29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2004 PERŞEMBI 8 HABERLERIN DEVAMI TURKİYE Istanbul Edırne Kocaelı Çanakkaie Izmır Manısa Aydın Denizlı B Y PB Y Y Y Y PB 23 24 27 23 25 25 28 26 Sınop PB 20 Adana B 34 Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas PB PB PB PB PB PB B 23 21 22 25 24 24 23 Zonguldak PB 20 Antaiya PB 28 Kars Mersin Dıyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van B B B B eB B 32 27 30 26 28 21 17 PB 17 Yurdun kuzey ve batı kesımlen parçaJı bülutlu, Marmara'nın batrsı ıle kıyı Ege sa- ğanak yağışlı, dığer yerier az bulutlu ge- çecek. Hava sıcaklı- ğında önemlı bır de- ğışıklık olrnayacak. Rüzgâr; güney ve batı yönlerden hafıf arasıraortakuvvette esecek. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Pans Bonn K PB K Y Y Y Y Y 2 9 5 15 16 17 17 16 Mûnih PB 16 Zürıh Bertın Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atına Y PB Y PB B PB Y Y 14 18 14 19 19 17 20 24 Y 17 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahire Y B K PB B Y PB PB 10 25 4 16 22 9 12 29 PB 31 Açık Parçalı bulutlu Sıslı k Çok öulutlu p Yağmuriu Sulu kar h Gök gurültulu G U N C E L Cİ1VEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada alanda kolay pazar bulamayan Fransa ve Alman- ya gibi ülkelerin önüne 2.8 milyar dolan cebinize koyup 36 Airbus alrnaya gittiniz mi, yaptınm gü- cünüzün derecesi belki yükselmez ama, bekle- diğiniz müjdeli haberler birbıri ardına geliverir. Bu sonucu uçak alımına karşılık müzakere ta- rihi diye yorumlayanlar olabilir; bu görüntünün Türkiye'yi küçülttüğünü öne sürenler de buluna- bilir. Bütün bunlar müzakere tarihinden sonrası tu- fan kafasıyla hareket eden bu iktidann bir kula- ğından girer, öteki kulağından çıkar. Muhalefet etmek için muhalefet diye adlandır- dıkları gerçekçi saptamaları iktidar nasıl değer- lendirirse değerlendirsin, uçak satan üretici iki ül- keyle tarih vaatleri bir araya gelince, çatlasalar da patlasalarda -kamuoyu indinde- bu sonuç bal gi- bi: rüşvet-i kelâmdır. Elbette siyasal güçle uzak yakın ilgisi de yoktur. • • • Müzakereler AB raporunun sözcüğüne dokun- madan başlayacak olursa; bu iktidar, bu iktidann başlan tarihsel büyük birsorumluluk üstlenecek- lerdir. Zira raporun içeriği, ona dayalı olası müzake- reler Türkiye'yi kendi benliğinden, kimliğinden uzaklaştınyor. Yazılıp çizilenlerden, söylenenlerden etkilen- meyen, gözü tarih almaktan başka bir şey gör- meyen (herhalde 10-15 yıl yönetımde kalmaya- cak) bu iktidar, önümüze konulan koşullan itiraz- sız kabul ederek: Geleceğimizin ipotek altına alınmasına göz yu- muyor. Almanya ve Fransa her vesileyle üyeliğimizin 10-15 yıl sonra gerçekleşebileceğini söylüyor. Bir hesaplan olmalı. Üye olan ülkelerle müzakerele- rin en kabası 8-10 yıl. Türkiye'ye neden 10 değil de, 10 veya 15 yıl! Berlin'deki üçlü görüşmede neler konuşuldu- ğunu bilmek olanaksız. Fransız, kendi kamuoyu- naTürkiye ile birlikte görünmek kaygısından kay- naklanan baskıyla ortak basın toplantısından vaz- geçti; böylece yarına dönük kımi ipuçlarını yaka- lama olanağı da yitirildi. Ankara'ya Çjece geç saatlerde yansıyan bilgi- lere göre, basın toplantısından vazgeçmesine Fransa'daki iç politika çalkantıları neden olmuş. Fransız Cumhurbaşkanı, iç politika çalkantıla- rından (ya da kendi geleceğiyle ilgili kimi kaygı- lardan) ötürü basın toplantısında Türkiye ile be- rabergörünmekten çekiniyor, korkuyorsa... yann- lara dönük sözlerine nasıl güvenebilirsiniz? Chirac'ın kafasındaki Avrupa Birliği Anayasa- sı'nın referandumuyla Türkiye'nin üyeliğini birlik- te gören iki zıt görüş, öteden beri çarpışıyor. Paris'ten gelen haberferin hemen hepsinin ya- nıltıa olduğunu varsaymak olanaksız. Dedikleri- ne göre, Türkiye'ye 17 Aralık'ta tarih verildikten sonra Anayasa referandumuna gidilirse, Fransız halkının olumsuz bir tavır takınması olasılığı Chi- rac'ı korkutuyor. Rüşvette dünya sıralamasında önde giden bir ülkeyiz. Son örneği Berlin'de belgelendi. Yöneti- cilerimiz, acaba Fransız halkını doğrudan etkile- yecek bir rüşvet düşünemez/er mi? • • * Müzakere tarihi alsak bile "tarama süreci" baş- layacak. Ne demek bu? Onur Öymen'e göre, ekonomiden, sosyal yaşamdan, tarımdan... aklı- nıza gelen her alanda en az 8 ay sürecek olan bir işlem başlayacak, kısacası Türkiye'nin MR'ı çe- kilecek. Müzakereler ancak 2005'ten 8 ay sonra, 2006'da başlayacak. Kaba bir hesap yapalım: Müzakereler 2006'da başlar, 15 yıl sürerse 2021 'leri bulacağız. Bitme- di. Yedi sekiz yıl da üyeliğe uyum süreci var... Telaşa gerek yok. Şunun şurasında bir şey kal- madı. 2030'lara doğru her açıdan üyelik sürecini tamamlamış olacağız. Dayanın dostlar! Ukrayna'da deprem İstanbul'u korkuttu İSTANBUL (AA) - Ukrayna'da 6.5 büyüklü- ğünde deprem meydana geldi. Deprem; Istan- bul, Edirne ve Tekırdag'ın da aralannda bulun- duğu çeşitlı illerden hissedildi. Boğaziçi Üniver- sitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştır- ma Enstitüsü yetkililerinden aJınan bilgiye göre, Türkiye saati ile 23.47'de Ukrayna'da meydana gelen depremin büyüklüğü 6.5 olarak ölçüldü. Bu arada, sarsuıtı üzerine Istanbul'da itfaiye araçlan önlem amacıyla birimlerinden dışanya çıkanlırken bazı yurttaşlar da evlerini terk etti. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Ens- titüsü'nün telefonian ile internet sitesi de vatan- daşlarm yoğun talebi nedeniyle kilitlendi. Kamu vakfflannda soygun var7 • AıVKAR (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Ka- mu Vakıflannı Araştırma Komısyonu Başkanı Ir- fan Gündüz, kamu vakıflannda çok sayıda yolsuz- luk, usulsüzlük ve soyguna varan uygulamalar saptadıklannı söyledi. Gûndüz, kamu vakıf ve der- neklerinın elinde 1.5 katrilyon liralık kaynak bu- lunduğunu belirtti. Gündüz. hükümetin radikal bir irade ortaya koyarak çıkardığı yasanın asla delin- memesi gerektiği görüşüne vardıklannı söyledi. Kuyumcuyusoydular • SIVAS (AA) - Sıvas'ta, telefonda kendilerini polis olarak taruttıklan kuyumcuyu Emniyet Müdürlü- ğü'ne çağıran kişiler, işyerinden çok miktarda altın çaldılar. îşyennin soyulduğunu anlayan kuyumcu Halil Ataş, durumu polise bildirdi. Ataş, ifadesinde, kendisini telefonla arayan bir kişinin polis olduğunu söylediğini ve "Bir hırsızlık olayıyla ilgili size ait ol- duğunu düşündüğümüz 175 gram alnn var, gelin ılın'" diyerek kendisini emniyete çağırdığını belirtti. 'Sakat mantık işbaşında'SSKveKöyHizmeüeri'ne ilişkin tasanlardaBaşbakan y a hakemlik verilmesine serttepfti gösteren CHPmilletvekilleri 'Başbakan y ı imamgibigörmeanlayışınınyansıması'dedi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - SSK hastanelerinin Sağ- lık Bakanlığı'na devri ile Köy Hizmetleri Genel Müdürlü- ğü'nün tasfıyesine ilişkin tasan- larda, anlaşmazlıklann gideril- mesi için Baş.bakan'a hakemlik görevi verilmesi tepki çekti. CHP Kocaeli Milletvekili Izzet Çetin, "Bu, Başbakan'ı imam ya da şeybülislam gibi görme anlayı- şının yasa tasansına yansıma- sıdır* diye konuştu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi de "Bu garip, güiünç, sakat bir mantığın ürünüdür" dedı. CHP'li Çetın, söz konusu ya- sa tasanlannda, daha önce hiçbir yasada görülmeyen düzenleme yapıldığına işaret etti. Anlaşmaz- lıklann giderilmesinde Başba- kan'ın yetkıli kılınmasını eleşti- ren Çetin şunlan söyledi. "Böy- le bir yetkiye ihtiyaç yoktur. 'Anlaşmazlıklann giderilmesin- de Bakanlar Kurulu yetkilidir' denilebilir.Ama Başbakan yet- kilidir' derseniz, Başbakan'ı i- mam ya da şevhülislam vapar- sınız hukuk devletinde. Bu, Başbakan'ı, hukuk devleti üze- rinde tabu gibi görme anlayışı- nın yansımasıdır." CHP'li Selvı, SSK hastanele- rinin satılamayacağını ve dev- redilemeyeceğinı söyledi. Has- tanelerin sahibinin işçiler, emekliler ve işveren olduğuna dikkat çeken Selvı, "SSK öz- erk bir yönctime sahiptir. Hastanelerine, gayrimenkul- Ierine, araç ve gereçlerine e) koyma hakkı kimseye ait de- ğildir. Hukuken de mümkün değildir" diye konuştu. SSK'nin sorunlanrun çok bü- yük olduğunu belirten Selvi, "Hükümet, başaramadığı olavları gözden çıkartarak, sa- tarak ve devrederek, bu sorun- ları çözmek yerine kurtulmayı yeğlemiştir" dedi. Başbakan'ın tasan konusunda birinci derece- de sorumlu olduğunu buna kar- şın, sanki tarafsızmış gibi anlaş- mazlıklann çözümünde onun yetkili kıluımak istendiğini anla- tan Selvi, "Böyle bir şey ola- maz" dedi. Toplumda huzursuzluğun çok ciddi boyutlarda olduğunu belir- ten Selvi şu görüşleri dile getir- di: "Bu uygulama bir tahriktir ve benzeri baskılar sabrın tü- kendiği noktada çok ciddi top- lumsal patlamaya imkân vere- cek geu'şmelerdir. Hatta Türki- ye'de bir genel grev ortamını hazırlayan olaylardır. fşsiz ve yoksullaştırdjklan insanları daha fazJa baskı altında futa- mayacaklanm bilmeliJer." MGK'de, Helsinki Zirvesi'nde kabul edilen eşit işlem ilkesinin işletilmesi istendi: AB Türkiye'ye eşit davransın ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Milli Güvenlik Kurulu, Türkiye'nin AB'ye üyeliği süre- cinde Helsinki Zirvesi karanyla kabul edilen eşit işlem ilkesinin ışletilmesıni istedi. Kurul "diğer ülkeler için öngörülmeyen öl- çüt ve yöntemlerin Türkiye için de öngorülmemesinin gereklili- ğini" vurguladı. Toplantıda, Irak'taki gelişmelerin Türkiye'ye yansımalan ve terör örgütü lide- ri Abdullah Öcalan'ın durumu da değerlendirildı. Cumhurbaşkanı Ahmet Nec- det Sezer'in başkanLğında yapı- lan ekim ayı MGK toplantısında, AB Komisyonu'nun 6 Ekim'de Ilerleme Raporu'nu açıklaması- nın ardından günümüze kadar gelen süreç aynntılanyla ince- lendi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül. son dönemde Avrupa'da yaptıklan geziler ve temaslan sonucundaki izlenim- lerini kurul üyelerine aktardı. Müzakere tarihi verilip veribne- yeceğinin belli olacağı 17 Ara- lık'taki zirveden çücabilecek ola- sı kararlar da kurul üyelerince tüm aynntılanyla masaya yatı- nldı. Toplantı sonrası yapılan ya- zılı açıİdamada da Türkiye'ye karşı üyelik ve müzakere süre- cinde farklı rutumlann benim- senmemesi gerektiği yönünde ifadeler yer aldı. Toplantının ar- chndan yapılan yazılı açüdama- da, şu değerlendirme yapıldı: "AB Komisyonu tarafından açıklanan 6 Ekim 2004 günlü rapor ve ülkemizle üyelik gö- rüşmelerinin başlatılması yö- Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in başkanlığında yapılan Milli G üvenlik Kurulu toplantısına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök. kuv-vet komutanlan ve diğer kurul iiyesi bakanlar katıldı. Kara Kuvvetleri Komutanı OrgeneraJ Yaşar Büyükanıt, Jandarma Cenel Komutanı Orge- neral Fevzi Türkeri ile MGK Genel Sekreteri Yiğit AJpogan ilk kez bir MGK toplantısına katıldılar. nüode raporda belirtilen öne- ri ışığında Türkiye-AB ilişki- leri aynntılı olarak incelenmiş, 1999 Helsinki kararlanyla ka- bul edilen eşit işlem ilkesi doğ- rultusunda diğer ülkeler için öngörülmeyen ölçüt ve yön- temlerin Türkiye için de öngo- rülmemesinin gerekliliği vur- gulanmıştır." Kerlcük masaya yatırıldı Toplantının diğer gündem maddesi olan Irak'taki gelişme- ler de tüm aynntılanyla değer- lendirildi. Irak'ta özellikle Tür- kiye'nin hassasiyetini her firsat- ta dile getirdiği Kerkük'ün statü- sü de masaya yatınldı. Türkiye, Irak'uı kuzeyindeki Kürt grupla- nn Kerkük'te çoğunlukta olduk- lannı, nüfus sayımını yapacak uluslararası kurumlara tescil et- tirmek amacıyla kente sonradan yerleştirdikleri ailelerin geldik- leri bölgelere dönmesini istiyor. Türkiye, nüfus yapısı değiştiril- meye çalışüan Kerkük'te normal koşullara dönühneden nüfus sa- yımı ve seçim yapıknaması ge- rektiğini savunuyor. Bu kapsam- da Türkiye, ABD nezdinde is- temlerini dile getiren girişunler- de bulundu. Aynca KDP lideri Mesud Barzani ve de Türki- ye'nin bu tutumu iletilmişti. Böl- gede yapılan temaslar ve gehş- meler, kurula sunulan güncellen- miş raporlarla ele alındı. öcalan rahatsızlığı Kurulun asker üyeleri Öca- lan'uı her hafta avukatlanyla gö- rüşmesi ve anlattıklannın militan gruplara taşuımasından duyduk- lan rahatsızJığı da gündeme ge- tirdiler. Asker üyeler, Öcalan'ın yargılanmasımn tamamlandığına dikkat çektiler. Avukatlann her hafta Ocalan'la göriişmesinin doğru olmadığını belirten asker üyeler, devletin avukatlar için va- pur tahsis etme zorunluluğunun bulunmadığını dile getirdiler. Pendik'te olaylı yıkım. 4 gözaltı Sabahyıkdan evleri akşam yineyaptılar Kitabın ikincisi de yayımlandı Türkmenbaşıy nın 'Ruhname'si20 dilde • Baştarafı 1. Sayfada 3 çocuğuyla yaşadığı gece- konduyu yeniden yapmaya başlayan mahalle sakinleri. bu evden sonra yıkılan diğer ev- leri de inşa edeceklerinj söy- lediler. Pendik'te 4 aydır süren yı- kım gergınJiği dun kücük çap- ta çatışmaya dönüştü. Yıkım su^sında taş, tuğla, molotof kokteyli, biber gazı ve göz ya- şartıcı bombalarkullanıldı. Er- can Görür Ilköğretim Oku- lu'na ek bina inşası amacıyla aynlan 4 bin 290 metrekarelik alandabulunan 14 gecekondu- nun yıkımı, Istanbul Valiliği, Pendik Kaymakamlığı ve tlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün talebi üzerine gerçekleştirildi. Çok sayıda Çevik Kuvvet poüsi ile bölgeye giren yıkım elripleri ilegecekondu saİuple- ri ve bazı mahalleli arasında arbede yaşandı. Iş makinele- riyle yıkım sürerken bazı kişi- ler Ertuğrul Gazi Caddesi ve yıkım alanı çevresindeki so- kaklara barikatkurarak yıkımı engellemeye çalıştı. Ancak bu bankatlar panzerlerle yıkıldı. Bu sırada bazı evlerin aralan ve çatılanndan polis ile araçla- ra taş, tuğla gibi cisimler atıl- dı. Polis biber gazı ve sis bom- bası atarak saldırganlan uzak- laştırmaya çalışırken bazı gü- venlik görevlileri ile gazeteci- ler aülan taş ve diğer sert ci- simlerle yaralandı. Kanal 7 muhabiri ve kame- ramanı ise saldırganlarca tar- taklandı. Yaklaşık 2 saat süren yıkımın tamamlanması üzeri- ne Çevik Kuvvet ve diğer ekip- ler, araçlanyla bölgeden aynl- dılar. Olaylar sırasında 4 kışi gözaltına alındı. Aydos Mevkü'ndeki yıkımı engellemek için geçen tem- muz ayının başında lastik ve çöp konteynerlerindenbarikat- larkurulmuştu. PendikBeledi- ye Başkanı Erol Kaya, yıkım karannın belediye tarafindan değil Milli Eğitim Bakanhğı tarafindan alındığını ifade ede- rek şunlan söylemişti: "Yıkun karannın ardın- dan vurttaşlann evlerinden çıkarılmalan söz konusu olunca biz üzerimize düşeni yaparak evi vıkılacak olanla- ra arsa tahsis ettik ve imar izni çıkardık." ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkmenistan Cumhurbaşkanı Sapar Mu- rat Türkmenbaşı'nın, Türk- menlerin tarihi ve kültürel zenginlikleri ile manevi dün- yasuu gözler önüne seren "Runname-2" adh eseri ya- yımlandı. Ruhname-1,20 dil- de 1 milyon adet basılmışti. Ruhname'nin ilk kitabı 2001 'de yayımlandı. Kitap bu- güne dek, Türk, Ingiliz, Arap, Fars, Japon, Rus. Kazak, Fran- sız, Çek, Hollanda, Macar, Çin, Polonya, Kırgız, Alman, Ukrayna ve Beyaz Rusya'nın da aralannda bulunduğu 20'yi aşkm halkın diline çevrilerek 1 milyondan fazla basıl- dı.Türkmenlerde "ruh" keli- mesi, akıl, düşünce, hareket, yaşam, varoluş ve kişiliğin te- meli anlamlannda kullanıh- yor. Bu nedenle, Türkmenba- şı'nın yazdığı ve Türkmen ulusunun "baş kitabı" olan "Ruhname", "aklı başında hareket etmeve aydınlık yol- '< da yürûme" hedeflerinin al- I tınıçiziyor. f Türkmenbaşı kitabında, J ulusalbilincinöneminidevur- t»4£ .. . ^_ _ , guluyor. Türkmenbaşı, özel- likle bağımsızlıktan sonra çok önemh hale gelen Türkmen bi- lincine ilişkin Ruhname'nin ikinci kitabuıda şu görüşleri dilegetiriyor: "Bizim devleti- mizin arma ve bayrağında vatanın görünümü olarak bütünleştirilen resmi vardır. Arma ve bayrağımızdaki beş halı motifi beş Uimizin ayrıl- maz ve sonsuz bütünlüğünü simgelemektedir. Aynca ar- mamızdaki at resmi, vatanı- mızın tarihinin eskiliğini, kalkınma yolunda hızlı ve helal olduğunu anlatmakta- dır. Bu, özgürlük ve hürriye- tin ölçüsüdür. Çünkü ata hiçbir güç bûvnn eğdlremez. Arma ve bayrağımızdaki ay ve beş tane yıldız, yeşil renk ve diğer simgelerin tamamı Türkmenlerin sonsuzluğu- nun simgesidir." Ruhname'nin ikinci kitabı, "Türkmen'in manevi yük- sekliği" diye nitelendiriliyor. Kitapta,Türkmen halkının ta- rihi ve kültürel zenginlikleri, manevi dünyasının etik değer- leri, gelenek ve görenekleri de gözler önüne serüiyor. GUNDEM MLSTAFA BALBAY B Baştarafı 1. Sayfada Chirac, Fransa'da kamuoyunun Türkiye'ye so- ğuk baktığını biliyor. Türkiye'ye bakışındaki yumu- şamayı böyle bir toplantıda açıklasa ters olurdu. Bu yüzden mikrofonlarm karşısına hiç çıkmama- yı yeğledi. Durum Türkiye açısından olumlu. Kötümser bakış: Chirac görüşlerini akşamdan sabaha değiştiren bir kişi değil. Bu yüzden sık sık konuşup olumsuz- luğu derinleştirmek istemedi. Durum kötü. Her iki bakış bir yana, gerçek şu: Chirac'ın Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı ile yan yana olmamaya özen göstermesi, (modası geç- miş deyimle) 'ulusal onurumuz' açısından şık değil! Toplantı sonrasındaki açıklamalan sütuna yatı- ralım... Chirac'm dünkü değeriendirmesi şöyleydi: "Türkiye'nin üyeliği çantada keklik değil." Türkiye çantada keklik olduğu için doğal olarak Türkiye'nin üyeliği çantada keklik değil! Fransa hükümet sözcüsünün şu değeriendir- meleri sanırız Chirac'ın demek istedikleri: "AB'ye katılmak için Türkiye adım atacak, AB Türkiye'ye ayak uyduracak değil..." Bunu Türkçeyeçevirdiğimızde şunu söyleyebiliriz: "Top bizde değil, Türkiye'dedir. Tümüyle bize ayak uydurduğu havasını aldığımız gün tam üye- lik olur. O gün çok yakında görünmüyor." Chirac bakanlara 3 olasılıktan söz etti: 1- Türkiye tüm sorumluluklarını yerine getirir. Fransa bir referandumla son sözü söyler. 2- Türkiye ile zoriu görüşmeler yolda kesilir, her şey yarım kalır. 3- Zorlu görüşmeler sık sık kesilir ama, sonuç- ta AB ve Türkiye bir orta yolda anlaşır, tam üyelik dışında bir çözüm bulunur. Bunlar bızim iddiamız değil, Fransa basınına yan- sıyan Chirac değeriendirmeleri. Görüldüğü gibi Chi- rac, her an şrak diye değışik bır çıkış yapabilirî Erdoğan ve Gül'ün yüzü Schröder'in sözleri iki türlü ve iki turluydu. Ya- nında Chirac varken şöyle dedi: "2005'te müzakere tarihi verilebilir." Erdoğan varken ise şöyle dedi: "Türkiye'ye müzakere tarihi verilecek. Türkiye, Almanya'ya güvenebilir." Schröder, Türkiye'nin AB'ye güvenebileceğini söyleyemiyor, kendi ülkesine ilişkin söz vermek- le yetiniyor. Erdoğan ise her yurtdışı gezisinden olduğu gi- bi son Almanya gezisinden de mutlu döndü. Mut- luluğunu biz de paylaşmak isterdik ama, fazla renk de vermedi. Erdoğan ve Gül'ün mutluluğa ilişkin görüşleri şöyleydi: "Yüzümüze bakın, anlarsınız!" Yüzlerine baktık, biraz gülümseme, biraz tedir- ginlik, biraz belirsizlik, biraz yolda hallederiz ha- vası vardı! Oysa Erdoğan Beriin'e giderken şöyle demişti: "Dostlarımızın sorumluluklannı yerine getirme- sini bekJiyoruz." Yukarıda aktardığımız görüşler, AB'nin sorum- luluğunu yerine getirmek bir yana, Türkiye'nin çok şey yapması gerektiği yönünde. Uçlü görüşmeye yönelik olarak pek çok Avru- pa gazetesinde yorum-haber yer aldı. Italyan La Repubblica'nın bir tümcesi şöyleydi: "Buluşma, Ankara'ya 36 Airbus satılmasını ön- gören bir anlaşmayla süslendi." THY'nin uçak alım ihalelerinin toplamı 2.8 mil- yar dolar. Bu saptamayı dikkate alırsak şöyle bir yorum yapabiliriz: Dünyanın en pahalı süsü! ankcumca cumhuriyetcom.tr Dünyanın en büyük utancı: Açlık • Baştarafı 1. Sayfada bakkT'nın uygulamaya geçirilme zamanının geldiğini kaydetti. Açhğın ne kaçınıhnaz ne de kabul edilebilir olduğunun altım çizen Ziegler, raporda şunlan kaydetti. "Açlığı tama- men ortadan kaldıra- cak kadar zengin bir dünyada yaşıyoruz. Açlığın nasıl yok edile- ceği bir sır değil. Bu konuda yeni teknolo- jilere ihtiyaç yok. Sa- dece zengini daha zen- gin yapan, voksulu ise daha yoksullaştıran mevcut politikalara karşı bir siyasi iradeye ihtiyaç var." Dünyanın "Milen- yum KaUanma Hede- fi"nde öngörülen açlık çekenlerin sayısının 2015 'e kadar yanya in- diribnesi hedefine ula- şabileceğinden şüpheli olduğunu kaydeden Zi- egler, bazı ülkelerin bes- lenmekonusunda ilerle- mesinerağmen aralann- da Hindistan, Endonez- ya, Nijerya, Pakistan ve Sudan'ın da bulunduğu birçok ülkede gerileme olduğunu bildirdi. Ziegler, özellikle Su- dan, Kuzey Kore, Küba ve Füistin topraklann- dakı duruma değinerek, Hartum ve Pyongyang hükümetlerüıi acilen ha- rekete geçmeye çağırdı. Ziegler, Israil hüküme- tınden de Filisrinlilerin yiyecek ve beslenme hakkını kullanmalan konusunda yükümlü- lüklerini yerine getirme- sini istedi. Ziegler ayn- ca,ABD'yi, Küba'da in- sanlann beslenme hak- kını olumsuz etkileyen tek taraflı önlemler al- maktan vazgeçmesi ko- nusunda uyardı. Köle çalıştırana tutuklama NEWYORK(AA)- ABD'de iki kişi, zihinsel özürlü 6 kişiyi zorla alı- koyarak istekleri dışında çahşmaya zorlamak su- retiyle kölelik yaptırdık- lan suçuyla tutuklandı. Söz konusu şahıslara ait iki evde 6 zihinsel özürlü yetişkinin bulun- duğunu açıklayan FBI sözcüsü Jeff Lanza, bu kişilerin uzun zamandır alıkonulduklannın öğ- renildığini söyledi. Tutuklanan kişilerin isimleri açıklanmazken köleliği yasaklayan ya- sayı ihlal edenlerin 20 yıla kadar hapisle ceza- landınlmalannın öngö- rüldüğü belirtiliyor. t
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear