22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 AĞUSTOS 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DIZI Cumhuriyet gazetesi, karşıdevrim sürecinin başladığı 50'li yıllar boyunca DP'yi uyaran yazılara yer verdi NadirNadi sessizkalmadı Mivase İlknur -8^ T"""VP lıstelennden bağımsız mıl- / lletvekilı seçılmesine karşın Na- J-~S dirNadi, karşıdevrim sürecinin başladığı 195O'lı yıllar bo>r unca ıktı- dan uyancı yazılar yazmayı sürdürdü. Cumhuriyet gazetesi, DP'run iktıdar olduğu günden beri Atatürk devnmle- rinin kemirilmesini eleştırdi. Atatürk ta- rafindan Türkçeleştırilen ezanın yenı- den Arapça okunması karannı alan DP iktidanna karşı 7 Haziran günü "Ezan" başlıklı yazısında Nadir Nadi şöyle di- yordu. "Din islerini düma tşlerinden fi- ilenayırmadkçacenıhetiıniflzaınan/a- man rahatsızeden sürçmeleri önkmek- tegüçiükçekeceğiz. 'tokeğersahiden la- ik bircemiyet sotyesine ulaşoğımızdan şüphemiz varsa, Atatürk yasalanndan bir tekine olsun dokunmayı kendimi/- de hak görmemelhiz. Çünkü ancak o yasaiarsayesindedirkigerçekvicdanhür- riyeti bu memJckette kök salacakür." Bayar'ın sessizliği Nadir Nadi 'nın DP iktidan öncesin- de Atatürk devnmlerine en az İnönü ka- dar sahıp çıkar dıye umutlandığı Ceial Bayar, de\Tim]ere yapılan saldınlarkar- şısında sessız kalmayı yeğlemiş, ezanın yenıden Arapça okunması ginşımı kar- şısında kılını kıpırdatmamıştı. Mende- res hükümetınde kısa bir süre sağlık bakanlığı yapan Dr. NihatReşatBdger'ın Nadir Nadı'ye anlattığına göre, Ba- yar'ın baskanhğında toplanan hükümet Arapçaezanyasağının kaldınlmasını ko- nuşmaktadır. Bu DP'nin ilk icraatla- rından biri olacaktır \e genç yaşlı bü- tün kabine üyeleri bu konuda Mende- res'i destekJemektedir. Yalnız Bayar, dalgın ve düşüncelidir. Bir aralık: - Arkadaşlar, karannızla Atatürk'ün nıhu muazzep olmaz mı? sorusunu or- taya atarak yüreğmı burkan tereddüdü açığa \nrur. Toplantıda bulunan Nıhat Reşat, oturduğu yerden söze kanşır: - Büyük zafenmız üzenne Atatürk'ün ruhu o kadarcık kusuru bağışlar efen- dım! Ve derhal yanşan Bayar toplantıya hâ- kim olan neşeli havaya katılır. Menderes'le ara açılıyor 1954 yıhndan sonra Menderes'le Cumhuriyet'in arası iyıce açılır. Nadir Nadi, yazılannda genellıkle ılımlı bir dıl kullanarak iktidann yanlış uyguJa- malannı eleştiriyordu. Ancak Mende- res bu ılımlı yazılara bile tahammül edemiyor, Nadir Nadi ile rastlaştığın- da elini sıkarken suratını çevınyordu. Menderes surat asmakla kalmıyor, ga- zetenin ve Nadir Nadi'nin eleştırilen- ne kızdığı zaman bir gazete ıçin ya- şamsal önem taşıyan kâğıt ve mürek- kep temininde yasal engeller çıkanyor- du. Menderes'in o günJerde Cumhun- yet'e öfkesını gösteren bırolayı Yenı Sa- bah gazetesınin sahibi SafeKıbçoğiuson- radan Nadir Nadı'ye anlatır. Nadi bu olaydan şöyle söz ediyor: "Cağaloğlu'nda matbaalarunızkar- şı karşrya idi Aramızda dar bir sokak vanfa. DostiuJdannın hi olduğu dönem- lerde sık sık bir araya gefip yemek yer- lermiş. Cumhurhet'e kızdığı günler- den birinde pencereden bizün makine dairesini göstererek "Şu sokağı genış- letmek gerek. Cumhuriyet binasından LNadir Nadi yaşamını adadığı Cumhuriyet gazetesinin terasında... Şoldan: Bülent Dikmener, Nadir Nadi, Günıan Birincioglu, Çetin Özbayrak, Ergun Baicı, Aykur Sağanak. Önde: Berin Nadi, Engin Konuksever... Nadir Nadi tren ganndan çiçeklerie uğurlaıuyor... üç metre istimlak etsek nasıl olur?' di- ye danışnuş. Karar verip de uygulama- ya koysaydı, Cumhurhet'in koca rota- tifi sökülecek, gazete de kuşkusuz kim biBrne günekadarçıkmayacaktL Araa Adnan Beyduygusal bir adanıdı. Ne de olsa bize kryamazdı san/\orunL" mısyonu'nun kurulması, bardağı taşı- ran son damla olur: "Bu öyle bir komisyondu ki, nere- deyse TBMM'nin tüm yetkflerini faz- lasıyla nefsinde toplıryordu. tnsanlan sorguva çekiyor, gerekirse rutukluyor, dernek toplantılannt. hatta Meclis gö- 30 Nisan 1960 tarihlı Cumhuriyet'te AK UKi'nin bir kankatürü yayımlanır. Altında "Uçtu uçtu"yazısı bulunan bu karikatür, başta Neron, Hider. Musso- Kni,Batistaolmak üzere gelmış geçmiş baş altı diktatörün arkasından Adnan Menderes'i sıraya kojTiyor, sonucun A 7adir Nadi'nin DP iktidan öncesinde Atatürk devnmlerine en az 1V İnönü kadar sahip çıkar diye umutlandığı Celal Bayar, devrimlere yapılan saldınlar karşısında sessiz kalmayı yeğlemiş, ezanın yeniden Arapça okunması girişimi karşısında kılını kıpırdatmamıştı. NadirNadi 1957seçımlenndeaday- hğını koyTnaz\e mılletvekıllıgı sona erer. 1957 seçımlen, DP oylannın düştüğü- nü kanıtlar. Otuz kişılik CHP meclis gru- bu, bu seçimlerde 170'e yükselmıştır. Hem de DP'nin kendi yandaşlannı kamyonlara doldurup yargıç karan ile bırkaç sandıkta oy kullanmalanru sağ- ladığı \e CHP'ye oy vereceği sanılan seçmenlen lıstelere yazdmnadığı hal- de. 1960Nısan'ındaünlüTahkikatKo- rüşmekrinin>a\ımiann(asını\asakb\or- öu. Bu komisvonunohışmasnunhenıen ardındaa ilktn tstanbuL ertesi gün de Ankara ünKersitelerindeöğrencfler pro- testo gösterikrine başladılar. Artık ba$- kı protesto, baskı protesto birbirini iz- le>ereksürüpgidi\w. Avni Doğan\«ar- kadaşlannın verdiği. komisyon işlemle- ri üstüne meclis soruşturması hakkın- daki önergenin basındaya\Tnını, a\ nı ko- misyon yasaklryor." ıyı olma>'acağını belırtiyordu. O sabah sıkıyönetımden Nadir Nadi'yı çağmr- lar. Gazetenın o günkü sayısı da erken- den toplatılmıştı. Öğleden sonra gaze- tenin on gün süreyle kapatıldığınj bıl- dıren Sıbyönetmı Komutanlığı tezke- resi Nadi'nin eline venlir. Ali Ul\i de gözaltuıa alınıp Topkapı Maltepe Kış- lasrnagötürülür. 1 Mayıs günü tstanbul Belediye Sa- rayı'nda NATO Bakanlar Kurulu top- lantısı yapılacaktı. Öğrencilerin o gün protesto yürüyüşü yapacağı haftalar öncesinden bihnıyordu. Sıkıyönetim Komutanlığı göstenyi önlemek için o gün sokağa çıkma yasagı ilan etti. An- cak yine de birkaç bın genç aniden or- taya çıkarak protesto gösterisi yapma- yı başardı. Sokakta görevli genç su- baylar, öğrencılere karşı genelde seve- cen da\Tanıyor, şiddet hareketlerine meydan vermemek ıçin çaba gösten- yorlardı. Purum kötuleştyor 27 Mayıs thtilali'nin arifesi olan o günleri Nadir Nadi, bakın nasıl anlatı- yor: "Duruın gittikçe kötüleşhordu. Aylardan beri sürdürülen \ atan Cep- hesi propaganda» iktidara hiçbir ya- rar sağbmamış, tam tersine halk ara- sında aJa> konusu hatine dönüşmüştü. Kimlerkaalmanıtsü \ atan Cephesi'ne? Aynısq\Bduutaşnan ismi \ar cisnıi \ok takı/ıı takım ailder. öldükleri yakuıla- nnca bilinen sürii sürü imanlarve bun- lararasuıda iktidardan nimetbekleyen kimi a/ çok tanınmış kişiler. sokaktaki adam \ atan Cephesi'ni ciddhe abnrvor, \ C deyip geçhordu. Radyoda ideoiog Burhan Asaf Belge'nin her akşam. be- ni de sık sık hedef alan sövüp saymala- nna kimse aJdınş etmez obnuştu. Menderes çaresizdi, şaşkmdı. DPgru- bunda da birpanik havası esmeve baş- lanuşo. 25 Mayıs günü Başbakan Tah- kikat Komisyonu'nun işini bitirdiğini ilan etti. O\sa bu komisyon 4 Nisan'da 3 ay süreyle çahşmak üzere kurubnuş- tu. Bir buçuk ay içinde ne yapmıştı da bö\1e çabucak işini bitinniş oluyordu. Niha\et beklenen ya da beklenildiği sanılan şe> gektL 26 Mav ıs'ı 27 Mayıs'a bağiayan gece yansı bir arkadaşuı teie- foau\ia u\-anduiLRadyoyuaçmamısöy- lüyordu. Ordu yönetimeel kovTnustu." Türkçe kampanyası Ordunun yönetime el koymasmdan bırkaç gün sonra bazı gençler, daha çok Beyoğlu ve Taksim bölgesınde "Va- tandaşTürkçekonuş" kampanyası baş- latarak Türkçe konuşmayan azınlıkla- ra ve turistlere baskı yapmaya başlar. Bu olay, Nadir Nadi'yi kızdınr: "Tu- ristin ne münasebede 'vatandaş' say> labileceğûıi bir vana bırakalım. azuhk >a da çoğunluk, Türkiye Cumhurrveti uyruklu \ urttaşları hangi hakla illa Türkçe konuşmayazorlavabflinnk? Ko- yu şovenizm ve ırkçdık kokan bu gidiş geüşir de yayıhrsa sonu nerelere \anr? BaJkanlar'da toplam savisı mihonu aşan so\ daslanmız yaşıyordu. Bu ülke- ler 'Vatandaş Bulgarca, Supça, Rum- ca konuş' diye baskıya alınsalar hoşu- muza gkJer mrvdi? Ana>asamıza ve in- san haklannaolduğu kadarmanbkku- raDarma da ters düşen bu yakışıksız ru- tumu birbaş>azanız)a sıc^ı sıcağınaeleş- tirdim. İstanbul Vahliği'ne atanan Ge- neralRefıkTulga Atatürk ükekrinebağ- h, uygar komutanlanmızdan biriydi Derhal konunun üstüne eğilerek gerek- B önlemleri akh. Böylece ülkemizi gör- meye gelen yabancuar sokaklarunızda dolaşmak için Türkçe öğrenmek zo- runluluğundan kurtulduklan gibi öz yurttaşlanmız da diledikJeri diDe konu- şabilmek özgürhığünü korudular. Zira ırkçılann başlatbğı baskı güçlenerek sürdürülsey di. arkasından hangiTürk- çe ile konusacağı sonısu orta>a çıka- cakü.ÖzTürkçe mi, Osmanhca mı der- ken dü de\rimi(hem de sokakta) yeni bir saldınva uğrayacakn." Yarın: Askerler Nadi'yi sorguluyor NadirNadigözüyleNecipFagl !| ZekeriyaSertel'ügünler Birgün NecnjFaaL,matbaaya gelerek Cum- huriyet'te Peyami Safa'dan açılan fikra süru- nuna istekli olduğunu söyledi. Şöyle diyordu Necip Fazıl: - Cumhuriyet devrimci, ilerici bir gazetedir. Türkiye'nin en iyisidir. Bundan ötürü çok se- ver, takdir ederim Cumhuriyet'i. Ben de dev- rimci ve ilerici bir yazanyım bu memleketin. Aranıızda sağlam bir fıkir birliği var. Bana ga- zetede bir köşe verirseniz Cumhuriyet'e öyle yaranm dokunacak ki, ihya olacak gazete. Oysa ben, Necip Fazıl'ı yakmdan tanıyor- dum. Bugün ak dediğine yann rahatça kara di- yebilirdi bu tilki ozan. Kendi çıkardığı bir der- gide, Cumhuriyet'in devrimci tutumuna şid- detle çatan yazılanm unurmamıştun. Böyle damdan düşer gibi bize başvurmasına hayret ettim. Yine de kırmamaya çalışarak atlattım Necip'i. Akşam üzeri Sipahi Ocağı'nda rast- ladığım Necmettin Sadak'a, birkaç saat önce başımdan geçen olayı anlattım. Beni gülüm- seyerek dinledi ve hiç hayret etmeksızin o gün Necip'in kendisini de ziyaret ettiğini söyledi. Meğer tilki ozan ilkin Akşam a uğramış. Nec- mettin'i görmüş. Ona da hemen kelimesi ke- limesine, aynı dili kullanmış: - Akşam devrimci, ilerici birgazetedir. Tür- kiye'nin birinci gazetesidir. Cok severim Ak- şam'ı. Aramızda sarsılmaz bir inanç birliği var. Gazetede bana bir köşe ayınrsanız hem benim için şeref olur, hem de size çok yaranm do- kunur. Kısakürek'i atlatıncaya kadar epey zahmet çekmiş Sadak. Gerçi Akşam'la Cumhuriyet ara- sında devrimcilik bakımından büyük bir gö- riiş aynlığı yoktu. Fakat tilki ozarun ne Akşam'la ne de Curnhuriyet'le en ufak bir fikir yakın- lığı ohnaması gerekirdi. Nitekim. o tarihten birkaç yıl geçince onun derece derece nasıl gericilere yanaştıgıru, sonunda da 'Süper Mür- şid'lik payesine ulaşarak kendi gibileriyle ne kolay anlaştığını gözlerimizle gördük. Cumhuriyet gazetesinin temelinde harcı bu- lunanlardan biri de Zekerij'a Sertd'dir. 1923 yıh yazında Ankara 'ya gelen Zekenya Sertel, Matbuat ve tstihbarat Umum Müdürlüğü'nü Ağaoğlu Ahnıet Bey'den de\Taldı. Zekeriya Sertel, Nebizade Hamdi Bev'le 1918'de mü- tarekedöneminde Yunus Nadi'nin tstanbul'da yayımladığı "Yeni Gün"de bir süre çalışmış- tı. Yunus Nadi'yle olan dostluğu Selanik'e dayanıyordu. Yeni Gün'den aynldıktan sonra Nebizade Hamdi ile birlikte Yeni Ses'i çıka- ran Zekeriya Sertel, Damat Ferit döneminde tutuklanıp Bekiraga bölüğüne gönderilenler ara- sındaydı. Tutukluluk hali bitrikten sonra bir sü- re "BüyükMecmua'' adlı birdergi çıkaran Ser- tel, daha sonra New York'ta Columbia Üni- versitesı"nin Gazetecilik Okulu'nda üç >ıl eği- tim aldı. Sertel, Amerika dönüşünde atandığı Mat- buat ve fsrihbarat Umum Müdürlüğü göre- vınde fazla kalmadL Amacı fstanbul'adönüp kendi başına çalışmaktı. İstanbul'a hareketin- den birgün önce Yunus Nadi'den birdavet ahr. "tstanbul'da günlük bir gazete çıkarmayı dü- şünüyorum, beninüe çahşmak ister misin?" diye soran Yunus Nadi'ye Sertel olumlu ya- nıt verir. AnJaşma sağlandıktan sonra derhal harekete geçilir. Yunus Nadi. Zekeriya Sertel ve Nebizade Hamdi üç ortaklı bir şirket ku- rarlar. On bin liralık üç eşit miktarda serma- ye koyan ortaklar, gazeteyi hazırlayıp çıkar- makla Zekariya Sertel'i görevlendİrir. Cumhuriyet gazetesi yayımlandıktan kısa bir süre sonra hilafet yanlılannın hedefı hahne ge- lir. Gazete biryandan rejim düşmanlanna kar- şı kavga verirken öte yandan ekonomik zor- luklar karşısında ayakta durmaya çahşıyor- du. Ilk başta koyulan 10 biner liralık sermaye yetersiz kabnıştı. Sermayeyi önce 20 bin, ar- dından, 30,40 ve 60 bin liraya çıkaran ortak- lardan önce Nebizade Hamdi, Yunus Nadi'nin önerisi üzerine sermaye payını alarak aynlır. Cumhuriyet faria vekim/iği ortayaçıkıyor ŞÜKRAN SONER -8- 1970'li yıllarda Nadir Nadi yönetiminde Cumhuriyet farkı. kımliği çok boyutlu öne çıkmıştı. Gazete patronlanndan medya patronlanna geçiş sürecinde, genel olarak insana, gazeteciye yatınmın yerini okuru etkileyecek teknolojiye, promosyona yatınm alıyordu. Rerikli basın, promosyon basını dediğimiz kimlikier öne çıktıkça da, bu anlamda haber kaynağı desteğı de güç kazanıyordu. Tabıı ki bu tabloda 12 Mart'ın Türkiye'de 1960'la başlayan demokratik açılım, örgütlenme gücünün hızını fazlaca kesememesinın payı büyüktü. Sol, sosyal açılım örgütlenmeleri, dinamikleri kendılerinı Cumhuriyet gazetesi aracılığı ile topluma yansıtma çabasındaydılar. Cumhuriyet bu işlevi üstlenmiştı. Nadir Nadi bu işlevin, etkınliğinin arttınlmasında gereken gazetecilik ortamının yaratılmasında temel taşı olusturuyordu. Dostlarını kayırmadı Oysa gazete içı günlük ilişkilerde Nadir Nadi eskisı gibi görünrnezdi. Yine odasından dışanya fazlaca çıkmıyor, yazarlar ve aydınlar, sanatçılardan oluşan geniş bir dostlar kadrosu ile ikili, grup sohbetlerinde tartışmayı, sohbeti seviyordu. Yönetıcilere uyanlan birkaç cümleyi geçmez, bardak taşmadıkça müdahale gündeme gelmezdi. Mıadı dolmuşsa da gazete için gereken yapılır, dostun kayınlması söz konusu olamazdı. Cumhuriyet'te aynlmalar genellikle öylesine sessiz olurdu ki, çahşanlar günler sonra, genellikle dışardan duyarlardı. Cumhuriyet aılesınde aynlma zaten istisna sayılır, çahşanlar (bugünlerde benim de sıkça yaptığım gibi) kıdemleri ile hava basarlardı. Berin Nadi geleneğl 12 Mart aynlığı Nadir Nadi'nin evinde, Berin Nadi'nin geliştirdiği bir gelenekle dostlannın toplanmasını alışkanlık haline getırmişti. Buna bir de yakın dostlarla çarşamba yemekleri eklendi. Doğrusu bıraz erkekçe, özgürlük, ayınmcılık kokusu da vardı. Berin Nadi'nin örgütlemesinde ev toplantılan. çarşamba toplantılan, Nadir Nadi 'nin gazetedeki odasında hiç eksik olmayan dost ziyaret ve sohbetleri bir bütünlük içinde, Nadir Nadi'nin, içinde yaşamadığı çok geniş bir dünyaya, sosyal, kültürel çevreye açılımı idi. Oncü aydınlar blleşkesl Şimdi uzaktan baktığımda daha iyı görüyorum ki Nadir Nadi'nin çevresinde topladığı, yaşamı paylaştığı dostlan, ülkenin, yaşamın her kesırinden sanki seçilmış öncü aydınlar bileşkesiydi. Bulunduklan yerin tartışmasız hakkını veren en seçkin, özgür düşünen aydınlar. sanatçılanndan bir seçmeler demeti gibıydı. Çıkar ılişkilerinden uzak bılime, sanata. edebiyata, düşün dünyasına çok önemli katkılan olan bu dostlar. şüphesiz Nadir Nadi'nin özel yaşamı yanında, Cumhuriyet'in kimliğinin oluşmasında önemli katkılan olan insanlardı. Doğrudan yazan olmasalar bıle ikinci sayfada yazı ailesinin içinde, bir biçimde Cumhuriyet içinde yerlerini almış olurlardı. yalışanlara özgürlük Nadir Nadi hem hep gazetenin içinde, hem de çahşanlannı özgür bırakan kimliği ile görünmez ağırlığı ile varlığını, etkinliğini yaşamı boyunca, sonrasında da sürdürdü. Odasından çıkmaz gibi, ama beklenmedik saatlerde, beklenmedik servislerde dolaşması, kibar, sevecen selamlaşıp birkaç kelıme ile bilgilenmesi ilginçti. Zamanla bu dolaşmalann, gazete düzenine günlük fazlaca kanşmadan ilgi göstergesi olduğunu anlayacaktım. Nadir Nadi'nin şaşmaz dolaşmalan, çalışanlann sayılannın azaldığı, çalışmanın öz\eri oluşturduğu saatlere, en çok özel günlere denk düşerdi. Bayram. tatil günlerinde örneğin. Ya da siyasal önemli gelişmelerde. Sanki "Yanınızdayun'' \oirgulamasi gibiydi. Önemli bir olay gününü, anını, tatili atladığını hiç anımsamıyor gibiyim. Yarın.-12 Eylül'e doğru
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear