25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 AĞUSTOS 2003 CUMARTESİ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ARADABİR Prof. Dr. MAHİR AYDIN m Üniversitelerimiz... Christoph Colomb, ılk kez karşılaştığı Amenkan yerlılen ıçın, Ispanya krahna şoyle yazıyordu "Bu insanlar öyJe uysal, öyie banşsever ki, yeryü- zünde bunlardan daha iyi bır ulus bulunmadı- ğına, majestelennin önünde ant ıçerim." Bu ye- nı kıtada, yuzyıllar sonra bır devlet kuruldu Ame- nka Bırleşık Devletlen CXırust kovboyların topra- ğında, Avrupa'dan alınan bınkımle, yenı bır dunya goruşu yaratıldı Ve Avrupa'nın katı yonetımlennın yanında o, bır "ozgürlukJer u//ces/"ydı Hepımızın bıldığı Özgûrtük Anıt, bunun en somut gosterge- sıdır Aradan çok zaman geçmeden, ABD bu guzellı- ğını kaybettı Bu denlı parçalı yapısına karşın, us- tun ırk olduğunu sanıyor Oysa bız kendısınden "evrensel banş"\r\ yapı ustası olmasını beklıyorduk Son Irak Savaşı'ndakı tutumu, dunyamız ıçın uzu- cu, duşundurucu Kendın ı "dünyanın efendisi" ve dunyayı "kendısının kölesi" olarak goruyor Bızde de bır ozguriuk anrtı var Istanbul'un Şış- lı semtınde Eskıler ona "Abıde-ı Hurnyet" derdı Suttan Abdülhamrt ın, 3 3 yıllık baskıcı yonetımın- den kurtulmanın sevıncıyie dıkılmıştı Bu anıt, bır doneme damgasını vuran "korku toplumu"nur\ somut gostergesıdır İnsanlar bırbı- nyle karşılaşmaya çekınır, basına soluk aldınlmaz ve dolayısıyla duşunce uretılemezdı Sansurgorev- lılen, eleştınlmekten korktuğu ıçın, "kantann to- pu"nu lyıden lyıye kaçınriardı Oysa basın kendı toplumunda nıce buyuk ve onemlı gorevler başarmıştır Bunun en parlak ör- neğını, Fransız Devnmı'nden sonra Avrupa'da go- ruruz Bızım basınımız da, üzenne duşen gorevı yap- mıştır Toplumun susturulduğu yerde, konuşan or- tak dıl oldu özguriuğunü nske atıp en buyuk er- dem saydığı "doğru haber" ıçın savaştı Çunku bu ılkenın dışına çıkarsa, "kimyasının bozulaca- ğını" herkesten iyi bılıyordu Ama 2003 Turkıyesı'nde basın, amaç, sorumlu- luk ve ışlevınden uzağa düşmuş gorunuyor Elbet- te bu değerlendırmenın dışında tutulması gere- kenlervar Gelıngorunkı, bırelınparmaklankadar değıl Ve artık basınımız, "toplumun ortak sesi" hıç değıl Toplum dengesınde yetkıler, sorumluluğa koşut olmalıdır Yoksa mı? Yoksası uzun ve aykın bır se- naryo Falanca patronun buyruğu, filanca ıhalenın attyapısı, olmadı fışmekâna şınnlık muskası Bun- lann sonu yok Basın mı, borsa mı soyleyın Tanrı aşkına? Bılıyoruz kı Sevr Antlaşması, Turk ulusunu Ana- dolu'dan atmak ısteyen uluslararası dayatmadır Lo- zan ıse bu dayatmayı kıran onur belgesı. Bunu ıçı- ne sındıremeyenler, 80 yıl sonra bıle, gırtlağına ka- dar borca batınlmış Turkıye'den ocunu alıyor Doğaldır "Kuş kuşluğunu, kış kışlığını" yapa- caktır Uzuntum, butun bunlarolurken basınımız ne- rede 9 Bız onu, ulusun gözu-kulağı olarak bılırdık Geçen ay Istanbul Unıversıtesı olarak Lozan Ant- laşması'nın 80. Yılı'nı kutladık Ustelık "A" proto- kolu bır toplantıda Bır-ıkı gazetemız dışındakıler Gormedım, duymadım, soylemedım rolundeydı Bınlerce yıllık kulturumuz, saygınlık merdrvenının en ust basamağını bılım ınsanına ayırmıştır Çun- ku bılım, ışıktır Ve ışık olmadan gorme olası değıl- dır Insan haklarının yetersız olduğu geçmış yuz- yıllarda bıle, bılım adamı cezalandırılmazdı Zorun- lu durumlarda, once başka bır alana ataması ya- pılır, kararı sonra uygulanırdı Hıç kuşku yok kı unıversıteler, bır ulkenın "dün- yaya açılan penceresi"dır önumuzdekı gunler- de, yenı YÖK yasası çıkacak Lutfen soyleyın, bu yasa, unıversıtelenmıze goruş alanı açıyor, kaynak çoğaltıyor, ılerletıyor mu? Yoksa onu, sıyasallaştı- np, bolgeselleştırıp genletıyor mu 9 Bunlan ongor- mekzorundayız Yoksa bızıyanlışanlarlar Çağdaş dunyadan sakladjğımız, bır art duşuncemızın oldu- ğunu sanırlar Bugun basınımızın onunde bır "altın fırsat" var Torunlannakadaryansıyacak, kutsal bırgorev On- lann, yenı YÖK Yasası'nı enıne boyuna değerlen- dırerek en sağlıklı desteğı vereceklenne ınanıyorum Anadolu, erdem ulkesı Çok ımparatoriar, kral- lar, sultan ve padışahlar gordu Bırçok ımparator- luğa, devlete ev sahıplığı yaptı Çok hukumetler ku- ruldu ve yıkıldı Ama bugun Türkiye Cumhunye- ti butopraklann "tektaşpıriantası"ö\r Kımse kork- masın Bu varsıl topraklarda açlık değıl, bılgısızlık oldurur Unıversrteler, ulkemızın aydınlığıdır, yannlandır, oz- lemıdır CumhunyetTurkıyesı'nınkalelendır Bırke- narayazalım Ya bugun unıversıtelenmıze gereken desteğı vereceğız ya da kul-köle olmaktan kurtu- lursak eğer, yenı bır özgüriük anrtı ıçın taş taşıya- cağız Modern kölelık kapımızda, bızde de olsun mu?.. YAĞLIDERE SULH HUKUK MAHKEMESİ'NtN 2002/96 ESAS SAYILI DOSYASINDAN Gıresun 1 Noterlığı'nın 06 08 2002 tanh 150 sa- >ılı yazısı ekınde avnı noterlıkçe duzenlenen 12 Hazıran 1996 tanh 07117 yevmıye nolu vasıyetna- mede, Gıresun ılı Espıye ılçesı Elmabelen koyu 46 ku- tuk sıra 021-02 cılt ve 35 sayfada nufiısa kayıtlı bu- lunan 1926 tanhmde babası Alı ve annesı Ayşeden Elmabelen'de dunyava gelen Mustafa Ekız'tn vası- yetnamesıne gore, Hasan Aydın ve Bayram Yıl- maz'ın tanıklığında, Mustafa Ekız vasıyetınde, bılumum kanunı mu- nslennden \e murusı evvellennden dığer \ansler meyanında bana da ırsen teselsulen veya set yolu ıle ıntıkal etmesı lazım gelen veya ıntıkal etmış bu- lunan, Gıresun ılı Yağlıdere ılçesıne bağlı Elmabe- len hudutlan dahılınde mevcut bulunan gaynmen- kullerdekı her turlu hak ve hısselennın tamamını uç hısse ıtıbar ederek bu uç hıssenın bır hıssesını oğlu Alı Ekız'e, bır hıssesını oğlu Mustafa Ekız'e ve bır hıssesını de oğlu Şenel Ekız'e olumunden sonra va- sıyet ettığını ve bıraktığını vasıyet ettığı ve bıraktığı yukanda belırtılen gaynmenkullerdekı hısselennın tamamıru, mulkıyetının tamamını yukanda belırtıl- dığı şekılde adı geçenler Alı Ekız, Mustafa Ekız ve Şenel Ekız'lere venlmesı hususunda gereğının ya- pılmasını ıstemıştır îşbu vasıyetçı Mustafa Ekız tarafindan venlen Gıresun 1 Noterlığı'nın 12 Hazıran 1996 tarıh 07117 yevmıye nolu vasıyetnamesı ve bu vasıyet- name ıle ılgılı Yağlıdere Sulh Ceza Mahkemesı'nın 2002^96 Esas sayılı dava dosyasının dunışma gunu- nunde 06 11 2003 gunu saat 10 00 olduğu, mahke- memızın anılan dava dosyasından mırasçı Şenel Ekız'e teblığ yenne kaım olmak uzere ılanen duyu- rulur Basın 38874 TemizToplum, Temiz Siyaset; Ama Nasıl? PENCERE Özellıkle Ozal'lı yıllarda, denetım mekanızmalannm gevşetıldığı ve yolsuzluğun orta sınıf ıçın bır hayatta kalma stratejısıne donuşmesının devlet tarafmdan teşvık edıldığı bır doneme geçılmıştır Selahattin BALTAfcfe De\let Denetım Elemanları Derneğı Genel Başkanı T urkıye yıne yolsuzluk skandallan ıle çalkalanryor Arük bu olaylar hıç kımseyı şaşırtmıyor ustelüc Du- zenın "düzensizük" anlamına gel- dığını hepmıız kanıksamış durum- dayız Her gun bır yenı yolsuzluk skandalıgun- deme gırerken, medyanın unutmamızı ıstedık- lennı unutuyor, sonsuza değın ıstedıklennı anımsıyoruz Tamdabuanlamdayolsuzluktan konuşmanın dahı bır sıyasal yolsuzluk ya da en hafifinden harekete geçırme (manıpulasyon) du- rumuna geldığı bu donemde yolsuzluğa karşı mucadele de topJuma karşı bır gostenye donu- şuyor Bır başka deyışle donem donem "ycrf- suz" bırkaç kışı ya da bırkaç siyaset, "temiz" bırkaç kışı tarafindan bulunup çıkartıhyor, kı- mı zaman cezalandınlyor ve topluma, yolsuz- luğa karşı mucadelenın aslında "iyiler" ve "ko- tıiler" arasında geçen bır guçler dengesi savaşı olduğu mesajı venlıyor Oysa sorunun sıstema- tık yanını gormeden yapılan bır larh-temız sı- yasetçı ya da burokrat aynmı, yalnızca buzda- ğının zaten görunen kısmına bır kez daha ışa- ret etmek anlamını taşıyor Bu anlayışın alnn- da yatar mantık, yolsuzluğu bır ahlakı yozlaş- ma ya da sıyasal çurumuşluk olarak gormek Oysa ahlakı soyut bır ka\Tam olarak değıl, top- lumsal ılışkılen duzenleyen belırlı durumlara ozgu bır savunma ve de yaptınm mekanızma- sı olarak gorduğünuzde, tabloyu başka türlu yorumlamak zorundasınız Sorun bu duzeyde bır ahlaksızlık ya da yozlaşma değıl, toplum- sal denetım mekamzmalannın çozulduğu bır noktada burokratık ya da kurumsal denetım mekanızmalannın onlann yennı alamayacak nı- telıkte ya da kapasıtede olması olarak anlaşıl- malı 'KirtenmeyT ne engefler? Devlet bınmınde orgutlenmış olsun ya da olmasın her toplumun kendısıne ozgu denetım bıçımlen vardır Modern de\ let, toplumsal ık- tıdann orgutlenışı bakımından bır donumnok- tasını temsıl eder Devlet ıktıdanrunorgutlenış bıçırru ıse eğıtımden sağlığa, gıyımden davra- nış kalıplanna kadar her noktada bır "szma" ve "yeniden biçunkndirme" olarak tanımla- nabılır Devlenn, ıkndannı, henuz toplumsal ya- pının tum dokulanna yaymamış olduğu toplum- larda -gerek devlet ıktıdannın sızmasına karşı dırenışın guçluğu nedenıyle gerekse devletın sızmayı gerçekleştırebılecek kapasıteye ya da kurumsallaşmaya sahıp olmaması yuzunden- denetım daha çok enlormel kanallarla gerçek- leşır Bır başka deyışle her topluma ozgu "de- ğjşûni" duzenleyen kurallar değişimi -orneğın pıyasalarda gerçekleşen alun satım anlamında değışımı- daha ongorulebılır duruma getınrken yıne kurallara uymayanlan kendıne ozgu yon- temlerle cezalandınr Yuz vuze ılışkılenn ve bılgılı, yetkılı (enfor- mel) dt netım mekanızmalannın egemen oldu- ğu bır toplumsal oluşumda basıt pıyasa değı- şımını ımgeleyehm (tahayyul edehm) Bu ılış- kı bıçımır de omeğın arsa satan ıle arsa alan kı- şı ar asındakı temel mekanızma karşılıklı gu\ en olarak ortaya çıkar Taraflardan herhangı bın değışımın toplumsal olarak yaratılan kuralla- nna uymadığı, yanı karşılıklı guv en ılışkısını zedeleyecek bıçımde davrandığı zaman, bu ta- raf ıçınde bulunduğu toplum tarafindan ceza- landınlacak, ya da bır daha kendısıyle herhan- gı bır değışım ılışkısıne gınlmeyecek, pıyasa- dan dışlanacak ve/ya da en genel anlamda ken- dısı ve aılesı toplumsal olarak dışlanacaktır Bu noktadan hareketle ıddıa edebılınz kı ah- lak, durustlûk gıbı bılgıışlemsel denetım me- kanızmalannın varlığı ve bu mekanızmalann yaygınlığı kurumsallaşmanın olmadığı durum- larda değışım ıhştalennın mümkun olabılme- sını sağlar Ne kadar çok kışı tarafindan boy- lesı kurallarpaylaşılıyor ve toplumsal denetım ne kadar guçlu ışlıyorsa, değışım de o kadar mumkun ve kolay olacakbr Modern toplumlarda bılgıışlemsel denetım mekanızmalan temel denetım mekanızması olma ozellığıne sahıp değıldır Bu mekanız- malann gorevı ancak devletın ustlendığı kurum- sal denetımı daha kolay hale getırmek olabılır Bır başka deyışle modern toplumlarda "ahla- km" yennı "kunımsal ^pünm" alır Modern oncesı toplumlarla modern dev letın yaygınlaş- tığı toplumlar arasında bır karşıtlık kurmuyo- ruz Burada sozu edılen, temel orgutleyıcı ıl- kenın ne olduğudur Her modera oncesı top- lum kendı ıçınde kurumsal ılışkılen de bann- dırır ama, yolsuzluğu engelleyen egemen ılke kurumsalhk değıl, ahlaktır Her modem toplum- da da bılgıışlemsel ılışkıler kurumsal ılışkıler- le yan yana devam eder, bılgıışlemsel yaptınm- lann varlığı, kurumsal yaptınmlan ışler duru- ma getınr, ama burada da temel ılke artık be- lırlıbırkurumsallığınsağlanmışohnasıdır Tek tek bırey lerher ıkı denetım mekamzmasının da ıyı çalışmadığı durumlarda neredeyse evrensel olarak, davranışlan hem kurallara hem de ah- laka aykın olsa da kendı çıkarlannı ençoklaş- tırmaya çalışır Fırsat olduğu halde ruşvet al- mayıp çocuğunu ozel okula gonderemeyen bır burokratın yakın çevTesı tarafindan "aptal" olarak nıtelendınldığı bır ahlak anlayışı ıle bır- lıkte, ruşvet alan burokratı denetleyebılecek go- rev den alabılecek denetım mekanızmalannın yetersız eksık \e de yetkıden anndınlmış ol- duğu bır toplumsal ılışkıler ağı, yolsuzluğun ol- masını değıl olmamasını şaşırtıcı duruma ge- tınr Bu durumda yolsuzluk kamksanan bır gundelık gerçeklık durumuna donuşur Pfeki ya Türkiye? Turkı> e yukanda anlatılan bu tabloya bıre bır uymaktadır Ulkemız bılgıışlemsel ılışkı ağla- nnın çozulduğu -kı bunun nedenlen arasında kentleşme, goç, gelır dağılımı eşıtsızlıgı, po- puler kultur ve medya gıbı bırçok faktor sayı- labılır- ve yenne etkılı kurumsal denetım me- kamzmalannın konulamadığı bır ara noktada VTİlardır sıkışıp kalmışOr. Bunun da otesmde, özellıkle Ozal lı yıllarda, denetım mekanızma- lannın gev şetıldığı \ e yolsuzluğun orta sınıfıçın bır hayatta kalma stratejısıne donuşmesının devlet tarafindan teşvık edıldığı bır doneme geçılmıştır Yolsuzlukla mucadelede en onemlı adım, devletın yolsuzluğu ıyı ıle kotu arasında sonu gelmez bır savaş olarak değıl, yapısal bır so- run olarak algılaması ve bu yapısal sorunu aş- mayayonehkönlemleralmasıdır Bıçımsel de- netım mekanızmalannm sağlamlaştınlması temiz bır toplumu yaratacak en temel oğe ola- rak gorulmehdır Bunun ıçın, yozlaşmaya mey- dan vermeyecek bır kurumsallaşma yaratmak gerekmektedır Devlete duşen temel gorev, de- netım ışlevını kendısınden bağımsız ve surek- lı duruma getırmektır Yargının ve burokrası- nın bağımsızlığının onundeb kayırmacı (klı- entalıst) golgeyı kaldırmanın zamanı çoktan gelmışhr "SJyâseften annmış, kalıfıye ehlı- yetlı, kendı alanında uzmanlaşmış, uzun donem ış başmda kalacak gorevden alma yetbsı bu- lunan, sıvıl toplum orgutlennın de katıldığı guçlu ve yaygın bır denetım mekanızması ge- rekmektedır Bu mekanızmada yer alacak de- netım elemanlanndan beklenen nıtelık de art- tınlmalı, burokrası sıyasete değıl, hukukun ış- letılmesıne hızmet eden bır kurum konumuna gelmelıdır Denetım, aklayıcı defıl, duzenleyıcı bır mekanızmaya donuşmedıkçe yolsuzluk- lann sonu gelmeyecektır Denetımın ışlevı, el- len temızlemek değıl, kırlermemek olmalıdır Çağdaş Eğitim ve Öğretmen... Okşan MERAL Emeklı Yazın Oğretmenı ve Hukukçu 1 927 yılında yapılan ılk nu- fus sayımmda ulkemızde- kı okuma-yazma oranı yaklaşık yuzde 8'dır Bu oran erkeklerde yuzde 13, kadınlar- da yuzde 3 olarak karşımıza çı- kıyor (Bugun genel nufusun yaklaşık yuzde 80'ı okuma-yaz- ma bılmektedır Hedef yuzde 100'dur) Atatüric, 1928yılmm 9 10 Ağustos gecesı îstanbul Sarayburnu'nda yapmış oldu- ğu konuşmada yenı yazı ıle tum yurttaşlanmızm okuma-yazma öğreneceğını soylemıştır Yenı harflenn oğrenılmesı ıçın yur- dun her koşesını dolaşmış, tah- ta başında kendısı dersler vermış- tır 3 Kasım 1928'de "TûrkHarf- lerinin Kabul ve Tatbiki Hak- kında Kanun" Buyuk Mıllet Meclısı tarafindan kabul edıl- dı Yenı harflerle okuma-yaz- mayı oğretmek ıçın 1 Ocak 1929 da "Millet Mektepleri" açıldı Yıneaymamaçlal930'da u Halk Okuma Odalan" açıldı Insanımızm okuması ve kultur etkınlıklermde bulunması ıçın 1932'de "Halkevleri" açıldı Butun bunlar Ataturk'un ulusu- nu çağdaş uygarlık aşamasına ulaştırma ulkusunu uygulama- \ a koymasından başka bır şey de- ğıldı 1936- 1937'de eğıtmen kursla- n açıldı 193 7-1939 yıllan ara- sında 4 koy öğretmen okulu hız- mete gırdı Bu okullar 17 Nısan 1940'ta Koy Ensütulenne donuş- turuldu Kısa zamanda sayılan arthnlarak koy çocuklanmn oğ- retmen olması sağlandı Ataturk köyluyu bu memleketm gerçek sahıbı, efendisi olarak goruyor- du Yuzyıllardan ben ıhmal edıl- mış bu ınsanlann eğıtılerek top- luma kazandınlması gerekıyor- du. Çok eskı yıllarda yaşamış bır Çın şaın şoyle der "Bir yıl sonrasını düşünüyor- san, tohum ek. / Ağaç dik, on yıl sonrasrvsa tasarladığın / Ama yuzyıl sonrasıysa düşündüğün halkı eğh. / Bir kez üriin verir, ekersen tohum / Bir kez ağaç di- kersen, on kez üriin verir. / Yüz kat olur bu üriitı, eğttirsen hal- kı / Oğretirsen bahk tutmasuu, her zaman doyar karnı." Koy Enstıtuleruıı Ataturk ıl- kelennı yaşama geçıren ılk eğı- tım kunımlan olarak algılamak yanlış olmayacaktır Koy ço- cuklanrruza uretıme yonehk eğı- tım ve oğretım venlen bu okul- lar "halkçıhk" ılkesının en can- lı ve somut orneğını oluştur- muştur Osmanlı eğıtım anlayı- şının urunu olan u kakm efendi- si'' yenne ış yapan, ureten, be- cenlerle donanmış kışıleryetış- mesı temel alınmıştır Daha son- ra bu oğrencıler koye eğıtım hız- metı goturen msanlar olmuştur Eğıtım sıstemımızm bazı so- runlanm ve çozumlennı kaba çızgılerle belırtmek gerekırse Eğıtım sıstemımızın başanlı olabılmesınde bınncı gorev eğı- tımcılenmızdedrr Bu nedenle öğretmen yetıştırme gıınun ge- reksınımlenne yamt verecek ıl- ke ve programlara bağlanmalı- dır Dalında uzman eğıtımcı ye- tıştınnek ıçın hızmet ıçı kursla- nrun daha venmlı çahşması ge- rekıyor Ders kıtaplan ıçenğı, bıçımı, dıl ve anlatımı yonunden çağdaş olmalıdır Yenı teknolo- jılenn özellıkle bılgısayann bu- tun okullanmıza gırmesıyle eğı- tım, oğretım çalışmalanndakı venm artacaktır Turkçemızm en doğru, en gu- zel bıçımde kullamlmasında ye- m dılımızm kultur ve bılım dılı konumuna getınlmesınde oğ- retmenlenmıze onemlı gorev- ler duşuyor Buyuk emeklerle yetıştırdığı- mız oğrencılenmıze gereklı ola- naklan sağladığımız, yurt ve ulus sevgısını yureklere ışledı- ğımız oranda dış ulkelere beyın goçu olmayacaktır Çağdaş eğıtımden yalnızca sağlıklı bıreyler değıl, ozurlu çocuklanmız da yararlanmalıdır Sayısı mılyona varan ozurlu ço- cuğumuzu topluma kazandır- mak ıçın "özel eğitim'' program- lannın gelıştınlmesı, uzman oğ- retmenlenn yetıştınlmesı gere- kıyor Ozurlu oğrencılenmızm rahatça yararlanabılecegı oğre- tım yerlennın yapılması zorun- ludur Ayncaoğrencılenmızııl- gı ve yeteneklen doğrultusunda eğıtmek ıçm okullarda kultur ve sosyal etkınhklere onem ver- melıyız Bu etkınlıkler, oğren- cılenn kendı aralanndakı etkı- leşım ve ıletışımıne katkıda bu- lunur Roman, hıkâye, şıır oku- manın tadına varamamış, resım- den hoşlanmayan, üıyarroya gıt- meyen, sporyapmayan bıreyle- nn topluma katkısı oldukça sı- nırlıdır Oğrencıler sınav stresınden kurtanlmalıdır Çağdaş eğıtım- de oğrencı "bilgi haman" ola- rak gorulmez Oğrencı bılgıyı ezberleyıp ıstendığmde tekrar- layanpapağanolmamalıdır Test çozmekten başını kaldıramayan, yanş atı halme getırdığımız oğ- rencılenmız, dunyaya at gozlu- ğu ıle bakmaktadır Insanlara, olaylara onyargı ıle yaklaşan, yaşamdan kopuk, ulkesmm so- runJanndan uzak oğrencı mo- delının çağdaş eğıtımde yerı yoktur Çağdaş eğıtım, ulusal ve ev- rensel değerlere sahıp, demok- rasıyı ozumsemış, estetık beğe- nısı gelışmış, kendını durma- dan yenıleyen, gelıştıren oğret- menlerle yapılır Bu bakımdan aradığımız öğretmen \taturk ılke ve devnmlennı gonulden benımsemış, ancak bunlan donmuş bırkalıp olarak algılamayan, çağı doğru yonım- layan, bılımsel duşunceye onem veren, geçmışın kohne fıkırle- nnı demokratık platformda ayık- layan, ınsanın etîk değerlenne sa- hıp çıkan, sorunlara akılcı ço- zumler bulan eğıtımcıdır Bu öğretmen, Reşat Nuri'nın "Ye- şflGece" romanındakı Şahin'dır, "Çahkuşu"ndakıFeride'dır Kı- sacası, bıldığı doğrulan korku- suzca soyleyebılen msandır ça- ğımızın oğretmenı Ekonomık çıkmazlar nedenıyle mesleğı ıle ılgısı olmayan ışlen yapmak zo- runda kalan oğretmemn ne ka- dar eğıtımcılık gorevı yapabı- leceğı tartışmaya açıktır Mes- lek onurunu her şeym ustunde tutan oğretmenedır ozlemımız Ulkemızın en yoksul yerle- nnde gorev yapan oğretmenle- nmız her turlu ovguye layıktır Ataturk'un Doğu Anadolu'da gorevlendırdığı, dağ koylenn- den topladığı kızlan ceketme sanp okula goturen Öğretmen Avar'adır hayranlığımız Ka- dmlanmızm toplum yaşamına çalışan, ureten, yoneten kışı ola- rak katılması, Ataturk çızgısm- dekı çağdaş eğıtımı uygulayan eğıtımcılenmızın ozvensı ıle ol- muştur Halkın sorunlanna yakınlık duyan, bunlara çozumler ara- yan eğıtımcıdrr aradığımız Ya- kup Kadri nın romanındakı "Ya- ban" aydına, eğıtımcıye ıhtıya- cımız yoktur Ataturk ılke ve ınkılaplan bu ulkenm asgan muşterekıdır Top- lumsal banşı ve ulusal bırlığı sağlamak, geleceğımızın guven- cesı, ozgur duşuncelı, araştıran, ınceleyen, sorgulayan, yargıla- ma gucune sahıp gençlen yetış- tırmek ıçın "Ataturk çizgisinde- ki çağdaş eğHnni" ulkenın her ta- rafinda yaşama geçırmek gere- kıyor Bu konuda en onemlı go- rev de oğretmenlenmızdedır T.C. RİZE ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİNDEN EsasNo 2003/238 Karar No 2003 269 Davacı Dursun Ev tarafindan davalı Rıze Nufiıs Mudûrluğu aleyhıne açılan ısım ve soyadı tashıhı davasuun yapılan açık yargılamalan sonunda davanın kısmen kabulune karar venlerek Samsun ılı Bafra ılçesı Buyukcamı Mahallesı Cılt No 1, Hane No 351 de nüfusa kayıtlı Nevzat ve Serpıl'den olma 10 06 1981 Bafra doğumlu Dursun Ev'ın soyadının "GOKMEN" olarak tashı- hıne ve bu şekılde nufusa TCSClLlNE karar venldığı ılan olunur Basın 38391 _ _ İLAN PENDİK SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2003 280 Esas 2003 717 Karar Mahkememızın 2003 280 Esas 2003 717 Karar sayılı ve 15 5 2003 tanhlı ılamı ıle Pendık Sulh Hukuk Mahkemesının 2002 168 sayılı ızaleı şuvuu davasında davalı Reşat Albay- rakın hak ve menfaatlennuı korumnası bakımından Istanbul Defterdarı'nın kayyum olarak tayın edıldığı ılan olunur 15 5 2003 ' Basın 38421 Medyada Ozdenetim Gerekiyor... Deneyımlı gazetecı Mehmet Ali Kışlalı (7 Ağus- tos 2003 gunu) koşesınde gıttıkçe buyuyen bır medya sorunsalını ele alıyor 1980'h yılların ortalan Mıllıyet'te Apo ıçın bır roportaj yayımlanıyor, bı- nncı sayfadan sunulan yazılarda PKK lıdennın kım- lığı oylesıne sevımlı gosterılıyor kı devletın en ust guvenlık makamlannın uyansıyla zamanın Başba- kanı Özal duruma mudahale edıyor, dızı durduru- luyor Roportajı yapan kışı, gazetecılık sınırlannı aş- mış Ocalan'ın destekçısı ya da yandaşı gıbı dav- ranmış • Kışlalı yazıyor "Aradan yıllar geçtığınde basınımızda sayılan artan bu tursozde meslektaşın Turkye'ye karşı cep- he oluşturmakta olduğu goruldu Bu gelışmenın Avnjpa Bıhığı'nın Turkıye Tem- sılcısı Karen Fogg adındakı bayan tarafindan ör- gutlendığı ortaya çıkınca konunun artık gazetecı- lık konusu olmadığı, doğrudan guvenlığı ılgılendır- dığı ve 'ortulu operasyonlar' adı venlen gırışımler ıçınde yer bulduğu anlaşıldı Bu sozde gazetecılık faalıyetı yabancı kaynaklı bırya da daha fazla tertıpçının kontrolunde uygu- lanıyor Yabancı tertıpçı temsıl ettığı gucün yayıl- masını ıstedığı fıkırlere yatkın yertı gazetecılen bu- luyor Onlan örgutluyor Dısıplın altına alıyor Fıkır- lenn yayılmasını sağlıyor Sözunu ettığım kadronun sureklı olarak, adeta ıstısnasız her Turkıye karşıtı konuya sahıp çıkma- sı, demokrası ve fıkır ozgürluğü adına da yapılsa, hıçbır Batı ülkesınde görülmüyor Ama Turkıye'de gazetecılık adına pervasızca sürûyor Bır kısım meslektaş bu durumu 'Mutareke ba- sını' olarak vasıflandınyor " (Radıkal, 7 8 03) • "Mutareke basını" deyışı bızım tanhımızden kay- naklanıyor Ve gunumuze yansıyor 2003'te bu konuya el atmak, gazetecılığın ulke- mızde sağlıklı yurumesı ıçın bınncıl koşul oldu Pekı, el atmak nasıl olacaktır'? Hıç kımse duşunmesın kı 'el atmak' ıle yasak, hapıs, dava, yasa gıbı sozcukler arasında bır ba- ğıntı kurulacaktır, konuya gazetecılık etığı, gerçek- ler ve mesleğın ıç denetımı açısından gırmek ge- rekır Pekı, bunu kım yapacak"? Medyamızda meslek kuruluşlan var Gazeteler var önce olayın dunku ve bugunku boyutlan basın- da tum gerçeklığıyle sergılenmelı Kamuoyu uyanlmalı Medya bugun Turkıye'de en az guvenılen kurum- lar derekesıne boşuna duşmedı Kendı kendımızı denetlemek ve aklamak açısın- dan olayın aydınlatılması kaçınılmaz oldu, halkça azımsanan, guvenılmez sayılan, kuçuk gorulen 'gazetecı' kımlığını taşımak ınsanı tedırgın ediyor • Konu Cumhunyet'ı özellıkle ılgılendınyor Ankara'da Cumhunyet ılan edıldığı zaman Ba- bıâlı 'Mutareke basını 'nın mırasınıtaşıyordu, Mus- tafa Kemal Paşa, Yunus Nadi'yı gorevle Istan- bul'a yolladı - Bırgazete çıkaralım, adı Cumhunyet olsun' Basın bızım yakın tanhımızde ıyı sınav verme- mıştır, bugun de ustumuzde şaıbe var Bu şaıbeyı devlet sılemez, basın kendı ıçınde ozdenetımını yapabılmelı 1 ANKARA 17. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı 2002 348 Esas 2003 675 Karar Davacı Yakup Coşkun tarafindan davalılar Şadı Lnal ve Ahmet Tıryakı aleyhlenne açılan tasamıfun ıptalı davasının yargılaması sonunda Davanın kabulu ıle Altındağ 1 Bolge Tapu Sıcıl Mudurluğü'nun Guneşevler Mah 20497 ada, 7 par- seldekı arsa nıtelığındekı taşınmazın 142 748 hıssesı ıle ılgılı Ahmet Tıryakı ye satışına ılışkuı 18 6 1999 tanh, 3328 yevmıve Nolu tasamıfun ıptalıne daır ve- nlen karar davalılar Şadı Lnal ve Ahmet Tıryakı'ye ılanen duvurulur 01 08 2003 Basın 38428 ANKARA 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMES'İJSDEN DosyaNo 2003 317 Davacı Goksal Kartal'a velaveten babası Yusuf Kar- tal tarafindan davalı Nufus Mudûrluğu aleyhıne açılan ısım tashıhı davasuun mahkememızde yapılan yargıla- ması sonuncunda Tokat ılı Almus ılçesı Dıkılı Mahicöy Cılt 27, Ha- ne 31 de nufusa kayıtlı Yusuf ve Melahat oglu 05 01 1986 doğumlu Goksal Kartal m Goksal olan ıs- mının 08 07 2003 tanh ve 2003 561 sayılı karan ıle Emırcan olarak tashıhıne karar venldığı ılan olunur 10 07 2003 Basın 38825 ZEYTİNBURNU1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo 2003 771 Davacı Zeytınburnu Beledıve BaşkanJığı Vekılı Av Ahmet Balbav - Beledıve bınası hukuk serv ısı Zevtınburnu Davalı Matıldı Elenı Efrosını, lıyanıdı Ka> r vum Istanbul Deftertan - Istanbul Dava Bedel tespıtı ve tescıl Davacı Zevtınburnu Beledıve Baskanlığı tarafindan 03 09 2002 tanh ve 2002 876 nolu encumen karan ıle dava konusu olan Zevtınburnu \elı Efendı Mahal- lesı hudutlan ıçersındekı 2385 ada 9 parselde kavıtlı 79 m2 mıktanndakı tamamı Matıldı Elenı Efrosmı ve Irvanıdı adlanna kavıtlı arsa vasfında uzennde ge- cekondu bına bulunan taşınmazın kıvmet takdır ko- mısvonunca toplam 15 800 000 000 - TL bedel takdır edılmış ve ıstımlakıne karar venlmış olup taraflar ara- sında anlaşma sağlanamamış olması nedenı ıle 2942 savılı yasanın 10 maddesı gereğınce kamulaştırma bedelımn mahkememızce tespıt ve taşınmaz malın ıdare adına tescılı talep edılmış olduğundan adı geçen yasa geregınce kamulaştırmarun gazetede ılam gerek- tığınden yasa geregı kamulaştırmanm ılanı ıle mahke- memızın 2003 771 esas savılı dosvasında açılan dava- nrn duruşmasının 25 08 2003 günu saat 10 00'a bıra- kılmış olup, ılgılılenn kamulaştırmadan ve davadan haberdar olmaları hususu ılanen teblığ olunur 29/07/2003 Basın 38936
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear