25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 AĞUSTOS 2003 SALI HABERLER DUNY4DABUGUN ALİSİRMEN Anadolu'da Gazeteci Olmak Çok Zorlu İş Türkiye garip bir ülke. Bütün sorunlar iyi kö- tü biliniyor, ama çözüm üretmek için hiçbir şey yapılmıyor. Hepimiz, iiretmeyen, talan ve avanta ile ya- şamaya çalışan bir toplumun eninde sonun- da çıkmaza saplanacağını görüyoruz. Ama yine de bu toplumsal sürüklenişi seyretmek- le yetiniyor yetkililer. Şimdi bu aşama da aşıldı. Artık talan ve yağmayı önleyecek değil, kolaylaştıracak ya- salar ve düzenlemeler getirilmeye çalışılıyor, AKP'nin ünlü 2B'si gibi. Talanın tipik örneklerinden biri de kitap, ka- set, CD, DVD'deki korsanlık. Üretenin hakkını gasp eden bu davranışa kar- şı, hiçbir şey yapılmıyor, yapılamıyor. Balıkesir'de yayımlanan Demokrat gazete- sinin 19 Ağustos Salı günkü sayısında Bur- han Murat imzasıyla bir haber çıktı. Haber korkunç bir iddiayı içeriyor. Balıkesir Fuan'nda belediyenin standlarında korsan CD ve kaset satılmakta olduğu, aynca fuar- daki standlarda satış yapanlann kimilerinin de fiş kesmekten imtina ettikleri, Burhan Murat tarafından ileri sürülüyor. Küçük ve yere\ gibi görünen olay, büyük ve ulusal bir sorundur aslında. çünkü 3257 sayılı yasaya göre, satılan kor- san kaset veya CD ler için işlem yapacak ma- kamlardan biri de belediyedir. Ama burada iddiaya göre, yasa gereği, ka- set veya CD başına 22.500.000 TL ceza kes- mesi gereken belediye, bunu yapmadığı gibi, bir de kendisine ait olan standda yasadışı fa- aliyetin yürütülmesine göz yummaktadır. Olay vahimdir. Bu olay üzerine, eğer belediye bu iddiaya katılmıyorsa, bir yalanlama gönderebilir ve yayını yapan gazeteyi, iddiasını ispata davet edebilir. Yerel yönetimle yerei basın arasında olayın bu şekilde yürütülmesi gerekir. Sanıyorum ki, bu yazı üzerine de, belediye- den bir açıklama gelecektir. Ama gelişmeler daha vahim bir mecraya sürükleniyor. Haberin yayımlandığı gün öğle saatlerinde, Balıkesir'deki Demokrat gazetesinin telefonu çalıyor ve Burhan Murat isteniyor, ardından da bölgeye yabancı şiveli bir kişi, haberin yaza- nna ana avrat küfür ediyor, tehditler savuru- yor. Türkiye'nin her yerinde görüldüğü gibi, ya- salann ve yetkili makamların kendileri karşı- sında aciz kaldığını gören korsanlar, daha da cesaretlenip, olayı kamuoyunun dikkatinesu- nan basına hakarette bulunup, tehditler savu- rabiliyoriar. • • • Olay, iki yönüyle üzerinde durmayı gerekti- riyor. Türkiye'de yerel basında çalışmak güç. Iz- mir, Bursa, Gaziantep gibi yerel basının göre- ce daha güçlü olduğu, biraz daha göz önün- de bulunduğu yerler hariç, ulusal basın dışın- da kalan yerel yayın organlan sanıldığından da- ha da korumasızdırlar. Bizde yerel haberler, ulusal basında da çok spektaküler olmadığı zaman, büyük ölçüde il- gi çekmezler. Yerel çarpıklıklar ki, birikerek bütünü oluştururlar, fazla irdelenmezler. Yerel gazeteci, ulusal basının üyelerinden da- ha fazla tehdide açık, tehlikelerle karşı karşı- yadır. Orada küçük çapta korsanlık yapanlar bile, "Biz kimiz, gücümüz nerelere kadar uzuyor, böyle devam edersen başına nelergelir ha- berin var mı?" yollu tehditlerle gazetecileri sindirme cesaretini gösterebilirler. Kısacası Anadolu'da gazeteci olmak çok güç, çok kahırlı iştir. Onlann bu güç durumlannda, birçoğunun ye- rel muhabiri olduğu "ulusal" dediğimiz bası- nın yeterli duyariılığı göstermemesinin de dah- li vardır. Hem ülkenin her yerinin bizim olduğunu söyler hem de büyük merkezler dışındaki kent- lerimizin sorunlarına bigâne kalırsak, basın olarak işlevimizi nasıl yerine getirebilir, üzeri- mize düşen dayanışma görevini nasıl yapa- biliriz ki?... Bilmem anlatabiliyor muyum? Büyükanıt: Istanbul için çalışacağız Geçen hafta 1. Ordu Ko- mutanhğı görevini dev- ralan Orgeneral Yaşar Büyükanıt, İstanbul Va- lisi Muammer Güler'i makammda ziyaret etti. VaMlik şerefdefterini im- zalamasının ardından losa bir konuşma yapan Orgeneral Yaşar Büyü- kanıt, "El birBğiik İstan- bul'un esenüği ve güven- liği için çalışacağız'' de- di. Kısasürenziyareöe İs- tanbul \ ali si Muammer Gülerise "Görevinin ha- yuiı olmasuu dilhorum. Uyum içinde koordinas- yon içinde İstanbul için gereken her şeyi yapa- cağunıza inanıyorum" diye konuştu. (Fotoğraf: ERHAN KEMAL ÖZMEN) KESK Başkanı Evren, AKP'nin memurun haklannı görmezden gelmesine sessiz kalmayacaklannı söyledi: Demokrasi kavgasını büyütüriiz KESK Başkanı Evren HACER BOYACIOĞLV ANKARA - KESK Genel Başkanı Sami Evren hükümete, sivil inisiyatif tarzı bir oluşum için yeniden harekete geçebile- cekleri uyarısında bulundu. AKP'ye karşı olan demokratik güçleri birleştinnek için hareke- te geçebileceklerini söyleyen Evren, "AKP, bunun alündan kalkamaz. Ezflir" diye konuştu. Hükümetin sendikalarla pole- miği sürdürmesi ve memurlann haklannı vermemesi durumun- da da tepkisiz kalmayacaklan- nı vurgulayan EvTen, "Bu du- rumda üretimden gelen gücü- • Sami Evren, hükümetin sendikalarla polemiği sürdürmesi ve memurlann haklannı vermemesi durumunda "Üretimden gelen gücümüzü kullanırız" diyerek genel grev uyansı yaptı. AKP'ye karşı olan demokratik güçleri birleştirmek için harekete geçebileceklerini söyleyen Evren, "AKP, bunun altından kalkamaz. Ezilir" diye konuştu. nıüzü kullanırız" diyerek. ge- nel greve çıkabilecekleri mesa- jıru verdi. Hükümetle yapılan toplu görüşmelerden çekilen Ev- ren. konuyla ilgili sorulanmızı yanıtladı. Evren'in açıklamala- n kısaca şöyle: Tüm memurlar2 çocuklu de- ğil: Hükümet memur maaş zam- lanna ilişkin yaptığı hesapla- malarda, tüm memurlan evli ve 2 çocuklu olarak kabul ediyor. Dünyanın hiçbir yennde çalışa- na yapılan zam, bu sistemle he- saplanmaz. Bürokradar gayri ciddi: Hü- kümetle yaptığımız görüşme- lerde, 2003'te kamuoyuna zam oranlannın yanıltıcı bir biçim- de aktanldığını belirttik. Bunun üzerine zam oranlan için bir ko- misyon kurulması benmısendi. 2003 yılı zamlanyla ilgili olarak memur sendikalannın tezleri- nin doğnı çıkması dunımunda. devlet memuru alacaklı duru- ma gelir. Ancak bu ödeme ya- pılmaz. Bakan da, "Ödeme ya- pabiür miyiz" diye sorduğun- da, bürokratlar "gayri ciddi'' ola- rak "Yapamayız'' dediler. Memura zam yüzde 10-12 ohır: Görüşmelerde, memurla- ra yapılacak zammın yüzde 10- 12'yi aşmayacağını gördük. Ni- yet mektubunda da, bunun üze- rinde bir zam orarunın dengele- ri bozacağı belirtiliyor. Genel greve gideriz: Yaptığı- mız eyiemler, hükümete yöne- lik demokratik tepkilerdir. 23 Ağustos eyleminin de, toplu gö- riişme sürecinde bizi güçlendi- ren bir adım olduğunu düşünü- yoruz. Bu ilk uyanydı. Hükümet haklanmızı görmemekte karar- lı davranır ve polemiğe devam ederse. üretimden gelen gücü- müzü kullanır ve bunu tüm ül- ke çapına yayanz. SKil inishatif uyansı: Birdi- ğer boyutta ıse AKP hükümetin- den rahatsız olan tüm kesimle- rin KESK'le işbirliği yapması- nı sağlar, demokrasi kavgasını büyütürüz. AKP, böyle bir gin- şimin altında kahr. SHP'Lİ SAÖLAR'DAN AKP'YE: Şeyhlere kulluk yapanlar memuru kulyapamaz Haber Merkezi - Sosyaldemokrat Halk Partisi (SHP) Genel Sekreteri Fikrî Sağlar. Başbakan ile KESK arasındaki tartışmayı, "Kendileri yıDarca tarikatlarda, şeyhlerin, bocalann dLüerinin dibinde kulluk yapnuş olabiliıier. Ama Cumhuriyet Türkr/esi'nde vatandaşlık haklannı kuOanan memuriara kulluk yapuramazlar" dedı. Fıkri Sağlar yaptığı yazılı açıklamada, memur eylemlerini ve buna hükümetin gösterdiği tepkiyi değerlendirerek Başbakan ve Bakanlann. haklannı arayan memurlara saldırdıklannı öne sürdü. Bunun ülkenin nasıl bir anlayışla yönenldiğini gösterdiğini kaydeden Sağlar, Başbakan Erdoğan ve Devlet Bakanı Mehmet An' Şahin'in demokratlık geçmişlerinin eski olmadığını savundu. Sağlar, "Halen yoisuzhıkiaıia yargüananiar, rejün düşmanlığmdan hüküm giyenler, ansızın demokrat oiup demokrasi mücadelesini verenlere saldınyorlar" dedi. Kaba bir demokratlık söyleminden, demokratlık rüştünü ispatlamış sendikalann alacağı hiçbir şey bulunamayacağuıı belirten Sağlar, şöyle devam • CHP etti "Tayyip Erdoğan ve Milletvekili yardımcısının, eyleme kaulan Özpolat da herhangi bir memurun biUnç sendika seviyesinde olmasL, ülkemizin .••„„„,,. daha demokratik olması için duşman ığı h ı a a a a m b i r ^ o l u r d u . yapmakJa Kendileri vıllarca tarikatlarda, suçladığı AKP şeyhlerin, hocalann dizlerinin hükümetini tüm dibinde kulluk yapmış memurlardan olabiürler. Ama cumhuriyet özür dilemeye Türkiyesi'nde vatandaşhk çağırdı. haklannı kullanan memurlara kulluk yapüramazJar. Bu ahniyet Türkrye'yi taşunamaktadır. İ çüncü sınıf bir kasaba politikacıhğının. ülkeyi götüreceği tek yer, Vahabi bataldığıdır." 'Memuriardan özür dilemeli' CHP Merkez Yürütme Kurulu Üyesi ve İstanbul Milletvekili Mehmet AB Özpolat. AKP hükümetinin sendika düşmanlığı yaptığını belirterek "Asıl antidemokratik yaklaşım, bu hakh eylemi antidemokratik olarak değeıiendirmektir. Bu haksızhknr, yüzbinkrce çahşana savgısızhkûr. Bu turum. ülke yönetme ciddiyeti ve sorumluluğuyla bağdaşmamaktadır. Hükümeti, tüm memurlardan özür dilemeye çağuTVoruz" dedi. Mehmet Ali Özpolat yaptığı yazılı açıklamada, Başkaban Recep Tayyip Erdoğanın KESK'in eylemini antidemokratik olarak nitelemesini ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin in aynı sendikayı yasadışı ilan edip bölücülükle suçlamasını eleşrirdi. Özpolat, bu gelişmeierin, hükümet üyelerinin eleştiriye, toplumsal muhalefete tahammülü olmadığını gösterdiğini ifade etti. AKP'nin Türkiye'yi diktatörlük rejimi ile yönetmek istediğini belirten Özpolat, "Kimse onlara karşı çıkmayacak, eleştirmeyecek, muhalefet etmeyecek. Onlar ne derse o olacak. Karşı çıkan olursa bemen yasadışı ilan edilecek. karalanacak, yargısız infazlara uğrayacak. tşte AKP'nin demokrasi anlayışı" dedi. Geçen cumartesi günü Ankara'da toplanan onbinlerce kamu emekçisi 'insanca yaşanı için' yürüyüş yaparak seslerini hükümete duyurmaya çalişmışü." KESK, memurlann haklannı alamaması durumunda genel greve gitmeye hazuianıyor. (Fotoğraf: ŞERDAR ÖZSOY) To|Jıı görüşmeler cınııaya kaldı Türkiye Kamu-Sen, memurlann 2003 yılından kalan yüzde 18 oranında alacağı olduğunda ısrar etti. Hükümet bu talebe sıcak bakmayınca görüşmeler tıkandı ANKARA (CumhuriyetBüro- su) - Memurlara yapılacak zam- mı belirlemek üzere yapılan üçün- cü toplu görüşmede de anlaşma sağlanamadı. Memurlaradına gö- rüşmeleri yürüten Türkiye Ka- mu-Sen, memurlann 2003'ten ka- lan yüzde 18"lik alacaklan oldu- ğunu belirtirken hükümet buna karşı çıktı. Toplu görüşmeler için dün Baş- bakan Yardımcısı MehmetAli Şa- hin ile Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıkhz, Başba- kanlık'ta bir araya geldi. Toplan- tıda, Akyıldız, memurlann 2003'ten doğan alacaklanna iliş- kin sorunu çözmeden 2004 zam- mını görüşemeyeceklerini ifade et- ti. Maliye Bakanlığı, Hazine Müs- teşarlığı, DPT ve DÎE uzmanJa- nndan oluşan komisyon ise me- murlann 2003'ten kalan alacağı olmadığını savunurken Türkiye Kamu-Sen'in görüşlerinin dik- kate alınması durumunda kayıp oramnın ancak yüzde 12.2 olabi- leceğini belirtti. Türkiye Kamu- Sen'in komisyonun çalışmalan- na tepki göstermesi üzerine gö- rüşmeler kilitlendi. Geriliminhr- manması üzerine Akyıldız'ın Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan la görüşme talebi tansiyonu düşür- mek için olumlu karşılandı. Ak- yıldız, Erdoğan'la görüştü. Erdo- ğan, memurlann 2003 yılı kayıp- lannın olup olmadığının belırlen- mesi için cuma günü tekrarbirara- ya gelinmesini önerdi. 3.5 saat süren görüşmenin ar- dından açıldama yapan Akyıldız, mutabakatın sağlanması konu- sunda umutlu olduklannı belirt- ti. Akyıldız, görüşmelerden çe- kilen KESK'in, mutabakat met- nine sadece Türkiye Kamu-Sen'in imza atmasmın yasal olmayaca- ğı yönündeki görüşünün anımsa- tılması üzerine, "Yasal sorunçık- maması için KESK'in üzerine dü- şenivapacağınainanryoruz n dedi İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu istedi. Feyzullah Arslan basın toplantısı düzenledi Emniyet'ten 'direktifle' destek FeyzuJlah Arslan ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Emniyet Genel Müdürlü- ğü Başbakan Recep Tayyip Er- doğan gibi memur eylemini "an- tidemokratik'' buldu. Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü Fey- zullah Arslan, "Yürüyüşte de- mokratik bir hakkın kuDanıbna- sı değü, hakkın kötüye kullanıl- ması söz konusudur" görüşünü savundu. Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü Arslan, haftalık bilgi- lendirme toplantısım geleneksel olarak cuma günleri yaparken; İçişleri Bakanı Abdülkadir Ak- su'nun "isteğiyie'', dün, KESK'in 23 Ağustos'taki eylemine ilişkin toplantı düzenledi. Arslan, Ak- su'nun "direktifiyle". olaylarda- ki yanlış anlamalann ortadan kal- dmlması amacıyla toplantının düzenlendiğini bildirdi. Toplantı ve gösteri yürüyüşle- rinin yasayla düzenlendiğini anımsatan Arslan, burada yasa- ya aykın toplantı ve gösteri yü- rüyüşlerinin maddelerhalinde sı- ralandığını, bu toplantılann na- sıl dağıtılacağının belirtildiğini söyledi. Polisin zor kullanması- nın ise Polis Vazife ve Selahiyet Yasası'nda açıkJandığını anım- satan Arslan, bu yasa çerçeve- sinde polisin zor kullanabilece- ği durumlan da anlattı. Ankara Valiliği 'nin, KESK yet- kililerine, Kızılay Meydanı'nın yasal miting alanı olmadığını ve yasal miting alanlannı bildirdi- ğini belirten Feyzullah Arslan, •*Sendika yöneticisi ve üyeleri ya- salyönetmefiklerihiçesa>arak, ya- sal ohnayan bir eylem içerisine gHTnişterdir" dedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr AKP'Iİ Başbakan Yardımcısı Meh- met Ali Şahin, ücret zamlanyla ilgili gö- rüşmelerden, hükümetin hiçbir önen- de bulunmaması üzenne çekilen KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfe- derasyonu) yöneticilerini ve Ankara sokaklarında gösteri yapan memurla- rı, bir TV programında tartışma sıra- sında, şu sözlerle suçladı: "Onlardev- lete ve sisteme karşılar. Düzenle so- runlan var." Mehmet Ali Şahin'in konuşması, tam anlamıyla devlet adamına uygun bir konuşmaydı. Bir devlet yetkilisi, gösteri yapan memuru ve de onun yöneticisini ancak böyle suçlayabilir- di. Bu sözler, AKP'nin artık olgunlaş- tığını(!) ve giderek devletle bütünleş- mek(!) yolunda olduğunu gösterdi. Doğrusu da buydu. Artık, AKP bu dü- zenı değıştırecek diye düşünenler kofk- masınlar, AKP yola girmeye başladı. Başbakan Tayyip Erdoğan başına gelen yasaklardan ve yargılamalardan yakınırken, "Ben siyasetinzencisiyim" türünden bir söz söylemişti. Yani de- mek istiyordu ki: "Ben düzen dışıyım, Zenci Erdoğan Beyazlaşıyor mu? cfeWef tarafından ve sistem tarafın- dan istenmiyorum." Memur gösteri- leri üzerine yaptığı açıklamalar da za- ten onun zenci olmaktan çıkıp beyaz- laştığını gösteriyor. Bu ülkenin siyasi yaşamında her za- man zenciler oldu. Bundan sonra da olmaya devam edecek. Bu ülkenin emekçileri, her zaman zenci olarak yaşamayamahkûmlar. Dünyada gelir dengesinin en bozuk olduğu ülkeler- den birisi Türkiye. Bu ülkede aşırı zen- gınlik ve lüksle aşın yoksulluk bir ara- da yaşıyor. Büyük kentleri saran kap- kaç, tinerci benzeri terör olayları, bu dengesizliğin şiddeteyönelmiş birkaç ifadesinden biri. • • • KESK Genel Başkanı Sami Evren'e sordum: "Tayyip Erdoğan ve Mehmet Ali Şahin sizi düzene karşı olmakla suçluyor, ne diyorsun?" Sami Evren şunlan söyledi: "Evet, biz bu düzenin değişmesindenyanayız. Bu ülkenin ça- lışanlanna zenci muamelesi yapan, sömürû ve talan düzeninin değişme- sinden yanayız. Tayyip Erdoğan da, id- diasının aksine, bu düzenin koruyu- culanndan ve savunuculanndan biri- si olduğunu bu sözleriyle ve davranış- lanyla kanıtlamış bulunuyor." ••• AKP yöneticileri, Avrupa Birliği'ni bir hedef olarak önlerine koyduklarını söylüyorlar. Peki, Avrupa Birliği'nde memur ya da çalışanlar gösteri yap- mıyorlar mı? Onlar haklannı aramak amacıyla örgütlenmiyorlar mı? Türki- ye, Avrupa Birliği ölçütleri içinde emek- çinin tamamen örgütsüz olduğu bir ülke. Bu örgütsüzlüğü yaratan yasal en- geller kaldırılmadan Türkiye'nin de- mokratikleşmesinden söz edilebilir mi? Çok bildiğim birörneği burada tek- rarlamak istiyorum: Finlandiya'nın nü- fusu 5.2 milyon. Sendikalı işçi sayısı ise 1.5 milyon. Yani toplumun yüzde 25'ineyakını sendikalı. Türkiye'nin nü- fusu 65 milyon, sendikalı işçi sayısı 1 milyon civannda. ••• Tayyip Erdoğan ve arkadaşlan en çok oyu ezilen kesimlerden aldı. O ke- simlerin eşitsizliğe, adaletsizliğe, hak- sızlığa tepkisini kendi etraflarında ör- gütlemeyi başardılar. Tayyip Erdoğan'ın hapiste yatması, siyasi bakımdan ya- saklı olması, dışlananların, onu kendi- leriyle kader ortağı görmelerini sağla- dı. Erdoğan, seçim kampanyası boyun- ca bu "mağduriyeti"n\n propaganda- sını yaptı ve bunda da başan sağladı. Kitlelerin önemli bir kesimi ona "dış- lanan adam", "devletin istemediği adam" gözüyle baktığı için destek ver- di. Ancak Erdoğan ve arkadaşlan, Is- lamın yükselen, zenginleşen kesimle- rinin temsilcileriydiler. Zenginleştikçe düzenle zaten bütünleşmeye baslamış- lardı. Bu konuda, hükümete gelmele- rinden bu yana epeyce mesafe aldık- larını kabul etmeiiyiz. Tayyip Erdoğan, birçok kez "değiş- tik"dedi. AKP'nin siyasi Islam'daki bir değişikliğı ifade ettiği de bir gerçekti. Bu değişimin ne yönde olduğu konu- sunda çeşitli yorumlar yapdıyordu. Son birkaç aydır, AKP'nin uygulamalarına baktığımızda görebıliriz ki, bu değişi- min ana yönü düzene, devlete ve sis- teme adapte olmaktır. AB konusunda yapılan değişiklik- leri nasıl yorumlamak gerekir diye so- rarsanız, "düzen için değişiklikler", "düzenin koşullara uydurulması için ya- pılan değişiklikler" diye yorumlayabi- lirim. Burada statüko ile bir çatışma- ları olduğu söylenebilir. Fakat, düze- nin ve sistemin temel kurumlarıyla ba- rışık oldukları da bir gerçek. Gerçek zenciler ise her zaman top- lumun alt kesimleri olmaya devam edecekler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear