02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 OCAK 2004 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Yerelde Aklın Yolu TUHAFT1R, bu ülkedeyerel seçımler heo genel seçım havasına bürünur. Ana- yasa ve yasalardakı düzenlemelefden ve çoğu zaman sıyasal ortamdan kaynak- laran bir sonuç bu. Şımdi aynı duaım var. Hatta, dahada ÇCK: AKP, genel seçımde aldığı oyun rastlantı ya da seçim sıstemınin cılvesı olmadığını göstemek peşınde; öbür par- tiler de varlıklannın sürdüğunü ıspatla- maya çalışacaklar. Ama. bundan öteye, gene) bır kaygı egemen: iktıdar oylan- nın toplamındakı ve oranındaki artış, AKP cenahında "Halkın büyük çoğun- kığj baden" düşüncesinı "Ulus bmr, ulu- salırade bizde"ye varan bır pervasızlı- ğadönüştürebilır. Bu da doğuracağı tep- kilerle bıriikte, 1960 öncesındekı De- mokrart Parti'nın akıbeti demektir. Arkasını anlatmaya gerek var mı? Yalnız, bu ülkede bılınen ve herkesın yaşayarak kabul ettiğı birgerçek şu' Yerel yönetımlerveozellıkle beledıyeler, klasık deyımiyle "demokrasınin beşıği" olmaktan çıkmış, en büyüğünden en küçüğüne kadaf bütün bırımlerde rant yağmasına ve çıkar paylaşımına donuş- müşüjr. Ama, unutulmamalıdır kı, çarçu- njn ve yolsuzluğun yedıği para, kamu- nur, halkın parasıdır. Buna bır de Başbakanlık Müsteşa- n'ndakı sözde "reform" sayıklamasının yerel yonetımlere yansıma olasılığını ek- lersenız, bu seçımlerın yakın gelecek açısından taşıdığı önem daha da artar. Bütün bunlan bırarayagetınnce, ken- dılerıne "sol" etıketını yakıştıran ve se- çımlere katılan, hatta henuz katılma hak- kına erışememiş olan partilere nasıl bir görev düştüğünü aynca vurgulamaya gerek var mı? Herşeyden önce, hepsının şımdi eleş- tırdiklerınin yenne nasıl bir yerel yö- netım sistemı getırmek istedıklennı be- lirtmelerı beklenıyor. Ikıncısı ve daha önemlısı, yerel seçım- lerde AKP'nın yükseliş olasılığına karşı Cumhunyetın geleceği açısından bul- duklan çare nedır? Meclis'te sandalye sahibı olan CHP başta olmak üzere, hepsının bir araya gelerek yerel tabloyu değerlendırip bulunabılecek en akılcı çareyı üretmelerı gerekmez mı? örneğin, heryerde kazanma şansı en yüksek adayın kim olduğu nesnel ola- rak bırlıkte saptansa ve beledıye başkanı seçımınde soldakı butun oylar yalnız ona aksa. Hatta bu kışınin, seçıme ka- tılma hakkı olan bır partıden değilse par- tıye üye yapılması veya bağımsız aday olması da mumkün. Belediye ve ıl ge- nel meclıslerı adaylannın da söz konu- su partılerce karma olarak aynı bıçım- de belırlenerek tek bır partının listesın- den seçime girmelen ve sonrasında yı- ne partılerine dönmeleri denenmeye- cek bıryontem mı? 'Akla"otduğunu hep söyleyen bir solda bu yöntemi bile de- nemeyışın vebalı büyük olmaz mı? Boyle bır gırışime öncülük etmek ve gereken yerde gereken özvenyi göster- mek, hemalde, küçüklenn olduğu gıbı, CHP ve DSP gıbı partilerın toplam ba- şansına da mutlaka katkı sağlayacaktır. Devlet ve Terör... Türkiye Cumhuriyeti'nin yöneticileri en az elli yıldan beri gerici ve şeriatçı politikalar izlemişlerdir, izlemektedirler. Okullar olabildiğince medreseleşmiş, öğrenciler mollalaştınlmıştır. M. İskender ÖZTURANLI nımızi teröre bulaştırmış- lardır. Ne var h, "tdamcıte- rör" deyımı birilerinin ka- nına dokunmaktadır. Oysa nereden gelirse gelsın terör bır insanlık suçu, ona kar- şı çıkmaksa insanlık onuru- dur. Bır zamanlar. "Bana Miistümanlarsuçişliyorde- dirtemezsiııizr ' bıçımınde konuşan v e "Tetikçekenel- le tespih çeken eti bir tuta- mazsınız" dıyen cumhur- başkanlan her halde uzun süreden ben mahcup du- rumdadırlar. Çünkü tespih çeken eller ülkemizı ve dun- yamızı yaşanmaz duruma getırmışlerdır, getırmekte- dırler. Türkıye Cumhunyetı'nin yöneticileri en az ellı yıl- dan ben gericı ve şenatçı po- litikalar izlemişlerdir, izle- mektedirler Okullar olabil- diğince medreseleşmiş, oğ- rencıler mollalaştınlmıştır. Çağdaş okullann yanında çağdışı okullar açılmış, in- • • lkemızde terör, U sonbırkaçaydır yenıden hortla- mış, Ameri- ka'daîkızKule- ler'in vurulması gıbı rkılı eylemler başlamıştır. Beş gun arayla gerçekleştınlen bombalı saldınlarda 61 ki- şi yaşamını yıtırmış, yüzler- cesı de yaralanmıştır. Bu eylemlerin son bulmasını dilerken, bunlann alttnda, yönetıcı kadrolann bır tür- lü kabul etmedığj Islamcı te- rörün bulunduğunu unut- mamamız gerekır Yaşadı- ğımız son olaylar, dışandan yonlendınlmış ıç destekJı bır terordür. Köktendıncı ve şenatçı terör, günümüz- de bir canavara dönüşmüş- tür ve dünyayı kana boya- maktadır Bu terörü. tankat \e cemaatlenn beslemekte olduğu da gözden uzak tu- tulmamalıdır. Sofu dıncıler ve bağnaz düşünce yandaş- lan. en sonunda güzelun dı- san olmadan Islam oluna- mayacağı, okulun amacı- nın önce ınsan yetıştırmek olduğu göz ardı edılmıştır Ne ekildıyse şımdi o bıçıl- mektedır. Armut ağacının elma vermeyeceği hıç mı hiç düşünülmemıştır. Yıllar yılı Tûrk devlet adamlan şenat düzeninı sa- vunmuşlar, şeriatın bağnaz- lık olduğunu göz ardı et- mışlerdir. "Dinesaygıhlaik- fik'" gıbı anlamsız sozcük- ler kullanmışlar, şeriata kar- şı kadmyürüyüşle alay ede- rek. "Şeriata karşı yürün- mez, ona ancak sav gı duyu- lur" bıçımınde davranışlar sergılemışlerdır Şenanndın olduğu yanlış düşüncesın- den yola çıkarak. gerçek dı- şı sonuçlara ulaşmışlardır. Oysa şenat Tann buyruğu değıldır. dın değıldır Duşün- cesızlığın ortaya çıkardığı tutarsız bır yaşam bıçımi, anlamsız bır yönetım dü- zenidir. Şenatla Islam hıç- bır zaman birbınne kanşü- nlmamalıdır. Hıç kuşkusuz ınsanlar bir dıne bağlı olabılırler Bu, ınanç ozgürlüğünün birge- reğıdır. VtAaire"ın güzel de- yimıyle söyleyecek olur- sak, "Eğer bir Tann ohna- GELİKMOröR Hayatın içine saklanmış mutlulukları keşfetmeye ne dersiniz? Mesela; üstün yeteneklerle donatılmış bir otomobili kullanmak gibi... Hazır mısınız? Mutluluğu keşfedin. Rro'yu keşfedin. saydLonuyaratmakgenekir- di" Bunedenledirkı, ınsa- noğlunun bir dine bağlan- masının sakıncası değıl ya- ran vardır. Bilindıği gıbı ınanç özgürlüğü, yüz yıl- lardan ben doğal haklardan ve özgürlüklerden sayümış- tır. înanç düşüncenin, dü- şunce ınancın karşısında de- ğıldır ve olmamalıdır. Ne var kı, devlet, tüm ınanç sıs- temlennin dışrnda kalacak- tır Bu düşünce dızgesının adı da laikliknr. Ama bunun yanında laiklık, "kutsallaş- mışgeienekboyunduruğun- dan da kurrulmak"demek- tır Çunku kutsallaşmış ge- lenek, katı kurallar getır- mış, doğanın ilk yasası olan hoşgörüyü bır yana atarak bağnazlığın savunusunu yapmıştır Dûıcibasın— Dıncı basın tstanbul'da- kı olaylann sorumluluğu- nu dışodaklarabağlamak ıs- temekte, bızimkıleri temi- ze çıkarmaya çalışmakta- dır Oysa sorumJularve suç- lular ıçımızdedır. Bılındığı gıbı çok öncelen El Kaıde gıbı örgutler yoktu Ata- rürkçülenn canına kıyan, Sıvas soykınmıru gerçek- leştıren herhalde El-Kaıde değildır Şımdıkı olaylann hazırlayıcısı ve başlatıcısı her ne kadar dış odaklar ve El Kaıde olsa da, onun yar- dımcüan ve >'ardakçılan hıç kuşkusuz ıçimızdekı radikal Islam yandaşlandır Bu> r an- daşlan yaratan ıse Ata- türk'ün eğıtım polıtıkasını rafa kaldırarak yıllardan be- n dıncı bır eğıtım polıtıka- sı uygulayan sıyasal ıktı- darlardır Ülkemizde bır ıman ordusuyetişnrenlerdır Günümüz ıktıdannı besle- yen ve palazlandıran da bu pohtikalardır Ne yazık ki, bu ıktidann ılk uygulama- lanndan bın. "T^JİumaKa- zandırma Yasası" çıkara- rak, ulkemızı kana boyayan Hızbullah canavarlannı ve Sıvas'ı ateşe veren din yo- bazlannı bağjşlamak olmuş- tur Koktendıncılenn srrtı- nı sıvazlayan da bu ıktıdar- dır. Bu nedenle sorumlulu- ğu v e sorumlulan başka yer- de aramak aymazlıktan baş- ka bır şey değildır. Bilindıği gıbı 1990'lann cumhurbaşkanı. anlaşılma- sı guç davranışlar sergıle- mekte ve "Ben hesabı öbür dünyadavmrinT bıçımın- de konuşarak dınsel ıletıler sergılemekteydı (Ozal). Kı- sa sure sonra dunyamızdan aynldı. Ötekı dünyada he- sap verip vermedığı belli değildır. Gerçekçı ve man- tıklı görüş, hesabın bu dün- yada venlmesinı gerektınr. Hesap bu dünyada sorul- madığı ve venlmedığı tak- dırde, hesapsızlık halıne do- nüşür. Şımdıki Başbakanı- mız da son olaylan gerçek- leştirenlerhakkında, "Yap- üJdannızın hesabını her iîd âlemdedewreceksiniz" dı- ye konuşmaktadır. O\ r sa bir başbakanın görevı, ışı öte- ki dünyaya aktanp sorum- luluktan kurtulmak değıl, suçlulan yakalayıp bu dün- yada hesap sormak ve terö- ristleri adelete teslım et- mektir. Ötekı dunyadan söz edip dinsel ıletıler vermek değildir. Yine bir zamanlann baş- bakanı, "Devfcte çarpanm kafea kmhr" dıve konuşu- yor ve devletın sev ecen bir kurum değil, astığı astık kestiği kesük bır kuruluş olduğunu vurgulamak istı- yordu (Demirel). Bu yanlış yaklaşımın bedelını Türkı- ye fazlasıyla ödedı. Günü- müzün Başbakanı da "Eğer bceterörle mcsaj vermekis- tiyorlarsa, ben o mesajı ett- min tersiyle iterim, ayağı- nun albna abr ve ezerim" gi- bı devlet adamhğına yakış- mayan bır söylemle ortaya çıkmaktadır. Oysa devlet, teröre karşı terör yaratma- malıdır. Ezerim, kıranm, yıkanm. yakanm gibı soz- cükler kullanacağına, ya- salar çerçevesinde cezalan- dırmadan söz etmelıdır Çünkü şıddet, her zaman şıddetı doğurmuştur. Ve dev letın kuvvenni. yumruk- tan, sılahtan çok akıl, sağ- duyu ve ölçülü davTanışlar yaratmışür CUMHURİYErTEN OKURLARA IBRAHEVIYILDIZ Cumhuriyet Haftası Geçen haftanın gündemine Cumhuriyet'in Kıbrıs haberleri damgasını vurdu. Gazetelerde ve televizyonlarda gazetemiz eleştırildi, övüldü. Bunlann içerisinde mesle- ki kıskançlık, karalama, biryeriere yakıştırma dışında aklı başında yorumlar da yapıldı. Birsüredir manşetlerimiz başta olmak üze- re her haberimiz medya dünyasında ve ka- muoyunda ses getinr oldu. Ulusal çıkarılarımızın söz konusu olduğu Kıbns, Irak gıbi konularda Cumhuriyet'in ha- berleri referans alındı. Bu da bizim doğru yolda olduğumuzu, salt gazetecilik yaptığımızı gösterdi. Geçen hafta cuma günü yayımlanan baş- yazımızda da vurguladığımız gibı; "Kıbrıs so- runu, kimi çevrelerce bir 'olmak ya da olma- mak' davasına dönüştürülüyor; AB'nın de- diğinı çok kısa sürede yapmazsak her şeyi- mizi kaybedeceğiz, sanki dünyanın sonu ge- lecek gibı bir hava yaratılıyor; böylece sağ- lıklı düşünme ortamı yok ediliyor." ••• Geçen Pazartesi günü AnkaraTemsilcimız Mustafa Balbay'ın yazdığı "Askerden Çe- kınce" başlıklı manşet haberde, askerlerin Annan Planı'na ilişkin değeriendirmeleri ve Dı- şişleri'nin bu planla ilgili "Türk Tarafının Tu- tumu" belgesine yonelik irdelemeleri yer alı- yordu. Habere yonelik açıklamalar biryandan yazdıklanmızın doğruluğunu ortaya koyar- ken biryandan da "gerçekleriyansıtmadığı- nı" iddia ediyordu. Açıklamalar medyada da "Cumhuriyet yalanlandı" biçiminde yorum- lanınca elimizdekı belgelerin bir bölümünü açıkladık. Cumhuriyet okuru, böyle bir haberi belge- leredayanmadan yazmayacağımızı zaten bi- liyordu. Ancak medyanın salt Cumhuriyet'e yonelik karalama kampanyası başlatmasına yanıt vermenın gerekli olduğunu düşündük. Konuya temelde gazetecilik çerçevesinde yaklaşan Cumhuriyet, Kıbns gıbi önemlı bir ulusal sorunun sağlıklı bir biçimde tartışılma- sını sağladı. Çankaya Köşkü'nde düzenlenen zirve, ilgili tüm kesimlerin gönjşlerini ortaya koyduğu bir zemin oldu. Zirve sonrası yapılan açıklamada, 23 Ocakta yapılacak Milli Güvenlik Kurulu toplantısına dek tarafların eşgüdüm içinde çalışmasını sürdüreceğinin vurgulanması, Cumhuriyet'in bir süredir manşetten duyurduğu gelışmele- rin doğruluğunu ortaya koyan bir başka gös- tergeydi. Cumhuriyet 23 Ocak'a dek, Türkiye'nin ulusal çıkarlan çerçevesinde Kıbns sorunu- nun çozümune yonelik katkılannı, gerçeği yansıtan haberleriyie sürdürecek. • • • Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın tari- hi ziyaretinde gundeme gelen, Türkiye'nin Israil-Surıye arasında arabuluculuk yapma- sına ilişkin gelişmelen Ankara Büromuzdan Ayhan Şimşek aynntılandırdı. ••• Başbakanlık Müşteşarı Ömer Dinçer'in 1995 yılında yaptığı bir konuşmayı Cum- huriyet yayımlayarak konunun gundume gel- mesini sağlamıştı. Bu konuşmanın tam metnini ve analizini, "Bir Bürokratın Anatomisi" başlığı altında yazı dizisi olarak toparlayan Alev Coşkun'un çalışması her yönüyle konuya tam bir açık- lıkgetirdi. ••• Bu haftayayımlayacağımız "Çin'ın Değişen Yüzü"r\ü sanatçı Bedri Baykam yazdı. Bir süredir Çin'de bulunan Baykam'ın bu çalış- ması, Çın'in dününü ve bugününü çarpıcı olarak ortaya koyuyor. iyi haftalar. AVRUPA KISKAONOA KIBRIS Anvpa Ktskacında Kıbns kltabı, Kıbns uyuşmazlığının ıçıne sürüklendığı çıkmazı, bugune kadar yazııamayan je ozell kle de gızlenme/e çalışılan yonlerı ıle ele alarak Kıbns ve Turkıye-Batı ılışkılerı kcnusuna yenı bır soluk getırıyor DEMN 51 T 527C
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear