23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 EKİM 2004 PAZAR 8 HABERLERIN DEVAMI TURKİYE Istanbul Edirne Kocaeı Çanakkale Izmir Manisi Aydın Denizli PB PB PB PB PB PB PB PB 20 22 22 21 26 26 27 27 Sirtop PB 20 Adana A 32 Zongutfak PB 19 Antalya Samstın Trabzon Gıresun Arkara Eskışehır Konya Sıvas PB PB PB PB PB B PB 21 21 22 21 21 24 19 A 27 Kars Mersin Dıyarbakır Şanlıurfa Mandin Siirt Hakkâri Van A A A A A B B 29 24 27 22 23 19 16 PB 16 Yurdun kuzey ve batı kesımlen parçalı bulırtlu, dığer yerler az bu/utlu ve açık geçe- cek. Hava sıcaklığı; kuzeydoğu kesımler- de bıraz artacak, dı- ğer yerierde önemlı bır değışıklik olmayacak. Rüzgâr: kuzey ve batı /onlerden hafıf arası- ra orta kuvvette ese- cek. DIŞ MERKEZLER Oslo Helsınki Stockholm Londra Amsterdam Bruksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y PB PB Y B 8 7 9 18 18 20 20 4 ?? Berlın Budapeşte Madrıd Viyana Belgrad Sofya Roma Atına PB PB B PB PB PB PB Y 20 19 24 19 18 19 22 25 Zürıh PB 21 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bjşkek Tiflıs Kahire Y PB Y Y B Y B B 19 20 9 13 20 16 19 29 A 30 Taşkent Tatıran • Sısiı *"\ Buiuıu ÇOK DUİUtlU ' Yağmırtj Sıılu kar t Gok guniltuİL G L N C E L CÜrVEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada bir çerçeveye, bir veya iki kişiye bağlanmak iste- niliyor; anlaşılır gibi değil. Oysa, "sertçıkış" kuşku yok, doğrudan bu hükü- mete, bu iktidara! O kadar ki, bildiri sadece yargının ve Yargıtay'ın değil, "Cumhuriyetin" nitelik ve yapısım içine sindi- renneyen "bazı çevreler"den soz ediyor. "Baz çevreler" derken bildiri, sadece AB şımarık- lığıylagemi azıyaalan, iteriki günlerdeTürkıye'nin et- nik gnjplar federasyonuna dönüşmesini savunma- ya hazırlanan -yaptırım gücünden yoksun- şimdiler- de suret-i haktan göriinmeye çalışarak, terörden demokrasiye dönen bölücüleri, ikinci cumhuriyetçi- lerie kini sapık ilim bilim adamlannı mı amaçlıyor? Saf olmayalım; Yargıtay'ın işaretparmağı bugün anayasayı değiştirme gücünü elinde tutan iktidarı gösteriyor. Cumhuriyet tarihinde ilk kez Yargıtay, gidişata başkaldırı niteliğinde, bir iktidarı suçlayan ve so- rumlu tutan tarihsel bir davranış sergiliyor. Pısırık muhalefete ders olsun! • * • Geçmiş dönemlerde böylesi bir bildiriye rastlan- mamıştı, elbette rastlanamazdı. Zira geçmiş iktıdar- lar ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar yargıyı ve Yar- gıtay'ı el altından kimı tertiplerle ele geçirmeyi de- nemedi. "Kendine benzetmek" yoluna gitmedi. Bir ara bu iktidar, kulislerde "yargıya güven sağ- /a/?(Asa"dokunulmazlığın tamamen kaldınlabilece- ğini yaymadı mı? Bildiri iktidardan sonra Yargıtay'dan rahatsız olan- ları sıralıyor: "Birkısım kunım ve kuruluşlardan son- ra... basın veyayın organlannın -da- 'kişisel ikbal ve istikbal ya da ekonomik çıkar uğruna 1 yargı ve Yar- gttay hakkında yakışıksız ve sorumsuz" açıklamala- nna değiniyor. _ Bildiriyi okuduğu gece, Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya'nın bu ifadeyle hangi basın ve yayın orga- nından söz ettiğini anlamak için Aydın Grubu'na bağlı CNN Türk'te saat 19.O0'larda yayına giren Gürkan Zengin yönetimindeki Editör programını iz- lemek yeterliydi. Doğrusu Zengin, bağlı olduğu medya grubuna karşı görevini tam anlamıyla yerine getirdi. ödülü ve zammı hak etti. Aman efendim, o ne şiddet ne ce- laldi. Sesinden, sözcüklerinden ateş saçıyor. Yargıtay Başkanı'nın "taarruza geçtiğini" söyleye- rek başladı. Arkasından Yargıtay Başkanı'nın kanıt göstermediğinı öne sürerek "kişisel ikbal ve istikbal uğruna" "bir kısım basın ve yayın organlannı" suç- lamasına fena halde yüklendi. Özeleştiri yapma- mak, hiçbir soruyu yanıtlamamak, yakışıksız ifade- ler kullanmakla suçladı ve fakat: Kişisei ikbal ve istikbal uğruna yargıya ve Yargı- tay'a karşı aleyhte davranışlar sergileyen basın ve yayın organlannın isimlerini vermedi. Bir başka (Flash) TV, Editör'ün yarım bıraktığı gö- revi kaldığı yerden tamamladı. Aynı gece Editör'den bir süre sonra ana haber bülteninde Hakan Aygün, "bir kısım basın ve yayın organlannın" Yargıtay Baş- kanı'nın aleyhinde günlerce yayın yapan Hürriyet ve Milliyet gazeteleri olduğunu açıkladı. • • • Dün de o medya grubunda -söylentiye göre- Er- tuğnıl'dan sonra en yüksek maaşı alan, ne ki, ikti- dar ile ilişkilerde köprü görevi yaptığı söylenen bir köşe... Yargıtay Başkanı Özkaya'nın, hukukun teme- li olan delil göstermeden soyut ifadelerie basını suç- ladığını yazdı. Yazılı metin okunduğunda Yargıtay Başkanı'nın genel olarak basını suçlamadığı, "birkısım" kurum ve kuruluşlardan ve de basın yayın organlarından soz ettiği görmezlikten geliniyor. Basında Yargıtay ve yargıyla ilgili yayınları izle- yenler Başkanı'nın okuduğu bildiride bir grubu (han- gi medya grubunu) hedef aldığını açıkça görüyor. Başkan aralıkta emekliye ayrılıyor. Aleyhinde ya- yın yapan gazetelere tazminat davaları ya açtı ya da açacak. Eraslan özkaya, emekliliğini maddi sıkıntı çek- meden geçireceğe benziyor. Hisarcıklıoğlu:AKP kendisini iktidara işsizlerin getirdiğini unutmasın En büyük sorun işsizlikANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Türkıye Odalar ve Borsa- larBirhğı(TOBB)BaşkanıRifat Hisarcıklıoğlu, AB sürecinin ve Türkiye'nin içinde bulundugu ekonomik durumu irdelerken hü- kümetin bazı uygulamalannı da eleştirdi. Özel sektörün 5 yılda AB'ye uyum sağlamasını hedef- lediklerini söyleyen Hisarcıklı- oğlu, devletin de aynı hedefe uy- ması gerektiğini. ancak Türki- ye'nın hâlâ bürokratik çarkı kıra- madığıru. bürokraside sadece ki- şilerin değiştığini, anlayışlann değişmediğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, Avrupa'nın en üst iş dünyası kuruluşu olan Eu- rochamber'ın yönetimıne seçil- mesi nedeniyle gazetelerin An- kara temsilcileri ve ekonomi ya- zarlanyla TOBB merkez binasın- da sohbet toplantısı düzenledi. Hisarcıklıoğlu, Eurocham- ber'ın 41 üyesinin olduğunu, top- lantıya 39 üyenin katıldığını ve bunlardan 38'inin oyunu aldığı- nı söyledi. Yunanistan ve Kıbns Rum Kesimi'nin de kendisine oy verdiğine dikkat çeken TOBB Başkanı, oy vermeyen üyenin ül- kesini tahmin ettiğini. ancak bu- nu açıklamak istemediğini söyle- di. Eurochamber'a Gürcistan ve Ermenistan'ın üyeliğinin de ko- nuşulduğunu açıklayan TOBB Başkanı, kendilerinin Azerbay- can'ı da gündeme getirdiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu'nun AB sürecine ilişkin görüşleri şöyle: • 31 bölümlük AB kriterleri- rün 24 'ü ekonomi üzerine. 3 'ü de ekonomıyle ilışkilı. Yani 27 mad- de bizi ilgilendiriyor. Biz de mü- zakere masasında yer almak isti- yoruz. 17Aralık'taTürkiye'yeta- rih verilırse bu yöndeki isteğimi- zi kamuoyu aracıhğıyla da hükü- mete duyurmuş oluyoruz. •" Bizim temel hedefimiz 2009'dur. Özel sektör olarak 5 yıl sonra zihniyet değişimıni tamam- lamayı ve ekonominin tüm alan- lanndaki AB'ye uyumu sonuç- landırmayı hedefliyoruz. Buyön- de gazetecilere yönelık kurs aç- mak da dahil olmak üzere her tür- lü çalışmayı yapacağız. Gümrük BlrHğl'nde hata • Gümrük Birlıği "nde hata ya- pılnuştır. GB ile en iyi müzake- reyi otomotiv sektörii yaptı, kar- şılığını aldı. Ama öteki alanlarda her karara katılmaya mecburuz, karar mekanizmasında yokuz. t/" 6 Ekim raporunda bızım de değişmesıni istediğimız bölüm- ler var. Bunlann başında müzake- relerin askıya alınması geliyor. • Insan Haklan Danışma Ku- rulu'nun azınlıklar raporu bizim bilgimiz dahilinde değil. Türki- ye'nin bölünmez bütünlüğü en önemli hassasiyetımizdir. Hisarcıklıoğlu, Türkiye ekono- misinin içinde bulunduğu duru- mu değerlendirirken de program- dan vazgeçilmemesi gerektiğini, en önemlı sorunun işsizlik oldu- ğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu'nun değerlendirmeleri şöyle: i/ Ekonomi hızla büyüyor. Bunda motor güç özel sektör. îlk defa özel sektör kalkınma ham- lesinde devletin önüne geçmiştir. */ Geçen yıl yapılan toplam yatınmın 20 milyar dolarlık bö- lümünü özel sektör, 5 milyar do- larlüc bölümünü de\let, 500 mil- yon dolarlık bölümünü yabancı sermaye gerçekleştirmiştir. • Yıllık istihdam hedefi olarak gördüğümüz 700 bin kişiye iş ve- rilebilmesi için 35 mılyar dolar- lık yatınm gerekiyordu. Demek ki 9.5 milyar dolarlık bir yatınm açığı doğrnuştur. AKP kendisini iktidara işsizlenn getirdiğini unutmamalıdır. ^ Özel sektörün ana hedefi olarakAB 'yi seçmesınin pek çok nedeni vardır. Toplam ihracatın yüzde 55'i AB ülkelerinedir. ^ 1980'de bin ihracatçımız, 2 milyar dolarlık ihracatunız vardı. Ihracatımızın yüzde 90'ı tanm üriinJeriydı. Şimdi 40 bin ihra- catçımız var, 60 milyar dolar ih- racatımız var ve ihracatın yüzde 80'den fazlası sanayiye dayah. Bunun da yüzde 12'si yüksek tek- noloji ürünü. Hedef bunu daha ileri götürmek. Hisarcıklıoğlu, ekonomideki başannın toplumsal banşı getire- ceğine de dikkat çekerek, hükü- metin konuya bu çerçevede yak- laşması gerektiğini vurguladı. Hisarcıklıoğlu hükümete eleşti- rilerini de şu noktalarda topladı: • Milli geliri 1500 dolann al- tında olan illeri destekliyorsunuz, üstündekileri desteklemiyorsu- nuz. Örneğın Elazığ. Keban Ba- rajı nedeniyle geliri 1500 dolann üzerinde görünüyor. Ama ciddi bir yatınm yok. Bu ilin günahı ne? »^ Teşvik sisteminden 5 il memnunsa 20 il memnun değil. Bugün Türkiye"de un fabnkalan- nnı üçte biri boş. Ama siz mev- cut sistemle 38 ilde un fabrikası yapılmasım teşvik ediyorsunuz. Bunun neresi venmlilik? 'Bazı bakanlar kendisini muhalefette sanıyor' • Kimi bakanlar kendılennı hâlâ muhalefette samyorlar. Bir bakan Bakanlar Kurulu"nda bir metnin altına imza atmışsa, dı- şarda onun aksini söylememeli. \/ Bürokrasi çarkı kırılama- mıştır. Maalesef bürokraside AKP iktidanyla kişiler değişmiş, ama anlayış değişmemiştir. Yatı- nmın önünde iki büyük engel vardır: Biri hukukun işlememesi, ötekısi bürokratik çarktır. TOBB arka bahçe değir Hisarcıklıoğlu, TOBB'nin de- ğişen yapısı hakkında bilgiler verdi. TOBB'nin geçmişte za- man zaman bazı partilerin arka bahçesi gibi göründüğünü vurgu- layan Hisarcıklıoğlu, "Artık bu anlav ışa son verdik. \'eni çıkan yasayla TOBB yönetiminin ola- bildiğince demokratik bir bi- çimde seçilmesini ve denetlen- mesini sağladık" dedi. Cumhuriyet Vakfi toplandı Cumhuriyet Vakfi Danışma Kurulu toplantısı dün Armada Otel'de yapıldı. Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Cumhuriyet Vak- fi Yönetim Kurulu Başkanı tlhan Selçuk, yaptığı konuşmada, Cumhuriyet gazetesinin, Türkiye Cumhuriyeti devletiyle bir- likte kurulduğunu anımsatarak Türkiye ve dünyada yaşanan olaylara akıl erdirilemediği bir dönemde Cumhuriyet gazete- sinin önemine değindi.AKP hükümetinin bir takıyye hüküme- ti olduğunu dile getiren Selçuk, "AB'ye girmek hepimizin di- leği. Fakat AB'ye giriş süreci içinde Türkiye'nin yazgısının ne olacağını tartışıyoruz. Acaba Türkiye bir parçalanma süreci- ne mi girecek? Kendi kendimize, istikrar sağlayacagımız bir yol haritası bulamıvoruz" diye konuştu. Selçuk'un ardından Danışma Kurulu üyeleri de söz alarak genel konular ve Cum- huriyet Vakfi üzerine görüşlerini dile getirdiler. Üç saat sûren toplantıya katıhm geniş oldu. (Fotoğraf: EBRU ERDOĞAN) AL GÖZÜM SEYREYLE /IŞIL ÖZGENTÜRK Ceyday nın Himayesi ve Avrupa BirliğiMaceramız B Baştarafı Arka Sayfada Hilton'daki toplantıda benim dinlediğim bütün Türkler. tam bir demokrasi ve insan haklan savu- nucusuydular. Kimseler ülkesinın gerçeklerinı çatır çatır dıle getirir- ken hiçbir komplekse kapılmıyor- du. Kimsenin eğilip büzüldüğü yokru. Öyle ki. bu tür toplantılar- da Batıhlar tarafından mutlaka a- ma mutlaka dıle getınlen "Erme- ni soykırımı hakkında ne diişü- nüyorsunuz" sorusuna bile gayet soğukkanlı yanıtlar verdıler. Ki- barca bu konunun artık kabak tadı verdiğini, bunun bizimle Ermeni- ler arasında bir sorun olduğunu ve bu alandaki kişisel rollerin iyi kav- ranması gerektiğini söylediler. Vallahi bu benım müthiş hoşuma gitti. Bu arada hoşuma giden bir şey daha oldu. özellikle televizyon konuşmalannda uzmanlann ve medya mensuplannın sık kullan- dıklan, şumeşhur"evöde\imiz" sözü ne toplantı salonunda ne de kahve molasımn verildiği küçük lobide bir kez bile kullanılmadı, en azından benim bulunduğum saat- ler içinde. Neyse usul usul yıllar- dır yakamıza adeta yapışmış olan Batıhlar karşısında kendimizi kü- çük görme huyumuzu bir kenara bırakmaya başladık. Ama kol kın- lır yen içinde kalır, biz bilmez mi- yiz daha ne kadar çok ekmek ye- memiz gerektiğini? Şunun şura- jsmda insan hJdan sözcüğüyle ta- nışmamızm üstünden kaç yıl geç- ti? O kadar uzun değil, daha çok yolumuz var. O gün bu yolun üs- tünde benim yanıbaşıma Ceyda düşmüştü. Hikâyesüıin en can alı- cı noktasını sona saklamıştı. Cey- da yönetmelikleri özellikle incele- miş. sormuş soruşturmuş, üsfüne üstlük Bakırköy Devlet Hastane- si'nden körlüğünün eğitimine en- gel olmayacağını belirten bir ra- por almış ve Istanbul Teknik Üni- versitesi Konservatuvan hazırhk bölümünün sınavlarına katıhnıştı. Ikı aşamalı sınavı başanyla geç- miş ve sınavı kazanan beş bağlama öğrencisinin arasına gırmışti. Iş ka>ıtta kanşmıştı ve bölüm başka- nı özürlü olduğu için onun kaydı- nın yapılamayacağını söylemişti. Işte o gün dünyası gerçek anlam- da \ıbldı. O müzik okuyamaya- caktı, sadece kör olduğu için. Şim- di Ceyda Evrim Çam bir hukuk mücadelesıne hazn-lanıyor, sadece müzik okumak için. Anayasamı- zın 42. maddesini şimdiden ezbe- re söylüyor: "Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakıla- maz... Devlet, durumları sebe- biyle özel eğitime ihtiyacı olanla- rı topluma yararlı kılacak ted- birleri ahr." Dedim ya, bizim daha çok ek- mek yememiz gerek, Hilton'dakı toplantıda bunu söylemedim... isUozgenturkCisuperonline.com •, Eruygur, Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşatmak için güçbirliğinin şart olduğunu söyledi: Atatürkçüler birleşmeK ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Jandarma Genel Komutanı Emekli Orgeneral Şener Eruygur, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel nite- liklerini yaşatma konusunda inançlı ve kararlı örgütlerin güçlerini ve enerjile- rini birleştirmek zorunda olduklaruıı bildirdi. Eruygur, "Kendi içine ka- panmış, sadece kendi üvelerine kişi- sel mutluluk ve tatmin duygusu ve- rebilen küçük ve aynk düşünce mer- kezleri Cumhuriyetimizin can çekiş- mesine derman olamaz" dedi. Atatürk Çizgisi Platformu Atatürk- çü Düşünce Eğitim Merkezi'nin "Cumhuriyet ve Demokrasi" ödül- lerinin dağıtımı nedeniyle dün Anka- ra'daki ÎTU Evi'nde tören düzenlendi. Emekli Orgeneral Eruygur, Cumhuri- yet gazetesi, Ulusal Kanal ve Ekin Radyo, ödüle değer görülen isim ve kurumlar oldu. Oğlunun rahatsızlığı nedeniyle törene katılamayan Eruygur, mesaj gönderdi. Aydınların boyunlarına borç Enıygur mesaj ında, Cumhuriyet ve demokrasi düşmanlannın Cumhuri- yetin dayandığı temel değerlere karşı ilk günden bu yana fırsat buldukça çeşitli haklan istismar ederek müca- dele v erdiklerine işaret ederek, şunla- n kaydetti: "Sadece beş yılda bir se- çime indirgenmiş kısır demokrasi anlayışmın bin bir tehlike ile savaş- mak zorunda olan Atatürk Cum- huriyet'ni yaşatmada yeterli olma- sı hiç mümkün değildir. Bu koşul- larda demokrasi de göstermelik ol- maktan öteye gidemez. 1namyorum ki, demokrasimiz ve Cumhuriyeti- mizin temel niteliklerini koruyarak güçlü halde sürdürülmesi için; ön- celikle siyaseti gerçek amaçlarına uygun şekilde örgütlemek, ulusal birlik ve çıkarlara özen göstererek gerçek demokrat bir devlet, tam bir hukuk devleti olmak, yolun başlan- gıç çizgisi olacaktır. Gücü ve olağa- nüstü niteliği tarihsel olarak kanıt- lanmış ulusal potansiyelimizi, tüm bireylerimizle Atatürkçü çizgide özgün projelerle harekete geçirme- miz gerekmektedir. Her güçlünün, iktidarın isteğine göre tanımlanan demokratik kurullarla, insanımızı sadece oy deposu olarak gören siya- set anlayışı ile kıyasıya mücadele et- mek ve mutlaka kazanmak. Türk aydınlarının ve Cumhuriyetin en önemli varisleri olan gençlerimizin ve tüm Atatürkçülerin boyunlarına borç, soylu bir görevidir." Eruygur, yapıbnası gerekenlerüı ba- şında Türkiye Cumhuriyeti "nin temel niteliklerini yaşatma konusunda inançlı ve kararlı örgütlenn güçleri- ni ve enerjilerini birleştirmeleri oldu- ğunu dile getirdi. "Örgütlü ve yıkı- cı bir azınlığa karşı, sessiz ve bölün- müş küçük grupların mücadele vermek; faydalıbğı, başarısı bir ya- na olsa olsa, karanlık amaçlılara güç verir" diyen Eruygur, mesajın- da şu görüşleri dıle getirdi: "Kendi içine kapanmış, sadece kendi üvelerine kişisel mutluluk va tatmin duygusu verebilen küçük ve aynk düşünce merkezleri Cumhu- riyetimizin can çekişmesine der- man olamaz." Atatürkçülerin aynn- tıda kalan düşünce farklılıklannı bir tarafa bırakarak. birlikte hareket et- melen gerektiğıne dikkat çeken Eruygur, "Atatürkçü düşünceyi, sa- dece sevgi ve saygıîann, bağlıhkla- rın ifade edildiği törensel niteliğin- den kurtarmalı ve ulusumuzun bi- reylerini, tüm gençlerimizi ve ka- dınlanmızı da Cumhuriyetimizin yılmaz savunucusu haline getirme- liviz. Laik sistemin aşındırıldığı, Atanırkçülüğün Türkiye'nin önü- nü tıkadığı yerli ve yabancı hainler- ce yüksek sesle dile getirildiği bir dönemde, sorumluluk bilincinin toplumsal karşı duruşun örgütlen- mesi ulusun kötü gidiş kaderinin yine ulus uyanıklığı ile değiştiril- mesi Cumhuriyetimizin, demokra- simizin öncelikli ödevidir" dedi. Kılınç: Celecek parlak değil Eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç da Türki- ye'nin geleceğınin parlak görünmedi- ğini, anayasamn ilk 3 maddesinin de- ğıştınlmek istendiğüıi söyledi. Kılıç, katılımcılardan birleşmelerini, bütün- leşmelennı ve Atatürkçülüğü Anado- lu'da da anlatmalannı istedı. « GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada "Irakhalkına insan haklan, demokrasi ve özgürtük götürme maskesi altında insanı insanlığından utan- dıran iğrenç ve barbarca davranışlar... Uluslararası anlaşmalara ve Cenevre hükümlerine göre savaş su- çu oluşturan ve yargılamayı gerektiren bu eylemleri yapan ve yaptıranlann dünya kamuoyunun karşısı- na nasıl çıkabildiklerini anlamak olanaksızdır. Amerikan ve Ingiliz emperyalistlerinin bu kuzupos- tuna bürûnen kurt oyununu, yani insan haklan istis- mannı kimi çevreler biraz da kara mizah biçiminde aniatmak amacıyla insan haklan emperyalizmi ola- rak tanımlamakta ve nitelemektedirler..." Çelenk'in vurguladığı gibi, çağdaş kavramlardan biri olan ınsan hakları, ne yazık ki zaman zaman bambaşka amaçlar için kullanılabiliyor. Buradan güncel tartışmaya geçersek... Başba- kanlık'ra insan haklanna ilişkin iki makam var: Insan Haklan Danışma Kurulu (İHDM) ve Insan Haklan Başkanlığı... Her şeyden önce işi burasından tutmak gerekiyor. Bütçesı Başbakanlık kurumunun içinde yer alan \- ki insan haklan makamı! 78 kişilik Insan Haklan Danışma Kurulu, birbirine danışmadan bir azınlık raporu yazdı. özü şu: Korkacak bir şey yok. Azınlıklar kavramının içine, aklınıza gelen her şeyi koyabilirsiniz. Lozan mozan masallarını da artık bırakın. Dışarıda üretilen ne var- sa içimize alalım... Haberler zaman zaman birbiriyle çelişse de, 78 ki- şiden ancak 24'ünün bu rapoaın altına imza artığı söyleniyor. Demek ki, kurum içindeki bir azınlık, azın- lık raporu yazmış! Kurum üyelerinin en azından birbirine danışma- ması insan haklanna aykırı! Tek çözüm oda! Raporun altında imzası bulunmayan temsilciler haklannı aramaya giriştiler. Kimi oylamanın yeniden yapılmasım istedi, kimi raporun hiçoylanmadığını td- dia etti. Ortada faili meçhul bir durum var. Bunu geçelim... Raporun içeriğiyle ilgili tartışma- nın şu noktada en azından duracağı tahmin ediliyor: Isteyen altına muhalefet şerhi koysun! Belki güzel bir çözüm ama, bunun da şöyle bırso- nuç doğurabileceği anlaşılıyor: Şerhler rapordan uzun olacak! Raporu çok 'Baskın' bir 'Oran'\a savunanlar bu şerhleri de kabul etmeyip, raporun şerhine de şerh koyarsa, ortaya belki de insan haklan mahkemesi- nin çözmesi gereken bir karmaşa çıkacak! Başbakanlık bünyesinde görev yapan kurulun Başbakanlık'ın işlevlerini eleştirmesinı güzel bir ka- ra mizah unsuru olarak değerlendirip hükümetin ba- kışına geçelim... Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yar- dımcısı Abdullah Gül birbirini tutmayan değerlen- dirmeler yapıyor. Gül ilk şunu söyledi: "Biz kimseden rapor istemedik. Bundan haberim deyok." Gül raporu öğrenince de kendisine has ilginç de- ğerlendirmeler yaptı: "Bu raporhaksızlıktır... Kıskançlıkürünüdür... Ba- sit duygularla yazılmıştır..." Bu durumda, kurul da Gül'e karşı hakkını savun- mak için girişimde bulunursa şaşırmamak gereki- yor... Gelinen noktada çözülen tek şeyin kurulun oda sorunu olduğu anlaşılıyor. Kilidi değişen kurul çalış- ma odasının kilidi bır kez daha değişti ve eski hali- ne geldi. Güle güle otursunlar... Sonucagelirsek... En temel hak insanın yaşama hakkıdır. Bu hakkı dikkate almadan atılan her adım, insan haklan yer- ine insan haklamalarına dönüşür... ankcum / cumhuriyet.com.tr Birtan Altınbas'ın öldürülmesi Işkence cezasına onamaisterni ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıh- ğı, Hacettepe Üniversi- tesı öğrencisi BirtanAl- tınbaş'ın 1991 yılında gözaltında ölümüyle il- gili davada, o dönemde Ankara Emniyet Mü- dürlügü Terörle Müca- dele Şubesi'nde görev yapan 4 polis memuru- nun4yıl 5 ay 10'argün ağır hapis cezasına çarp- tınlmasına ilişkin kara- nn onanmasım istedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkeme- si'nin verdiği karara iliş- kin tebliğnamesini ta- mamlayarak dava dos- yasını temyiz inceleme- sini yapacak Yargıtay 1. Ceza Dairesi'ne gönder- di. Başsavcılık, 4 polis memuru hakkında veri- len karann usul ve yasa- ya uygun olduğunu be- lirterek onanması yö- nünde görüş bildirdi. Başsavcılık görüşünün bağlayıcılıgı bulunmu- yor, ancak istem dışında bir karar çıkarsa dosya yerel mahkemeye git- meden Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na itiraz hakkı bulunuyor. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, polis me- murlan Tansel Kayhan, Taüp Taştan, Mehmet Kırkıcı ve Muammer Eti'nin beraatlanna ka- rar vermişti. Mahkeme, polis memurlan İbra- him Dedeoğlu, Sadi Çaylı,Süleyman Sinkil ve Hasan Cavit Or- han'ı, TCY'nın "adam öldürmek cürümleri" başlıklı 448. maddesı yollamasıyla, "kastı aşan adam öldürme" hükmünü içeren T- CY'nin 452/1. maddesi uyannca 8'er yıl ağır ha- pis cezasına mahkûm et- mişti. TCY'nin ölüm meydana gelince ceza arttınmım öngören 243 2. maddesi uyannca sanıklann cezalannı 10 yıl 8'er aya çıkaran mahkeme, daha sonra T- CY'nın463ve59.mad- delerini uygulayarak so- nuç olarak samklan 4 yıl 5 ay 10'ar gün ağırhapis cezalanna çarpnrmıştı. Birtan AJtınbaş'ın gö- zaltında ölümüyle ilgili yargılanan diğer polis memuru Ahmet Baştan da yine Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce geçen günlerde, 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası- na mahkûm edilmiştı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear