01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HAZİRAN 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JljJvUiıU1VJJ. ekonomi^Scumhuriyet.com.tr 13 Kiraz, üreticisini sevindird • BtLECİK(AA)- Bilecik'in Gölpazan îl^esi'nde kalitelı kiraz yetiştirrneyi başaran iireticiler, ihracatçı firmaların 300 ton ürün ihtiyacını karşılar hale geldi. Kooperatifçilik Haftası başhyor • ANKARA (AA) - Türk ICooperatifçilik Kun*mu Başkanı Prof. Dr. Ceîal Er. Türkiye'de artık a z üyeli çok kooperatif yerine, büyük, çok üyeli ve normal sayıda kooperatife ihtiyaç bulunduğunu bildirdi. Er, 30 Haziran-7 Temmuz tanhleri arasında kutlanacak olan, "Kooperatifçilik Haflası" nedeniyle yaptığı açıklamada, sorunlann çözümlenmesinde esas itici gücün siyasi iktidarlar olduğunu vurguladı. Almanya'da, vepgi indirimi • NEUHARDENBERG (AA) - Almanya hükümetı, ekonomiyi canlandırmak için kapsamlı bir vergi indirim paketini onayladı. 2004 yılı başından itibaren en üst vergi dilimıne uygulanan vergi oranı yüzde 48.5'ten yüzde 42'ye, en alt dilime uygulanan oran da yüzde 19.9 dan yüzde 15'e indiriliyor. Başbakan Gerhard Schröder, yapılan düzenlemelerin Avrupa Birliği'nin bütçe kurallanna uygun olarak gerçekleştirildiğini söyledi. TOBB heyeti halya'da • NAPOLİ(AA)- Türkiye Odalar ve BorsaİarBirliğı(TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu başkanlığında milletvekilleri ve işadamlanndan oluşan heyet, Napolı'de açılan Uluslararası Ticaret Fuan'nda incelemelerde bulundu. Türk işadamlan, kendi alanlannda faalıyet gösteren yabancı firma yetkiüleriyle de ikili görüşmelerde bulundular. Vakrfbank'tan yoksula destek • ANKARA (AA)- Vakıfbank, "Türkiye Mikrokredi Uygulama Projesi" fonuna, 50 bin dolarlık destek vereceğinı belirtildi. Banka, Türkiye Israfi Önleme Vakfi ve Grammen Trust işbirliği ile Diyarbakırdaki \oksul ailelerin geçimlerini sağlamak ve iş kurmalanna yardımcı olmak amacıyla duşturulan söz konusu fona. 50 bin dolarlık (iestek \-erecek. Erdoğan'dan Mitçe çağrısı • ANKARA (AA)- Tapısal reform programı ledeflen ile uyumlu bir seldlde hazırlanacak olan 1004 yılı bütçesinde, iosyal içerikli larcamalann etkinliğinin aitınlacağı bildirildi. •2004 Yıîi Bütçe ûğnsı" Başbakan lecep Tayyip Erdoğan'ın mzasıyla dünkü Resmi •îazetede vavımlandı. Avrupa'dan gelen tatlı kâr, hedging, ucuz işgücü ve ithalat imkânıyla birleşiyor ama İhracattayannbelirsiz• thracatçı, ithal mal maliyeti, kredi geri ödemeleri ve Euro bölgesine ihracatta avantaj yakaladı. Ancak kur yüksekken belirlenen girdi maliyetlerinin getirdiği zarar ve ileriye dönük riskler büyük sorun. GÜLŞAHKARADAĞ Dolann Türkiye de ve dün- yada yaşadığı değer kaybı ih- racattaki kaygılan arttınrken firsatlan da körükledı. Türki- ye'de her sene daha da ucuzla- yan işçilık maliyetlerinden beslenen ihracatçı. Euro'nun değerli olduğu Avrupa'ya sa- tışlannı arttırdı. dolar cinsin- den kredilerde ve ıthalatta öde- me kolaylığı yakaladı. Kur gü- vencesi sağlamak için "hed- ging" yöntemıne daha fazla başvuran ihracatçılar arasında, bu dönemden en çok, dolarla mal alıp Euro ile satanlar kârlı çıktı. Madalyonun kaygıyla besle- nen yüzünde ıse sene başında kurun 1 milyon 700 bin lira ol- duğu dönemde hesaplanan gır- di maliyetlerinin getirdiği yük bulunuyor. Bu yükün yılın son çeyreğindeki rakamlara yansı- yacağını düşünen ihracatçılar, kurdaki dalgalanmalann ko- şullandırdığı plansızlığın, ge- leceği belirsiz hale getirdiğine de dikkat çekiyor. DlE'nin verilerine göre, sa- nayicinin işçilik ücretleri dolar bazında 1999 yılından bu yana yüzde 35.6 eridi. Özel imalat sanavünde 1999 yılında 113.5 Açık büyük Rusya ile ticaret tehlikede ANKARA (AA)-Tür- kiye, doğalgaz alunı ne- deniyle en büyük tıcan ortaklanndan bın duru- munda olan Rusya ile ti- caretinde, yılda ortala- ma 2-3 milyar dolar açık veriyor. 3 yıldır yapılamayan VI. dönem Türkiye- Rusya Karma Ekono- mik Komisyonu"nun (KEK) toplantılannın, doğalgaz fıyatlan konu- sunda yürütülen görüş- melerin olumsuz sonuç- lanması yüzünden yine ertelenmesi bekleniyor. 7-9 Temmuz'da yapıl- ması planlanan toplantı tarihi için Rusya henüz teyit vermedi. Rusya, Türkiye'nin en önemli ticari ortakla- n arasında bulunuyor. Türkiye, Rusya'ya 1998'de 1 milyar 348 milyon dolar, 1999 da 589 milyon dolar, 2000'de 644 milyon do- lar, 200 l'de de 923 mil- yon dolar ihracat yaptı. Rusya dan ithalat ıse 1998'de 2 milyar 152 milyon dolar, 1999'da2 milyar 374 milyon do- lar, 2000'de 3 milyar 887 milyon dolar, 2001 de de 3 milyar 436 milyon do- lar oldu. Geçen yıl bu ülkeden 3 milyar 389 milyon do- larlık ithalat yapıhrken, ihracat 1 milyar 68.5 milyon dolar düzeyınde kaldı. Türkiye açısından, 1984 yılında imzalanan doğalgaz alım anlaşma- sının uygulanması bü- yük önem tasıyor. 1994'ten beri işlemeyen anlaşmada, Türkiye'nin doğalgaz karşılığında ödediğı bedelin yüzde 30'unun Türk müteah- hitlerinin bu ülkede üst- lendikleri projelerin hak edişlerinin ödenmesinde kullanılması. yüzde 70'i ile de Rusya'nın Türki- ye'den mal alması öngö- rülüvordu. 1974te enerji kaMolan üretmek üzere kurulan HES kabk), mevcut kapasitesi, teknolojisl üretim kapasitesi, insan gücü ve diğer imkânlan Ue birükte yühk 100 milyon dolar üzerinde ihracat yapabilecek durumda. Dünyaya kablo KayserPden gidiyor OLCAYBÜYÜKTAŞ 20 civannda sektörde faaliyet gösteren Boydak Grubu bünye- sindeki HES Kablo, üst üste ya- şanan krizlerden ihracat sayesin- de sıynlarak hem ıstihdamını hem de üretımiıu arttırdı. Bugü- ne kadar toplam 60 ülkeye ihra- cat gerçekleştiren şirket, yıllık ortalama 35 ülkeyle tican faali- yetlerini sürdürüyor. ts- tanbul Sanayi Odası'nın (ISO) belırlediğı ilk 500 firma arasında genel sıra- lamada 101, özel sektör sıralamasında 87. sırada yer aldı. HES Kablo'nun 29 yıl önce enerji kablolan üretmek üzere kurulduğunu anlatan HESJCab- lo Genel Müdürü Adem Özcan Gündoğdu. şirketin 30 yılını doldurmadan 71 bın metrekare- si kapalı olmak üzere 210 bin metrekarelik alana sahıp tesis- lerde üretim yapar hale geldiğı- ni ve doğru stratejilerle büyüdü- ğünü dile getirdi. Cumhuriyet tarihinin en derin ekonomik durgunluklanndan bi- ri olarak kabul edilen 2001 kri- zine nasıl yakalandıklan sorusu- nu, "îhracatağıriıklıçalışüğırnız için 2001-2002 yıllarına denk ge- len ekonomikkrizden daha az et- kilendik. Bürün ekonomik olunı- suzluklara rağmen HES Kablo yannmlanna devam ederek geli- şimini sürdürdü" diye yanıtla- • Geçen yıl 60 milyon dolar ihracat yapan, cirosu 118 milyon dolar olan HES Kablo, 4 kıtaya kablo satıyor. yan Gündoğdu. İSO sıralamala- nnda bu yıllarda da tırmanışlan- na devam ettıklerini belirtti. 2001 de 680 çalışanlan oldu- ğunu anlatan Gündoğdu. bu yıl itibanyla çalışan sayısının 750 civannda olduğunu. 2002 'de de işçı alımlannm sürdüğünü dile getirdi. Gündoğdu, kriz yılların- da ortalama 118 milyon dolar ciro ve 60 milyon dolar ihracat yapıldığını söyledi. thracatın 1980'dekomşuOrta- doğu ülkelerine cüzi miktarda başladığını antlatan Gündoğdu. dışsatımın bugün dünyanın he- men her bölgesinde 60'a yakın ülkeye ulaştığını belirti. " Son 5 ayhk dönemde Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika krtasın- dan 20 ülkeye ihracat yapnıış bu- hınmaktayız" diyen Gündoğdu. yıllık ortalama 35 ülkeye ihracat yapıldığının altını çizdi. Şirketin hedeflerini, u bu yıl en az geçen yılki rakam- lara ulaşmak, gelecek yıl- lar için de hem yeni pazar- lara ulaşmak hem de top- lam ihracat rakamlannı arttır- mak" şeklınde özetlemek müm- kün. Irak'a şimdıye kadar 40 mil- yon dolarlık ihracat yaptıklannı da hatırlatan Gündoğdu, savaş- tan bir ay önce Birleşmiş Mıllet- lernezdinden 14 milyon Euro'luk anlaşma yaptıklannı ve Irak'takı otontenın yenıden kurulmasıyla beklemekte olan projelenn haya- ta geçınlebıleceğini söyledi. olan birim işgücü ücret endek- si, 2002'de 73.1 'e düştü. Aynı dönemler arasında şirketlerin, eleman sayısını yüzde 8 azal- tıp üretimi yüzde 10, üretken- liği yüzde 19 arttırarak daha az insanla daha çok iş yaptığı gö- rüldü. Euro'nun 1 dolar eşiğiniaşıp 1.19'lara ulaştığı dönemde, Avrupa Birliği'ne satışlar da arttı. Euro'nun değer kazan- masıyla elde edilen "tatlı kâr" sonucu, ilk 4 ayda, Eu- ro bölgesi ülkelerine yapılan ihracat yüzde 38 artarak 6.5 milyar dolara çıktı. Türki- ye'nin ihracatının yüzde 49'u Euro, yüzde 44'ü dolarla ya- pılır hale geldi. Ithalatın yüzde 60'ının do- larla yapıldığı Türkiye'de ih- racatçınm her 100 birimlik ihracat için 65 birimlik ara mamul ve hammadde ithala- tı yapması; bankalardan ve yurtdışından sağlanan kredi- lerin büyük bölümünün dolar cinsinden olması düşük dolar kurunun bir başka avantajı oldu. Bankalardan edınilen bil- gilere göre son dönemde, dö- viz riskini azaltan hedging yöntemıne de rağbet arttı. Bankacılar hedgingi şöyle anlatıyor: "thracatçı, geri ödeme tarihi için bir kur sevi- yesi beürleurek bankadan dö\iz alır. Odeme tarihinde kur ne olursa olsun, anlaşma- nın yapıldığı seviyeden geri ödeme yapılır. Böylece daha öngörülü planlar yapüabinr." Madalyonun öteki yüzü Türkiye Giyim Sanayicile- ri Derneği Başkanı Imut Oran, düşük kurun ithaiattan bağımsız gırdi maliyetlerin- de zarar oluşturduğuna dik- kat çekerek şöyle konuştu: "Sene başında, 1 mihon 650 bin lira olan dolar kııru üze- rinden yapdan zamlar. hesap- lamalar var. Buniar geri ai- nanuyor. Akarvakıtta, ücret- lerde, enerjide, SSK prim ödemelerinde mali>etier ar- tarken tahsilatlar düşüyor. ihracatçı sipariş alsa bile za- rar eder hale geliyor." Düşük kurun ihracat ra- kamlanna yansımasının bu yılın son çeyreğinde görüle- bileceğini ifade eden Oran fî- yat tutturmakla. maliyetlerle uğraşan ihracatçının, dünya ticaretindeki değişimlere ayak uyduracak planlar ya- pamadığuıı da ifade etti. "th- racatçı da hükümet de olay- lara günhık bakıyor" diyen Oran, 2005 yılmda tekstıl ko- talannın kalkmasının arduı- dan dünya ticaretinde yaşa- nacak değişikliklere Türki- ye'nin hazırlık yapamadığını belirtti. Oran, maliyet hesap- lanyla uğraşmaktan ihracat- çının yeni pazar arayışına giremediğine dikkat çekti. DÜNYA EKOIN OMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginy&1r.net Geçen hafta Irak'ın birçöl kasabasjnda, al- tı Ingiliz askerinin bir karakola kıstınlıp öldü- rülmesı bana. Michael Cain ve Stanley Baxter'in Zulu filmini (1964) anımsattı. 1879 yılında Ingiliz Imparatorluğu, Afnka'daki ba- ğımsız Zulu krallığının, Natal sömürgesinin güvenliğine yönelik bir tehlike oluşturduğu- na karar vererek üç Ingiliz bölüğünü Zulu topraklanna sokar. Filme konu olan Rorke karakolu çatışması 22 Ocak günü, bu üç bö- lükten birinin 1400 askennın Isandlvvana te- pesinde, Zulu tarafından imha edilmesinden birkaç saat sonra başlar. 145 personelden oluşan Ingiliz birliğinin komutanı, bölüğün imha edilmiş olduğunu bilmesine karşın ka- rakolu savunmaya karar verir. 10 saat boyun- ca EnfieJd tüfekleri dalga dalga gelen Zulu savaşçılannı buğday sapı gibi biçeiier. Birlik- ten genye yalnızca 20-30 kışi kalmış ve mer- milerdebifrneküzereyken.Zuluordusu, "In- gilizlerin kahramanlığını"$ selamlayıp (as- kerlerin hayatını bağışlayıp) çekilir. Ingiliz or- dusu nıhayet 4 Temmuz'da Zulu başkentine girer, Zulu kralı kaçar. 124 yıl önce Natal kırsalındaki karakolda ölen 10O'den fazla Ingiliz ve binden fazla Zu- lu savaşçısıyla. bugün, Irak çölünün Mecer el Kebir kasabasında ölen altı Ingilız'le ve kim bilir kaç Iraklı arasında bir paralellik yok mu? Yine, karşımızda, birrejim değişikliği, iş- gal, sömürgecilere karşı gittikçe artan dıreniş ve bir emperyalist maceranın burgacına ka- pılmış, verilen görevı yapmaya çalışırken ölen nalkçocuklan? Ve şımdi, Türkiye'nin de Irak'ı ışgal eden sömürgeci koalisyonun hizmetine asker vermeye hazıriandığına ilişkın haberter karşısında kaygılanmak gerekmez mi? Kayan kumlarda batarKen... Irak'ta sömürgeci koalisyon tam anlamıy- la kuma saplandı. 45 günde yaklaşık 60'tan fazla ABD asken öldürüldü, çok sayıda ya- Zulu ralı var (The Observer, 29/06). Saldınlar gıde- rek, ABD sıvıl persone- lini ve işgal güçleriyle işbirliği yapan Iraklı teknik personeli hedef almaya başladı (Was- hington Post 26/06). ABD'nin Irak'ta birge- rilla savaşıyla karşı karşıya kaldığı giderek ABD basınında genel kabul gören saptama- lar arasına girdi. Araplarla ilgıli askeri konu- larda uzman, Savunma Istihbarat Örgütü (DIA) eskı görevlisi Jeffery Whrte, "Direniş coğrafi olarak yaygınlaşıyor, direniş gruplannın çeşitlendiği, taktik konular- da daha uyumlu davranmaya başladığı, Sünni toplumunun çeşrtli bölümlerinden destek aldığı anlaşılı- yor" (VVashington Post, 27/06) diyordu. Mecer el Kebir olayı, cumartesi günü Ne- cefte gerçekleşen sal- dınlar direnişin artık Sünni bölgelerinden çı- karak yaygınlaşmaya başladığını gösterdi. Böylece, "Şiileraslında memnun sorvn olan Sünniler" safsatası da son buldu. Bu sırada, Ingilizler, artk "yumuşak davranma taktiğin- den vazgeçmekten" söz ediyorlar. ABD'de Vietnam savasından kalma kavramlar yeni- den kullanıma ginyor, 'Terorizm uzmanlan' da "Isyancılan genel nüfus içinde tecrit etmek gerekir" gıbısinden bılmiş laflar edi- yorlar (Asia Times, New York Times, 26/06). Işgalci güçler giderek daha sert dav- ranıyor. Bu arada sömürge yönetimin sana- yi işleri danışmanı Tim Carrtey tüm kamu iş- letmelerinin bir yıl içinde özelleştirileceğıni açıklarken (Guardian, 19/06), sömürge va- lısı Bremer toplanma ve gösteri yasağı ge- tınyor, basının işgale karşı çıkmasını yasak- lıyor. Bunun üzenne en çok okunan Irak gazetesi As Saah yasaklan protesto et- mek için "Baasçı Bre- mer" başlığı atıyor (Chris- tian Science Monitor, 26/06) Sömürgeci propagandanın etkisinden sıy- nlıp olaylann yaygınlaşma. sıklaşma ve yo- ğunlaşmahızınasoğukkanlılıklabakınca, "üç beş Baas Partisi kalıntısı" söyleminin saçma- lığı, bu çapta bir direniş hareketinin, halkdes- teği olmadan ayakta kalamayacağını ve kar- şımızda klasik bir bağımsızlık savaşının şe- killenmekte olduğunu kolaylıkla görebıliriz. Elegeçirilen kimi Irakgızli servis bilgeleri de direnişin önceden planlanmış olabıleceğini düşündürüyor (The Observer). Dığertaraftan. Koalisyonun Irak'a demokrası, banş ve refah getıreceğine iliş- kin fantezide bir gerçeklik payı olsaydı, belki az sonra işler dü- zelince direniş söner diye dü- şünülebilirdi. Ancak işgal baş- layalı 54 gün oldu, ama Irak'ta toplumsal yaşam en temel dü- zeyde bile yeniden başlayama- dı. Irak halkının can ve mal güvenlığı, sağlık hizmetleri ve ekonomik koşullan hâlâ Sad- dam diktatörlüğü dönemindekinden çok, ama çok daha kötü durumda. Hâlâ su, elekt- rik hizmetlerinin işlemez durumda olması bo- ğucu sıcaklarda yaşamı cehenneme çeviri- yor. Petrol üretimi bile doğru dürüst başlatı- labilmiş değil. Bırakın siyil yönetime geri dön- meyi, sömürgeci koalisyon işgal gücünün genişletilmesı planlanıyor, Ingıltere binlerce yeni askergöndermeye hazınanıyor. Bu ara- da Nicholas Kristofun Basra'dan bildirdi- ğine göre kökten dind Islam toplumsal ya- şam üzerindeki denetimıni hızla arttınyor, al- kollü içki satan iki dükkânın sahibi öldürül- müş, sinemalar tactz ediliyor, üniversitede kız öğrencilere türban giymeieri için baskı yapılıyor (New York Times, 25/06). Şimdi, Irak'ta bir fasit daire oluştuğunu görmek için "ayaklanmayıbastırma uzmanı" olmak gerekmiyor Sömürgeci koalisyon, is- yancıyı yakalamak için operasyonlannı ge- nişletecek, derinleştirecek böylece, sivil hal- kı daha çok taciz edecek. Bu taciz nefreti da- ha da arttıracak, ısyancıya yeni kadro ve ze- min sağlayacak. Bu arada işgalın ınsani, eko- nomik ye siyasi (seneye ABD'de seçimler var, Ingiltere'de Blair büyük basınç altında) maiiyeti de artacak. Işte bu yüzden, Irak'a saplanan ABD ve Ingiltere başka ülkeleri de "banş gücü" demagojisi altında, Irak batak- lığına çekmeye çalışıyor. Ancak, ışgald/sö- mürgecı ile ışgal edilen arasındaki banş, iş- gal edilenin direnışınin bastınlmasından ge- çeceği için bu banş gücüne katılacak olan- lar, insani, toplumsal hatta dini açılardan hiçbir ahlaki dayanağa sahip olamaya- caklan işlevlenyse ABD'ye yardım etmek üzere adeta bir Lejyoner görevı üstlenmek olacak. Gerçekten de Los Angeles Ti- mes'ın aktardığına göre, ABD Savunma Ba- kanı Rumsfeld tam da böyle bir proje duş- turmak üzere. Rumsfeld, çeşitli ülkelerin kat- kılanyla ama BM ve NATO dışında, tümüy- le ABD komutasında, ABD tarafından eğiti- lecek ve donatılacak, sürekli görev yapabi- lecek bir 'Küresel Banş Gücü' kurmayı planlıyor(27/06). Bu banş gücüne katılacak olanlar, aynı Ro- ma imparatoluğunun devşırme birliklerine, Ingiltere imparatorluğunun sömürge halkla- nndan toplayarak kurduğu biriiklere benzer bir yapıya katılmış olacaklar. Umanm, birile- ri, Türk ordusunu, üç beş milyar dolarlık ia- ne için bu aşağılayıçı projeye katmaya kalk- maz! 1990'larda küreselleşmeyi tartışırken şimdi, imparatorun lejyonerordusuna katılıp katılmamayı tartışma noktasına geldik. Bu gidiş acaba nereye? ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Dokunulmazlığa Dokunmak Geçen günlerde TBMM, milletvekili dokunulmazlı- ğının sınırtandınlması konusunda biraraştırma komis- yonu kurulmasını kararlaşt/rdı. Bu noktaya, çokönce- leri, hükümet programının tartışıldığı günlerde verilen biryazılı soru önergesine, Başbakan Erdoğan'ın yak- laşık bir ay sonra verdiği yanıtla gelindi. AKP progra- mını, seçim meydanlarında verilen sözlerı ve giderek kendi hükümet programında yazdıklarını bir yana bı- rakan Başbakan, yanıtında uzun açıklamalarda bulu- nuyor ve "Hükümetprogramı kapsammda yapılacak anayasa çalışma/an elbette yasama dokunulmazlığı hususunu da yeniden düzenleyecek" diyordu. Baş- bakan, bu sözleriyle çok açık bir biçimde, dokunul- mazlığa dokunulmasını erteliyordu. Araştırma komıs- yonunun kurulmasıyla dokunulmazlığı sınıriandırma sürecı hızlandınlabilir. Aslında, dokunulmazlık soru- nunun bir an önce çözümü, yıllardır, oir büyük toplum- sal istem ya da öziem konumuna yükselmiştir ve bir an önce sonuçlandırılması gerekir. • • • Milletvekili dokunulmazlığının sınırtandınlması, yıllar- dır tartışılıyor. Ancak bir türlü yapılamıyor. Neden? Dokunulmazlığa dokunulmamasının ana nedenle- rinden biri, on yıllardır, Türkiye'de siyasetin rüşvet ve yolsuzluk batağına batmış olmasıdır. Çok değil birkaç gün önce yeni bir yolsuzluk komisyonu görevini ta- mamladı. Yolsuzluğun, kimi siyasetçi, bürokrat ve ışa- damı üçlüsünü içeren yapısı, bir korku fılmi gibi bir kez dahasergilendi. Yine de komisyonun bulgularının, var olan yolsuzluk bataklığının devede tüy gibi gerçekten çok sınırtı bir bölümünü gösterdiği konusunda kamu- oyunda yerleşik bir kanı vardır. Aynı kamuoyu, millet- vekillerinin dokunulmazlıklarına dokunulmayacağı, şimdiye dek olduğu gibi yolsuzluk yapanların yanın- da kalacağı ve rüşvet ve yolsuzluğun sürüp gıdeceği görüşünü koruyor. Kasım seçimlen, toplumun temiz siyaset umudunun sandığa yansımasıydı. Bu umudun kooınması gerekiyor. Diğeryönden son günlerde, AKP sözcülerince Mec- lis içinde ve dışında yapılan açıklamalara bakılırsa, dokunulmazlığın sınırlandınlması ıki nedenle şimdilik ele alınmamalıdır. Nedenlerden bıri kapsama ılişkin- dir. AKP sözcüleri, diğer kamu çalışanlannın da yar- gılanmalan için belli sınırlamalar bulunduğunu, bu ne- denle ayırımsız herkesin yargılanabilir olması gerekti- ğini önesürüyor. Dokunulmazlığın kapsamının daral- tılmasına milletvekillerinden değil, diğer kamu çalı- şanlarından başlanılması gerektiğini öne sürüyor. Bu anlayış temelinden yanlıştır. Yolsuzluğun temizlığine si- yasetten başlanması gerekir; çünkü bürokrasideki bo- zukluklann düzeltilmesini sağlayabilecek güç de siya- settir; bunun sorumluluğu da siyasetçiye aittir. Dü- zeltme işinin ilk adımı kaçınılmaz olarak siyasetçiyle atılmalıdır. Kaldı ki, bu iki tür dokunulmazlık arasında, buradaaynntısına girilemeyecek ölçüde niteliksel fark vardır. Bunlan birlikte ele almak ve bağlı olarak gerek- çelendirmek yanlış olur. AKP sözcülerinin açıklanan ikinci nedeni kaygıdır. AKP milletvekilleri, polisin ve savcılann kendilerini ko- layca sorgulayacaklannı ve bu tür uygulamaların mil- letvekilliği görevini aksatacağını öne sürüyorlar. Bura- da birkaç noktanın altı çizilmelidir. öncelıkle, milletve- kili, polise ve savcıya güven duymalıdır; eğer o güven duymazsa, halktan polise ve savcıya güvenmesi is- tenemez. Ve eğer, polis ve savcı güven duyulamaya- cak yapıdaysa, bu güvensızliği gıderme görevi ve so- rumluluğu da yine milletvekıllerinin üzerindedir. Ayrı- ca, dokunulmazlık sınırlandırılırken yapılacak düzen- lemelerie, milletvekıllerinin asıl görevlenni yapmaları- nı sağlamanın yollan da kolayca bulunabılir. • • • Dünya yolsuzluk ve rüşvet sıralamasında ülkemiz üst sıralardadır. Siyasetin kiriiliği, doğruluk, dürüstlük ve erdem gibi toplumsal değerlerı yok edıyor; birilen- ni emeksiz zengin ederken bir bütün olarak ekonomi- yi batınyor; yatınmları engelliyor. Siyasetin kiriiliği, si- yasetin kendi kendini yemesine, tüketmesıne, güve- nilmez, yönetemez ve işlemez bir nitelık kazanması- na neden oluyor. Araştırma komisyonunun dokunulmazlık konusun- da hızla sonuca ulaşması, milletvekillerinin ve ülke ka- muoyununduyarlılıgınavekonununtıpkıseçımlerden önce olduğu gibi sürekli olarak gündemde tutulmasına bağlıdır. yakup'/ metu.edu.tr Balak: Lisans ekonomik olmaz Milli Piyango'da toptan satışplanı ANKARA (AA) - Milli Piyango Idaresi Genel Müdürü İhya Ba- lak, Milli Piyango'nun, her oyun için ayn lisans vermek yerine "toplu saöşuun" planlandığım bildirdi. Balak, Milli Piyan- go'nun özelleştirilme- sine dönük hazırlanan kanun taslağının halen Başbakanlık'ta bulun- duğunu belirtti. Söz ko- nusu düzenleme ile şans oyunlanna ait li- sanslann ayn ayn ya da topluca en fazla 10 yıl süreyle özel şirketlere verilebileceğini kayde- den Balak. idarenin de bundan böyle şans oyunlarını ızleyen ve denetleyen bir kuruluş kimliğine bürüneceğini vurguladı. Taslak ile şans oyunu lisansmı alan kurulu- şun yıllık satış hasılatı- nın yüzde 5'inin idare- ye, yüzde 10'unun da Savunma Sanayii Des- tekleme Fonu'na akta- nlmasının öngörüldü- ğünü ifade eden Milli .Piyango Gene1 Müdü- rü, şartnamenin de ida- re ile maliye. Hazine ve Özelleştirme İdaresi Başkanhğı temsilcile- rinden oluşacak bir ko- misyon tarafından ha- zırlanacağını söyledi. Balak şöyle devam etti: "Bu amaçla Ingil- tere, îtalya ve Güney Afrika modeUerini in- ceövoruz. Şans o\ıuıla- nnın özelleştirilmesi son 10 yıhn ola>ı. Bu ne- denle bu konuda fazla bir tecrübe de yok- Ka- nuni düzenleme ile ay n ayn saOş için bir yetki almakla birlikte şans oyunlan için toplu bir satış düşünüyoruz. İtal- ya, tek tek satnıış, 4 ay- n şirket ahmş, 3'ü bu işi götürememiş. Ingilte- re'de yaşanan sorunlar sonrası altyapı lisansı- nın a\Ti, oyun tisansmın a\Ti verilmesi yoluna gi- dilnıiş. Biz de, bu şart- larda her oyun için ayn lisans vermek, rasyonel ve ekonomik görünnıü- yor. Bu tür saüşuı fı\ atı düşüreceği söyleniyor. O yüzden toplu satışı planlıyoruz."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear