23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 EKİM 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER A ka Gündüz'ün romanından uyarianan Üvey Ana filminde duygusal, içine kapalı bir genç kız karakteri olan Gül'ü ilk çekildigi 1967'de Nilüfer Koçyiğit, üvey annesi Lale'yi ise Hülya Koçyiğit canlandırdı, Filmin 1971 versiyonunda ise Zeynep Aksu, Lale; Fatma Karanfil de Gül oldu. Karanfil, 1972 yılında, 9'uncu Antalya Film Festivali'nde en iyi yardımcı kadın, Aksu, en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı; film ise en iyi 3'üncü film seçildi. Üvey Ana'nın televizyon için çekilen üçüncü versiyonunda ise genç oyuncular Şahnaz Çakıralp ve Yonca Cevher Yenel üvey anne-kız oldular. Yonca Cevher Yenel oyunculuk için Yeşilçam'ın ünlülerinden babası Mahmut Cevher'i güçlükle ikna etti Evcilikoyunugerçekoldu SEÇİL TÜRESAY Ç ocukken bir tiyatroda ya da en sevdiği gruplardan biri olan MFÖ'nün konse- rinde sahneye çıktığını varsayarak oy- nadığı evcilik oyunlan gerçek oldu. Ve sinema oyuncusu Mahmut Cevher'in kızı Yonca Cevher YeneL Mimar Sinan Ünıversitesi Devlet Konservatuvan'na gir- diği gün yaşamının büyük bölümünü tiyatro sahnesinde geçirmek üzere yolunu çizdi. "Ai- le Şerefi", "Gel Banşanm" gibi Yeşilçam'ın unutulmaz fılmlennde rol alan babası, yıllar- dır içinde bulunduğu piyasanın bir kadın için yıpratıcı olabıleceğini bildıği ıçın önce kar- şı çıktı oyuncu olmasına. Ancak, babasının Devlet Tiyatrolan'nda çalışan sahne amiri arkadaşı SaBh Deveci imdadına yetışti ve eve konservaruvar giriş formunu gerirdiği gün ikna ettiler Mahmut Cevher'i. AFIFE ILE BAŞLAYAN KARIYER Ve Yonca Cevher Yenel, tiyatro bölümün- de okuduğu dönemde ye\Tniyeli oyuncu ola- rak çatısı altına girdiği Devlet Tiyatrolan'nda, "Afife Jale" adlı oyunda "Afife"yi lanetle- yen kara çarşaflı kadınlardan birinı canlan- dırarak ilk kez sahneye çıktı. "BaşroMeki Ar- sen Gürzap'la a>iu sahneyi paylaşmak, beni hem çokheyecanlandırmış hem de çok gurur- landırnuştı" ifadesiyle ilk deneyimini anım- sayan 32 yaşındaki oyuncu. burada "YaşarNe Yaşar Ne Yaşamaz", "Abdükanbaz"ın da aralannda olduğu oyunlarda rol aldı. Mezun olduktan iki yıl sonra ise, 1997'de "okuldan hocam" diye gururla bahsettıği Müşfık Kenter'den genel sanat yönetmeni olduğu Bakırköy Belediye Tiyatrolan'nın kadrolu oyuncusu olmak için gelen teklifi kabul etti. Bu tiyatroda, geçmişte. "Kuğular Şarta Söylemez", "Mary Mary"de rol alan genç oyunca bu sezon devam edecek olan Sha- kespeare'ın "BaharNoktası'' ve DarioFo'nun "Klaksoo, Borazan ve Bırtlar" adlı oyunla- nnda canlandırdığı karakterlerle kariyerine de- vam ediyor. TIYATRO SAHNESINDE NIKÂH 1.5 yıl önce, tiyatroda tanıştığı sahne tasa- nmcısı AB YeneTle evlenen sanatçı. tiyatro sah- nesinde nikâhlannın kıyıldığını, "Bizimkisi çok güzel bir nikâhü, gönül verdiğiıniz trv-at- ronun sahnesinde evtendik" diyerek anlatıyor. Ve ekliyor: "Mesleğimiçokseviyorum,oyun- culuktan büyük keyifalıyorum, ancak hiçbir elevizyon izleyicileri, Bakırköy Belediye Tiyatrolarfnın kadrolu oyuncusu Yonca Cevher Yenel'i "Ilişkiler", "Çiçek Taksi" ve "Asmalı Konak" dizilerinden tanıyor. Yenel, yakında TRT için çekilen "10 Altın Film" projesinde yer alan "Paydos" ve "Üvey Ana" filmleriyle izleyicinin karşısuıa çıkacak. şey yuvamın önüne geçemez". Sahne tasan- mı alanında Avni Dilligil ödülü bulunan eşi- nı "O benim kardeşim, arkadaşım, sevgilim, her şeyim" diyerek tanımlayan Yonca Cev- her Yenel. "Evdeki huzur. duygusal anlam- daki mutluluk her şe> den önemli" sözleriyle bu mutluluğun sahnedeki performansına da olumlu yansıdığmı vurguluyor. Bu durumu ise yengeç burcu olmasından kaynaklanan duygusallığına bağlıyor. Oyun- cu bir baba ve sahne tasanmcısı bir eşe sa- hip olmanın en iyi yanının aldığı eleştiriler olduğunu anlatan Yenel. "İldsinin defikribe- nim için çok değerti. En önenüisi de söyledik- lerini içten söylediklerini bümek'' diyor. Bir sanatçı için alkışın "çöktekisu'' kadar değer- li olduğunu söyleyen Yenel. okullu bir aktris olmanın olumlu yanlan olduğunu çiziyor an- cak "Okul ise temel şeyleri öğretiyor. Ancak asıl eğitim, okul bittikten sonra başhyor" di- yerek deneyim kazanmanın, seyırciyle kuru- lan iletişimin bir oyuncunun kariyerinde ne kadar büyük rol aldığını vurguluyor. PAYDOS VE ÜVEY ANA 14 yıldır dublaj yapan sanatçıyı televizyon izleyicileri "toşküer", "Çiçek Taksi" ve "As- mah Konak" dizilerinden de tanıyor. Kendı çizgisiyle örtüştüğünü düşündüğü rolleri ka- bul ettiğini söyleyen Yenel, çekimi tamam- lanan ve birkaç ay içinde vizyona girecek olan iki televizyon filminde rol almış. Dene- yimli yönetmen LTkû Erakahn'ın geçmişte imzasını attığı, TRT için yeni versiyonlannı çektiği 10 filmden çekimleri tamamlanan ikı film "Paydos"ve "ÜveyAna"da "10 Altm Fflm" başlığı alrında çekılen film- lerden u Paydos"ta, Ediz Hun'un canlandır- dığı bir öğrermen baba ve Seima Güneri'nın canlandırdığı anneniıı kızı olan Nazan, Tom- . ris Oğuzalp ve Ayderair Akbaş' ın canlandır- dıklan varsıl bir anne-babanın oğluyla evle- nirken yaşananlar anlatılıyor. Dünürü öğret- mene, "Bırak bu öğretmenliğj, sana iş kura- hm. Daha çok para kazaıursm" diye baskı ya- pıyor. Ancak, işine bağlı ve idealist öğretmen bu baskıya direniyor. UçÜNCÜ KEZ ÇEKİLEN FİLM GökseJ Arsoy, ŞahnazÇakıralpve Vatan Şaş- maz'la başrolleri paylaştığı "Ûvey Ana" ise Aka Gündüz'ün romanından beyazperdeye aktanlan bir dram filmi. Geçmişte iki kez çev- rilen filmde Çakıralp'in canlandırdığı La- le'nin kızı Gül'ü canlandıran sanatçının ro- lünü 1967'deki yapımda Nilüfer Koçyiğit, 1971 versiyonunda ise Fatma Karanfil can- landırmış. Göksel Arsoy'un canlandırdığı zengin işa- damı Emin, kızı için tuttuğu mürebbiye La- le'ye âşık olup onunla evleniyor. Bu arada has- ta olduğu ortaya çıkan Gül'ün tedavisi için Vatan Şaşmaz'ın canlandırdığı DoktorErgun devreye ginyor. Emin, Lale'nin arkadaşı olan doktoru kıskanıp eşini evden kovuyor. Gül iyileşiyor, ancak Lale "tam bir Türk filmi" dedirtecek şekilde ölüyor. HEDEFİ MARIA OLMAK Erakalın'ın projesinde yer almaktan çokke- yif aldığını söyleyen sanatçının geleceğe yö- nelık hedeflen arasında sinema filminde de rol almak \e iyi ve eğitimli olduğunu düşün- düğü sesinin kalitesini günümüz pop çizgi- sinin dışında kalacak tarzda bir albümle ka- nıtlamak var. "Tiyatroyu seyirciyle direkt ilişki içinde ol- duğumuz, tepkisini. beğenisini direkt algüa- dıgınıız için bir adım öne koyarun ancak be- yazperdede deneyim kazanmayı çok isterim" diyen Yonca Cevher Yenel'in en büyük ha- yali ise bir gün bir müzikalde rol almak. Han- gi müzikal dediğimzde ise hiç düşünmeden verdiği yanıt: "Ban Yakası'nm Hikâyesf nde- ki Maria rolü." Active Genel Yayın Yönetmeni A. Bülent Çağlar. Türkiye'de öğretim üyesi başına düşen makale sayısı 1 'i geçmiyor Bflhııemakaledesteği Aynntılı bilgi Yarışmaya gönderilecek makalelerin daha önce yayımlanmamış olması 50 sayfayı geçmemesi ve Türkçe yazılmış olarak sunulması gerekiyor. Makalenin başında en az 150, en fazla 200 kelimelik Türkçe ve ingilizce özet bulunması ayrıca anahtar kelimeler ve konunun J.E.L. sınrflandırmasına uygun kodların yer alması isteniyor. Makalelerin özgün bir araştırmanın kuramsal ve uygulama altyapısı ve bulgularını içermesi bekleniyor. BAŞAKSEZEN 2003 yılında öğretim üyesi başı- na düşen ortalama yayın sayısının 0.42 olduğunu görünce dehşete düş- tüğünü söyleyen Active Genel Ya- yın Yönetmeni A. Bülent Çağlar, bu nedenle bilimsel makale yazımı- nı teşvik amacıyla bir yanşma dü- zenlediklerini belirtti. YARISMAYLA DESTEK Türkiye'nin hiçbir üniversitesin- de öğretim üyesi başına düşen ma- kale sayısının 1 "in üzerine çıkama- dığının altını çizen Çağlar, "Bu ya- nşmanın, bUginin insanlarla payia- şJması açısından iyi bir platform ola- cağını düşünüyorum" dedı. Bilimsel makale yazmarun ciddi ve zor bir iş olduğunu vurgulayan A. Bülent Çağlar, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye'de makale sayısınm bu kadar az olmasımn en önemli nede- Oğretim üyelerinin yazdığı bilimsel makalelerin azhğından hareketle bir yanşma düzenleniyor. 'Sürdürülebilir Büyümenin Ekonomi Politiği' konulu ödüllü yanşmamn son başvuru tarihi 29 Ekim. ni, karşıhğını alamıyor olmalan. In- sanlar arnk sadece akademik kari- yer için makale yazar hale geldiler. En önemlisi, ücretleriçokdüşük. Bu nedenle para ayınp uluslararası ya- yuılan takip etmeleri çok zor." Çağlar bu konuyla ilgili bir de ör- nek verdi: •'Bir ünKersitede çok khap yazan bir hocamız var. Adını vermek iste- nüyorum. 105 dolarbk bir kitabı al- ması gerekiyordu, ama alamamış. Kitapçıya gidip son eklenen bölümü teksir kâğıdına yazmış, işini öyle hal- letmiş. Doğal olarak, hocalann yavm- lan takip etmesigerekivor, ama 40tan fazla kitabı olan bir profesör bile bu duruma düşebiliyor. Devietin aka- demisyenlere birfonv«rmesi gerekiıf Bu yıl birincısi gerçekleştırilen "Sürdürülebilir Büyümenin Ekono- mi Politiği" konulu yanşmaya son katıhm tarihi 29 Ekim 2004. Türki- ye'nin gündemine uyduğu için böy- le bir konu belirlediklerini kayde- den Çağlar, yanşmada toplam 26 miryar TL'ye yakın para ödülünün da- ğıtılacağını söyledi. Para ödülünün yanı sıra dereceye girenlerin gelecek kariyerleri açısın- dan da büyük kazanımlan olacağı- nı belirten Çağlar, "Yanşmanuı jü- risiiKk Prof. Dr. Salih Durer, Prof. Dr. Targan Ünal, Prof. Dr. Osman Gür- büz, Dr. Mahfi Eğilmez ve Dr. Cü- neyt Sezgin gibi isimler var. Bu ho- caîar taranndan beğenilmek büyük bir başan olacakür" dedı. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Güleriz Ağlanacak Halimize... Bugün Dünya Gıda ve Tanm Günü. Doğal olarak Türkiye'de de kutlanacak. Gün nedeniyle yapılacak açıklamalarda iki ge- leneksel özelliğe bir kez daha tanık olacağız. İlk özelliğı, politikacılığın ağır bastığı yöneticile- rimizin açıklamaları oluşturacak. Ikincisi de önce durum tespiti yapan, ardından eleştiri ve önerilerini sıralayan, sorumluluk duygu- lan öne çıkan kişi ve kurumlann yaklaşımı olacak. Hepimiz, Türkiye'nin hem gıda hem de tanm konulannda yaşadığı faciayı biliyoruz. Ancak tarı- he not düşmek görevi "temcitpilavı" benzeşme- sini çağnştırsa da bazı konulann gündeme getiril- mesini zorunlu kılıyor. Gıda ve Tanm denildiğinde, ilk aklımıza gelme- si gereken konu toprak oluyor. Toprak olacak ki ta- nm yapılabilsin ve gıda üretılebiisin. Oysa uğruna ölmeyı bile göze alacağımızı her fırsatta yinelediğimiz toprağımıza gereken saygı ve sevgiyi göstermeyi ne hikmetse bilmiyoruz ya da gösteremiyoruz. Gözlerimizle izleyebildiğimiz kısa sürede ger- çekleşen somut olaylar da deneyim kazanmamı- za yetmiyor. Kıraç topraklar dururken, verimli tanm alanlan- nı kentsel yaşama açmaktan ya da sanayi alanı ola- rak belirlemekten bir türiü kendimizi alamıyoruz. Maliyeti etkileyecek diye üç kuruşatamah edip ca- nım ovaJan, yaylalan, çayırian, meraları sanayi ala- nına dönüştürmekte üstümüze yok. Son yıllann modası olarak önümüze çıkan, Gü- neydogu Anadolu Projesi (GAP) kapsamındaki, sulu tanm yapılmasına elverişli arazileri yabancı- lara peşkeş çekmenin önü bir türlü alınamıyor. Yurtdışından pamuk, mısır, buğday gibi birincil ürünlerin ithalatı her yıl biraz daha arttmlarak yer- li üreticinin yok edilmesi isteklerinin yerine getiril- mesine öncelik tanınıyor. Dış ticaret açığımızın artmasında etkisi olan alan- lardan birisi de tanm. Ihraç ettiğimiz tanmsal ürünlere karşılık, ithal et- tiklerimiz neredeyse yandan fazla dövize gereksi- nim duyuruyor. Dünya Ticaret örgütü (DTÖ) ile Uluslararası Pa- ra Fonu (UPF-IMF) istedi diye kendi köylümüzden, çiftçımizden esirgediğimiz paralan, üstelik döviz ola- rak, yabancı ülkelenn çiftçilerine aktarmaktan çe- kinmiyoruz. Ve yine biliyoruz ki bu daha başlangıç. Avrupa Birliği llerieme Raporu'ndatanm kesiminin yüzde 40'tan yüzde 13'e düşürülmesinin istenilmesi, ge- leceğimizin daha da karanlık olduğunu gösteri- yor. • • • Dışandan gelen dayatmalara direnememekte oluşumuzun yanı sıra, tanma kapsadığı bütün alan- larda ket vuran toprak erozyonu ise ülke çoğun- luğunun gözle göremediği bir başka tehlikeyi ya- ratıyor. Erozyonun tarımla bire bir ilişkisini aşağıdaki alıntı gözler önüne seriyor. "Üst düzey toprağın kaybı, gıda üretim yetene- ğini iki yolla etkilemektedir. Üst düzey toprak kay- bı, arazinin doğasında var olan verimlilik düzeyi- ni, hem topraktaki bitki besin maddelerinin yitiril- mesi hem de fiziksel yapısının bozulması yoluyla düşürür. Bu durum ayrıca gıda üretiminın maliye- tini de arttınr." (Dünya Ekonomisinde Sessiz Kriz. Toprak Erozyonu / Wordwatch Raporu, 60 / TÜ- BİTAK - TEMA Vakfı Yayınlan). ••• Evet.. bugün Dünya Gıda ve Tanm Günü. So- runlann açıkça ama bağımsız bir nıtelikte ortaya konulup konulamayacağını bir kez daha görece- ğiz. AB'yi ürkütmeyelim diye inşallah ağlanacak ha- limize gülenlerie karşılaşmayız. oerinc@cumhuriyet.com.tr N t Z I M H İ K M E T K 0 t T Ü R V t S A N A T OYUNCULUK ATÖLYELERİ OYUNCULUK EĞİTMENLERİ TM!K AKAN KAZtM AKŞAR 6dKMA»AKTÜZ TAÜEIt BABLAS _ CEZMİ BASHN 7IIHAI UCCK MTAN EKUKÜ AUAN GÖtDÜM VAHİOE GÖBBÜK M8MTAZ StVİ»Ç HAFTA SONU SÖYLEŞİLERİ AMMfTlEVtKToSlU UÛCAf OFIUO^IU SASKSÖZSAK MUSTAFAAIAKMM TOKTAMIŞ *TEŞ CFVATÇAMH SAVAf DİNÇİL MAlllCIKÜN SEüCO ERKAL MAdTKOPER ttlZUt hlKHtft KOLTOI) VS SMAT VAKFI Cocun n SuçıJıc n»T«o»»Yj»<iMm» B*f*ara: Haf!» içi . 1} 30-J8.00 Cumartesı: t j 3<J-J?.OO TC BAKIRKÖY 4. ŞULH MAHKEMESİ HÂKtMLtĞt'NDEN Esas No: 2004 497 KararNo-2004/697 Istanbul ıli, Bakırköy, Yeşılyurt Mah. c: 0069, ASN: 00229. s: 0003 "te nüfusa kayıtlı bulunan Hüse- yın ve Revan'dan olma 1339 d.lu Salıha Leyla Uya- nık'a aynı hanede nüfusa kayıtlı bulunan 1958 d.lu oğlu Haydar Ayhan Uyanık \ T ası olarak taym edılmış- tır Ilan olunur '08 07 2004 Basın: 41423
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear