerine gelince;
Karamanlis ile Erdoğan arasında-
ki ilişki çok iyi olabilir, ancak bu
• Karamanlis ile
Erdoğan arasındaki
ilişki çok iyi olabilir,
ilişkinin dış polıtikayı etkılemedi-
ği göriilüyor. Karamanlis hükü-
metinin Ege sorunlannın çözül-
mesi polıtikasından vazgeçtiği de
gözleniyor.
Hükümet her
iial ve karda bedel öder
Oysa Simiüshükümeti, 2002'den
sonra ağırlığını ikili sorunlann çö-
zümlenmesine v ermişti. Karaman-
lis hükümeti ikili sorunlar konusun-
da uyguladığı polıtikayı iki nede-
ne bağlıyor; Ege sorunlanna ne ka-
dar mantıklı bir çözüm bulunursa
bulunsun, hükümetın ödeyeceği
bedel ağırolacaktır. Ve, Yunanlılar
ve Türkler sorunlarla yaşamasuu
öğrenmelıdır. Ancak bu anlayışın
benimsenmesi için,
şu önşartlar yerine
getirihmeh: 1. "Vu-
nan ha\a sahasma "
yapılan ihlaller bü-
• Bush ve Kerry'nin
ilk TV tartışmasındaki
performanslan seçmeni
bir sonraki tartışma
için ekran başına
götürecek kadar iyiydi.
B
aşkan Bush ve rakibi John
F. Kernr
'nin ılk televizyon
karşılaşmasmda, tansiyon
yüksekti. Aynı zamanda iki baş-
kan adayının dış polıtikanın kri-
tık alanlanndaki duruşlan hak-
kında bazı işaretler verdi. Tartış-
mada birbirlerine direkt hitap et-
melerini kısıtlamak için bazı ku-
rallar konulmasına rağmen ikili
arasında Irak'a, terorizmle sava-
şa ve tran ve Kuzey Kore'den ge-
lecek tehditlere ilışkin tartışmalar
yaşandı. Başkan da rakibi de et-
kıli konuşru. Bush, Kerry'nin öne
sürdüğu tezleri gerçek dışı ve saç-
ma bulurken, Kerry, Başkan'ı ül-
Bu rezaletten
kurtulmanm
tek yolu
acilen yönetimin
el değiştırmesinin
sağlanmasıdır.
ke halkına doğnıyu söylememek-
le suçladı. Tartışmanın odaknok-
tasında Irak vardı. Bush, savaşa
girme nedenlerini ve savaşın so-
nuçlannı sa\'undu. Kerry ise Baş-
kan'ın kararıru eleştirdi ve böyle
bir durumda kendisınin daha iyi
bir komutan olacağını savundu.
Kuzey Kore ve iran
Irak için harcanan paranın sağ-
lık için harcanmasının daha doğ-
ru olacağını söyledı. Bush ise asıl
davanın Afganıstan 'da l samebin
Ladin e karşı yürütülen savaş ol-
duğunu savunan Kerry'ye karşı-
lık Irak ve diğer cephelerde yürü-
tülen savaşuı da ABD'nin güven-
liği için hayatı önem taşıdığını sa-
vundu. Kerry de Başkan'ın Irak'ta
yeterli derecede asker konuşlan-
dırmadığını, savaş sonrası döne-
mi iyi planlayamadığını söyledi.
Kerry, Iran ve Kuzey Kore'den
gelecek nükleer tehdıtlerin ABD
Saddam'a odaklandığında cid-
dıleşriğine dikkat çekti.
Bush. kararlılığı ve cesaretinden
söz ettı. Kerry bunu bazen gerçek-
ten sapmaya yönlendiren tehlike-
lı bir huy olarak niteledi. Kerry,
ülkenin müttefiklerine bağlıhğı-
m ve sabırlı bir lider olacağını da
söyledi. Bush ise bunun zayıflık
anlamına gelebileceğıni savundu.
Ortada kesin olarak söylenebile-
cek tek şey var, ikisi de seçmenin
bir sonraki tartışma için televiz-
yon başma geçmesini sağlayacak
kadar ıyı performans sergilediler.
(The tVashingtonPost, ABD, 1 Ekim)
ancak bu İlişkinin dlŞ yükölçüdeazalma-
Gazeteci hapsetmek otoriterlik sinyalidir
politikayı
etkilemediği
görülüyor.
lı. (Yunan hava sa-
hasım tımak içine
alıyorum. çünkü 10
^^^^^^_^ mil olması uhıslara-
^ ~ ~ ~ " ~ ^ " ~ rası hukuka aykın.)
2. Karasulanmızı 10-12 tnile çıkar-
maktan vazgeçtiğimizi sessizce gös-
termeliyiz. 3. Kıta sahanlığı soru-
nu çözülene kadarmoratorvTim uy-
gulanmalıdır. Ben, Ege sorunlan ko-
nusunda Yunan tarafinın erteleme-
leri tercih etmesinüı doğru ohna-
yacağını düşünüyorum. Çünkü
Ege'de çözümsüzlüğün sürmesi,
Türk-Yunan ilişkilerinde krız ola-
sıhğına yol açabilir. Ve, sorunlann
çözülmesi, Türk-Yunan ilişkilerin-
de önemli ilerlemeler kaydedihne-
sim sağlayacaktır. 3. Kıbns konu-
su, Ege sorunlanndan ayn tutuldu-
ğunda, her iki tarafin kabul ede-
bileceği çözümler buiunabilir.
(TaNea, Yunanistan, 30 Eyiül)
Türkçesi: Murat Ilem
BAMBANG HARtMLTOİ
G
eçen perşembe Cakarta Mahkeme-
si beni bir yıl hapse mahkûm etti.
Haftalık dergı Tempo'nun genel ya-
yın yönetmeni olarak, işadamı Tomy Wı-
nata'ya. tekstil pazarım kanştınp, işçi pro-
testolanna neden olduğunu ima ederek if-
tira etmişim. Benim davam acaba Endonez-
ya'da kısa süreli bir demokrasi deneyimi-
nin daha sonuna mı işaret ediyor?
Geçen yıl mart ayında derginin yayın po-
litikasının körüklediği söylenen bir gösteri
düzenlendi. îşadamıyla yapılan görüşmeye
dayandınlarakyayımlananhabere tepki gös-
teren, 200'e yakın Winata yandaşı ofisimi-
zi bash.Bir muhabiri yaraladı. Olayı banş-
çıl bir yolla çözmek için merkez kârakolu-
na gitmeye ikna oldunı. Karakol yönetimi-
nin çete liderlerinin elinde olduğunu görün-
ce dehşete kapıldım! Neyse kı bırçok gaze-
teci yardımıma koştu. Yaptıklan yayın ka-
muoyunun tepkisıne yol açtı. Ve parlamen-
to konuyla ilgili somşturma açılmasına ka-
rar verdi. Ancak VVinata, baskından haber-
dar olmadığını öne sürerek ifade vermedi.
Sonra da haberi yazan muhabir Ahmet Tev-
• Bir ülkede gazetecilerin hapse atılması
otoriterlik sinyalidir. Endonezya'da
yayımlanan Tempo dergisinin genel yayın
yönetmeni Harimurti'nin bir yıl hapis
cezasına çarptınlması da demokrasinin
sonunun geldiğinin işaretlerinden biri.
fik, editör IskenderAn" ve beni mahkeme-
ye verdi. Davada çok şüphe uyandıran ge-
İişmeler yaşandı. Doğnıyu yansıtmayan
belgeler sunuldu, yargıç başka bır yere
atandı ve yerine geçmişte Tempo dergisi-
nin aleyhine karar alan bir yargıç getırildi.
Sonuçta Winata mahkemede derginin
kendisiyleröportaj yaptığını inkâretti. Te-
lefonda yapılan görüşmenin kaydı olma-
sına ve bir uzmanın kayıttaki sesin işada-
mının sesi olduğunu söylemesine rağmen!
Üçümüz de mahkum edildik.
Yüksek mahkemede görülecek temyiz
davasında aklanacağımızı umuyorum. Çün-
kü, bu ülkenin yüksek mahkemeleri daha
temiz kalmış kurumlardır. Ve yüksek mah-
kemenin başkam demokrasi ve basın öz-
gürlüğünün en sağlam sa\omuculanndan-
dır. Tempo davası demokrasımiz için birza-
fer, bir dönüm noktası olabilir.
Sinav başansız sonuçlandı
Gazetecileri hapse atmak otoriterlik be-
lirtisidirîEndonezya 1950'lerde liberal bir
demokrasıydi. Devlet Başkam Sukarno.
askerin desteğiyle 1956'da basına baskı
uygulamaya başlayana kadar! Sukarno'dan
sonra birkaç yıl basın özgürlüğu ve benze-
n demokratik ka\Tamlar yeniden yeşertil-
di. Ancak 1970'lerin başmda Devlet Baş-
kanı Suharto basına bır darbe daha indir-
di. Çok sayıda gazeteciyi hapse attı. Bası-
nı kontrol altında tuttu ve demokrasibirkez
daha sınıfta kaldı. 1998'de Suharto ülke
yönetiminden aynldıktan sonra Endonez-
ya, dünyanın en kalabalık nüruslu üçüncü
demokratik, Müslüman ülkesi oldu. tki
parlamento seçimi, iki devlet başkanı se-
çimi, Islam ve demokrasinin yan yana var
olabileceğini kanıtlar şekilde özgürce ve ba-
nş içinde düzenlendi. Ancak demokrasi
düşmanlan maalesef yoruhnuyor.
Radikal İslamcılar bombalı saldınlar dü-
zenledi. Otoriterrejim yanlısı bazı gruplar
Devlet Başkanı Megavvati Sukarnoput-
ri'nin yakın çevresıne ulaştı. O da devlet
başkanhğı seçimini kaybetti. Acaba yeni se-
çilen Devlet Başkanı SusfloBambangYiıd-
hoyono gazetecileri yargılama\a, turukla-
maya devam edecek mi? Benim ve diğer
meslektaşlanmın hapis cezasına çarptınl-
ması, Endonezya'da güçlükle kazanılan
üçüncü demokrasi sınavımn başansızlıkla
mı sonuçlandığını göstenyor? Bu sorunun
yamtı Endonezya'daki demokrasi yanlıla-
nnın ulusal ve uluslararası arenada ne ka-
dar destek sağlayabileceklerine bağlı. Müs-
lüman toplumlanndaki demokrasi yanlı-
lan için umut ışığı olan Endonezya'yı kay-
betmek felaket bir yenilgi olur!
(The Jakarta Post, EndoneTya, 24 Eyiül)