Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
9EYLÜL2003SALI CUMHUF<İYET SAYFA
HABERLER
Yargıtay Başkanı, smırsız din özgürlüğü isteyenlerin amacırun teokratik devlet olduğunu söyledi
AtatürkçülükyıpmtılıyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Yargıtay Başkanı Eraslan Ozkaya, hü-
kümetin ıcratını eleştinrken "Sınırsız
din ve vicdan özgürlüğü adıııa devleti
devre dışı bırakmak isteyenkrin uzak
amacı önce anarşi, sonra da teokratik
devlet düzeninden başka bir şey ola-
maz" dedı. Ozkaya. ne pahasına olur-
sa olsun sınırsız din ve vicdan özgür-
lüğü isteyenlerle. Islami devlet kurma
heveslilerinin aynı amaçta birleştıkle-
rine kuşku olmadığını vurgularken
devletin buna seyirci kalmasının va-
roluş nedenine ters düşeceğine dikkat
çekti. Anayasanın tamamen değiştiril-
mesi gerektiğini kaydeden Özkaya,
ancak bunun iktidann isteğine uygun
olamayacağını vurguladı. Özkaya,
devlet güvenlik mahkemelerinin de
kaldınlması gerektığıni bildirdi.
Adli yılın açılışı nedeniyle düzen-
lenen törene. Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer, Anayasa Mahkemesi
Başkanı Mustafa Bumin, Başbakan
Recep Tayyip Erdogan, CHP Genel
Başkanı Deniz BaykaL kabıne üyele-
ri, MGK Genel Sekreteri Orgeneral
Şükrü Sanışık, sıvil ve asken yargı-
nın başkan ve üyeleri katıldı. Ozka-
ya'nın, hükümete de uyan nitehğı ta-
şıyan mesajlar içeren konuşmasınm ana
başlıklan şöyle:
Atatühru yıpratmaya çalı-
Şiyorlar: Türldye Cumhuriyeti Dev-
letinin çoğulcu, katılımcı. özgürlük-
çü, insan haldanna saygılı, hulcukun
üstünlüğüne dayalı, demokratik hu-
kuk devletleri arasındaki saygın ye-
rinı Atatürk'ün ilke ve devrimlerine
borçlu olduğu, yadsınamaz gerçekler-
dendir. Ancak, Türkiye Cumhuriye-
tinin, ülkesi ve ulusu ile bölünmez
bütünlüğünü, aydınlanma ve çağdaş-
laşma yönünde ilerlemesıni; kendi
emellerine uygun bulmayan gerici,
DEVLET SERİATA SEYİRCİ KALAMAZ
Laik düzende devlet tarafsız ve herkese eşit
uzakhktadır. Ancak sınır ihlallerine dur demek
vazifesinin gereğidir. Özgürlük başkasının
özgürlüğü ile sırarlandınlırsa hakJılık kazanır. Aksi
halde kuvvetli zayıfin, çoğunluk azınlığın din ve
vicdan özgürlüğünü gasp edecektir. Bu hazin
sonucu, tarihin telcran hep göstermiştir. Devlet bu
anarşiye seyirci kalamaz. Sınırsız din ve vicdan
özgürlüğü adına devleti devre dışı bırakmak
isteyenlerin uzak amacı önce anarşi, sonra da teokratik
devlet düzeninden başka bir şey olamaz. Devletin,
dokunulamaz özgürlük bahanesıyle, bir kesimin din ve
vicdan özgürlüğünün yok sayılmasma,
zedelenmesine seyirci kalması, varoluş nedenine
ters düşer. Ne pahasına olursa olsun, sınırsız
din ve vicdan özgürlüğü isteyenlerle, Islami
Sdevlet kurma heveslilerinin aynı amaçta
1
birleştikleri kuşkusuzdur. Kavram karmaşası yaratılarak veya
insan hak ve özgürlüklerinden, demokrasiden söz ederek, laik
düzen hakkında zihinJeri bulandırmak, din ve vicdan
özgürlüğü ihlallerine zemin hazu-lamaktır. LaikJiğin,
demokrasinin temeli, din ve vicdan özgürlüğünün en büyük
güvencesi olduğu hiç unutulmamalıdır.
Püzene karşı tehllke: irtica
lrtica demokratik, laik, çağdaş düzene karşı sürekli bir
tehlike olma niteliğini korumaktadır. trtica en ileri
din olan yüce Islam dinınin yozlaştınlmasıdır. îrticanın
beslenme kaynağının cehalet ve bilgisizlik oldugunda kuşku
yoktur. lrtica, aydınlanmaya ve öğrenime gerekli önemin
verihnesi, yasalann kararhlıkJa uygulanması, zamanın
koşullanna ve evrensel ilkelere göre gerektiğinde yeni
yasalann yürürlüğe konulmasıyla önlenebilecektir.
bölücü, çıkarcı çe\Teler değişik gö-
rünüm ve söylemlerle Atatürk ve Ata-
türkçülük karşısında açıktan veya giz-
li yıpratma ve yaralama faaliyetleri-
ne devam ede gelmişlerdir.
Bütün bunlara karşın, Türkiye Cum-
huriyeti, hukukun üstünlüğü, demok-
ratik hukuk devleti, insan hak ve öz-
gürlükleri yönünde çok önemli atılım-
lar gerçekleştirmiştir. Atatürk ilke ve
devrimlerini halen anlayamayan ve-
ya ıçlerine sindiremeyen, çağdaşlaş-
ma gırişimlerini geriye döndürmek
isteyen kimi çevreler, bu kez Atatürk-
çülüğü demokratikleşmeye, Avrupa
Birliği kriterlerine ulaşmaya, temel hak
ve özgürlüklerin gelişmesine engel
olan bir ıdeolojı, resmi bir doktrin gi-
bi göstermek suretiyle yıpratma ey-
lemlerine hız vermişlerdir. Aynca bu
malum kimseler, dış ülkelerdeki bir
kısım kuruluş ve kişileri de etkileyip,
gerçeklere uymayan kendi görüş ve
düşüncelerini onlara tekrar ettirme
yolunu seçmektedirler. Öyle ki, kimi-
leri hak ve özgürlükleri koruma adı-
na Atatürk ismınin anayasadan çıka-
nlmasmı önerecek kadar ileri gitmek-
tedir. Atatürkçülük nebırıdeoloji,ne
bir teori, ne de bir katı dogmadır. Ata-
türkçülük fert toplum ve devlet ya-
şamını akJa ve bilime göre düzenle-
mektir. Sürekli ilerlemeye. gelişme-
ye, çağdaş laşmaya, temel hak ve öz-
gürlüklere tamamen açık bir devrimin
adıdır. Bir ilen uygarlık projesıdir.
Atatürkçülük, geçmişın dar zaman
kalıplan içerisine sığacakbirideolo-
ji değil, gelecek zamanlann evrensel
değerleri ile butunleşecek ilkeler top-
luluğudur. Atatürk, Avrupa'nın birçok
ülkesi ırkçı, totaliter, hak ve özgürlük-
leri yok sayan rejimlerle yönerılir-
ken: o buhranlı ve olumsuz koşullar
içensinde Kurtuluş Savaşını "mffle-
tin kayıtsız şartsız egemenugı'' adına
gerçekleştirmiş, bilimin yol gösteri-
ciliğinde Cumhuriyerin yasal ve ku-
rumsal temel yapısını oluşturmuştur.
Örnek aldığı ban toplumlannı dahi ge-
ride bırakacak şekılde hukuk ve in-
san hak ve özgürlükleri yönünde, bü-
yük devrimler gerçekleştirmiştir. Ata-
türk'ü evrensel kılan, onun çağdaşlaş-
ma, aydınlanma ve demokratik hukuk
devletini kurma yönünde başlattığı
ve yaşama geçirdiği bu temel ilkeler-
dir. Atatürk, "Ben, hiçbir değişmez
dûstur, öğreti bıraknuyorum. Bilim
degişiyor, bilimi izleyenler beni izle-
miş olur" sözleriyle aydınlanma ve
çağdaşlaşma felsefesini açıklamış,
tüm icraatlanyla toplumun ilerleme
ve gelişme yönündeki geleceğini ha-
zırlamıştır. Ne yazık ki, Atatürk ilke
ve devrimleri 1950'lerden sonra bir
yandan popülist politikacılar ile dev-
rim ve yenilenme karşıtlannın; öte
yandan, Atatürk ilke ve devrimlerinin
İKTİDARA GÖRE ANAYASA OLMAZ
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasal so-
runu halen devam etmektedir. Türkiye'de pek
çok sorunun kaynağmı oluşturan 1982 Ana-
yasası tamamen değiştirilmeli, sadece bugü-
nün değil, yannlann da ihtiyacını ve toplu-
mun beklentilerini karşılayacak, çagın evren-
sel değerleriyle butunleşecek yeni anayasa ka-
bul edilmelidir. Anayasalar toplumsal uzlaş-
ma belgeleridir. Gerek bu maddeler, gerekse
değiştirilmesi gereken öteki maddeler, gözden
geçirihp değiştirilırken herhangi bir partinin
veya iktidann isteği ve tercihi değil, tüm top-
lumun beklenrisi, gereksinmeleri, demokratik
standartlar, insan haklan ve hukukun üstünlü-
ğü esas alınmalıdır. 1982 Anayasası'nda bun-
ca değişiklik yapılmasma karşın yasama, yü-
rütme ve yargı ile ilgili sorunlara dokunulma-
mış özgürlükle otorite dengesizliği tam olarak
düzeltilememişrir. Halen yürütme organının
öteki organlara, özellikle yargı organına karşı
üstünlüğü ve hâkimiyetı devam etmektedir.
ORMAN İŞCALİ YASALAŞTI
Devlet ile orman köylüsü arasında kavga bir
türlü bitmemekte, ormanlanmız alev ale\'
yanmaktadır. Devlet ormanlann tahribaünı
önleyememekte, önce ormanda işgale ve yapı-
laşmaya göz yummak sonra da bu yerleri or-
man cbşına çıkarmak suretiyle orman işgalini
yasallaştırmak gibi yanlış politikalarla orman-
lann azalmasına neden olmaktadır. Çaresizli-
ğin sonucu olarak yapılan orman dışına çıkar-
ma işlemleri, gelenek halini almıştır.
YÜRÜTME YARCIYI KU$ATTI
Anayasa hükümleri ile yargmın yürütme ta-
rafından kuşahlması. denetlenmesi sağlan-
mıştır. Yargıçlar \e cumhuriyet savcılanmn
mesleki kaderleri üzerinde mutlak yetkilere
sahip bu kurul, bağımsız ohnadıkça yargıç
bağımsızlığından ve güvencesinden söz et-
mek elbette mümkün olamayacaktır. Siyaset
bulaşan yargmın, yansızlığını, saygmlığmı
ve duyulan güveni yitirmesi kaçınılmazdır.
YOLSUZLUKLA MÜCADELE
Yolsuzlukla mücadelede, bağımsız ve yansız
yargmın önemi büyüktür. Yolsuzlukla mücade-
lede yargının önü açılmalı, yargı, yolsuzluklan
bulup, gerekli yapfınmlan uygulayabümesi
yönünde donatılmah, yolsuzluklann araştınlıp
soruşturulması konusunda yargı sistemimiz-
deki yetersizhk ortadan kaldınlmahdır.
Cumhurbaşkanı Sezer. ~ De^ letin üstün otoritesinin hukuka bağhhğının sağtanarak dengelenmesi için,
yargısal denetimin dcvk'tin tüm organlannı kapsaması gerekmektedir" dedi. (SERDAR ÖZSOY)
Sezer: Hukukun her türlü baskıdan uzak tutulması gerekir
Yargı, yönetenleri de bağlar
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yargı
kararlanmn yalnızca yönetilenleri değil.
yönetenleri ve yönetim organlannı da
bağladığına dikkat çekti. Sezer. 2003-
2004 Adli Yıh'nın açılışı nedeniyle,
Yargıtay Başkam Eraslan Ozkaya'ya mesaj
gönderdi. Bugünün evrensel değerleri
arasında yer alan hukuk devletinın,
kurumlan ve kurallanyla çağdaş
demokratik rejimlerin temel
özelliklerinden olduğunu belirten Sezer
şunlan kaydetti: "Devletin keyfîKkten
uzaklaşünbnası ve bireylerin devlet gücü
karşısında korunması gereksiniminden
doğan hukuk devleti, yönetenleri ve
yönetilenleri hukukla bağlamakta, görev ve
yetküerin kullarulmasınm hukuksal
suuıiannı çizmekte. kişi hak ve
özgûriüklerini koruyarak, bireye hukuk
gü\enhği sağlamaktadır. Hukuk devleti ve
hukukun üstünlüğü flkesi, devletin
tüm eykm ve işlemlerinin yargı denetimine
bağb rntuhnasını öngörmektedir. Yargısal
denetim, demokratik hukuk devletinin
olmazsa olmaz koşuludur. Devietin üstün
otoritesinin hukuka bağhhğının sağlanarak
dengelenmesi için, yargısal denetimin
devletin tüm organlannı kapsaması
gerekmektedir" Sezer, yargı erkinin
yürütme ve yasama erkinden bağımsız,
özgür ve güvenceli olmasınm, her türlü
baskıdan ve siyasal kanşmalardan uzak
biçimde çalışmasının hukuk devleti ve
hukukun üstünlüğü ilkesinin
gerçekleştırilmesi yönünden temel bir
zorunluluk olduğunu vurguladı. Yargı
kararlanmn yalnızca yönetilenleri değil,
yönetenleri ve yönetim organlannı da
bağladığını ifade eden Sezer. yargı
kararlannın uygulanmamasının. hukuk
devleti ilkesiyle ve kamu yaranyla
bağdaşmadığını, devlete duyulan güveni
zedelediğini belirtti.
KARARLAR DENETİME AÇILSIN
Hukuk devleti olmanın, yönetimi hukuka
bağlı kılmanın başlıca koşullanndan birisi de
bütün idari işlem ve kararlarm yargı deneti-
mine bağlı olmasıdır. Başka bir anlatımla, bir
kısım idari işlem ve kararlann yargı denetimi
dışında tutulması hukuk devleti ve hukukun
üstünlüğü Ukesi ile bağdaşamaz. Bu ilkelere
uymayan, bir kısım idari işlem ve kararlan
yargı denetimi dışında tutan anayasamn ilgili
maddelerinin yürürlüğüne son verilmelidir.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özok'tan sert eleştiri:
tktidar tarihihatayapmayolunda
Türkiye Barolar Birliği Başkam Öz-
demir Ozok da 3 Kasım 2002 seçim-
lerinden önce ve sonra seçime kahlan-
larla ilgili olarak adli mahkemelerde,
Anayasa Mahkemesi'nde ve Yüksek
Seçim Kurulu'nda verilen kararlann
uzun yıllar tartışılacak nitelikte oldu-
ğunu söyledi. "Siyasetçiler halkın de-
ğil,yandaşlannın hizmetkân olmuşlar-
dır" diyen Özok. "Üzülerek ifade etmekisterim
ki demokrasi tarihimizin en büyük ola-
nağını elde etmiş olan mevcut iktidar da
aynı tarihi hatayı yapma yolundadır" de-
di. Türkiye'nin petrol ve silah tüccarla-
nnın çıkanna kurban edilecek tek bir ev-
ladı, harcanacak tek bir kuruşu da olma-
dığına işaret eden Özok, savaş karşılığı
maliyet analizleri ve pazarlığı yapılma-
smın da soylu ve banşsever Türk halkı
için onur kıncı oldr|unu kaydetti.
önemini, içeriğini ve amacını, tam
olarak kavrayamayan, onlara biçim-
sel ve yüzeysel yaklaşan, ilerici, atı-
lımcı felsefesini yanlış yorumlayan,
sözde Atatürkçülerin el ve işbirliği
ile aşındınlmaya, yıprahlmaya, slo-
gan haline getiritaıeye başlatılmış;
Türkiye'nin üretici bilgi dinamiği za-
yıflatılmış, yasal ve yapısal yenilen-
me, çağdaş, demokratik toplum olma,
evrensel ilkelerle buluşma yönünde-
ki hızı yavaşlatılmıştır. Atatürk'ün,
yıllar sonrasını okuyan dehası ile yap-
tığı "Demokrasi. geleceğini akıl ve bi-
nmden ahr", "Yaşam. kuramlan de-
ğil, kuramlann yaşamı izlemesi gere-
kir'' şekJindeki ikazlan yeteri kadar
dikkate alınmamış; onun gösterdiği
yoldan, düşünce ve amaçlanndan,
sapma baş göstermiştir. Işte, Türki-
ye Cumhuriyeti Devleti'nin mevcut
sorunlan yapılan bu yanlışlıklardan
ve sapmalardan kaynaklanmaktadır.
Devlet
din işine
kanşmazLaiklik, Türkiye Cumhuriyeti Dev-
letı'nin ana yapısı, vazgeçilmez be-
lirleyici özelliğidir. Gerek birey
olarak, gerekse toplum olarak çağ-
daş tüm kazanımlanmız, laik dü-
zen ile elde edilebilmiştir. Esasen,
laiklik olmaksızın egemenliğin ka-
yıtsız şartsız millet tarafından kul-
lamhnasından. hukukun üstünlüğü-
ne dayalı demokratik hukuk devle-
tinin mevcudiyetinden asla söz edi-
lemez. ileri medeniyet seviyesine
ulaşmış tüm ülkelerde, değişmez
din kurallan ile daima değişen top-
lum ve devlet yaşamının yönetil-
mesi hiç düşünülmemektedir. Bu
nedenle, büyük devrimci Mustafa
Kemal Atatürk, akıl ve ilmi, hayata
rehber göstermiştir. Islamiyet'te
din ve devlet işinin sınırlarmı belir-
leyen ve birbirinden ayıran reform
yapılmadığından, dinin devlet işine
kanşması ve devlet düzenine hâki-
miyeri kaçınılmaz bir sonuç olmuş-
tur. Geçmişte ve zamanımızda şeri-
at hukuku ile yönerilen devlet dü-
zenleri bunun somut örnekleridir.
Dinin devlet ve siyaset işine kanş-
ması ise bir yandan dinin istisman-
na, tartışma konusu yapılıp yıpra-
tıknasına yol açmış; öte yandan.
toplumlann demokratikleşmesine.
ilerlemesine, insan hak ve özgür-
lüklerinin gelişmesine engel ol-
muştur. tşte laiklikte; dinin kutsal
yerinde kalması sağlanmış; devlet
işleri ise aklın ve ilmin özgür orta-
mına terk edilmiştir. Laiklikte din
ve devlet kendileri için belirlenen
sımrlar içerisinde kalarak topluma
banş, huzur ve güven getirmişler-
dir. Laik devlette, akıl, ilmin ve
fennin özgür ortamında toplumu
daha ileri medeniyet seviyesine ta-
şırken, her fert dinini seçmekte iba-
detini yapmakta inançlannı açığa
vurmakta hür ve serbest kalmıştır.
Laiklikte, akıl ve din, toplum ve
yönetim, arasmda çatışma değil ba-
nş, huzur ve dostluk mevcuttur.
Çünkü laiklikte, akıl. ınancın bas-
kısından kurtulmuş ve özgür duru-
ma gelmiştir. Laiklik, inanç ve iba-
det özgürlüğünün temeli ve en bü-
yük güvencesi olmuştur. Devlet dü-
zeninde ve bürokrasideki yapısal
bozukluğun doğurduğu olumsuz
sonuçlardan laiklik ilkesi
sorumlu tutulamaz. Laiklik kimile-
rinin söylediği gibi devlet otoritesi-
ni dışlayacak. başkalannın din ve
vicdan özgürlüğünü tehlıkeye dü-
şürecek kadar sınırsız özgürlük ta-
nıyan bir ilke de değıldir.
POLTrtKA GLONLÜĞÜ
HtKMET ÇETİNKAYA
Seçimler Yenilenir mi?..
GözlerYargıtay'ın 11 Eyiül'de vereceği kararda!..
Başkent Ankara'da sessiz bir bekleyiş var!..
Yargıtay, DEHAP'ın oyiannın geçersizliğine karar
verirse ne olacak?
AKP'nin ve CHP'nin Meclis'teki sandalye sayı-
sı azalacak, DYP Meclis'e girecek!..
Kırk milletvekili kaybedecek olan AKR Meclis'te
anayasayı değiştirecek sayıdaki çoğunluğu elinde
bulunduramayacak!..
Konuştuğum hukukçular, Yargrtay'ın 11 Eytül'de
görüşeceğı DEHAP davasının bitiminde ortaya çı-
kacak olasılıklan değerlendirirken, karann onanma-
sı durumunda ne olabileceğini şöyle yorumladılar:
"YSK'nin geçmişteki içtihatlanna göre en kuv-
vetli olasılık genel seçimlerin yenilenmesidirama..
böyle bir karar alınır mı şimdiden bir şey söylemek
zori"
Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk da aynı gö-
rüşte...
Selçuk şöyle diyor:
"DEHAP karannı Yargıtay onarsa 3 Kasım seçim-
lerinin yenilenmesi gerekir..."
Saadet Partisi GİK Üyesı Şeref Malkoç da böy-
le düşünüyor...
Malkoç şöyle diyor:
"DEHAP'ın koşullan oluşturmadan seçimlere ka-
tıldığı hukuken onaylanacağından, 3 Kasım seçim-
lerinin yenilenmesi gerekir..."
• • •
Malkoç, bu tezini, Siirt'te 3-4 sandıkta yapılan
yanlışların tüm Siirt seçimlerini geçersiz kıldığına
bağlayarak ortaya atryor...
Hukukçulann üzerinde durduğu bir başka olası-
lık da şu:
"DEHAPVn oyiannın geçersizliği Yargıtay tarafın-
dan onanırsa, DYP Meclis'e girer. Yeniden bir ge-
nel seçim yapılması bu açıdan yanlış olur..."
Bir başka örnek ise Istanbul-Fatihteki yerel se-
çimler...
DYP ambleminde yer alan 'kırat' seçim pusula-
sında ters basıldığı için oylar geçersiz sayılmıştı...
Yani seçim iptal edilmişti!..
Eğer, Yargıtay 11 Eyiül'de DEHAP'la ilgili karan onar-
sa, YSK nasıl bir karar verecek?
Işte asıl tartışılan konu da bu!..
AKP ve CHP'nin bu noktadaanlaşarak 'siyasi bas-
kı' kurduğu yolunda duyumlar alıyorum...
AKP kanadında bir tedirginlik olduğu biliniyor...
AKP'ye yakın gazeteciler, DEHAP'ı savunma-
ya başladılar bile...
Gazeteciler, "DEHAP'ın mirasını paytaşma" adı
altında, YSK'yi etkilemeye çalışıyoriar...
Nasıl mı?
Şöyle:
"Halkın oyuna saygılı olmak gerekir. Böyle bir
durvm DEHAP tabanını rahatsız eder. Çünkü DE-
HAP 3 Kasım 2002 seçimlerinde 1 milyon 960 bin
660 oy aldı, 11 ilde birinci parti oldu..."
• • •
YSK Başkanı Tufan Algan, yanlışlığın, eski Yar-
gıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'ndan kaynak-
landtğını öne sürüyor...
Algan şöyle konuşuyor:
"YSK, Yargıtay Başsavcılığı'na başvurdu ve Tür-
kiye 'de kunılu siyasipartilerin sicil dosyalanna gö-
re hangilerinin katılacağını sordu. Aynıgün (1 Ağus-
tos2002J Yargıtay Başsavcılığı, DEHAP'ın 63 ilde
kuruluşunu tamamladığını bize bildiriyordu. Bizde
2 Ağustos 2002'de DEHAP dahil 22 siyasi parti-
nin, bir de TBMM'cte grubu bulanan YTP'nin se-
çimlere katılacağını ilan ettik..."
Tufan Algan "YSK 3 Kasım seçimlerini iptal eder-
se sonuçlan ne olur" sorusuna ise şu yanıtı venyor
"Eğer Meclis, seçimlerin yenilenmesine karar
verirse, bir önceki dönemin milletvekillerinin ve
hükümetin görevi. yenisi oluşuncaya kadarsürer.
Ama, Yüksek Seçim Kurulu seçimleri iptal ederse,
partamento üyelerinin ilkgünden itibaren hepsinin
milletvekilliği düşmüş sayılır. Evet, yaptıklan işlem-
lergeçerlidir, çalıştıklan için aldıklan maaşlarda ge-
ri talep edilmez. Ancak milletvekillikleri, 3 Kasım 'dan
itibaren düşer. Milletvekili olmayan bir kişi başba-
kan da olamayacağına göre hükümet de düşer.
Çünkü tekrar edelim.. seçim sonuçlanna hile ka-
nştğı için, Yüksek Seçim Kurulu seçimleri iptal ede-
cek. Bunun sonucunda da herkesin milletvekilliği
ve Tayyip Erdoğan'ın da başbakanlığı düşecek.
Bunun nasıl bir kaos yaratacağını düşünün."
• • •
Tufan Algan, DYP'nin 66 milletvekiliyle Meclis'e
girmesi durumunda Siirt seçimlerinin yenilenmesi
gerekeceginin altını çiziyor... Elbet bu durumda da
Erdoğan'ın milletvekilliği düşüyor, başbakanlık sı-
fatı ortadan kalkıyor!..
YSK Başkanı Algan düşünme aşamasında bugün!..
Vicdanlanna göre hareket edecekler...
Sanınm YSK, karannı önceden vermiş, 'kaostan
korkuyorlari..
Acaba?..
hikmetcetinkayafü cumhuriyetcom.tr
Faks numaramız: 0212/513 90 98
Adli yıl açılış resepsiyonu
Ozkaya: Kişileri
kastetmedim
ASKÂRA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Adli yı-
lın açılışı nedeniyle dü-
zenlenen törende hükü-
metin icraahnı eleştiren
Yargıtay Başkam Eras-
lan Ozkaya, konuşma-
sında "kişileri kurum-
lan, partileri ya da ma-
kamsahibi bir kimse\T"
kastetmediğini belirtti.
Adli \ihn açılışı nede-
niyle dün akşam veri-
len resepsiyonunda ga-
zetecilerin sorulannı ya-
nıtlayan Özkaya, adli yı-
lın polemiklerle başla-
masının anımsatılması
üzerine şunlan söyledi:
"Aksayan noktalan.
bunlann düzeftnıe nok-
tabrmısöyledpn. Kişile-
ri, kurumlan, paruieriya
da makam sahibi bir
Idmseyi kastetmedim.
Ben ilkesel ve prensip
olarak konuşrum. Laik-
Bği anlatıyorum. De\1e-
ti desre dışı bırakmak
isteyen çevreler var. Bu
da anarşi demektir. Sı-
nırsızözgürlük istenirse
devlet devre dışı olur.
Hürriyetler başka hür-
rh-eüerle sınırhdır. Bun-
larhemkurakürhemil-
kedir.'' Ifadeleriniz çir-
kin mi sorusu üzerine
Özkaya, Başbakanı kas-
tederek "Tabii ki bunu
üzerine alınmış ya da
yanlış değeriendirnüş-
tir. Bunu kendilerine so-
run" dedi.