25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 HAZİRAN 2003 PAZAR + CUMHURİYET SAYFA 17 Eiektronik posta: dentzsofnecumhuriyetcom.tr Tet: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 - >4/9p şeyhlerine köy senediyle arazi satılıyormuş... "Şevhin kerameti tapusundan menkul!" Uyum Avrupa Birliği'ne gir- mek için bir uyum pa- keti de vatandaştan... Sakarya'dan Nusret Er- türk'ün paketin- den çıkanlar: "Herkes kesin- likle Avrupa malı kullanacak; yerli malı yasaklanacak... Ikinci dil olarak Ingilizce öğ- renmek yeterii olmaya- cak; Ingilizce anadil olacak, ikinci dil olarak Almanca, üçüncü dil olarak Fransızca öğre- nilecek..." Ölümsüz Düzce'de depremden sonra yapılan kalıcı ko- nutlardaki okullara, depremden sonra il ya- pılan Düzce'nin ilk ve ikinci vali- sinin adlan veril- miş... Halk, dep- remde öldüğüyle kaldı; halkın vergisiyle maaş alan memurlar ölüm- süzleşti! T ürkiye'deki elektrik santrallanna ilişkin yine, yeni fırtınalar kopuyor... Yap işlet devret mo- deli uygulanan santrallann doğalgazla dü- ' ' ne kadar ucuz elektrik ürettiği söylenirken şimdi bunların en pahalı elektriği sattığı gündeme getiriliyor... Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın yetkili ağız- larınca yap işlet devret modeli uygulanan santral- lannda sözleşmelerin değiştirilmesi konuşuluyor. Kısaca, elektrik piyasasında her zaman olduğu gi- bi yine tam bır curcuna yaşanıyor... Ve bu arada... Türkiye'deki yap işlet devret projeleri için Belçika, Japonya, ABD, Hollanda, Avusturya'dan kredi, si- gorta ve garanti temin eden 10 devlet kurumu, doğ- rudan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Gü- ler'e muhtıra gibi bir ortak bildirimde bulunuyor... Mektupta şöyle deniyor: "Son yedi yıl içinde inşaatlan ve işletmeleri için kre- Muhtıra gibi di, sigorta ve garanti temin eden devlet kuruluşlan olarak, Türkiye'deki özel enerji üretiminin desteklen- mesi için 3 milyar dolar kredi ve bir bütün olarak Türk ekonomisinin mali açıdan desteklenmesi için toplam 16 milyar dolar vermekten memnuniyet duyduk. Uzun yıllardan beri Türkiye'deki özel enerji gelişi- minin aktif destekleyicileri olarak sektör reformuna duyulan ihtiyacı anlayışla karşılıyoruz ve yapıcı işbir- liği ruhu içerisinde Türkiye'nin dostları olarak endi- şelerimizi dile getirmenin kaçınılmaz olduğuna inanı- yoruz. Yap işlet devret projelerinden, garanti verilmiş kre- ditörierinizden ve basın bildirilerinden Enerji Piyasa- sı Düzenleme Kurulu'nun enerjiye lisans vermeye iliş- kin yeni uygulamasının, yap işlet devret projelerinin sozleşme ve maJi yapılannda tek yönlü değişiklik ya- pılması etkisini doğuracağına ilişkin bilgiler aldık. Bu mektubun imzasahipleri, kritikzamanlardaTürk elektrik sektörünün gelişimini desteklemişlerdir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası taah- hütlerini yerine getiren uzun geçmişine ve devlet ku- ruluşlannın, yap işlet devret projelerin belirli seviye- lerinde ve onlan ekonomik açıdan güvenilir kılacak bir süre için yap işlet devret projelerinin üretimlerini satın almaya ilişkin Hazine garantileri ile de destek- lenen ve açıkça belirtilen sozleşme yükümlülükleri- ne güvenmişlerdir. Yap işlet devret projelerinde tek taraflı değişiklik zoriamasının, yap işlet devret projeleri finansmanının dayalı olduğu ekonomik temelleri tehdit edeceği yö- nünde ciddi endişelerimiz vardır. Bu gibi eylemlerin aynca Türkiye'nin uluslararası fi- nans topluluğu içerisindeki itibannı da olumsuz etki- leyeceğine ilişkin endişelerimiz de vardır." Bank Akif Kökçe: "ABD, Tür- krye'de kamuya att banka iste- miyor. Yakında _ kan bankasını da kapatın derler- se şaşırmayalım." SESSÎZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku " yahoo.com Issız bir adaya düşsem yanıma hiçbir şey almaz, biraz kafa dinlerim! Yahya Kemal Beyatlı haklı çıkO! Ege Belgesi'nin birkentinde, Milli Eği- tim Bakanlığı müfettişleri bir okulda de- netim yapıyor... Müfettişlerden biri sını- fa girip öğrencilere bir soru tümcesi yaz- dınyor... Amacı, yazım hatası yapıp yap- madıklannı anlamak. Öğrencilerin çoğu, soru tümcesinde- ki mi hecesini ayn yazıyor; bazılan ise yanlış yaparak bitişik yazıyor... Müfettiş, mi hecesini ayn yazanlan da bitişik yazanlan da eleştiriyor... Tümce- deki mi hecesinin, sözcükten e harfi hac- mi kadar ayn yazılması gerektiğini anla- tıyor... "Ayrilecek", "yapcez" diye konuşan müfettiş gittikten sonra, öğretmen ve öğ- renciler gazetelerden ders kitaplanna ka- dar bir dizi yayını gözden geçirip mi he- cesinin nasıl yazıldığına bak/yor... Bazı ki- taplarda yanm e harfi sığacak ka- dar ara bırakılmış, bazı kitaplarda mi hecesi iki e harfi hacmi kadar ayn ya- zılmtş... öğretmen, müfettişin ortaya at- tığı bir e'lik mi boşluğunun hangi kurala dayandığını çözmeye çalışırken, müfet- tişler 'denetim teblıği'ni yazıp okula gön- deriyor... Altında beş ilköğretim müfettişinin im- zası bulunan denetim tebliğinde, virgül- den sonra sözcükler büyük harfle yazıl- mış, virgüllerden sonra boşluk verilme- miş, özel adlann ekleri apostrofla kesil- memiş.... öğretmenin aklına ister iste- mez Yahya Kemal Beyatlı'nın sözleri geliyor "Imlamız, lisanımız düzelince, li- sanımız da kafamız düzelince düzele- cek; çünkü o da ancak o kadar bozuk- tur, fazla değil." ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ 'Yaşasm Eskişehir...' Yaklaşık 10 yıl önceydi... Eski- şehir'deki hemen tüm sivil top- lum kuruluşlan ve meslek odala- n birleşmışler, "Demokrasi Plat- formu"nu oluşturmuşlardı... Te- mel hak ve özgürlükler için baş- lattıklan dayanışma. kısa zaman- da "Kentm vekentfi haklannm sa- vunulmasınT kucaklamıştı... Es- kişehir'in, acımasız "yağmaplan- tarT karşısındaki bu direnışıne de "bir kentin çığhğT demişlerdi... Örneğin, kent merkezinde ye- şil alan için tek ve son büyük ola- nağı sağlayan "eslrî fabrikalar böJgesinnr bile rant amaçlı ko- nut ve ticaret sitelerine açılması nasıl engellenebılirdı?.. Ya da kentin tarihsel yaşam zenginliği olan Porsuk Çayı'nın yeşil kalmış kıyılannı işgaİe ha- zırlanan "ahşveriş merkezlerr nasıl durdurulabilecektı?.. Işte bu çığlığa "kuJakverenler- den" bıri de bendim... Ecz. Dr. Azmi Kerman başkanlığındaki Eskişehir Demokrasi Platfor- mu'nun özverili üyeleriyle birlik- Bu coşkuya da yürekten ortak otabümek için: Porsuk kıyısı ışgalcilerinin na- sıl "geripüskürtüldüğünir. hat- ta aynı çayın kent içinden geçer- ken artık nasıl güzelleştiğini; Eski fabnkalar bölgesindeki "sanavi mirasıyla" bütünleşmiş rekreasyon ve kültür projelerinin çağdaş kent yaşamına nasıl hiz- met ettiğini: Dahası o yıkıma terk edilmiş "Odunpazan evlerinin" kurtanl- masından tutun "trafo binalan- nın" bıle Eskışehir'ın kentsel peyzajına katkı yapacak biçımde nasıl bezenip süslendiklerini; Anadolu Üniversitesi'nin artık bir "karapus okulu" değil, Eskı- şehir'in tarihsel mimansiru yaşa- tan, cumhuriyet biüncıni güçlen- diren, yaıu her yönüyle "Kenüe bütünfcşen bir uygarhk okulu" ol- ması yönünde nasıl hızla ılerledi- ğini; Bü\ükşehir belediyesinin ise kenti gerçekten "büjTÜk" proje- lerle 21. yüzşûa hazırlayan ve Binyılların emeğiyle şekillenen toprak— te, aynı platformun Onursal Baş- kanı .\hmet Ataç'ı da o yıllarda tanımış oldum... Tarihsel dönüşümm Şimdi geride kalan 10 yılın öy- kusünü merak edenler, aynı süre- cin emektarlanndan Doç. Dr. M Murat Vural'ın derlediği kitabı Tq>ebaşı Bekdhesi'nden edine- rek ögrenebilirler... Ancak. Eskişehir'in artık "çığ- hk" atan bir kent değıl, geleceğe güvenle bakan ve umutlannı coş- kulanyla bütünleştirmiş bir "onuriu cumhuriyet kenti" oldu- ğunu görebılmek için gitmek, görmek ve yaşamak gerekiyor... Tepebaşı Belediyesi'nin bu yıl 3'üncüsünü düzenlediği, bü>'ük- şehirbelediyesi, Anadolu Üniver- sitesi, Osmangazi Üniversitesi ve valiliğin de destekleriyle gerçek- leşen "Uluslararası Pişmiş Top- rakSempozyumu" ise ışte bu 'İa- rihsel başarmnı'' dünyaylabirlik- te kutlandığı bır "küİtür \« sanat şöleni"gibi... Kybele'nin anavıırdunda. "ate- şiuygarbğa dönüştürenlerin'' bin- lerce yıllık vatanında, insan akh- run, emeğinin ve yaratıcılığının tüm karanlıklan ayduıhk kılan se- rüveniyle yeniden buluşmanın şöleni... başta "rayh sistemi" olmak üzere yine "tarihten geleceğe bir Eski- 5ehir"i yeniden yaratan gınşimle- rinde nasıl kalıcı başanlara imza atüğını... Ve daha sayfalar dolusu yaaya sığmaz sayısız kent ve yaşam sev- dalısı proje ve uygulainalan; do- yasıya izlemek ve bütün bunlann "yerei kahramanlarınr da şöyle yürekten bir "kunamak" gereki- yor... Ulusal onunımuz Eskışehır'de ışte bunlann da bayramı olan Pişmiş Toprak Sem- pozjıunu'nun açılış gününde. ev sahibi Tepebaşı Belediye Başka- nı Ahmet Ataç'a, Büvükşehir Be- lediye Başkanı Prof. Dr. Yıtanaz Büyükerşen'e. Anadolu Üniver- sitesi Rektörü Prof. Dr. Engin Ataç'a ve aynı tarihsel dönüşü- mün diğer kahramanlanna dedik ki: "Arük bu kentten sadece siz değil,hepimiz sorumhıyuz-. Çün- kü, Esidşehir'i ulusal onunımuz \« kıvanç kaynağı yapbnız»" Ertesı gün Rkret Dkiz ve Me- tin Sözen'le İstanbul'a gen döner- ken ise yol boyu bu güzel ınsan- lan konuştuktan sonra; "yaşasm Eskişehir'" diyerek e\lerimıze dağıldık... Oekinci(a cumhuriyetcom.tr KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(a turk.net ÇİZGİLÎK KÂMtL MASARACI H A R B t SEMİH POROY semihporoy(ayahoo.com HAYAT EPÎK TÎYATROSU MUSTAFA HÜKÜMET KAMUİSCt'SİNE V ^ \ ( S±Z DE BÖYLE OUAAK TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 22 Haziran tctxnc.nutmtaz-onkan.com. TEKERLEKLİ 8U&ÜU, IH6LEWOOD K£Ur/NOe yeuf B//B HUIOJK UYGULAMASI BAŞLAT1LDI. TEUTELİ S/'C YOU KASAStMA YE£LjEŞ7İRİL&N MASA SANPALYeLEGPEM OLUŞMUŞ MMf M4 MB SALONUNDA NÖ6&7X &> e YA 6ÖRBV yAPrfOHDÜ, SOU CAUFO&MIA 'OA ÇOĞAiAKl OTZ>MOB.iU-EfiİH KAZALARt AB.Tf&AMSI ÛZSR.İME ÇŞÇİTLİ ÖMLSMLER. SÜMDEME G£r//£rLMt'?T7» söz KOUUSU TEICEIZLEKU MAHKEME; ÇAĞ- Rl ALDIĞI K4ZA VEeL£RihtE ÇA8UCAK ULAŞ'YOe VE IClSA SCIIZEDE A yAPIYORÜU. PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Yoksa Hakkâri'de Televizyon mu Yoktu? Hakkâri'deki o "renkli sineklik" olayından son- ra 6. FIFA Konfederasyon Kupası'nın Fransa'da değil de Türkiye'de düzenlendiğini düşündüm bir an... Kim bilir ne heyecanlar yaşar, nelere tanık olurduk? Bu, hiç olmayacak bir şey değildi. Ulus- lararası Futbol Federasyonu bir karar alabilir, tur- nuvanın yapılacağı yer olarak, Ulusal Takımı son dünya şampiyonasında büyük bir başan göstere- rek "dünya üçüncüsü"o\an Türkiye'yi seçebilirdi. Ne yapardık o zaman? Fransa, Japonya, Bre- zilya ve öbür üç takım iyiydi de Kamerun gelince ne yapardık? Sayılan Fransa'daki kadar çok olma- sa da Türkiye'de de Kamerunlular yaşıyordu. Elli, yüz, belki de iki yüz elli Kamerunlu... Mutlaka el- lerine bayraklannı alacaklar, renklerini kuşanacak- lar, stadyumlara koşacaklardı... Ne yapardık o za- man? Kamerunlulann ulusal renkleri "yeşil-kırmı- z/-sa/7"ydı... Ve biz çok duyarlıydık bu renklere karşı... Ne ya- pardık o zaman? Sokaklarımızda, stadyumları- mızda "yeşil-kırmızı-sarı" bayraklar, sahadaki fut- bolculann sırtlarında "yeşil" formalar, altlannda "kırmızı" şortlar, ayaklarında "sarı" çoraplar... Ne yapardık? Dün akşam bize karşı nasıl oynadılar, bilemiyo- rum, fakat dünya şampiyonu Brezilya'yı yenecek kadar iyi top oynadıklan kesindi. Onlar iyi oyna- dıkça, onlan destekleyen Kamerunlu futbolsever- lerdecoşuyorlar, "Yaşasınyeşil, kırmızı, san.."d\- ye haykınyorlardı. Evet, bu maçlar Türkiye'de oy- nansaydı, Kamerunlu futbolseverier bizim stad- yumlanmızda da coşup, çok duyarlı olduğumuz o renklere "Yaşasın!.." diye bağırsalardı, ne yapar- dık? Güvenlik güçlerimiz sahaya girip maçı durdurur- lar, "Üzerinizdekileri değiştirin de öyle oynayın" mı derlerdi Kamerunlu futbolculara? Tribünlere dalıp Kamerunlu futbolseverlerin yeşilli, kırmızılı, sanlı bayraklannı toplarlarmıydı? Neyapariardı? Ne ya- pardık? Eğer bu renklerin bir aradalığı bu ülkede gerçek- ten yasaksa, mutlaka bir şeyler yapılması gerek- mez miydi? Yoksa bu renklerin bir arada/ığı her- kese serbestti de bir tek bize, bizim insanlanmıza mı yasaktı? ••• öyle ya, polisler Hakkâri'de daha birkaç gün önceTiyatroOyunevi'nin sergilediği "Gavara"ad- lı oyunun dekoruna, "sinekliğinin rengi" nedeniy- le el koymuşlar, tiyatro sanatçısı Mahir Günşı- ray'ın ifadesini almışlardı. Türkiye'deki tiyatro de- koriannda Kamerun bayrağındaki renklerin kulla- nımına iyi gözle bakılmıyor, bu Afrika ülkesinin ulu- sal renkleri Türkiye'de "bölücülüksimgesi" olarak görülüyordu. Devlet görevlilerinin gözünde bu renklerin bir aradalığı "vatan hainliği" ile eşanlam- lıydı. Ben bu yazıyı yazarken Türkiye-Kamerun maçı daha oynanmamıştı. Fakat Etoo'nun golüyle Ka- merun'un Brezilya'yı 1-0 yendiği maçı SKY Türk kanalından izlemiştim. Devlet görevlilerimiz ikide bir ekrana gelen o "yasak" renklere rağmen bu kar- şılaşmanın yayınlanmasına izin vermişlerdi. Cu- martesi (dün) oynanacak Türkiye-Kamerun maçı- nı ise sanki birilerine inat, üç televizyon kanalı bir- den veriyoriardı. Nasıl oluyordu bu? Hakkâri öğretmenevi'nde en fazla üç yüz kişi- nin izleyebileceği "sinekliği üç renkli" bir tiyatro oyununa hoşgörü göstermeyen güvenlik güçleri- miz nasıl oluyordu da aynı renklerin, bir arada, hem de 90 dakika ekran başındaki milyonlarca ki- şiye izlettirilmesine ses çıkarmıyoriardı? Üstelikyeşil-kırmızı-san Kamerun bayrağının or- tasında bir de yıldız vardı, ne anlama geliyorsa ar- tık.... Yoksa Hakkâri'de televizyon mu yoktu? (e-posta: dkavukcuoglua superonline.com) (Faks:0212-234 68 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDA>İSAĞA: 1/Ayçiçeğine verilen bir başka ad. 2/ Başıboş ge- zen hayvan sürüsü... Di- yarbakır'ın bir ilçesi. 3/ Genellikle gömlek yap- makta kulla- 8 nılan, çizgili 9 ve ince bir pamuklu kumaş... Tatlı bir çörek. 4/ "Ak sakalh pir koca 2 / Bilmez ki hal nice 3 / — vermesin hacca 4 / Bir gönül yıkar 51 ise" (Yunus Emre)... Kuzu sesi. 5/ Kü- 7 I ba'nınparabirimi... 8| Okyanuslann çok ^ . ^ __ derin kesimlerine verilen ad. 6/Bir renk... Eski- den vezir konaklarındaki bir bölüm müstahdeme verilen ad. 7/îskambılde maça rengine verilen bir başka ad... Hayvanlann su içtikJeri, taş ya da ağaç- tan oyma kap. 8/Serbest bırakma... "Örneğin — içiyoruz, içünize birkaranfil düşüyorgıbi" (Edip Cansever). 9/ Şarap yapunında kullanılan yerli bir üzüm cinsi. YUKAIUDAN AŞAĞIYA: 1/ Suyun topraktan kaynadığı yer... Uzun tüylü kalpak. 2/Tanmda lcullarulan azotlu gübre... Vü- cuttaki AIDS virüsimü saptamakta kullanılan test. 3/ Bektaşı ve Alevı şairlerinin tarikat konulannı dile getirdikleri şiirlere verilen ad... Orhan Pa- muk'un bir romanı 4/Tıp dilinde "bere" anla- muıda kullanılan sözcük... Uzaklık ışareti. 5/Bır nota... Rey. 6/ Yüze sürülen pembe düzgün... Ayakkabılann altıra çakılan iri başlı demir çivi. II Dar, uzun ve hafıf bir yanş kayığı... Kaynak, puıar. 8/ "Sol elim — elim / Zavallı elım" (Or- han Veli)... Cömenyiğit. 9/Cünri... Iskambilde bir kâğıt.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear