22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 AĞUSTOS 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Mtt UçkûsealHl EJektronik posta: denasom@cumhuriyetcom.tr Tef: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Atmanlar, tellak anyormuş... "Biz de ûstümüze alıvoruz!" Paket Avrupa Birliği'ne yedinci uyum paketi... Sekizinci paket yolda... Uluslararası Para Fonu'na beşinci gözden geçirme paketi... Altıncı paket yolda... Bir ülke daha başka nasıl paketlenebiliri Quisling Ayşe Meral: "Ikinci Dünya Savaşı'nda, Hitler'le işbirliği yaparak ülkesini bir sömürge valisi gibi yöneten ve savaş sonrasında ise idam edilen, Norveç Başbakanı Vidkun Ouisling'in adı uluslararası siyaset terminolojisine 'ülkesini yabancılarla işbiriiği yaparak yöneten' anlamında Ouisling olarak geçti... Emperyalist işgalciler ve maşalan ile işbiriiği yaparak Ulusal Kurtuluş Savaşımızı boğmak isteyen Istanbul'daki Damat Ferit Hükümeti de Cumhuriyet tarihimizde Ouisling olarak yerini aldı. Emperyalizm var olduğu müddetçe Ouislinglerini yaratıyor." urizmci dostlardan Deniz Tüfekçi, turis- tik tesislerdeki "her şey dahil" uygulama- sını yorumluyor: "Her şey dahil kalite ha- riç, demişti sevgili meslektaşlarımdan bi- ri. Ben de ucunda sadece hüzün olan iddialara gi- riyordum sevgili otel yöneticileri ile ve diyordum ki bugün yarım pansiyon için aldığınız paranın daha da azını iki-üç yıla kalmaz her şey dahil konakla- ma için atabileceksiniz... Maalesef üç yıl dolmadan yanm pansiyon konak- lama için aldıklan ücretin daha da altında bir üc- retle her şey dahil konaklama ücretine razı oldu sevgili otelci kardeşlerim. Bunun suçlusu tek başına otelci, acenteci, çev- redeki esnaf, turoperatörü ya daturistin kendisi de- ğildir. Bu sanılanın aksine moda da değildir. Bu olgu devletin politikasızlığının tipik sonucudur. Düzenieme, derleme, yönlendirme, teşvik etme, Her şey dahil cezalandırma, caydırma gibi mümkün olan, dev- letin elinde olan hiçbir enstrüman kullanılmamış, bakanlık asli görevi olan 'seyretme' dışında bir ey- lemde bulunmamıştır. Dün hararetle her şey dahil konaklamayı savu- nanlar görüyorum ki şimdi baş şikâyetçi olmuşlar. 'Oh olsun' demek kimseye fayda sağlamaz, keş- ke elini sobaya değdirmeden sobanın sıcak oldu- ğunu söyleyenlere 'bana bişi olmaz' demek yerine biraz söz dinleselerdi. Alman'a 15 Euro, Türk'e 45 euro, 'Boş kalınm Al- man'a verdiğim fiyata Türk'e yer vermem' diyen- lerçoğunluktaydı. Maalesef Alman, Hollandalı, Belçikalı, Fransızen ucuz fiyatla tatil yapardı, Israilli turist de öyleydi... Rus ise yabancılar içinde en pahalı fiyata kalırdı. Bakmayın bu yıla, turist yok da fiyatlarda Alman- Rus hatta Türk eşitlenir gibi oldu. Türklere farklı fiyatla tatil yapmayı öneren de yi- ne bizim 'Türkler'dir. Bu Türkler' genelde Akdeniz ve Ege kıyılannda yer alan tesislerimizin sahip ya da yöneticileri olup 'neden böyle farklı fiyat uygu- lanıyor' sorusuna genelde 'işte öyle' gibi ekonomik ve sosyolojik temelli bilimsel(!) yanıtlar vermekte, yanıttan tatmin olmayanlara ek olarak 'yerse' den- mekte, laftan anlamayanlara ise yay tak anlamın- da 'yaylan' denmekteydi. Bütün bunlar olurken, ilgili olması gereken ba- kanlık, bir süre turist girişinde azalmadan dolayı ara verdiği istatistik yayınına tekrar başlamakta, otel- acente ve sektördeki diğer kurumlann aralannda- ki iş ilişkilerini düzenleyen, ilişkiler yönetmeliğini güncelleştirememekte, acil eylem planının ne oldu- ğunu yurtdışı bürolanndan bile gizlemektedir." Yüksek Yerilim Hattı erdincutku " yahoo.com Falımda "üç vakte kadar yine fala baktıracağım" çıktı! Verilmiş sadakası olan başbakan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan attan düştüğü günün akşamı kamera- lar önünde bir durum değerlendirme- si yapıp "Verilmiş çok sadakamız var- mış" deyince Yeditepe Üniversitesi Iş- letrne Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Atil- la Öner'e de şöyle demek kaldı: "Atın 'huysuzvesinirli' olduğunu gö- remeyen diğer bir deyişle riski algıla- mayan Başbakan'ın 'verilmiş sadaka' açıklaması çok düşündürücüdür. Bu anlayışla, gündeme tekrar getiri- len 'Irak'a asker gönderme projesi' kapsamında Genelkurmay Başkanlı- ğı'ndan 'göndermenin önüne ge- çilemiyorsa (nedenini anlamak gerekir) verilmiş çok sadakası olan er ve subaylardan oluşan birliklerin gönderilmesi' talebini yapmak da söz konusu olabilir! Yönetimde olanların sorumluluğu, riskleri algılamak, etkilerini en aza in- direcek önlemleri almaktır. Ne demişler önce tedbir, sonra te- vekkül..." Bu arada, Başbakan'ın attan düşü- şü, sırtını iktidara dayayan medyanın da ne hallere düştüğünü gözler önüne serdi... Bunlar, Recep Tayyip'in ata kötü bin- diğini ama güzel düştüğünü yazmak- tan kendini alamadılar. Binişinezorun- lu olarak sıfır puan verip, düşüşünde kafasını kotlayıp kalçasını kullanması gibi özellikleri dikkate alarak Başba- kan'ı 10 puanla ödüllendirdiler. Baş- bakan, sadakasını, yağcılıkta sınır ta- nımayan medyaya vermiş olmalı! ÇED KOŞESt OKTAY EKİNCİ Van Gölü havzasından... (1) Tarihin altyapısı: 'Kehriz'ler... Anadoiu uygarlıklannda her- kesı şaşırtan tarihsel değerlerden biri de çağlar öncesine ait "altya- pı" tesisleri... Hele bizim gibi bu değerlerin üzerinde yükselen "altyapısız kentier"deki pet şişeli su yaşamı- nı "çağdaş yaşam" sananlar için bazen "şok" etkisi de yapabili- yorlar... Yıllar önce bir gün Afrodisi- as'ı gezerken, önümdeki yerli tu- rist antik kanallan "yeni" sanıp şöyle sevinmışti; "Tarihle ıryum- lu olsun diye plastik boru tercih etinemişler, ne iyL." Bu okumuş yazmış insanımı- za; "Gördüğünüz kanallar da kentie aynı tarihte yapılmışlar..." dediğimde ise kendı bilgısızli- ğinden çok, yaşadığı "modern semtin" zavallılığına üzüldüğü- nü söylemişti... Akhnmirası İşte bu hâlâ "ders alamadığı- nuz" uygarlık mirasırun en öz- gün ve belki de en "akılbca" uy- gulamalanndan biri de "keh- öylesine "özkm yüklü"ydü ki sanki dinleyen herkes şu düşün- ceye kapılmış gibiydi: "Nasıl yapsak da tarihteki bu daha üeri külrürü kentinimanndayeniden egemen kılabüsek_" Üstelik kehnzler IÖ 9. ve 6. yüzyıllann sahibi "Urartu"lann mirası olmalan bir yana, "Os- manh" döneminde bile Van'ın her türlü su gereksınmesini kar- şılamadakullanılmışlardı... Hat- ta 1970'lere kadar da hem yine iç- me suyu sağlanuş, hem de bah- çe ve tarla sulamasına hizmet et- mişlerdi... Uvgarhktan ilkeDiğe-. Bu müthiş tarihsel derinlik içinde "binyuTanrr altyapısı ol- malarına rağmen, sadece şu "son otuz yınn" uygarlık yoksunu kentleşme politikalanna ders ve- remeyen kehrizler, özellikle sı- cak iklim koşullannda suyun bu- harlaşmayla eksilmeden taşın- ması için uygulanmış bir "tünel- kanaDar" sistemi... Van kehrizlerinın su kaynak- Van betonlaşükça, kehrizler de yok oldu» riz*ler... Yani, Anadoiu'da sade- ce Şanburfa ile Van'da görülen, tarihteki altyapı kültürünün eş- sız tanıklan olan "yeralü su ka- naDan"... Tarihi Kentler BirHği'nin (TKB) 11-13 Temmuz 2003 günlerindeki Van Buluşma- sı'nda, Prof. Dr. Metin Sözen'in yönettiği ve YüzüncüYıl Üniver- sitesi (YYÜ) uzmanlannın su- nuşlar yaptığı;"Van Gölü Havza- a'nda Tarih, Kültür ve ÇevTe" temalı oturumun çarpıcı bildiri- leri arasında kehrizler de vardı... Önce, YYU'nün çalışkan ho- cası Prof. Dr. Abdüsselam Uhı- çam havzadaki 10 bin yıllık uy- garlıklar serüvenini hemen tüm örnekleriyle açıkladı... Ardından bölgenın hem sevdalısı hem de "hamisi" olan Prof. Dr. Oktay Beffi de aym geçmişin nasıl bir '"özverüi bilünsel emekle" gün ışığına çıkartıldığmı anlattı... Böylesi derinlikli ve coşkulu bir girişin ardından söz alan Yard. Doç. Dr. Şahabettin Öz- türk'ün kehrizleri sunması ise lan, kentin kuzeyindeki "Erçek Gölü", tarihi kalenin yakınında- ki "Katecik" köyü ve'"ErekDa- ğı" eteklerindeki diğer köylerde bulunuyor... Aym zamanda Mimarlar Oda- sı Van Şubesi Yönetim Kurulu üyesi olan Şehabettin Öztürk, sa- dece Van kent merkezinde bile bu kaynaklardan suyun geldiği 48 kehriz bulunmasına rağmen, günümüze sadece 22'sinin kala- bildiğini saptamış... Osmanlı'da bunlann bakımı için bir vakıf bile varken, 1965'e kadar aym hizmeti belediye üst- lenmiş... tzleyen yıllardaki DSÎ gözetimi de son "kenkan (kehriz ustalan)ekibinin'' 1985'teemek- liye aynlmasıyla birlikte "tü- müyle terk edümiş" durumda... Bilmem kı bu tür kararlarla as- lında "uygarnğmıızı'' terk ettiği- mizi ne zaman fark edeceğiz?.. Belki de "beDeğinnzi'' tümüyle yitirdikten sonra zaten sonsuza kadar hep "flkettiği" yaşayaca- ğız... Oekinci a cumhuriyet.com.tr. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak <ı turk.net HARBİ SEMİH POROY semihporoy(a yahoo.com Acr" A V- /u * Kfttf oKuiom. J £^ BULUT BEBEK NUKAYÇİFTÇİ bulutbebeko hotmail.com Ohhl T)pkı, Raf5S7na c. HAYAT EPtK TÎYATROSU MLSTAFA BÎLGM S t T t $ İ N E MRDESIM I.. B6NİM t $ İ M OUMAZ SENİN PATRONUNM !. _ CİHAN ABİ I CİHAN ABt I BtZİM PATRONUN SANA SELAAU VAR. TEŞEICKÜfi EDİYO. Bt EMRİ VARSA SÖVLESİN DtYO I. TARtHTE BUGÜN MLMTAZ ARIKAN 3 Ağustos uncic.nuunta3-arikan.com IS/NAN UAM YUKSELIR.. A 8UGUKI, SlCAK HAI/A ILB BİR MOOBL SALCN ILK KEZ DŞklEMOl. FS/IN- SIZ MOV6CLF/£/e tWSD£$Le&U BAŞAIZıLI 8ALCH ÜÇUÇLAIZ'MDAKJ F4 YIL ONC£ yAPt- LAN BU DEHEME POB7EKJZ SABAV/HOA £E£- ÇEJCLEŞtYCIZûU. BfZEZILVAU gjg pıM ADALİI VE F/ZİZÇİ OLAM BAZrOLOMEU OE SUSMAO, HA2IBLADIĞI K4ĞIT77IU SALOKJU, ALTINMla SEPETTEATEŞ YAZAeAK ASİL /ZLEyiCtL££ KARŞIS/NDA UÇU/ZMAYI £AÇAgM/f77. PcH- TEJdZ kJSALl 2. JOHfJ, KJSALİÇ£ MABJA AfJHA VE GELECSĞıN 'PAPA'SI OLAA1 KA£D(MAL CJONTI ÖNÜMPE 3,S METfZ£YE DEGlN YÛK- SELEM SAUM, B'ZZAÇ DAHtKA ALEI/ ALARAIC PÜÇMÜŞTÜ.. PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Berlin, Berlin... ÜÇ gündür Berlin 'deyim. Iki Almanya birleşip de Berlin yeniden başkent olduktan sonra buraya ilk kez geliyorum. Bu kentte uzun yıllardır yaşayan ar- kadaşlarım, duvaryıkıldıktan sonra Berlin'in daha büyüyüp güzelleşeceği yerde taşralaşıp dev bir kasabaya dönüştüğünü anlattıklannda ne demek istediklerini gözümde canlandıramıyordum. Gelip görmek gerekiyormuş... Duvarlı yıllannda Berlinlilerin başka metropoller- dekilerle karşılaştırarak düzeni, teknolojik donanı- mı ve temizliği ile övündükleri metro bile dökülü- yor, örneğin. Parasızlıktan birçok istasyonda yü- rüyen merdivenler devreden çıkanlmış. Bozulan- laronanlamadığı, yenilenemediği için basamaklar sökülerek yerlerine asfalt dökülmüş. Teknolojik konforu yıllardır yaşamlannın doğal bir parçaşı ola- rak görmeye alışmış Bertinliler şimdi metro istas- yonlarının 70-80 basamaklı merdivenlerini tırma- nırken kendilerine, "Nerede yanlış yaptık" diye soruyorlar. Duvar yıkıldıktan sonra metro ağının kentin eski "Doğu" bölgesini de içine alacak şe- kilde yaygınlaşmış olması, kendilerini hâlâ "Batı- lı" olarak hisseden, tanımlayan Bertinliler için bir "teselli" değil. Son on yıl içinde kentte birçok ye- ni ve görkemli yapı yükselmiş, fakat u bir1eşme"öen sonra yaşam kaliteleri her yıl biraz daha düşen Berlinliler için bu yapılar da bir anlam taşımıyor. Berlin Duvarı'nın açılmasını izleyen günlerde te- levizyon ekranlanna yansıyan o coşkulu "yeniden buluşma" görüntülerini anımsıyorum... Sokaklar- daki, alanlardaki o duygulu kucaklaşmalar, o yok- sulveyoksun "Do^u/u"kardeşlerinellerinetutuş- turulan erzak torbalan, küçük törenselliklerle su- nulan "Çikita" muz hevenkleri, çeşitli armağanlar, meyhane kapılanna asılan "Ooğulu kardeşlerimi- ze bira bugün bedava!" yazılan... Birleşmenin tüm yükü omuzlanna binen Batılılar o "muhabbet" günlerini artık anımsamak istemiyorlar. İlk sözü edildiğinde "yalnızca bir yıl için" denip 1990 yılın- da konan, fakat "Bir yıl daha, bir yıl daha..." de- nerek günümüze kadar gelen ve ödenen ücret-ge- lir vergisinin yüzde 10'una denk düşen ek "daya- nışma kesintisi"ri\ düşündükçe kanlan tepelerine çıkıyor. • • • Bu arada "Doğulu kardeşler"\n de yangına kö- rükle gittiklerini söylemek gerekiyor. Kırk yıl boyun- ca iş güvencesi, konut güvencesi, sağlık güven- cesi, eğitim güvencesi, neredeyse parasız ulaşım derken "ekmek elden su gölden" yan gelip yat- maya alışmışlar. Kentin en büyük caddesi olan Kurfürstendamm'da aylak aylak dolanırlarken he- men tanınıyoriar. Ikide bir karşılanna çıkmasalar belki Batılılann öfkesi daha çabuk geçecek. Fakat olmuyor... Onlan gördükçe akıllanna eski, güzel, "onlarsız" günleri geliyor. O artık çok gerilerde kalan görkemli kültür et- kinlikleri sözgelimi... Konserier, tiyatrolar, büyük sergiler, festivaller bitmiş... Kent taşralaşınca bun- ların yerini düzeysiz, uyduruk "sbow"lar almış. Bir Istanbullunun Berlin'e kültür ve sanat etkinlikleri penceresinden baktığında kendi kentiyle övün- mesi o kadar doğal ki... Kaldınmlan işgal etmiş "Bulkarayı, alparayı" üç- kâğıtçılan, her köşede karşınıza çıkan dilenciler, ağaç altlarını mekân tutmuş evsizler hüzünlendi- riyor insanı... • • • Kentin ivedilikle çözülmesi gereken onca soru- nu varken yöneticilerin kafaları hâlâ Türklere takık! "Ne yapanz da şu Türkleri kendimize benzetinz?" saplantısından 40 yıldır kurtulamamışlar. örneğin, kablolu televizyondan izlenen TRT-INT yayınını Türklerin yoğun bulunduklan Kreuzberg, Neuköln gibi bölgelerie sınırlamışlar. Bir başka deyişle TRT- INT yayını kentin diğer bölgelerinde oturan Türk- lere yasaklanmış. Bunu bir başkası yapsa dünya- yı ayağa kaldınriar, "iletişim özgühüğü" diyerek. Türklerle uğraşacaklarına yürüyen merdivenlerini yeniden yürütmenin yollannı arasalar, çok daha ha- yırlı bir iş yapacaklar, ama "Alman kafası" işte... (e-posta: dkavukcuoglulsuperonline.com (mailto:dkavukcuoglulsuperonline.com) (Faks:0212-234 68 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLMNSAĞA: 1/EgeBölge- si'nde bir dağ... Ad. 2/ Kuzey Ame- rika'nın beş büyük gölün- den biri... Yapraklan sa- lata olarak yenen kokulu bir bitki. 3/ Uzaklık işa- reti... İki ta- kım arasında top ve sopayla geniş bir çim alanda oynanan 2 oyun. 4/Uluslararası 3 Çalışma Örgütü'nün 4 simgesi... Osmanlı devletinde kadılara ve müderrislere ve- rilen ad. 5/ Bir yapı- 8 dadışkapıylaodalar 9 arasındaki giriş bölümü. 6/ Aruz ölçüsünde, kısa okunması gereken bir heceyi kalıba uydurmak içinuzatma... Kişinin özbenliği. 7/Genellikle çiğ ot ve sebzelerle hazırlanan yiyecek... Çit, perde. 8/ Bir dinsel törende Kuran'dan okunan on ayetlik bölüm... Küme, yığın. 9/Cila işlerinde kullarulan bir tür reçine... Maksat. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Insan ve hayvanlara özgü doğal yetenek... U- laştırma. 2/Asya ile Avrupa'yı ayıran dağ sırası... Başkasının isteklerine, amaçlanna alet olan kim- se. 3/Nikelin simgesi... Bir erkeğin nikâhsız ola- rak yatağına aldığı cariye. 4/Bir kadeh içki... Ak- deniz Bölgesi'nde bir akarsu. 5/Bir kumar aracı. 6/ Yükselme, yücelme... Ingiltere'de çok sevilen bir cins bira. II Bir yerde oturanlar, sakinler... Müstahkem yer. 8/Cennet... Kısaboyluveşişman kimse. 9/ Ticaret malı... Ekin biçmekte kullanı- lan tanm aracı. ' *
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear