Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SWFA
-l.
CUMHURİYET 24 EKİM 2004 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
EYET/HAYIR
OKTAY AKBAL
TYS'nin 30. Onur Yılı...
Türkiye YazarlarSendıkası 30 yaşında!.. Yann, sa-
at19.00'da, Atatürk Kültür Merkezi'nde sendika üye-
leri. yazarlar, sanatçılar, okurlarbirarayagelecek...
Hem sendikanın hem de Dağlarca'nın 90. yaşı
kıilanacak... TYS Genel Başkanı Cengiz Yörük,
Demirtaş Ceyhun, Ataol Behramoğlu, 90. yaş-
günü dolayısıyla birer konuşma yapacak. Ayrıca 'Şi-
irBayrağımız Dağlarca' adına gösteriler sunulacak...
Dtuz yıl!.. Yaşar Kemal'den Aziz Nesin'den,
Ataol Behramoğlu ndan Cengiz Yörük'e sürüp ge-
ler. dahada uzun yıllaretkısini sürdürecek bırsen-
dil'a, 1989-94 arası benim de genel başkanlığını
yaotığım...
Sendika. adı öyle!. Sendikaya benzer hiçbir ya-
nı yok. Denecek ki, hangi sendika eskisı gibi güç-
lü, etkin? Gazeteciler Sendikası mı? Hatta ötekı sen-
dikalarmı? Bakın Memurlar Sendikası birazdirenç
gösterdi, lyi kötü sonuç aldı. Ama ne yazık ki Ga-
zeteciler de Yazariar da. adı sendika olan, ama hiç-
bırgücü, yetkisi kalmamış birçaba içindeler. 27 Ma-
yısdevnmınin getirdiği haklareldenalınmış, herşey
zergin patronların eline bırakılmış...
Bizim TYS zaten sendika falan degildi, bir der-
netti. Yazarları, şairleri, edebiyatlayakından ilgile-
nenleri bir araya toplayan birdernek!.. Sendikanın
bir/aptınm gücü, bir pazarlık gücü!.. Bızim edebi-
yatçımız kıminle pazarlık edecek, kıme karşı grev
yapacak? Günümüzde en değerii çalışmalan bıle
kitaplaştırmakkolaydeğil... "Şukadarödemezsen
kitabımı vermem" dıyebilmek kimin haddine? Ba-
z\ pyasası olanlar ayrı bir konu...
Ne yazık ki, ben yarınki toplantıya katılamayaca-
ğım... Yirminci yılın kutlamasını anımsıyorum. Bir
gün gelecek otuzuncu, ellinci yıllan da kutlayaca-
ğımızı düşünürdüm. TYS'nin sonsuza kadar kuşak-
tan kuşağa geçmesıni... Bir kültür bayrağı gibi el-
den ele dolaşmasını, yarattığı aydınlıgın tüm yur-
du sarmasını...
tikemizde yazarları, sanatçıları bir araya getıren,
iyi kötü haklarını aramak isteyen birçok davranış-
lar olmuştur. Bızim bir avuç genç olarak kurmaya
çalıştığımız, ama daha işin başında vazgeçmek
zorunda bırakıldığımız "Genç Yazariar Derneği"n\
burada anmak ıstedim. O yıllar yazar mısın, şaır mi-
sin, tüm kuşkulan üstündetoplardın. Işın yoksa, Em-
niyet kondorlarında. kımı zaman da hücrelerde çı-
leçekerek... FahirOnger, Şinasi Özdenoğlu, Ta-
hir Alangu, Behçet Necatigil, Naim Tirali, Na-
hit UJvi vb. arkadaşlar bir gün bir pastanede otur-
muş, böyle bir dernek kurmak istemıştık. Resmı ev-
rakta mı nerede bir yanlışlık yapmışız. Bir de bak-
tık bızim eve, yani derneğın merkezı olarak göste-
rilen yere, gece yarısı iki sivil gelip beni Emniyet'e
çağırmıştı. Dava açacaklarmış!. Arkadaşlar ürktü-
ler, en iyisi böyle bir ışe kalkışmamalı diye daha işin
başında pes dediler...
Daha sonra, ünlü ustaların, Refik Halit'lerin, Ya-
şar Nabi'lerin, Fikret Adil'lerın, Haldun Taner'le-
rin kurduğu Türk Edebıyatçılar Derneğı ortaya çık-
tı. 12Eylülfırtınasınakadaryaşadı.Sonraoda so-
luöunu kesti, ya da kestirildi.
îlk kez otuz yıl yaşayan TYS olmuştur. Düşe kal-
ka mahkemelerde hesap vere vere!.. 12 Eylül'de
tüm dernekler kapatılmıştı, TYS günlerce Selimi-
ye Kışlası'na taşındı. Sıkıyönetim mahkemelerin-
de hesap verdi: Aziz Nesin'den Orhan Apay-
dın a...
Sevıniyoaım, TYS'nin otuz yılı geride bıraktığı-
na... Bundan böyle yolu açıktır. Bu yol yalnız ede-
biyatın her yönden değeriendirilmesi, tanıtılması
degil, büyük biraydınlanmanın başlıcaöncüsü ol-
manın da onurunu taşıyor.
TYS'ye nice başarılı yıllar dilerim! Türk aydınlan-
rnasının en büyük savunucusu, edebiyat değerie-
rimizin en güçlü koruyucusu, yazarlık onurunun
simgesi...
Sessiz Çoğunluk - Kölelikten Robotluğa...
Özgürlük sorumluluk getirir. İnsanlar. bunalımlanndan, sorumluluklanndan
kurtulma isteğinin itici gücüyle köle olmaya razı oldular. Saplantıya dönüşen
yükselme tutkusu da insanlan, bir anlamda, köle olmaya yöneltti.
ALTAY GÜNDÜZ Pmf. Y. Müh. trü
G
eçmişte insanlar ölüm. açlık kor-
kusu ve sorumluluktan kaçma is-
teği yüzünden köle olmaya nza
gösterdiler. Kölelik, içine düşü-
lebilecek durumlann en aşağüı-
ğı ve onur kıncısı olsa bıle insanlar yaşamak
istediler, tutsak oldular; ama aç kalmaİc ısteme-
diler, kölelığı yeğlediler. Bunun en belirgin ka-
nıh, kölelikten kurtulmak için Peygamber Mu-
sa"nın(c. 14-13.yüzyıl)önderliğındeMısır'dan
kaçan İsrailoğullan'nın şu sözleridır: "VeMu-
sa'ya dediler: Mısır'da kabiıier bulunmadığı
için mi çölde ölmek üzere bizi getirdin? Bizi Mı-
sır'dan çıkarmakla bize ettiğin nedir? Mısır'da
sana: Bırak bizi Mısıriılara kulluk edelim. di-
ye söylediğimiz söz bu dep midir? Çünkü çöl-
de ölmektense, Mısıriılara kulluk etmek bizim
için daha iyi olurdu." (Kıtabı Mukaddes, Eskı
Ahit, Çıkjş, 14. bap, 11. ve 12. ayetler)
Özgürlük sorumluluk getirir. insanlar, bu-
nalımlarından, sorumluluklanndan kurtulma
isteğinin iticı gücüyle köle olmaya razı oldu-
lar. Saplantıya dönüşen yükselme tutkusu da
insanlan, bir anlamda. köle olmaya yöneltti. Böy-
lece insanlar, geçmişte, bir kral ya da şıddet yan-
lısı tarafından aşağılanmaya, hor görülmeye
nza gösterdiler. Kimi köleler de, çok küçük çı-
karlan uğruna. soydaşlan olan kölelen kırbaç
altında çalıştırdılar; kölelik kurumunun ıster is-
temez güçlenmesine yol açtılar. Kölelerin et kay-
nağı. savaşlarda tutsak alınan ve öldürülmeyıp
koleleştirilen insanlar değildar. Doğal afetleryü-
zünden başka ülkelerden göç edenler ya da sü-
rülenler, toplumun yoksul ve güçsüz bireyleri
köleleştirildi. Yeni bir meslek ortaya çıktı; kö-
le tüccarlan. Bunlar Asya'dan ve Afrıka"nın iç-
lennden topladıklan insanlan köle pazarlann-
da sattılar. Köleler, bir mal gibi ışlem gördü ve
sessiz bir çoğunluk oluşturdular.
Şimdi 19. ve 20. yüzyıllara gelelim. Bu yüz-
yıllarda kölelik söz konusu olunca ilk akla ge-
lenABD oluyor. On dokuzuncu yüzyılda on mıl-
yonu aşkın Airikalının köle olarak çalıştınldı-
ğı; 1867-1883 yıllan arasında yaklaşık 13mil-
yonu aşkın Kızılderilinin katledıldiği, giderek
Kızılderili soykınmının gerçekleştirildiği, ka-
lanlann köle gibi çalıştınldığı ülke. En ağır iş-
lerde neredeyse boğaz tokluğuna çalıştıklan
için. sendıkalı beyaz işçilerin duyduklan kın \ e
nefret ıle halkın beyaz olmayan göçmenlere
karşı olan önyargılan sonucu, 1862"deki eko-
nomikdurgunluksırasında88Çinlınınve 1882-
1965 yıllan arasında 3445 zencının linç edıl-
diği ülke. Devam edelim mi? Ikinci Dünya Sa-
vaşı'nı kısa yoldan sona erdırmek ve askerle-
rinin fazla zayıat vermesini önlemek için ABD
Başkanı Truman, sırayla, 6 ve 9 Ağustos 1945 'te,
Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası atıl-
masını buyurdu. tlk anda iki kentte toplam 100
bin kişi buhar olup topluca öteki dünyaya göç
etti. Yaralı sayısı da 120 bini aştı. Zamanın akı-
şı içinde radyasyonun etkisiyle 200 binin üs-
tünde ınsan kanserden öldü. Sıvil halktı bu in-
sanlar: anne karnındakı bebekler, yenı doğmuş
bebekler, çocuklar, gençler, yaşhlar... Kısaca Hı-
roşıma ve Nagazaki'deki tüm varlıklar bir an-
da yok olup gitti.
Işte bu eylemleri yapan uygar ABD'nin ('?),
en yetkin dinleme ve izleme aygıtlanyla dona-
tılmış New York Havaalanı'nın burnunun di-
bınde, 11 Eylül 2001'de Ikiz Kuleler olayı ol-
du. Bunu fırsat bılen ABD yöneticileri, bilinen
nedenlerle, önce Afganistan'da bir operasyo-
na ginştiler, sonra Irak'a savaş açtılar. Basra Kör-
fezi'nden Irak'a çıkan bir Amenkan askerinin
miğferinde kırmızı boyayla. kanlar damlayan
bir yazı vardı: Kill'em All/Onlanntümünükat-
let. Yazının altında da ölümün simgesi bir ku-
nıkafa yer alıyordu. Güzel. Böylece, uygar
ABD ulusunun uygar yöneticileri Doğulu bar-
barlara uygarlıklannı ve demokrasilerini tanıt-
tılar. Daha sonra Uzakdoğu"ya açılınz, san be-
nizlileri hizaya getirinz. Uzaktan kumanda ede-
bileceğimiz insansı-robotlardan, bir başka de-
yişle, sessiz ve tepkisiz yaratıklardan oluşan bir
imparatorluk kurup dünyaya egemen oluruz
diye düşündüler, düşünüyorlar.
Birdenbıre bir çağnşım oldu, bir devrün in-
sanı olan Yevgeni Ivanoviç Zanryatin ın (1884-
1937) BizlRusça Mıy, 1920) adlı anti-ütopist
romanını hatırladım. Zamyatin'in. türünün ilk
örneğı (arketıp) bu romanında betımlenen to-
taliter bir rejimle yönetilen toplumda, insanla-
nn adlan yoktu, numaralan vardı; D-503. E-
330 gibi. Insanlar birer birey değil, birer sayıy-
dı... "Böyle bir ş£>otabiBrmi" diye sordumken-
dime. "'Sanınm olamaz. Halklan ve yöneticile-
ri vurtsever olan dünya uluslan buna izin ver-
mez" diye yanıtladım sorumu
Bu bağlamda Türkiye'nin durumu polisiye
romanlarda olduğu gibi çözümlenebılir ve de-
ğerlendırilebilir. Kurban: Atatürk'ün kurduğu
tam bağımsız ve laik Türkiye Cumhuriyetı.
Suç: Türkiye "yi dinsel kurallarla yönetilen dı-
şa bağımlı bir 'Ahmakistan Cumhuriyeti'ne
dönüştürmek. Suçlu: Var olan yönetim ıle Ata-
türk'ün ölümünden, özellikle 1950"den sonra
gelenöncelleri. Suçun işlenmesinde kullanılan
araçlar: Dın ve tüm kıtle ıletışım araçlan. Suç-
lunun temel amacı: Parasal çıkar. Karar: Sis-
tem değişmelı. Atatürk dönemındeki tam ba-
ğımsız \ e laik Türkiye Cumhunyetı yeniden ya-
şama geçınlmeli. "Peki, bu karann uygulana-
bilirliği var mı?" Yamt "Türkiye'de bugün bu
karann gerçekleşmesine uygun ortam yok. Ka-
rar. yalnızca \e yalnızca. dünyanın shâsal den-
gesinin değişmesiveTürkije ü/crindekidışbas-
kılann kalknıaa durumundagerçekleştirilebilnf
Dido Ölmedi...
Ahmet YORULMAZ
D
ido Sotiriyu,
hem ülkesi
komşu Yuna-
nistan'da hem Türkıye'de
çok tanınmış, savaş kar-
şıtı bir yazar. 191 l'de
Aydın'da dünyaya gelen
bedeni, 2004 Eyül'ün-
de Atma'da öldü! Ama
o, barış ıçenkli, savaş
karşıtı kitaplanyla dü-
şün dünyasmda yaşama-
sını sürdürüyor. Yanı
madde olarak öldü, ama
düşün ve ülküsel olarak
var!
Onu bize ilk kez Atil-
lâ TokaÜL "Kardı Top-
raJdar" romanıru "Ben-
den Sdam Sö>ie Anado-
lu'ya" adıyla Fransızca-
sından çevirerek tanıttı.
Çevirmen. romanın asıl
adı yerine metinde geçen
"Benden selam sövle
Anadolu'ya" tümcesini
hem romarun ruhuna uy-
gun düştüğü hem Türk
okurunda ilgi uyandıra-
cağı düşüncesiyle ola-
cak, kullandı, iyi de et-
tı. Bu ad, bu banşçı ro-
manm yurdumuzda çok
okunmasına yardımcı
oldu. O kadar ki. yaza-
n Dido Sotiriyu adı, ro-
manı çağnştırdı. roman
da yazannı!.. Bu neden-
le bu anısal yazının baş-
lığım böyle yazmamız,
yazann belleklere böy-
le yerleştiğinın, kitabıy-
la özdeşleştığinin en be-
lirgin ifadesi oluyor.
Yunanistan 'da yayım-
lanmış, herhangi bir ya-
zarlar ansiklopedisuıe el
attığınızda, üç aşağı beş
yukan şu bilgiyi bulur-
sunuz:
"Dido Sotiriyu, kuşa-
ğının konuyia ilgisini bir
tür zamana ters düşme>-
le ilişkilendiri>or. Eseri-
nin konusu ekseninde en
sık olan şe>. önceshie son-
rasıyia Küçükasya fela-
keti ve giderek içsavaşa
uzanösıdır. Bu malzeme
kişisel deneylerinden
kaynaklanır ve ona an-
laümında üstünlük sağ-
lar."
Işte bu, soluk alıp ver-
diği sürece başında be-
reyle dolaşan küçümen,
esmer kadın, Balkan-
lar'uı kaynadığı, Osman-
lı'nın zayıf düşüp, özel-
likle Ege'de eşkıyaya tes-
lim olduğu dönemde
Ege'nin Aydın'mda dün-
yaya geldi. Ünlü yapıtı-
nın birinci bölümünde
kullandığı başlık örnegi
"Cennet Ha>aü"mn kay-
bohnası, yanı 1922 Ana-
dolu bozgunu üzerine,
aılesıyle bırlıkte Ati-
na'ya göç ettı. Atina'da
Fransız edebıyatı oku-
du, bu öğremmini Sor-
bon'datamamladı. Sola
yatkınlığı nedeniyle
KKE 'ye (Yunan Komü-
nist Partısı) üye oldu.
Almanlann Yunanistan"ı
işgalinde bir yıl süreyle
yeraltı direnış basının-
da çalıştı; kurtuluştan
sonra parti organı "Ri-
zospastis"in başyazarlı-
ğına getirildi. llerici pek
çok gazete ve dergide
yazdı. Kadın haklan için
savaşımlar verdi, bu ko-
nudaki derneklere katıl-
dı ya da kurucusu oldu.
En sonunda da Türk-Yu-
nan Dostluk Derneği ku-
rucu üyelerindendi.
Anadolu Bozgıınu. II.
pel. Taze Fıkirler, Ostun Otorri
oKShin/urn Jortlar v«- yo! bHg«soyannclon
MBpA',)ra Enjoy. Gözlerinize inanın.
www,venk»tfoxom
Dünya Savaşı, ülkesinin
Ahnanlar ve Italyanlar
tarafindan işgah Dido'yu
acısı olağanüstü yüksek
anılar ve gözlemlerle yo-
ğıırdu. Bunlar ardı ardı-
na çıkan kıtaplanrun ma-
yasıydı: Ölüler Bekler,
Elektra, Kanlı Toprak-
lar (Benden Selam Söy-
le Anadolu'ya adıyla
çevrildi), Yalazalar Için-
de, Küçükasya Bozgunu
ve Emperyaiizmin Orta-
doğu Stratejisi, Buyruk,
Zıyaretçiler ve Yıkıh-
yoruz... Yapıtlannı lirik
bir biçemle. toplumcu
ve siyasal yorumlarla
yazdı hep.
Savaş karşıtı banşçı
Dıdo'nun "Yalazalar
İçinde" adlı otobiyogra-
fik kitabınm Yunan di-
lındeki baskısmı buldum
kitaplığunda. içinde de
el yazısıyla yazdığı bir
mektup... Tarıh 2 Hazi-
ran 1978. Kitaplan ko-
nusunda genel bılgiler
venyordu iki sayfa bo-
yunca. Yakmda çıkacak
-\alazalar tçinde" adlı
romanını çevırmemi
öneriyordu. O kitabının
Türkiye'de yaym hakla-
nnı alan yayıneviyle bir
anlaşmazlığa düştük, ol-
madı.
Kısacası hiçbir kita-
bının TürkçeleştiriLme-
sinde katkım olamadı.
Ne ki savaş kundakçıla-
rı. bu- düşünün, etrafinı-
za bakın. sadece bedenen
değil, yazdıklanyla da
öldüler ölüyorlar.
Dido Sotiri>Tj ise be-
denen öldü ama, savaş
karşıtlığı ve barış dolu
yapıtlarıyla hep anıla-
cak, anısına şapka çıka-
nlacak.
1987'de,TÜYAPKi-
tap Fuarı'na geldi ve
kendısiyle orada yapı-
lan bir söyleşide, pir söy-
ledi, güzel söyledi!
"...Insanlann çocuk-
luk \illan bence birer
masakür.Ama masal her
zaman tatiı değildir. Ba-
zen cadılar da\Brtnr ma-
salda; de\1cr de... Düşü-
nüyorum şimdi... Ay-
dın'da evimin pencere-
sine oturup Türkçocuk-
lannı seyrederdim ve so-
rardım onlara; neden aç
kaldıklannı sorardun;
neden onlann biziöklür-
düğünü, bizim onlan ne-
den öldürdüğümüzü so-
rardım. Ve aldığım ce-
vaplar, bunlan bizim dı-
şımızda birilerinin yap-
üğuıı kavTaürdı bana_."
E\et Dido öhnedi, ya-
şıyor! ;
PENCERE
Ramazan Davulu...
Tokat'ta Gaziosmanpaşa Üniversitesi'nde oruç
tutmayan bir öğrenciyi Yeşılırmak'a atmışlar...
Kimler?..
Dinci öğrenciler!..
Aferin!..
Bizim gençler Irak'ta, Afganistan'da, Filistin'de
dövüşecek değiller ya.. Tokat'ta kendi arkadaşla-
rını Yeşilırmak'a atarak eylem yapmak Müslüman-
lık göstensi olarak yeterli...
•
Osmanlı döneminde oruç üzerine ramazan öy-
küleri anlata anlata bitmez...
Ramazanda Bektaşi öğle vakti atıştınrken sof-
tanın birı takılmış:
- Baba Erenler ramazan geldi..
Bektaşi:
- Bana ne!..
- Sen Müslüman değil mısin?.
- Sana ne!..
Demek kı hoşgörünün mizahımızda fıkrası bile
var; ama, Tokatlı gençler ne yazık ki softalaşmış-
lar...
•
Softa, Bektaşi'yi uyarmış:
- Baba, ramazan geldi, oruç tutacaksın!..
Bektaşi:
- Ulan, demış, ben orucu geçen yıl yemiştim, bu
yıl nasıl gelir?..
•
Softalar ramazanın son günlerine doğru müba-
rek ay bitiyor diye yakınıyoriarmış; bunlan dinleyen
Bektaşi:
- Erenler, demiş, madem bıtecek diye üzülüyor-
sunuz bayram gelince neden şenlik yapıyorsu-
nuz?..
•
Bektaşi ramazanda oruç tutmaya kalkmış, üç beş
gün içinde zayıflamaya başlayınca, bırakmış..
Sormuşlar:
- Neden bıraktın?..
Baba Erenler:
- Imanım, demiş, ramazan gider gelir; ben birgi-
dersem bir daha gelemem!..
•
Bizim medyanın yalancılığı artık dillere destan ol-
du, gazetelerde ne yayımlansa tersi çıkıyor.. Yar-
gıtay Başkanı'na ılişkin haberler bunun son örne-
ği...
Bektaşı'nin pek sevdığı hanımı ölmüş; Baba
Erenler gazetelere ilan vermış...
Umutlanıyormuş:
- Ulan. diyormuş, bu gazetelerde yayımlanan
her şey yalan çıkıyor. Belki bizim hanımın ölüm ila-
nı da yalan çıkar!..
•
Şişman mı şişman, göbekli mi göbekli bir hoca
çevresindekilerı korkutuyormuş;
- Cennet kapısı dardır, geçmek zordur...
Bektaşi:
- Ulan, demiş, sen bu göbekle nasıl geçeceksin?..
•
Osman öyle sofuymuş ki her namazdan sonra
99'luktespihle Allah'ın adını 99'kezanarmış; bir gün
Bektaşi seslenmiş:
- Osman!..
- Efendim..
Bektaşi yine:
- Osman!..
- Buyur..
- Osman!..
Patlamış Osman:
- Be adam, illet mısın ne?.. Ne söyleyeceksen
söyle!..
Bektaşi:
- Imanım, ben üç kez Osman dedim, öfkelendin;
sen günde 5 defa 99 kez hiçbir şey söylemeden
Allah diyorsun; yukardaki kımbilir sana ne kadar
kızıyordur...
•
Zenginin biri yeni kürkünü giymiş çarşıda kasım
kasım kasılıyormuş; Bektaşi:
- Be adam, demiş, sırtında kürk var diye şışinıp
durma!.. Giydiğin kürk ilk sahibini bile hayvanlık-
tan kurtaramadı; sana hıç yaran dokunmaz!..
•
Geçmışınde softalığı bu kadar alaya alarak mi-
zahını yapan Anadolu toplumunda, 21 'inci yüzyı-
lın bu vaktinde, oruç tutmayan arkadaşlannı Yeşi-
lırmak'a atan üniversite öğrencilerine ne demeli?..
"Allah akıllar versin" mi demeli?..
Cumhuriyel
kitap kulübü
İMZA GÜNÜ
24 Ekim Pazar
Türkan Saylan
14.00 - 15.30
M. Emin Değer
16.00 - 17.30
Tiiyap 23. İstanbul Kitap Fuarı - Beylikdüzü
4. Salon Stand No: 301
LÜLEBURGAZ ASLİYT: HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas \o: 2004 244
Da\acı Celal Çetın \ekılı A\ Okan Mutlu tarafından da-
valı Durmuş Alı Durmaz ale\hıne Mahkememıze açılan
aıdıyetın tesbıtı da\asının yapılan açık )argılaması sırasın-
da \enlen ara karan gereğınce: Da\alı Lüleburgaz E\ren-
sekız Köyü'nde oturur Durmuş Mı Durmaz tüm aramalara
ragmen bulunamadıgından ılanen teblıgat yapılmasına ka-
rar venlmekle adı geçenın duruşma günü olan 23 11.2004
tanhınde saat 10 3O'da bulunmanız \e\a kendınızı bir \e-
kılle temsıl ertırmesı aksı halde vokluğunda karar venlece-
ği ılanen teblıgi olunur 14 10 2004 " Basın: 47387