25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 NİSAN 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA J \ _ U H [ J J \ kulturfacumhuriyet.com.tr 15 ALLEGRO EVtN İLYASOĞLU Gündemde sanat yok"Gündemde Sanat Var", da- nışmanı olduğum bir TRT TV programıydı on yıl öncesinden. Her sanat dalımn temsilcisi kendi dalındakı gündemi izleyip dosya- lar oluşturuyordu. Yapımcıhğını Nedret Çatay üstlenmişti. Öylesi- ne yoğun bir gündem çıkartıyor- duk ki, adeta birbirimizle yanş ha- lindeydik. Tiyatro, sinema, plastik sanatlar, mimari, müzik, edebiyat, dans .. Bir ölçüde sanat rehberi olan programın aynı zamanda eleştırel ve belgesel özelliği de vardı. Bu- gün hâlâ bu programlann arşiv gö- rüntülerinden yararlanılıyor. Şim- di TRT'nin dört kanalına bakıyo- rum, sinema ve tek tük edebiyat programı dışında hemen hiçbir sa- nat programı kalmamış. Reyting yükseltmek çabasıyla, geniş kitle- ye sesleneceğiz kaygısıyla sanatın yok edildiği bir devlet televizyonu olmuş çıkmış. Oysa başta CNN Türk. NTV, TV 8 olmak üzere hemen her özel ka- nalın kendi biçemi içinde bir sanat rehberi, sanat programlan var. TRT'de hele klasik müzik dalında artık hiçbir yaym yok. "Pazar Konseri" ve "Konser Salonlan- mızdan" adlı programlar, cumarte- si ve pazar gece yanlan, önceki filmlerin bitiş saatine bağh olarak, "kırmızı noktalı", sakıncalı film- ler gıbi, sabaha karşı yayımlanıyor. Klasik Türk Müziği ve Türk Halk Müziğı de aynı konum altında bir kenara itilmış. Sanat rehberi diye bir şey kesinlikle yok. Oysa ülke- mizde sanat olaylan devam ediyor. Onlar adlan anılmasa da. kaydedil- mese de, TRT ıtibar etmese de boy atıyorlar. Gündemde sanat yok şu günlerde. Gündemde savaş var. korku var.. acı, açlık, yokluk. kriz. işsizlik var. Televizyonlarda savaş görüntülerine kilitlenmiş durumda- yız. Sanat bu ortam içinde ve yeni yöneticilerimizin zihniyetinde ade- ta bir "lüks" görünümü altında. Önümüzdeki yıl devlet orkestra- lanna geçen yılki bütçenin yüzde 10"u aynlacakmış. Güzel Sanatlar Müdürlüğü'nün tavsiyesi. yabancı şef ve solistlerin kaldınlması, yer- ^ u sıralarda savaş, kriz ve nice bımalım içindeyken sanata artık bir lüks olarak bakılıyor. Oysa en çok sanata sığınılacak zamandayız. lyi bir konser dinledikten sonra dünyaya daha olumlu gözlerle bakabiliyoruz. Örneğin Cihat Aşkın ve Julian LittlewoocTun keman ve org konseri gibi. lilerle yetınılmesı. Özellikle Istanbul'da nice özel kuruluş yurtdışından ve içinden ünlüleri ağırlarken devlet orkestra- sının süreklı bıldik sanatçılar su- narak nasıl izleyici toplayacağı dü- şünülmüyor. Öte yanda savaş kor- kusu yurtdışından gelecek sanatçı- lan da etkilemış durumda. Türki- ye "sakıncalı bölge" olarak nite- lenince birçok Amerikah ve Avru- palı sanatçı programını iptal etti. Örneğin Iş Sanafta Tokyo Dörtlü- sü'nden sonra Isabel von Keulen ve Kuzey Batı Almanya Radyo Orkestrasının konseri de ertelen- di.Ankara Festivali'nde piyanist Naida Cole ve Ensemble 415. şimdilik iptal edenler arasında. Umanz festivalin bitimine dek baş- ka fire olmaz. Aynı şekilde 5 Ha- ziran'da başlayacak tstanbul Festi- vali diken üstünde hazırhyor prog- ramlarını. Zaten sponsor bulmanın son derece zor olduğu bir dönem- de, tam maddi sorunlar çözülür- ken, son dakikadaki olası sanatçı iptalleri kaygı yaratıyor. Aşkın ve Llttlevvood'un keman / org konseri Türkiye'nin dışardan görünü- mü. savaşın yanı başında bir ülke. Içerden görünümüyse her konuda karanhk. Sanatın, konserin sırası mı şimdi?! Oysa sanata en çok sı- ğınmamız gereken dönemdeyiz. Geçen akşam Boğaziçi Üniversi- tesi'nde Cihat Aşkın ile Ingıliz sanatçı Julian Littlewood'un konserinde ilk kez keman ve or- gun birleştiği, bulunmaz bir ortam yaşadık. Her iki sanatçı da kısacık bir beraber çalışma sonucunda yıl- ların birikimini sergilediler. He- men her çaldıklan yapıt yepyeni bir sesti bizler için. Altı bin boru- ya sahip olan orgun tuşuna bastık- tan sonra ses gecikerek çınlıyor. Bu nedenle org ile bir diğer çalgı- nın eşgüdüm sağlaması son dere- ce zor iş. Heinrich Biber'in sonatın- da,Bach'ın korallerinde, Max Reger'de, Vitali'nin Chacon- ne'unda org ve kemanın tarihin derinliklerinden gelen, gizemsel tınılarını duyduk. Kenneth Le- ighton, Herbert Howells gibi bestecilerle yeni çağın sesi tınla- dı. En son çaldıklan Josef Rhein- berger, romantik dönemin sonu- nu yirminci yüzyıla bağlıyordu. Her iki sanatçı da parlak ustalık- lannı sergilediler. Dınleyiciler öylesine mutluydu ki, birazdan başlayacak milli ma- ça karşın dakikalarca sanatçılan alkışladılar. Savaşı, bunalımı ve televizyonlan bir süre olsun unut- muşlardı. Aksanat 10. yılını kutladı Akbank, süreklı sanat etkinlik- lerine başladığının onuncu yılını kutladı geçen hafta. Türkiye'nin dört bir yanında konser veren Cem Mansur yönetimindeki O- da Orkestrası'yla, yayınlarıyla ve özellikle Beyoğlu'ndaki bina- sında yer alan konserleri, sergile- ri, konferanslan, DVD izlencele- ri, çocuk atölyeleri, tiyatrolan ve ustalık sınıfı çalışmalarıyla son yıllarda dikkat çeken etkinlikler düzenliyor. Onuncu yıl kutlamalan için ni- san ayı boyunca piyanistlerle örü- lü bir program hazırlanmış. tlk olarak ünlü Rus piyanist Vladi- mir Ovçinikofu dinledik. Doğ- rusu Çaykovski'nin 'Grand So- natı' ve Rahmaninofun ıkınci sonatı, böyle bir kutlama gecesi için ağır bir dağarcıktı. Ama piyanist Ovçinikof un us- talığına diyecek yoktu. Tuşlara hakimiyeti ve Rus bestecilerini Rus dilini konuşurcasına, kendine özgü bir teknikle seslendirişi, öv- güye değerdi. Bundan sonra To- ros Can, Burçin Büke ve Özgür Tuncel Aksanat'ın onuncu yıl kutlamalannda konuk olacaklar. evini@bonn.edu.tr ESKİŞEHİR 5. ASLİYE HUKUK MAHKEME- Sİ'NDEN Dosya No: 2002 236 Davacı Sona Akdenız tarafın- dan davalı Gür- büz Akdeniz aleyhıne açılan boşanma davasın- da tüm aramalara rağmen adresı tespıt edılemeyen Izmır, Buca ılçe- si, tnkılap Mahal- lesı, C:13, H:247'de nüfusa kayıtlı Balabey ve Cebrıye oğlu 15.3 1960 d.lu davalı Gürbüz Akdenız'ın du- ruşmanın bırakıl- dığı 13.5.2003 günü saat 10.30'da mahke- memızde hazır bulunması veya kendısını bir ve- kılle temsıl ertır- mesı. duruşmaya gelmediği takdır- de gıyabında du- ruşmaya devam edileceğı ve hü- küm verileceği h u s u s u (HUMK'nun 377. m.) dava dilekçe- si tebliğ yerine kaün olmak üzere ılan olunur. Basın: 16102 KULTUD • SANAT (0212) 293 89 78 • 09 - 04 - 2003 - ÇARŞAMBA OniKinCi GECE W. Shakespeare Yımeten Işıl Kiuapoglu f 5-12-26 Nisan Cumartesi 15.30-20.30\ 10 Nisan Perşembe 20 30 ^ 11 -25 Nisan Cuma 20.30 / tiyatrooyunevi I J0& JMMNHEM - «ZD COMIUNN - EUGBK DURIF - BK-BMHUB. SCHMm" I vöCTa M M M ömmKi stmt VE ars TASAHMI O A H K I H M ŞK TISMM rmoa AVMU I 1 Ltf. HAMN MRİİ. »YÇA MMUO. SOTE* HtCE, ECE BBÖJI, BOUUI TAŞ0Ö6H. I İ Z M * EHKBdi. ZEY¥B> EFSB EMBOI, MAHIB SUKJÎMY 11 Nisan Cuma Saat: 20.30 SES-1883 ORTAOYUNCULARİSTİKLAL CAD. N0:140 TEU (0 212) 251 18 65-66 FAX: (0 212) 244 43 27 www.ortaoyuncular. com Ferhan Şensoy'un BİRİ BİZİ DİKİZLİYORRÖIMTGEIS1CİLERE %IO INIDIRIMLI GULDÜRU CUMA-CUMARTESİ 20.00 / PAZAR lî.OOve 18.00 Ferhan Şensoy FERHANGİ ŞEYLER FEFESİSM 2. KAT I Tariabaşı Bulvan No: 120-122. Beyoğlu I Rezenasyon: 0212 254 96 % , I www.tiv3troovunevi.coni EFES PUsen'in kültür ve sanata katkıları artarak sürecek. ( T A I I I L I İ Y İ U m i B E L E 9 İ Y E S I İ [GEMAb REŞİT REY B i KONSER SAIıONUj 11 Nisan 2003, Cuma günü saat 20.00'de gerçekleştirilecek olan NGUYEN LE konseri İPTAL olmuştur. Dinleyicilerimiz biletlerini aldıklan gişelere iade edebilirler. Ferhan Şe FELEK BİR 6UN SALAKKEN 0, 10 NİSAN Perşembe Saal 20 00 17 NİSAN Perşembe Saat 20 00 Bilet Satış/Rezervasyon: Ortaoyuncular Gişesi / 0 212 25118 65-66 XV. ULUSLARARASI İSTANBUL KISA FILM GUNLERl'ne VERMİŞ OLDUĞU KATKIDAN DOLAYI YAPI^CKREDi KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK YÖNETMNE TEŞEKKÜR EDEÎâz! GOtPtNTUUf LÖSEVİ Tebrik kartları 0312.447 06 60 ÖDEMİŞ 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN Dosya No 2002 221 Davacı Bağ-Kur Genel Mud. vekılı tarafından, davalı Murat Ünlü vs aleyhine açılan rucuan tazminat davasında: Davacı vekıli dava dılekçesı ile meydana gelen trafık kazasında sıgortalı Halıt Kjlmçoglu'nun ölümü nedeniyle hak sahiplenne bağlanan gelir ile yapılan cenaze yardunı olarak loplam 637.311 208 -TL tazminatın davalılar Murat ünlü ve Istek Isı Sanayı ve Tıc. A.Ş.'den müteselsılen tahsilıni talep etmış, mahkememizın 20 02.2003 gün ve 2002'221 esas, 2003 '43 sayılı karan ile davanın kabulüne karar venldiğı, ancak 284 Sk. No: 8 D: 4 Üçyol-lzmir ad- resinde oturduğu bıldinlen davalı Murat Ünlü adına çıkanlan davetiyenin bila tebliğ iade edildiği, ancak yapılan tüm araştınnalara ragmen açık adresı tespıt edılemedığınden ılanen tebligat yapılmasınan karar verilmış olup, karar gere- ğince davalı Murat Ünlü'nün mahkememız karannı ışbu ılanın yayımlandıği tanhten ıtıbaren 15 gün içinde temyiz errne hakkı bulunmaktadır, bu süre ıçerisınde temyiz etmediğı takdırde karann kesınleştıreceğı hususu tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 16468 ANADOLU ÜNÎVERSÎTESI'NDEN Keman sanayimiz doğuyor CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR - Türkiye'de sadece Anadolu Üniversitesi bünyesindeki Devlet Konservatuvan' nda bulunan 'Çalgı Yapım Bölümü - Yayh Çalgılar Yapımı Sanat Dalı' keman yapan ustalar yetiştiriyor. Üç yıl önce kurulan bölümün atölyelerinde kız ve erkek öğrenciler birlikte keman yapmayı öğreniyorlar. 4-5 milyar lira arasındaki kemanlar, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvan' nda sanatçı yetiştirilmesine katkıda bulunuyor. Üniversite kendi keman ve yaylı çalgılannı ürettiği için yurtdışından satın almak zorunda kalmıyor ve ülkede önemli bir döviz tasarrufunda bulunuyor. Bölüm öğrencilerinden Ash Şirin Ulak ile Mine Şanlı keman yapımında erkek arkadaşlanyla yarıştıklannı belirterek "Dünyada önemli bir sanayi kolu olan keman yapımı Türkiye'de sadece bizde var. Burada bilimsel yöntemlerle keman üretiyoruz. Ürettiğimiz kemanlar konservatuvarımızda kullanılıyor. Konservatuvann bozulan yaylı çalgılannı da onarıyoruz. Okul birtiğinde Türkiye'de keman sanayisini biz kuracağız" diye konuştular. Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hasan Sami Yaygıngöl, Antonio Stradivari il Cremonese ekolünde lisans düzeyinde eğitim veren Türkiye'nin tek bölümü olduklannı belirterek şunlan söyledi: "Bölümümüzün temel amacı tasanm, estetik ve kuramsal bilgiler yanında müzikal ve kültürel formasyonla eğitilmiş yaratıcı çağdaş "livteria"lar (keman yapım elemanları) yetiştirerek Türk yaylı çalgı yapım sanatını evrensel boyuta taşımaktır. Eğitim programlanmız çok ileri düzeyde planlanmıştır. Mühendislik düzeyinde eğitim verilmektedir. Öğrencilerimiz Türkiye'de önemli bir boşluğu dolduracaklardır." GUZELİN ARDINDA BERTAJN ONARAIS Frida Boşuna dememişler: Parayı veren, düdüğü ça- lar. Son zamanlardagördüğüm insanayakışır film- lerin hepsinde oynayan ya da çeken filme para yatırmışsa, sonuç doyurucu, sevindiriciydi. Frida da öyle; baş kadın oyuncu Salma Hayek yapıtın gerçekleşebilmesi için parasal katkıda bulunan- lardan biri; onun için, yönetmen Julie'yle el ele, gönül gönüle, istedikleri filmi çekebilmişler. Res- sam Frida'nın yaşamını işitmiş ya da okumuşsu- nuzdur sanınm: Yanardağ gibi fışkıran bir yaşa- ma enerjisiyie doğmuş bu sıradışı vartık, talihsiz bir kaza sonucu ölmüyor ama, ömür boyu süre- cek sakatlıklara kurban oluyor. Bunları aşmak, onlara teslim olmamak için ver- diği savaş göz yaşartıcı, göğüs kabartıcı. Şimdi isterseniz yaşamını anlatan bir kitabı alabilir, is- ter filmi görmeye koşabilirsiniz; koşmaktan söz ediyorum, çünkü soylu, dürüst bir yapıt olduğu; Amerikalıların bayıldığı terimle eğlendirmediği için, çok kısa sürede gösterimden kalkabilir, di- lerim yazı basılana dek olmaz bu! Filme konu olan kitap çok güzel, dürüst yazıl- mış; çekimöyküsü kusursuz; bu öykünün çekimi havalara uçurucu; çevre düzenlemesi, giysiler, oyuncular, müzik, kısacası her şey dört dörtlük. Salma'nın Frida'ya benzerliği, vurgunluğu, tutku- su tam gerçek sanatseverlerin gönüllerine göre. Film, aslında, Frida'nın sıradışı yaşamının ya- nında, insanlann, kadınla erkeğin en temel, en can alıcı sorununa değiniyor; daha doğaısu, çok dürüst, saygılı biçimde bu konuyu işliyor: Sevgi. Bildiğıniz, yaşadığınız gibi, iki cins arasındaki sevgi varlığımızın başlangıcı ve temeli; soyut hiç degil; hemtensel, hem düşünsel: Amatensel ola- nı evrenden ödünç alsak, bütün öbür canlılarla paylaşsak da, insan denen memelinin bulundu- ğu evrim basamağında, işin düşünsel, başka bir deyişle öğretisel, eğitimsel yanı çok belirleyici. Filmin bir sahnesinde, Frida'yla Diego, bağlılığı, evliliği, birbirini aldatmayı konuşuyorlar; kadınla- nn, harakiri yapmak üzere benimsedikleri ataer- kil kandırmaca uyarınca, Diego, "Bir hekim arka- daşım da doğruladı -o da erkekti mutlaka!- benim cinsel olarak tek bir kadınla yetinmem olanaksız" diyor. Frida da sadık değilse bile, vefalı olmasını istiyor. Ve Diego, başka bir kadınla sevişirken her yakalanışında, avaz avaz bağırıp bunun hiç önemli olmadığını, yalnız bir düzüşme olduğunu söylüyor. Buradaki çarpıklık, ataerkil, sömürücü, yabancılaştıncı öğreti dolayısıyla, daha işin başın- da, terimlerde, sözcüklerde. Belgesellerde hiç hayvan kardeşlerimizi sevişirken gördünüz mü? Nasıl soylular, yüzlerinde ve davranışlarında ne büyük bir incelik var! İnsan olan insan düzüşmez, sevişir, sayışır; sevgi, saygıya dayanmıyorsa, se- vişme, Diego'nunki gibi, ona benzeyen milyariar- ca kadın ve erkeğinki gibi, en küçük bir doyum, mutluluk getirmez; durmadan yinelenmesi gere- kir, boş bir çabayla. Yine ataerkil düzensizliğin he- pimizi zoriadığı ömür boyu tekeşlilik doğaya, ev- rene aykındır belki; ama sayısız benzer terimle an- latmaya çalıştığımız aslında, benim erdemlerin başı, toplamı saydığım kavram, tutariılık uyann- ca, önce kendimize karşı dürüst ve tutariı olma- mız gerekir bütün ilişkilerde ve elbet sevide. Film- de Diego korkunç biçimde tutarsız, Frida'ysa ger- çek bir tutariılık anıtı; ve işin acıklı yanı, tutarsız- lık birincisini bağışlayıp bağnna basmak, bütün kadınlar gibi, hep ona düşüyor! Kadınlara da, er- keklere de, hepimize ne kadar yazık! Evet, insa- nın öbür memelilere oranla daha gelişmiş beyni, düşgücü ömür boyu değişik kişilere ilgi duyabili- yor, duyabilir; ama bırakın karşımızdakini, kendi- mizle tutariı olabilmek için, aynı anda birkaç kişi- yi sevip kucaklayamayız, hele bu eşimizin, sev- gilimizin kardeşi hiç olamaz; dahası, onlann gö- zü önünde, sarıldığımız dişinin çocuklannm gözü önünde olamaz, olmamalıdır! Frida'nın yönetme- niyle baş oyuncusu hepimize çok güzel, soylu bir armağan hazırlamışlar! Ellerine, bilinçlerine sağ- hk! sbonaran a hotmail.com BLGUN • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZt'nde 20.00'de ÎDOB'dan 'La Boheme'(son temsil). (0 212 251 56 00) • KADIKÖY HALK EĞİTtM MERKEZl'nde 20.30'da Akbank Oda Okestrası konseri. Şef:Cem Mansur. Solist: Patrick Gallios (flüt). (0 212 251 35 00) • BORUSAN KÜLTÜR \TE SANAT MERKEZİ'nde lJ.OO'de uzman pedagog Gülay Öter'den 'Özel Öğrenme Güçlüğü Nedir?' konulu söyleşi. (0 212 292 06 55) • NARDİS'te 22.00'de Cengiz Baysal Grup konseri. (0 212 244 63 27) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZl'nde 18. 30'da Prof. Dr. Oğuz Tekin ın katılacağı Eski Çağda tstanbul' konulu söyleşi. (0 212 252 35 00) • BEKSAV'da 15.00'te 'Son Metro', 17.00'de 'Jules ve JinT ve 19.00'da 'Fahrenheit'. (0 212 349 91 55) • TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZl'nde 18.00'de Prof. Dr.lskender Pala'nın katılacağı 'Divan Şiiri Saati'. (0 212 293 12 70) • BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ SİNEMA KULÜBÜ'nde 18 OO'de 'Ucuz Roman'. (0 212 358 15 00) • SİNEMA Tt*RSAK LEVENT'de 'Kanada Filmleri Haftası' kapsamında 14 45te 'Zenci', 16.30'da 'Çügın Masaj' ve 19.00'da 'Zenci'. (0 212 325 43 31) • BİLGİ ÜNtVERSİTESİ KUŞTEPE KAMPUSU'nda 'Kanada Filmleri Haftası' kapsamında 19.30'da '15 Şubat 1839'. (0 212 238 10 10) • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ SİNEMASI'nda 15.30 ve 19.00"da '8 Kadın'. (0 212 251 56 00)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear