22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4TEMMUZ2003CUMA CUMHURİYET SAYfi 17 B 2 E mâaetsn stm Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Erbakan, AKP"yi evin kumarbaz oğluna benzetmiş... "Demek ki evde eskiden beri kumar oynanıyormuş!" Edebiyat AkifKökçe: "Milli Eğrtim Bakanlığı sosyal zekâsı yüksek öğrenciler için edebiyat lisesi açacakmış. Siz hiç 'Uluslararası bir şirket için dolgun ücretJe romancılar, şairfer, hikâyeciler ve denemeciler aranıyor' gibi bir ilan gördünüz mü? Vazgeçilsin bu edebiyat lisesi sevdasından, onun yerine 'korsan yayıncılık lisesi' gibi makul bir (ise açılsın da hem gençlerin kannlan doysun hem de gelişmekte ofan bu sektör eğitimli işgücü kazanmış olsun." eçen Salı, Cumhunyet'teki köşesınde Orhan Birgft, Avrupa Birliği'nin Kadıköy Belediye- si'ne imza/anacak bir sözleşme karşılığı 612 bin 752 euro hibe yardımı yapacağından söz etmiş ve Güvercinevi ad/ndaki intemetsitesinden edin- diği bilgileri aktarmıştı... Projeye göre para, KKTC'de- ki gibi kayıtsız koşulsuz birAB lobisi yaratmak için kul- lanılacaktı... Kadıköy Belediye Meclisi, Çarşamba günü toplanıp projeyi görüştü... Toplantıyı Güvercinevi'nden öğreni- yoruz: "DSP'li üye Nihat Köksal ve bağımsız üye Süley- man Erbaş söz alarak söz konusu hibe sözleşmesi- nin Türkıye'nin ulusal çıkarlan ile bağdaşmadığını, AB ülkelerinin KKTC'de benzer bir yöntem izleyerek Ra- uf Denktaş'a karşı bir muhalefet hareketi başlattıkla- nnı, hibe sözleşmes/nin aslında bir kredi sözleşmesi ol- duğu, faiziyle geriödeneceğini, ve sözleşmenin hemen hiçbir koşulunun açıklık ve netliğe sahip olmadığını di- AB hibesi le getirdiler. Son olaraksöz alan Kadıköy Belediye Baş- kanı Selami Öztürk ise Avrupa Biriiği ülkelerinden hi- be almanın bir medeniyet ölçütü olduğunu, toplumun Avrupa'dan yani medeniyetten yana olanlar ve mede- niyetsiz olanlar diye ikiye ayrıldığını söyledi. Başkan öztürk, Avrupa Topluluğu Komisyonu'nun sağladığı bu hibesayesinde kentegelen köylü kadınların çama- şır makinelerine nasıl çamaşır tozu koyacaklannı öğ- renebileceklerini, bunu öğrenmenin de bir ınsan hak- kı olduğunu savundu. Konuşmalarsonucundayapılan oylama ile yedi üyenin muhalefetine karşın CHP'li üye- lerin oylan ile hibe sözleşmesi kabul edildi." Kadıköy'e gelen köylü kadınlara çamaşır makinesi- ne nasıl çamaşır tozu konulacağını öğretmek! Ne hoş... Fakat Güvercinevi'nin yorumu çamaşır tozuyla sınırlı değil: 'Bu hibe sözleşmesinin genel üslubu, Afrika'nın ilkel kabileterine 'medeniyet' götüren Avrupalı Hıristi- yan misyonerlerinki ile aynıdır. Projenin ikinci aşama- sında 'genel insan haklan ve demokrasi kavramıyla ile taraştıracak olan bir genel eğitim kursuna katılacaklar- dır' ifadesiyfe somutlasan misyoner tavn, metnin tama- mında kendini hissettirmektedir. örneğin sözleşmesinin 17. sayfasında gecen 'Ko- nuşmacılar Türk veTürk gerçeğineodakîanmadan ka- çınma ve diğer ülkelerin deneyimlerinden yararlanma amacıyla ve görüş çeşrtliliği sağlanması için diğer ulus- ların öğretmenleri, uzmanlan ve profesyonelleri ola- caktır' ifadesi kabul edilemez. Avrupa Topluluğu Ko- misyonu parasal gücünü ideolojik misyonerlik yapmak amacıyla kullanmak istemektedir. Sosyal sorunlar ar- kasına gizlenen asıl amaç, ulusal kültürümüz ve Cum- huriyet ilketerimiz aleyhine muhalifordusu yaratmak ve ülkemizi Avrupalılara jurnalleyecek muhbirler yetiştir- mektir." Etik TülayÇellek: "Eğer yöneticiler namussuzian korumasalardı, onlar da sırtlannı idarecilere dayayıp kimseye ahlaksızlık yapmaya cesaret edemez ve herkesi hayasızca kullanamazlardı. Bu durumda öneelikle ahlaksızlara mı bakmak gerekir, yoksa onlara bu o/anaklan tanıyanlara mı?" SESSİZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku' yahoo.com Araziye uyduk; Biz de ABD'ye uydu olduk! Türkiye'de 9 milyon meslek sahibi işsiz! Bu kez tüketicileri değil üreticileri, iş- letmecileri yerli malı kullanmaya çağı- ran bir kampanya başlatıldı... Kam- panyanın amacı üretimde kaliteli yer- li mal/nı kullan ki yatınmlar çoğalsın, işsizlik azalsın... Şöyle diyorlar: "Ülkemizin yabancı mallar cehen- _, nemine dönmesinden ötürü sanayide ve iş hayatında iş bilmezlikten ya da ki- şisel beceriksiz/ikten kaynaklanmayan seri iflas/arla işyerleri kapanmakta ve milyonlarca çalışanımız işsiz kalmak- tadır. 1995-2003 yıllan arasında 1 mil- yon 200 bin işletme kapandı. 9 milyon meslek sahibi işsiz kaldı. Ayakta kalmaya çalışan yerli işlet- melerimizde, yabancı mallann tercih edilmesinden ötürü kapanma tehli- kesiyle karşı karşıyadır. Tüketim mal- lar) dışalımına giden her 6 bin 500 do- lar, Türkiye'de 1 kişiyi işsiz bırak/yor. Son dört yıldaki 60 milyar dolarfık itha- lat yerine Türkiye'de 9 milyon kişiye iş sağlayabilirdik." Türbanlı memureler işbaşında Sivas'tan bir okur: "Bir gün kapınızı türbanlı bir memure çalarsa sakın şaşırmayın! Sivas'ta art/k türbanlı memureler ev ev dolaşıp, sağlık ta- raması yapıyor. Kapıyı açtığınızda karşınızda elinde evraklarla duran türbanlı kadı- nı, bir an dinci bir partinin kadın kollan çaJışanı san/yorsunuz ama az sonra yanıldı- ğınızı anlıyorsunuz. Çünkü kim olduğunu söylüyor Alibaba Sağlık Ocağı'ndan ge- liyormuş. Umarız hükümet, bu 'özgürlük'ten diğer memureleri de mahrum etmez. Paıti-Devlet Bütünleşmesi MERtÇ VELİDEDEOĞLU Cumhuriyet gazetesinin çarşamba günleri okuyucusu- na sunduğu Cumhuriyetin 80 Yılı adlı eki, 25 Haziran'da 8. sayrya ulaştı. fik sayısından bu yana bü- yük bir ilgiyle karşılanan ve öz- verili bir çalışmanın ürünü olan bu ekleri, b/rçoklan gibi ben de okurken 80 yıllık tarihimizin önemli olaylarını yeniden anımsayıp yaşıyor, aynca Hrf- zı Veldet Velidedeoğlu nun özyaşamöyküsünü de okuyor gibi oluyorum. Velidedeoğlu sağ olsaydı her sayıda yer alan kimi olaylarla ilgili anılan- nı dile getirirdi diye zarnan za- man düşlüyorum. Sözü edilen 8. sayı 1945- 46-47 yıllannı içeriyor; 1946'da çok partifi ilk genel seçimin yapılması en önemli olay; gerek bu seçimle gerek- se 1947'deki ara seçimle ilgi- li olarak Velidedeoğlu'nun ya- şadıklannı bir başka yazıya bı- rakarak, bu yazıda 1947 yılı Aralık ayında Ankara Üniver- sitesi'nin Dil, Tarih ve Coğraf- ya Fakültesi'nde yaşananlan kendinden aktaralım. Velidedeoğlu'nun anlattığı- na göre bu Fakülte'nin sol gö- rüşlü üç öğretim üyesi Prof. Pertev Naili Boratav, Doç. Niyazi Berkes ve Doç. Behi- ce Boran'a bu görüşlerinden dolayı hiçbir işlem yapmayan Rektör Prof. Şevket Aziz Kansu, sağ görüşlü öğrenci- lerin hedefi haline gelir; 27 Aralık günü Fakülte'yi basan öğrenciler rektörün istifasını isterler, bunun için de bir öğ- rencinin verdiği kâğıdı başka biröğrencinin sırtına koyarak çekilme dilekçesini yazıp im- zalamaya zoriariar. O sırada Milli Eğitim Baka- nı olan Reşat Şemsettin Si- rer de alttan a/ta bu hareket- lere memnun olan bir tutum içindedir; bu öğretim üyeleri- nin üniversite ile ilişkilerinin kesilmesini istemektedir. Bu- nu görüşmek için Üniversite- lerarası Kurul'u Ankara'da toplantıya çağınr. Her iki üni- versttenin rektörü ve dekanla- r gelirler, içlerinde o dönem Hukuk Fakültesi Dekanı olan Velidedeoğlu da vardır. Bakan toplantıyı birgizli po- is raporunu okuyarak açar. Bu •aporda Fakülte'nin öğrenci- erinin bir pazar günü bu üç igretim üyesi ile birlikte An- ara Bara/ı'na birgezintiye gtt- <leri, dans ettikleri, birbirine Rus usulü selam" verdikleri azılıdır; ama bu selamın ne çim bir selam olduğundan iz edilmemiştir. Bakan ayrıca bu öğretim •elerinin kimi yazılanndan ör- nekleri ve kesikleri Kurul üye- lerine uzatarak, bunlarda ko- münizm" propagandası ya- pıldığını söyler. Istanbul Üniversitesi Rektö- rü Prof. Sıddık Sami Onar, "Bir yazıda böyle bir propa- ganda oiup olmadığına yargı organı karar verebilir, ama yi- ne de kendilerini de dinlemek koşuluyla bir araştırma yapa- biliriz" diye yanıt verince, is- tediği sonucu alamayacağını anlayan Bakan, Başbakan'ı devreye sokar; Kurul öğleden sonra Başbakan Hasan Sa- ka'nın başkanlığında toplanır. Başbakan da aynı istek için- dedir, bu öğretim görevlileri- nin üniversiteden çıkanlması gerektiğini bildirir. Rektör Onar, Bakan'a verdiği aynı ya- nıtı verince Başbakan sertle- şir; öyle uzun boylu tahkikata Meclis'in tahammülü olmadı- ğını, kaynadığını ve Meclis is- terse üniversitenin özerkliğini de kaldırabileceğini bir "ihtar" tonuy/a söyler. Rektör Onar: "Buraya, bize verilecek tali- mata uymak için gelmedik" deyince ortam alevlenir. Içi içine sığmayan Velidede- oğlu da söz alınAnkara Hukuk Mektebi'nde hocası olan Baş- bakan'a bunu anımsatıp, bir hukuk profesörünün ilk iş ola- rak öğrencilerine yasalara uy- mayı ögrettiğini dile getirir, ar- dından eğer aldıklan karan Meclis beğenmezse, Mec- lis'in üniversite özerkliğini kal- dırmasının tarihi sorurnluluğu- nun kendisine ait olacağını belirtir. Başbakan hızla toplantıdan aynlır. Kurul, çalışmalannı sür- dürür ve sonunda bu öğretim üyelerinin suçsuz olduğuna karar verir ve rapor Bakanlığa sunulur. Ne ver ki, ne Başbakan ne Meclis bu sonucu içlerine sin- diremez; üniversitenin Kadro Yasası'na eklenen bir madde ile bu üç öğretim üyesinin kadroları Meclis'çe kaldırılıp kendileri açıkta bırakılır. Velidedeoğlu bu tutum, Cumhuriyet Halk Partisi'nin, "parti-devlet bütünleşmesi" olayının üniversite ile ilgili gö- rüntüsüdür, göstergesidir, der. Aynı tutum Demokrat Parti ta- rafından da benimsenip, ina- nılmaz boyutlarda uyguiana- caktı. Günümüz iktidarı AKP de aynı yolun yolcusu olduğunu her fırsatta ortaya koymakta- dır. KuşkusuzAKP'nin, 80 yıl- lık laik Türkiye Cumhuriye- ti'nin devlet felsefesine ters düşen görüşüyle oluşturmaya çalıştığı parti-devlet bütünleş- mesi, 60 veya40 yıl önceki ör- neklerden çok daha tehlike- lidir. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicako: turk.net BULUT BEBEK NURAYÇIFTÇİ bulutbebekuı hotmail.com HAYAT EPÎK TÎYATROSU MUSTAFA BILGÎN TÜKODER'IN B/^yrNDT BAKANUĞINA AÇTLĞ1 Ö LAR SUREkKEN KÖPkÜVE ULAN BUNlARbAKt SAKAL Mr, MASKE M I BELLt DEÖtL BE!.. OTOBÜSTEKtLER KEMALIRGENÇ TARJHTE BUGÜN AfÜMTAZARIKAN 4 Temmuz tnnı: mumtaz-arikan .eom SAHİBİNDEN SATILIK YAZLIK Çatalca Binkıljç Doğanyamaç sitesinde seçkin bir ortamda ın olimpik yüzme havuzlu 500 nû bahçe içinde triplex villa Tel: 0536 423 00 68 B/ISMM 1976'OA Bt/GÜA/, S/e /SBAft KOMAN- DO 8İRU6I, £MTES8£(UGAA/D4') % ••' StLAHU Sl'C SASK/N r, TEL l\ A/e f*4t/A AA/ frusrrMJ lj LıBYA'DAH YA- G4 Ş DA, YOLCcflAIB ACA/BŞftfĞ/MDA, 71/- TUKLÜ SUU/A//4*/ SS İ A//A/ SA'UVe&LMES Pt. ıtroıes/tfl/ı/te, s/e irr rt UII& SAUI&& SU~ M/Ş SfN/ S Ğ A Ş K4Ç YOLCU, 7 KpeSAfiJ VS 2O UGAUOA ASt&G/ ÖUAÜp~Ü, AL4HDA SULüMAAI UGAUDA HAI/A İSE ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Güzellik Başka Bir Olay Çocukluk anılanmda bebek yok, dört kız kardeşten ikincısiyim. öğretmenlik oynuyorum kardeşlerimle, okul ve dersierle ilgili anılarvar belleğimde. Küçük be- bekleri karş/ma dikip okul ve aile birliğini oluşturuyo- rum! Çok hoş resimler oluşuyor. Bir de kraliçelik var. Güzellik kraliçesi komşulardan kaynaklanıyor, biri Mübeccef, ötekıler Naşide Saffet ve Keriman Halis. Yakın çevremde, yakın komşular- da yer alan güzel kızlardan esinleniyorum. Kraliçeyi biz seçiyoruz, ilginç öyküler üretryoruz. O günlerden bir anıyı uzun süre silemedim belleğimden. Kraliçeyi se- çerken yaşanan bir olaybu. Odada gaz sobası var, bir aralık devrildi, gazlar yens döküldü, heryanı alevler sar- dı. ödümüz koptu. Babam geldi, yangını söndürdü, sonra şöyle dedi bize. - Güzel kadın olmak güzel bir olay ama, güzel in- san olmak daha önemli. Bu söz hâlâ çınlar kulağımda Açık söyleyeyim gü- zel olmadım, kraliçeye de özenmedim hiç ama çirkin- likten kaçındım her zaman. Güzel olmayan olaylara, insanlara ilgi duymadım. Güzel kadın olmaya da çok önem vermedim galiba. "Kim kimin dünya güzeli, kim kimin deli divanesi" diye birdize var belleğimde. Dünya güzelini oluşturan çizgiler hayli değişik. Çocukluk ya da ilkgençlik yılla- nmda beyazperdenin ünlü yıldızlan, tannçaiargibi gü- zel kadınlara da büyük ilgı duymadım. Dahası, uzak- tan, romantik, sevgiler de yaşamadım. Sevdiğim yıl- dızlann fotoğraflannı biriktirmeye çaba göstermedim hiç. Gençlik aşklan arasında beyazperdeyıldızlan yok. 0 yıldızlan beyazperdede izlemek daha güzel gelirdi bana. Elbetetkilendiğim, davranışma hayran olduğum yıldızlarda var. Seyrederken gönlüm akıveriyor, birar- kadaş, birdost gibi düşünüyorum onlan. Onlardan bi- ri de Katherine Hepburn. Yüzyılı taşıyorçizgilerinde, ancak çizgiler eskımiyor hiç. Yıllar boyunca ödüller, Oscar'larla kanıtladı güzelliğini. Spencer Tracy ile ya- şadığı büyük aşkı da gülümseyerek izledim herzaman. Insan olmanın mutluluğunu hısseden birmasal kadı- nı gibi boyverdı hayalimde. Kaç Oscar, kaç armağan ama, kirpiklerinin ucuylagülümsüyor, basanlardan güç almıyor, her olayın doğallığını yaşıyor. Belli sahnelen- ni hâlâ gözüm yasararak düsünürüm, sevgiyle, say- gıyla gülümserim. Sonra da Aşık Veysel'e bir merha- baçakanm. "Güzelliğin onpara etmez, şubendekiaşk olmasa" dizesiyle selamlanm büyük ozanımızı. Yıllar boyunca uzayan birçizgi bu, giderek derinle- şiyor. Güzellik kavramı değişiyor giderek, dahası estetik cerrahlık inanılmaz boyutlara vanyor. Genç kızlar, ka- dınlar, büyük ya da küçük yıldızlar, beğenmediği çiz- gileri ustaca değiştıriyor, yeni yüzler oluşuyor. Güzel- lik bu mu acaba? Estetik cerrahlan, bırkaç bıçak ya da makasla en güzel çizgileri oluşturabiliyor ama gü- zelliğini verebiliyor mu? Zaman çabuk geçıyor, güzel- ler çabuk eskiyor, özünü yakalamadan yeni çizgiler ge- liyor gündeme. Güzelliği taşımak da önemli bir sorun galiba. Kaç gündür başkent söyleşilerinde yer alan bir konu bu. Kimi güzeller çizgilenni derinleştirmeden siliyor, hızla ve hoyratça. Içi boş bir baş nereye gideceğini bilmi- yor, her dalda yer alarak gerçek yerini yitinyor. Bence acı birolay bu. Sıradan birgüzel oluyor, sıradanlığı ça- buk benimsıyor. Ekranda izJediğimiz güzelleri nasıl, hangi çızgisi, davranışıyla anımsıyoruz acaba? Güzel çizgiler derinleşmeden uçuyor belleğimizden. Güzel birkoku, güzel biresinti. Sonra karanlığa gömülüyor- lar. Estetik ameliyatJar çok başanlı da olsa yapaylığı yansrtmaktan geri kalamıyor. Güzel çizgileri güzel olay- larla yansıtmak ayn bir olay. Çizgileri dennlestirmekiçin başka nedenler gerekiyor. Güzelliğin gizemi de bur- dan kaynaklanryor bence. Çizgilenni güzel taşımak, güzel bir rüzgâr oluşturmak gerekiyor. Yoksa, en gü- zel çizgiler de gizemini yitiriyor birden. Kaç gündür beyazperdenin pariak yıldızı Katherine Hepbum'ü konuşuyor başkent çevreleri, Oscar'lar alan filmleri geliyor gündeme. O ödülleri ne güzel ta- şıdı, yeni tepeler kattı durmadan. Güzel değıl ama, dünyanın en güzel kadınlanndan biri, neredeyse bir tannça. Güvenle yürüyor, tahtına güzel yerleşiyor, pa- nltısını yitirmiyor hiç. Bir yüzyıla gölgesini vurdu ama hiç eskimedi değil mi? Babacığımın sözünü yeniden anımsıyorum: - Güzel kadın olmak değil, güzel insan olmak önemli. Katherine Hepburn güzel bir insan, güzel bir kadın, güzel bir dost, güzel bir sanatçı olarak aynldı dünya- mızdan. Işığı sönmedi hiç, bir yüzyılı aydınlatarak ya- şadı. Hepimize güzel anılar bırakt/. Yasamı sona erdi ama karanlık bir gecede pariayan yıldızlardan biri gi- bi yerteşti dünyamıza. Ölüm son değil! BULMACA SEDATYAŞAYAN SOLMNSAĞA: 1/ Kızılır- mak'ın üç bü- yük kolundan biri.2/Iyihuy- lu kimse... Burdur ilinde bir baraj. 3/ Osmanhlarda sınır boylann- da görev ya- pan bir sınıf g asker... Kuzu _ 123 sesi. 4/Borula- n döndürmeden ekle- meyi saglayan bağ- lantı parçası. 5/îskan- dinav mitolojisinde. "VVotan" da denilen en büyük tann... Arap abecesiyle yazılan bir yazı türü. 6/Birnota... Bir dili bir başka dile sözlü olarak ve anında çeviren kimse. 7/ Amerikan tatasının kuzeybatısmdaki takunadalar... Yiğit, kahraman. 8/ Bir mal ya da paranin, emek verilmeden sagladığı ge- lir... Saha. 9/Bir nota... Basmakaljp söz ya da göriiş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Osmanlı devletinde Rumeli'deki büyük toprak sa- hiplerine verilen uman. 2/Birleşik bir şeyi oîuşturan yalınç şeylerden her biri... Bir para birimi. 3/Nepal ve Tibet'te süah olarak kullanılan ağır pala... Arapçada "ben". 4/Görünüşü ve davranışıyla korku veren iri- yanadam. 5/'"Benimyârimgelişindenbellidir/—el- leri deste deste güllüdur" (Karacaoğlan)... Köpek. 6/ Kaş kemerinin altına sıkıştınlarak kullanılan gözlük carru... Birrenk. 7/Dci tarla arasındaki stnır... Yurdu- muzun bir bölümüne verilen ad. 8/ Şamanizmin din adamlanna verilenad... Toplanan süpriintüleri alıp at- makta kullanılan saplı kap. 9/Bir yaşında keçi yavru- su... Bir soru sözü. ^
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear