25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2003 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGÜN ALİ StRMEN Cephede Piknik Hadi gözümüz aydın! Başbakan Abdullah Gül söylüyor, yandaşı kalemler yazıyorlar: Savaşa girmiyoaız. Demek ki on binlerce askerimiz Irak cep- hesine pikniğe gidiyor. Bari yanlanna lop yu- murta, kuru köfte, zeytinyağlı dolmafilan ver- sinler. Cephede piknik de keyifli olur hani! Kumanyalar çıkar, çimenlere serilinir, şarkı- lar türküler söylenir. "Müjdeler müjdeler ge- tirdim"den tutun da, "Gelkardeşim, elini ver bana... Bütün dünya kardeş olsun"a kadar beğen beğendiğini... Üssünü açacaksın, limanlannı emre ama- de hale getireceksin, havaalanlannı bombar- dıman uçaklannın hizmetine vereceksin. Bir kolordu düzeyinde güçle sının geçip Irak top- raklarında ileıieyeceksin ve bütün bunlan ya- parken savaşa girmemiş olacaksın. Söyler misiniz Allahaşkına.. başka nasıl gi- rilir savaşa. Türkiye hele heleAmerikan askerlerinin top- raklan üzerine kabulü ve Irak'a asker gönder- me karannı da alsın. Savaşa gırtlağına kadar girmiş olacaktır. Belki kastedilen, savaşa girip muharebeye, yani çatışmaya girmeyecek olmamızdır. Böyle ballı savaşı herkes ister, muharebe- yetutuşmadan kazanılacaksavaş savaşlann en ballısıdır ve ancak rüyalarda görülür. • • • Hamama giren terler misali, savaşa giren de muharebeye, yani silahlı çatışmaya girer. Bu- nun tercihi taraflann birinde değildir. Irak bizi eli kolu bağlı seyir mi edecek? 36'ncı paralelin kuzeyinde bizim istemediği- miz oluşumları önlemek üzere var olacağız. Bu oluşumlan gerçekleştirme emeli peşinde olanların eli armut mu topluyor? Eğer bizden korktuklan için kıllannı kıpırdat- mayacaklarsa o bölgeye girmeyede gerek yok. Sınırda yığınak yaparsın ve "Gelirim hal..." de- din mi madem ki korkuyorlar kıllannı kıpır- datmazlar. Ama diyorlarsiz merak etmeyin, Irak'ın mu- kabele edecek, bizi vuracak gücü yok. O zaman.. Irak komşulan için tehdit teşkil etmiyorsa bu savaş neden yapılıyor? Yok eğer Irak'ın elinde bin kilometre, hatta biraz daha fazla menzilli Scud füzeleri atılmaya hazır du- ruyorsa.. Türkiye'deki sivil halkı bunlara kar- şı korumak için hangi önlemler alınıyor? Irak'ın kimyasal ve biyolojik silahlan var ve etkili ise sivilleri bundan korumak için ne ya- pılıyor? Emekli askerler, "Ordunun NBC biriikleri bu olasılığa hazırlıkJı, siz sivillere bakın" di- yorlar. ••• Abdullah Gül "Savaşa girmeyeceğiz" di- yor, destekçisi ceride muharrirleri de, aynı şeyleri yazıyorfar. Ama Melih Aşık'ın dünkü Açık Pencere'sin- de yazdığı gibi Bush yönetiminin süper şa- hini Wolfowitz'e yakınlığı ile bilinen VVilliam Safire 31 Ocaktarihinde yazdığı yazıda "Bar?- segirerim ki VVashington'da geçtiğimiz gün- lerde vartlan anlaşmaya göre Türk tanklan ve ABD özeloperasyon güçleri Bağdat'a biriik- te gireceklerdir" diyor. Safire bu görüşleri öne süren tek kişi değil. Karanlıklarprensi Richard PertedeTürkiye'siz bir Irak savaşı düşünemediğini söylüyor. Şimdi acaba Abdullah Gül ve bizdeki des- tekçileri mi daha iyi bilecekler Irak'ta ne ya- pacağımızı, yoksa VVashington'daki iktidann yakınları ve ajanlan mı? Hangileri karar odağına daha yakın dersi- niz? Savaş durumları trajik değil, trajikomik. Bütün savaşlar kolay bitmek üzere zafer türküleri ile başlar. Ama sonrası... Türk halkı savaş konusunda aldatılmak- tadır. Polis öldiirdüğü iddiasıyla tutuklanmıştı Cezaevinde 'intihar' ettiİstanbulHaber Servi- si-Bahçelievler'de po- lis memuru ŞahinEkiz'i şehit ettıği, Fatih'te de balıkçı Mebmet Az- man'ı öldürdükten son- ra hafız Seiman Oku- muş'u ağır yaraladığı gerekçesiyle tntuklanan YaşarAkgün'ün Metris Cezaevi'nde intihar et- tiği bildirildi. Bahçelievler'de ge- çen hafta polisin dü- zenlediği operasyonla yakalanan ve tutukla- narak Metris Ceza- evi'ne konulan Yaşar Akgün'ün, tutulduğu bölümde, kendisini ka- pmın üst kenanna astı- ğı açıklandı. 31 yaşın- daki Yaşar Akgün, gö- zaltına alındığında üze- rinde el bombası dışın- da, şehit polis memuru Şahin Ekiz'den gasp et- tiği tabanca ile Meh- met Azman' ı öldürdü- ğü, Seiman Okumuş'u da yaraladığı diğer ruh- satsız tabanca ele ge- çirilmişti. Akgün'ün sorgusun- da,u Bütün hocalan ya- lancıükia suçlavarak herhangi bir cemaatle bağlanüsı olmadığuu, cemaat liderlerinin gö- rüşlerinden etldlenme- diğini,aocakzamanza- man kendisine cihatta- limaügeJdiğini'' anlat- tığı belırtilmişti. 'Cihat emri getöT Polis memuru Şahin Ekizi "cihat emri gel- digi" ve "küffann bek- çüeri" olduğu gerekçe- siyle vurduğunu söyle- yen Akgün'ün ifade- sinde, balıkçı Mehmet Azmanı da bir laza gü- lümsediği ve sarkıntılı- ğa yeltendiği için öl- dürdüğünü söylediği kaydedilmişti. 28 Şubat'a kadar çözüm bulunmaması halinde Türkiye'nin AB geleceğinin de kararacağı ileri sürüldü AB Kıbnsbaskısırııarttırdı• AB, 28 Şubat'ta çözüm bulunmaması durumunda KKTC'deki Türklerin adadan kaçacağı uyansında bulunuyor. Adada kalanlann büyük çoğunluğunun Rum pasaportu almak için başvuracağı da savlanıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kıbns sorununun çözümü için son ta- rih olarak belirlenen 28 Şubat'a az bir süre kala Türkiye üzerindeki baskı ar- tıyor. AB, çözüm sağlanmaması du- rumunda Türkiye'nin "AB geleceğinin kararacagtnT belirtirken KKTC'de- ki Türklerin büyük çoğunluğunun ada- dan kaçıp Rum pasaportu alabilece- ği uyansında buîundu. BM Genel Sekreteri KofiAnnan'ın sunduğu plana göre Kıbns Türk ve Rum taraflannın anlaşma gereken ta- rih olan 28 Şubat'a 3 haftalık bir süre kaldı. De Soto'nun gözetiminde doğ- rudan görüşmeler sürerken özellıkle Türkiye uzerindeki baskj da büyüyor. Rum lıden Glafkos Kkrides'ın "De- gişikfik olmazsa bfle bu aniaşmayı im- zalayacağun" açıklamasıyla Türk ta- rafuıın daha da sıkıştığı savlanıyor. r Denktaş: Sorunu ikfülkenin çözmesf doğru bir karar Liderlerin görüşmelerisürüyor Dış Haberier Servisi - KKTC Cumhurbaşkanı Ranf Denktaş, BM Genel Sekreteri'nin, Kıbns'ta güvenlik ko- nulannı anavatanlar Türkiye ve Yunanistan'dan çözme- sinı istemesinin kendilerini rahatlattığını belirtti ve es- kiden beri bunu istediklerini söyledi. Denktaş dün, Rum kesimi lideri Glafkos Kkrides'le soruna BM belgesi çerçevesinde çözüm bulunmasını he- defleyen görüşmeler nedeniyle bir araya geldi. Denk- taş, Lefkoşa'daki ara bölgede yapılan görüşmenin ardın- dan, Cumhurbaşkanlığı "na dönüşünde yaphğı açıklama- daysa, pazartesi günü yapılacak görüşmede, "nelerola- bifir, neter ofanayabifir" konusunda karşılıklı belge ve- receklerini söyledi. Pazartesi gunü saat 09.30'da yenı- den bir araya geleceklerini ifade eden Denktaş, "Mec- üs'ten aldığmuz istemler hakkmda kendflerine bflgi ver- dik. Bunlan tekrar toparlayıp, pazartesi bunlar üzerin- de karşıhkh ahşveriştebuhınacağız*' dedi. Denktaş, "Ye- ni öneri mi götüreceksiniz?'" sorusu üzerine, "Zaten her şey defalarca konuşubmış. şeyler. Ama bu sefer daha so- mut bir şekilde, hem biz, hem oniar neier oiabin'r, neler oonayabifir konusunda birbirinıize belge vereceğjz" di- ye konuştu. Denktaş, başka bir soru üzerine, Rumlann bugünkü görüşmede "ohnazsa olmadannı" içeren bel- geyi vermediklerinı de belirtti. BMnin yaptığı çağn üzerine Tür- kiye ve Yunanistan da planın garan- törleri ilgılendıren konulannı görüş- mek için bir araya gelecek. Türkiye, bu görüşmelerin New York'ta değil iki üüce tarafindan belirlenecek bir yer- de yapılmasını istiyor. De Soto, Ziyal'le görûştü De Soto, dün Dışişleri Bakanlı- ğı'nda Müsteşar Büyükelçi Uğur Zi- yal ile bir araya geldi. Gazetecilere açıklamalarda bulunan De Şoto, "Ge- lecek hafta New York'a giüneden ön- Bununla beraber AB çevTelerinden de Türkiye'ye dönük sert uyanlar geliyor. AB çevrelerinden edinilen bilgilere göre 28 Şubat'ta çözüm olmaması du- rumunda şu sonuçlar yaşanacak: • AB içinde, 2 Rum devleti olur. Buna karşın hiç Türk temsıliyetı ol- maz. Bu durum, Türkiye'nin AB üye- liği sürecini olumsuz etkiler. Halbu- ki çözüm olsa Türk tarafı da AB için- de temsil hakkı kazanır. Türkçe, AB'ye girer ve Türkiye'nin gelecekteki üye- liği için temel yaratır. 28 Şubat'ta an- laşma zor ama olabilir. Bunun illaki 28 Şubat olması gerekmiyor. 30 Mart'ta yapılacak referanduma kadar da vakit var. • Kıbns tek başına girer. Ekonomik bazı iyileştirmelerden Türk tarafı da yararlanır ama bu asla üyelık gibi ol- maz. Türkler, bugünkü gibi, hiç kim- se tarafindan tanınmadan kahrlar. • Kıbns Türklerinin büyük çoğun- luğunun adayı terk edeceğıne inanı- yoruz. Birçoğunun Rum pasaportu almak için başvurucağını düşünüyo- ruz. Şimdiden bu yönde bazı gelişme- leryaşanıyor. Kuzeyde tam bir depo- pülasyon yaşanabiür. •" Eğer çözüm olur da beraber AB'ye girilırse Kuzey Kıbns'a bü- yük bir yabancı yahnm olur ve Kıb- ns Türkleri de zenginleşir. Ama çö- züm olmazsa bu ada için iyi sonuçlar doğurmaz ve Türkiye 'nin gelecekte- ki AB üyeliği engellenir. ç > ç dedi. De Soto, birgazetecinin, Türki- ye ve Yunanistan'ın güvenlik anlaş- ması imzalaması yönündeki BM öne- risini anımsatması üzerine sözlerini şöyle sürdürdü: "Planda, \îınan ve Türk askerlerinin Kıbns Rum Kesi- mi ve Kıbns Türk tarannda eşit ola- rak konuşlandınbnasının öngörüldü- ğü bir bölunı var. İki ülke arasmda çö- zülmesi gereken sorunlar var. Türld- yeve Yunanistan'ın kısazamanda ha- zır olacaklarnu umuyorum. Çünkü bu konular birfikte tamamlanmab- <hr." De Soto, New York'ta BM Ge- nel Sekreteri Kofi Annan ile tüm sü- reci gözden geçireceklerini kaydetti. 1991 YILINDA KARŞI ÇIKMIŞTI tldndtezkerede gözlerSezer'de • 1991 'deki Körfez Krizi'nde hükümetin aldığı yetkiye SHP'nin Anayasa Mahkemesi'nde yaptığı itiraza olumlu oy kullanan Cumhurbaşkanı Sezer'in tavn, bundan sonraki olası gelişmelere ışık tutacak. SERDARKIZIK lZMÎR-AKP'nın, Ku- zey Irak'a ABD askerleriy- le birlikte yapılması söz konusu olası bir operas- yonla ilgiü TBMM'ye ge- tirebilceği yeni yetki tez- keresi konusunda gözler, savaşa karşı çıkan Cum- hurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e çevrildi. Sezer, 1991 yılındaki Körfez kri- zi sırasında, asker gönder- meyle ilgili olarak SHP'nin TBMM karannın anaya- saya aykınhk savıyla yap- tığı ve reddedilen başvuru- da karşı oy kullanmıştı. Askeri üsler ve liman- lann modernleştirümesi- ne ilişldn tezkerenin Mec- lis'te kabul edilmesinden sonra olası gelişmeler farklı tartışmalara yol açı- yor. AKP'nin, ABD ile ortak bir operasyon için TBMM'ye getirebileceği olası bir tezkere, geçmiş- te benzer konuda Anaya- sa Mahkemesı üyesi ola- rak farklı bir tutum izle- yen Sezer'in karannı gün- deme getirdi. ABD'nin bugünkü tutu- munu "saldbrgan" olarak niteleyen Sezer, 1991 Kör- fez Krizi'nde de benzer bir yaklaşım göstermişti. SHP, Körfez krizi sırasın- da anayasanın 92. mad- desi uyannca TBMM'nin " Yurtdtşına Asker Gönderihnesine tzin Ve- rihuesine ve Yabancı Si- bhlı Kuvvetierin Türki- ye'de Bulunmasma, Ana- yasanm 92. Maddesi l'va- nnca tzin VferihnesineDa- ir"(107vel08sayılı)ka- rarlann anayasaya aykın- hğı iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvur- muştu. SHP, hükümete verilen bu izin kararlannın "TBMM'nin yetkisinin devri" anlamına geldiği- ni ve "anayasayı değtştiri- ci nhetikte oiduğunu" ile- ri sürerek, iptal ısteminde bulundu. Anayasa Mah- kemesi.24Eylüll990'da aldığı kararda, "sözkoou- su metinlerin anayasanm 148. maddesinde sayüan düzenlemelerden ya da ni- tefik ve içerik yönünden bunlara benzeyen metin- lerdengörülmediğmden''. iptal istemini oyçokluğu ile reddetti. Dönemin ,^na- yasa Mahkemesi Başkan- vekili Yekta Güngör Öz- den ve üyeler YıhnazAB- efendioğiu, SeJçuk Tüzün ve Ahmet Necdet Sezer, çoğunluğun görüşüne ka- tılmadüar. Karşı oyyazılannda, bu kararlann "TBMM'nin vetkismi devreöne" niteli- ği taşıdığı, dolayısıyla Anayasa Mahkemesi 'nin denetiminde olduğu gö- rüşünü savundular. Göreve yeni atanan 37 vali ve görevyeri değişen 22 vaHAnıtkabir'i ziyaret etü. (Fotoğraf: AA) Yeniatanan vaülerden bütün imkânlan kuUanmalannı istedi Bakandan duble yol ricası AMKARA (Cumhurrjet Bü- rosu) -Içişleri Bakanı Abdülka- dir Aksu, göreve yeni atanan va- lilerden "dubk yol" için çalış- malanm isteyerek "Bu amaçla, bütün kamumın araçparkını bu hizmete tahsis ediniz. Gerekti- ğmdeözd idareimkânlannı kul- lanmaktan çekmmeviniz" dedi. Içişleri Bakanı Ak- sudün göreve yeni ata- nan 37 vali ve görev yeri değişen 22 vali ile beraber Anıtkabir'i zi- yaretetti. Valiler, Baş- bakan Abdullah Gül tarafindan da kabul edildi. Gül, Türkiye'nin olağanüstü bir dö- nemden geçtiğini beürterek "Do- lavısr\Ia Türkiye'nin bir uyum içerisinde, bir orkestra gibi yö- netilebilmesi için hükümetin, devletin birinci temsilciJeri, en yctkili Idşüeri sizlersüıiz" dedi. Reform yapmarun, statükoyla uğraşmanın kolay olmadığını belirten Gül, ancak reformlan yapmanm kaçınılmaz olduğu- nu, bu açıdan da bu fırsatı Türk milleti için değerlendirecekJeri- ni söyledi. Bunu değerlendirir- ken herkesin elbirliğiyle çalışa- cağını belirten Gül, "Bn bağ- bundayapacağunızreformlaria, merkezj hükümetin birçok yet- • Bakan -AJcsu, valilerden ABD'nin olası Irak operasyonu konusunda illerde alınan önlemlerin sürekli gözden geçirilmesini isterken "lüks ve safahat" olarak algılanabüecek her türlü harcamadan da kaçınmalan gerektığını söyledi. kisinikdldü bir şekilde yereJyö- netimlere devTedeceğiz'' dedi. Cumhurbaşkanı Ahmet Nec- det Sezer de yeni göreve atanan vaüJeri kabul ederek birsüre gö- rüştü. Aksu, insan haklan ko- nusunda genelge yayımladıkla- nıu beürterek işkence ve kötü muamelelerin kökünün kazın- masında kararh olduklarmı söy- ledi. Türkiye'nin ciddi bir eko- nomik kriz yaşadığını, bu ne- denle, kaynaklann daha dikkat- li kullanımiası gerektiğini \TJT- gulayan Aksu, valilerden "Iüks ve safahat" olarak algılanabüe- cek her türlü harcamadan ka- çınmalannı istedi. Türkiye 'de "böiunmüşyol se- ferberliği'' ilan ettik- lerini dile getiren Ak- su, "Geçmiş, yıllarda yol, içme suyu, elekt- rik,telefbn,sağnktesi- si ve okul konusunda meslektaşlannuanba- şansım, duUeyol yapımında da gormek istiyoruz. Bu amaçla, bütün kamununaraçparkmı bu hizmete tahsis ediniz. Gerekti- ğuideözdkiareinıkâniannjkul- lanmaktan çekinmeyüıiz'' dedi. Aksu, valilerden olası Irak operasyonuna karşı alınan ön- lemleri sürekli gözden geçirme- lerini de istedi VEDALAŞTI Çakır'dan Hrtka' vurgusu lstanbul HaberServisi - Valiler kararnamesiyle merkeze alınmasına karar verilmesinin ardından emekliye aynlacağını açık- layan lstanbul Valisi Erol Çakır. aralannda lstanbul Cumhuriyet Başsavcısı FerzanÇlua, Emnıyet Mü- dürü Hasan Ozdemir, ls- tanbul Üniversitesi Rek- törü Kemal Alemdaroğhı ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sangül'ün de bu- lunduğu yetkililerle veda- laşü. Törende konuşan Ça- kır, lstanbul Valisi olarak geçirdiği 4.5 yıhn ardından 16 Şubat'ta resmi olarak son mesaisini yapacağını ve devlet memurluğuna veda edeceğini söyledi. Çakır, Atatürk'ün çağdaş- lık projesinin yerine geti- rihnesinin önünde en bü- yük iki engel olduğunu be- ürterek bunlann bölücülük ve irtica olduğunu kaydet- ti. "Benden sonra da arka- daşlanmm bunlara dikkat edeceğini bilhorum'" di- yen Çalor'ın hüzünlü ol- duğu dikkat çekti. Törende Florya Çocuk ve Gençlik Merkezi'nde kalan sokak çocuklan, Ça- kır'a "Btehayatvenfiniz'' diyerek üzerinde kendi re- simleri de olan bir tablo hediye ettiler. Çakır'ats- tanbıil'u Koruma ve Yaşat- ma Derneği Başkanı Ü- ham Gencer ve TEMA Vakfi Başkanı Hayrettin Karaca da birer teşekkür plaketi sundu. Törene ka- ülanlarla bayramlaşan Ça- kır, gazetecüerie de fotoğ- raf çektirip vedalaştı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalisfar@yahoo.com " 'Modern 1 kökünden türetilmiş bü- tün sözcükler içinde Türkiye'nin de- neyimine uygun düşeni 'rnodemleş- tirmek'tir. Fiilin ardındaki özne mo- demleştrici elit;bu elitin hedefiise ken- di modemlik anlayışına uygun kurum, inanç ve davranışlan seçilmiş nesne- ye, yani Türkiye halkına kabul ettir- mektir." "Türkiye'de Modernleşme ve Ulu- sal Kimlik" (Tarih Vakfı Yurt Yayınları) krtabına yazdığı brr değeriendirmede Profesör Dr. Çağlar Keyder bunlan söyfüyor Değertendirmesini şöyle sür- dürüyor Tepeden inmecimodemleş- meciile kendi kendini oluşturan top- lumsal süreç halindeki modernleşme arasındakı' en önemliaynm, modern- leştirmecilerin devlet gücünü elinde tutmalan ve kendi çıkarlanna göre davranmalandır. Bu nedenle Batılılaş- mayı savunsalarbile modernliğin bü- tün boyutlanna bağlı olmayabilirler... Modernliğin bölünmez bir proje ol- duğu ve modemleştiricilerin bu pro- jeyi yapay olarak güdükleştirmeleri- nin genellikle bunalıma yol açtığı ka- buledilir... Bence Türkiye'de devletge- leneğinin tarihsel oluşu, modernleş- Modernleşme ve Demokratikleşme tiricilerin modernliğin kapsamını sı~ nıriandırmaya çalışırkenyaptıklan se- çimlen belirfemiş, böylelikle ilan et- tikleri Batılılaşma hedeflerine zarar vermiştir." Çağlar Keyder, incelemesini Osman- Iı-Türk modernleşmesi arasındaki bağ- lantılara dikkat çekerek devam ettiri- yor: "Türkiye örneğini inceleyenlerin çoğu, Osmanlı modernleştiricileriyle Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruculan arasmda bir süreklilik olduğunu kabul ederter. I. Dünya Savaşı'ndan sonra Os- manlı devlet yapısı ortadan kaldınl- madı;yeni Türkiye devleti sadece bir- kaç farklı kadroyla onun yerini aldı. Üstelik Imparatorluğun etnikyapısı ve Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Hıristiyan nüfusun sınır dışı edilmesiyle, devlet eliti gûçlü bir burjuva sınıfının işbirii- ği yapıp yapmayacağını düşünmek zorunda kalmadı. Türkiye Cumhuri- yeti doğduğunda imparatorluk döne- minde tüccar, bankerve sanayicilerin çoğu artık ortalıkta yoktu. Hatta mo- dernleşme sürecinde devlet politika- lan sayesinde yeni bir burjuvaziyara- tıldı." Cumhuriyet dönemirKİe, bünokrasi- nin güçlenmesini ve bunuvazinin tama- men devlete bağımlı bir şekilde orta- ya çıkmasını da Keyder şöyle ele alı- yor: "Büyük topraksahiplerinin olma- ması nedeniyle eski düzenin koruyu- culuğu bürokrasinin refoırncu olma- yan kanadına dûştü; milliyetçi aydın- larciddibirmuhalefeti göğüslemekzo- runda kalmadılar... I. DûnyaSavaşı ve Yunanistan 'la savaş boyunca Müslü- man olmayan nüfusun safdışı bırakıl- ması ve dışanya sûrûlmesiyle, onlar- dan kalan mülklerin yani sıra boşalan mevkiler de yeni devletin, geri kalan nüfusa dağıtabileceği çeyizine katıldı. Bu dağıtım hem yerli burjuvazinin ya- ratılmasınıhızlandırmaya, hem de on- lan devlete borçlu kılmayayaradı. Ye- ni devletin kuruluşundan kısa bir sü- re sonra dünya ekonomik koşullan ve dönemin ideolojikortamı antiliberaliz- me ve ekonomide devlet güdümüne elverecek yönde değişti. 1930'larda ve II. Dünya Savaşı döneminde kapi- talist birikim tümüyle devletin dene- timi altına girdi." ••• Keyder, aynı değerlendirmesinde Cumhuriyet döneminde milliyetçiliğin ortaya çıkışı konusunda ise şunları söylüyor: "Imparatortuktan ulus-dev- lete geçiş sürecinde, devlet otorite- sini meşrulaştıncı söyiemde bir deği- şiklik olmuştu. Islamcılık ile üst dü- zeydekielit bağlılığın birkanşımı olan Osmanlı ideolojisinden vazgeçilmesi gerekmişti. Onun yerine, ımparator- luğun dağılmasının nedenlerine karşı gecikmiş bir tepki gösterildi ve milli- yetçilik ortaya çıktı. Aynlıkçılarla ve toprak isteyenlerle savaşırken, Os- manlı devlet elitikendine özgü birmil- liyetçilik yaratmada ağır davranmıştı; imparatorluğu korumaya çalıştığın- dan, milliyetçilik zaten kendine ters düşmesi demekti. Ama daha sonra I. Dünya Savaşı'nin ardından daha sınır- lı topraklarüzerinde biregemenlik ola- sılığı belirdiğinde, Türk milliyetçiliğini seçmek zorunda kaldılar." Çağlar Keyder, bu tahlilleri yaptıktan sonra günümüz Türkiye'sine geliyor ve bugün modemleşmeci çizginin için- de bulunduğu durumu saptamaya ça- lışıyor: "Türkiye'de mücadelenin mil- liyetçi vepopülistmeşruiyeti, yavaşya- vaş un ufak olan geçmişin otoriter- modemleşmeci ve ataerkil devleti ile modernist bir siyasal liberalizm ve yurttaşlık kavramı arasmda sûrdüğü söylenebilir. Kendini toplumsal deği- şimin bekçisıolarakgören modemleş- tirmeci bir devletten siyasalliberalizm veyurttaşlıküzerine kunılu modem bir devlete geçişin otomatik olarakya da kolayca gerçekleşmeyeceği açıktır." Keyder, çok önemli birsaptama da- ha yapıyor: "Eski devlet anlayışıyla iş görenler ve bu anlayışı destekleyen- lergüçlerini yitirdiklerinin farkındalar, birkavga etmeden teslim bayrağı çek- meyecekler. Anlaşılan otoriteriik ide- alinin ömrünü uzatmakiçin çarpışma- yı seçtiler." Çağlar Keyder, bu tezlerini 1993 yı- lında kaleme almış. Aradan on yıl geç- ti, Türkiye'yi incelemek açısından söy- ledikleri ilginç ip uçlan içeriyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear