Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 10EKİM2004PAZAR
10 P A Z A R Y 4 Z H A R I [email protected]
DavidBeckham'ın ayakkabılan
G
üz geldi. Havalar hâlâ sıcak.
Yaz geri mi döndü, yoksa
pastırma yazı mı geldi
Stuttgart'a? Sıcaklık hep yirminin
üzerinde. Böyle de kalacağa
benziyor. Arada sırada karşıdaki
ormanda koşu yapmak iyi geliyor.
Fakat geçen gün fark ettim,
ayağımdaki spor ayakkabılan
miadını doldurmak üzere! Yenileri
gerekli. Kente indim, König
Caddesi'nde spor mağazalannın
çoğu. Birinden çıkıp ötekine
giriyorum. Güzel ayakkabılar var.
Hepsi de ünlü markalar, her gün
televizyonda reklamlannı
gördüğümüz pahah mı pahalı şık
ayakkabılar. Bunlan giydin mi
koşmayacaksın, sadece caka
satacaksın! Sokak kahvelerinden
birine oturup ne yapsam diye
düşünüyorum. Kış gelene kadar
ormanda koşmak için bu kadar para
verilir mi? Karda, çamıırda yazık
değil mi bu güzel ayakkabılara?
Reklamlardaki dünyaca ünlü
basketçiler. atletler, futbolcular
gözümün önüne geliyor. Hep
sıntıyorlar, giydikleri ayakkabılan
övüyorlar, alın alın diyorlar! Neyse
kalkayım, birkaç dükkâna daha
bakayım. Belki güzel ve de uygun
bir şey bulurum. Tam bu anda biri
kolumdan yakalıyor. Hızla
dönüyorum. Çoktandır
görmediğün bir arkadaş.
Kısa bir "Ne var ne
yok"tan sonra, nereye
gittiğimi soruyor. "Gel
beraber gidetim" diyorum.
"Bana yardnn et"
Az sonra da bunu
söylediğime pişman "~^~^~
oluyorum. Tam da adamına
rastlamışım! Kendime yeni bir spor
ayakkabısı almadan eve dönüyorum.
Eski arkadaşın anlattıklan bütün
keyfimi kaçırmıştı. Cakarta'da bir
tekstil fabrikası. Tuntex adı.
Futbolculann, basketçilerin,
koşuculann, kısacası bütün
AHMETARPAD
profesyonel ve amatör
sporculann ünlü marka
spor giyimleri burada
yapılıyor. Kann tokluğuna
çalışan, çoğu 18-25 yaş
arası genç kadın işçiler
günde ortalama 3 dolar
kazanırken yaptıklan
^ ^ ~ ~ ~ ürünler New York'un,
Pans'in, Roma'nın spor eşyası satan
şık mağazalarında tanesi 50
dolardan başlayarak alıcı buluyor.
Sadece Cakarta'da yapılmıyor bu
giysiler. Hindistan, Çin ve kimi Orta
Amerika ülkesinde de fakirin fakiri
insanlar endüstri zengini spor
meraklısının giyeceği şort ve
ayakkabılan çoğu kez sağlıksız
çalışma koşullan altında nefes
almadan yapıyor. Bugün bir
Zidane'ın ya da Beckham'ın yeşil
sahalarda fhkikten goller atarken
milyonlan cebe indirirken giydiği,
sıntarak medyada reklamını yaptığı
ayakkabının yapımcısı genç kız, bu
üründen yanm dolar kazanıyor. Aynı
ayakkabı vitrinde 100 dolara alıcı
buluyor. Dev şirketler ayakkabı
başına reklama 8 dolar harcıyor.
"Anlayacağm işçi kıza verdiklerinin
tam kirk katmı" diyor yanımda
yürüyen arkadaş. Zidane, Beckham
ya da benzerleri ise onlarca milyon
almadan ayaklanna o ayakkabılan
geçirmiyoriar, kamera karşısına
çıkmak için yerlerinden bile
kıpırdamıyorlar. "Birkaç yıl önce
Endonezya'da hükümet asgari ücreti
çok az arttmnca blucin ve spor
formalan yapan fabrikalar,
makmelermi aldıklan gibi Vktnam'a
kapağj atmıştL.." Peki, ama spor
ayakkabım olmadan nasıl koşacağım
ben karşıdaki ormanda? Galiba en
iyisi Türkiye'den almak. Nasıl olsa
yakında yine Istanbul'dayım.
Oradan alacağım ünlü marka Alman
ya da Amerikan koşu ayakkabısı
Cakarta'da, Hindistan'da yapılmıyor
ki! Onlar "Made in Ttorkey!"
www.ahmet-arpad.de
Ağaçlar ev
sahibi olursa"Tk 7"ew York'un
ı \ t enhuzur
J. V verici mekânı
konusunda bir seçim
yapılabilseydi, kazanan
neresi olurdu bilinmez,
ama benım adayım
Bryant Park'taki okuma
odası olurdu. Açık
havada okuma odası olur
mu? tlk duyulduğunda
imkânsızmış gibi geliyor
kulağa. Sanki kapısı ve
duvarlan olmayan küçük
bir kütüphane burası.
Dünyanın en gürültülü
kentlerinden birinüı
ortasındaki mükemmel
bir parkta yaratılan bu
mekân gerçekten eşsız.
Hiç aralıksız çalan
itfaiye ve cankurtaran
sirenleri, bağırarak
konuşan insanlann
sesi, arabalann
gürültüsü ve
yaklaşan
seçim yanşında
nutuklar atan
politikacılann
kavgasından
bunalanlar için
bir cennet
burası. Herkes
almış eline bir
kitap, kütüphane disiplini
içinde okuyor. Neden
hemen parkın yanındaki
büyük kütüphaneye
gitmiyorlar? Parkta
kalmayı yeğlemek,
özünde doğayla
bütünleşme arzusu yatan
insanoğlu için hiç de
garip değil aslında.
Öğle tatilinde
yemek yiyenler, parkı
gezenler, vakti olan
turistler çimenlerin
üzerinde duran tekerlekli
metal arabalann
raflanndaki kitaplann
çekiciliğine kapıbyor.
Çekiyorlar bir
kitabı raftan, oturuyorlar
bir sandalyeye ve
dalıyorlar kelimelerin
gizemli dünyasına...
Yayıncılann ve halkın
bağışladığı çeşitli
kitaplar, parkın gelip
geçen konuklanna
sunduğu nadide
ikramlar gibi.
"Hoş geldiniz! Hangi tür
Idtaptan hoşlanırsımz?
NEW YORK
Bu>Tirun, kendiniz seçin,
soluklanırken okuyım!"
diyor Bryant Parkın
ağaçlan. Sabahlan
çocuklar için hikâye
okuma saatleri, yeni
kitaplan yayımlanan
yazarlann okurlarla
buluşmalan, söyleşiler
hep bu yaşlı ve bilge
ağaçlann altında
gerçekleştiriliyor.
Okuma odasının
işletilmesi ve bakımı
gönüllüler tarafından
yapılıyor. tkinci Dünya
Savaşı'ndan bu yana
kapalı olan mekân, 60 yıl
sonra geçen yıl tekrar
halka açıldı. Parkın
restorasyon ve bakım
işlerini yürüten şırketin
direktörü Daniel A.
Biedennan, insanlara
parkı ziyaret etmeleri
için neden
göstermeye
devam etmek
zorunda
olduklannı
söylüyor.
Bryant Park
Açık Hava
Okuma
Odası, işte
böyle bir anlayışın
ürünü. Bu parkta ağaçlar
ev sahibi, biz konuğuz.
Savaşlar olsa da,
yıllar gelip geçse de,
parklardaki ağaçlar,
ağaçlardan yapılan
kâğıtlara basılan kitaplar
ve o kitaplan oluşturan
düşünceler yaşayacak.
Yüzlerce yıl sonra
torunlar, torunlann
çocuklan oturacak aynı
sandalyelerde ve yine
okuyacaklar. New
Yorİc'ta yılın en güzel
zamanı sonbahar.
Yapraklan sararmaya
başlayan ağaçlann
altında okurlanyla
söyleşen yazann yüzü
umut saçıyor. Kış gelince
kütüphane binalanna
gireceğiz yine, ama
okuma tutkusu Bryant
Park'taki mekânı
ilkbaharla birlikte
parlayan güneşin
sıcaklığıyla yeniden
kuracak.
kzulal@ yahoo.com
i S~^ 7 J Hindistan'da her yıl düzenlenen geleneksel Navrati şenliğine
K^J^CAITÖCL #Z l tV '
t a ü
*
a n
"Garba" dansçüaruun vücutlanna yaptırdıklan
süslemeler birer sanat yapıtı gibi. Ahmetabad eyaletinin Gucarat
kentinde başla^n festival 9 gün sürüyor. Festivak, ülkenin her
yanından gelen "Garba" dansçüan katıhyor. (Fotoğraf: AP)
ZULAL
KALKANDELEN
Duvara karşı doğanlar...T"Vz dünyahlar şimdilerde iki
A^nesiliz: 1. Duvara karşı
U doğanlar. 2. Duvarsız bir
dünyaya doğanlar. Ben birincisinden
oluyorum. Son Berlin seyahatimde
bu durum fazlasıyla kafama dank
etti zaten! Sanınm biraz da ben
kaşındım. Be kadın, her
taksiye bindiğinde "Şimdi doğuda
mıyız baüda mı" diye sormanın ne
âlemi var? Duvar yıkılalı yıllar
olmuş, şehir yerle bir
olmuş, Berlin Berlin olalı
böyle eziyet, pardon böyle
inşaat görmemiş, sırtmdan
vinç eksilmiyor; herkes
elbirliği yapmış. şehri
tıpkı bir gelin gibi 2010'a
hazırlarken sen hâlâ
duvann derdindesin. Bak,
anlatamadık galiba: Duvar
yıkıldı! Tamam mı? Yı-kıl-dı. Duvar
muvar yok artık! Bende Fantom
Duvar Sendromu oluşmuş kardeşim,
ne yapayım? Ille de bileceğim,
doğuda mıyım, batıda mıyım? Siz
istediğiniz kadar yıkın duvarlan, nah
yıkarsınız kafamdakini... Allah'tan
yanımda beni iflah olmaz bir
romantik olarak kabullenmiş
arkadaşlanm vardı da gülüp geçtiler
bu hallerime. Onlara göre ben, "Hey
Berlin Berlin. derdin neydi be
BERLİN
ŞANSINTÜZÎCV
güzelim, kapitalist ejderhanın aklına
uyup püskürttün üzerimize duvan"
diye yazan aptal bir kız
çocuğuydum. Evet bız, duvara karşı
doğanlar, kafamızdaki duvarla
dolaşacağız bir süre daha. Oraya
buraya toslayacağız. Derken bir gün,
o malum soruyu sormadığımız gün,
iyileşeceğiz. Biz de tıpkı duvarsız bir
dünyaya doğanlar gibi olacağız.
Gerçekten olacak mıyız? (Ben de
öyle tahmin ettim!)
Kaldığım otel Doğu
Berlin'de. Kahvaltı
olmasına rağmen sabah
yürüyüşünden sonra
değişik bir yerde yemek
istiyor canım. Charlotten
Sokağı'nda tam istediğün
gibi bir yer buluyorum:
Kafe Giuseppetti. Garson
kız önüme kahve ibriği ve tereyağını
koyunca birden Heinrkh BöU'ün
romanlanndaki gibi bir duyarhhk
kaplıyor içimi. Gerçi garson kız
farklı, çikolata rengi ayaklanna
sürdüğü kan kırmızı ojesı ve
parmakarası terlikleriyle BöU'ün
Ahnanya'sında pek de
rastlanmayacak türden bir Latin
dilberi havasında. Kafe oldukça
tenha. Karşımdaki masada genç bir
çocuk oturuyor; çok genç ama şık!
Öğrenci olması gereken yaşta. ama
değil! Şimdi böyle bir tür var; erkek
olmayı öğrenemeden işadamı olan.
Takım elbise-kravatlı, kalın camlı
ama marka gözlüklü ve ürnaklan
yenmiş elleriyle yaktığı puronun
dumanını nereye savuracağını
bilemeyen bir çocuk. Kapitalist
dünyanın yetiştirip metropollere
saldığı Küçük Lord Faunİeroy'lar...
Neyse, zaten bu başka bir öykümün
konusu... Böll'ü ilk kez yıllar önce
bir magazin dergisinde çıkan
öyküsüyle tanımıştım: Yağ Lekelen.
Bir inşaat mühendısinin öğrencilik
yıllannda çıktığı pasaklı Erica'nın
arkadaşıyla evleneceği günü anlatır
öykü. O zamanlar her yerde lekeler
vardır, adamın kulaklannda kireç,
çarşaflannda yağ lekeleri... Günün
birinde o da herkes gibi lekesiz bir
evlilik yapmak uğruna terk eder
Erica'yı. Ancak bu kızın evleneceği
gün, ağlamasına engel değildir ki...
Hesabı isteyip kalkarken kahvalhya
seksapehni katan Latin dilberinin bir
Türk kızı olduğunu fark ediyorum.
Itiraf ediyorum, bu kadannı ben bile
tahmin edememiştim. Gerçekten
farklı diye düşünüyorum,
BöU'ün Almanya'sından, belki de
hepimizin Ahnanya'sından
farklı bir Almanya bu...
Semazenler
Indianapolis'te
/
ndıanapolis'te
geçenlerde
semazenlerin beyaz,
uzun etekleri ızleyenlerin
başını döndürdü. Butler
Üniversitesı'nin gösteri
salonunda, yaklaşık iki bin
kişi Mevlana'nın "Gel, yine
gel, kim olursan ol gel"
dizelenyle tamştı. Aslında
semazenlerin ve onlara eşlik
eden Mevlevi müzisyenlerin
Amerika'daki ilk gösterilen
bu değildi. Konya'dan yola
çıkan dervişler sekiz büyük
kentte gösteriye gehnişler,
haftalardır döne döne o
kent, bu kent dolaşıyorlardı.
Dünyamn neredeyse
yanşında bir dine ve ona
bağlı olanlara duyulan
tepkınin arttığı, güvensızlığı
ve çatışmayı doguran
önyargılann
yükseldiğı, Batı'da
ve Amerika'da
toplumsal yaşamı
derinden etkileyen
bir söylemin
oluştuğu böyle
bir dönemde
semazenlerin
buraya gelişi,
uygarca bir ıleti gibıydi.
Bunu, üniversite hocalannın
aralannda çoğunluğu
oluşturduğu meraklı bir
ayduı kitlenin orada
oluşundan ve derin bir
sessizlik içinde, kendileriyle
hesaplaşır gibi suskun,
ama daha çok şaşkınlıkla
izlemelerinden anlamak
zor değildi. Elbette
Türkçemizdeki deyişlerden
birini kullanarak, oradaki
kendi durumumu
açıklayabilirim: Kırk yıl
düşünsem aklıma gelmezdi!
Kırk yılını Türkiye"de
geçirdikten sonra, sen kalk,
devasa mısır tarlalan
ortasmda yükselen bu
modern kentin bir
üniversıtesinde, sekiz yüz
yıldır Anadolu'ya ve
kültürümüze ait bir
gösteriyi burada izle.
Ama gecikmiş ohnası, hiç
olmamasından iyiydi. iyi ki
izlemişim: Amerikan Türk
Dayanışma Deraekleri'nın
ve Holy Dove VakfVnın
ortaklaşa düzenlediği
gösteride semazenler
INDIANAPOLIS
MAHMLTŞENOL
dakikalarca kudüm. ney,
tef. kanun ve ut eşlığinde
dönerken salonun
sessizlığınde ben de
"tefekküre" daldım.
Ülkemı, ıçınde olduğu
zor koşullan, ne oraya
ne buraya ait olamayışımızı
semazenlerin zanf, mistik,
etkileyıci dönüşlerini
seyrederken belleğımden
geçıriyordum. Bir tek şey
ülkemin buradan görülen
durumunu açıklamaya
uygundu: O an, "tki
arada bir derede kalmış''
olduğumuzu duyumsadım.
Mevlana'nın şu dizelenyle
yüz yıllık yalnızlığımızı
açıklamaya mı gehnışti
semazenlerimiz:
"Ne doğuyum ne baü,
ne denizim ne kara, ne
Hıristiyanım
ne Yahudi,
ne Müslüman
ne de puta
tapan_" Bunlan
düşünürken
sahneden
yükselen bir
ezan sesiyle
kendime geldım.
Mevlevi müziği birden
kesilmiş, semazenlerden biri
gür sesiyle ezana başlamıştı.
Sonra yine semazenler
döndüler, döndüler.
EvTensel banşı, dostluk ve
kardeşliği ögütleyen
Mevlana Celaleddin-i
Rumi aym zamanda bir
hoşgörü insanıydı. Iranlı
Ömer Hayyam'dan çok
etkilendıği söylenir.
Hayyam da şarapta aşkı
ve yaşamm anlamını
aramıştı... Semazenlerin
gösterisinden çıkarken
Purdue Üniversitesi"nde
görevli tanıdık bir
Türk profesör kalabalıkta
yamma yaklaşıp koluma
girdi, "Haydi gel, gidip
bir şarapevi bulahm" dedi.
Yıldızlı bir Indianapolis
gecesinde şarapevi
aramaya çıktık. Bir ara
gökyüzüne baktım;
Büyük Ayı Takımyıldızı,
biz gösterideyken olduğu
yerden kalkmış, bir başka
yere geçmişti. Döne döne
yer değiştiren ötekı
vıldızlarla birlikte...
MİLLİ PİYANCO CEKİLDİ
1 trilyon llra
236437
SOmilyarlira
503549
10 mllyar llra
659320
5 mllyar llra
015795 186650
1 mllyar
029072 074548 111545
310900 461326
600mllyon
000633 020442 020872 028205
031346031709 035101046104
052942 060831077241096296
110720111593 123239126481
131281 136326143855144758
146342 146469 P5610 190992
198688 200630209195 211460
215266 216863 234488 236689
238039 249003 266024 269656
272113 2^7837 279285 283207
283336 285845 288342 288899
295395 303329306674311163
319669 321166 336067 345303
346937 356019 357421359484
364381 3^1017377395 386811
393100 422070 423989 445143
447957 449282 456344 457048
461759 462766 464652 468568
480019 485440 491970 498795
507483 509332 516831520674
523399 524987 538772 541886
542854 545048 553836 555624
577458 587325 592201 594474
604863 654402 662647 670570
681826 684155 686423 687933
500 milyon lira
017523 02O952 025884 028O14
032447 040448 046541 046596
062952 063920071782 075801
078755 105536 106392 109739
128392 135100 142876 145655
151415 162175 P5436 178731
184909 186532 187889 188975
194703 196540 198879 200832
203569 21036^ 216509 225584
247888 254860 2592^9 287758
289873 294015 294383 300529
301666 30819i 3103^9 3)2222
320423 323675 343729 344639
348162 35898
7
364810 366720
367014 371448 376068 376509
379169 394090 394829 398106
402632 410347 4118^3 433609
436021 436889 446816 448300
452551460167 460703 461107
464315 470644 472950 473303
484914 499463 524889 530159
536954 543956 5735"'3 588064
591298 603820 620930 624302
625096 627445 632631 636087
651210 655431 664043 693342
400 milyon llra
013903 017298 023803 024173
O27320 031812O42597O45126
050941051279 067403 071125
077591084514 086492 118429
122266 133887 135849 139077
142477 144464 157455 16027
l
186788 187427 191863 200548
2049^8 217285 220252 220646
220878 224261 237927 244080
2536
7
1 263963 267954 288366
298895 308525 309141 318743
328533 330617 337656 356660
35^736 371374 37
7120 377750
392555 409424 412257 412900
413871437832449110 451814
452260 460336 461360 463441
46'7
245 469373 473520 478753
486052 497796 517969 518401
525819 533701 535782 540816
552138 554219 555339 560448
561535 569831 571022 572353
588167 593224 598040 599392
600366 605065 606033 615006
652574 653068 667423 678987
683226 683354685051 699311
20 mflyon llra
035 219 292 329 650 680
12 milyon llra
16 19 33 47
Amortf 0 ve 7
Düsledlğlnlz tatil gerçek oluyor!..
AğahanMımarlık Ödüllü Ak)aka yöresinde...
GÖKOYA. dünya güzeli bir belde .
Bır yanda çam ağaçlan. bir yanda masma\ 1 bir denız.
Buz gibi kaynak sulan arasında doea ıle başbaşa bir dinlence
Bu dınlence yennin adı YUCELEN HOTEL
• Denıze sıfır • Denız ve orman manzaralı
• Özel plajlı • 250 yataklı
• Tüm odalarda Klima, Mınıbar. Televızyon, Telefon,
Saç kurutma makınesi, Banyo ve Balkon mevcuttur
• 3 açık ( 2'sı yetişkınler, l'ı çocuklaı ıçın)
vüzme havuzu, 1 kapalı ısıtmalı yüzme havuzu.
• Su sporlan (Wind surf, kıteboard . )
Rezervasyon ve daha fazla bilgi için:
Tel: 0.252 243 51 08 - 243 54 34
Faks: 0.252 243 5435
e-nıail: gokovaıı yucelen.com.tr
www.vucelen.com.tr
Tatil için bir yer mi anyorsunuz?
Bozburun'a geün...
Ege'nin Akdeniz'le kesiştiği bu kıyı beldesinde
"Möwe Hotel/Restauranfta
dingin bir yaz tatili geçirebihrsiniz.
Bülent Ortaçgil şarkılan... Masada Cumhunyet...
Rakı şişesinde kitap...
Bir telefon veya tıklayın!
MÖWE Hotel-Restaurant
48710 Bozburua'Marmaris
Tel ve Fax: (0252) 4562661
www.moewe-tr.com
MANASTIRHAN
BOUTIOUE OTEL
"KAZDAĞI ETEKLERİNDE
BİNPINARLI İDA'da
DOĞA SEVİNCİ,
DENİZ TUTKUSU İLE
FARKLI YAŞAM için
MANASTIRHAN'da konaklamak
ayrıcalıktır.
ALT1NOLUK
0266 388 45 20 - 22 - 23
web. srte : www. manastirhan.com
KAYSERİ1. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 2003'998
Davacı Burhan Ünal tarafindan davalıJar alevhıne Kaysen ilı, Kocasınan ilçesi Gazıosmanpaşa Mah. 45 parsel. Kaysen ıli
Sümer Mah. 62 parsel ve Yozgat ılı Esenlı kasabası 4762, 1548. 4'7
64, 249, 960'da kayıtı taşınmazlann ortaklığının gıderilme-
si için dava açılmış olup. taşınmazlarda hıssedar olan ve davaya dahıl edılen Nahıde Sibıer tûm aramalara rağmen adreslerine
ulaşılamadığı ıçın ilanen teblıgat vapılmasına karar verilmış olup ve duruşmamn atılı büunduğu 04.11.2004 günü saat 9.00'da
bızzat kendilerinin gelmeleri veya bır vekille temsıl ettırmelen, aksi takdırde davaya yckluklannda devarn olunacağı ve karar
venleceği hususu. duruşma günü ve dava dılekçesı yenne kaım olmak üzere ilanen teblıe olunur. Basın. 44841